• Sonuç bulunamadı

Kuzey Kafkasya’da Müridizme Geçiş ve Şeyh Şamil’in Rolü

2.3. RUS ÇARLIĞININ KUZEY KAFKASYA POLİTİKASI

2.3.1. Kuzey Kafkasya’da Müridizme Geçiş ve Şeyh Şamil’in Rolü

Rusların “Müridizm” olarak adlandırdığı ve 18. yüzyılda Kuzey Kafkas halkları arasında yayılan bir dini direniş hareketi başlamıştır. Ruslar müridizme karşı verdiği tüm tepkileri batılılara karşı medenileştirme hareketi olarak göstermiştir. Kuzey Kafkasya için müridizm, demokratik ve milli başkaldırı hareketi olmuştur. Müridizm kendini ilk olarak Çeçenistan’da göstermiştir. Müslüman topraklarını, Müslüman olmayanlara karşı korumak için başlatılan bu hareket zamanla Kuzey Kafkasya’da yayılmaya başlamıştır.168

Müridizme göre, beden, akıl ve ahlaktan oluşan insan, şeriat, tarikat, hakikat ve marifetten meydana gelen bu dört aşama ile kusursuzluğa erişebilmektedir. Şeriat, Allah’tan gelen emirlerin yasalaşmasıdır. Yani kurallar ve cezalar Kur’an’a dayanmaktadır. 1841 yılından itibaren Şeyh Şamil, Batı Kafkasya’ya şeriatı yayma çalışmalarına başlamıştır. Tarikat ise bilgeliğe giden yol olarak tanımlanmıştır. Tarikat sayesinde Allah’ın kelamına erişilebilir ve bu kelama erişebilenler murid olarak adlandırılmıştır. Üçüncü aşamayı oluşturan hakikat ise gerçek hakkında derin bir bilgiye ulaşmaktır. Son aşama olan marifet, Allah’ı tamamen anlamak ve bilmektir. Bu aşamaya erişebilen tek kişi Şeyh Şamil olmuştur. Şeyh Şamil’in sözünün ilahi olduğuna, emirlerinin ise Allah’tan geldiğine inanılmıştır.169

Müridizm hareketinin çıkış noktası aslında İran olmuştur. Gazi Muhammedin Ruslara karşı vermiş olduğu mücadele ile de Kafkas topraklarında yayılmıştır. Ancak müridizmi Kuzey Kafkas topraklarında yayılmasında en büyük faktör, Şeyh Şamil olmuştur. Batı Kafkasya’da başlangıçta kabul görmeyen bu hareket Şeyh Şamil tarafından kabul ettirilmiştir.170

167 Yalçın Kaya, (2015), Çerkesler-III- “Sürgün ve Soykırım”, 1. Baskı, Baskı Evi Matbaa, İstanbul: s.55. 168 Abdullah Temizkan, (2009), “Kuzey Kafkasya Müridizmi, Müridizmin Yayılma Stratejisi ve Feodal Beylerle İlişkileri”, Türk Dünyası İncelemeleri Dergisi, Cilt: 9, Sayı: 2, İzmir: ss.165-175

169 Grigoriantz, a.g.e., ss.82-84 170 Aslan, a.g.m., ss.10-12

18.yüzyılın başında çoktanrılı dinden, İslamiyet’e geçmiş olan Çeçenler, 1820 yılından itibaren Rusların, dinleri için tehdit oluşturduğu düşüncesiyle Kafkas halkları olarak birleşmeyi düşünmüşlerdir. Dinsel savaşların kaynağı kabul edilen Molla Muhammed bu dönemlerde Yaraş’ta vaazlar vermeye başlamıştır. Kafkas halklarını ayaklandırmış ve savaşı başlatmaya teşvik olmuştur. Molla Muhammed’den etkilenen ve Şeyh Şamil’in de ustası olan Gazi Molla da Kafkas halklarını Ruslara karşı örgütlemeye başlamıştır. 1831 yılında Gazi Molla, örgütlemiş olduğu birliklerini, Çeçenistan ve Hazar Denizi’nin kıyısındaki Ruslara karşı saldırtmıştır. 1832 yılında ise Gürcistan askeri yolunda bir tehdit unsuru haline gelmiştir. Ancak 1832 yılının Ekim ayında Gazi Molla, Ruslar tüm geçitleri ele geçirince, düşman süngülerinin önüne doğru atlamış ve hayatını kaybetmiştir. Şeyh Şamil ise mucizevi bir şekilde Ruslardan kurtulmuştur. Gazi Molladan etkilenen ve onun yolunda ilerleyen Şeyh Şamil, 1837 yılında Kafkas halklarını savaşa çağırmıştır. 1840 yılında başlayan top atışları yirmi yıl boyunca sürmüştür. Kafkasya’da ilk kez Ruslara karşı daha iyi savaşabilmek için mali yönetim ve savaş yönetimi kurulmuştur. 1840 yılına gelindiğinde Şeyh Şamil yaklaşık 20.000 kişilik bir ordu kurmuştur. Bu sayı birkaç yıl sonra ise yaklaşık 60.000’e yükselmiştir.171

Mart 1840 yılında bütün Çeçenistan, Şeyh Şamil’in önderliğinde bir araya gelmiştir. Rusları mağlubiyete uğratan Çerkezler, İngiltere’nin Rusya’ya müdahale edeceğinin haberini alınca ikinci bir bağımsızlık hareketi başlatmışlardır. 1843 yılına gelindiğinde Şeyh Şamil, Ruslara karşı güçlü bir ordu kurmuştur. 1843-1844 yılları arasında Şeyh Şamil’in ordusu Rusları yenilgiye uğratmıştır. Kabardeyler ise Rusların baskılarından kurtulmak için gitgide Çeçenistan’a doğru sığınmaya başlamışlardır. Çeçenlerle birleşip Ruslara karşı mücadeleye destek vermişlerdir. 1844 yılına gelindiğinde Çar Nikola, Kafkaslarda yenilen ordularla doğrudan kendisi ilgilenmeye başlamıştır. Güçlü bir ordu kuran Ruslar, Kafkaslara doğru ilerlemişlerdir. Bunu öğrenen Şeyh Şamil ise gerilla tekniği uygulayarak köyleri ateşe vermiş ve halkın dağa doğru ilerlemesini sağlamıştır. Harabe olmuş bir köyle karşılaşan Rus ordusu ise, Şeyh Şamil’i alma düşüncesiyle dağa doğru ilerlemiş, buradaki orduyla karşılaşınca ağır

kayıplar vermiştir. Rus ordusuna destek gelince Şeyh Şamil yenileceklerini anlamış ve teslim olmak zorunda kalmıştır.172

2.3.2. 1864 Büyük Çerkez Sürgünü ve Soykırımı

Sürgün kelime anlamıyla, birini ya da birilerini bir yerden başka bir yere sürmeyi anlatmaktadır. Oysaki 21 Mayıs 1864 yılında yaşanan bu olay tam anlamıyla vahşetin yaşandığı bir soykırım olmuştur. Binlerce insanın katledildiği, yaşama haklarının ellerinden alındığı bu olayı soykırım olarak adlandırmak daha doğru olacaktır.

1853–1856 Kırım Savaşı sona erince Rus askerleri Kafkasya’ya çekilmiştir. Kafkasya üzerine çeşitli planlar kuran Rusya, ilk olarak Şeyh Şamil’i esir almış ve Kuzey Kafkasya için kurduğu planları harekete geçirmiştir. E. Veydenbaun kitabında Kuzey Kafkasya için şu sözleri kullanmıştır:

“Kırım Savaşı sonrasında imzalanan Paris Barış Antlaşması’na göre Rusya’nın Karadeniz’de filoya sahip olmaması gerekiyordu. Bundan dolayı Rusya, Dağlılar ve Türkiye7 arasındaki ilişkileri takip edemiyordu. Türkiye, Dağlıları Ruslara karşı gizlice destekliyor ve Çerkez topraklarına kendi ve yabancı siyasî ajanlarını gönderiyordu. [...] Olası bir dış savaş durumunda Kırım olayında olduğu gibi, Avrupalı düşmanlarımız yeniden bize karşı Çerkezlerden yararlanabilir ve Kafkasya kıyılarına kolayca ulaşabilirlerdi. Bu gerekçeler doğrultusunda Baryatinskiy, boyun eğmeyen Çerkez kabilelerini kesin kez bitirme gerekliliğinin farkına vardı. Bu da sadece ve sadece Batı Kafkasya’nın yamaçlarında Rus kolonileri kurma, Dağlıları dağdan ve deniz kıyılarından çıkartıp Kuban ovalarına yerleştirme yoluyla mümkündü. Kozak yerleşim yerleriyle çevrili olacaklarından dolayı Çerkezler bizim için zararsız hâle geleceklerdir. Bunu kabul etmeyenler Türkiye’ye göç edebilir, zaten Türk hükümeti onları kabul etmeye ve boş arazilere yerleştirmeye razı olmuştu.”173

1567–1864 yılları arasındaki dönemi kapsayan Kafkas-Rus mücadelesi büyük kayıplara yol açmış, Kuzey Kafkasya halkını askeri düzeyde güç kaybetmesine sebep olmuştur. 1829 yılında Gazi Molla ile başlayan dini temellere dayandırılan savaşlarda

172 Tavful, a.g.e., ss.41-43

173 Sadriye Güneş vd., (2014), 1864 Kafkas Tehciri: Kafkaslarda Rus Kolonizasyonu, Savaş ve Sürgün, (Der.), Yıldız Teknik Üniversitesi Basım Yayın Merkezi, İstanbul: ss.272-273

Rus-Kafkas mücadelesi farklı bir boyut kazanmıştır. Mürit Savaşları olarak adlandırılan bu dönem Kafkasların yenilgisiyle sona ermiştir.174

1860 yılında bir araya gelen Ruslar, Kafkas dağlılarını bölgeden uzaklaştırarak yerlerine, Kazak ve Rus nüfusunun getirilmesine karar vermişlerdir. İlk önce Kabardeyleri bu amaçla 1860-1861 yıllarında Osmanlı’ya göçe zorlamışlardır. Bu olay karşısında Çerkezler mücadelelerini artırmışlardır. Çerkezler iyi bir mücadele vermişlerdir, fakat günden güne güçleri ve sayıları azalmaya başlamıştır. 1861 yılında Çar, bir aylık sürede Osmanlı topraklarına gitmelerini zorunlu göstermiştir. Sonuna kadar mücadelede kararlı olan Çerkezler, ümitsiz bir şekilde 1861–1862 arasında Ruslara karşı direnişe başlamışlardır. Ruslar, katliama tam olarak başlamışlardır. Köyleri yakıp yıkmış, tutsak edilenleri öldürmüşlerdir.175

10 Mayıs 1862 yılında, sözde Rusya’nın güvenliği amacıyla, Çerkezlerin bulundukları topraklardan göç etmeleri kararnamesi çıkartılmıştır. İlk önce Natukhaylar sürülmüştür. Ardından, Şapsığ ve Abadzehler sürülmüştür. 1864 yılına gelindiğinde Kuzey Kafkasya’nın büyük bir kısmı göçe zorlanmıştır. Ruslar işgal ettikleri bölgelerde hemen bir Rus Kazak köyü kurarak buralara sahip çıkmıştır. 19. yüzyılın ortalarına gelindiğinde artık Kazaklar, Adige topraklarının neredeyse yarısına yerleşmişledir.176

1864 yılına gelindiğinde savaş bitmiş ve Kafkasya tümüyle Rusların işgali altında kalmıştır. Çerkezlerin gücü tamamen tükenmiştir. Savaşı kazanmak gibi bir şansları kalmamıştır.

“Süre dolunca birlikler Mahopse nehrine kadar ilerledi. Müfreze iki kol halinde ilerliyordu. Bir kol Aşşe Nehri’nin alt kolları boyundaki köyleri ateşe verdi. Orada buldukları köylüleri malları ile dışarı çıkardılar. Birçok Şapsığ müfrezenin ilerlemesini görerek aileleri ile birlikte dağa kaçtı… Bu şekilde, harekâtın ilk üç gününde ikinci sıra dağlarla deniz arasındaki bütün köyler yakıldı. (O zamanlar Rus Ordusu’nda asker olan S. Duhovski’nin sözleri)”177

1863 yılının sonunda Çerkezlerin toplu göçü başlamıştır. Yaklaşık olarak 500.000 Çerkez ve 150.000 Abhaz gemilerle topraklarından ayrılmıştır. Türk

174 Atasoy, a.g.t., ss.18-19. 175 Aslan, a.g.m., ss.18-19

176 Erden Ünlü ve Murat Duman, (2015), “Anavatanlarından Sürülüşlerinin 150. Yılında Çerkesler”, Uluslararası Konferans Bildiriler Kitabı, 1. Baskı, 27 Eylül- 17 Ekim 2014, Ankara: ss.49-50.

gemilerinin sayısı Çerkezleri taşımak için yeterli değildi. Bu yüzden binlercesi gemi beklerken, açlıktan ölmüştür. Sadece 1864 yılında göç eden toplam 750.000 Kafkasyalı vardır. Zorunlu göçe tabi tutulan binlerce Çerkez arasından 30.000’i Trabzon’da, bir o kadar daha da Samsun’da ölmüştür. Gemide ölenlerin cesedi de ailelerinin yanında indirilmiştir.178

Pek çok sürgün anısının yaşandığı bu olayda anlatılanlara göre bir anne, kucağında evladının öldüğünü gemiden inene kadar kimseye söylememiş, öldüğünü anlayıp onu denize atmamaları için yol boyunca ölmüş evladına ninniler söylemiştir.

İlk olarak Karadeniz’den Kefken’e getirilen Çerkezler, Türkiye’de zamanla Kocaeli, Sakarya, Düzce, Bolu, Yalova, Bilecik, Eskişehir, Bursa, Balıkesir, Çanakkale, Sinop, Samsun, Amasya, Tokat, Çorum, Yozgat, Kayseri, Sivas, Kahraman Maraş ve Hatay’a yerleşmişlerdir. Çerkezler, Osmanlı topraklarında özellikle Uzunyayla bölgesine yerleştirilmişlerdir. Bunun başlıca sebebi, bölgenin ziraata açılmasını ve böylece göçmenlerin üretici konumuna bir an önce geçmelerini sağlamak olmuştur. Ayrıca Çerkezlerin yardımıyla bölgede güvenliğin sağlanması amaçlanmıştır.179

178 Grigoriantz, a.g.e., s.96 179 Kaya, a.g.e., s.554

Şekil 2.2: Kuzey Kafkasya’dan Göç Edilen Yerler

Kaynak: Atasoy, 2014: 22.

21 Temmuz 1864’te yayınlanmış bir bildiriye göre Çar IV. İvan döneminden yani 1567 yılından beri süregelen Rus – Kafkas savaşı sona ermiştir. Fakat bu tarihten sonra da zorunlu göçlere devam edilmiştir. Kuzey Kafkasyalılar hayvanlarını yanlarında götüremesinler diye karadan göç etmelerine olanak tanınmamıştır. Bu yüzden dağlıların tek seçeneği Karadeniz üzerinden geçmek olmuştur. Taman, Tuapse, Anapa, Novorossiysk, Tsemez, Soçi, Adler, Sohum, Poti, Batum, limanları olmak üzere birçok limanda, onları götürecek olan Türk gemilerini beklemişlerdir.

“17 bin dağlının toplandığı Novorossiysk koyunda gördüklerimi unutmayacağım. Hıristiyan olsun, Müslüman olsun, ateist olsun onların durumlarını görenler mutlaka çöker ve perişan olurdu. Ruslar, Çerkeslere hayvanlara bile yapılmayacak şeyler yaptılar. Şu gördüğüm olayları kâğıda gözyaşım damlamadan nasıl yazacağım? Kışın soğuğunda, kar, yağmur altında, evsiz, yiyeceksiz ve elbisesiz bu insanları tifo ve çiçek hastalığı da durumlarını iyice kötüleştiriyordu. Anasız kalmış bebekler ağlaşıyor, aç bebekler ölmüş annelerinin göğüslerinden anne sütü arıyorlardı. Genç bir Çerkes kadını paçavralar içinde, açık havada, ıslak toprağın üzerinde iki yavrusu ile birlikte uzanmış, biri ölüm öncesi çırpınışlarla yaşamla mücadele veriyor, diğeri ise soğuktan kaskatı kesilmiş annenin göğsünden açlığını gidermeye çalıyor. Binlerce insan göz önünde ölüp tükeniyordu

ve böyle manzaralara sık sık rastlanıyordu (…) Dinsel bağnazlık, Rusya’ya karşı nefret ve Osmanlı Cennetiyle ilgili vaatler milleti bu duruma getirmişti…(Çarlık bürokratı, Adolf Berje’nin sözleri)”

“Osmanlı gemicilerinin gözü doymuyordu. 50-60 kişilik yelkenlilere üç yüzden fazla sürgün Kafkasyalıyı balık istifi dolduruyorlardı. Biraz su ve azıktan başka yanlarına hiçbir şey alma özgürlükleri yoktu. 5-6 gün denizde kalındığında suları ve azıkları biten, salgın hastalıkların zayıflattığı sürgünlerin birçoğu yolda ölüyordu. 6 yüz kişiyle yola çıkan bir gemiden denizi aşıp sağ olarak karaya çıkabilenler yalnızca 370 kişiydi, Nusred Bahri gemisine Tsemez’den 470 kişi bindirildi. Fırtınaya yakalanıp kayalara vuran bu gemiden yalnızca 50 kişi kurtulabildi.”180

Çerkez sürgününün başlamasıyla, Osmanlı Devleti göçmenleri kabul etmeye hazır durumda beklemiştir. Çerkezlerin savaşçı yapısını bilen Osmanlı Devleti, asker ihtiyacının bulunması, tarıma açılmasını istediği topraklarının olması ve iç karışıklıklarına karşı Çerkezleri tampon olarak görmesi, Çerkezleri topraklarına istemesinde en önemli unsurlar olmuştur. Osmanlı Devleti’ne sığınan Çerkezler, Osmanlı tarafından hem Müslüman oluşları hem de askeri bir toplum olmaları dolayısıyla hemen benimsenmişlerdir. Osmanlı Devleti, Çerkezler sürülmüş oldukları bu topraklarda zorluk çekmesinler diye, gerekli uygulamalarda bulunmuştur. Osmanlı Devleti’nin bu yardımı sayesinde olası sorunların önüne geçilmiştir. Toplamda 1.200.000’den fazla Çerkez, Osmanlı topraklarına yerleşmiştir. İlk başta Çerkezlere kesin bir yerin tahsis edilmemesi bir takım sorunlara yol açmıştır. Bu durum Çerkezlerin yerleşim yerleri kurmalarını geciktirmiştir. 181

Çerkezlerin, Osmanlı topraklarına gitmelerinin ardından eski yerlerine de Kazaklar yerleştirilmiştir. Ancak bazı kaynaklara göre, Kazakların yerleştiği bu bölge, Çerkezlerin yaşadığı zamandan çok farklı olmuştur. Verimli topraklar yerlerini çorak araziye bırakmıştır. Tarımın yapıldığı yerlere fareler ve böcekler akın etmiştir. Çerkezlerin yaşadığı bu topraklar, Kazaklar için yaşaması zor hale gelmiştir. Kazaklar ekilecek arazi, içecek su bulmaz hale gelmiştir. Çerkezlerin sahip olduğu muhteşem yollar, Kazakların elinde çamurdan ibaret kalmıştır.182

180 Ayşe Hür, “21 Mayıs 1864: Çerkeslerin kara günü”, Radikal, 19.05.2013, s.10

181 Ahmet Özkiraz ve Mehmet Çetin, (2015), “1864 Çerkes Sürgünü Sonrası Anadolu’da Çerkes İskanı ve Osmanlı Devleti’nin Göçmenlere Karşı Politik Tutumu”, Tesam Akademi Dergisi, Cilt:2, Sayı: 2, Bursa: ss. 14-17

1880 yılının sonlarında Kuzey Kafkasya’da yaklaşık olarak 90.000 kişilik bir yerli halk kalmıştır. Emperyalist güçler, Çerkezlerin yaşama haklarına el koymuşlardır. Kadınların ve çocukların göç esnasında çeşitli nedenlerle hayatlarını kaybetmeleri Çerkez ırkının nüfusunun artmasını engellemiştir. Günümüzde halen 21 Mayıs günü her yıl Çerkezler tarafından yas tutularak anılmaktadır.183

Abhazya’nın Karadeniz kıyısına sahip olması ve Rusların Karadeniz’e inme politikası, Kafkasya’nın coğrafi açıdan büyük öneminin bulunması, jeopolitik ve jeostratejik konumunun Rusya’nın yayılmacılık politikasındaki rolü, Soçi’nin liman şehri oluşu ve Kafkasların hâkimiyet altına alınmamaları, 21 Mayıs 1864 Büyük Sürgününü tetikleyen unsurlar olmuştur. Soykırım olarak adlandırılabilecek bu durum Çerkezlerin nüfusunda büyük bir azalma, salgın hastalıklar, yoksulluk ve sefaletle sonuçlanmıştır.184

183 Koj Fırat Kozok, (2004), “Sürgündeyim 140 Yıldır”, Guaze Dergisi, Yıl: 1, Sayı: 3, Ankara: s. 2 184 Atasoy, a.g.t., s.20

ÜÇÜNCÜ BÖLÜM

SOVYET SOSYALİST CUMHURİYETLERİ BİRLİĞİ DÖNEMİNDE RUSYA VE KUZEY KAFKASYA İLİŞKİLERİ

3.1. RUS ÇARLIĞININ YIKILIŞI VE SOVYETLER BİRLİĞİ’NİN KURULUŞU 1914 yılında başlayan ve 1918 yılına dek devam eden Birinci Dünya Savaşı ile büyük güçler İtilaf ve İttifak devletleri olarak ikiye ayrılmışlardır. Ekonomik, siyasi ve askeri sebeplerden meydana gelen bu savaş Avusturya veliahttı Ferdinand’ın öldürülmesiyle tam olarak başlamıştır. 185

Endüstrileşme hareketlerinin gelişmesi, köylü kısmın siyasete katılması, aydın bir kitlenin oluşumu gibi sebepler 1890’lı yıllarda Rusya’da fikir ayrılıklarına sebep olmuştur. Ardından Rusya’nın Japonya’ya yenilmesi ve I. Dünya Savaşı, 1905’te halk ayaklanmasına 1917’de de devrime neden olmuştur. Bolşevik ve Menşevik olarak ikiye ayrılan Sosyal Demokrat İşçi Partisi 1898 yılında Rusya’da kurulmuştur. Menşevikler, geniş ve katılıma açık bir parti isterken, Bolşevikler, küçük ve devrimci elitin yönetiminde bir parti istemişlerdir. 1905 yılına gelindiğinde, Menşevik Trosky önderliğinde bir ayaklanma gerçekleşmiştir. Petersburg’da gerçekleşen bu ayaklanma aynı yıl bastırılmıştır. Ancak Çar II. Nikola yaşanan bu olayların ardından, Rus Meclisini kurmaya ve halka bazı özgürlükler vermeye karar vermiştir.186

1917 yılında halktan olduğu kadar ordunun içinden de isyana katılan Ruslar olmuştur. Silahlı isyancılar, devlete ait binaları kuşatmış, önemli yerleri ele geçirmiştir. Tüm bu yaşananlar Çar II. Nikola’nın kaçmasına sebep olmuştur. Rusya ise isyancılara bırakılmıştır. Rusya’da geçici bir hükümet kurulmasına karar verilmiş, Geçici Hükümetin başına ise, Prens Lvov getirilmiştir.187

Çar II. Nikola’nın çekilmesiyle kurulan Geçici Hükümet, halkın üstünde bir otorite kuramamıştır. Hatta yazılan kararname bile sosyalistlerin baskısıyla yazılmıştır. Geçici Hükümet, siyasi ihtilali temsil ederken, İşçi ve Asker Temsilcileri Sovyeti ise sosyal ihtilali temsil etmiştir. Sovyet’in içindeki en önemli iki gruptan biri Sosyalist Devrimciler, diğeri ise Sosyal Demokrat Parti’dir. 16 Nisan 1917 tarihinde sürgünden dönen Lenin önderliğinde, Bolşevikler ayrılarak Komünist Partisi’ni kurmuşlardır. 16 Haziran’da Tüm Rusya Sovyetleri Kongresi toplanmıştır ve sosyalist devrimciler bu kongrede üstün olmuşlardır. I. Dünya Savaşı’nda Rusya’nın yenilgiyi kabul etmesi

185 Uçarol, a.g.e., ss.460-461 186 Sander, a.g.e., ss.388-389

187 Ramin Sadıkov, (2010), “Şubat Devriminden Sonra Rusya’da İktidar Mücadelesi: Ekim Devrimi’ne Giden Yol”, Ankara Üniversitesi Tarih Araştırmaları Dergisi, Yıl: 29, Sayı: 48, Ankara: s. 102

Bolşevikler ve Sosyalistler için gerekliyken Geçici Hükümet savaşa devam edilmesini istemiştir. Bu fikir ayrılığı neticesinde Geçici Hükümet görevinden alınmış, yeni hükümet kurulmuştur. 7 Kasım’da Bolşevikler İkinci Tüm Rusya Sovyetleri Kongresi’ni toplamışlardır. Geçici Hükümet binasını ele geçiren Bolşevikler darbe kararlarının olduğu afişleri duvarlara asmışlardır. Hükümetin çekilmesi üzerine Lenin, yeni hükümet başkanı olmuştur. 8 Kasım’da Halk Komiserleri Konseyi adında bir kabine kurulmuştur. Barış ve Toprak Kararnamesi, yeni hükümetin ilk hareketi olmuştur, bu kararnameye göre Rusya, I. Dünya Savaşı’ndan çekilmiştir. Toprak Kararnamesi’ne göre de topraklar emeği geçenler arasında paylaştırılmıştır. ÇEKA yani Tüm Rusya Karşı Devrim ve Sabotaj ile Mücadele Olağanüstü Komisyonu 20 Aralık 1917 yılında kurulmuştur. 23 Şubat 1918 yılında kurulan Kızıl Ordu ile Sovyetler, Rusya’da hâkimiyet sağlamıştır.188

Bolşevik İhtilali olana kadar, Çarlık Rusyası, kısmen feodal ve kısmen kapitalist olmuştur. Ancak koyu bir Ortodoks inancına sahip olan Rusya, tarih boyunca ırkçı politikalar izlemiştir. Irkçı politikalarından dolayı yaşadıkları topraklarda zulmün olması Lenin’in gerçekleştirdiği devrimi daha da kolaylaştırmıştır.189

15 Aralık 1917 yılında Osmanlı Devleti ile Rusya arasında Brest-Litovsk Mütarekesi yapılmıştır. Hemen ardından anlaşma maddelerinin görüşülmesi için 18 Aralık 1917’de Erzincan Mütarekesi gerçekleşmiştir. 14 maddeden oluşan bu anlaşmaya göre;

 18 Aralık 1917 tarihinden itibaren iki devlet arasındaki savaş son bulacak,  İki taraf arasına bir sınır çizgisi çizilecek,

 Askeri birlikler takviye almamak koşuluyla bulundukları yerde kalabilecek,  Herhangi bir anlaşmazlık çıkarsa, iki devletin temsilcileri bir araya gelerek bu

anlaşmazlığı çözecek,

 Karadeniz’de, savaş halindeki devletlerle görüşmeler yapılacaktır.190

3 Mart 1918’de, yapılan görüşmelerin neticesinde Brest-Litovsk Barışı imzalanmıştır. Bu anlaşmaya göre Rusya, Polonya, Baltık Devletleri, Finlandiya,

188 Uydu Yücel, a.g.e., ss.116-117

189 Halime Büyükgüzel, (2014), Rusya’nın Türk Cumhuriyetleri Politikası,1. Baskı, Kripto Yayınları, Ankara: ss. 126-127.

Ukrayna ve Beyaz Rusya’nın bir kısmını kaybetmiştir. Romanya ile Bükreş Antlaşması’nı imzalayan Rusya bu kez Besarabya’yı kaybetmiştir ve yaklaşık olarak 3 milyon km² toprak kaybedince başkenti olan Petersburg sınıra yakın kalmış ve yeni başkent Moskova olmuştur.191