• Sonuç bulunamadı

Türkiye'nin zor günlerinde sefir-i kebirler:Menemencioğlu:İnönü Kahire konferansında Churchill'i fena tuzağa düşürmüştü

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Türkiye'nin zor günlerinde sefir-i kebirler:Menemencioğlu:İnönü Kahire konferansında Churchill'i fena tuzağa düşürmüştü"

Copied!
1
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

A V M ,

MALKOCOĞLU

JT

' ¿fier

X /U^uv4 1^*L

Turqut

Menemencioğlu

İnönü'nün iki ABD

ziyaretinde de

Washington

büyükelçimizdi.

«Amerikalılar

İnönü'ye tarihten

bir yaprak gibi

bakıyorlardı» dİyoi

CHURCH

İU 'I

FENA

TUZAĞA

DÜŞÜRMÜŞTÜ»

v e n d e r

\7?. g ir d ik t e n S \r o d a |

\

Vté/^& O U iyüçL?

WA\M- F%NiK tyHPĞ-

X4Ç\ÇM AYA

&A<ŞIAP>

(•

• Menemencioğlu, Londra büyükelçiliği yaptığı

günlerde birgün eşiyle beraber sakin bir hafta

sonu geçirmek ister. Ermeni terörüne karşı

kendilerini korumakla görevli polisleri atlatır

ve Bath kentine girerler. Mahzenimsi bir

lokantaya girerler. Menüyü görünce girdikleri

yerin Ermeni lokantası olduğunu anlarlar.

ikinci ve üçüncünün ayrıntıla­ rına girm eyelim , sonuçsuz Kahire Konferansı silah yardımı s o r u n u n d a d ü ğ ü m le n iy o r . Churchill, İnönü’nün hazırladığı listenin sadece dörtte birini vere­ bileceğini söylüyor ve santim ile­ ri gitmiyor.

İnönü, Churchill ve Roosevelt Türk heyetinin villasında gayri- resmî bir buluşmada koyu bir sohbete dalmışlar. İnönü. ‘ Sir Winston” diye yakınıyor Churc- hill’e:

—‘ ‘Villaya o kadar asker ve teçhizat yığmışsınız ki, bahçede- adım atacak yer kalmamış, sa­ bahları bir gezin ti y a p a m ı­ yorum .”

öylesine güvenlik tedbirleri alınmış ki,-ervisi bile İngiliz kadın askerler yapıyor.

Churchill tarazlı sesiyle cevap­ lıyor.

—“ Gördükleriniz bir h iç.” Ve sıralıyor İnönü ve Roose- velt’in bahçeleri bitişik villa­ larının etrafına yerleştirilen si­ lahları: Şu kadar uçaksavar, bu kadar ağır top, o kadar makineli tüfek vb. İnönü soruyor:

—“ Yani şimdi kendimizi A l­ ınanlara karşı emniyette hisse­ debilir miyiz?”

“ Dahi” Churchill düşürüleceği tuzaktan h abersiz. G eleceği kavrayan aksak R o o s e v e lt’ in gözleri ışıldıyor ve dudakları genişliyor. Yanıtlıyor Churchill saflıkla:

—“ Bu bile yetmez. Askerlikte % 100 emniyet yoktur.”

Paşa taşı gediğine oturtuyor: —“ Sıraladıklarınız silahlar, listemdekiler kadar. Bu kadar si­ lah avuç içi kadar bir mahalleyi korumaya yetmezken, dörtte biri koskoca İstanbul’a nasıl yeter?’

Churchill şaşakalırken, Roose­ velt kahkahayı patlatıyor:

—"W inston you had it now (Winston şimdi ağzının payım aldın).”

T a r i h t e n

b i r y a p r a k

Yukarıdaki, Kahire Konferan­ sına tercüman olarak katılan, cumhuriyet dönemimizin seçkin, parlak diplomatlarından emekli büyükelçi Turgut Menemencioğ- lu’nun bir anısı. Vatan şairi Na­ mık Kemal, Menemencioğlu’nun babasın ın annesinin b a ba sı. Türk hâriciyesinde oır ekol olan Numan Menemencioğlu da amcası. Nihayet Anadolu Ajansı eski genel müdürü Muvaffak Menemencioğlu babası. Soylu bir aileden yani.

Menemencioğlu İnönü’nün 1963 ve 1964’teki iki A B D ziya­ retinde de Washington Büyükel­ çimizdi. ‘ ‘Amerikalılar İnönü’ye

tarihten bir yaprak gibi bakıyor­ lardı" diyor ve sürdürüyor:

—“ Kennedy’nin cenaze töreni, Amerikan protokolünün hazırla­ dığı programa göre Arlington Mezarlıgı’nın kapısında bitmişti. Ancak İnönü illâ da kabrine ka­ dar gitmek istiyordu. Amerikan protokolü, ‘Gerekmez Ekselans dediler. Paşa diretti: ‘Onu bil­ mem. Ben Türk milletine borç­ luyum.’ Ve de ilerlemiş yaşma, hasta kalbine ve dondurucu ka­ sım sonu soğuğuna karşın 300 m etrelik y ok u şu tırm atfdı, nanşm toprağa verilişini de izle­ yerek son görevini yerine getir­ di.”

İkinci ziyareti Kıbrıs bunalımı nedeniyledir. Johnson Beyaz Sa­ ray’ın merdivenlerinde karşılıyor P aşayı. Askerî danışmanların­ dan birini, “ Daha yeni tümgene­ ralliğe terfi etti” şeklinde tanış­ tırınca, İnönü, “ Çok önemli” di­ yor, “ 50 yıl önce ben de tümgeneral olmuştum.”

Daha gerilerde bir başka aske­ rî danışman Menemencioğlu’na yaklaşıyor:

_ “ Bir başka İnönü vardı. Westpoint Askeri Akademisi il­ de tarih dersinde okumuştuk. Ona ne oldu?’

M en em en cioğlu , ‘ ‘ işte bu deyince, afallıyor genç subay.

Menemencioğlu anlatıyor: „"T esa d ü fen W ashington’da olan Y unan politikacısı Sofoklos Venizelos, Sefarete telefon ede­ rek İnönü ile görüşmek arzusunu iletti. Yakın dostu babası Elef- teros hatırına kabul etti Paşa. İnönü ile denkmişcesine, yere göğe sığmayan kurtarıcı pozun­ da, ‘ Hiç merak etmeyin, biz K ıb­ rıs sorununu çözsceğiz' gibisin­ den mangalda kül bırakmıyordu. Garson iri bir gümüş tepsi içinde whisky ve meyve sulan ikram ederken, 70 yaşlanudaki Venize- ios, ‘ben alkol kullanmam’ de­ yince, İnönü, ‘ biliyorum, baban Lefterde içmezdi’ şeklinde konu­ şunca, Yunan politikacısı birden dünkü çocuk derecesine düştü. ”

"İnönü içti m i?" diye sorunca Menemencioğlu bıyık altından güldü:

— “ Doktoruna çaktırmadan bir-iki tane yuvarladı."

« T o p ik v a r m ı ? »

Çeşitli görevleri arasında altı yıllık »Londra Büyükelçiliği de var Menemencioğlu'nun. Söyle­ şimizi melodramatik bir Ingiltere anısı ile kapatıyoruz:

—“ Ermeni terörü tomurcuk­ lanınca Scotland Yard iiç koru­ ma polisi tahsis etti. Her biri se­ kizer saat nöbet tutuyor. Neden sonra Türkiye’den de üç tane gönderdiler. Nereye gitsem, göl­ ge gibi peşimdeler. Berbere

git-A Y H git-A N B git-A Ş O Ğ L U

E

VET Çhurchill'in zekâ, donatım, enerji, irade ve yeten ekleri göklere ç ı ­ karılmıştır. Ama bizim rahmetli İsmet Paşa'nın da kafasında y e ­ di tilki, kuyruklarını birbirinkine değdirmeden dolaşırdı

Yıl 1943, yer Kahire. Mısır bağımsız ama İngiliz himayesin­ de. Müttefikler adma Roosevelt ile Churchill, İn ön ü ’yü mihvere karşı İkinci Dünya Savaşı na sokmaya çabalıyorlar. Churchill İngiliz Büyükelçiliği’nde kalıyor, bizimkiler ve Amerikan heyeti de Piramitlere yakın ve Arapların boşaltıldığı bir mahallede, geniş bahçe içindeki iki villada.

Paşa'nın üç şartı var: 1 _ Asgari bir silah yardımı. 2 — İki aylık mehil.

3 — Ortak harekât

Ş A T O S U

Fa H A V l I Ö r t

^ Í M ^

e

S

!4¿ruMAyA¿At''

sem tepemdeler- Fotoğraf filmi alacağım, ‘öbürü daha iyi’ şek­ linde burunlarını sokarlar. Can sıkıcı anlıyacağın. Bizimkileri atlatmak kolay oluyordu ama, İn giliz d ed ek tifleri, mümkün değil.

Bir cumartesi sabahı hanıma, “haydi valizleri topla da. başba- şa bir hafta sonu geçirelim' öne­ risinde bulundum. Bizim polisi, ‘ Aman Sefaretten ayrılm a, önemli işlerin var’ tembih ile savdım. Biz küçük özel Ford arabama yerleşirken, İngiliz de­ tektif yapıştı: ‘Sefire Hanım ar­ kaya otursun, ben yanma geçe­ ceğim' Bize öğrettikleri gereğin­ ce sefaretin etrafında bir tur at­ tım. Dikiz aynasında ısrarla izle­ nip izlenmediğimizi kontrol edi­ yorum. Süt liman sefaretin önünde durdum.İngiliz dedektife,

Lütfen inin. Ben de ineceğim’ dedim. Adam ayağuıı kaldırıma basar basmaz pazar günü saat 18.00’de döneceğimi haykırarak kapıyı çektim ve son sürat gazla­ dım.

Londra’nın 150 kilometre ka­ dar kuzeyindeki 18’nci asır kenti Bath'e vardık. Otele yerleştikten sonra akşam yemeği için sokağa çıktık. Hole in the Wall (Duvar­ daki Delik)' adlı bir lokanta bize cazip geldi. Yerin altında, mah- zenimsi, gustosu olan bir lokan­ ta. ünce şarabımızı ısmarladık. Derken menüyü getirdiler. Bir de ne göreyim: Ermeni çorbası, Ermeni böreği vb. Hanımın s o ­ luğu kesildi, ben ise kahkahayı koyuverdim. Hanım tembih edi­ yor, ‘ Kapana girdik, aman Fran­ sızca konuşalım.’ Ben ise yapa­ caklarsa bizi burada

öldürmeye-ceklerini söyleyerek yüreklendir­ meğe çalıştım.- Sonuçta işi mat­ rağa vurduk, Türkçe bilen gar­ sonlara, ‘Topik var m ı?’ diye ta­ kıldık. Bizim yemekleri bakır kaplar içinde bir güzel sunuyor­ lar. Çok yakınlık gösterdiler ve iltifatlar yağdırdılar bize.

Pazartesi günü İngiliz dedek­ tiflerin şefleri geldi, azarlarcası- na, “ Tekerrür ederse personelve binanızdan korunmayı kaldırır, sorumluluğu da üstlenmeyiz’ de­ di.”

-Y a rın :--- —

Kennedy 21. doğum

yıldönümünü

Türkiye'de kutlamış

Referanslar

Benzer Belgeler

Bu yazıda t¨ urevsel ve integral hesap ile vekt¨ orler kullanarak g¨ ozlemlenen ger¸ceklerin (Kepler kanunları) Newton’ın ikinci hareket ka- nunu (kuvvet e¸sittir k¨ utle

— Bu konuda; özellikle, hakiki bina- larda yapılan «gerçeğe yakın yangın de- neyleri» sırasında çekilen fotoğraf ve filmler; ya da yerleştirilen aygıt ve gös- tergeler,

Madde 10 — Belediye Encümenle- rince (Ankara'da imar idare Heyeti) par- selinde otopark yapılmasında sakınca görülen binalarla otopark ihtiyacının par- seli

«PEUGEOT» BİNASI.. Vapıİacaİc ve burası 80.000 seyirci alabile- cektir.. Sonra su ile yoğurıılıır. Bu delik, pişirilme sıra- sında nem'in dışarı çıkmasını temin içindi.

«Carım'a göre üç sektör eğrilerinin bu şekilde süper- pozisyonu hatalıdır ve teoriyi doğru olarak ifade etmemektedir» Bizim ifademiz ise ay- nen böyledir: «Aynen

Ancak iki sene cnce biz şehircilik mütehassısları dâvayı karandık ve bizi destekliyen politikacıların yardımı ile kcnzentrik inkişafa bir nihayet vererek, yapılan

Mimar Seyfi projeyi etüd ederken mütenazır bir plân esası 'almıştır.. Bina haricen gerek kolonları ve gerek umumî heyeti itibarile Riütenasip ve ciddi bir

Avrupa mimarları; yukarıda söylediğim gibi son bir kaç senedenberi evvelâ nazariye şeklinde o- lan pasif korunma işini kanun, nizamname ve ta- limatname şekline konulmasından