• Sonuç bulunamadı

1980-2005 YILLARI ARASINDA ÇAĞDAŞ AZERBAYCAN KİTLE İLETİŞİM ARAÇLARINDA KULLANILAN ARAPÇA ALINTI KELİMELER

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "1980-2005 YILLARI ARASINDA ÇAĞDAŞ AZERBAYCAN KİTLE İLETİŞİM ARAÇLARINDA KULLANILAN ARAPÇA ALINTI KELİMELER"

Copied!
189
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

ARAPÇA ÖĞRETMENLĠĞĠ BĠLĠM DALI

1980-2005 YILLARI ARASINDA ÇAĞDAġ AZERBAYCAN

KĠTLE ĠLETĠġĠM ARAÇLARINDA KULLANILAN ARAPÇA

ALINTI KELĠMELER

DOKTORA TEZĠ

Hazırlayan Mesud BABAYEV

(2)

ARAPÇA ÖĞRETMENLĠĞĠ BĠLĠM DALI

1980-2005 YILLARI ARASINDA ÇAĞDAġ AZERBAYCAN

KĠTLE ĠLETĠġĠM ARAÇLARINDA KULLANILAN ARAPÇA

ALINTI KELĠMELER

DOKTORA TEZĠ

Hazırlayan Mesud BABAYEV

DanıĢman

Yrd. Doç. Dr. Cihaner AKÇAY

(3)

ÖN SÖZ

Diller arasında benzerlikler bulunduğu bir gerçektir. Bütün diller kelimelerden oluĢmakta ve her bir kelime bir anlam ifade etmektedir. Ġki veya daha fazla dilde ortak kullanılan bazı kelimelerin o dillerde farklılık gösterdiği bir gerçektir.

Arapça ve Azerî Türkçesi sadece bağlı bulundukları dil grupları bakımından farklılık arz etmez, aynı zamanda yapı bakımından da birbirlerinden ayrılırlar. Arapça bükümlü, Azerî Türkçesi ise sondan eklemeli bir dildir.

Azerî Türkleri ve Araplar arasındaki ilk temaslar bin yılı aĢmaktadır. Yüzyıllar boyunca karĢılıklı iliĢkilerde bulunan iki millet arasında dil etkileĢiminin olmaması düĢünülemez. AraĢtırmalar Azerî Türkçesinin Arapçadan büyük oranda etkilendiğini göstermektedir. Bu etkileĢimde Arapçanın Kur‟an dili olmasının payı çok büyüktür.

Binlerce ifade edilen Arapça kelimelerin çoğu Arapçadaki anlamıyla Azerî Türkçesinde kullanılmaktadır. Ancak Azerî Türkçesine geçen binlerce Arapça alıntı kelimelerde anlam kaymaları olmuĢtur. Bazı Arapça kelimeler dilimizde tamamen farklı anlamlarda kullanılırken, bir kısmı Arapça anlamlarının yanısıra baĢka anlamlarda da kullanılmaktadır.

Arapların, Farsların ve Moğolların Azerbaycan‟a akınlar yaptıkları bilinmektedir. Arapçanın Azerbaycan‟da yayılması ve derin etkileri olmasının belli baĢlı siyasî-toplumsal, kültürel-tarihî nedenleri vardır. Özellikle IX. yüzyıldan sonra bu dilin kullanım alanı geniĢlemiĢ, Azerî Türkçesine çok sayıda Arapça alıntı kelime geçmiĢtir.

Azerî Türkçesinde kullanılan Arapça alıntı kelimeler, zaman içinde ses ve Ģekil değiĢimine uğramıĢtır. Bunu da doğal karĢılamak gerekir. Çünkü bu kelimeler yeni anlamlar kazanmıĢtır.

Arapça alıntı kelimeler Azerbaycan halkının tarihî ve kültürü ile orantılı olarak tâ eskilere dayanmakta ve onların büyük bir kültürel ve edebî değeri olarak görülmektedir. Azerbaycan‟da son yıllarda baĢka dillerden alınma sözlerin ve

(4)

özellikle de Arapça alıntı kelimelerin araĢtırılması ve öğrenilmesine çok önem verilmektedir.

ÇağdaĢ Azerbaycan KĠA‟da kullanılan Arapça alıntı kelimeler ilk zamanlarda sayı bakımından büyük önem arz etmekteydi. ÇağdaĢ Azerbaycan KĠA‟da yer alan Arapça alıntı kelimeler hem sözlü basında hem de yazılı basında yer almaktadır.

ÇağdaĢ Azerbaycan Kitle ĠletiĢim Araçlarında (KĠA)‟da Arapça alıntı kelimeler konusu bugüne kadar araĢtırılmadığı için, bu konunun incelenmesinin faydalı olacağını düĢünülmüĢtür. Arapçanın Azerbaycan basın dilinde kullanım özelliklerinin ve bu kullanım sürecinde karĢılaĢılan anlamsal ve sözcüksel sorunların yaptığımız çalıĢmayla bir ölçüde giderilmesi amaçlanmaktadır.

1990 yılında Sovyetler Birliği‟nin dağılıp Azerbaycan‟ın bağımsızlığa kavuĢmasından sonra Türkiye‟de diğer bütün Türk lehçeleri gibi Azerî Türkçesiyle ilgili araĢtırmalarda bir artıĢ görülmüĢtür. Yapılan çalıĢmalarda bu lehçeler çeĢitli yönlerden incelenip karĢılaĢtırılmakta ve edebî eserler üzerinde dil ve üslup incelemeleri yapılmaktadır.

Amacımız, ÇağdaĢ Azerbaycan KĠA‟da kullanılan Arapça alıntı kelimeleri, son 25 yıl süresince derlemek, onların kullanım özelliklerini ortaya koymak, karĢılaĢtıkları anlam kaymalarını tespit etmektir.

Tez üç bölümden oluĢmaktadır.

Birinci bölümde diller ve birbiriyle iliĢkileri hakkında genel bilgiler verilmiĢ, Ġkinci bölümde, Arapça alıntı kelimelerin Azerî Türkçesine geçiĢ tarihi ve kullanımı ele alınmıĢ,

Üçüncü bölümde ise, Azerî basınının günümüzdeki durumu ve Arapça kelimelerin semantik değiĢimleri iĢlenmiĢtir.

Ayrıca yapılan çalıĢmalar sonucunda elde edilen Arapça alıntı kelimelerin bir listesi tezin ekler bölümünde topluca verilmiĢtir.

Bu çalıĢmanın Azerî Türkçesi ile ilgili çalıĢma yapanlarla dilbilim konusunda araĢtırma yapan bilim adamlarına faydalı olacağı inancındayız.

(5)

Tez konusunun seçiminde, araĢtırma ve inceleme sırasında karĢılaĢtığım güçlüklerde yardımlarını esirgemeyen ve bana her zaman yol gösteren değerli danıĢman hocam Yrd. Doç. Dr. Cihaner AKÇAY‟a, Azerîce ve Türkçe kelimelerin anlamları konusunda yardım aldığım Hüccet HEġĠMOV‟a, tezimin Türkiye Türkçesinin kontrolü ve düzenlenmesi konusunda büyük desteğini gördüğüm değerli hocam Dr. Hacı YILMAZ‟a, ayrıca doktora çalıĢmam boyunca maddî ve manevî desteklerini her zaman yanımda bulduğum aileme teĢekkürlerimi bir borç bilirim.

ANKARA, 2008 Mesud BABAYEV

(6)

Tezin Adı: “1980-2005 Yılları Arasında ÇağdaĢ Azerbaycan Kitle ĠletiĢim

Araçlarında Kullanılan Arapça Alıntı Kelimeler”

Tez DanıĢmanı: Yrd. Doç. Dr. Cihaner AKÇAY Tezin Sayfası:XI+171

YapılıĢ Tarihi: Eylül 2008

YapılıĢ Yeri: Gazi Üniversitesi, Eğitim Bilimleri Enstitüsü, Arapça

Öğretmeliği Bilim Dalı

Anahtar Kelimeler: Kitle iletiĢim araçları, alıntı kelimeler, Arapça,

Azerbaycan, Azerî Türkçesi.

ÖZET

Arapça alıntı kelimeler, uzun bir süreç içinde Azerbaycan edebî diline girmiĢ, geniĢ bir kullanım alanı bulmuĢ, anlamları değiĢerek anlamsal yönden tam asimilasyona uğramıĢ ve gerçek Azerbaycan sözlerine dönüĢmüĢtür. Genellikle Arapça alıntı kelimeler yalnız dînî değil, hayatın çeĢitli alanlarını, ilim, kültür, ticaret, ziraat, güzel sanatlar vb. kapsamıĢtır ki, bu da Azerîcenin kelime zenginliğine hizmet etmiĢtir.

Öncelikle çalıĢmamızda Arapça alıntı kelimelerin ÇağdaĢ Azerbaycan edebî dilinde kullanımı ile ilgili yazılmıĢ ilmi araĢtırmaların değerlendirmesini yaptık. Tezimizde Arapça alıntı kelimelerin Azerbaycan edebî diline geçiĢ tarihini, kaynak ve yollarını inceledik ve KĠA‟daki Arapça alıntı kelimeleri seçip anlamsal yönden bölümlere ayırdık. AraĢtırmamızda gazete ve dergileri kullandık.

ÇalıĢmamızın ÇağdaĢ Azerbaycan KĠA‟ı ve Arapçayla ilgili çalıĢma yapanlara ve konuyla ilgilenenlere bir kaynak olacağı düĢüncesindeyiz.

(7)

Name of dissertation: Arabic Loan Words used in Azerbaijan Mass Media

Between 1980-2005

Director: Yrd. Doç. Dr. Cihaner AKÇAY Paper of dissertation:XI+171

Date of dissertation: September 2008

Place of dissertation: Gazi University, School of Education, Arabic

Department.

Key Words: Azerbaijan mass media, loan words, Arabic, Azerbaijan, Azerî

Turkish.

ABSTRACT

Loan words from the Arabic language entering Azerbaijan literary language for a long time have caused to become wider their lexical connections and changing meanings it has undergone to the wholly assimilation from the semantic side and they have been turned to origin Azerbaijan words. In general loan words from the Arabic language are not only religious, it consist of the different areas of our life, including science, culture, trade, agriculture as well the fine arts and another areas that it serves Azerbaijan‟s vocabualary.

At first we appreciated of the work of scientific investigation of the loan- words from the Arabic language written in connection with the place in the modern Azerbaijan literary language. We examined the history, source, and ways of passing of the loan words from the Arabic language to the Azerbaijani literary language in our scientific work and we selected loan- words from the Arabic language in the mass media language and we divided these words to the groups from the semantic side. In our study we used newspapers and journals.

We think that our study will be asource for modern Azerbaijan mass media and the people who work about Arabic language.

(8)

ĠÇĠNDEKĠLER Sayfa ÖN SÖZ ………. i ÖZET……….………. iv ABSTRACT………... v ĠÇĠNDEKĠLER ………...……….. vı TRANSKRĠPSĠYON SĠSTEMĠ……….……….. x KISALTMALAR CETVELĠ ………... xı GĠRĠġ ………. 1

0.1.Konunun Önemi ve Amacı……… 2

0.2.Yöntem ...……….. 2

0.2.1. Sınırlılıklar……….. 2

0.2.2.Varsayımlar……….………. 3

0.2.3. AraĢtırmanın Modeli……….……….. 3

0.2.4. Evren ve Örneklem………. 3

0.2.5. Verileri Toplama Teknikleri………..…………. 3

0.2.6. Verilerin Analizi………. 3

0.3. Konuyla Ġlgili Kaynaklar………. ………...…. 4

0.3.1. Asıl Kaynaklar……….………... 4

(9)

I. BÖLÜM

DĠLLER ARASINDAKĠ KELĠME ALIġ VERĠġLERĠ VE BU

KONUDA YAZILMIġ BĠLĠMSEL ARAġTIRMALARIN

DEĞERLENDĠRĠLMESĠ………... 6

1.1. Diller Arasındaki Kelime AlıĢveriĢleri... 1.2. Kaynak Bakımından Diller...

7 16 1.3. Diller Arasındaki ĠliĢkilerin Bir Dilin Söz Varlığına Etkisi... 18 1.4. Tarihsel Arka Plan, Azerbaycan ve Diğer Türk Cumhuriyetlerinde Bugüne Kadar Konuyla Ġlgili YapılmıĢ ÇalıĢmalar... 18

II. BÖLÜM

ARAPÇA ALINTI KELĠMELERĠN AZERĠ TÜRKÇESĠNE GEÇĠġ TARĠHĠ, KAYNAĞI VE KĠTLE ĠLETĠġĠM ARAÇLARINDA KULLANILMASI... 22

2.1. Arapça Alıntı Kelimelerin Azerî Türkçesine GeçiĢ Tarihi... 23

2.2. Arapça Alıntı Kelimelerin Tarihî Seyri ve Azerbaycan Edebî Dilinde Kullanımı... 29

2.3. ÇağdaĢ Azerî Türkçesinde Kullanılan Arapça Kelimeler ve ÇeĢitleri... 33

2.3.1. Türk Kökenli Alıntılar……… 36

2.3.2. Arap Kökenli Alıntılar……… 36

2.3.3. ÇağdaĢ Azeri Türkçesinde Kullanılan Arapça Kelimelerin Yapısal

(10)

2.3.3.1. Ġki Heceli Kelimeler... 41

2.3.3.2. Üç Heceli Kelimeler... 41

2.3.3.3. Dört Heceli Kelimeler... 43

2.3.3.4. Mastarlar... 44

2.3.3.5. Diğer Sabit Yapılı Ġsimler... 44

2.3.3.6. ĠsimleĢtirilmiĢ Fâ‛il ve Mef‛ûl ÇeĢitleri... 45

2.3.3.7. ÇeĢitli Dînî Terimler... 46

2.3.3.8. Hemze Ünsüzü ve Kesme ĠĢâretinin Kullanımı... 46

2.3.4. Arapça Edebî Dilden Alınan BileĢik Kelime Grupları... 47

2.4. Basın Dilinin OluĢma Etkenleri ve Arapça Alıntı Kelimelerin Kitle ĠletiĢim Araçlarında Kullanılması……….. 52

2.4.1. Basın Dilinin OluĢma Etkenleri………. 52

2.4.2. Arapça Alıntı Kelimelerin Kitle ĠletiĢim Araçlarında Kullanılması... 53

2.4.2.1. Kitle ĠletiĢim Araçlarında Arapça Toplumsal ve Siyasî Kelimelerin Kullanılması……….. 55

2.4.2.1.1. Siyasî ve Sosyal Kelimeler……….. 55

2.4.2.1.2. Diğer Alanlarda Kullanılan Alıntı Kelimeler... 60

III. BÖLÜM AZERBAYCAN KĠTLE ĠLETĠġĠM ARAÇLARININ GÜNÜMÜZDEKĠ DURUMU VE KĠTLE ĠLETĠġĠM ARAÇLARINDA ARAPÇA KELĠMELERĠN SEMANTĠK DEĞĠġĠMLERĠ... 63

3.1. Azerbaycan Kitle ĠletiĢim Araçları (KĠA)‟nın Günümüzdeki Durumu……….. 64

(11)

3.1.1. Azerbaycan KĠA‟da Arapça Kelimelerin Semantik DeğiĢmeleri... 73

3.2. Azerbaycan KĠA‟da Anlam GeniĢlemesine UğramıĢ Arapça Alıntı Kelimeler... 112

3.3. Azerbaycan KĠA‟da Anlam GeniĢlemesine UğramıĢ Arapça Alıntı Kelimeler... 133

SONUÇ………... 143

KAYNAKÇA……….. 146

EKLER……….………... 155

EK.1. AZERĠ BASININDA DĠLĠN SÜREKLĠLĠK SÖZLÜĞÜ... 156 Ek. 2. AZERĠ TÜRKÇESĠNE AVRUPA DĠLLERĠNDEN RUS DĠLĠ

ARACILIĞIYLA GEÇEN ARAPÇA ALINTI KELĠMELER... 169

(12)

TRANSKRĠPSĠYON SĠSTEMĠ

Bu tezde aĢağıdaki transkripsiyon alfabesi kullanılmıĢtır: Sesliler:

، _ َ_ , _ َ_ : Â, â _ َ_ : A, a

ِ__

:

Î, î

ِ__

: İ, i

و ُ

__ : Û, û

ُ__ : U, u

ǿ : ء Đ, đ: ض B, b : ب Ŧ, ŧ : ط T, t : ت Ž, ž : ظ Ŝ, ŝ : ث Ǿ : ع C, c : ج Ğ, ğ : غ Ĥ, ĥ : ح F, f : ف Ħ, ħ : خ Ķ, ķ : ق D, d : د K, k : ك Ź, ź : ذ L, l : ل R, r : ر M, m: م Z, z : ز N, n : ن S, s : س V, v : و Ş, ş : ش H, h : ه Ś, ś : ص Y, y : ى

Yukarıdaki transkripsiyon sistemine ek olarak:

1- Harf-i tarif ile gelen kelimelerin baĢındaki Ģemsî ve kamerî harflerin

okunuĢu belirtilmiĢ ve küçük harfle yazılmıĢtır: el-Kitâb, ez-Zeccâc gibi.

2- Kelime sonundaki zâid ve kapalı “ta” lar vakıf hâlinde “e, a” olarak, vasıl

hâlinde ise açık olarak gösterilmiĢtir.

3- Terkip hâlindeki isimler Türkçede de yaygın olarak kullanılıyorsa bitiĢik

(13)

KISALTMALAR

A.D.Ü. : Azerbaycan Devlet Üniversitesi A.D.Ġ.L. : Azerbaycan Dilinin Ġzahlı Lügati A.D.O.L. : Azerbaycan Dilinin Orfografik Lügati a.g.e. : Adı geçen eser

a.g.m. : Adı geçen makale Ar. : Arapça

A.S.E.A. : Azerbaycan Sovyet Elmler Akademiyası B.D.Ü. : Bakü Devlet Üniversitesi

bĢk. : baĢkaları

K.Ġ.A. : Kitle iletiĢim araçları

TDK : Türk Dil Kurumu

Trc. : Tercüme

vb. : ve benzeri vs. : ve saire

yy. : Yüzyıl

(14)
(15)

0.1. Konunun Önemi ve Amacı

Bu çalıĢmada, ÇağdaĢ Azeri Türkçesinde Arapça alıntı kelimeler, sesbilimsel ve anlambilimsel yönden incelenmiĢtir. ÇalıĢmanın amacı ise, son 25 yıl süresince çağdaĢ Azerbaycan kitle iletiĢim araçlarında kullanılan Arapça alıntı kelimeleri derlemek, onların kullanım özelliklerini araĢtırmaktır. Bu konuda daha önce Azerbaycan‟da hiçbir araĢtırmanın yapılmamıĢ olması konu üzerinde çalıĢılmasında en büyük etken olmuĢtur.

Konunun araĢtırılmasını gerektiren diğer önemli bir etken de 80‟li yıllardan baĢlayarak Azerbaycan‟da gazetelerin sayısının çoğalmasıdır. Bu kitle iletiĢim araçlarının ilgi alanları gibi yaklaĢımları da farklıdır. Bu farklılığın dilde oluĢturduğu olumlu veya olumsuz etkileri araĢtırarak belli sonuçların ortaya konulması, günümüzün aktüel problemlerindendir.

ÇağdaĢ Azerbaycan kitle iletiĢim araçlarında kullanılan Arapça alıntı kelimelerin belirlenmesi konusu bugüne kadar gündemde olmamıĢtır. Arapçanın Azerbaycan edebî dilinde öneminin öğrenilmesi uzun zamandan beri Azerbaycan çağdaĢ dilbiliminin en aktüel meselelerinden biridir. Bu konunun araĢtırılması sadece Azerî-Arap dilbilimini değil, aynı zamanda Azerîcenin diğer dillerle iliĢkisini de ortaya koymakta yardımcı olacaktır.

0.2. Yöntem 0.2.1. Sınırlılıklar

Bu çalıĢma, 1980-2005 yılları arasında Azerbaycan‟daki gazete ve dergilerdeki Arapça alıntı kelimelerin belirlenmesi, sınıflandırılması ve değerlendirilmesiyle sınırlandırılmıĢtır.

Ayrıca çalıĢmada geçen “alıntı” sözünden, Arapça‟dan Azerî Türkçesine yapı ve anlamlarıyla geçen, daha sonra yapısal ve anlamsal değiĢikliğe uğrayan Arapça kelimeler kastedilmektedir.

(16)

0.2.2. Varsayımlar

ÇalıĢmada, 1980-2005 yılları arasında Azerbaycan‟daki kitle iletiĢim araçlarında geçen Arapça kelimelerin, kendi anlamları dıĢında Azerî Türkçesinde anlam kaymalarına uğradığı düĢüncesinden hareket edilmiĢtir.

0.2.3. AraĢtırmanın Modeli

Bu araĢtırmada, tarama yoluyla veri toplama, sınıflama ve değerlendirme modeli kullanılmıĢtır.

0.2.4. Evren ve Örneklem

AraĢtırmanın alanı, ÇağdaĢ Azerbaycan kitle iletiĢim araçlarında Arapça alıntı kelimelerdir. AraĢtırmada ülkenin resmi ve ünlü gazeteleri olan “Azadlıg”, “AbĢeron”, “Amin”, “Azerbayacan”, “Bakü”, “Edebiyyat ve Ġncesenet”, “Elm”, “Deyerler”, “Günay”, “Kredo”, “Mübarize”, “Odlar Yurdu”, “Olaylar”, “Respublika”, “Seher”, “ġerg”, “ġehidler”, “Veten Sesi”, “Yeni Azerbaycan”, “Yeni Musavat”, “525-ci” ve ülkenin önde gelen dergileri; “Azerbaycan”, “Fizika ve Riyaziyyat Tedrisi”, “Genclik”, “GurtuluĢ”, “Ġngilab ve Medenıyyet”, “Medeni Maarif ĠĢi”, “Molla Nesreddin”, “Tuti”, “Azerbaycan Gadını”, “Elm ve Heyat”, “Kavran”, “Ulduz”, “Kend Heyatı” temel olarak alınmıĢtır.

0.2.5. Verileri Toplama Teknikleri

Bu çalıĢmada, tarama yöntemiyle verilerin toplanması yoluna gidilmiĢtir. Öncelikle ülkenin önde gelen gazete ve dergileri gözden geçirilmiĢtir. Elde eldilen veriler bir sınıflamaya tabi tutularak gruplandırılmıĢtır.

(17)

ÇalıĢma hazırlanırken Sovyet döneminde çeĢitli milletlerin dillerinde kullanılan Arapça alıntı kelimelerle ilgili yaptıkları araĢtırmalar gözden geçirilmiĢtir. Siyasî, edebî ve bilimsel gazeteler ve dergiler taranmıĢ ve buradaki Arapça alıntı kelimeler seçilip, sınıflandırılmıĢtır. Bu bölümde Arapça alıntı kelimeler, zorunlu alıntılar ve ihtiyaçtan kaynaklanan alıntı kelimeler olmak üzere iki grupta incelenmiĢtir.

Alıntı kelimelerin sınıflandırılması yapılırken öncelikle Arapça okunuĢu transkripsiyonuyla ve anlamıyla verildikten sonra, Azerî Türkçesindeki kullanımı, telaffuzu ve anlamı verilmiĢtir. Daha sonra basın dilinden örneklerle veriler desteklenmiĢtir.

Verilen örnekler, Arapça söyleniĢlerine göre alfabetik sıraya konularak okuyucunun kolay bulması amaçlanmıĢtır.

0.3. Konuyla Ġlgili Kaynaklar 0.3.1. Asıl Kaynaklar

Tez hazırlanırken kelime seçimi için “Azadlıg”, “AbĢeron”, “Amin”, “Azerbayacan”, “Bakü”, “Edebiyyat ve Ġncesenet”, “Elm”, “Deyerler”, “Günay”, “Kredo”, “Mübarize”, “Odlar Yurdu”, “Olaylar”, “Respublika”, “Seher”, “ġerg”, “ġehidler”, “Veten Sesi”, “Yeni Azerbaycan”, “Yeni Musavat”, “525-ci”, “Azerbaycan Müellimi”, “Azerbaycan Gencleri”, “Kommunist” adlı gazetelerden; “Azerbaycan”, “Fizika ve Riyaziyyat Tedrisi”, “Genclik”, “GurtuluĢ”, “Ġngilab ve Medenıyyet”, “Medeni Maarif ĠĢi”, “Molla Nesreddin”, “Tuti”, “Azerbaycan Gadını”, “Elm ve Heyat”, “Kavran”, “Ulduz”, “Kend Heyatı” adlı dergilerden yararlanılmıĢtır.

0.3.2. Ġkincil Kaynaklar

ÇalıĢmada Arapça ve Azerî Türkçesinin geliĢmesinde büyük önem taĢıyan sözlükler de kullanılmıĢtır. Bu sözlüklerden Ma„lûf Luis‟in, “el-Muncid fi‟l-Luğâ

(18)

içermektedir. Bu açıklamalı sözlük Araplar arasında da kapsamlı ve güvenilir kaynak olarak geçmektedir.

Ġki ciltlik “el-Mu„cemu‟l-Vasît” (c.1, 1960, c.2, 1962) 60‟lı yılların baĢında ÇağdaĢ Arap Dili Akademisi tarafından Kahire‟de yayınlanmıĢtır. Aynı zamanda Mes„ûd Cubrân‟ın, “er-Râ‟id Mu‟cemu‟l-Luğaviyyîn-„Asriyyîn” (Beyrut, 1967), Fu‟âd „Efrâm el-Bustânî‟nin, Muncidu‟l-„Ebcediyyu” (Beyrut, 1969),

“el-Mu„cemu‟l-„Arabiyyu‟l-„Esâsiyyu” (Tunus, 1988), “H.K.Baranov‟un, “Arabsko-Russkiy Slovar” (Moskova, 1976) sözlüklerinden de yararlanılmıĢtır.

Bunlara ilave olarak Ağamusa Ahundov‟un, “Azerbaycan Dilinin

Orfografiya Lüğati”, (Bakü, 2004) ve “Azerbaycan Dilinin Ġzahlı Lüğati” (Bakü,

2006) sözlüklerinden de araĢtırma zamanı kullanılmıĢtır.

Ayrıca “Azerbaycan Dilinin Tezliği Lüğeti” isimli istatistikî çalıĢma Arapça alıntı kelimelerin belirlenmesinde önemli bir kaynak teĢkil etmiĢtir. Azerî Türkçesinin süreklik sözlüğü için alıntıların temelini “Kommunist”, “Bakı”, “Azerbaycan Gençleri” gibi ülke gazetelerinin, 1976 senesinde yayınlanan sayılarından alınmıĢ metinler oluĢturur. Gazetenin her sayfasından alınmıĢ 800 söz kullanımı tespit edilmiĢtir (Veliyeva, Mahmudov, Pires, 2004, s.7-8).

Sözlükte, gazete metinlerinde geçen bütün kelimeler yer alır. YaklaĢık 81778 söz kullanımından oluĢan 6532 çeĢitli kelime kaydedilmiĢtir (Veliyeva, Mahmudov, Pires, 2004, s.10).

Bu araĢtırmada adı geçen sözlükten Arapça kelimeler çıkarılarak sıralaması EK1.‟de gösterilmiĢtir.

(19)

BĠRĠNCĠ BÖLÜM

DĠLLER ARASINDAKĠ KELĠME ALIġ VERĠġLERĠ VE BU KONUDA

(20)

1.1. Diller Arasındaki Kelime AlıĢveriĢleri

Dil, insanı diğer yaratıklardan ayıran, dünyadaki yerini ve değerini belirleyen insan nitelikli bir olgudur. Bu olgu bir anda düĢünülemeyecek kadar çok yönlü olan ve değiĢik açılardan bakıldığında farklı farklı nitelikleri beliren, kimi yönleri bugün de çözülmemiĢ toplumsal özellikler taĢıyan bir iletiĢim aracıdır. Dil, insan odaklı olmakla birlikte, evrenin her Ģeyi ile ilgili ve bütün oluĢumlarda da etkilidir. Dil olmasaydı insanların birlikte yaĢamaları, anlaĢabilmeleri ve dolayısıyla toplumsal hayatı devam ettirmeleri mümkün olmazdı. Milletlerin oluĢmasında en etkili bağlardan sayılan dil, geçmiĢi geleceğe bağlayan en güçlü kültür bağı ve söze dayanan bütün sanatların hammaddesi, aynı zamanda ürünü ve insan uygarlığının en önemli aracıdır (Doğan, 1989, s.9-10).

Dil, bir anda düĢünemeyeceğimiz kadar çok yönlü, değiĢik açılardan bakınca baĢka baĢka nitelikleri beliren, kimi sırlarını bugün de çözemediğimiz büyülü bir varlıktır. O gerek insan, gerek toplum, gerekse insan ve toplumdan ayrı düĢünülemeyecek olan bilim, sanat, teknik gibi bütün alanlarla ilgili bulunan, aynı zamanda onları oluĢturan bir kurumdur (Aksan, 1990, s.11).

Bir dil, bu dili konuĢan halkın ruhudur, onun manevi dünyası, psikolojisidir. Halk Ģairlerimizden Bahtiyar Vahabzade Ģöyle der: “Ġnsan en engin ve ince duygularını sadece öz anasından öğrendiği, okulda geliĢtirdiği dil aracılığıyla ifade edebîlir” (Vahabzade, 1991, s.299).

Dil kendisini ve dünyayı ifade etmek anlamına gelir. ĠletiĢim aracı olarak bilimsel tanımı ile beraber ilmi düĢüncelerimizin, duygularımızın en olgun Ģekilde ifade etmek görevini üstlenmesikaçınılmazdır.

Milli benliğin, milli ruhun tanınması için milli dil, milli okul ve milli basının bulunması gerekmektedir. Bütün bunların oluĢması, geliĢimi gereklidir. Ve bunun için çağdaĢ edebî dilimizin çeĢitli geliĢim dönemlerinde Azerî Türkçesile ilgili siyaset, her zaman güncelliğini korumaktatır.

(21)

Alıntı veya yabancı öğelerin baĢında kelimeler gelir. Söz dizimi açısından etkilenmeler ise en küçük ölçüdeki etkilenmeler olarak göze çarpmaktadır. Bu durumun ortaya çıkıĢında, toplumlar arasındaki iliĢkilerde belli mallara, araç ve gereçlere, kiĢiye ve topluma iliĢkin kavramlar olarak, sözcüklerin, dilin ses, biçim, söz dizimi öğelerinden daha çok yer almaları etkili olmaktadır (Aksan, 1982, s.27). Her bir dilin söz varlığını oluĢturan kelimeler ikiye ayrılır:

a) Yerli sözcükler

b) Yabancı sözcükler (Alıntı sözcükler)

Yerli sözcükler dilin kendisinin olan, kökeni dilde bulunan ve baĢka dilden alınmamıĢ sözcüklerdir. Yabancı sözcükler ise zaman içinde çeĢitli sebep ve vasıtalarla baĢka dillerden alınmıĢ soyut veya somut bütün alıntı sözcükleri kapsamaktadır.

Kaynak dilden alınan sözcük, alıcı dilin kurallarına çoğu zaman uyar. Bu nedenle alıntı kelimeler karĢımıza genellikle bir takım ses, biçim ve anlam değiĢmelerine uğramıĢ Ģekilde çıkmaktadır. Seslerin iĢaretleri olan harfler her dilde, yazı dilinde aynı olsa bile söyleyiĢte, çıkıĢ noktaları bakımından birbirinden farklılık gösterir. Dolayısıyla diller arasında tamamen bir ses denkliğinden söz edilemez. Her dilde sesler değiĢik karakterlere sahiptirler ve diğer milletler tarafından onlara yakın seslerle söylenirler. Yine ünlü ve ünsüz uyumları gibi ses uyumları yabancı dillerden alınan öğelerin söyleniĢinde etkilidir. Alıntı kelimeleri yabancı dil bilen kültürlü insanlar, ne kadar aslına uygun söylemeye çalıĢırlarsa çalıĢsınlar, dilin ses özelliklerini yaĢadıkları halkın söyleyiĢine benzeterek telaffuz ederler. Buna “yerlileştirme” denilmektedir. Bunun sonucu olarak dillerde aynı alıntı kelimenin biri halk biri de resmi dilde olmak üzere iki Ģeklinin bulunduğunu görüyoruz. Girdiği dilde yerleĢerek o dilin ses, kural ve eğilimlerine uyan sözcüklere “yerleşmiş yabancı

sözcükler”, yabancılığını özellikle ses yönünden belli eden sözcüklere ise,

“yerleşmemiş yabancı sözcükler” denilmektedir (Aksan, 1982, s.28).

Bizce de toplumun baĢka toplumlarla iliĢkisinin bulunmaması düĢünülemez. Hele teknolojinin baĢ döndürücü bir hızla geliĢtiği ve sınırların ortadan kalktığı günümüzde bu imkânsızdır. Tıpkı insanların hayatta birbirleriyle iĢbirliği içinde

(22)

bulunması, yardımlaĢması gibi milletler arasında da tarih boyunca çeĢitli sebeplerle iliĢkiler varolagelmiĢtir. Milletler arasındaki kültürel, ekonomik, siyâsî iliĢkiler ise baĢka tesirlerin yanında onların söz varlıklarını da etkilemekte, iliĢkide bulundukları dillerden somut ve soyut kelimeler almalarına sebep olmaktadır. Bu etkileĢim karĢılıklıdır. Her milletin dilinde az veya çok baĢka dillerden alınan kelime ve kavramlar mutlaka bulunur.

Bir dilden diğer dile geçen unsurlar; kelimeler, kelime türetmede görev yapan ekler, birleĢik kelimeler, deyim, atasözü ve kalıplaĢmıĢ sözler olarak (etki derecesine göre) sıralanmaktadır. Sözcük bilim, bu öğelerin kökenlerini, oluĢumlarını araĢtırarak biçim ve anlam açısından geliĢmelerini tespit etmeye çalıĢan bir bilim dalı olarak değerlendirilmektedir.

Yabancı öğeler girdikleri dillerde Ģekil değiĢikliklerine de uğramaktadır. Çay, ana vatanı olan Çincede “cha”, güney Çincede “te” dir. Ancak bütün dünyada zamanla sevilip yayılırken “t” sesi “t, th, Ģ” sesleri ile karĢılanarak Almancada “tee”, Ġngilizcede “tea”, Fransızcada “the”, Ġsveç, Danimarka ve Norveççede “te”, Arapçada “Ģay” biçimleri ile kullanılmıĢtır.

Ġnsanoğlu uygarlığın ilk dönemlerinden bu yana sürekli olarak yeni buluĢlar, yeni araç ve gereçler ortaya koymuĢ, yeni kavramların doğmasına yol açmıĢ, uygarlığın ilerlemesiyle de bu kavramlarda değiĢmeler ortaya çıkmıĢtır. Yiyecek içecekten giyim kuĢama, sanattan bilime, felsefeden eğitime ve politikaya kadar her alanda her ülkede durum böyle olmuĢtur. Hayat Ģartları değiĢen toplumların, örneğin bir baĢka ülkeye göçen ya da göçebelikten yerleĢik yaĢama, tarımcılıktan endüstriye, kır yaĢamından denizciliğe geçen toplumların dilinde bu yeni hayatla ilgili kavramlar yerleĢmekte, eskileri unutulmaktadır. Toplum yaĢamındaki siyasî değiĢmeler de buna ilave edilebilir. Kısacası yeni hayat tarzı, yeni kelimeleri gerektirmektedir. Dil, bu yeni kelime açığını değiĢik yollardan kapatmaktadır. Bu yollardan birisi en çok rağbet edileni yeni hayat tarzı, nereden örnek alınmıĢsa kelimelerin de oradan aynen alınmasıdır. Osmanlıca gibi yabancı tesirlerin çok güçlü olduğu dillerde temel sözcüklerde bile unutulma ve sözcük ölmelerine rastlanır.

(23)

Yerli sözcüklerin bir bölümünü ise zamanla çeĢitli sebeplerle unutulmuĢ, kullanımdan düĢmüĢ sözcükler oluĢturmaktadır. Dilde “sözcük ölümü” adı verilen bu olayın en büyük nedeni sözcüğün gösterdiği nesnenin toplumun ve bireyin yaĢamında artık yeri kalmaması, tanınmaz olmasıdır (Aksan, 1982, s.19).

Sözcük ölümlerinin diğer bir sebebi, Ģuurlu veya Ģuursuz bir Ģekilde, neredeyse aynı kavramların yerlisi varken yabancılarının tercih edilmesidir. Her ne kadar aynı dilde dahi birbirinin tamamen dengi olmasa da, yeni kavramı ona yakın bir kelimeyle karĢılamak veya var olan malzemeden yeni kelimeler türetmek, Ģuurlu ve dilini seven her milletin izlemesi gereken bir yol olmalıdır.

Türkçeden Arapçaya aktarılan bazı atasözlerinde, günümüz Türkçesinde kullanılmayan sözcüklere rastlanmaktadır. Türk aydınlarından çoğunun yabancı öğelere öncelik, üstünlük tanımaları nedeniyle, Türkçede birçok kelime zamanla unutulmuĢ, ölmüĢ, bunların yabancıları yerleĢmiĢtir. Örneğin, Türkçedeki “ot, od” yerine Farsça “ateĢ” sözcüğü benimsenmiĢ ve ötekini unutturmuĢtur. “Ot (od) olmayan yerden duman tütmez” Türk atasözü yıllar önce Arapçaya “Leyse min ‛ûd

bilâ duħân= ” (Akçay, 2001, s.68) Ģeklinde çevrilmiĢ ve hâlâ

Arapçada kullanılmakta iken ilginç olan Türkçede bugün “ot, od” kelimesi yerine “ateĢ” kelimesinin kullanılarak, ateĢ olmayan yerden duman çıkmaz Ģeklinde diğerinin unutulmasıdır (Akçay, 2001, s.58).

Deyimler bir dilin anlatım yollarını, o dili konuĢan toplumun geçmiĢini, yaĢam biçimini, geleneklerini ve çeĢitli özelliklerini belirten önemli ipuçları saklarlar. Deyimler açısından diller arasında büyük ayrımlar vardır. Hemen her milletin kendine özgü nitelikler taĢıyan deyimleri vardır. Ancak diller arasında, kelimeler gibi deyimler açısından da benzerlikler, yakınlıklar ve hatta eĢitlikler bulunabilir. Ġnsanoğlu, hangi toprak parçasında yaĢarsa yaĢasın ve hangi dili konuĢursa konuĢsun, dünyadaki kimi durumlar, Ģartlar ve kavramlar karĢısında, tıpkı atasözlerinde olduğu gibi, birbirine yakın veya ortak bir tutum içine girer. Bunları dile yansıtırken birbirine eĢ ya da yakın anlatım yollarına baĢ vurur. Belli duyguları, kimi durumları anlatmada ayrı ayrı dillerin ortak anlatım yolundan gitmeleri çoğunlukla ortak benzetmelerle gerçekleĢir. Birbirine yakın aktarmalarla anlatım

(24)

açısından benzerlikler doğar. Bu durumun sonucu olarak, kalıplaĢmıĢ sözler ve ata sözlerinde de zaman zaman yakınlıklar veya denklikler ortaya çıkabilmektedir.

Bir dildeki alıntı kelimeleri tespit etmek için, o dili kullanan toplumun kelime alıĢ veriĢinde bulunduğu toplumlarla iliĢkisini bilmek gerekir. Arapların Türkleri, çok az da olsa Cahiliye Çağında tanıdıkları yolunda bilgiler mevcuttur. Türklerle Arapların ilk temasları, müslüman Arapların Hz. Muhammed‟in vefatından sonra Hz. Ömer devrinde fetih hareketleri ile Sâsânî devletini yıkarak Ceyhun nehrine kadar ulaĢmaları ile olmuĢ ve bu iki millet birbirlerini daha çok savaĢlarla tanımıĢtır. Dalgalar halinde hızlı bir Ģekilde Ġslamiyeti kabul eden Türkler, ilk aĢamada kendileri Müslüman bir devlet kurmamıĢlarsa da Ġslam devletinde roller üstlenmeye baĢlamıĢlardır (Aytaç, 1994, s.12).

Önceleri sadece Arapların kullandığı bir dil olan Arapça Ġslamî fetih hareketleri ile birlikte Müslüman olan halkların ilgi odağı olmuĢtur. Arap olmayan ve birden bire zengin Ġslam kültürü ile tanıĢan halklar, Kur‟an ve sünnetin getirmiĢ olduğu pek çok kavramların Arapça Ģekli ile dillerine aktarmıĢlardır. Müslüman milletlerin dillerinin Arapçadan etkileniĢi Ġslamî kavramlarla sınırlı kalmamıĢ, aksine kelime hazinesi ve edebî sanatları ile oldukça zengin olan Arapçanın bu alanlarda da etkisi altına girmiĢtir. Bundan dolayı Arapça hemen bütün Ġslam milletlerinin özellikle de ilk asırlarda Ġslamla tanıĢan Fars, Türk ve Hint ( Pakistan, BangladeĢ ve Hint Kıtasında yaĢayan müslümanlar) halklarının ortak dil alt yapısını oluĢturmuĢtur. BaĢka bir ifade ile Batı dilleri üzerindeki Latincenin etkisi ile, Arapçanın Farsça, Türkçe, Hintçe, Urduca ve benzeri diller üzerindeki etkisi örtüĢmektedir (ĠĢler, 1997, s.8).

Arapça ile Farsçanın dil olarak Türkçe ile hiçbir akrabalığı, yakınlığı ve benzerliği yoktur. Arapça Sami diller ailesi, Farsça Hint Avrupa dilleri ailesine mensuptur. Türkçe ise bunlarla hiçbir ilgisi bulunmayan Ural Altay dilleri topluluğundandır.

Bu sebeple Arapça ve Farsça kelimelerde Türkçeye aykırı birçok ses hususiyetleri vardır. Türkçe, yüzyıllar boyu bu iki dille aynı Ġslam kültürünü paylaĢtığı için onlardan bir çok kelimeler almıĢ, fakat o kelimelerdeki aykırılıkları

(25)

onların Türkçenin ses imkânlarına ve Türk hançeresine uymayan hususiyetlerini daima reddetmiĢtir. Böylece o kelimeleri daima bir TürkçeleĢtirme muamelesine tabi tutmuĢtur. Bu yüzden o kelimelerin Türkçede, asıllarından ayrı bir telaffuzu olmuĢtur. Mesela, Arapçanın “mektûb”u Türkçede mektup, Farçanın “gufte”si Türkçede güfte Ģekline girmiĢtir (Ergin, 1998, s.162-163).

Alıntı kelimelerle ilgili bilgileri, Doğan Aksan‟ın “Her Yönüyle Dil” adlı kitabında buluyoruz. Ona göre, dillerin birbiri ile etkileĢimi Ģu Ģekilde gerçekleĢmektedir:

“Yan katman etkisi: KomĢuluk ve bir arada yaĢama nedeni ile

meydana gelen etkileĢimdir. Bu kavramın içine azınlık dillerinin, göçmen dillerinin ortak dili etkilemesi de girmektedir. Yunanca ile Latincenin, Çince ile Japoncanın etkileĢimi gibi Türkçe ile Farsçanın kültür akrabalığı, adı verilen yakınlığa örnek sayılabilecek niteliktedir. Onda komĢuluk iliĢkilerinin önemli rolü olmuĢtur. Belçika, Kanada, Kıbrıs, Ġsviçre ve Amerika‟nın çeĢitli bölgelerinde görülen durum yine aynı nedene dayanır.

Alt katman etkisi: Herhangi bir ülkede konuĢulan dilin orayı feth

edenlerin dilini etkilemesidir. Yerli dil ülkeden silinse bile sonradan egemen olan toplumun dilinde izler bırakabilir. Bugün Türkçede kullanılan bazı Rumca ve Ermenice kelimeler bu yolla dilimize girmiĢtir.

Üst katman etkisi: Bir ülkeyi egemenliği altına alanların dilinin, o

ülkede konuĢulan dili etkilemesidir. Bunun en güzel örneğini Osmanlı egemenliği altında kalmıĢ Balkan milletlerinde görüyoruz. Bu milletlerin dillerinde, Türkçenin bugün de yaĢayan izleri vardır” (Aksan, 1982, s.31).

Günümüzde yazılı ve görsel araçların yaygınlaĢmasıyla birbirine çok uzak ülkeler arasında bile görülebilen etkilenmeleri de bunlara ilave etmek gerekir. Kültür ve sanat yoluyla bir dil diğer dili etkileyebilmektedir. Dildeki kelimeler toplumun yaĢayıĢıyla, geçirdiği sosyal ve kültürel değiĢmelerle sıkı sıkıya iliĢkilidir. Her dilde

(26)

alınma unsurlar vardır. Çünkü yabancı unsur bulunmaması demek, bir toplumun baĢka toplumlarla iliĢkisi olmaması demektir ki, bu günümüzde imkânsızdır. Ancak dıĢ etkilere açık olmak, dili yabancı etkilere tamamıyla açık tutmak anlamına gelmez. Eğer yabancı dillerin etkisi aĢırı ölçüde olursa kültürün en önemli unsuru olan dil, kendi benliğini yavaĢ yavaĢ yitirmekte, hatta yok olmaktadır. Bu yabancılaĢma temel söz varlığına kadar pek çok kavramın kendi öğeleriyle anlatılmasına, yeni kavramların anlatım bulmasına, eğitim ve öğretimin ana dili ile gerçekleĢtirilmesine engel olmaktadır.

Alıntı sözcüklerin tespit edilip çözümlenmesi diller tarihinin aydınlatılmasında büyük önem taĢımaktadır. Bu yüzden sözcük bilim araĢtırmalarına önem verilmelidir.

Türkçe ve Arapça, değiĢik dil ailelerine mensuptur. Doğal olarak sondan bağlantılı bir dil olan Türkçe bükümlü bir dil olan Arapçadan farklıdır.

ĠletiĢim araçlarının yaygınlaĢtığı günümüzde herhangi bir dilde ortaya çıkan bir deyim, terim veya özel kullanımlar, aynı gün içinde pek çok dile çevrilebilmektedir. Deyimler bir dilin anlatım yollarını, o dili konuĢan toplumun geçmiĢini, yaĢam biçimini geleneklerini ve çeĢitli özelliklerini belirten önemli ip uçlarını saklarlar. Deyimler açısından diller arasında büyük farklılıklar vardır. Hemen hemen her milletin kendine özgü nitelikler taĢıyan deyimleri vardır. Ancak diller arasında kelimeler gibi deyimler açısından da benzerlikler, yakınlıklar ve hatta eĢitlikler bulunabilir. Ġnsanoğlu hangi toprak parçasında yaĢarsa yaĢasın ve hangi dili konuĢursa konuĢsun, Ģartlar ve kavramlar karĢısında tıpkı atasözlerinde olduğu gibi, birbirine yakın ve orta bir tutum içine girer. Bunları dile yansıtırken birbirine eĢ ya da yakın anlatım yollarına baĢ vurur. Belli duyguları kimi durumları anlatmada ayrı ayrı dillerin ortak anlatım yolundan gitmeleri çoğunlukla ortak benzetmelerle gerçekleĢir. Birbirine yakın aktarmalarla anlatım açısından benzerlikler doğar. Bu durumun sonucu olarak kalıplaĢmıĢ sözler ve atasözlerinde de zaman zaman yakınlıklar veya denklikler ortaya çıkabilmektedir.

Arap dilbilimci Ġbrahim Enes‟e göre, alıntı kelimeleri olmayan dil mevcut değildir. Enes, 4635 kelime ihtiva eden Fransızca sözlüğünü incelerken, 2028 Latin,

(27)

925 Yunan, 604 Alman, 285 Ġtalyan, 154 Ġngiliz, 144 Arap, 119 Ġspanyol, 34 Türk, 36 Ġbranice, 25 Slav, 99 Asya halklarının, 62 Hint-Amerika, 6 Afrika halkının dilinde alıntı kelime, 4 Macar ve 10 Portekiz kökenli kelimeyi tespit etmiĢtir (Ġbrâhîm, 1958, s.31).

Arapçanın asırlardır Doğu Müslümanların dillerine alıntı yapılan kelimeler için bitmeyen kaynak gibi kullanılması herkesçe bilinmektedir. Arapçanın büyük arazileri ihtiva eden Asya ve Afrika ülkeleri için önemini gerek Sovyet gerekse Batılı dil bilimciler defalarca belirtmiĢlerdir (HaĢimbekov, 1971, s.179). Avrupa dilleri için Latince ve Yunanca nasıl bir rol üstlenmiĢse, aynı rolün Doğu dilleri için Arapça tarafından üstlenildiği düĢünülebilir.

VII.ve VIII. yüzyıllarda Araplar Türkmenistan‟ın dağlık bölgelerine, Harezm‟e, Fergana‟ya ve Tacikistan‟a kadar gelmiĢlerdir. Arap orduları ile gelen Araplar Maveraunnehir‟de Buhara, Semerkant ve baĢka Ģehirlerde yerleĢtirilmiĢlerdir (Volen, 1941, s.144). Orta Asya‟da özellikle Buhara‟da yaĢayan Araplar bugün de Irak, Mezepotamya ve Hicaz lehçelerinde konuĢurlar.

Alıntı kelimelerin temelini, her Ģeyden önce dil değiĢikliklerindeki dıĢ etkenler, tarihî geliĢmeler oluĢturur. Farklı dil sistemine sahip olan halkların genel kültürlerinin geliĢmesi karĢılıklı etki ve nüfuzla doğrudan olarak ilgilidir. Dilin değiĢik düzeylerini, tarihî sebepler, iki veya daha çok dilin genel durumunun incelenmesi sonucunda açıkça görmek mümkündür. Alıntı kelimeler kural olarak üç türde bulunur: Kabul edilmiĢ kelimeler, Kalka (Azerî Türkçesinde halk dili) kelimeler ve semantik olarak alıntı kelimeler (Petrov, 1970, s.1).

Orta Asya‟da müslüman Türk boyları, Arapçadan binlerce kelime alarak hazinelerini geniĢletmiĢlerdir. Ġslamiyet‟in Orta Asya‟da yayılmasından sonra bu bölge Arapça ve Farsçanın yaygınlaĢma mücadelesine sahne olur. Ġslamiyet Orta Asya‟da Arap fetihleri ile yayılmakla birlikte müslüman Ġran bu bölgede büyük nüfuz kazanır. Ġran‟daki Farslarla Maveraunnehir bölgesinde yaĢayan Farslar, siyasî bir hakimiyet altında birleĢirler. Ardından büyük bir Fars kitlesi Maveraunnehir‟e gelerek yerleĢir.

(28)

O dönemde medenî ve kültürel alanda Farsçanın en büyük rakibi Arapçadır. Farsça eski ZerdüĢtlük hatıralarını canlandırdığı için Tahiroğulları zamanında mercek altına alınmıĢtır. Ġran, Horasan ve Maveraunnehir‟de Arap dili ve edebiyatı etkin bir Ģekilde yayılmıĢtır.

Kısaca dînî, edebî, askerî, ticarî ve siyasî iliĢkiler neticesinde birçok Arapça ve Farsça kelime Türk lehçelerine girmiĢtir.

Ancak bütün bunlara rağmen dillerin yapıları bakımından farklılıklar gösterdiğini unutmamak gerekir. Diller arası iliĢkiler bakımından Ģu karĢıtlıklar ortaya konmuĢtur:

Aynı veya ayrı kökten olmalarına göre diller: Hint-Avrupa, Ural-Altay, Hamî-Sami dilleri ve bunların alt kümeleri olarak ele alınmaktadır. Köken ayrımı sözcük anlamları ve biçimleri üzerine kurulmuĢtur. Ġlk baĢta, örneğin Macarca ile Türkçenin aynı kökten geldiği sanılmıĢtır. Yapıları açısından ise diller ayrıĢkan (Çince), bükümlü (Almanca), bitiĢken (Türkçe), bunlara tümce öğelerinin (özne, nesne, yüklem) diziliĢi de katılınca ÖNY, ÖYN, YÖN, NYÖ dilleri gibi türleri belirlenmektedir (Demircan, 1990, s.14).

Ġnsanlar ve toplumlar arasında ulusal ve uluslararası düzeyde ticaret, ekonomi, siyasî, askerlik, bilim, çalıĢma, turizm, eğitim, kültür, sanat ve haberleĢme alanlarında her türlü iliĢkinin kurulup yürütülmesi için, anadilden baĢka uluslararası ortak dillerin öğrenilmesi gerekmektedir. Uluslararası dili belirleyen ekonomi, bilim, teknoloji, askerlik alanlarında üstünlük ve din olmuĢtur. Eski Çağda Roma Ġmparatorluğu döneminde Grekçe ve Latince, Orta Çağda Latince ve Arapça, Yeni Çağda Fransızca, bugün ise Ġngilizce en yaygın uluslararası dil olmakla birlikte, artık dıĢ iliĢkilerin yürütülmesi için birden çok ortak dil seçilmekte, uluslararası kurumlarda hangi dillerin kullanılacağı önceden saptanmaktadır. Örneğin, BirleĢmiĢ Milletler‟de Ġngilizce, Fransızca, Rusça, Çince, Ġspanyolca, Arapça; NATO‟da, AB‟ye üye ülkelerde resmi dil Ġngilizce ve Fransızcadır (Demircan, 1990, s.17).

Bir dilin baĢkalarınca öğrenilebilmesi için o dilin üstün bir bilim, uygarlık ve kültür dili olması gerekir. Sümer ülkesini ele geçiren Akadların Sümerceyi, Yunanıstan‟ı iĢgal eden Romalıların Grekçeyi, bütün Arap ülkelerini yönetmiĢ

(29)

Osmanlıların Arapçayı öğrenmeleri hep bu nedene dayanır. Tek ya da çok sayıda ana dil konuĢulan eski sömürgelere Ġngilizce, Fransızca, Ġspanyolca ve öteki Avrupa dillerinin ortak dil ya da ikinci dil olarak benimsetiliĢi ise, dilbilim açısından bir geçerliliği bulunmasa da, bu yerli dillerin anlatımda yetersiz kaldıkları gerekçesine dayatılmıĢtır (Demircan, 1988, s.13).

1.2. Kaynak Bakımından Diller

Dillerin kaynak açısından sınıflandırılması, yeryüzünde varlığı kabul edilen dil aile ve öbeklerinin belirlenmesi de temelde yine biçim ve yapıyla ilgili özelliklere dayanır. Özellikle biçim ve yapı yönünden yakınlıklara ses ve sözdizim açısından ortaya konan yakınlık ve iliĢkiler de eklenince diller arasında bir akrabalık olasılığı güç kazanmakta, sözcüklerin en eski biçimleri arasındaki eĢlik ve benzerlikler, özellikle kültür sözcükleri, sayı adları bakımından ortaya çıkan eĢliklerin birer rastlantı ya da ödünç almaya bağlanamayacağı ıspatlanırsa bütün bu ölçülerin hepsi birden bir dil akrabalığının varlığını kesinleĢtirmektedir. Örneğin, Hint-Avrupa dil ailesi, böyle, çeĢitli açılardan yakınlıkların kesinlikle ortaya konulması sonucunda, herkesçe benimsenen bir aile sayılmaktadır. Ġncelemeler ilerledikçe aynı aile içinde alt gruplar, kollar ortaya çıkmaktadır.

Yeryüzündeki dil aileleri konusunda da kesin bir sayı vermek güçtür. ÇeĢitli kaynakların verdiği bilgiler birbirini tutmaz. ÇalıĢmanın konusu bunlar olmadığından burada bunları zikretmek gerekmez. Ancak sadece konumuz olan Azerî Türkçesinin yer aldığı Ural-Altay dil grubu hakkında Ahmet Caferoğlu Ģöyle der:

1- Altay devri-Türk Moğol dil birliği

2- En eski Türkçe devri(Proto Türk dil birliği) 3- Ġlk Türkçe devri

4- Eski Türkçe 5- Orta Türkçe 6- Yeni Türkçe,

(30)

7- Modern Türkçe

Caferoğlu, bunlardan ikincisi üzerinde bilgimiz olmadığı için bunun üçüncü olarak gösterilen “Ġlk Türkçe Devri”yle birlikte düĢünülebileceğini belirtir. Bu iki evreyle ilgili olarak çok az bilinen, Ġsa‟dan önceki Hun ve Bulgar-Türk lehçeleri gösterilebilir.

Türkçenin elde bulunan en eski yazılı ürünlerinin, Göktürk yazıtlarıyla Uygur metinlerinin ait olduğu evreye Eski Türkçe evresi adı verilmektedir. VIII.-IX. yüzyılları kapsayan bu dönem, çeĢitli nitelikleriyle, bir yazı dilinin baĢlangıç dönemini değil, çok daha öncelere giden bir yazı dilinin devamını göstermektedir.

Caferoğlu‟nun sınıflamasında beĢinci olarak yer alan, ancak kimi bilginlerce kullanılan “Ortak Türkçe” terimi, X.-XVI. yüzyılları kapsayan bir evreyi belirtmektedir. Türkler Ġslamlığı bu dönemde kabul etmiĢlerdir. Bu evrenin dilinde yabancı öğeler kendilerini zamanla iyiden iyiye belli ederler. Bilgin, bu evrenin Ortak Orta Asya Türkçesi adı verilen Orta Asya Türk kavimleri diliyle Ortak Anadolu ve Azerbaycan Türkçesini içerdiğini ileri sürer (Caferoğlu, 1970, s.51).

Yeni Türkçe evresine XVI.-XX. yüzyıllarda konuĢulan Osmanlı, Çağatay, Özbek ve Azeri lehçeleriyle bunların edebiyatları girmektedir. Modern Türkçe terimiyle de bugünkü Türk lehçe ve ağızları anlaĢılmaktadır.

Hami-Sami dil ailesi, baĢlıca Ģu kollardan oluĢmuĢ kabul edilmektedir: 1.Sami

2.Eski Mısır 3.KuĢi

4.Libya-Berber

Sami dillerinin en önemli özelliklerinden biri, bu dillerde köklerin üç ünsüzden kurulmuĢ olmasıdır. Arapça kökbükümlü dillerin karakteristik örneğidir. Bu dil Yunancadan, Aramcadan pek çok öğe aldığı gibi Farsça, Urdu, Türkçe ve Malaya dilleri gibi dillere sözcük bakımından etkide bulunmuĢtur (Caferoğlu, 1970, s.59).

(31)

Hami-Sami dil ailesinin öteki kolları arasında Eski Mısır kolu, Hz. Ġsa‟dan 4000 yıl öncesine kadar çıktığı anlaĢılan hiyeroglif yazılı belgelerle varlığını ortaya koymuĢtur. Eski, Orta ve Yeni olmak üzere evrelere ayrılan Mısır diliyle birlikte yazı sisteminde de değiĢmeler olmuĢtur(Wendt, 1966, s.268).

1.3. Diller Arasındaki ĠliĢkilerin Bir Dilin Söz Varlığına Etkisi

Her dilde baĢka dillerden alınma sözcüklerin bulunduğu, baĢka toplumların kavramlarının var olduğu görülür. Bu, dili yabancı etkilere bütünüyle açık tutmak gerektiği biçiminde anlaĢılmamalıdır. Eğer yabancı dillerin etkisi aĢırı Ģekilde olursa, bunun sonucunda dil kendi benliğini yavaĢ yavaĢ kaybetmekte, yabancılaĢma temel sözvarlığına kadar inerek dilin pek çok kavramının kendi öğeleriyle anlatılmasına, yeni kavramların anlatım bulmasına, eğitim ve öğretimin anadille gerçekleĢtirilmesine engel olmaktadır (Aksan, 1990, s.27).

Diller arasındaki iliĢkiler sonucunda bir dilden diğerine geçen öğelerin baĢında, sözcüklerin geldiği görülür. Bu durumun ortaya çıkıĢında, toplumlar arasındaki iliĢkilerde, belli mallara, araç ve gereçlere, kiĢiye ve topluma iliĢkin kavramlar olarak sözcüklerin, dilin ses, biçim, sözdizimi öğelerinden daha çok yer almaları etkili olmuĢtur. Birer besin maddesi olan ve Doğu ülkelerinde bulunduktan sonra hemen her ülkeye girerek genelleĢen çay, Ģeker, kahve gibi nesnelerin adları bu yüzden pek çok dile küçük değiĢikliklerle geçmiĢtir.

Diller arasındaki etkileĢimler yalnız toplumsal ve siyasî iliĢkilerle gerçekleĢmez. Ġki dilin değiĢik nedenlerle ve değiĢik koĢullar altında karĢılaĢmaları, baĢka bir deyiĢle, bir arada yaĢar ya da kullanılır oluĢları, bunlar arasında geçiĢ ve etkileĢmelere, bu dillerden birinde görülen ses, biçim ve dizimle ilgili eğilimlerin, kimi kuralların ötekine yansımasına, aktarılmasına yol açar (Aksan, 1990, s.28).

1.4. Tarihsel Arka Plan, Azerbaycan ve Diğer Türk Cumhuriyetlerinde Bugüne Kadar Konuyla Ġlgili YapılmıĢ ÇalıĢmalar

(32)

Azerî Türkçesinde Arabizm denilen Arapça alıntı kelimeler konusu, Müslüman halkların dillerinde uzun zamandan beri dilcilerin ilgisini çekmiĢ ve çekmektedir. Bu konuyla ilgili HaĢımbekov‟un “Dari Dilinde Arap Sözleri” (HaĢimbekov, 1971) ve B.Z.Halidov‟un (Halidov, 1972) makalelerini gösterebiliriz. Halidov, PeĢtu dilinde eski Arapça alıntı kelimelerin planlı yöntemini vermiĢtir. Arapça alıntı kelimeler konusuyla ilgili Karaçay Balkar dilinde (Budaev, 1972), Özbek ve Karakalpak dillerinde (Budagov, 1965) bazı bilgileri, Dimitriyev‟in (1962) “Başkurt Dilinde Arap Kökenli Sözler” ve Gagauz dilinde (Sıçeva, 1974) bu alanla ilgili bilimsel araĢtırmaları da belirtmek gerekir.

Azerî Türkçesinde Arapça alıntı kelimelerin sesbilimsel ifadesi ile ilgili Penâhî‟nin (1968) çalıĢmasını vurgulamakta fayda görmekteyiz. H.N.el-‛Abbâsî‟nin (1983) yazmıĢ olduğu doktora tezi ise Arapça alıntı kelimelerin Azeri Türkçesinde anlambilimsel ve sözdizimsel değiĢikliği ile ilgili yazılmıĢ ilk tezdir. Daha sonra ise el‛Abbâsî‟nin (1998) “Azerbaycan Edebî Dilinde Arabizmlerin Benimsenilmesi” monografisi 1998 yılında basılmıĢtır. Bu konuda el-‛Abbâsî (2004) “Arabizmlerin

Azerbaycan Edebi Dilinde Semantik Değişiklikleri” adlı bir baĢka doktora tezi

yazmıĢtır. Bu tez Azerbaycan‟da bu konuda yazılmıĢ ilk ve en kapsamlı eserdir. Son dönemde Arapça alıntı kelimelerle ilgili B.T.‛Abdullayev, E.E.Orucov, Y.Z.ġirvânî‟den (1966) oluĢan bir grup dilci, Arap ve Fars sözleri sözlüğünü yazmıĢtır. Babayev ve Ġsmayılzade (1981) tarafından düzenlenmiĢ sözlüğü de buraya ekleyebiliriz. Azerî Türkçesinde Arapça alıntı kelimelerle ilgili bilgileri Mirzezâde‟nin (1962) “Azerbaycan Dilinin Tarixi Morfologiyası” ve N.Memmedov‟un “Azerbaycan Dilçiliğinin Nezeri Esasları” (1971) adlı kitabında bulabiliriz.

Arapça kökenli morfemler içerisinde dikkati çeken dilimizde kendi izomorfi olan, Arapça soyut isimler yapan “iyyet” ekidir. Bu konuda Ahundov çok geniĢ bir makale ile kendi görüĢlerini belirtmiĢtir.

Makalede yazar haklı olarak bağlı olduğu dilde yapıca basit olan sözlerin baĢka dile geçmesi ne kadar doğalsa, bir dilin baĢka dilden düzenli olarak türemiĢ

(33)

kelimeler almasının bir o kadar doğal olmayan bir olay olduğunu belirtmektedir (Ahundov, 1979, s.80).

Ahundov, Azeri Türkçesinde “iyyet” eki ile yapılan 100‟den fazla kelime belirlemiĢ ve onları Ģu Ģekilde gruplamıĢtır:

1. Dilde pasif kullanılan sözler,

2. KonuĢma dilinde az kullanılan edebî dilimizde daha çok halk üslubunda kullanılanlar,

3. Azerbaycan edebî dilinde daha çok terim gibi kullanılanlar, 4. Halkın konuĢma diline geçenler.

1979 yılında yayınlanan makalede az kullanıldığı değerlendirilen kelimelerin artık aktif bir Ģekilde kullanımda olduğu dikkat çekmektedir. Buna Ģu kelimeleri örnek verebiliriz: aidiyyet, hüriyyet, cumhuriyyet vb.

Yazar “iyyet” kelimelerinden bahsederken, bu kelimeler üzerinde dilbilimin değiĢik düzeylerinde yerlileĢtirme yapılmasını önerir. Yazarın bu fikirlerini destekleyerek belirtmeliyiz ki, sadece “iyyet” ekinde değil hangi kökden olduğunu dikkate almadan, bütün morfemlerde mümkün olduğu kadar bu reformlar yapılmalıdır(Ahundov, 1979, s.80).

Ahundov‟un önerdiği “reformlar”, sözdizimi, gramer ve sesbilgisi düzeyindedir.

Yazar leksik düzeyde “iyyet” ekli sözlerin eĢ anlamlısı ile karĢılanmasını önerir: BeĢeriyet –insanlık, galibiyyet- galebe, gabileyyet-bacarıg, ekseriyet-çokluk (Ahundov, 1979, s.81).

Gramer düzeyinde “iyyet” ekinin “lik” bağımlı morfemiyle yer değiĢmesinin doğru bir tespit olduğu görülmektedir. DüĢüncemize göre “mecburiyet” kelimesinde bu yer değiĢme baĢarılı olmamıĢ, burada “en” eki kısmen o anlamı içermektedir.

Dilimizin ses bilimsel düzeyde bu sözlerin yazımının kolaylaĢtırılmasının önemi belirtilmektedir: veziyyet-veziyet, vesiyyet-vesiyet, eziyyet-eziyet, ehemiyyet-ehemiyet (Ahundov, 1979, s.82-84).

(34)

ġu bir gerçektir ki, Azerî Türkçesinin imla klavuzunda kullanılan sözlerin belli bir bölümü birtakım kurallara dayanmaktadır. Bu anlamda Ahundov‟un düĢüncelerini destekleyerek Ģunu da belirtmeliyiz ki, “nesihat” sözü Azerbaycan dilinin imla kılavuzu yönünden doğru yazılmıyor. Çünkü hiç bir dil taĢıyıcısı konuĢurken “sene bir nesihet verim” demez. Bu kelime aslında “iyyet” ekli kelimedir ve bizce nesiyyet Ģeklinde iki “y” ile yazılmalıdır. Bu durumda “iyyet” izemorfisini içermeyen Arapça bir kelime Azerî Türkçesinde ses düzeyinde bir değiĢiklikli “iyyet” ekini içeren bir biçim alabilmektedir.

“Ġyyet” ekinin kullanılmadığı kelimeler de vardır. Örneğin, “riyaziyat”(matematik) sözü tek “y” ile yazılmaktadır (Ahundov, 1979, s.81).

(35)

ĠKĠNCĠ BÖLÜM

ARAPÇA ALINTI KELĠMELERĠN AZERÎ TÜRKÇESĠNE GEÇĠġ TARĠHĠ, KAYNAĞI VE KĠTLE ĠLETĠġĠM ARAÇLARINDA

(36)

2.1. Arapça Alıntı Kelimelerin Azerî Türkçesine GeçiĢ Tarihi

Azerbaycan (AteĢler Ülkesi) halkının çeĢitli yabancı dillerle iletiĢimi, tarihi kadar eskidir. Azerbaycan‟ın Batı, Doğu, Güney ve Kuzey komĢuları ile olan çeĢitli iliĢkileri her zaman farklılık göstermiĢtir. Memmedov‟un yazdığı gibi bir taraftan Azerbaycan‟ın Avrupa ile Asya kıtalarının buluĢtuğu yerde Doğu ile Batı arasında bulunan elveriĢli coğrafî konum, diğer taraftan topraklarının doğal kaynakları ve yeraltı sularıyla son derece zengin olması her zaman düĢmanların dikkatini çekmiĢ, dinmeyen savaĢların ve kanlı saldırıların odak noktası olmuĢtur (Memmedov, 1974, s.35).

Azerbaycan halkının düĢmanlara karĢı yürüttüğü savaĢ tarihi, barıĢ dönemleri ile karĢılaĢtırıldığında, ilkinin ikinciden daha uzun olduğu ortaya çıkar. Azerbaycan topraklarında Bakü‟nün yakınında Gobustan‟da "Büyük DaĢ" üzerinde Latince ve ġeki Ģehrinin Büyük Dehne köyünde Yunanca olarak bulunan ilk yabancı yazıtlar muhtemelen M.Ö. I. ve II. yüzyıla ait olsa da (Aliyarov, 1996, s.169), kuĢkusuz Azerbaycanlılar M.Ö. III. asırda Ehemeniler Devleti döneminde Ġranlılarla, ayrıca M.Ö. IV. asırda Ġskender Zulkarneyn döneminde yabancılarla iletiĢim kurmuĢlardır (Bunyadov, Yusifov, 1994, s.120).

Bununla birlikte Azerbaycan topraklarında yabancı dilin muntazam Ģekilde öğrenilmesi V. asra rastlar. O dönemde Azerbaycanlıların yabancı dil öğrenmelerinde Alban Devleti halkının Hristiyanlığı kabul etmesi ile etkili olmuĢtur. Aramî, Latin, Yunan ve Yakın Doğu‟daki diğer dillerle yakından teması olan Albanlar, Hristiyan kaynaklarını kendi torunlarına öğretmek için özel okullar kurmuĢlardır. Bu okullar sadece Ģehirlerde değil, köylerde de etkinliğini gösteriyordu. Alban padiĢahı Vaçag‟ın emri ile bu okulların sayısı arttırılmıĢtır. Vaçag, ülkeyi dolaĢırken, okullarla yakından ilgilenir, çocukları etrafına toplar,

(37)

onlara yüksek sesle okumalarını emreder, çocukların okumalarını dinleyince hazine bulmuĢ birisi gibi mutluluk duyardı (Aliyarov, 1996, s.127).

Azerbaycan halkı tarihî geliĢiminin sonraki dönemlerinde, birçok yabancı dille iç içe olmuĢtur. Orta çağda Farsça ve Arapça, sonraki dönemlerde ise Fransızca, Almanca, Rusça ve Ġngilizce Azerbaycan‟da öğrenilmiĢtir. Bu bağlamda bu diller arasında gözlemlerimize göre en çok sevilen ve öğrenilen dil, Arapça olmuĢtur. ġunu da belirtmemiz gerekir ki, Azerbaycan halkının Arapça ile yakınlığı Arapların Azerbaycan‟ı ele geçirmelerinden önce baĢlamıĢtır. Azerbaycan dilinin ilk yazıtı olan "Kitâb-ı Dede Korkut" destanının baĢ kahramanı Dede Korkut‟un, Hz. Muhammed‟le görüĢüp, Ġslam dinini kabul etmesi ve onu eski Oğuzlar arasında yayması buna güzel bir örnektir (Zeynalov, Alizade, 1988, s.12). Azerbaycan, Araplar tarafından Hz. Muhammed döneminde değil, Ġkinci halife Ömer b. Hattab zamanında feth olunmuĢtur (Bunyadov, Yusifov, 1994, s.100).

Arapların Azerbaycan‟a gelmesi ve Azerbaycan‟ın Ġslam dinini kabul etmesi, Arap dilinin muntazam Ģekilde öğrenilmesinin ilk aĢamasını oluĢturur. Azerbaycan‟ın fethinin Selmân b. Rabî„a tarafından 646 yılında ġemkir‟i, Beylagan‟ı, Gebele‟yi, ġeki‟yi, ġirvan‟ı ele geçirerek, Derbend‟e çıkması ile sona erdiğini göz önünde bulundurduğumuzda (Aliyarov, 1996, s.132), Arapçanın Azerbaycan‟da 1300 yıllık bir geçmiĢi olduğunu söyleyebiliriz. Doğal olarak bu geçmiĢ, Azerbaycan‟ın Abbasîlerin egemenliği altına girmesine kadar devam eden ĠslamlaĢması (Aliyarov, 1996, s.135) ile ilgili olsa da, bundan uzun süre önce Arap hilafetinin Azerbaycan‟a muhacirler göndermesi ile baĢlar. Bunun yanı sıra Suriye, Kûfe, Basra ve baĢka Arap topraklarında Arap muhacirleri toplu olarak Kür-Araz ovasına yayıldılar. “Allah yolunda kendi evinden çıkıp, hicret eden Ģahıs yer üzerinde fazla sığınacak ve geniĢlik bulur” (Nisa, 100) ayetini kendilerine rehber edinen Arap muhacirleri, yerli vatandaĢlar ile yakınlık kurdular ve onlara Arapça öğretilmesinde yardımcı oldular. Ama bir Ģeyi de göz önünde bulundurmak gerekir ki, göç eden Araplar yerli vatandaĢlara Arap dilinin öğretilmesi görevini tam olarak yerine getirememiĢlerdir. Bölge halkının etkisi altında kalan Arap göçmenler, zamanla yerli halkın dilini öğrenerek, kendi dillerini unutmuĢlar ve neticede TürkleĢmiĢlerdir (Aliyarov, 1996, s.136).

(38)

Nitekim Y. E. Berjels‟in yazdığı gibi, XII. asırdan itibaren Azerbaycan‟da yerleĢen Araplar kendi dillerini unutmuĢlar, yerli halkla iç içe olmuĢlar ve sonuç itibarıyla asimile olmuĢlardır (Aliyarov, 1996, s.140).

Ġlginç bir tesadüftür ki, Azerbaycan‟da Arapçayla ilgili ilk bilgiler de XII. asra aittir (Mollayev, 1996, s.29) Diğer kaynaklara baktığımız zaman diyebiliriz ki, Azerbaycan‟da IX. asırdan baĢlayarak Azerîlere Arapçayı öğretmek için medreselerde okutulan derslerin (ġerifov, Nuhavi, 1994, s.29) yanı sıra, aynı zamanda Arapçanın geliĢiminde belli bir oranda etkisi olan dil okulları da mevcut idi (Ağayeva, 1994, s.20). Söz konusu okulların öğrencileri arasında, Muĥammed ibn Zeyd el-Berdeî, Maĥmûd el-Errânî, Muĥammed el-Garabâğî, Ġbn Raĥîm, eĢ-ġekevî, el-EreĢinî, ĤübeyĢ et-Tiflisî, Sa„deddin Sa‛dullah el-Berdeî bulunmaktadır (Memmedeliyev, 1985, s.244).

Bahsedilen bu âlimlere V. M. Memmeddeliyev, Naile Ağayeva ve Arapçacı L. M. Orucova gibi adı geçen okullardan mezun olan Ģahsiyetler de eklenebilir. Bunlara Kuzey Azerbaycan alimleri de katıldığında, Ħatîb Tebrîzî (1030 - 1109), Ebu Muĥammed el-Verendî (1089 - 1146), Sefiyeddîn el-Urmevî (1249 - 1323) Maĥmûd ez-Zencânî (? - 1258) „Ġzzeddîn ez-Zencânî, Cemâleddin Muĥammed el-Erdebilî (? - 1248) gibi ilim adamlarını saymak mümkündür (Memmedeliyev, 1985, s.244-250; Ağayeva, 1994, s.24; Orucova, 1977, s.15-35; Mahmudov, 1982, s.5-12).

Azerbaycan‟da Arap dili eğitimi yapan orta çağ medreselerinin ve Kur‟an-ı Kerimin öğretildiği ortaçağ “Ketâtîb” lerinin tarihi bilinmektedir. Ayrıca bu medrese ve Ketâtîblerde Arapçanın eğitim metodu ile ilgili hiç bir bilgi elde bulunmamaktadır (Ehmedov, Hacıyev, 1993, s.15)

Azerbaycan Sovyet egemenliği altına girdikten sonra “Ders-i Usûl-i Cedîd”in uygulanabilmesi için yeni okullar açılmıĢ, böylece klasik medreseler ve Ketâtîbler ortadan kaldırılmıĢ ve Arap dilinin eğitimi de uzun süre yasaklanmıĢtır (Memmedov, 1972, s.3-10).

Buna ilaveten Azerbaycan‟da Arap, Fars ve Türk dillerinde mevcut olan bütün el yazmalar ve taĢ baskısı usulü ile basılmıĢ eserlerin çoğu mahvedilmiĢ, Arap-

(39)

Fars ve Türk dilleri ile ilgili uzmanların büyük çoğunluğu Azerbaycan‟dan Sibirya‟ya ve Uzak Doğu'ya sürgün edilmiĢlerdir (PaĢazade, 1991, s.21).

Ayrıca Arap dilinin eğitim ve öğretimi ile ilgili bütün çalıĢmalar yok edilmiĢtir. Ancak 1919 yılında kurulan Bakü Devlet Üniversitesinin Edebîyat Fakültesinde Arap-Fars dili ikinci yabancı dil olarak öğretilmeye baĢlanmıĢtır. Arap diline karĢı takınılan tavır ancak 1950‟li yıllardan sonra değiĢmeye baĢlamıĢ, Bakü Devlet Üniversitesi bünyesinde 1957 yılında ġerkĢünaslık (Doğu Bilimleri) Fakültesi kurulmuĢ ve bu Fakültede Arap Dili Bölümü açılmıĢtır (Azerbaycan Devlet Üniversitesinin Elmi Eserleri, 1969, s.6).

Günümüzde Arap dili tüm Azerbaycan‟a yayılmıĢtır. Bir taraftan yeni oluĢan özel üniversiteler ve enstitüler, diğer taraftan yeniden yapılanan özel gimnaziya ve liselerde, ayrıca Bakü‟de bulunan camilerin bünyesinde ve Ġslam Hayriye Kurumlarının düzenledikleri iki yıllık kurslarda Arapça eğitimi büyük hız kazanmıĢtır. Günümüzde ülkenin çeĢitli eğitim kurumlarında Arapçanın eğitimi ile sadece Azerbaycanlılar değil, Türkiye, Mısır, Irak, Suriye ve diğer Arap ülkelerinden gelen uzmanlar da ilgilenmektedir. Azerbaycan‟ın bağımsızlığını kazanmasından sonra ülke çapında Arapça öğrenimine ilgi artmıĢtır.

Bugün bağımsız Azerbaycan devletinin devlet simgelerinden biri de onun dilidir. Azerî Türkçesi tarihin çeĢitli dönemlerinde Azerîlerin diline karĢı yapılan haksızlıkların, baskı ve olumsuz yaklaĢımların izleri hâlâ görülmektedir. Bunun yok edilmesi için ülkede olumlu havanın olmasına rağmen hâlâ edebî dilimizin aynası hesap ettiğimiz toplum hayatının en hassas yönü sayılan basın-yayın ve görsel yayınların çoğunda dilimizin kuralları çiğnenmekte, yabancı kelime ve ifadelerin gereksiz kullanılması ve bunların giderilmesi veya tercümesi, karĢılıklı Ģekillerinin veya açıklanmasının belirtilmesi için hiç bir çaba gösterilmiyor.

XX. yüzyılın 90‟lı yıllarından itibaren dünyada ve onun bir parçası olan Azerbaycan‟da oluĢan siyasî değiĢmeler her Ģeyden önce basın-yayında müĢahede edilmekte, yeni oluĢan siyasî durumburada kendini göstermektedir.

Baktığımızda, Azerî Türkçesi, Türk dilleri içerisinde çok yaygın ve geliĢmiĢ bir dildir. Nizâmî Gencevî, „Ġmâddeddin Nesîmî, Meĥemmed Fuzûlî, ġah Ġsmail

(40)

Ħeŧâî, Molla Penah Vagif, Molla Velî Vidadî, Gasım Bey Zakir, HurĢud Banu Natavan, Mirze Feteli Ahundov, Celil Memmedguluzade, Seyid Ezim ġirvanî, Mirze Elekber Sabir, Neriman Nerimanov, Cefer Cabarrlı, Semed Vurgun, Behtiyar Vahabzâde gibi tanınmıĢ yazarların eserleri bu dilde yazılmıĢdır. “Kelîle ve Dimne”, Nizamî Gencevî‟nin “Ħemse”si, Homer‟in “Odissey”i, Dante‟nin “Ġlahi Komediyası”, V. Ghote‟nin “Faust” eseri ve ġekspir‟in ve birkaç piyesinin çağdaĢ Azerî Türkçesine tercümesi bu dilin sabit gramer yapısı, zengin imla klavuzu ve ifade tarzlarında açıkça kendini göstermektedir.

Yaptığımız araĢtırmalarda Azerbaycan ve Arap dili arasında tarihî iliĢkilerin olduğunu gördük. Azerî Türkçesinde Arapça kökenli sözlerin, Arapçadaysa Türkçe sözcüklerin kullanılması bu bağlılığın bir delilidir. Günümüzde de bu Arapça kökenli sözlerin Azerî Türkçesinde sıkça kullanıldığı görülmektedir.

Dilbilimin en önemli yönlerinden biri de, tarihin çeĢitli dönemlerinde dilin geliĢimini sağlayan etkenleri incelemesidir. Dildeki yapı değiĢmeleri, toplumun ve toplum taĢıyıcılarının hayattaki rolü ile dolayısıyla bağlantılı olduğunu düĢünmekteyiz.

Dillerin sadece kendi imkânlarıyla değil, aynı zamanda karĢılıklı alıĢ-veriĢ yoluyla zenginleĢmesi ve geliĢmesi mümkündür. Bu yaklaĢımla diller arasındaki bağlılık meselesi, çağdaĢ dilbilimin en ilginç yönlerinden birisidir.

Diller arasındaki iletiĢim, toplumun geliĢimi ile bağlı olan geniĢ ve uzun bir süreçtir. Diller arasındaki iletiĢim konusunda kültürel, ekonomik ve baĢka bağların hatta etnik etkenlerin bile varoluĢunu dikkate alırsak, bu alanda çalıĢılması gerektiğinin önemi daha çok ortaya çıkacaktır.

Azerî Türkçesi araĢtırıldığında, bu dilde günümüzde de Azerî Türkçesinin ayrılmaz bir parçası hâline gelen çok sayıda Arapça kelime ve ifâdelerin kullanıldığı görülür. Muhtemelen Arapçadan bazı alıntılar Azerî Türkçesine VII.-IX. yüzyıllar arasında geçmiĢtir. Bunlar Arapların Azerbaycan‟ı fethinden sonra hilâfetin himâyesinde uzun süre kalması ile bağlantılıdır. IX. ve X. yüzyılda Azerbaycan, özellikle de Nahçivan‟ın hilâfette yer alması, onun diğer Orta Doğu ülkeleri ile ekonomik, siyasî ve kültürel iliĢkilerin önemli derecede geliĢmesini sağlamıĢtır.

(41)

Azerbaycan‟da günümüzde de bazı yer adları (toponimler) Arapça isimleriyle olduğu gibi kalmıĢtır. Bu da Arapların Azerbaycan‟da yaĢadıklarının bir kanıtıdır. Arapça olan bu yerlerin insanları günümüzde de kendilerini Arap olarak bilmektedirler. DıĢ görüntüleri (antropolojisi), farklılıkları, gelenekleri vb. onların Türk değil, Sâmî kökenli olduklarını göstermektedir. Bu insanlar, XIX. yüzyılın ortalarına kadar kendi aralarında bozuk bir Arapçayla iletiĢim kuruyorlardı (Bünyatov, 1965, s.176).

Z. M. Bünyadov, Arap askeri kamplarının bir zamanlar Azerbaycan‟da yerleĢtiğini kanıtlayan aĢağıdaki yer adlarının listesini Ģu Ģekilde vermiĢtir:

“Guba ilçesi – Araplı, Arapkeymuraz, Arapdagpa, Araphacılı;

ġamahı ilçesi – Araplar, ArapuĢağı, Arapgedim, (Gafgaz regionunda “Arap” adı ile baĢlanan en gedim yaĢayıĢ meskeni) ArapĢamlı, ArapĢahverdi;

Kürdemir ilçesi – Arapgiyaslı, Arapçeltikçi, Arapsarvan;

Göyçay ilçesi – Arapcebirli, Araphana, Arapmehdibey, ArapĢahverdi; Salyan ilçesi – Arapbedirhan, ArapgardaĢhan;

Lenkeran ilçesi – Arap;

AğdaĢ ilçesi – Arap, Arapkukel, Arapbesre, Arapocag, ArapĢeki, ArapĢeyh; Laçın ilçesi – Arap, Araplı;

Gedebey ilçesi – Araparı vb.” (Bünyatov, 1965, s.178).

Azerbaycan‟a gelen Araplar, Muğan, ġirvan ve Aran‟ın geniĢ bölgelerine yerleĢip, Azerbayca‟nın Berde, Beylegan, Derbend, ġamahı gibi tarihi Ģehirlerinde, aynı zamanda Kasan, Mütavakkile gibi yeni yerleĢim alanlarında yaĢıyorlardı.

Azerbaycan‟da o zaman Ġslamî düĢüncelerin var oluĢuyla ilgili olarak Arapçanın grameri, poetika (Ģiir sanatı), gök bilim, doğa bilimleri, fıkıh, matematik, mantık gibi ilimler öğreniliyordu. Medresede öğretim görenler Arapçayı öğrendikten sonra baĢka ilmi bilgilere sahip olmak için Müslüman Doğusunun kültürüne vakıf olmak olanağı elde ediyorlardı (Mamedov, 1965, s.28).

Azerbaycan halkının kendi aydınlarının zengin Ġslam kültürünün ve bilimin çeĢitli alanlarının geliĢmesinde katılımlarından dolayı hiç Ģüphesiz övünmeye hakları

Referanslar

Benzer Belgeler

Bakü’nün sanat nabzını tutan birçok aydın bugün bu güzel mekânda edebiyat meclisine katılmak için yavaş yavaş parkta toplanıyorlar.. Sonbahardan kalma bu güzel

24 Ağustos 2001 tarihinde Türk savaş uçaklarının Bakü semalarında uçarak Azerbaycan’ın yanında olduğunu göstermesine Vahabzade çok sevinir, Türk uçaklarının

• 25–26 Şubat 1992'de Ermenistan'a bağlı kuvvetlerin Azeri sivilleri topluca katlettiği Hocalı Katliamı, İnsan Hakları İzleme Örgütü de dahil olmak. üzere

Örneğin 11.05, Türkiye Türkçe- sinde “on biri beş geçiyor” şeklinde ifade edilirken Azerbaycan Türkçesinde “on ikiye beş işlemiş” olarak kullanılmaktadır.. 10.30

Bakü-Tiflis-Ceyhan petrol boru hattı döşenirken Britiş Petroleum şirketi tarafından gerçekleştirilen eylemler daha önce de ciddi olarak protesto ediliyordu?. 2004 Kas

Köye 2016 Mart ayında pişmiş toprak malzeme kullanım alışkanlıkları ile ilgili yapılan bir ön saha çalışması için gidilmiş, bazı eski taş binalarda

Ahmedov (2000:66) Yeniden yapılanma dönemi sonrasında çağdaş Azerbaycan resim sanatında ortaya çıkan gruplar, sanat merkezleri etrafında toplanan sanatçılar

operası ile başlayan Azerbaycan klasik müziği; lied, opera, bale, senfoni, koro müziğinin gelişmesinde önemli roller oynamıştır. yüzyılda konservatuarların,