II. BÖLÜM
2.2. Arapça Alıntı Kelimelerin Tarihî Seyri ve Azerbaycan Edebî Dilinde
Arapça alıntı sözcükler, Azerî Türkçesinde belirli bir orandadır. Bunlar kaynak itibarıyla çeĢitlilik gösterirler. Bu tür alıntı kelimeler bütün dillerde vardır. Ancak sayıları ve geçiĢ tarihleri aynı değildir. Bu sözler, bazı dillerde çok, bazılarında ise azdır. Bunda belli tarihî faktörler, zaman ve mekân, iletiĢim imkânları etkili olmuĢtur. ÇağdaĢ Kore dilinin yarısı %50‟si, Rusçanın ise %15‟i alıntı kelimelerdir. Almancada onbinlerce kelime çeĢitli dillerden alınmıĢtır. Bu tür kelimelerin dilimizde sayısı %15 oranındadır (Hesenov, 1988, s.117).
Köken bakımından alıntı kelimeler doğrudan veya dolaylı yolla olur. Bu doğrudan alınmalar bir dilden diğerine baĢka bir dilin aracılığı olmadan geçer.
Genelde Arapça kökenli kelimelerin hepsi dilimize böyle geçmiĢtir (Hesenov, 1988, s.118).
Azerî Türkçesinde kullanılan Arapça kökenli kelimelerin bir çoğu Ģekil ve anlamca dilimize tam olarak uyarlanmıĢtır. Bu kelimeleri kendi öz sözlerimiz gibi algılamaktayız. Örneğin, hava, aħır (son), fikir, aķıl, tayfa (grup), zaman, raĥat, salam (selam), ħalk, mektep, telebe vb. kelimeler Arapça söyleniĢ özelliklerini kaybederek dilimizde yaygın olarak kullanılan kelimeler olmuĢlardır (Ĥesenov, 1988, s.128).
Arapça kökenli kelimeleri dilimizde kullanım bakımından iki grupta inceleyebiliriz:
1) Hem günlük konuĢma dilinde hem de edebî dilde kullanılarak Ģekil ve anlamca tam özleĢtirilmiĢ, dilimizde vazgeçilmez özellikler kazanmıĢ sözler. Örneğin, fayda, mekteb, ķalem, ĥekim, ders, elm, me„îĢet, salam, ħalk, gezeb, gerib, raĥat, gam, sakit, sakin, gaide, tayfa, eks, Ģam vb.
2) Sadece edebî dilde kullanılan Arapça kökenli kelimeler: irtica, iftiħar, tecessüm, teĢebbüs, tezminat, mügabil, mütereddid zümre, ikrah, intibah, istigbal, meħrec, mecra, mücerred, tekzib, terħis, tesbit, teĥrik, iħtiĢaĢ, istintag, müstentig, vb. (Hesenov, 1988, s.129).
Arapçanın Azerî Türkçesine etkisi VII.-XIV. yüzyıllara kadar uzanır. Arapçadan geçen kelimelerin çoğu din, ilahiyat ve dînî bilimlerle ilgilidir. Bu etki zayıfladıkça, Arapça itibarını ve ihtiyaçları karĢılama özelliğini kaybetmeye baĢlar. Bu kelimeler, 1930‟lu yıllardan sonra artık kendi konumunu Rus dili ve Rus dili aracılığıyla baĢka dillerde geçen kelimelere bırakır. ġimdi Azerî Türkçesinde Rusça ve Avrupa dilleri kökenli kelimeler sayı yönünden üstünlük kazanmıĢtır.
VII.-IX. yüzyıllarda Azerbaycan‟da yazı dili Arapça olmuĢtur. Azerbaycan Ģairleri Gatran Tebrizî, Ħatib Tebrizî, Ħagânî, Nizamî, Fuzulî ve baĢkaları eserlerini Arapça yazmıĢlardır. Arapların Azerbaycan‟ın Muğan, ġirvan, Aran bölgelerinde ve eski Ģehirlerinden Berde, Beylegan, Gızılribat, Zirve, ġehreban, Altunkörpü, Erbil, Mosul, ġamahı vb. illerinde yaĢamaları, Arap ordusuna çok sayıda Türklerin alınması, Emirlik ve orduda yüksek görev almaları, ticaret, ziraat ve tarım alanında
çalıĢmaları, Türk halkları ile Arapların karĢılıklı iliĢkisini göstermektedir. Türk dilinin Arapçaya etkisi XI. yüzyıldan sonra baĢlar, Osmanlı döneminde daha da yaygınlaĢır (A.S.E.A, Nesimi Adına Dilçilik Ġnstitutu, 1978, s.139).
XIII.-XIV. yüzyıllardan baĢlayarak Arapça itibarını yitirir. Bilimsel alanda Fars dili, edebiyat alanında Azerbaycan konuĢma dili üstünlük kazanır. XVI. yüzyılda Azerbaycan dili resmî devlet dili, idare ve yazı dili olur (A.S.E.A, Nesimi Adına Dilçilik Ġnstitutu, 1978, s.139).
Azerbaycan dilinde çok sayıda Arapça kökenli kelimeler olduğu gibi, Arapçada da Azerî Türkçesinden alınmıĢ çok sayıda kelime ve ifadeler vardır. Bu kelimelerden örnek olarak aĢağıdakileri gösterebiliriz:
“PaĢa, çörek, Ģapka, galpag, gazma, külüng, çuval, yemek, dondurma, damğa, kelbetin, gavun, araba, pozug, lempe, boyag, bayrag, teneke, yaltag, camıĢ, saç, basdırma, doğru, kürek, çovdar, boğaz, bağ, burğu, zoğal, gayıĢ, gıĢlag, günbez, kürk, hanım, gundag, süngü, çanta, vb.” (Müasir Azerbaycan Dili, 1978, s.140).
ġu bir gerçek ki, alıntı kelimeler bağlı olduğu dilin sesbilimsel formatlarına, gramer ve semantik kurallarına uyar ve belli değiĢiklikler gösterir.
Dikkat çekici değiĢmelerden biri de bu tür alıntı kelimelerden bazı seslerin atılmasıdır. Bu olay dilin sesbilimsel normlarına uyum sağlamak açısından çok önemlidir. Örneğin, Arapçadan alınmıĢ “âlim” sözü Azerî Türkçesine geçtikten sonra o sözde bulunan boğaz sesi „ayn((ع kendi fonksiyonunu kaybeder. Bunun yerine bu kelimedeki “a” ünlüsü uzar. Buna benzer sesbilimsel değiĢiklikler diğer Arapça kelimelerde de vardır. Örneğin, Arapçada “ma„ârif (bilgi)”, “ma„âş (yaşam)”, âdem
(insan)”, “sâ„at (saat)”, “devâ (ilaç)‟”, “vaķt (vakit)”, “zemân (zaman)”, “fâ‟ide (fayda)”, “ĥarâm (haram)”, “kerre (defa)”, “şem‛ (mum)”, “demâğ (beyin, akıl)”
kelimeleri, bizim dilimize geçtikten sonra ses değiĢkenliğine uğrar. Kendi Ģeklini, telaffuzunu, belli oranda anlamını değiĢtirir. O sözler dilimizde “maarif(eğitim)”,
“maaş”, “adam”, “saat”, “dava”, “vaħt”, “zaman”, “fayda”, “haram”, “kere”,
“şam„”, “damag (damak)” Ģeklinde kullanılmaktadır (A.S.E.A, Nesimi Adına
Sırf sesbilimsel değiĢmelerden baĢka kendi biçimini değiĢtiren sözlere de dilimizde rastlanmaktadır. Örneğin, Arapçada “đâyi‛ (kayıp)”, meħâzin (depolar)”,
“şehr (ay)”, “zehr (zehir)”, “naķl(taşımak)”, “‛avret (ayıp)”, “müslim
(müslüman)” gibi kelimeler dilimize geçtikden sonra “zay(kayıp)”, “mağaza (dükkan)”, “şeher (şehir)”, “zeher (zehir)”, “nağıl (hikaye)”, arvad (eş, kadın)”, “müselman (müslüman)” Ģeklinde kullanılmaktadır. Görülüyor ki, bazı kelimeler
sadece semantik olarak değiĢirken bazıları da hem Ģekil hem de anlam kaymasına uğramıĢtır (A.S.E.A, Nesimi Adına Dilçilik Ġnstitutu, 1978, s.138).
Arapçada yalnız yazı anlamında kullanılan “ħat” kelimesi dilimizde bir kaç anlam ifade eder. Dilimize geçmiĢ olan “gubar” kelimesi Arapçada toz anlamındadır (Baranov, 1976, s.711). Lâkin bizim kulllandığımız “gubar” sözü “toz” anlamında değil, dert, gam, keder anlamındadır.
Bazı kelimeler aynen Arapça karĢılığı ile Azerîcede kullanılır. Örneğin, Arapça “iħtilâf” (َفَلَخ‟den) karıĢıklık, dolaĢıklık, kuralsızlık, fikir ayrılığı anlamındadır (Baranov, 1976, s.295). Azerî Türkçesinde de fikir ayrılığı anlamındadır.
Bu kelimenin kullanımını kitle iletiĢim araçlarında gösterecek olursak:
“Müellif öz gehremanını daim iĢde; hereketde, ciddi mübahisede ve ihtilafda geleme almıĢ” (Azerbaycan, 1987, s.32).
Azerî Türkçesinde kullanılan “śadr” sözü Arapçadan alınmıĢtır. Bu dilde
“śadr” sözü “yürek, kalp” vb. anlamındadır (Ahundov, 2006, s.544). ÇağdaĢ Azerî Türkçesinde bu kelime vazife (görev) anlamındadır.
Bu kelimenin kullanımını kitle iletiĢim araçlarındaki Ģu örneklerle gösterebiliriz:
“Bütün hallarda kolhoz sedrinin seçilmesinin mesuliyyeti kolhozçuların ve
onların ali organı olan ümumi yığıncagların selahiyyetine dehildir.” (Elm ve Heyat, 1988, s.5).
“Kolhoz sedri dövlet iĢlerine ve seçkili vezifelere ireli çekildikde o yalnız kolhozçuların ümumi yığıncağının gerarı ile tutduğu vezifeden azad edilir” (Elm ve Heyat, 1988, s.4).
“Onu üç-dörd balaca kende Ģura sedri seçibmiĢler” (Azerbaycan Gadını, 1992, s.12).
Yine Arapçada “ħalķ”- yaratılmıĢ anlamındadır. Azerî Türkçesinde ise, halk
kitle, cemaat anlamı içerir. Bu gibi anlam değiĢmelerine Arapçada sıra, büro
anlamına gelen mekteb kelimesi okul, yazar; sekreter anlamına gelen kâtib kelimesi yönetici anlamına gelmektedir (Mirzezâde, 1962, s.9).
Yukarıdaki tespit ve örneklerden anlaĢıldığına göre, Arapça alıntı kelimeler tarihî süreç içinde Azerî Türkçesinde varlığını sürekli korumuĢ ama az ya da çok yapısal ve anlamsal değiĢime uğramıĢtır.