• Sonuç bulunamadı

Tarihsel süreçte Rusya'nın Kuzey Kafkasya politikası

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Tarihsel süreçte Rusya'nın Kuzey Kafkasya politikası"

Copied!
138
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

TARİHSEL SÜREÇTE RUSYA’NIN KUZEY KAFKASYA POLİTİKASI

(Yüksek Lisans Tezi) Meltem YILDIRIM

(2)

T.C.

DUMLUPINAR ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ

Uluslararası İlişkiler Anabilim Dalı

Yüksek Lisans Tezi

TARİHSEL SÜREÇTE RUSYA’NIN KUZEY KAFKASYA

POLİTİKASI

Danışman:

Yrd. Doç. Dr. Cantürk CANER

Hazırlayan: Meltem YILDIRIM

(3)

Kabul ve Onay

Meltem Yıldırım’ın hazırladığı “Tarihsel Süreçte Rusya’nın Kuzey Kafkasya Politikası” başlıklı Yüksek Lisans tez çalışması, jüri tarafından lisansüstü yönetmeliğinin ilgili maddelerine göre değerlendirilip oybirliği / oyçokluğu ile kabul edilmiştir.

……/…../2017

Tez Jürisi İmza

Kabul Red

Yrd. Doç. Dr. Cantürk CANER (Danışman)

Yrd. Doç. Dr. Barış ADIBELLİ

Yrd. Doç. Dr. Volkan TURAN

Doç. Dr. Fatih KIRIŞIK Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürü

(4)

Yemin Metni

Yüksek lisans tezi olarak sunduğum “Tarihsel Süreçte Rusya’nın Kuzey Kafkasya Politikası” adlı çalışmamın, tarafımdan bilimsel ahlak ve geleneklere aykırı düşecek bir yardıma başvurmaksızın yazıldığını ve yararlandığım kaynakların kaynakçada gösterilenlerden oluştuğunu, bunlara atıf yapılarak yararlanılmış olduğunu belirtir ve bunu onurumla doğrularım.

…./…./2017 Meltem YILDIRIM

(5)

Özgeçmiş

Meltem YILDIRIM, 07.02.1992 tarihinde Konya, Selçuklu’da doğmuştur. İlk ve orta öğrenimini İstanbul’da, liseyi ise Bolu’da tamamlamıştır. Üniversiteyi Kütahya Dumlupınar Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesinde, Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümünde tamamlamıştır. Yüksek Lisans eğitimine yine Kütahya Dumlupınar Üniversitesi’nde, Sosyal Bilimler Enstitüsü Uluslararası İlişkiler Anabilim Dalında başlamıştır.

(6)

ÖZET

TARİHSEL SÜREÇTE RUSYA’NIN KUZEY KAFKASYA POLİTİKASI YILDIRIM, Meltem

Yüksek Lisans Tezi, Uluslararası İlişkiler Ana Bilim Dalı Tez Danışmanı: Yrd. Doç. Dr. Cantürk CANER

Ekim, 2017, 125 sayfa

Önemli bir noktada bulunan Kafkasya, özellikle Rusya gibi büyük güçlerin yıllar boyunca odak noktası olmuştur. Jeopolitik ve jeostratejik bir bölge olan Kafkasya, bu büyük güçlere karşı yıllar boyu mücadele vermiştir.

Bölge, coğrafi olarak Güney ve Kuzey Kafkasya olarak ikiye ayrılmıştır. Bu tezde Kuzey Kafkasya bölgesinin tarih boyunca Rusya’ya karşı verdiği mücadele ele alınmıştır. Rusya’nın Kuzey Kafkasya’daki hâkimiyet çabaları uzun süre devam etmiş olsa da Soğuk Savaş sonrasında SSCB’nin dağılmasıyla birlikte Kuzey Kafkasya’da bulunan etnik gruplardan bazıları Rusya içerisinde özerk cumhuriyetler haline gelirken bazıları da bağımsızlıklarına kavuşmuştur. Rusya’nın yayılmacılık politikası başarısızlıkla sonuçlanmıştır. Fakat günümüzde hala, Kuzey Kafkasya halkları üzerindeki politikalarına devam etmiştir. Kuzey Kafkasya halklarının, 1850 yılından itibaren Osmanlı Devleti’ne yaptıkları zorunlu göç hareketleri sonucunda, günümüzde Türkiye Cumhuriyeti’nde geniş bir nüfusa sahip olmuşlardır.

Tezimde, Kuzey Kafkasya’da bulunan etnik gruplar tek tek ele alınıp, mücadeleleri ve sonuçları konu edilmiştir. Ayrıca, Rusya’nın tarihsel sürecindeki gelişmeler sonucunda değişen, Kuzey Kafkasya politikalarına geniş bir şekilde yer verilmiştir.

Anahtar Kelimeler: Kafkasya, Rusya, 1864 Çerkez Sürgünü, Abhazya, Kuzey Kafkasya Coğrafyası, Kuzey Kafkasya’da Etnik Kökenler

(7)

ABSTRACT

THE NORTHERN CAUCASUS POLITICS OF RUSSIAN IN THE HISTORICAL PROCESS

YILDIRIM, Meltem

M. Sc. Thesis, Deparment of International Relations Supervisor : Asst. Prof. Canturk CANER

October, 2017, 125 pages

Caucasus on important point, has been a focal point of the great powers such as especially Russia over the years. Caucasus is a geopolitical and geostrategic regions, have fought for years against these big powers.

As the geographical area is divided into South and North Caucasus. In this thesis, throughout the history of the northern Caucasus struggle against Russia were discussed. Russia's great power, domination continued efforts in the Northern Caucasus for a long time, though. After the Cold War, the disintegration of the Soviet Socialist Republics of the Union, was stronger than continue to struggle for independence in the Northern Caucasus ethnic groups. Some ethnic groups while becoming autonomous republics in Russia, some of which gained their independence. Russia's expansionist policy has failed. But, nowadays, it still continued its policy on North Caucasus peoples. The people of the northern Caucasus, with their forced migration to the Ottoman Empire in the 1850s, now has a large population in the Republic of Turkey.

In my thesis, ethnic groups in the North Caucasus be handled individually, their struggles and their results will be the subject. In addition, as a result of historical developments in the process of changing Russia's Northern Caurasus policies are described in detail.

Keywords: Caucasia, Russia, 1864 Circassian Exile, Abkhazia, Geography of Northern Caucasus, Ethnic Origins In The Northern Caucasus

(8)

İÇİNDEKİLER Sayfa ÖZET ... v ABSTRACT ... vi İÇİNDEKİLER ... vii ŞEKİLLER LİSTESİ ... ix KISALTMALAR ... x GİRİŞ ... 1 BİRİNCİ BÖLÜM KUZEY KAFKASYA COĞRAYASINA GENEL BAKIŞ 1.1. KUZEY KAFKASYA’NIN TARİHSEL SÜRECİ VE JEOPOLİTİK ÖZELLİKLERİ ... 5

1.2. KUZEY KAFKASYA’DA ETNİSİTE ... 9

1.2.1. Adigey ... 11 1.2.2. Karaçay-Çerkez ... 14 1.2.3. Kabardey-Balkar ... 15 1.2.4. Kuzey Osetya ... 17 1.2.5. Güney Osetya ... 18 1.2.6. İnguşetya ... 19 1.2.7. Çeçenya ... 21 1.2.8. Dağıstan ... 23 1.2.9. Abhazya ... 24 İKİNCİ BÖLÜM ÇARLIK DÖNEMİNDE RUSYA VE KUZEY KAFKASYA İLİŞKİLERİ 2.1. RUS ÇARLIĞI’NIN ORTAYA ÇIKIŞI ... 28

2.2. RUS ÇARLIĞININ OSMANLI DEVLETİ’YLE İLİŞKİLERİ ... 29

2.2.1. 1768-1774 Osmanlı-Rus Savaşı ve Küçük Kaynarca Antlaşması’nın Kafkasya İçin Önemi ... 44

2.2.2. 1774 Küçük Kaynarca Antlaşması Sonrasında Rusya ... 47

2.2.3. 1787-1792 Osmanlı - Rus Savaşı ... 48

2.2.4. 23 Aralık 1798 Osmanlı-Rus Savunma Antlaşması ... 51

2.2.5. 1806-1812 Osmanlı-Rus Savaşı ve Bükreş Antlaşması ... 52

2.2.6. 1828-1829 Osmanlı-Rus Savaşı ve Edirne Antlaşması ... 53

2.2.7. Kırım Savaşı ve Paris Barış Antlaşması ... 54

2.2.8. 1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşı ve Ayastefanos Antlaşması ... 55

(9)

2.3.1. Kuzey Kafkasya’da Müridizme Geçiş ve Şeyh Şamil’in Rolü ... 63

2.3.2. 1864 Büyük Çerkez Sürgünü ve Soykırımı ... 65

ÜÇÜNCÜ BÖLÜM SOVYET SOSYALİST CUMHURİYETLERİ BİRLİĞİ DÖNEMİNDE RUSYA VE KUZEY KAFKASYA İLİŞKİLERİ 3.1. RUS ÇARLIĞININ YIKILIŞI VE SOVYETLER BİRLİĞİ’NİN KURULUŞU ... 72

3.2. BİRLEŞİK KUZEY KAFKASYA CUMHURİYETİ ... 74

3.3. SOVYET RUSYA’NIN KUZEY KAFKASYA ÜZERİNDEKİ HÂKİMİYETİ ... 77

3.3.1. Stalin’in Kafkas Halklarına Karşı Tutumu ... 78

3.4. SOVYETLER BİRLİĞİ’NİN DAĞILMASI ... 79

3.4.1. Sovyetler Birliği’nin Dağılmasının Kuzey Kafkasya’ya Etkileri ... 81

DÖRDÜNCÜ BÖLÜM SOĞUK SAVAŞ SONRASINDA RUSYA FEDERASYONU VE KUZEY KAFKASYA İLİŞKİLERİ 4.1. RUSYA FEDERASYONU’NUN KURULUŞU ... 83

4.2. RUSYA FEDERASYONU DIŞ POLİTİKASINDA KUZEY KAFKASYA .. 85

4.2.1. Dağıstan’daki Sorunlar ... 86

4.2.2. Çeçenistan’daki Sorunlar ... 87

4.2.3. İnguşetya’daki Sorunlar ... 92

4.2.4. Güney Osetya’daki Sorunlar ... 93

4.2.5. Abhazya Cumhuriyeti’ndeki Sorunlar ... 96

4.2.6. Rusya ve ABD İlişkileri Ekseninde Kuzey Kafkasya ... 104

4.3. 21. YÜZYILDA KUZEY KAFKASYA’NIN ÖNEMİ ... 105

4.3.1. Enerji Kaynakları Açısından Kuzey Kafkasya’nın Önemi ... 106

4.3.2. Ortadoğu’daki Çerkezler ve Kuzey Kafkasya’da IŞİD Tehlikesi ... 108

4.3.3. Uluslararası Örgütlerin Kuzey Kafkasya Politikaları ... 110

4.3.4. Türkiye Cumhuriyeti ve Kuzey Kafkasya İlişkileri ... 111

SONUÇ ... 113

KAYNAKÇA ... 116

(10)

ŞEKİLLER LİSTESİ

Sayfa

Şekil 1.1: Güney Kafkasya Haritası... 7

Şekil 1.2: Kuzey Kafkasya Haritası ... 8

Şekil 1.3: Adigey Cumhuriyeti Haritası ... 12

Şekil 1.4: Karaçay-Çerkez Cumhuriyeti Haritası ... 14

Şekil 1.5: Kabardey-Balkar Cumhuriyeti Haritası... 16

Şekil 1.6: Kuzey Osetya Cumhuriyeti Haritası... 17

Şekil 1.7: Güney Osetya Cumhuriyeti Haritası ... 18

Şekil 1.8: İnguşetya Cumhuriyeti Haritası... 21

Şekil 1.9: Çeçenistan Cumhuriyeti Haritası... 22

Şekil 1.10: Dağıstan Cumhuriyeti Haritası ... 24

Şekil 1.11: Abhazya Cumhuriyeti Haritası ... 26

Şekil 2.1: Küçük Kaynarca Antlaşması Sonrası Osmanlı Haritası ... 46

Şekil 2.2: Kuzey Kafkasya’dan Göç Edilen Yerler ... 68

Şekil 4.1: SSCB’nin Dağılmasıyla Bağımsızlığını Kazanan Türk Cumhuriyetleri Haritası ... 83

(11)

KISALTMALAR AB ABD a.g.e. a.g.m. a.g.t. BDT BKKDC BM BTC ÇEKA Çev. IŞİD KADK NATO s. ss. SSCB Avrupa Birliği

Amerika Birleşik Devletleri Adı geçen eser

Adı geçen makale Adı geçen tez

Bağımsız Devletler Topluluğu

Birleşik Kuzey Kafkasya Dağlıları Cumhuriyeti Birleşmiş Milletler

Bakü-Tiflis-Ceyhan

Çrezvıçaynaya Komissiya (Tüm Rusya Karşı Devrim ve Sabotaj ile Mücadele Olağanüstü Komisyonu)

Çeviri

Irak Şam İslam Devleti

Kafkas Abhazya Dayanışma Komitesi

North Atlantic Treaty Organization (Kuzey Atlantik Antlaşması) Sayfa

Sayfalar

(12)
(13)

GİRİŞ

Tarih boyunca Kuzey Kafkasya toprakları çeşitli hâkimiyetler altında kalmıştır. Ancak en önemli hâkimiyeti Rusya sağlamıştır. Rusya, politik çıkarları ve bölgenin coğrafi özellikleri dolayısıyla Kuzey Kafkasya’yı daima elinde tutmak istemiştir. Çarlık dönemiyle başlayan bu politika, Sovyetler Birliği ile de devam etmiş ve hatta Rusya Federasyonu’nun kurulmasıyla politikasını değiştirse de Kuzey Kafkasya’yı tekelinde tutmayı hedeflemiştir.

Yazılan bu tezde tarihsel bir sıralama izlenerek Rusya’nın tarihine, Rus-Osmanlı ve Rusya-Kuzey Kafkasya ilişkilerine değinilmiştir. Çok uzun bir tarihe sahip olan Rusya, genel olarak anlatılmış ve daha çok Kuzey Kafkasya’ya yönelik olan dış politikası ele alınmıştır. 1864 yılında, büyük bir nüfusun Osmanlı topraklarına geldiği ve hala yaşamakta olduğu Kuzey Kafkasya halklarının tarihini ele almayı ve yapılan araştırmaları tek bir belgede birleştirmeyi amaçlayan bu tezde Rusya’nın tarihsel süreçte nasıl bir politika izlediği ve Kuzey Kafkasya halkının nasıl bir direniş gösterdi anlatılmaktadır. Kuzey Kafkasya bölgesinde uluslararası ilişkiler alanında iç aktör Rusya iken, dış aktörler AB, Çin, İran, ABD, Gürcistan ve Türkiye’dir.

Birinci bölümde, coğrafi olarak ele alınan Kafkasya’nın Güney ve Kuzey Kafkasya bölümlerinin sınırları çizilmiştir. Kuzey Kafkasya bölgesi, dokuz etnik gruptan meydana gelmiştir. Bunlar; Adıgey, Karaçay-Çerkez, Kabardey-Balkar, Kuzey Osetya, Güney Osetya, İnguşya, Çeçenya, Dağıstan ve Abhazya’dır. Bazı kaynaklarda Abhazya ve Güney Osetya, Güney Kafkasya ülkeleri olarak geçmektedir. Ancak tarihsel geçmiş, etnik benzerlik ve kültür olarak ele alındığında Kuzey Kafkasya ülkeleri olarak bilinmesi daha doğru olacaktır. Konum olarak önemli bir yerde bulunan Kuzey Kafkasya, Karadeniz ve Orta Asya ile bağlantı noktası kurabilecek bir bölgeyi oluşturmaktadır. Kafkasya’nın dağlarla çevrili bir bölgede yer alması, Kafkas kültürünün korunmasında önemli bir etken olmuştur.

İkinci bölümde, Rus Çarlığının ortaya çıkışı ele alınmıştır. Osmanlı Devleti ile Rusya arasındaki ilişkilerin içerisinde de yer alan Kuzey Kafkasya bölgesi, tarih boyunca özgürlüğü için mücadele vermiştir. Rus Çarlığının başladığı dönem itibariyle ele alındığında Rusya’nın Karadeniz’e inme politikasının olduğunu, bunun için de Kafkasların hâkimiyet altına alınması gerektiğini görmekteyiz. Bu amaçla hareket eden

(14)

Rusya, büyük bir mücadeleyle karşılaşınca, çareyi Kafkas halklarını topraklarından koparmakta bulmuştur.

15.yüzyılın sonlarında başlayan Osmanlı Devleti ile Rusya arasındaki ilişkiler, ilk başta dostluk ve işbirliği üzerine inşa edilmiştir. Ancak, 16.yüzyılda Osmanlı Devleti, Rusya’nın Kafkaslardaki Müslüman halklara zulmettiğini, ibadetlerine engel olduklarını ve hacca gidenlerin yollarını kapattıklarını öğrenince, Müslüman halkların yanında yer almış ve Rusya’ya tepki göstermiştir. Son olarak Rusya’nın İran’a da bir tehdit oluşturduğu ortaya çıkınca Osmanlı Devleti, Rusya’ya sefer düzenlemeye karar vermiştir. Rusya, daha sonra Osmanlı ile anlaşmaya varmak istemiştir. Osmanlı Devleti ve Rusya arasındaki ilişkiler uzun yıllar boyunca barış anlaşmaları ve ardından yine savaşlarla geçmiştir. Yapılan anlaşmalara çoğu zaman uyulmamıştır ve başka bir sebepten yine taraflar arasında anlaşmazlıklar yaşanmıştır. Yine de Rusya’nın, Karadeniz’e inme politikası gerçekleşememiştir.

Kırım Savaşı’nın ardından Rus askerleri, Kafkaslara doğru harekete geçmiştir. 1829 yılında, Müridizme karşı Çeçenlere bir savaş başlatmışlardır. Kafkas halkları bu savaşta büyük bir yenilgiye uğramıştır. 21 Mayıs 1864 tarihinde, dünya büyük bir soykırıma şahit olmuştur. Bu soykırım kimine göre göç, kimine göre ise sürgün olarak yansımıştır. Fakat Rusya’nın 19.yüzyılda yaptığı bu kanlı girişim Kafkas halklarını vatanlarından kopmaya zorlamıştır. Osmanlı Devleti ise Kafkas halklarını topraklarına kabul etmiştir. Pek çok Kafkasyalı, mücadele sırasında hayatını kaybetmiş, büyük bir çoğunluğu da Osmanlı topraklarına ulaşamadan, Karadeniz’de can vermiştir. 1.000.000’dan fazla Çerkez, Osmanlı topraklarına yerleşmiştir. 21 Mayıs 1864’te yaşanan bu felaket, Kuzey Kafkas halklarının nüfusunda büyük bir oranda azalma yaşanmasına neden olmuştur. Ayrıca salgın hastalıklar ve ekonomik sıkıntıya düşmüşlerdir.

Üçüncü bölümde ise Rus Çarlığının yıkılma süreci ve Sovyetler Birliği’nin kuruluşu anlatılmıştır. Bu bölümde Kafkas halklarının bir bütünü oluşturduğu ayrıntılı bir şekilde incelenmiştir. 1918 yılında, Rus Çarlığı yıkılmış ve Sovyetler, Rus yönetimini ele geçirmiştir. Azınlıklara büyük haklar tanıyan Sovyet yönetimi, Kafkaslara da bağımsızlık hakkı tanımıştır. Bu gelişme üzerine Birleşik Kuzey Kafkasya Cumhuriyeti Kurulmuştur.

(15)

1921 tarihinde, Kafkaslar, Osmanlı Devleti’nin desteğini alamamış ve Kızıl Ordu’nun saldırılarına uğramıştır. Bu dönemde SSCB’nin hâkimiyetine giren Kuzey Kafkas halkları, Sovyetler Birliği dağılana kadar, Rusya’nın işgali altında kalmıştır.

Dördüncü bölümde Sovyetler Birliği’nin dağılma sebepleri, dağıldıktan sonra bağımsızlığını kazanan devletler ve Rusya Federasyonu’nun kurulması ele alınmıştır. İkinci Dünya Savaşı sona erince dünya iki kutba ayrılmıştır. ABD ve SSCB’nin oluşturduğu bu iki kutuplu sistemde, SSCB başarısız olmuş ve çökmüştür. SSCB’nin çökmesinin ardından Rusya Federasyonu kurulmuştur. Rusya Federasyonu’nun kurulmasından sonra da Kuzey Kafkasya halkları bağımsızlık mücadelelerine devam etmiştir. Özellikle Çeçenistan ile Rusya arasında günümüzde de çatışmalar devam etmektedir.

Ayrıca bu bölümde, Abhazya incelenmiştir. Tarih boyunca bağımsızlık mücadelesi veren Abhazya, SSCB dağılınca bu kez Gürcistan ile sorunlar yaşamıştır. 1993 yılında bağımsızlığını kazanmıştır ve bu konuda en büyük destekçisi Rusya olmuştur. Rusya’nın bu tutumu batılı devletlerin olaya müdahale etmesinden çekinmesi olarak açıklanabilmektedir. Abhazya’nın batılı güçlerle iyi ilişkiler kurması, Rusya için istenmeyen bir sonuç oluşturacaktır.

(16)

BİRİNCİ BÖLÜM

(17)

1.1. KUZEY KAFKASYA’NIN TARİHSEL SÜRECİ VE JEOPOLİTİK ÖZELLİKLERİ

Kafkasya adı ilk olarak Rus Çarı I. Petro döneminde kurulan (8 Şubat 1724 – Petersburg)1 İmparatorluk Bilimler Akademisinin bilim adamları tarafından kullanılmıştır.2 Eski Yunanlıların As diye isimlendirdiği bu bölge günümüzdeki Asya kıtasının temelini oluşturmuştur. Bir başka görüşe göre ise Kafkas adı Farsça’da dağ anlamına gelen kuh kelimesi ile Türkçede beyaz anlamına gelen kas isimlerinin birleşmesiyle oluşmuştur.3 Yine bir başka görüşe göreyse Kafkasya adı ilk kez Yunan tragedya şairi Aiskhylos’un M.Ö.490’da yazmış olduğu “Zincire Vurulmuş Prometheus” oyununda “Kavkasos Dağı” olarak geçmiştir.4

Kafkas Sıradağlarının Kuzey ve Güney olarak ikiye böldüğü, Don Nehri ağzı, Maniç Çukurluğu ve Kuma ağzı hattından, Aras ve Kars Platosuna kadar uzanan bölgeye Kafkasya adı verilmektedir. Arap coğrafyacılara göre bu bölge, “Dillerin Dağı” anlamına gelen, Cebelü’l Elsân olarak adlandırılmıştır.5

Coğrafi ve etnik farklılıklardan dolayı oluşan ayrılmalar beraberinde Kuzey ve Güney Kafkasya olarak bölünmeyi gerektirmiştir.

Genel itibariyle bölgeye baktığımızda tarihsel süreç boyunca Kafkasya’yı önemli kılan başlıca özellikler şunlardır;

 Jeostratejik önemini ortaya koyan, Orta Asya’ya giriş kapısı olması,

 Orta Asya’nın önemli görülmesinin sebebi olan, Batı pazarlarına açılmak için bir köprü vazifesi görmesi,

 Orta Asya ile bir bütün olarak ele alındığında ise, Kafkasya bölgesinin önemli miktarda doğalgaz ve petrol rezervlerine sahip bir alanı kapsamasıdır.6

1 http://www.nidiot.de/tr/Rusya_Bilimler_Akademisi (21.07.2017)

2 Dr. Ufuk Tavful, (2002), Etnik Çatışmaların Gölgesinde Kafkasya,1. Baskı, Ötüken Yayınları, İstanbul: s.11.

3 Işıl Yasa, (2008), Tarihsel Açıdan Kuzey Kafkasya, http://www.bilgesam.org/incele/998/-tarihsel-acidan-kuzey-kafkasya/#.WBX-0-CLTIU (26.06.2016).

4 Sadık Müfit Bilge, (2012), Osmanlı Çağı’nda Kafkasya 1454-1829 (Tarih-Toplum-Ekonomi), 1. Baskı, Kitabevi Yayınları, İstanbul: s.1.

5 Yalçın Kaya, (2015), Çerkesler-I- “Tarih-Mitoloji-Gelenek”, 1. Baskı, Baskı Evi Matbaa, İstanbul: s.9. 6 Dr. Hakan Kantarcı, (2006), Kıskaçtaki Bölge Kafkasya, 1. Baskı, IQ Kültür Sanat Yayıncılık, İstanbul: s.59-60.

(18)

Geniş bir alanı kapsayan Kafkasya bölgesini ele aldığımızda ilk olarak coğrafi sınırlarını çizmek doğru olacaktır.

Kafkasya bölgesi bulunduğu konum açısından ele alındığında, genel olarak üç özellik ile açıklanabilmektedir. İlk olarak, genellikle dağlık olan bölgede, çok sayıda vadi bulunmaktadır ve birbirine geçit vermeyen bu bölgede sosyo-politik yapı bu sayede belirlenebilmektedir. Bölge bu açıdan ele alındığında, çeşitli kökenlerden gelen toplulukların, tarih boyunca yaşanan işgallerden, kendilerini koruyabilmelerini ve kültürlerini sürdürebilmelerini sağlamalarına en büyük etken olmuş durumdadır. Bölgenin coğrafi açıdan başka bir özelliği ise, büyük devletler arasında önemli bir tampon bölge oluşturmasıdır. Araplar, İranlılar, Ruslar ve Türklerin komşuluğunu yapan Kafkasya tarih boyunca, Transkafkasya ile ilgilenmiş ve bu nedenle bölge, zaman zaman çeşitli güçlerin egemenliğine girmiştir. Bölgenin coğrafi yapısına ilişkin son özellik ise, ticaret ve ulaşımda çok önemli bir geçit özelliğinde bulunmasıdır. Bölge başka bir anlamda, kuzey ve güneyin bağlantısını sağlamaktadır.7

Güney Kafkasya bölgesi, bugünkü Azerbaycan, Ermenistan ve Gürcistan devletlerini kapsamaktadır. İran, Rusya ve Türkiye arasında bulunmaktadır, Büyük Kafkas Sıradağlarının güneyinde yer alır. Doğu Avrupa'da yer alan Azerbaycan'ın kuzeydoğu kesimi dışında, Güney Kafkasya'nın çoğu coğrafi olarak Güneybatı Asya'da konumlanmıştır.

(19)

Şekil 1.1: Güney Kafkasya Haritası

Kaynak: http://www.cerkes.net/bilgi-deposu/kafkasyanin-sinirlari-t12743.html, 2017.

Esas konumuzu kapsayan Kuzey Kafkasya bölgesi ise, Kuzey yarımkürede bulunmaktadır ve 40-45 kuzey enlemleri ile 37-50 doğu boylamları arasında yer alırken Avrupa Kıtasının da güneydoğusunu oluşturmaktadır. Batısında Azak ve Karadeniz, doğusunda ise Hazar denizi ile çevrilidir. Kuzey Kafkasya’nın, tarihi Çerkez Yurdunun kuzey sınırı, Azak Denizi’nden, Maniç Eşiği boyunca Hazara ulaşan sınırdır. Doğuda Apşeron yarım adasından başlayıp kuzeybatıya doğru uzayan Kafkas silsilesinin Su bölümü ve bu dağlardan inip Karadeniz’le buluşan İngur Irmağı, Kuzey Kafkasya’nın güney sınırını oluşturur.8

“Kuzey Kafkasya (Abhazya, Çeçenistan ve Güney Osetya dışında) fiilen Rusya Federasyonu sınırları içerisinde bulunmaktadır. Kuzey Kafkasya’nın doğusunda, kuzeyden güneye, Azerbaycan’a doğru Hazar kıyısında uzanan Dağıstan Cumhuriyeti (50.300 km²), Çeçen Cumhuriyeti (17.300 km²), İnguş Cumhuriyeti (2.000 km²). Çeçenistan’ın batısında yer alan Kuzey Osetya Cumhuriyeti (8.000 km²), Osetya’dan sonra gelen Khabardey Balkar Cumhuriyeti (12.500 km²), Khabardey Balkar’ın batısında ise Karaçay-Çerkez Cumhuriyeti (14.100 km²) bulunmaktadır. Kuzey Kafkasya’nın güney batısında kanlı bir saldırıyı püskürterek bağımsızlığını korumaya çalışan Abhazya Cumhuriyeti (8.600 km²) bulunmaktadır.”9

8 Özdemir Özbay, (1999), Dünden Bugüne Kuzey Kafkasya, 2. Baskı, Kafkas Derneği Yayınları, Ankara: s.2.

(20)

Şekil 1.2: Kuzey Kafkasya Haritası

Kaynak: www.circassiancenter.com, 2017.

Kuzey Kafkasya bölgesi, Adıgey, Karaçay-Çerkez, Kabardey-Balkar, Kuzey Osetya, Güney Osetya, İnguşya, Çeçenya, Dağıstan ve Abhazya olmak üzere 9 ülkeden oluşmaktadır.

Jeopolitik olarak büyük öneme sahip olan Kafkasya, Türkiye ve Orta Asya Türk Cumhuriyetleri arasında uzanan bir köprü vazifesi görmektedir.10 Kuzey Kafkasya bölgesi jeopolitik ve jeostratejik olarak büyük öneme sahiptir ve Orta Asya petrollerinin batıya taşınmasında alternatif bir güzergâhtır. Bölgenin çok sayıda stratejik öneme sahip oluşu, tarihe yön verecek gelişmelere tanık olmasına sebep olmuştur.11

Geçmişte çeşitli ülkeler için farklı öneme sahip olan Kuzey Kafkasya’yı önemli kılan faktörler ele alındığında, ilk önce Lehistan, yani günümüzdeki adıyla Polonya ile başlanılabilir. Bir dönem Rusya İmparatorluğu’nun bir parçası olan Lehistan için Kuzey Kafkasya büyük bir önem taşımıştır. Bağımsızlık mücadeleleri için Kuzey Kafkasya’da gerçekleşecek Rus emperyalizmine karşı savaş açma düşüncesine sahip olmuşlardır. Batıda ise İngiltere için Kuzey Kafkasya’nın önemi her zaman ciddiye alınmış fakat

10 Tavful, a.g.e., s.10. 11 Yasa, a.g.m.

(21)

hiçbir zaman ön planda tutulmamıştır. Almanya ise yirminci yüzyılın ilk yarısında çok ciddi bir Kafkasya politikası uygulamıştır. Fakat Kuzey Kafkasya’dan daha çok Güney Kafkasya üzerinde durmuşlardır. Kuzey Kafkasya, Almanlar için bir geçit vazifesi görmüştür. Osmanlı açısından Kuzey Kafkasya’ya bakıldığında Padişahlar tarafından Şamil ve Çeçenler açıkça desteklenmekteydi. Osmanlı’da Kuzey Kafkasya’ya karşı en ılımlı olan kişi ise Enver Paşa olmuştur. Geçmişten günümüze en büyük önem taşıdığı yer ise tartışmasız Rusya olmuştur.12

1.2. KUZEY KAFKASYA’DA ETNİSİTE

Coğrafi faktörler Kafkasya’daki toplumsal oluşumları bir dereceye kadar etkilemiş ve sarp dağlar, derin vadiler ve geniş düzlüklerle bölünmüş geniş bir coğrafi sahada birbirlerinden farklı pek çok etnik grup ortaya çıkmıştır. Farklı diller konuşan bu etnik gruplar arasındaki ayrılık coğrafi şartların da etkisiyle gittikçe daha belirgin bir hal almış ve Kafkasya’da çeşitli dil ve lehçe grupları etrafında birleşmiş birçok etnik grup ya da halk meydana gelmiştir. Kafkasya, dil, etnik köken ve din bakımından dünyanın en karmaşık bölgesi olma özelliğini taşımaktadır.

Kafkasya halklarının sosyo-kültürel yapıları Kafkasya’yı tarih boyunca dışarıdan etkileyen çeşitli kavim ve medeniyetlerle olan ilişkileri ile şekillendirmiştir. Kafkasya’ya kuzeyden gelen Kimmer ve İskit gibi proto-Türk kavimleri ile Hun, Bulgar, Alan, Hazar, Kıpçak gibi Türk kavimleri, Karadeniz yoluyla batıdan gelen eski Yunan, Roma, Bizans Ceneviz ticaret kolonileri, Anadolu ve Ön Asya’dan gelen çeşitli medeniyetler, Kafkas halklarının kültürleri ile birleşerek günümüzdeki Kafkas etnik ve toplumsal yapısını şekillendirmişler, Kafkas Kültürünün meydana gelmesinde önemli rol oynamışlardır.

Kafkas halkları yüzyıllar boyunca aynı coğrafyada benzer tarihi, etnik ve sosyo-kültürel şartlar altında birbirlerinden etkilenmişlerdir ve bu etkileşimler sonucunda birbirleriyle karışarak akraba topluluklar haline gelirken ortak bir Kafkas kültürü etrafında birleşmişler ve bugüne kadar gelmiş olan Kafkas kültürünü oluşturmuşlardır.

12 Dr. Alexandre Toumarkine, (2001), “Geçmişte ve Günümüzde Kuzey Kafkasya’nın Jeopolitik Önemi”, Çerkeslerin Sürgünü (21 Mayıs 1864), KAFDER Yayınları, Ankara: ss.178-191.

(22)

Eski dönemlerde Kafkas halklarının inanç sistemlerinde farklı adlarla andıkları tanrılar bulunmuştur. Baş tanrının adı Tha’dır. Ayrıca baş tanrının yanında yardımcı tanrılar da vardır. Bir dönem Kafkas halkları, kutsal ruhlara, suya, ateşe, bitkilere kayalara ve bir takım doğa olaylarına da tapmıştır. Kafkas halklarının bu tür mitolojik inançları Nart destanında yer almaktadır. Kafkasya halkları arasında dinsel bir çeşitlilik söz konusudur. Bazı araştırmalara göre Çerkez dillerinde “din” sözcüğünün karşılığı bulunmamaktadır.

Kafkasya halklarının Hıristiyanlığa geçişinde Gürcistan önemli bir rol oynamıştır. 3.yüzyılda Bizanslıların etkisiyle Hıristiyanlığı benimseyen Gürcüler, 5.yüzyılda Gürcü kilisesinin kurulmasıyla misyonerlik faaliyetlerini başlatmışlardır. 6.yüzyılda Hıristiyanlık, Kafkasya’nın batısında tamamen yayılmıştır kuzey kesiminde ise Hıristiyanlaşma hareketleri başlamıştır. Zamanla Hıristiyanlık, Kafkas halkları içinde değişime uğramıştır. Meryem Ana’yı tanrıça olarak görmeye başlamışlardır. Hıristiyanlık, çok tanrılı din kadar halk arasında yaygınlaşmamıştır. Hıristiyanlık ile pagan gelenekleri bir arada görülmüştür. Osetler de Rusların baskısıyla Hıristiyanlığa geçmiştir. Osetler ve Abhazlar zorla Ortodoks törenlerine götürülmüştür.

8.yüzyılda İslamiyet, Arapların Derbend’i işgal etmesi üzerine Kafkasya’ya girmiştir. Dağıstan ve Çeçenistan’da başlayan İslamlaşma süreci, 18. Yüzyılda Orta ve Batı Kafkasya’da da başlamıştır. 1717 yılında Osmanlı Padişahı III. Selim, silah zoruyla Kafkasya’ya İslamiyet’i sokmuştur. Ancak İslamiyet de Hıristiyanlık gibi tüm Kuzey Kafkasya halkı tarafından kabul edilmemiştir. Fakat Çarlık döneminde soykırımın yaşanması, Hıristiyanlığı düşmanın dini olarak göstermiş ve İslamiyet daha hızlı yayılmaya başlamıştır.

Pagan inancı, Hıristiyanlık ve Müslümanlığın bir arada görülebildiği yer Kuzey Kafkasya’da din kuralları ne olursa olsun öncelik olarak gelenek, görenek ve töre anlamı taşıyan Çerkezlere ait Khabze kuralları geçerli olmuştur.13

Sonuç olarak Karadeniz’den Hazar denizine kadar Kafkasya’daki farklı ırklar ve etnik gruplar birbirleriyle etkileşim içerisine girerken, ortak hayat felsefesi, benzer

(23)

adet ve gelenekler, ortak tarih ve bağımsızlık şuuru, ortak giyim-kuşam ve folklordan oluşan “Kafkas Kültürü” etrafında birleşmişlerdir.14

Kuzey Kafkasya’da bulunan dokuz etnik bölgeyi ayrıntılı olarak inceleyerek her bir bölgeyi tarihsel açıdan ele alıp bölge tarihine kısaca bir giriş yapılacaktır.

1.2.1. Adigey

Adige halkı şimdiki adıyla Adıgey Cumhuriyeti olan 27 Temmuz 1922’de Adige Çerkezleri Özerk Bölgesi adıyla kurulan bölgede yaşamaktadır. İlk başta 2645 km2 olarak kurulan bölgenin ilk başkenti Tohtomukay köyüdür. 1926 yılında 112.800 kişilik nüfusun %45’ini Adigeler, %25,8’ini ise Ruslar oluşturmuştur. Başkent daha sonra Krasnodar olmuştur. Fakat 1937’de Krasnodar Eyaleti kurulup Krasnodar da eyaletin başkenti olunca Adige Çerkezleri Özerk Bölgesi’nin yeni başkenti Maykop olmuştur. Giaginsk ve Maykop, Adige Çerkezleri Özerk Bölgesi’ne bağlanmıştır. Daha sonra kurulan Krasnador Barajı’nın 13 köyü sular altında bırakması sonucu Maykop’un güneyindeki bu 13 köy de yine Adige Çerkezleri Özerk Bölgesi’ne bağlanmıştır. Tüm bu gelişmeler sonucunda bölgedeki Adige sayısı düşmüş ve Ruslar bölgedeki nüfusun %70’ini geçmiştir.15

Güney kesimi dışındaki toprakları tarıma elverişlidir. Mısır, buğday, ayçiçeği, şeker pancarı, çay, tütün ve gül yetiştirilir. Kaplıca ve termal tesislerin de bulunduğu Maykop’ta petrol ve doğalgaz yatakları vardır. Ancak tarım alanında yaşanan gelir düşüklüğü bu bölgede işsizlik oranını artırmış ve iş göçüne sebep olmuştur.

Tarih boyunca çok tanrılı dine inanan Adigeler, daha sonra Hıristiyanlığı benimsemişlerdir. 15. ve 16.yüzyıllarda İslamiyet yayılmış ve Adige halkının büyük kısmı Müslüman olmuştur. Ancak günümüzde bu üç inanışı da bir arada yaşayabilmektedirler.

14 Tavkul, a.g.e., ss.12-14. 15 Özbay, a.g.e., s.112.

(24)

Adigelerin, Ruslarla ilişkileri 10.yüzyılda başlamıştır. Kuzey Kafkasya topraklarında hak iddia eden Ruslar, Adigelerle savaşmış ve büyük kayıplara sebep olmuştur.16

Adigeler 19. yüzyılda nüfusunun %95 gibi büyük bir kısmını Çarlık Rusyası ile yaşanılan savaş sonrasında soykırım ve zorunlu göçte kaybetmiştir ve yeni bir çatışma olması durumunda tamamen silinebileceğinin farkında olmuşlardır. Bu sebepten dolayı Adigey yönetimi, Rusya’nın federatif yapısını savunarak bağımsızlığını güçlendirmek çabasındadır. 17

Adige Özerk Cumhuriyeti’nin ekonomisi, Sovyet Sosyalist Cumhuriyetleri Birliğinin geri kalmış kesimlerinden biri olmuştur. Bu ekonomik sıkıntı SSCB sonrası da aynı şekilde devam etmiştir. 18

Şekil 1.3: Adigey Cumhuriyeti Haritası

Kaynak:http://www.maria-online.com/travel/article.php?lg=tr&q=Ad%C4%B1ge_ Cumhuriyeti, 2017.

16 Turabi Saltık, (2000), Tarihsel Mücadele Sürecinde Adiğeler, Abhazlar, Alanlar (Osetinler), Çeçenler, 1. Baskı, Berfin Yayınları, İstanbul: s.18.

17 Ahmet Arkın Bölükbaşı, (2007), “Kuzey Kafkasya Özerk Cumhuriyetleri Bağlamında Rus Dış Politikası”, Yüksek Lisans Tezi, Gaziantep Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Ankara: s.102.

18 Arzu Gündüzhev, (2013), “Rusya Federasyonu’nun Kafkasya Politikaları ve Bölge Enerji Güvenliği”, Yüksek Lisans Tezi, Kocaeli Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Kocaeli: s.56.

(25)

Adigey Cumhuriyeti'nde yönetim yapısını incelediğimizde, Adigece ve Rusçanın hâkim olduğu nüfusta siyasal temsil eşitliği ilkesine (paritet) dayanan yarı başkanlık sisteminin yürürlükte olduğunu görmekteyiz. Adigey Cumhuriyeti Devlet Parlamentosu - Khase yasama organını oluşturur. Bu iki kanatlı yasama organı toplamda 54 üyeden oluşmaktadır. Khase, Maykop ve Adıgeysk gibi kentsel alanları ile birlikte, 9 bölgenin her birinin üçer üye ile temsil edildiği ve daha çok Adigece konuşan üyelerin seçildiği, 27 üyeli bir üst kanat bulunmaktadır. Ayrıca bölgelerin nüfuslarına göre temsil edildiği ve daha çok Rusça konuşan üyelerden oluşan 27 üyeli ikinci bir kanat vardır. Bu kısım alt kanat ya da temsilciler meclisi olarak bilinir. Siyasal temsil eşitliği bu şekilde çoğunluktaki Rus ve azınlıktaki Adige nüfusuyla korunmaktadır.19

Adigey Cumhuriyetinde Devlet Başkanı ataması Rusya Federasyonu Devlet Başkanı tarafından 5 seneliğine yapılır. Atanan Devlet Başkanının Parlamento dışından olmak şartıyla Başbakanı ve Bakanları atama ve atadığı Bakanları görevden alma yetkisi bulunmaktadır. Yapılan atamaların yürürlüğe girmesi için Parlamento onayı gerekmektedir. Yargı, Adalet divanından ve alt kademe mahkemelerden oluşmaktadır. Adigey Cumhuriyeti Başsavcılığı, Rusya Federasyonu Başsavcılığına doğrudan bağlıdır. Adigece ve Rusça resmi dil olarak kabul edilmiştir.20

Adigeler ekonomik açıdan geri kalmıştır. Bunun sonucunda da Rus-Adige yakınlaşması yetersiz kalmış ve ilişkileri çok yavaş ilerlemiştir.21

Osmanlılar, bütün Kuzey Kafkas halkları ve Adigeler için kullandıkları “Çerkez” adını etnik anlamının dışında “savaşçı dağlı boylarını” tanımlayan sosyal bir anlamda da kullanmıştır.22 19 http://www.kafkasevi.com/index.php/article/detail/8, 2017. 20 http://cerkezpinarli.tr.gg/AD%26%23304%3BGEY-CUMHUR%26%23304%3BYET%26%233 04%3 B.htm, 2017. 21 Özbay, a.g.e., s.122. 22 Bilge, a.g.e., s.11.

(26)

1.2.2. Karaçay-Çerkez

Karaçay-Çerkez Cumhuriyeti, Karadeniz ile Hazar Denizi arasında, Büyük Kafkas Dağları’nın “dağ önü” olarak adlandırılan kuzey eğiminde yer alan, Kuzey Kafkasya’da bulunan, Rusya Federasyonu’na bağlı federal bir cumhuriyettir.23

Karaçay-Çerkez Cumhuriyeti’nin yüzölçümü 14.100 m², nüfusu 478.500’dür. Başkenti Çerkesk kenti olan Karaçay-Çerkez Cumhuriyeti’nin doğusunda Kabardey-Balkar Cumhuriyeti, kuzeyinde Stavropol ve Krasnodar illeri, batısında yine Krasnodar toprakları ve güneyinde de Abhazya Cumhuriyeti ve Gürcistan bulunmaktadır.24

Şekil 1.4: Karaçay-Çerkez Cumhuriyeti Haritası

Kaynak: http://izmirkuzeykafkasdernegi.org.tr/karacay-cerkes-cumhuriyeti.html, 2017.

Karaçay-Çerkez Cumhuriyeti’nde etnik ayrımcılık, Kafkasya'daki diğer cumhuriyetlere göre daha azdır ve diğer bölgelere nazaran etnik kökenler arasındaki

23 Murat Topçu, (2006), “Karaçay-Çerkes (Özerk) Cumhuriyeti’nin Demografik Yapısı”, Yüksek Lisans Tezi, Marmara Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü, İstanbul: s.25.

(27)

ilişkiler sakin bir biçimde ilerlemektedir. Karaçay-Çerkez Cumhuriyeti’nde parçalanmış halklar modelinin tekrarlandığı görülür.25

Hayvan üretimi ve tarım Karaçay-Çerkez ekonomisini oluşturmaktadır. Ayrıca bölgeden önemli madenler çıkarılmaktadır. Güney bölgesi ise turizm açısından gelişmiş bir bölgedir. Hıristiyanlık ve İslam resmi din olarak kabul edilmektedir.26

1.2.3. Kabardey-Balkar

Yüz ölçümü 13.500 km² olan Kabardey-Balkar topraklarında nüfusun %61,2’si kentlerde, %38,8’i ise köylerde yaşamaktadır. Bu topraklar coğrafi açıdan üç bölüme ayrılır. Bunlardan ilki güneyde Gürcistan’la sınırı oluşturan Büyük Kafkaslardır. İkinci bölüm buzul alanların altında kalmıştır ve burada alp tipi çayırlar, iğne yapraklı ve yaprak döken ağaçlardan oluşan ormanlar vardır. Kuzeyde ise Kabardey Ovası adı verilen üçüncü bölüm bulunmaktadır.27

Kabardey-Balkar’ın başkenti Nalçik’tir. Nal anlamına geldiği için şehrin sembolü de nal olmuştur. 1818 yılında, askeri bir kale olarak yerleşime açılan Nalçik, 1862 yılında büyük bir yerleşim yeri haline gelmiştir. 12 Aralık 1936’da ise başkent olmuştur. Dağlar, tepeler ve düzlüklerin yer aldığı Kabardey-Balkar bölgesi, zengin yeraltı kaynaklarına sahiptir.28

25 Bölükbaşı, a.g.t., s.100.

26 http://www.kafkasevi.com/index.php/article/detail/14, 2017. 27 Özbay, a.g.e., s.163.

28 Ömür Enes, Anıl Sevim vd., (2002), “Kabardey-Balkarya”, Nart Dergisi, Yıl:6, Sayı:31, Ankara, ss.24-26.

(28)

Şekil 1.5: Kabardey-Balkar Cumhuriyeti Haritası

Kaynak: http://ajanskafkas.com/materyal/uploads/2015/10/harita_kabardey.jpg, 2017.

Kabardey-Balkar Cumhuriyeti’nin güneyinde Gürcistan, doğusunda Karaçay-Çerkez Cumhuriyeti, doğusunda ise Kuzn3ey Osetya bulunmaktadır.

Müslümanlık ve Hıristiyanlık inançları görülmektedir. Kabardey-Balkar’ın ekonomisi, ağırlıklı olarak sanayi sektöründen oluşmaktadır. Ağır sanayi, elektrik enerjisi üretimi ve metalürji bölgede önemli ekonomik sektörlerdir. Makine yapımı da gelişmiştir. Petrol çıkarma ekipmanları, çeşitli tiplerde elektrik kabloları, elmas cihazları, suni deri ve film materyaller yabancı pazarlarda talep görmektedir. Ayrıca kurşun, kalay, arsenik, bakır, demir filizi, kömür, petrol, süngertaşı, volkanik ponza taşı ve külleri, fosfor, alçıtaşı, kireçtaşı, floridin ve yanmaz tuğla çamuru yatakları da vardır. Günümüzde, turizm açısından da gelişmiş olan bu bölgede kayakçılık faaliyetleri de sürmektedir.29

Tarihsel geçmişine bakıldığı zaman Kabardeylerin 12.yüzyılda Kırım’ı terk ederek buraya geldikleri kabul edilmektedir.30

29 http://www.kafkasevi.com/index.php/article/detail/13, 2017

30 İlyas Atasoy, (2014), Türkiye Çerkezlerinin Siyasi Tarihi ve Sosyo-Kültürel Yapısı, Yüksek Lisans Tezi, Süleyman Demirel Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Isparta: s.12.

(29)

1.2.4. Kuzey Osetya

Yüz ölçümü 8000 km² olan Kuzey Osetya toprakları, Terek, Uruh, Ardon ve Kmleevka Irmakları ile beslenmektedir. Başkenti olan Vladikavkaz dışında 8 şehri ve yaklaşık 90 adet köyü bulunmaktadır. Günümüzde hala Rusya Federasyonu’na bağlıdır.31

Şekil 1.6: Kuzey Osetya Cumhuriyeti Haritası

Kaynak: http://www.kafkasevi.com/uploads/north_ossetia_map.png, 2017.

5 Aralık 1936’da özerk cumhuriyet olan Kuzey Osetya, Sovyetler Birliği’nin dağılmasıyla birlikte cumhuriyet statüsüyle Rusya Federasyonu’nun içinde kalmıştır. Kasım 1994’te ise “Alanya” terimi eklenerek resmi adı “Kuzey Osetya Cumhuriyeti-Alanya” olmuştur.32

31 Özbay, a.g.e., s.185.

(30)

Osetya halkının yaklaşık olarak %70’i Hıristiyan, %30’u ise Müslümandır. Ekonomileri tarım ve hayvancılığa dayanmaktadır. Maden bakımından zengin olmalarına rağmen madenleri işleme konusunda gelişmemişlerdir.

Nüfusun yarısı başkentte yaşarken diğer bir yarısı da ilçelerde ve köylerde yaşamaktadır. Nüfusun %60'ı İron, %40'ı ise Rus, Gürcü, Azeri, Yahudi, Tatar, Çeçen, Ukraynalı, Misketler ve Çingenelerden meydana gelmektedir.33

Mezdog, Beslan, Şikola ve Alangir önemli şehirlerini oluşturmaktadır. Eğitime ve kültüre büyük önem vermişlerdir. 1905-1907 Demokratik Burjuva Devrimi ile Oset dili ve edebiyatının gelişimi hız kazanmıştır.34

1.2.5. Güney Osetya

Coğrafi olarak Osetya’nın Kuzey Osetya ve Güney Osetya olarak bölünmesi bölgeyi ele geçiren Rus Çarlarının, Gürcistan’a ülkenin güney kısmını vermesiyle olmuştur. Sovyetler Birliği’nin dağılmasıyla Güney Osetya Gürcistan’ın bir parçası olarak kalmıştır.

Şekil 1.7: Güney Osetya Cumhuriyeti Haritası

Kaynak:http://imgs.stargazete.com/imgsdisk/2015/10/20/201020150927175518459_2 jpg, 2017.

33 http://www.kafiad.org/alt/koset.htm, 2017.

(31)

Başkenti Tshinvali olan Güney Osetya’nın kuzeyinde Kabardey-Balkar, Kuzey Osetya, İnguşya, Karaçay-Çerkez ve Çeçenistan bulunur.

Yüzölçümü yaklaşık 3.900 km² olan Güney Osetya yaklaşık olarak 100.000 nüfusa sahiptir. Nüfusunun büyük çoğunluğu Ortodoks Hıristiyan, geri kalanı ise Sunni Müslümandır. Müslüman olan Osetler “Digar” olarak adlandırılır.35

Güney Osetya’da tarım ve hayvancılık gelişmiştir. Kereste üretimi yapmaktadır. Ayrıca gıda sanayisi ve tekstil firmaları ekonomisinde önemli yer tutmaktadır. Demir ve beton ürünleri üretilmektedir. Tarımsal üretimde buğday, arpa, mısır gibi tahılların yanı sıra şeker pancarı, sebze ve patates ekilir. Meyvecilik ve bağcılık da önemlidir.36

1991’de SSCB’nin dağılmasıyla Kuzey Osetya ile birleşebilmek amacıyla Gürcistan’dan bağımsızlığını ilan eden Güney Osetya’yı hiçbir ülke tanımamıştır. Bu bağımsızlık ilanının sonucunda 1991-1993 yılları arasında Gürcistan ile çatışmalar meydana gelmiştir.37

2008 yılında Gürcü kuvvetlerinin, bağımsızlığını ilan eden Güney Osetya’ya saldırılar düzenleyerek bölgeyi kontrol altında tutması üzerine Rusya müdahalede bulunmuş ve Güney Osetya’dan Gürcü birliklerini çıkarmıştır. 38

1.2.6. İnguşetya

Bir zamanlar Çeçenlerle birlikte “Misjegi” denilen tek bir halkın parçasını oluşturan İnguşlar bazı ayrılıkların çıkması nedeniyle iki ayrı kola ayrılmışlardır. İnguşların yaşadıkları topraklar Terek nehrinin kolları olan Sunja ve Asse’nin kaynaklarının yakınında bulunan dağlık bölgede yer almaktadır.39

Rusya Federasyonu’nun en küçük federal birimi olan İnguşetya, aynı zamanda Rusya’nın en fakir bölgesidir. İslamiyet ve Hıristiyanlık inancı bölgede hâkimdir.

35 Nihat Kaşıkçı ve Hasan Yılmaz, (2000), Aras’tan Volga’ya Kafkaslar(Ülkeler-Şehirler-İz Bırakanlar), Türkar Yayınları, Ankara, s.150

36 http://www.kafiad.org/alt/goset.htm, 2017. 37 a.g.e., ss.150

38 Atan, a.g.e., s.176.

39 Alexandre Grigoriantz,(1999), Kafkasya Halkları, Doğan Y. (Çev.), 1. Baskı, Sabah Kitapları, İstanbul: s.177.

(32)

Çeçen-Rus savaşları, İnguşetya ekonomisinin ilerlemesine engel olmuştur. İnguşetya, çok sayıda mülteciye ev sahipliği yapmıştır.40

İnguşetya'da mısır, buğday, yulaf, arpa, şekerpancarı, ayçiçeği ve patates tarımı yapılmaktadır. Büyükbaş hayvan üretimi ile koyun yetiştiriciliği de gelişmiştir. Kimyasallar, arıtma yağlar, inşaat malzemesi, aydınlatmalar ve gıda sanayii gelişmiş, kereste bakımından da oldukça zengindir.

Değerli metaller, petrol, doğalgaz rezervleri, mermer, dolomite, kabuk kireçtaşı, yüksek kaliteli tuğla toprağı başlıca yer altı zenginlikleridir. Ayrıca termal sular ve maden suları bakımından da oldukça zengindir.

1915’ten beri işletilmekte olan ve 60 milyon ton civarında olduğu tahmin edilen petrol rezervi Malgobek’te bulunmaktadır. Novorosisk boru hattı, Bakü-Rostov karayolu ve Bakü-Moskova demiryolu hattı İnguşetya’dan geçmektedir.41

40 https://muslumanlarinkosullari.wordpress.com/2012/08/07/ingusetya/, 2017. 41 http://www.kafkasevi.com/index.php/article/detail/12, 2017.

(33)

Şekil 1.8: İnguşetya Cumhuriyeti Haritası

Kaynak: https://yandex.com.tr/harita/-/CBa5IBHRpD, 2017.

Başkenti Magas olan İnguşetya’nın batısında Kuzey Osetya, doğusunda Çeçenistan ve güneyinde de Gürcistan bulunur. İnguşların, Tergimça, Agi, Çamhuiy, Çaratoy, Zimkar-bah, Ge-ula-wy ve Wapi adlarında yedi kabileden oluştukları söylenmektedir.42

1.2.7. Çeçenya

Coğrafi özeliklerine bakıldığında Çeçenya’nın doğusunda Dağıstan Cumhuriyeti, batısında İnguş Cumhuriyeti, güneyinde Gürcistan, kuzeyinde ise Stavropol Krayı ve Kalmıkya Cumhuriyeti bulunmaktadır.43

42 Anıl Karadere, (2014), XIX. Yüzyılın İlk Yarısında İngilizce Seyahatnamelerin Işığında Kuzey Kafkaslar, Yüksek Lisans Tezi, Afyon Kocatepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Afyonkarahisar: s.37.

(34)

Bazı kaynaklarda Çeçenistan ya da İçkeriya olarak geçen Çeçenya’nın nüfusu 1992 yılında, 1.000.000’a ulaşmıştır.44

Çeçenya’nın dini İslam, başkenti Groznıy’dır. 1818 yılında Yermolov tarafından inşa edilen Groznaya, Ekim ayında tamamlanarak Groznıy adını almıştır. Güney kısmı baştan sona dağlarla kaplıdır.45

Şekil 1.9: Çeçenistan Cumhuriyeti Haritası

Kaynak:http://cdn.haber10.com/uploads/2016/10/24/8503d9d83b94d8653a50c5c432dc 94b5_cecenistanda-muslumanlar-katledilmeye-devam-ediliyor-h1477315910-c0738d jpg_610x375.jpeg, 2017.

5 Aralık 1936 tarihinde Çeçen-İnguş Otonom Cumhuriyeti olarak kurulan bu ülke 9 Kasım 1992’de bağımsızlığını ilan ederek Çeçenya Cumhuriyeti-İçkeriya adını almıştır.46

44 a.g.e., s.451. 45 a.g.e., s.452-453. 46 Özbay, a.g.e., s.203.

(35)

Savaşın izlerini taşıyan Çeçenya, ekonomik olarak çok fazla gelişememiştir. Tarım ve hayvancılıkla uğraşılmış, aynı zamanda yer altı madenlerinin işletilmesi sağlanmıştır. Ekonomideki en önemli gelir kaynağını petrolden elde etmektedir.47

Çeçenistan’da ilk ticari petrol üretimi 1893 yılında Grozni’nin kuzey-batısındaki Starogroznenskiy havzasında başlamıştır. 1913’te Novogroznonskiy havzası işletmeye açılmıştır. 1931 yılında petrol, 8 milyon tona ulaşmıştır. 1933’te Malgobek havzasının da işletime açılmasına karşın, üretim zamanla düşmüştür. Grozni’deki petrol rafinerilerinin, Bakü’den taşınacak petrolle tam kapasitede çalışmasını sağlamak için 1936’da Mohaçkale ile Grozni arasında ham petrol boru hattı inşa edilmiştir. 1950 yılının sonlarında Grozni’nin batısında Karabulak ve Malgobek’te derin kaynaklar işletmeye açılmıştır. Bu havzalar da boru hatları ile Grozni rafinerisine bağlanmıştır. Yeni havzaların işletmeye açılmasıyla üretim 1965’te 9 milyon tona çıkmıştır. 1950’lerde Kuma nehrinin güneyinde, Nogay steplerinde petrol bulununca, bu havzalar da Grozni’ye boru hatları ile bağlanmıştır. Artan petrol üretimi sonucu Grozni havzası, ihracat için, boru hatlarıyla Karadeniz kıyısındaki Novorossiysk ve Tuapse limanlarına bağlanmıştır.48

1.2.8. Dağıstan

50.500 km²’lik yüzölçümüyle Kuzey Kafkasya’nın en geniş alanına sahiptir. Nüfus olarak da en kalabalık yerlerindendir. Ülkenin başkenti Hazar kıyısında bulunan Mahaçkale’dir. Dağıstan Cumhuriyeti’nin güneyinde Azerbaycan, kuzeyinde Rusya, doğusunda Hazar Denizi, batısında ise Gürcistan ve Çeçenya bulunmaktadır. Halkın büyük bir kısmının Müslüman olmasına karşın bir kısmı da Hıristiyan ve Musevi’dir.49

Dağıstan’ın ekonomisi tarım ve hayvancılığa dayanmaktadır. Ayrıca bu bölgede petrol, doğalgaz ve yapı malzemesi olarak kullanılabilen madenler bulunmaktadır. Rusya’da sınırlı olan bağcılık, Dağıstan’da gelişmiştir. Mahaçkale’de uluslararası düzeyde bir havaalanı ve deniz ticaret limanı bulunmaktadır. Yılda yaklaşık olarak 715 milyon metreküp doğalgaz ve 310 bin tondan fazla petrol üretilmektedir.50

47 http://kafdagi.org/?p=211, 2017.

48 Osman Şahin, “VI – Çeçenistan’ın Ekonomisi ve Grozni Petrolleri” http://www.oocities.org/ osman_sahin/cecenistan.htm#, (21.09.2017)

49 Özbay, a.g.e., s.231.

(36)

Dağıstan Cumhuriyeti etnik açıdan bakıldığında Kuzey Kafkasya’nın en karmaşık ülkesidir. Dağıstan’da otuzdan fazla etnik köken vardır. Konuştukları lehçeye göre, birlikte gruplandırılarak, bu çeşitlilik Sovyetler döneminde ona indirilmiştir. Bu etnik grupların nüfusa oranla dizilimi, Avar, Dargı, Kumuk, Lezgi, Lak, Tabasaran, Nogay, Rutul, Agul ve Tsahur şeklindedir. Dağıstan’da 20.yüzyılın başlarına kadar konuşulan en popüler dil Kumuk Türkçesidir. 1918 yılında kurulan Birleşik Kafkasya Cumhuriyetinin resmi dili olarak da Kumuk Türkçesi kabul edilmiştir.51

Şekil 1.10: Dağıstan Cumhuriyeti Haritası

Kaynak: http://www.aljazeera.com.tr/sites/default/files/styles/aljazeera_article_main_ image/public/2013/05/20/Dagistan_Mahackale_Harita_0_0.png?itok=ZKfg MI-d, 2017.

1.2.9. Abhazya

Abhazya Cumhuriyeti’nin başkenti Suhum’dur. Abazaca ve Rusça devletin resmi dilleridir. Batıda Rusya Federasyonu’nun Krasnodar eyaletinde bulunan Psou Nehri, doğuda Gürcistan’da bulunan İngur Nehri, Kuzeyde Karaçay-Çerkez Cumhuriyeti ve güneyde Karadeniz ile sınırdır. Yönetim şekli Cumhuriyettir ve 35 parlamenter sayısına sahiptir. Devlet başkanlığı ve Parlamento seçimleri 5 yılda bir

(37)

yapılmaktadır. 350.000 kişilik nüfusa sahip olan Abhazya Cumhuriyeti’nde kilometrekareye 29 kişi düşmektedir. Ülkede Müslümanlık ve Hıristiyanlık yaygındır. 8600 km² yüzölçümüne sahiptir. Psou, İngur, Kudri, Kelaşur, Bzıp, Gumista ve irili ufaklı 120 adet akarsuya, Ritsa, İnkit, Amtkeal ve Şıkhına adında göllere sahiptir. Abhazya Cumhuriyeti, yer altı kaynakları bakımından da zengindir. Petrol, kömür, torf, barit, dolomit, mineral ve termal suları, mermer, kireç ve alçıtaşı çıkartılmaktadır. 52

Abhazya dağlık bir arazi yapısına sahip olduğundan dolayı istilalara karşı kendini korumuştur. Bu bölgenin halkı da bulunduğu yerin yapısından dolayı çevredeki olaylardan çok fazla etkilenmemiştir. Bu sebepten dolayı da Abhaz halkı örf ve adetlerini bozmadan, uzun bir süre koruyabilmiştir. Bir dönem Doğu Roma İmparatorluğuna bağlı olan Abhazya, o dönemde Hıristiyanlığı benimsemiştir. 800 tarihinden itibaren Bizans hâkimiyetinden kurtulmuş ve Abhaz Krallığını kurmuştur. Ardından Arap-İslam Devleti de yaklaşık yarım asır boyunca bölgede hâkimiyet kurmuştur. 10.yüzyıla gelindiğinde Abhazya, Gürcistan’da hâkimiyeti olan Bagrat Hanedanı’na geçmiştir. 1049’dan sonra ise Selçuklu Türklerinin hâkimiyeti altına giren Abhazya, dönem dönem Selçuklular, Harzemşahlar ve Moğolların hâkimiyetine girmiştir. 1463’te bağımsızlıklarını yeniden kazanan Abhazlar, İkinci Bayezid döneminde Osmanlı hâkimiyetine girmiştir. Osmanlılarla iyi ilişkiler kuran Abhazlar İslamiyet’i kabul etmiştir. 1827’de Abhazya’nın hâkimiyeti Ruslara geçmiştir. Bunun sonucunda ise Müslüman olan Abhaz halkı Osmanlı’ya göç etmiştir.1921 yılına gelindiğinde Abhazya, Gürcistan’a bağlı özerk bir Cumhuriyet haline gelmiştir. SSCB’nin dağılmasıyla birlikte bağımsızlık kararı alan Abhazya’nın bu kararı, Gürcistan Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti Yüksek Şurası tarafından iptal edilmiştir. Bunun üzerine 1992 yılında Gürcistan ve Abhazya arasında çatışmalar çıkmıştır. Birçok hasara yol açan bu olayın ardından, 27 Temmuz 1993 tarihinde iki taraf arasında ateşkes imzalanmıştır.53

Abhazya Cumhuriyeti yedi idari bölgeden oluşmaktadır. Bunlar, Suhum, Gagra, Gudauta, Gulripş, Tkuarçal, Oçamçira ve Gal’dır.54

52 Kafkas-Abhazya Dayanışma Komitesi, (2008), Abhazya Cumhuriyeti, İstanbul: ss.1-4. 53 Nihat Kaşıkçı ve Hasan Yılmaz, a.g.e., ss.134-138

(38)

Demokratik bir Cumhuriyet olan Abhazya’da yasama, yürütme ve yargı unsurları bütün organlarıyla faaliyettedir. Abhazya Cumhuriyeti’nin en önemli gelir kaynağı turizmdir. Yılda ortalama olarak 3,5 milyon yabancı turist Abhazya’yı ziyaret etmektedir. Turist sayısının büyük bir bölümünü Ruslar oluşturmaktadır. Enerji kaynakları, turizm potansiyeli, kara, hava ve deniz yolları üzerindeki stratejik konumu ile Abhazya ekonomisi gün geçtikçe canlanmaktadır.55

Şekil 1.11: Abhazya Cumhuriyeti Haritası

Kaynak:http://www.alasayvan.net/attachments/harita-kadastro-14002d1399451509/ abhazya- haritas-1.png, 2017.

(39)

İKİNCİ BÖLÜM

(40)

2.1. RUS ÇARLIĞI’NIN ORTAYA ÇIKIŞI

Rusya, 862’de Vikinglerin saldırıları döneminde Kiev’de kurulmuştur. Hem Batı hem de Doğu devletlerinin özelliklerini bir arada barındıran Rusya bu duruma gelene kadar Batı ve Bizans ile sıkı ilişkiler kurmuştur. III. İvan kendisini Bizans’ın son imparatoru ve tüm Rusların Çarı olarak ilan etmiştir. Ayrıca Bizans’ın çift başlı kartalını almış, Kremlin’de bulunan sarayını da Bizans imparatorlarının İstanbul’daki sarayına benzer yaptırmıştır. III. İvan’ın tahta çıkmasıyla beraber ulusal birliğin sağlanmaya başlandığı da gözlemlenmiştir.56

Kiev ve Novgorod merkezli bu devlet, 13.yüzyılda Moğol saldırılarına uğramıştır. 15.yüzyılın başlarında ise yıkılmak üzere olan Altınordu Devleti’nden yararlanılarak bölgeye Rus hâkimiyeti kurulmuştur. Aynı yüzyılda Rusya, Osmanlı Devleti ile sıcak ilişkiler kurmuştur. Papalığın da yönlendirmesiyle birlikte Rusya, Türklere karşı birleşmiştir. Bunların sonucunda ise Rus Knezlikleri 16.yüzyılda Çarlık Rusya’sını oluşturmuşlardır.57

1533 yılında Moskova Knezi III. Vasili öldükten sonra yerine üç yaşındaki oğlu IV. İvan geçmiştir. İvan’ın yaşının küçük olmasından dolayı yönetimde söz sahibi, annesi Elena olmuştur. Ancak 1538’de Elena’nın zehirlenip öldürülmesinin ardından metropolit ve boyarlar yönetimi ele geçirmişlerdir. Yalnızca özel törenlerde İvan’a önem gösterilmiştir. İvan ve kardeşi Yuri'nin eğitimi ve ihtiyaçları karşılanmamıştır. Onlara karşı saygı bile duyulmamıştır. Bunları aklından hiç çıkarmayan İvan intikam hırsıyla büyümüştür. Tüm bu etkenler İvan’ı kötü bir karaktere dönüştürmüştür. İşkence etmekten hoşlanan, kan dökmekten zevk alan bir kişi olmuştur. 13 yaşına geldiği zaman hükümdarlık hakkını istemiştir. 16 yaşını bitirdiğinde metropolit ve boyarlarla evlenmek ve çarlık tacını takmak istemiştir. Moskova’nın eski ailelerinden, Roman Yuriyev’in kızı Anastasya ile evlenmiştir. Uspenski Katedrali’nde İvan’a tahta çıkış töreni yapılmıştır. Rus tarihinde ilk defa bir Moskova knezi “Çar” unvanını almıştır. Bundan sonra IV. İvan Moskova çarı sıfatıyla hâkimiyet sürmüştür. 58

56 Oral Sander, (2012), Siyasi Tarih (İlkçağlardan 1918’e), 23. Baskı, İmge Kitabevi Yayınları, Ankara: s.116-117.

57 Nihat Kaşıkçı ve Hasan Yılmaz, a.g.e., ss.154-156

58 Prof. Dr. Mualla Uydu Yücel, “Rusya Tarihi”, https://www.academia.edu/11167684/Rusya_Tarihi, 2017.

(41)

1550 yılına gelindiğinde IV. İvan bir toplantı düzenlemiştir. Toplantıda Rusya’da yürürlükte olan devlet ve kilise kanunları üzerine konuşmalar yapıldıktan sonra “Çar Kanunnamesi” adını alan yeni bir kanun oluşturulmuştur. Bu kanunla III. İvan döneminde ve daha sonrasında yapılan kanunlar bir arada toplanmıştır.59

1553 yılında Çar IV. İvan ciddi bir hastalığa yakalanmıştır. Yerine oğlu Dimitri’nin geçmesini istemiştir. Ancak Mümtaz Heyeti Dimitri’ye biat etmeme kararı almıştır. En sonunda kabul etmelerine rağmen IV. İvan iyileşmiş, ancak oğlu Dimitri ölmüştür. Çar IV. İvan artık hain olarak gördüğü boyarlara karşı mücadeleye başlamıştır.60

İlk başta Kazan Hanlığını daha sonra da Astrahan Hanlığını Rusya’ya bağlamıştır. Daha sonra, İsveç ve Polonya ile Rusya’yı karşı karşıya getiren, Rusya’nın Litvanya topraklarına girmesi olmuştur. Rusya yenilgiye uğramıştır. Ardından iç karışıklıklar da yaşayan Rusya, İvan’ın da ölümü üzerine Çarlığın yıkılma tehdidiyle burun buruna gelmiştir. Sonrasında Çar seçilen Mihail Fyodoroviç eski düzeni yeniden sağlamış, İsveç ve Polonya ile anlaşmalar imzalamıştır.61

2.2. RUS ÇARLIĞININ OSMANLI DEVLETİ’YLE İLİŞKİLERİ

Osmanlı Devleti ve Rusya ilişkileri 1492-1512 yıllarında dostluk ve dayanışma üzerine kurulmuştur.62

Osmanlı-Rus ilişkileri ilk olarak 1492 yılında Moskova Knezi’nin İstanbul’a bir elçilik heyeti göndermesiyle başlamıştır. Siyasi ilişki kurma ve anlaşma yapma istekleri Osmanlı tarafından reddedilirken, serbest ticaret yapma istekleri kabul edilmiştir. Osmanlı-Rus ticari ilişkilerinin gelişmesi Fatih Sultan Mehmet’in İstanbul’u fethetmesiyle ve Karadeniz çevresinin Türklerin eline geçmesiyle başlamıştır. Akdeniz ve Orta Avrupa ile ilişkilerine daha çok önem veren Osmanlı Devleti o dönemde Rusya

59 Uydu Yücel, a.g.e., s.98. 60 a.g.e., s.98-99.

61 Nihat Kaşıkçı ve Hasan Yılmaz, a.g.e., ss.156

62 Halil İnalcık, (1999), “Osmanlı-Rus İlişkileri”, Türk-Rus İlişkilerinde 500 Yıl Sempozyumu, 12-14 Aralık 1992, Ankara: ss.25-36.

(42)

ile yakın ilişkiler kurmayı düşünmemiştir. Fakat o dönemde Rusya geliştikçe Osmanlı Devleti’ni yakından izlemiştir.63

Rusların 1552 senesinde Kazan Hanlığını, 1556 yılında ise Astrahan Hanlığını ve Kuzey Kafkasya’daki bazı Çerkez beylerini himayesi altına alması, ayrıca Terek boyunda Rusların öneminin artması Osmanlı Devleti’nin dikkatini bu bölgeye çekmiştir. Bunların üzerine Kazan ve Hacıturhan’dan kaçarak Osmanlı’ya gelen Nogaylar ve sonrasında gelen Özbek ve Buhara hanlarından gelen bazı elçiler Rusya’nın Müslümanlara karşı yaptığı zulmü Osmanlı Devleti’ne bildirse de Osmanlı bu sebeplerin sonucunda Rusya’ya karşı tepki vermeyi gerekli duymamıştır. Ancak 1563’te tüm bu olanların yanında bir de Kuzey Kafkasya’nın zor durumda olması, Aşağı İdil yolu ile İran’ın tehdit edilmesi, Don boyundaki Kossakların artan hücumları Rusya’ya karşı bir Osmanlı seferini gerekli kılmıştır. 64

1559 yılında Rusların Osmanlı Devleti’nin en kuzeyinde bulunan Azak Kulesi’ni kuşatması Osmanlılara karşı yaptığı ilk hareket olmuştur. Ancak buna rağmen Ruslar o dönemde Osmanlı ile karşı karşıya gelmekten çekinmişlerdir.65

1563 yılına gelindiğinde Ruslar, Terek nehri boyunca bir kale inşa etmişlerdir. Kabardey’e Astrahan’dan asker ve usta göndermişler, bu sırada da hacca giden Kuzey Kafkasyalılara engel olmuşlardır. Gelişmelerin Osmanlı’ya bildirilmesi üzerine Kanuni Sultan Süleyman bu yaşananlara tepki göstermiştir. Terek Kalesi ile Kafkaslara yönelik Rus tehditleri artmıştır. Safevi Devleti ve Osmanlı Devleti, Rusya’ya sefer yapılması ve Don-Volga nehirlerinin arasından kanal açılması fikrini uygulamaya geçirmişlerdir. 1567 yılında Astrahan Seferi için hazırlıklar başlamıştır. Çar IV. İvan, Safevilerle diplomatik ilişkiler kurmaya karar vermiştir. Bu kararının temelinde yatan sebep, Osmanlı’yı kendine tehdit olarak görmesi olmuştur.66

Kanal projesinin başarılı olduğu durumda Osmanlı Devleti, Kazan ve Ejderhan hanlıklarını fethederek Rusya’yı Hazar Denizi’nden uzak tutabilecek, Kırım Hanlığını tehdit eden unsurları ortadan kaldırabilecektir. Ayrıca İran’ın kuzeyine seferler

63 Murat Kızıl, (2013), Osmanlı-Rus, Osmanlı-İran İlişkileri ve Tarihsel Süreç İçinde Doğu Sınırlarımızın Oluşması, Yüksek Lisans Tezi, Kafkas Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Kars: s.32.

64 Uydu Yücel, a.g.e., s.101-102.

65 Sinan Yüksel, (2011), “Rusya’nın Karadeniz Devleti Olma Süreci ve Bu Süreçte Rus-Osmanlı İlişkileri”, Doktora Tezi, Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Ankara: s.4-5.

(43)

düzenleyebilecek, Güney ve Kuzey Kafkasya’yı işgal altına alabilecektir. Kanalın açılması İran’ın işgalini oldukça kolaylaştıracaktır. 1569 Mayıs ayında Kasım Paşa komutasındaki, Nogayların, Kırımlıların ve Çerkezlerin de bulunduğu Osmanlı ordusu Azak istikametinde harekete geçmiştir. 10 Temmuz’da Azak istikametinden Don Nehri’ne doğru ilerlemişlerdir. Ağustos ayında ulaştıkları Perevolaka’da üç ay boyunca kalmışlardır fakat kanal açmanın mümkün olmadığını görmüşlerdir. Volga’ya ulaşma çabasına giren Osmanlı ordusu bunun da başarısızlıkla sonuçlanacağını anlamışlardır. Tüm bunların sonucunda Osmanlı ordusu Azak’a geri dönmüştür. Çerkez Kasım Paşa aldığı karar üzerine Astrahan’a doğru Osmanlı ordusunu ilerletmiştir. Ancak bu ilerleme de hava şartları, yetersiz donanma gibi çeşitli sebeplerden dolayı başarısızlıkla sonuçlanmıştır.67

Bu başarısızlıkların en belirgin sebepleri, iklim şartları, sefere geç başlanması, kanalın yapılacağı yerin doğru bir tespitinin yapılamaması ve süreç olarak hızlı davranılmaya çalışılmasıdır.68

23 Ocak 1570 tarihinde Çar IV. İvan İstanbul’a bir elçi göndermiştir. Osmanlı Devleti padişahı tarafından 30 Temmuz 1570’te kabul edilen bu elçi Rusya ve Osmanlı Devleti arasında bir dostluk ilişkisinin kurulmasını istemiştir. Sultan II. Selim ise 30 Eylül 1570 tarihinde bir nâme-i hümâyûn göndermiştir. Bu nâme-i hümâyûn’da Çar IV. İvan’dan sadece “Moskov Kralı” olarak söz edilmiş, kendisinden Çerkezlere yaptığı zulmü durdurmasını, Astrahan üzerindeki hac yolunu açmasını, Terek nehri yolundaki kaleyi yıkmasını ve Moskova’daki tutuklu Kırım elçilerini bırakmasını istemiştir. Çar IV. İvan ise tüm bu istekleri kabul eder gibi görünse de hiçbirini harekete geçirmemiştir. O dönemde Kıbrıs Seferi hazırlıkları ile meşgul olan Osmanlı Devleti, Rusya ile ilgili olan konuları Kırım Hanlığı’na bırakmıştır. 1570 senesinde Kırım birlikleri Rusya içlerine akınlar düzenlemiştir. I. Devlet Giray komutasında bulunan Nogay ve Kırım birlikleri Kabardey topraklarına girmişlerdir. Kabardey Seferi sonrasında I. Devlet Giray komutasındaki Kırım birlikleri Nisan 1571 yılında Rusya Seferine çıkmışlardır ve 24 Mayıs 1571’de Moskova’ya gelmişlerdir. Çar ve Rus ordusu şehirden kaçmış, Kırım birlikleri tüm Moskova’yı ateşe vermiştir. Yalnızca Kremlin Sarayı’na ulaşmayan

67 Nihat Çelik, Osmanlı-Rus Münasebetlerinin İlk Devirleri: İttifaktan Düşmanlığa, s:42-44 68 Uydu Yücel, a.g.e., s.102

(44)

yangında çok sayıda kişi ölmüştür. 150.000 kadar kişi de esir alınarak Kırım’a götürülmüştür. Böyle bir sonuca ulaşılması İstanbul’u sevindirmiştir.69

1573 yılında Moskova’daki bu olayları yazmış olan İngiliz diplomat ve seyyahı Sir Jerome Horsey, bu seferlerde I. Devlet Giray komutasındaki birliklerin yaklaşık 200.000 kişiden oluştuğunu söylemiştir. Fakat o dönemde orda olmayan Horsey’in bu sözleri inandırıcı olmamıştır. Zaten çeşitli Rus arşivlerinde Kırım ordusunun yaklaşık 40 bin kişiden oluştuğu yazılmıştır. Osmanlı diplomatik vesikalarında da sayı 40 bin civarıdır.70

Kıbrıs’ı fetheden Osmanlı Devleti’ni tebrik için, Çar IV. İvan bir elçi göndermiştir. Rus elçisi Andrey Kozminskiy, Çar’ın Kabardey ülkesinin Osmanlı Devleti’ne ait olduğunu bilmediğini, Terek üzerinde bulunan kalenin yıkılacağını, Astrahan yolunun ise açık tutulacağını Padişah’a bildirmiştir. 1574 yılına gelindiğinde Terek kalesi Ruslar tarafından yıkılmıştır. Bu kalenin yıkılması Osmanlı Devleti için çok önemli kazançlara neden olmuştur. Siyasi ve stratejik olarak elde ettiği bu kazançlardan en önemlisi Rus tehdidinden kurtulması olmuştur. 71

1576 yılında Ruslar, Sultan II. Selim’in ve Şah I. Tahmasb’ın ölümü üzerine, kale yapma çabalarına yeniden başlamışlardır. 1577 yılında Gazi Mirza, I. Devlet Giray’ın emri üzerine Kabardey topraklarına saldırmıştır. Bu saldırı sonucunda Gazi Mirza hayatını kaybetmiştir. 1580 yılında Ruslar, 1574 yılında yıktıkları kaleyi yeniden inşa etmişlerdir. Çar IV. İvan ve Çar I. Fedor, Terek kalesinin etrafıyla Terek Sunç ve Koysu kıyılarına, Osmanlı’ya karşı savaşmaları için Kozakları yerleştirmiştir. 1587 yılının Ağustos ayında Astrahan’daki yeniden başlamış olan Rus baskıları Nogay Beyi Urus Han ile Özbek Hanı Abdullah Han tarafından şikâyete yol açmıştır. 22 Eylül 1587’de Astrahan’ı almak için Rusya’ya sefer düzenleme kararı alınmıştır. Osmanlı Devleti, tüm kuvvetlerini 1578’den beri Safevilerle devam eden savaşa gönderdiği için Astrahan Seferi yapılamamıştır.72

1590’da Sunç ve 1591’de Sulak nehirlerinin kıyılarına kaleler inşa eden Rusya daha çok güneye ilerlemiştir. Bu gelişmeler üzerine bazı Çeçen kabileleri Ruslarla ilişki

69 Bilge, a.g.e., s.85-87

70 Serkan Acar, (2013), “Kırım Hanı Devlet Giray’ın 1571 Rusya Seferi ve Moskova Yangını”, Karadeniz Araştırmaları Dergisi, Yıl:10, Sayı: 39, Ankara: ss. 100-101

71 Bilge, a.g.e., s.87-88 72 a.g.e., s.142-144

Şekil

Şekil 1.1: Güney Kafkasya Haritası
Şekil 1.2: Kuzey Kafkasya Haritası
Şekil 1.3: Adigey Cumhuriyeti Haritası
Şekil 1.4: Karaçay-Çerkez Cumhuriyeti Haritası
+7

Referanslar

Benzer Belgeler

Uçucu yağ ilave edilmeden önce çalışmada kullanılacak bitkisel içerikli diş macunlarının (Splat Organic, Splat Biocalcium, Jack N’ Jill) deney gruplarını,

Başvurunuz incelenmiş olup Müdürlügümüze bağlı okullarımızda uygulanmak üzere hazırlanan "KKTC Ortaokullarında Türkçe Ögretimi” konulu anketin

Kıbrıslı Türklerin ve Rumların ayrı ayrı kendi kaderini tayin etme haklarını kullanarak yeniden bir devlet oluşturmaları, hem Kıbrıslı Türklerin kendi kaderini

• Güney Amerika'nın Büyük Okyanus kıyıları boyunca uzanan And Dağları, Şili ile Arjantin arasındaki önemli engebeyi oluşturur.. • Arjantin'in batısını kaplayan, yer

0804 Hurma, İncir, Ananas, Avokado Armudu, Guava Armudu, Mango ve Mangost Türkiye Cumhuriyeti ve Büyük Britanya ve Kuzey İrlanda Birleşik Krallığı arasında imzalanan

 1990 yılına kadarolumlu bir gelişme süreci izleyen KKTC ekonomisi, gerek 1990 Körfez Krizi ve ardından yaşanan Polybeck krizi gerek 1994 yılında Türkiye’de yaşanan

Kafkasya, tarih boyunca ticaret ve göç yollarının, kültürlerin kesiştiği önemli bir kavşak noktası olmuştur. Doğu ve Batı arasında bir köprü durumunda

Bu anıtların bir kısmı Apollonis'e çok yakındır: 161/160'da Doidye yakınındaki Makedonlar (Apollonis yakınında Lykos Vadisi’nde) bilinmeyen bir şahısı; 159/158'de