• Sonuç bulunamadı

Abhazya Cumhuriyeti’ndeki Sorunlar

4.2. RUSYA FEDERASYONU DIŞ POLİTİKASINDA KUZEY KAFKASYA

4.2.5. Abhazya Cumhuriyeti’ndeki Sorunlar

Abhazya, özellikle Gürcistan’a karşı verdiği mücadelelerle, günümüzde oldukça önemli bir yere sahiptir. Bugün Türkiye’de de 1864 sürgünü ile gelmiş ve halen var olan yaklaşık 600 bin Abhaz kökenli vatandaşımız bulunmaktadır. Tüm Kuzey Kafkas halkları gibi, Abhazlar da özgürlüklerini kazanmak ve kimseye boyun eğmemek adına tarih boyunca büyük mücadeleler vermiştir.

13 Aralık 1988’de Abhazlar, Abhazya Halk Forumu’nu kurmuşlardır. 18 Mart 1989 tarihinde, büyük bir miting yapmışlardır. Ayrıca 25-26 Ağustos 1989’da, Kafkasya Dağlı Halklar Asamblesi de kurulunca, Gürcü politikacılar seferberlik ilan etmiş ve Abhazya’nın başkenti Sohum’a saldırmışlarıdır. Moskova, bu saldırıyı bölgeye asker göndererek sonlandırmıştır. Sovyet Sosyalist Cumhuriyetleri Birliği dağılınca, Gürcistan da bağımsızlığını ilan eden ülkelerden biri olmuştur. 1991 yılında bağımsızlığını ilan eden Gürcistan, bağımsızlığının bir yılını doldurmadan, Abhazya’ya karşı savaş başlatmıştır. 413 gün boyunca devam eden bu savaşta, Abhazya çok büyük mücadeleler vermiştir. Verdiği mücadelenin sonucunda ise, başarıya ulaşmıştır.

14 Ağustos 1992’de başlayan saldırı üzerine, 24 Aralık 1990 tarihinden beri Abhazya Parlamentosu Başkanı olan Vladislav Ardzinba, Abhaz halkına seferberlik çağrısında bulunmuştur. Çok geçmeden başlayan Abhazya Kurtuluş Savaşı’na her yaştan, çok sayıda kişi katılmıştır. 15 Ağustos 1992’de Abhazya’nın kuzeybatı tarafı tamamen işgal edilmiştir. Aynı gün Gürcü askerler, Sohum’da bulunan televizyon kulesini de işgal etmişlerdir. 16 Ağustos günü, karşılıklı olarak ateşkes sağlanması ve birliklerin geri çekilmesi konusunda, Gürcistan ve Abhazya anlaşmaya varmışlardır. Abhazya, anlaşma gereği geri çekilmiştir. Ancak Gürcistan, anlaşmaya uymayarak, Sohum kentini işgal etmiştir. 18 Ağustos 1992’de Abhazlar, Ardzinba önderliğinde,

Milli Savunma Komitesi’nin kurulması kararını almıştır. Kafkas Dağlı Halkları Konfederasyonu Başkanı ve Meclisi de, 21 Ağustos’ta, Abhazya’ya destek ve yardım için gönüllülerin gönderilmesine karar vermiştir. 3 Eylül’de, Boris Yeltsin, Gürcistan ve Abhazya arasındaki savaşı sonlandırmak adına, Kuzey Kafkasya Cumhuriyetleri liderlerinin de katıldığı bir sonuç bildirisi hazırlamıştır. Abhazya Yüksek Sovyet Başkanlığı da, Gürcistan Devleti Konseyi Kuvvetleri’nin Abhazya’ya silahlı saldırısı ve Abhaz halkına uygulanan soykırım konusundaki kararnameleri kabul etmiştir.

1 Ekim 1992’de, Abhazya’ya destek için gelen, Çeçen, Adige, Osetler ile diasporadaki Abhaz, Adige ve Kazaklar, Gagra harekâtını başlatmıştır. Gagra kent merkezi, 2 Ekim’de, Gürcü işgalcilerden kurtarılmıştır. 11 Ekim’de kurulan Abhazya Savunma Bakanlığı’nın başına, General Vladimir Arşba getirilmiştir. 22 Ekim günü Gürcüler, Abhazya’nın Devlet Arşivi’ni ve Dimitri Gulia Abhaz Dili, Edebiyatı ve Tarihi Enstitüsünü yakmıştır. Böylece Abhazya’nın tüm tarihi belgeleri kül olmuştur. 4 Temmuz 1993 tarihinde, Abhazlar Gumısta köprüsünü geçerek savunma hattını yarmışlardır. Ancak bu yalnızca dikkat dağıtmak adına yapılmış bir harekettir. Asıl hedef olan Sohum’a saldırılmış ve Gürcü General esir alınmıştır. 9 Temmuz’da Abhazlar, Guma bölgesine girmiştir. Abhazya Silahlı Kuvvetleri’nin Sohum operasyonu, 16 Eylül 1993 yılında gerçekleşmiştir. Abhazlar Sohum’daki Gürcü askerlerini kuşatma altına almışlardır. 20-21 tarihlerinde Sohum tamamen kuşatılmıştır. 27 Eylül 1993 tarihinde, Abhazlar zafer kazanmış ve bayraklarını hiç indirmemek üzere dikmişlerdir.234

Abhazya bu savaşla aslında pek çok şey ortaya koymuştur. Güçlü bir direnişle, kendilerinden daha güçlü olan Gürcüleri yenilgiye uğratmıştır. Aynı zamanda Kuzey Kafkasya’nın bir bütün olduğunu, her zaman birbirlerine destek olacaklarını ve bir zincirin farklı halkalarını oluşturduklarını tüm dünyaya göstermiştir. Abhazya bu zaferi, tüm Kuzey Kafkasya ile kazanmıştır. Diasporadan gelen gönüllüler ise canları pahasına vatanlarını koruma arzusuyla yola çıkmışlardır.

Şekil 4.2: Gürcistan’ın Toprak Talepleri

Kaynak: Abhazii, 2002:351

Gürcistan’ın, Abhazya’ya karşı giriştiği bu saldırı, tanınmış liderler tarafından olumsuz olarak karşılanmamıştır. Onlara göre bu savaşın sebebi, Gürcistan’ın toprak bütünlüğünü korumak istemesidir. Abhazya’nın, Gürcistan topraklarını ele geçirme isteği hiçbir zaman olmamıştır. Toprak bütünlüğünü tehdit eden bir durum asla söz konusu değildir.235

Kazanılan zaferin ardından Abhazlar, bağımsızlıklarına kavuşmuştur. Verdikleri mücadelenin karşılığını aldıktan sonra, 26 Kasım 1994 tarihinde, Abhazya Cumhuriyeti Anayasası kabul edilmiştir. 3 Ekim 1999’da, anayasaya ilişkin bir referandum düzenlenmiştir. Abhazya Cumhuriyeti’nde demokrasi, en önemli unsurdur. Halkın yetkisiyle alınan kararlar bunu kanıtlamaktadır. Referandum sonuçlarına göre de, yasalara dayalı, demokratik, egemen bir devlet anlayışı yeniden kabul edilmiştir. Abhazya Cumhuriyeti Anayasal Sistemi’nin temelinde, İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi, Uluslararası Sivil ve Siyasi Haklar Sözleşmesi, Uluslararası Ekonomik,

235 Belaya Kniga Abhazii, (2002), Abhazya’nın Beyaz Kitabı, Billur B. ve Kayhan Y. (Çev), Kafkas Derneği Yayınları, Ankara: ss.346-347.

Toplumsal ve Kültürel Haklar Sözleşmesi gibi evrensel olarak geçerliliği olan sözleşmelere dayanmaktadır. Tüm bunlardan anlaşılacağı gibi, Abhazya Cumhuriyeti Anayasası, insan haklarına da büyük önem vermektedir.

Abhazya’nın dış politikasında izlediği yola bakıldığında, iyi komşuluk ilişkileri geliştirdiğini gözlemlemekteyiz. Barış yanlısı olan Abhazya, diğer ülkelerin egemenliğine, bütünlüğüne ve iç işlerine saygı duyan bir ülke olmuştur. Diğer devletlerle, siyasi, ekonomik ve kültürel işbirliğinden yana olmuştur. 12 Ekim 1999 tarihinde, Abhazya Cumhuriyeti Devlet Başkanı V. Ardzinba ve Abhazya Cumhuriyeti Halk Meclisi Sözcüsü S. Cincolya, Sohum’dan yapmış olduğu bildiride bunlardan bahsetmiş ve devlet statüsünde tanınmak adına, Birleşmiş Milletler ve Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı’na çağrıda bulunmuştur.236

Devletleşme sürecinde, diasporanın rolü de yadsınamaz ölçüde olmuştur. Özellikle 1992-1993 yıllarında yaşanan, Abhaz-Gürcü savaşında diasporada yaşayan Çerkezler, Abhazya için ellerinden gelen yardımı yapmışlardır. Türkiye’de bulunan Kafkas Kültür dernekleri bir araya gelerek, Abhazya’ya nasıl yardım edebileceklerini konuşmuşlardır. Bu dönemde, Kafkas-Abhazya Dayanışma Komitesi kurulmuştur.237

Kafkas-Abhazya Dayanışma Komitesi, Gürcistan’ın Abhazya’ya karşı savaş başlatmasından sonra, 23 Ağustos 1992 tarihinde, İstanbul Kafkas Abhazya Kültür Derneği’nde yapılan toplantıyla kurulmuştur. İki dönem şeklinde süren Kafkas-Abhazya Dayanışma Komitesi’nin 23 Ağustos 1992 ve 11 Nisan 1993 tarihindeki ilk döneminde Atay Ceyişakar, 11 Nisan 1993 ve 14 Kasım 1993 yılları arasındaki ikinci döneminde ise Dr. Cemalettin Ümit başkanlık yapmıştır. I. Dönemde, Abhazya’nın işgali ve Abhazya’ya yapılan haksızlıklar, Türkiye ve Dünya Kamuoyuna anlatılması için çalışmalar yapılmıştır. Çünkü Türkiye’deki Abhazlar durumun ciddiyetine henüz varmadıkları için, yeterince duyarlı davranmamışlardır. Buna karşı Abhazya’daki durum ciddiyetini sürdürdüğünden, Türkiye’de imza kampanyaları başlatılmış, Cumhurbaşkanlığına, Başbakanlığa ve Dışişleri Bakanlığına bu durum belli edilmeye çalışılmıştır. Abhazya Parlamentosu Başkanı Vladislav Ardzınba’nın Türkiye’ye gelmesi planlanmış ancak, bu da yeterli olmamıştır. Geliş nedeni için ekonomik

236 Abhazya Cumhuriyeti Devlet Bağımsızlığı Hakkında Yasa, (1999), Nart Dergisi, Yıl:3, Sayı:14, s. 15. 237 Mahinur Tuna, (2016), “Abhazya’nın Devletleşme Sürecinde Diasporanın Rolü”, Absadgil Agueysıbjı Dergisi, Yıl: 1, Sayı: 1, Ankara: ss. 31-33

politikaların olduğu ileri sürülmüş ve işgal endişesi duyulduğu ikinci planda kalmıştır. KADK Başkanı istifa edince birinci dönem sona ermiş ve ikinci dönem başlamıştır. Abhazya’da yaşanan bu olaylar, Türkiye’deki diasporayı birleştirme konusunda büyük bir rol oynamıştır. Samsun Limanı’ndan Abhazya’ya, yardım gemileri gönderilmiştir. Türkiye’deki Kuzey Kafkas halkları birlik olup yapabilecekleri ne varsa, o zamanın koşullarında yapmışlardır.238

Diasporadan çok sayıda isim, Abhazya’ya savaşmaya gitmiştir. Türkiye’den Efkan Tsıba, Vedat Kuadzba, Bahadır Abağba, Zafer Argun ve Hanefi Yegoj, Suriye’den Farid Arüytaa, Hasan Carkas Tsey ve Ziwar Çiçba savaşta vatanları uğruna şehit düşen isimlerdir. Hiç görmedikleri vatanları için canları pahasına yola çıkmışlar ve Abhazya’nın özgürlüğü için savaşmışlardır. Aralarında bulunan Bahadır Abağba, Gagra zaferinden sonra iki kurşunla ağır şekilde yaralanmıştır. Tedavisi hemen başlatılmış ve Türkiye’ye geri gönderilmiştir. Ancak, iki ay geçmeden savaşmak için tekrar Abhazya’ya dönmüş ve bu kez şehit düşmüştür.239

30 Ocak 1998 tarihinde, Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Kofi Annan, Abhazya hakkında bir rapor hazırlamıştır. Raporda yazılanlara göre; 16-18Ekim 1998 tarihlerinde, Gürcistan ve Abhazya arasında güven tesisi konusundaki toplantı Atina’da gerçekleşmiştir. Gürcistan devlet başkanı Eduard Şevardnadze ve Abhaz lideri Vladislav Ardzınba ile güvenlik ve güç kullanmama konusunda görüşmeler yapılmıştır. Gürcü-Abhaz barış süreci devam ederken, Rusya Federasyonu, Gürcistan ile sınır konularında işbirliğiyle ilgili anlaşmaya varmışlardır. Raporun sonunda, Abhazya ve Gürcistan’ın ikili görüşmelerde bulunmasının çatışmayı önleyeceğini belirten Annan, vatanlarından sürülen insanların da geri dönüşünün sağlanması gerektiğini vurgulamıştır.240

1996 yılından itibaren, Gürcistan’ın da üyesi olduğu Bağımsız Devletler Topluluğu, Abhazya’ya ambargo uygulamıştır. Kara sınırları kapatılmış, denizden abluka uygulanmış, hatta tarım ürünlerinin ihracatı durdurulmuştur. Abhazya’nın bağımsızlık hareketlerini durdurmayı planlayan bu girişimler, Abhazya’yı

238 Fatih Atan, (2010), Kafkas-Abhazya Dayanışma Komitesi, 1.Baskı, Dönence Basım ve Yayın Hizmetleri, İstanbul: ss.5-11.

239 Vahdang Abhazou, (2002), Seferberlik Zamanı, Oktay Ç. (Çev), Alaşara Yayınları, Sohum: ss.54-100. 240 Kofi Annan, (1999), “Abhazya’da Son Durum”, Nart Dergisi, Yıl:2, Sayı: 11, Ankara: ss. 18-25

durdurmamıştır. Sonunda geri adım atan, Rusya Federasyonu olmuş, 2006 yılından itibaren, yavaş yavaş ambargoları kaldırmaya başlamıştır.241

Gürcistan-Abhazya mücadelesinde, Rusya, Abhazya’ya destek olmuştur. ABD tarafından desteklenen Gürcistan’a karşı Abhazya, en önemli desteği Rusya’dan alabilmiştir. 1992’de başlayan Gürcü-Abhaz savaşında yüzlerce Rus askeri, Abhazya için can vermiştir. 2008 yılında yaşanan mücadelede de Rusya, Abhazya’nın bütünlüğünü yeniden sağlaması için çabalamıştır. Batılı ülkeler Gürcistan’ı desteklerken, Rusya herkesi karşısına alarak Abhazya’nın yanında yer almıştır. 31 Mayıs 2009’da yapılan bir konferansta konuşmacı olarak katılan, Rusya Parlamentosu Üyesi Sergey Markov, Rusya’nın Abhazya için büyük fedakârlıklarda bulunduğunu ve bulunmaya da devam edeceğini, Abhazya’nın sonuna kadar yanında yer alacaklarını belirtmiştir.242

26 Ağustos 2008 tarihinde, Rusya Federasyonu, Abhazya Cumhuriyeti’nin bağımsızlığını tanıyan ilk devlet olmuştur. Abhazya için bağımsızlığının tanınması, çok önemli bir adım olmuştur. Her yıl 26 Ağustos, Abhazya’da tanınma günü olarak coşkulu bir şekilde kutlanmaktadır. Rusya Federasyonu’nun ardından Abhazya, Nikaragua, Venezuela, Nauru, Tuvalu ve Vanuatu ülkeleri tarafından da tanınmıştır. Rusya Federasyonu, Abhazya’nın kalkınmasında da büyük rol oynamıştır. Yatırımlar ve bu sayede istihdam alanları yaratılmıştır. Tanınma sürecindeki Abhazya için bu gelişmeler, önemli bir unsur olmuştur.243

Rusya’nın Abhazya’yı tanımasında etkili olan en önemli unsur, Rusların ulusal çıkarlarının bulunması olmuştur. 2008 yılında yaşanan savaşta, Rusya’nın Güney Osetya ve Abhazya yanında yer alması da bu durumla açıklanabilmektedir. Eğer Rusya bölgeye müdahale etmeseydi, Abhazya’yı savunmayı Avrupa Birliği, NATO ya da Batılı ülkelerden herhangi biri üstlenebilirdi. Rusya, Abhazya’yı günümüzde tekeline almıştır. Bu da zaten yıllardır Kafkasya’da hâkimiyet sağlama çabasında olan Rusya’nın

241 Baba vd., a.g.e., s.8

242 Sergey Markov, (2009), “Rusya-Abhazya İlişkileri; Dünü, Bugünü ve Geleceği”, Abhazya’nın Bağımsızlığı ve Kafkasya’nın Geleceği Konferansı, 30–31 Mayıs, İstanbul: ss.133-138.

istediği bir sonuç olmuştur. Rusya, Abhazya’nın uluslararası ortamda tanınmasını istememektedir. Çünkü bu durum çıkarlarına aykırı olacaktır.244

2011 yılında, Sergey Bagapş’ın 29 Mayıs 2010’daki ani ölümü üzerine, Abhazya’da Cumhurbaşkanlığı seçimleri yapılmıştır. 26 Ağustos’ta gerçekleşen seçimde, Aleksandr Ankuab 3. Cumhurbaşkanı seçilmiştir. Medvedev tarafından da tebrik edilen Ankuab, Rusya Federasyonu’nun desteğine güvenebileceklerini de belirtmiştir. 26 Ağustos 2011’de gerçekleşen seçime, diaspora da katılım sergilemiştir. Türkiye ve Suriye’den çok sayıda kişi, seçim için Abhazya’ya gitmiştir.245

Aleksandr Ankuab döneminde de Rusya Federasyonu, Abhazya ile iyi ilişkiler kurmaya devam etmiştir. Ekonomik yatırımlar yapmış, Abhazya’nın kalkınmasında önemli bir rol oynamıştır. 2013 yılında Ankuab, resmi bir ziyaretle Moskova’ya gitmiş ve 12 Mart günü, Rusya Federasyonu başkanı Vladimir Putin ile görüşmüştür. 17 Eylül 2008 tarihinde Rusya Federasyonu ve Abhazya arasında imzalanan dostluk ve işbirliği anlaşması üzerine konuşulmuş, 2015 yılına kadar sürmesi için Abhazya’da hazırlanan yatırım programı için de destek sözü alınmıştır. Bu gelişmeler, Putin’in de iki devlet arasındaki iyi ilişkileri sürdürme politikasını devam ettirdiği görülmektedir.246

27 Mayıs 2014’te, Ankuab’ın otoriter oluşu ve ülke ekonomisinde sorunları çözüme kavuşturamaması, hatta yolsuzluk iddialarıyla binlerce protestocu, Ankuab’ın istifasını istemiştir. 31 Mayıs’ta ise görevini yerine getiremediği iddiası ile Abhazya Parlamentosu, Ankuab’ın yerine geçici bir cumhurbaşkanı vekili atamıştır. 1 Haziran 2014’te Ankuab istifa etmiştir. 25 Eylül 2014 tarihinde ise Raul Hacimba, Cumhurbaşkanı olarak göreve başlamıştır.

2014 yılında, Rusya ve Abhazya arasında, İşbirliği ve Stratejik Ortaklık Anlaşması imzalanmıştır. Ancak, anlaşma metninde Abhazya’nın egemenliğini tehdit eden maddelerin yer alması Hacimba yönetimine karşı tepkiye yol açmıştır. Abhaz halkının bir kısmı Rusya’nın Abhazya için gösterdiği ilgi ve çabayı minnetle karşılarken diğer bir kısmı da Rusya’nın Gürcistan ile işbirliği yapması sonucunda Abhazya’yı gözden çıkaracağı düşüncesine girmiştir. 2014’te imzalanan bu anlaşma gereğince

244 Nikolai Zlobin, (2009), “İkinci Yeni Dünya Düzeni’nde Abhazya’nın Yeri, Konumu ve Geleceği”, Abhazya’nın Bağımsızlığı ve Kafkasya’nın Geleceği Konferansı, 30–31 Mayıs, İstanbul: ss.139-146. 245 26 Ağustos 2011-Abhazya Devlet Başkanlığı Seçimi, Absadgil Agueysıbjı, 07.09.2011, s.1. 246 Cumhurbaşkanı Ankuab Moskova’da, Absadgil Agueysıbjı, 23.03.2013, s.1.

Putin, Abhazya’ya 5 milyar ruble kaynak vereceğini açıklamıştır. Anlaşma, Putin ve Hacimba arasında imzalanmış ve iki devlet arasında askeri işbirliğini amaçlamıştır. Ayrıca Rusya, Abhazya’nın tanınmasını destekleyeceğini ve uluslararası örgütlere girişini kolaylaştırmak için çalışacağını anlaşmada belirtmiştir.247

Rusya ile iyi ilişkiler iki taraflı çıkar sayesinde ilerleme sağlamıştır. Gürcistan’ın Avrupa Birliği ile görüşmelerini başlatması, Rusya’nın Abhazya ile daha da yakınlaşmasına sebep olmuştur. Gürcistan’la iyi ilişkiler kuramadığı için, Abhazya’nın ikinci plana atılma ihtimali de akıllardan silinmiştir.

Nisan 2017 tarihinde, Abhazya ile Rusya arasında yapılan ikili görüşmede pek çok konu gündeme gelmiştir. Sınır ötesi işbirliği, yatırım, çifte vatandaşlık, Rus vatandaşlığına geçişin kolaylaştırılması ve sosyo-ekonomik konular görüşmede konuşulmuştur. 2014 yılında yapılan anlaşma yeniden gözden geçirilmiştir. Abhazya’nın, Ortak Güvenlik Anlaşması Örgütü’ne katılımını destekleyen Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov, Cenevre ile de saldırmazlık anlaşması yapılması gerektiğini, bunun gelecekte de tüm Kafkasya için önemli bir adım olacağını belirtmiştir.248

Abhazya Cumhuriyeti, bağımsızlığını kazandığından bu yana ilk olarak 2008 yılında Rusya tarafından resmi statüde tanınmıştır. Rusya’nın ardından, Venezuela, Nikaragua, Nauru ve son olarak da Vanuatu Abhazya’yı resmen tanımıştır. Ancak Türkiye, içerisinde çok sayıda Abhaz kökenli halkı barındırmasına rağmen henüz böyle bir adımda bulunmamıştır.

1933 tarihli Montevideo Konvansiyonu’nun Devletlerin Hak ve Yükümlülükleri konulu 1.maddesine göre “devletlerarası hukukun bir parçası olarak devlet şu özellikleri taşımalıdır: (a) daimi bir nüfus, (b) tanımlamış bir toprak parçası, (c) bir hükümet, (d) diğer devletlerle ilişki kurabilme kapasitesi. Bu özelliklerin tamamını, Abhazya taşımaktadır. Abhazya Cumhuriyeti’nin sınırları belirlenmiş olan toprakları üzerinde, yaşayan bir halk ve onları yöneten bir hükümet bulunmaktadır. Ayrıca Abhazya, kendi topraklarında tek başına söz hakkına sahiptir. Sonuç olarak

247 Zeynep Ayas, (2015), “Putin Dönemi Güney Kafkasya’da Avrasyacılık Uygulamaları Ve Abhazya Örneği”, Yüksek Lisans Tezi, Harp Akademileri Stratejik Araştırmalar Enstitüsü, İstanbul: ss.111-114. 248 http://www.altinpost.org/haber-arsivi/item/3142-hacimba-lavrov-ikli-görüşmesi-tamamlandı.html, 2017.

Abhazya’nın tanınması yasal bir zorunluluk değildir. Fakat Uluslararası Hukuk kapsamında, diğer ülkeler tarafından tanınsın ya da tanınmasın, resmen devlet statüsündedir.

Başka bir görüşe göre, devletin hukuki anlamda devlet statüsünde olabilmesi için, devlet olmanın gerektirdiği özeliklerin tümünü karşılaması yetmez. Hukuki anlamda devlet olabilmesi için diğer ülkeler tarafından da tanınması gerekmektedir. Bu görüş ele alındığında da Abhazya’yı tanıyan ülkelerin var olması dolayısıyla Abhazya, devlet olmanın getirdiği hak ve yükümlülükleri kapsamaktadır.

Abhazya’nın diğer devletler tarafından tanınmamasının nedeni hukuki aykırılıktan değil, siyasi ve jeopolitik nedenlerden kaynaklanmaktadır.249