• Sonuç bulunamadı

Dozimetre taşıyan sağlık çalışanlarında iş yükünün iyonlaştırıcı radyasyon risk algısına etkisi

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Dozimetre taşıyan sağlık çalışanlarında iş yükünün iyonlaştırıcı radyasyon risk algısına etkisi"

Copied!
140
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

T.C.

SELÇUK ÜNĠVERSĠTESĠ SAĞLIK BĠLĠMLERĠ ENSTĠTÜSÜ

DOZĠMETRE TAġIYAN SAĞLIK ÇALIġANLARINDA Ġġ

YÜKÜNÜN ĠYONLAġTIRICI RADYASYON RĠSK ALGISINA

ETKĠSĠ

Halil TÜRKTEMĠZ

YÜKSEK LĠSANS TEZĠ

SAĞLIK YÖNETĠMĠ ANABĠLĠM DALI

DanıĢman

Doç.Dr. Yunus Emre ÖZTÜRK

(2)

T.C.

SELÇUK ÜNĠVERSĠTESĠ SAĞLIK BĠLĠMLERĠ ENSTĠTÜSÜ

DOZĠMETRE TAġIYAN SAĞLIK ÇALIġANLARINDA Ġġ

YÜKÜNÜN ĠYONLAġTIRICI RADYASYON RĠSK ALGISINA

ETKĠSĠ

Halil TÜRKTEMĠZ

YÜKSEK LĠSANS TEZĠ

SAĞLIK YÖNETĠMĠ ANABĠLĠM DALI

DanıĢman

Doç.Dr. Yunus Emre ÖZTÜRK

(3)
(4)

ii ÖNSÖZ

Radyasyon insan yaĢamını olumsuz etkileyen ve bireylerin beĢ duyu organıyla algılayamadığı gizli bir tehlikedir. Sağlık hizmetlerinde de tanı ve tedavi amacıyla iyonlaĢtırıcı radyasyon ve türevleri kullanılmaktadır. Böylece hastaların tanı koymak ve onları tedavi edebilmek için iyonlaĢtırıcı radyasyon alanlarında çalıĢan sağlık çalıĢanları, kendi sağlıklarının bozulmasını riske atmaktadırlar. ĠyonlaĢtırıcı radyasyon alanında görev yapan sağlık çalıĢanlarının iĢ yükünün fazla olması da daha fazla radyasyona maruz kalmalarına neden olmaktadır. Bu araĢtırma Selçuk Üniversitesi Selçuk Tıp Fakültesi Hastanesi ve Necmettin Erbakan Üniversitesi Meram Tıp Fakültesi Hastanesi'nde görev yapan sağlık çalıĢanlarında iĢ yükünün radyasyon risk algısına etkisi değerlendirilmeye çalıĢılmıĢtır.

Lisans ve yüksek lisans eğitimim boyunca bana her türlü desteği veren, bana yol gösteren, değerli vaktinden ödün verip benimle yakından ilgilenen, tezimin her aĢamasında yanımda olan danıĢman hocam Doç. Dr. Yunus Emre Öztürk'e, yine lisans ve yüksek lisans eğitimim süresince maddi manevi desteğini esirgemeyen değerli hocam Doç. Dr. Musa Özata’ya, en içten dileklerimle teĢekkür ederim.

AraĢtırmamı yapabilmem için gerekli izni sağlayan Selçuk Üniversitesi Selçuk Tıp Fakültesi Dekanlığı’na ve Necmettin Erbakan Üniversitesi Meram Tıp Fakültesi Dekanlığı’na ve yardımlarından ötürü Selcen Sakaoğlu Manavgat'a sonsuz teĢekkürlerimi sunuyorum.

AraĢtırmam için gerekli verileri toplamamda o kadar iĢ yüküne rağmen bana vakit ayırıp anket dolduran Selçuk Üniversitesi Selçuk Tıp Fakültesi ve Necmettin Erbakan Üniversitesi Meram Tıp Fakültesi Hastanesi sağlık çalıĢanlarına gönülden teĢekkürlerimi sunuyorum.

Beni bu günlere getiren ve tezimi yaparken maddi manevi desteklerini eksik etmeyen, iyi günümde de kötü günümde de hep yanımda olan aileme teĢekkür ediyorum.

Bu araĢtırma iĢ yükü ve iyonlaĢtırıcı radyasyon risk algısı konulu araĢtırmalara referans olmasını dilerim.

(5)

iii ĠÇĠNDEKĠLER

1. GĠRĠġ ... 1

1.1. ĠĢ Yükü ... 3

1.2. Algı ve Risk Kavramları ... 4

1.3. ĠĢ Yükü ve Risk Algısı ĠliĢkisi ... 6

1.4. Sağlık Kavramı ve Sağlık Hizmetleri ... 7

1.5. ÇalıĢan Sağlığı ve ĠĢ Güvenliği ... 8

1.6. Sağlık Kurumlarında ÇalıĢma Ortam Faktörleri ... 12

1.7. Sağlık Kurumlarında ĠĢ Kazaları ... 25

1.8. Sağlık Kurumlarında Meslek Hastalıkları ... 26

2. GEREÇ ve YÖNTEM ... 32

2.1. AraĢtırmanın Amacı ... 32

2.2. AraĢtırmanın Önemi ... 32

2.3. AraĢtırmanın Yeri ve Zamanı ... 32

2.4. AraĢtırmanın Evreni ve Örneklemi ... 33

2.5. AraĢtırmanın Sınırlılıkları ... 34

2.6. AraĢtırmada Kullanılan Veri Toplama Araçları ... 35

2.7. AraĢtırmanın ÇalıĢma Takvimi ... 36

2.8. Verilerin Analizi ... 37 2.9. AraĢtırmanın Hipotezleri... 38 3. BULGULAR ... 44 3.1. Tanımlayıcı Bulgular ... 44 3.2. Çözümleyici Bulgular ... 64 4. TARTIġMA ... 96

4.1. Katılımcıların ĠyonlaĢtırıcı Radyasyon Risk Algısı ile Sosyo-Demografik Özelliklerin Ġncelenmesi ... 97

4.2. Katılımcıların ĠyonlaĢtırıcı Radyasyon Risk Algısı ile ÇalıĢma Ortamı, ÇalıĢma KoĢulları ve ÇalıĢma ĠliĢkileri Ġle Ġlgili Özelliklerin Ġncelenmesi ... 99

4.3. Katılımcıların Radyasyon Risk Algısı ile DavranıĢ Özelliklerinin Ġncelenmesi ... 102

4.4. ĠyonlaĢtırıcı Radyasyon Risk Algısı ile Katılımcıların Kaygı Düzeylerinin Ġncelenmesi ... 103

4.5. Katılımcıların ĠyonlaĢtırıcı Radyasyon Risk Algısı Ġle ĠyonlaĢtırıcı Radyasyon Ġle Ġlgili Bilgi Düzeylerinin Ġncelenmesi ... 104

4.6. Katılımcıların ĠĢ Yükünün ĠyonlaĢtırıcı Radyasyon Risk Algısına Etkisinin Ġncelenmesi ... 104

(6)

iv 4.8. Katılımcıların ĠĢ Yükünün ÇalıĢma Ortamı, ÇalıĢma KoĢulları ve ÇalıĢma ĠliĢkileri Ġle

Ġlgili Verilerle Ġncelenmesi ... 106

4.9. Katılımcıların DavranıĢ Özellikleri, Kaygı Düzeyleri, Bilgi Düzeyleri Ġle ĠĢ Yükü Verilerinin Ġncelenmesi ... 108 5. SONUÇ ve ÖNERĠLER ... 109 5.1. Sonuçlar ... 109 5.2. Öneriler ... 116 6. KAYNAKÇA ... 118 7. EKLER ... 123 EK A : Anket Formu ... 123

EK B: Etik Kurul Onayı ... 128

EK C : AraĢtırma Ġzni ... 129

(7)

v KISALTMALAR

DSÖ : Dünya Sağlık Örgütü

ILO : International Labour Organization (Uluslararası ÇalıĢma Örgütü) OSHA : Occupational Safety and Health Administration (Mesleki Sağlık ve Güvenlik Birliği )

NIOSH : The National Institute for Occupational Safety and Health (Ulusal Mesleki Sağlık ve Güvenlik Enstitüsü)

AHA : American Hospital Association (Amerikan Hastanesi Derneği) ĠSGK : ĠĢ Sağlığı ve Güvenliği Kanunu

ĠSĠG : ĠĢ Sağlığı ve ĠĢ Güvenliği BT : Bilgisayarlı Tomografi

MMED : Maksimum Müsaade Edilen Doz RGK : Radyasyon Güvenlik Komitesi

TMMOB : Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği KMO : Kaiser-Meyer,Olkin

SÜSTF : Selçuk Üniversitesi Selçuk Tıp Fakültesi

(8)

vi ÖZET

T.C.

SELÇUK ÜNĠVERSĠTESĠ SAĞLIK BĠLĠMLERĠ ENSTĠTÜSÜ

Dozimetre TaĢıyan Sağlık ÇalıĢanlarında ĠĢ Yükünün ĠyonlaĢtırıcı Radyasyon Risk Algısına Etkisi

Halil Türktemiz

Sağlık Yönetimi Anabilim Dalı YÜKSEK LĠSANS TEZĠ / KONYA-2016

Amaç: Bu araĢtırma; Konya'daki üçüncü basamak hastanelerde, dozimetre taĢıyan sağlık çalıĢanlarının iĢ yükü durumunun, iyonize radyasyon risk algılarına etkisini belirlemeyi amaçlamaktadır.

Önemi: Günümüz sağlık hizmetlerinde hastalara tanı ve tedavi uygulamaları için iyonlaĢtırıcı radyasyon yayan cihazlar sık kullanılmaktadır. Bu cihazlar kullanılırken, hastalar ile beraber çalıĢanlar da iyonlaĢtırıcı radyasyona maruz kalmaktadır. X-ıĢınları organizmalara, canlı olan dokulara zarar vermektedir veya öldürücü etki yapmaktadır. Bu nedenle hastaların ve sağlık çalıĢanlarının X-ıĢınlarına gereksiz yere maruz kalmasının önüne geçilmelidir. ĠyonlaĢtırıcı radyasyon alanında görev yapan sağlık çalıĢanlarının iĢ yükünün fazla olması da daha fazla radyasyona maruz kalmalarına neden olmaktadır. AraĢtırma sağlık çalıĢanlarının iĢ yüklerindeki artıĢın, iyonlaĢtırıcı radyasyon risk algılarını nasıl etkilediğini göstermesi açısından önem arz etmektedir.

Gereç ve Yöntem: AraĢtırma, Konya ilinde hizmet veren Selçuk Üniversitesi Selçuk Tıp Fakültesi Hastanesi ve Necmettin Erbakan Üniversitesi Meram Tıp Fakültesi Hastanesi'nde dozimetre taĢıyan sağlık çalıĢanları üzerinde yapılmıĢtır. AraĢtırma evreninden bir örneklem seçilmemiĢ ve evrenin % 90,95'ine ulaĢılmıĢtır. Veriler, Sakaoğlu Manavgat (2011) tarafından hazırlanmıĢ olan "Mesleksel ĠyonlaĢtırıcı Radyasyon Risk Algısı Anketi" ve Caplan ve ark(1980) tarafından geliĢtirilmiĢ 11 maddelik iĢ yükü ölçeği kullanılarak elde edilmiĢtir. Veriler SPSS 20.0 paket programı ile analiz edilmiĢtir. Katılımcıların, hane aylık gelir ortalaması, kaygı düzeyleri, bilgi puanları, iĢ yükü ortalaması ile iyonlaĢtırıcı radyasyon risk algıları arasındaki iliĢkileri belirlemek için korelasyon analizi kullanılmıĢtır. Ortalamalar arası ikili karĢılaĢtırmalarda "Bağımsız Örneklem t Testi", ikiden fazla grupların ortalamalarının karĢılaĢtırılmasında "Tek Yönlü Varyans Analizi" kullanılmıĢtır. ĠĢ yükünün iyonlaĢtırıcı radyasyon risk algısına etkisini belirlemek için "Basit Doğrusal Regresyon Analizi" kullanılmıĢtır.

Bulgular : Katılımcıların; yaĢ ortalaması 32,55 ± 7,41, %57,7'si erkektir, %63,7'si evlidir ve %59,7'si çocuk sahibidir. Katılımcıların iyonlaĢtırıcı radyasyon risk algısı ortalaması 7,51 ± 2,09 olarak bulunmuĢtur. Katılımcıların genel olarak yaĢam olayları ile ilgili kaygı düzeyleri ortalaması 5,59 ± 2,34 olarak bulunmuĢtur. Katılımcıların iyonlaĢtırıcı radyasyon alanlarında görev yapmalarından dolayı ileride bir sağlık sorunu geçirmeleriyle ilgili kaygı düzeyi ortalaması ise 6,98 ± 2,19 olarak bulunmuĢtur. Katılımcıların iĢ yükü ortalaması da 3,54 ± 0,59 olarak bulunmuĢtur.

Sonuç: Katılımcıların yüksek risk algısına ve fazla iĢ yüküne sahip oldukları tespit edilmiĢtir. ĠĢ yükündeki artıĢın pozitif yönde ve istatistiksel olarak anlamlı bir Ģekilde iyonlaĢtırıcı radyasyon risk algısını etkilediği saptanmıĢtır. Katılımcıların iĢ yükü arttıkça, iyonlaĢtırıcı radyasyon risk algısı da arttığı sonucuna ulaĢılmıĢtır. Fakat; hekimlerin iĢ yükü ortalaması diğer meslek gruplarına göre anlamlı derecede yüksek iken, iyonlaĢtırıcı radyasyon risk algısı diğer meslek gruplarından düĢük çıkması dikkat çekmektedir.

(9)

vii SUMMARY

REPUBLIC of TURKEY SELCUK UNIVERSITY HEALTH SCIENCES INSTITUTE

The Effect Of Workload On Risk Perception In Healthcare Workers Carrying Dosimetre

Halil Türktemiz

Department of Health Care Management MASTER THESIS / KONYA-2016

Objective:This study aims at detecting the effect of health professionals’ workload with dosimeter in tertiary hospitals in Konya on risk perception of ionizing radiation.

Significance: Devices spreading ionizing radiation for diagnostic and treatment modalities in daily medical practice are frequently used. While using these devices, health professionals are also exposed to ionizing radiation, as well as patients. X-rays damage organisms or have fatal effects on living tissues. So, patients and health professionals should be protected against unnecessary exposure to X-rays. Intense workload experienced by health professionals in hospital settings including ionizing radiation also leads the professionals to be exposed to extra radiation. Our study is significant in order to indicate how the increase experienced by health professionals at work affects the risk perception of ionizing radiation.

Material and Method: The study was performed in health professionals with dosimeter in two university hospitals in Selcuk Medical School of Selcuk University and Meram Medical School of Necmettin Erbakan University. No specific cosmos was selected for the study, but 90.95% of all professionals were investigated as samples. The data were obtained via “The Questionnaire for Occupational Ionizing Radiation Risk Perception” prepared by Sakaoglu, Manavgat (2011) and an 11-item workload scale developed by Caplan et al. (1980), and analyzed with SPSS 20.0 software package. A correlation analysis was performed to define the association between ionizing radiation risk perception of participants and their mean monthly income, anxiety level, information scores and mean workload. For pair comparisons between averages, “The Independent Sampling t Test” and for comparing the averages of groups with more than two, “TheOne-WayVariance Analysis” were used. To determine the effect of workload on ionizing radiation risk perception, “The Simple Linear Regression Analysis” was used.

Results: Mean age rate of participants was 32.55±7.41, and 57.7% were men while 63.7% were married, and 59.7% had offsprings. Mean ionizing radiation risk perception of participants was found as 7.51±2.09. Mean anxiety levels of participants for life events were found as 5.59±2.34. However, participants’ mean anxiety levels for experiencing a future health challenge were found as 6.98±2.19. Mean workload of participants was also found as 3.54±0.59.

Conclusion: Participants were detected to have high risk perception and intense workload. The increase seen in workload was found to affect participants’ ionizing radiation risk perception positively and significantly. As workload increases, ionizing radiation risk perception of participants was observed to be increased, as well. However, while mean workload of physicians was significantly higher than that of other professions, the fact that ionizing radiation risk perception of physicians was found lower draws-attention.

(10)

1 1. GĠRĠġ

Ġnsanlar yaĢamlarını devam ettirebilmek için çalıĢma hayatı içerisinde yer almak zorundadır. Bu zorunluluk iĢ türüne göre farklı riskleri de beraberinde getirmektedir. Her iĢ alanının kendi çalıĢma koĢullarına göre riskleri de değiĢmektedir. ĠĢ verenler bu riskleri en aza indirmek için önlemler alarak çalıĢan sağlığını korumak zorundadır. ÇalıĢan sağlığı ve iĢ güvenliği ile ilgili önlemlerin çoğunun iĢyeri kurulmadan, plan ve proje aĢamasında iken alınması gerekmektedir. ĠĢ hayatında büyük bir öneme sahip olan çalıĢan sağlığı ve iĢ güvenliği önlemleri, iĢyerindeki bina, kullanılan makine ve tezgah gibi sabit olan tesislere aittir. Bu önlemlerin sonradan alınması masraflı ve çok zor olmakla birlikte zaman kaybına da yol açmaktadır (Güney 2009).

Toplum içerisinde en yüksek değerlerden birisi de insan sağlığının korunmasıdır. Bu yüzden ĠĢ Sağlığı ve ĠĢ Güvenliği (ĠSĠG) uygulamalarının bütün ülkelerde en iyi Ģekilde sağlanması kaçınılmazdır. Kurumlar sürekli olarak tehlike ve risk analizi yapmalı, iĢ akıĢı gözden geçirilmeli ve düzenlenmeli, ĠSĠG politikaları oluĢturulmalı ve bu doğrultuda ilerlenmelidir (Tüzüner ve Özaslan 2011).

Genel anlamda iĢ yükü bireylerin çalıĢanların tepkilerine ve performansını etkileyen çeĢitli baskılar iĢ yükü olarak tanımlanmaktadır. ÇalıĢanın performansını etkileyen farklı baskıların olması iĢ yükü Ģeklinde ifade edilmektedir. ÇalıĢanda tükenmiĢliğe sebep olan nedenlerden birisi de iĢ yükünün fazla olmasıdır (Aksoy 2014, Demirkaya 2014). Sağlık çalıĢanlarında iĢ yükü hastaların yoğunluğuna bağlıdır. Hastaneye gelen hasta sayısı arttıkça sağlık çalıĢanlarının iĢ yükü de artmaktadır. ĠĢ yükünü etkileyen faktörler; hasta sayısında artıĢ, hastaların bakım ihtiyaçları, servislerin özellikleri, kullanılan teknolojik ekipmanlar, sağlık çalıĢanının bilgi ve becerisidir (Korkmaz 2012).

ĠĢ yükünün fazla olması çalıĢanlar üzerinde; performans düĢüklüğü, verimliğin azalması, fiziksel yorgunluk ve stres gibi birçok etkiye sebep olmaktadır. Sağlık çalıĢanlarının aĢırı iĢ yükünün olması hastaları da olumsuz etkilemektedir. Çünkü sağlık hizmeti sunan çalıĢanların iĢ yükünü hastalar belirlemekte ve sağlık çalıĢanının gereğinden fazla hastayla ilgilenmeye çalıĢması verilen hizmetin kalitesinin düĢmesine neden olmaktadır. Sağlık çalıĢanının aĢırı iĢ yükünün olması

(11)

2 dikkatinin dağılmasına neden olmakta bu da hastaya yanlıĢ müdahale riskini oluĢturmakta ve geri dönüĢü olmayan hatalara yol açabilmektedir.

ÇalıĢma hayatında içerisinde yer alan tehlikelerin, çalıĢana zarar verme ihtimali bulunmaktadır. Bu ihtimal risk kavramını ortaya çıkarmaktadır. ÇalıĢanlar ise iĢ yerindeki tehlikelerin zarar verme ihtimalini aklından çıkarmaması gerekmektedir.

ġekil 1.1. ĠyonlaĢtırıcı radyasyon risk algısı araĢtırmalarının risk algısı araĢtırmaları içerisindeki yeri.

Risk algısı, bir güvenlik bilinci ile tehlikeleri ve bunların meydana gelme olasılıklarının, olayların muhtemel sonuçlarının veya zarar verebilecek muhtemel durumların tamamını kapsayan bir bilinç durumudur (Erdem 2014). Risk algısının psikolojik yapısı öznel yargı olarak tanımlanır. Risk algısı, insanların karĢılaĢtığı tehlikeleri değerlendirip kendisine zarar verme olasılığı hakkında değerlendirmede bulunmasıdır (Knuth ve ark 2014). Risk algısı araĢtırmaları birçok alanda yapılmaktadır. Bunlar içerisinde mesleksel iyonlaĢtırıcı radyasyon risk algısı araĢtırmalarının, risk algısı araĢtırmaları içerisindeki yeri ġekil1.1.'de gösterilmiĢtir. Hastanelerde tanı ve tedavi amacıyla iyonlaĢtırıcı radyasyon kullanılmakta ve bu alanlarda görev yapan sağlık çalıĢanları radyasyon riski ile karĢı karĢıya

RĠSK ALGISI ARAġTIRMALARI

Mesleksel Risk Algısı AraĢtırmaları

Diğer Risk Algısı AraĢtırmaları

Sağlık ÇalıĢanlarının Mesleksel Risk Algısı AraĢtırmaları

Diğer Mesleksel Risk Algısı AraĢtırmaları

Sağlık ÇalıĢanlarının Mesleksel ĠyonlaĢtırıcı Radyasyon Risk

Algısı AraĢtırmaları

Sağlık ÇalıĢanlarının Diğer (Genel/Özel) Mesleksel Risk

(12)

3 kalmaktadırlar. Sağlık çalıĢanlarının radyasyon hakkındaki bilgisi, deneyimleri, psikolojik durumları, iyonlaĢtırıcı radyasyon risk algısını etkilemektedir. ĠyonlaĢtırıcı radyasyon duyu organları ile algılanamadığı için sağlık çalıĢanları bunun bilincinde olarak gerekli korunma önlemlerini almalıdır.

1.1. ĠĢ Yükü

ĠĢ dünyasının temel kavramlarından biri olan iĢ yükü “belirli bir zamanda, belirli kalitede yapılması gereken iĢ miktarı” Ģeklinde tanımlanabilir. ĠĢ yükü, örgüt açısından verimliliği, bireysel açıdan ise iĢi yapmak için harcanan zaman ve enerjiyi ifade etmektedir (Kulaklıkaya 2013). Ġnsanın zorlanmadan ve yüklenmeden, normal bir performans görevini yerine getirebilmesi için çalıĢana olumsuz anlamda etki eden iĢ niteliklerinin bilinmesi ve asgari düzeye düĢürülerek denetim altına alınması gerekli olmaktadır (Demirkaya 2014). ĠĢ yükü çalıĢma hayatında birçok sorunlara yol açmaktadır ve bu iĢ yükü sorunu bir kez daha araĢtırmacılar için ilgi çekici bir konu haline gelmiĢtir (Fournier ve ark 2011). ĠĢ yükünün fazla olması çalıĢanlarda strese neden olabilmektedir. Yapılan iĢte aĢırı zorlanmanın olduğu durumlarda ortaya çıkmaktadır (Gemalmaz 2009).

ĠĢ yükünde; belirli olmayan görevlerin verilmesi, iĢin belirli bir zamanda yerine getirilmesi için yapılan baskı, uyumsuz ya da uygun olmayan eğitim ve geliĢtirme ile düĢük düzeyde sağlanan sosyal destek bireyi olumsuz etkilemektedir (Öğrüç Ildız 2009). AĢırı iĢ yükünün olması yani bireye yapabileceğinden çok eylem yüklenmiĢse bu durum bireyde tükenmiĢliğe ve strese neden olmaktadır (Dönmez 2012).

AĢırı veya az iĢ yükü, çalıĢan ile yapılan iĢ arasındaki uyumsuzluğun göstergelerindendir. KiĢi ile iĢ arasında, iĢ yükü açısından uyum; yapılması gereken iĢlerin hem miktar hem de nitelik olarak, bireyin beklentileriyle tutarlılık göstermesini ifade etmektedir (Kulaklıkaya 2013).

ÇalıĢanlar üzerinde önemli etkilerin olduğu iĢ yükünü azaltmak için Ģunlar yapılabilir (Korkmaz 2012):

"İş analizi yapılarak iş tanımları ve iş gereklerinin belirlenmesi,

İş yükü çalışmaları yapılarak gerekli personel sayısının

(13)

4

Yasalar oluşturulurken iş analizi ve iş yükü çalışmaları sonucuna

göre oluşturulması,

Organizasyonun kurallarının ve işleyişinin yazılı hale getirilmesi,

İşe alınan personele iş ile ilgili beklentilerin neler olduğunun

belirtilmesi ve adaptasyon süreci olması,

Çalışma alanı düzeni oluşturulurken çalışanın kararlara

katılmasının sağlanması olan kişilerinde organizasyonda yer alması,

Çalışanların motivasyonunu artırıcı faaliyetler düzenlenmesi

(sosyal etkinlik, eğitim, kreş, ödül vb.)."

Sonuç olarak çalıĢanların iĢ yükü, optimum ölçülerin üzerinde veya altında ise iĢ yükünden kaynaklanan sorunların olduğunu belirtmek mümkündür (Kulaklıkaya 2013). Ayrıca çalıĢanların iĢ yükünü azaltmak ve onlara uygun çalıĢma ortamları hazırlamak, çalıĢanlara iĢini daha fazla kontrol etme imkanı verir (Portoghese ve ark 2014).

1.2. Algı ve Risk Kavramları

Algı, nesnel dünyayı duyu organları vasıtasıyla öznel bilince aktarma anlamına gelmektedir. Algı terimi, batı dillerinde almak fiilinin kökünden türetildiği gibi Türk Dili'nde de almak fiilinden türetilmiĢtir (Özer 2012). Algılama, bireyin inançlarından, tutum ve davranıĢlarından, karakterinden vb. gibi faktörlerden etkilenir (Özer 2009). Algılamanın temel özellikleri (Aslan ve ark 2015);

 Algı kiĢilere göre değiĢen bir olgudur.

 Algı olgusunda hareket önemli rol oynamaktadır. Algılamada insan çevresinden amaçlarına uygun bilgi almaktadır.

Risk, nicelleĢtirilecek bir kavram değil, içerisinde insanın olduğu toplumsal bir kavramdır. Bu yüzden, risk kavramı insanın değer verdiği Ģeyler ile birlikte ele alınmalıdır (Ercan Kalkan ve Deniz 2013). Risk, çevrede bulunan tehlikelerden kaynaklanacak yaralanma, kayıp ya da baĢka zararlı bir sonucun ortaya çıkma ihtimalini anlatan bir kavramdır (ĠSGK 2012). Risk kavramı belirsizlik kavramı ile bağlantılıdır (Prodromou 2015). Yani risk kavramında ihtimal söz konusudur. Riskin

(14)

5 olması için tehlikeden kaynaklanan ve hasar, kayıp gibi zararların meydana gelme ihtimali olması gerekir. Sağlık çalıĢanlarının sağlığını tehdit eden birçok tehlike vardır. Bunlardan bir tanesi de enjektördür. Enjektör sağlık çalıĢanları için özellikle hemĢireler için bir tehlikedir, eğer ki sağlık çalıĢanı enjektör ile bir iĢlem yapmaya baĢlarsa o zaman risk oluĢur.

ĠĢ Sağlığı ve Güvenliği Yönetim Sistemi'nin temelini "Risk Değerlemesi" oluĢturmaktadır. Risk değerlemesinin amacı, iĢ yerindeki çalıĢma Ģartlarından kaynaklanan her türlü tehlikelerin ve risk durumlarının iĢletme ile çalıĢanlar açısından minimum seviyeye indirmeye çalıĢmaktır (Devebakan 2007).

Risk algısı araĢtırmaları, bireylerin farklı aktivite ve teknolojiler ile ilgili düĢüncelerini tetkik ederek, tehlikeler için verilen yanıtları öncesinden belirleyip analiz edip, risk analizi ve yönetimi stratejilerine katkıda bulunmayı amaçlamaktadır (Sakaoğlu Manavgat ve Mandıracıoğlu 2012). Risk analizi ve yönetimi, iĢletme içinde bulunan tehlikelere zamanında ve uygun bir Ģekilde cevap verebilecek, her türlü tehdidin etkisini ve ortaya çıkma ihtimalini azaltacak önlem, yöntem ve kontroller oluĢturmayı hedeflemektedir. Risk analizi ve yönetimi prosesinin pek çok yararı vardır ve bu yararlardan bazıları Ģu Ģekilde sıralanabilir (Özkılıç 2005):

"İşyerinin yazılı prosedür ve politikalarının oluşmasını ve

olgunlaşmasını sağlar.

İşyeri çalışanlarının İSİG konularında bilgi sahibi olmalarını ve

katılımını sağlar.

İşyeri yönetiminin de İSİG konularında bilgi sahibi olmalarını ve

bu konularda karar vermelerini sağlar.

Risk analizi prosesinden alınan ilk sonuçlar ile organizasyon veya

işletmedeki olası tehlikeler ve alınacak tedbirler belirlenir.

İşletme, organizasyon veya kurumdaki risklerin büyüklüğünün

hesaplamasına ve riskin tolere edilebilir olup olmadığına karar verilmesini sağlar."

Bu faydalar doğrultusunda risk analizinin son derece önemli olduğu görülmektedir. Herhangi bir yeni proje veya iĢ planlamada sorunlar; kültürel, siyasi, mali ve bireysel olabilir ve bu yüzden risk analizi, risk-maliyet ya da maliyet-fayda

(15)

6 esasını ele alarak sorun türlerine göre çözümler üretilip değerlendirilmesine olanak sağlar (Prodromou 2015).

1.3. ĠĢ Yükü ve Risk Algısı ĠliĢkisi

ÇalıĢanların yaptıkları iĢin gereğinden fazla olması, kısıtlı zamanda çok iĢ yapmak zorunda bırakılması çalıĢanın verimliliğini düĢürmekte ve aynı zamanda çalıĢanda strese yol açarak çeĢitli sağlık problemlerine sebep olabilmektedir. ĠĢ yükü, çalıĢanların rahat ve etkin olarak çalıĢabileceği, çalıĢanda olumsuz etki bırakmayacak düzeyde olması gerekmektedir.

Birçok kurum maliyetleri azaltmak ve kontrol altına almak için bir çok çalıĢma yapmaktadır. ĠĢ hayatında en önemli maliyet kalemlerinden birisi de çalıĢan giderleridir. Kurumlar en az çalıĢanla en çok iĢi yapmanın hesabını yapmaktadır. Bu durum birçok çalıĢanın iĢ yükünün artmasına neden olabilmektedir.

Risk, tehlikeden kaynaklanacak olan istenmeyen sonuçların ortaya çıkma ihtimalini ifade etmektedir. Normatif karar teorisi riski, tahmin ve belirsizlikler altında seçimler yapmak olduğunu varsaymaktadır. Yani olasılıklar içerisinde beklenen sonuçları değerlendirerek riskin tahmin edilmesini gerekli kılmaktadır (Traczyk 2015). Risk algısı kiĢilerin tehlikeli durum ve hareketler karĢısında neler düĢündüğünü ve nasıl bir yargıya ulaĢtığının belirlenmesidir (Aras 2013). Risk algısını çevrede bulunan tehlikelerin zarar verme ihtimalini kendince değerlendiren kiĢinin, endiĢelenme derecesi olarak da tanımlamak mümkündür. Risk algısı kiĢiden kiĢiye göre farklılık gösterebilmektedir. Bu yüzden kiĢinin eğitim durumu, riskin hissedilebilirliği ve anlaĢılabilirliği, riskten etkilenen kiĢilerin olması, kiĢinin daha önceden iĢ kazası geçirmesi vb. durumlar risk algılamasını etkilemektedir.

ĠĢ yükü ile risk algısı arasında ise doğrusal bir orantı olduğunu söyleyebiliriz. Yani iĢ yükü arttıkça çalıĢanların yaptığı iĢlerle ilgili tehlikelerden zarara uğrama ihtimali düĢüncesi de artmaktadır. Risk algıları kiĢiden kiĢiye farklılık gösterdiğinden, bu durum herkes için genel geçer değildir. Bazı kiĢiler yaptığı iĢ ne kadar yoğun olursa olsun, o iĢin tehlikelerini ve zarara uğrama riskini yeterince algılamayabilmektedir.

(16)

7 1.4. Sağlık Kavramı ve Sağlık Hizmetleri

Sağlık kavramı, tanımlanması güç olan kavramlar arasında yer almakta ve sağlık ile ilgili farklı tanımlamalara rastlanmaktadır. Bu durumun nedeni olarak, tanımın yapıldığı dönemin özellikleri ile sağlığa yönelik bakıĢ açısı olduğu ifade edilmektedir (Tatar ve ark 2012).

Sağlık, insanların günlük ihtiyaçlarını rahatlıkla giderebildiği, kendisini psikolojik olarak iyi hissettiği bir hastalığının bulunmadığı durum olarak tanımlanabilir. Sağlık, canlıların yaĢamlarını devam ettirebilmeleri için en temel gereksinimidir. Bu yüzden sağlık canlılar için sürekli olan bir ihtiyaçtır. Ġnsanların da sağlıklı yaĢamaları en doğal hakkıdır.

Sağlık, her insanın mutlu ve huzurlu bir yaĢam sürdürebilmesi için olması gereken en temel gereksinimdir. Sağlık aslında insanların sahip olabileceği en büyük zenginliktir. Çünkü sağlık olmadan insanların varlıkları da kazanımları da insanı huzurlu ve mutlu etmeye yetmez. Ġnsanların en kıymetli hazinesi olan sağlığı; maddi durumu, eğitim durumu, cinsiyeti, kültürü, yaĢı, mesleği gibi etmenlerin etkilediği bilinmektedir.

Toplumun sağlıklı yaĢamasını sağlamak devletin görevidir. Bu yüzden devlet toplumun sağlığını korumak, tedavi etmek ve geliĢtirmek için sağlık hizmetlerine önem vermektedir. Sağlıklı bir toplumun ve bu toplum içerisinde sağlıklı bireylerin yer alabilmesi için sağlık hizmetleri sunumunun en iyi Ģekilde olması gerekmektedir. Çünkü; sağlık hizmetleri, sağlıklı bireylerin yer aldığı sağlıklı bir toplum oluĢturabilmeyi amaçlamaktadır (Yurtsever 2015).

Sağlık hizmetleri; toplumun sağlığının korunması, hastalıkların tanısının konup tedavi edilmesi, sağlığın geliĢtirilmesi ve rehabilitasyonu amacıyla sağlık kurumlarınca ve bu sağlık kurumları içerisinde yer alan sağlık profesyonelleri tarafından sunulan hizmetlerdir. Toplum için sağlık hizmetleri kesintisiz olarak sunulur (KavuncubaĢı ve Yıldırım 2010). Sağlık hizmetleri bireyin sağlığını korumak, geliĢtirmek, hastalık veya sakatlık durumlarında onu yeniden sağlığına kavuĢturmak için yapılması gereken tüm hizmetleri kapsamaktadır (Öztürk ve Özata 2010). Sağlık hizmetleri içerisinde; doktor, hemĢire, ebe, teknisyen, hasta bakıcı, temizlikçi, güvenlik, sekreter vb. çalıĢanlar ile fizikçi, kimyacı, mühendis, elektrikçi,

(17)

8 marangoz ve birçok meslek gurubunu içerisinde barındıran karmaĢık bir yapıya sahiptir.

Sağlık hizmetleri, kiĢinin sağlıklı yaĢayabilmesi için gerekli olan tüm önlemleri almak, hastaların iyi olmalarını sağlamaktır. Bunun yanı sıra, hasta için verilen sağlık hizmetini mümkün olan en kısa sürede verebilmek, ulaĢılabilir olmak, tıbbi etik Ģartlarına uygun olmak ve bu hizmeti verirken hastayı bilgilendirmek tüm alternatifleri söylemek, hakkaniyetli olmak, güler yüzlü olmak ve sağlıklı iletiĢim kurabilmek, herkese ihtiyacı olan hizmeti en yüksek kalitede, en iyi Ģekilde sunmaya çalıĢmayı amaçlamaktadır (Yurtsever 2015).

Sağlık çalıĢanları ağırlıklı olarak hastanelerde görev yapan ve hastaların tanı, tedavi ve taburcu süreçlerinde görev alan personeller olarak tanımlanabilir. Sağlık hizmetleri kesintisiz sunulan hizmetler arasında yer alması nedeniyle sağlık çalıĢanları; nöbet usulüyle çalıĢma, uzun süre ayakta durmak zorunda kalma, dinlenme aralıklarının az olması gibi zor çalıĢma Ģartları içersinde görev yapmaktadırlar. Sağlık çalıĢanların birçoğu gelecekte bir sağlık sorunu ile karĢı karĢıya kalma korkusu yaĢamakta ve kendilerini sürekli olarak risk altında hissetmektedirler (Öner 2014).

Sağlık hizmetleri geçmiĢten günümüze ve günümüzden de geleceğe uzanan bir yoldur. O yüzden toplumun sağlık hizmeti ihtiyacı süreklidir. Sağlık hizmetlerinin sürekli bir ihtiyaç olması yaĢayan toplum üzerinde büyük öneme sahiptir. Sağlıklı bir toplum olabilmek için toplum sağlığının yükseltilmesi gereklidir. Toplumun sağlığını yükseltmek ise devletin görevidir. Devletin koruyucu sağlık hizmetlerine önem vermesi, sağlığın geliĢtirilmesi hizmetlerinin ve rehabilitasyon sağlık hizmetlerinin kalitesini artırmasıyla beraber toplumun sağlık düzeyi de yükselecektir.

1.5. ÇalıĢan Sağlığı ve ĠĢ Güvenliği

ÇalıĢan sağlığı ve iĢ güvenliğinin bilimsel araĢtırmalara konu olması uzun tarihsel süreçten geçerek olmuĢtur. Bu süreç sonucunda, günümüzde bir bilim dalı haline gelen ĠSĠG, üretim sürecindeki ve toplum yaĢamındaki değiĢimlere bağlı olarak geliĢim göstermiĢtir (Akkaya 2007).

(18)

9 DSÖ ile Uluslar Arası ÇalıĢma Örgütü (ILO) ve bu tür yapılar ile iĢbirliği içerisinde olan birçok kuruluĢ, çalıĢan sağlığı ve iĢ güvenliği açısından önemli olan çalıĢmalar yapmıĢtır. ILO'nun kimyasal maddeler için tespit ettiği "iĢ yerindeki maruz kalma değerleri" ve çalıĢan sağlığı ve iĢ güvenliğiyle ilgili alınmıĢ olan kararlar ve oluĢturulmuĢ olan "uluslararası sözleĢmeler" bu konu içerisinde yer alan sorunların çözümüne katkı yapmıĢtır (Tmmob 2001).

Sağlık sektöründeki yeni yapılanma ile birlikte 1970'li yılların baĢlarında ILO, Ulusal Mesleki Sağlık ve Güvenlik Enstitüsü (NIOSH), Amerikan Hastanesi Derneği (AHA), Mesleki Sağlık ve Güvenlik Birliği (OSHA) ve sağlık alanındaki sendikaları tüm çalıĢanın olduğu kadar sağlık hizmetlerinde yer alan çalıĢanlarının da sağlıklı olma hakkı ile sağlıklı ve güvenli hastane ortamında çalıĢma hakkı olduğunu ve bunu sağlamak için de Hastane Sağlık ve Güvenlik Birimi'nin kurulması gerektiğini belirtmiĢtir (Özkan ve Emiroğlu 2006, Sakaoğlu Manavgat 2011).

Türkiye'de iĢ dünyası ĠSĠG 6331 sayılı kanuna göre düzenlenmektedir. 6331 Sayılı ĠĢ Sağlığı ve Güvenliği Kanunu (ĠSGK), iĢveren ve çalıĢanların, iĢyerindeki yapılan iĢin güvenliği ve iĢ sağlığının sağlanması ile mevcut koĢulların daha da iyileĢtirilmesi için yetki ve sorumluluklar yer almaktadır. ĠSGK'da, özel ya da kamu çalıĢanları diye bir ayrım söz konusu değildir, çalıĢma hayatında yer alan herkesi kapsamaktadır. Bu kanuna göre kamu ya da özel sektör çalıĢanı gibi bir ayrım söz konusu değildir. Bu kanunda; iĢverenin çalıĢana karĢı sorumlulukları ve çalıĢanın da iĢ verene karĢı sorumlulukları yer almaktadır (ĠSGK 2012). ÇalıĢan sağlığı ve iĢ güvenliği tek tarafı ilgilendiren bir konu değil hem iĢverenler hem de çalıĢanlar açısından önem arz etmektedir (Karacan ve Erdoğan 2011). ÇalıĢanların ĠSĠG ile ilgili almıĢ oldukları eğitim doğrultusunda, yaptıkları tüm faaliyetleri baĢka çalıĢanların sağlıklarını ve güvenliklerini etkilemeden gerçekleĢtirmekle yükümlüdürler (Orhan 2012).

1.5.1. ĠĢ Sağlığı ve ĠĢ Güvenliği Kavramları

ĠĢ sağlığı, çalıĢan sağlığı ve güvenliği kavramının sağlık ile ilgili olan boyutunu açıklayan bir kavramdır. ÇalıĢan sağlığının tehlike ve risklere karĢı korunmasını içeren bütün faaliyetler iĢ sağlığı içerisinde yer almaktadır (Arıcı 1999). ĠĢ sağlığı çalıĢmaları, iĢ hayatındaki tehlike ve risklere karĢı çalıĢan sağlığının

(19)

10 korunmasını hedefleyerek, çalıĢanın sağlık ile ilgili sorunlarını göz önüne alır ve bu sorunlara çözüm üretmeyi amaçlamaktadır (Devebakan 2007). Sağlık çalıĢanları açısından iĢ sağlığı geniĢ yer tutmaktadır. Çünkü sağlık çalıĢanlarının sağlığını etkileyebilecek fiziksel, kimyasal, biyolojik, ergonomik ve psikolojik gibi geniĢ risk faktörleri bulunmaktadır. Bütün bu riskler karĢısında iĢ güvenliğini sağlayarak iĢ kazalarını önlemek, oluĢan kayıpları ödemekten daha kolay, daha insancıl ve maddi olarak daha ucuzdur. Güvenli bir çalıĢma ortamı çalıĢanın daha rahat ürün ve hizmet üretimine olanak verdiğinden verimliliği de arttırdığı bilinmektedir (Tmmob 2001).

ĠSĠG sağlanması, sağlık çalıĢanlarının daha güvenli bir ortamda, sağlıklı, mutlu, huzurlu bir Ģekilde çalıĢması, hastaların da güvenliğinin sağlanmasına katkıda bulunabilmektedir. Aynı zamanda iĢ güvenliğinin eksikliğinden kaynaklanan tehlike ve zararların sebep olduğu maliyetlerin düĢürülmesini sağlayabilmektedir. ĠĢ güvenliğinin sağlanması; hem çalıĢanların, hem hastaların, hem de kurumun karĢılaĢacağı tehlikeleri minimum düzeye inmesini sağlamaktadır (Öztürk ve ark 2012).

Güvenli bir sağlık hizmeti sunumu, sağlık hizmetleri açısından en önemli hususlardan birisidir. Sağlık hizmetlerinin güvenli olarak sunumu da bir sağlık kurumu içerisinde yer alan çalıĢanlar tarafından uygulanan teknikler ve alınan tedbirler ile sağlanacaktır. Yani güvenli sağlık hizmeti sunumu sadece yönetimin aldığı önlemler yeterli olmayıp, çalıĢanların da etkin katılımıyla sağlanmaktadır (Aksay ve ark 2012).

ĠĢ güvenliğinde en önemli faktör iĢ yerindeki tehlikelerin çalıĢana vereceği zarar veya zararların en aza indirilmesini sağlamaktır. Tehlike; iĢyeri içerisinde bulunan ve iĢ yeri dıĢından gelebilecek, iĢyerini ile çalıĢanı zarara ya da hasara uğratma potansiyelini anlatmaktadır (ĠSGK 2012). Bu tanıma göre kesici delici aletler, bulaĢıcı hastalığı olan hastalar, radyasyon gibi etmenler sağlık çalıĢanları için tehlike oluĢturduğu söylenebilir. Kesici delici aletlerin sağlık çalıĢanlarına zarar vermeden bertaraf edilmesi için tıbbı atık kutularının sağlanması, bulaĢıcı hastalığı olan hastaların yatak baĢlarında uyarı levhalarının olması ve gerekli korunma ekipmanlarının sağlanması, radyasyon alanlarında çalıĢanlar için kurĢun önlük, troid koruyucu, kurĢun paravan sağlanması sağlık çalıĢanlarının bu tür tehlikelerden daha

(20)

11 az etkilenmesini sağlayacaktır. Sağlık çalıĢanlarına güvenli bir çalıĢma ortamının sağlanması çalıĢanın daha verimli, daha mutlu çalıĢmasını sağlamaktadır.

1.5.2. ĠĢ Kazası ve Meslek Hastalığı

Teknolojinin geliĢim göstermesiyle birlikte iĢyerlerinde kullanılan araç-gereçlerin sayılarının ve çeĢitlerinin artması, yapılan iĢin kendine özgü durumlarından kaynaklanan birçok faktörler iĢ kazası görülme olasılığını artırmaktadır. Dolayısıyla, çalıĢma hayatında yer alan iĢ kazaları sağlık ve güvenlik açısından önemli sorunlar olarak ortaya çıkmaktadır (Öner 2014). ĠĢ kazası, sadece sigortalılar için “beklenmedik hatalı bir davranıĢ ya da teknik bir arıza nedeniyle ortaya çıkan, önceden planı yapılmamıĢ ortamlarda, dıĢarıdan gelen etkiyle ortaya çıkan, bireylere zarar veren, istenilmeyen sonuçlar oluĢturan tehlikeler vb” olarak tanımlanmaktadır (Emiroğlu 2012).

Hastaları sağlığına kavuĢturma konusunda çaba gösteren sağlık çalıĢanlarının sağlık hizmetlerinde bulunan tehlike ve risklerden dolayı iĢ kazasına uğraması; insani, ekonomik, sosyal ve psikolojik açılardan önem oluĢturmaktadır (Öztürk ve Kıraç 2014). ĠĢ kazalarının ortaya çıkmasına, teknik, fizyolojik, sosyal ve psikolojik gibi birçok faktör neden olabilmektedir. ÇalıĢanın kendisi, iĢyeri, iĢyerindeki arkadaĢları, çevresi, kullanıyor olduğu makine ve araç gereçler gibi etkenler iĢ kazasının ortaya çıkmasına sebep olmaktadır (Bıyıkçı 2010).

ĠĢ kazalarının en önemli sonucu olarak, çalıĢanın hayatını kaybetmesi, geçici veya sürekli olarak çalıĢamaz duruma gelmesi gösterilmektedir. ĠĢ kazaları, çalıĢanların sağlık ve güvenlik durumlarına olumsuz etki yapmasının yanı sıra örgütler içinde kayda değer maliyetlerin oluĢmasına sebep olmaktadır (Dursun 2012).

Meslek hastalığı, sigortalının yaptığı iĢin niteliğinden dolayı tekrarlanan bir sebeple ya da iĢin yürütme Ģartlarından dolayı karĢılaĢmıĢ olduğu geçici veya sürekli hastalık, bedeni ya da ruhi özürlülük durumlarıdır (Baybora ve ark 2012). Meslek hastalığı daha genel anlamda, herhangi bir iĢin yapılma zamanında mesleki faktörlerin oluĢturduğu ve bu faktörlerin sürekli olarak geliĢmesiyle belirli mesleklerde ve çalıĢma ortamlarındaki kiĢilerde daha sık görülen hastalıklardır (Dizdar ve Kurt 2001). Meslek hastalıklarını önlemek için alınması gereken tedbirler

(21)

12 iĢe ve iĢyeri ortamına göre farklılık gösterebilmektedir. Bu yüzden, meslek hastalığından korunmak için ortak tedbirlerin alınması önem arz etmektedir (Arıcı 1999).

Meslek hastalıklarının genel özellikleri Ģu Ģekilde sıralanabilir (Özdemir ve Topçuoğlu 2009);

 Kendine özgü klinik tablo,  Ġyi belirlenmiĢ hastalık etkeni,

 Hastalık etkeni veya metabolitinin biyolojik ortamda bulunuĢu,  Hastalığın deneysel olarak oluĢturulabilmesi,

 Hastalığın o meslekte çalıĢanlarda insidansının yüksek olmasıdır.

ĠĢ ve iĢ yerine bağlı olarak tehlike ve risklere karĢı koruyucu tedbirlerin alınması, iĢ kazası ya da meslek hastalıklarının oluĢmamasına ya da azaltılmasına yardımcı olabilmektedir (Öztürk ve ark 2012). Meslek hastalığı, iĢ kazasından farklı olarak yapılan iĢten kaynaklanarak ortaya çıkması zorunludur. BaĢka bir deyiĢle meslek hastalığı, belirli bir iĢin yerine getirilmesi sonucu o iĢe ait nitelik ve yürütme koĢullarının ortaya çıkardığı bir sakatlık veya hastalıktır (Bıyıkcı 2010).

1.6. Sağlık Kurumlarında ÇalıĢma Ortam Faktörleri

ĠĢ dünyası insanlar için vazgeçilmez bir unsurdur. ÇalıĢma ortamı içerisinde, çalıĢanı fiziksel ve psikolojik olarak etkileyecek çeĢitli tehlike ve riskleri barındırmaktadır (Duymaz ġahin 2014). Sağlık çalıĢanlarının verimli çalıĢabilmeleri için iĢ yeri koĢullarının kendilerini rahat hissedebilecek Ģekilde dizayn edilmesi gerekmektedir. ĠĢ yer ortamında; yetersiz havalandırma, ısıtma, aydınlatma vb. gibi fiziksel faktörlerin uygunsuzluğu, uzun ve yoğun mesai saatleri, ergonomik koĢulların sağlanmaması, iĢ güvenliğinin yetersizliği gibi durumlar, kötü çalıĢma koĢulları içerisinde yer alır (Bayazıt Hayta 2007). Sağlık çalıĢanlarının iĢ dünyasında; etilen oksit, anestezik gazlar, formaldehit, dezenfektanlar gibi kimyasal faktörler, uygun olmayan beden duruĢu ve hareketleri, sürekli tekrarlanan hareketler, ayakta çalıĢma, hasta kaldırma gibi ergonomik tehlikeler, radyasyon, yetersiz ya da fazla aydınlatma, ısı, havalandırmanın olması, kaygan zemin, kiĢisel koruyucu aparatların bulunmaması gibi fiziksel tehlikeler yer almaktadır Bunun yanı sıra sağlık

(22)

13 çalıĢanları, sözlü ya da fiziksel Ģiddet, stres gibi psikolojik tehlikeler enfeksiyon, virüsler gibi sağlığı tehdit eden biyolojik faktörler ile de karĢı karĢıya kalmaktadır (DiĢbudak 2013). Toplumun sağlığının korunması ve geliĢtirilmesi için kesintisiz sağlık hizmeti sunan sağlık çalıĢanları, çalıĢma ortamlarında bazı tehlikelerle karĢı karĢıya kalmaktadır (Helvacı 2011). Sağlık çalıĢanlarının sağlığını ve güvenliğini etkileyen bu riskleri; fiziksel, biyolojik, kimyasal, ergonomik ve psikolojik faktörler olarak gruplandırabiliriz.

1.6.1. Fiziksel Risk Faktörler

Sağlık kurumlarında, çalıĢılan ortamın; gürültü, aydınlatma, sıcaklık, nem, havalandırma, elektrik vb. gibi fiziksel etmenleri sağlık çalıĢanlarının sağlığını önemli ölçüde etkilemektedir. Sağlık kurumlarında yer alan birimlerin fiziksel koĢullar yönünden aynı değildir. Yoğun bakımın fiziksel koĢulları ile kliniklerin fiziksel koĢulları farklı olmak zorundadır. Önemli olan birimlere uygun fiziksel koĢulların optimum düzeyde sağlanması ve sağlık çalıĢanlarını etkileyen fiziksel risklerin önlenmeye çalıĢılmasıdır. Sağlık kurumlarında yer alan fiziksel etmenleri, radyasyon, aydınlatma, ses ve gürültü ve hava koĢulları olarak gruplandırabiliriz.

Radyasyon

Radyasyon, elektromanyetik dalgalar ya da parçacıklar halindeki enerji yayımı veya aktarımıdır. Elektromanyetik olarak ortama yayılan radyasyonu insan algılayamamaktadır (Mavi 2008). Günümüz sağlık hizmetlerinde hastalara tanı ve tedavi uygulamaları için iyonlaĢtırıcı radyasyon yayan cihazlar sık kullanılmaktadır. Tanısal radyolojide kullanılan iyonize radyasyona maruz kalınması sitokastik (kanser, genetik) etkiler oluĢmasına neden olmaktadır. Bu etki, çok nadir de olsa kanser vakasıyla karĢı karĢıya kalınmasına neden olabilmektedir. Tedavi amaçlı olarak kullanılan yüksek doza sahip iyonize radyasyon ise deterministik (ölüm, cilt yanıkları, katarakt, kısırlık) etki gösterir (Koçyiğit ve ark 2014). Ölüm, cilt yanıkları, katarakt, kısırlık gibi deterministik etkiler, tıbbi görüntülemelerde nadirdir vücudun bölgelerinin çok yüksek dozda iyonlaĢtırıcı radyasyona maruz kalmasıyla birlikte ortaya çıkmaktadır (IĢık ve ark 2010, Michelle ve ark 2013).

(23)

14  ĠyonlaĢtırmayan Radyasyon (Elektromagnetik Radyasyonlar)

 ĠyonlaĢtırıcı Radyasyon (x ve gamma ıĢınları, proton, nötron, beta tanecikleri, alfa)

Ġçine girdiği ortama iyonlara ayrıĢtıran radyasyonlara iyonlaĢtırıcı radyasyon denir. Hastanelerde kullanılan röntgen cihazları X-ıĢınları ile görüntü elde etmektedir. X-ıĢınları ise iyonlaĢtırıcı bir radyasyondur. X-ıĢınları organizmalara ve canlı olan dokulara zarar verir veya öldürücü etki yapmaktadır. ĠyonlaĢtırıcı olmayan radyasyonlar ise yeteri kadar enerjiye sahip olamadıkları için iyonlaĢtırıcı radyasyon kadar zararlı etkiye neden olmazlar. TV, radyo, radar sistemleri, tedavide kullanılan tıbbi elektriksel cihazlar iyonlaĢtırıcı olmayan elektromanyetik ıĢınım yayan sistem ve aletlere örnek olarak gösterilebilir (Torun 2012). Ġyonize radyasyonun canlı dokuyla etkileĢimi ile fiziksel aĢamayı oluĢmaktadır. Bunu izleyen kimyasal aĢamada ise, hasara uğramıĢ olan hücresel yapıların meydana gelmesine sebep olmaktadır (CoĢkun 2011).

Ġyonize radyasyonun muhtemel etkilerinden korunmak için 3 temel faktör göz önüne alınır (AlgüneĢ 2002):

 "Radyasyon kaynağından uzaklaşmak: Yapılan çalışmalar, radyasyon şiddetinin uzaklığın karesi ile ters orantılı olarak azaldığını göstermiştir. Yani kaynaktan 10 m uzaklıkta şiddet 1 m deki şiddetten 100 kez daha küçüktür. Buna ters kare yasası denir. Bu nedenle radyasyon kaynağından olabildiğince uzak durmak veya uzakta çalışmak temel ilke olmalıdır.

Radyasyon alanında çalışma süresini kısaltmak: Radyasyon

çalışanının, iyi planlanmış bir çalışma programını önceden yaparak, radyasyon bölgesinde mümkün olan en kısa sürede işlemleri bitirmesi esastır.

Zırhlama: Radyasyon çalışanının çalışma şartları her zaman

kaynaktan yeteri kadar uzak olmaya ve çalışma süresini kısaltmaya elverişli olmayabilir. Bu durumda radyasyon kaynağı ile çalışan kişinin arasına radyasyon şiddetini olabildiğince azaltacak bir engel konması gerekecektir."

(24)

15 ĠyonlaĢtırıcı radyasyon sağlık çalıĢanları için risk oluĢturmaktadır. Çünkü radyasyon insan sağlığına zararlıdır. Bu yüzden de sağlık çalıĢanlarının mümkün olduğunca radyasyondan korunmaları gerekmektedir. ĠyonlaĢtırıcı radyasyon alanlarında görev yapan sağlık çalıĢanları, kurĢun önlük, kurĢun paravan, troid koruyucu, gözlük vb. aparatlar sayesinde radyasyondan korunmaya ve daha az etkilenmeye çalıĢmaktadır. Bunun yanında uygun düĢük doz kullanımı, radyasyon ortamında daha az süre bulunmak ve radyasyon kaynağından uzaklaĢmak çalıĢanın daha az radyasyona maruz kalmasını sağlamaktadır. Özellikle yoğun bakımlarda kullanılan mobil röntgen cihazlarıyla yapılan çekimlerde sağlık çalıĢanı ne kadar uzaktan çekim yaparsa o kadar az radyasyona maruz kalır (Divrik Gökçe 2009).

Hava KoĢulları

Hastanede çalıĢma ortam faktörlerden bir tanesi de hava koĢullarıdır. Hastanede, hastaların ve çalıĢanların daha rahat edebilmesi için sıcaklık, nem gibi hava koĢullarının optimum düzeyde olması gerekmektedir. Fiziksel faktörler içerisinde sıcaklığın önemli bir yeri vardır. Çünkü sıcaklığın az veya fazla olması çalıĢanın performansını direkt etkilemektedir. Hastanede ameliyathanelerin sıcaklığı genel olarak 20-22 oC, yoğun bakım bölümlerinin genel olarak 24-27 oC ve hasta odalarının sıcaklığı genel olarak 22-24 oC olması önerilmektedir (Akkaya 2007). Buna karĢılık hastane sterilizasyon, çamaĢırhane, mutfak gibi bölümlerde kullanılan aletler, cihazlar ve yapılan iĢler gereği bu ortamların sıcaklık ve nem dereceleri rahatsız edecek Ģekilde olabilmektedir. Bu yüzden bu birimlerde çalıĢan personellerin ortam sıcaklığından daha az etkilenmeleri için gerekli iklimlendirme faaliyetlerin yapılması gerekmektedir.

ÇalıĢanların fiziksel aktivitelerini zorlanmadan yapabilmeleri için sıcaklığın optimum düzeyde olması gerekmektedir. ÇalıĢma ortamı sıcaklığının yüksek olması, çalıĢanlara sıkıntı ve rahatsızlık vermesine sebep olmaktadır. ÇalıĢma ortamının, mevsime göre uygun sıcaklığın sağlanması, çalıĢanlarda verimliliği artırmakta ve karĢılaĢılabilecek olası iĢ kazalarının azalmasına yardımcı olmaktadır (Camkurt 2007). Hastanede sıcaklık değerlerinin fazla olması radyoloji çalıĢanlarını da olumsuz yönde etkileyebilmektedir. Ġyonize radyasyonun olduğu ortamda çalıĢan sağlık çalıĢanları, iyonize radyasyondan korunmak için kurĢun önlük, troid koruyucu

(25)

16 ekipmanlarını kullanmaktadır. Hava sıcaklığının fazla olması radyoloji çalıĢanlarının koruyucu ekipmanlarını kullanmamalarına neden olabilmektedir.

ÇalıĢma ortamında bulunan nemin çalıĢan üzerindeki etkisi az olmaktadır. Nem, mevcut çalıĢma ortamı ısısında, ortamın havası içerisinde bulunan su buharı miktarını ifade etmektedir. En uç sıcaklıklarda nemin önemi artmaktadır ve nem birimi ise gram/cm3 olarak ifade edilmektedir (Bayazıt Hayta 2007). ÇalıĢma ortamlarının nem durumu %70' ten fazla olmaması gerekmektedir. Nemin neredeyse olmadığı çok kuru hava, burun içini, ağız boĢluğunu ve soluk yollarının kurumasına neden olmaktadır. ÇalıĢma ortamındaki ısı arttıkça bu tür rahatsızlıklar daha fazla hissedilmektedir. Nemlilik düzeyinin fazla olduğu ortamlarda ise, burun ve boğazlarda dolgunluk duygusunun oluĢmasına neden olmaktadır (Camkurt 2007).

ÇalıĢma ortamlarının ısı ve nem değerlerinin optimum seviyede tutulması kadar ortamın havalandırılması da bir o kadar önemlidir. Özellikle hastalara hizmet veren hastanelerin enfeksiyonları önlemek, bakteri ve virüslerin ortama yayılmasını engellemek için ortamın düzenli olarak havalandırılması gerekmektedir. Ġnsan yaĢamı için gerekli oksijenin sağlanması ve zamanla oluĢabilecek meslek hastalıklarının olmaması, iĢ yerlerinde yapılan havalandırmaya bağlıdır. Bunun için çalıĢma ortamına göre iĢ yerlerince havalandırmanın uygun Ģekilde yapılması gerekir (Yelekçi 2009). Ayrıca iyonlaĢtırıcı radyasyon alanlarının havalandırılması da çok önemlidir. ĠyonlaĢtırıcı radyasyon ortamın havasını iyonlaĢtırdığı için ortam düzenli olarak havalandırılmalıdır.

Ses ve Gürültü

Ses, hava basıncı içerisindeki dalgalanmaların kulaktaki etkisiyle ortaya çıkan duyguyu ifade etmektedir. Gürültü kavramı ise gereğinden fazla ve insanda rahatsızlık veren ses olarak ifade edilmektedir. Gürültü insan sağlığını, fizyolojik, psikolojik ve performans düĢüklüğü gibi yönleriyle olumsuz etkilemektedir. Ortaya çıkan davranıĢ bozuklukları, genel rahatsızlık duygusu, öfkelenme, sıkılma gibi psikolojik etkileri bulunmaktadır. Kan basıncında artıĢ, solunumun hızlanma, kalp atıĢlarında artma, ani refleksler gibi fizyolojik etkilerinin yanı sıra, konsantrasyonda bozulma, iĢ veriminin düĢmesi gibi performans etkileri bulunmaktadır (Camkurt 2007). Ġnsanın sesten rahatsız olmaması için ses seviyesinin en fazla 80-85 dB

(26)

17 düzeyinde olması gerekmektedir. Yapılan araĢtırmalar, ses seviyesinin 85dB'den fazla olması insan sağlığına ciddi zararlara sebep olduğunu saptamaktadır (Dizdar ve Kurt 2001).

Gürültünün neden olduğu sürekli iĢitme kaybı, geri dönüĢü yoktur ve günümüz Ģartlarında tedavisi tam olarak mümkün değildir. Bu tür sağlık sorunlarının çözümlenebilmesi, çalıĢanların etkilenme düzeylerinin ve gürültü eĢik değerlerinin tespit edilmesi gerekmektedir. Yapılan araĢtırmalar sonucu insan organizmasının, iĢitme sağlığı açısından etkilenmemesi için ortamdaki gürültü düzeyinin izin verilebilen maksimum çalıĢma süreleri saptanmıĢtır. Tespit edilen bu değerler devamlı olarak ya da kesikli olarak ortamda yer alan gürültüler için geçerlidir, darbeli ve patlama ile oluĢan gürültülerde uygulanamamaktadır. Gürültü düzeyinin izin verilebilen maksimum çalıĢma süreleri Çizelge 1.1.'de gösterilmiĢtir.

Çizelge 1.1. Gürültü düzeyleri ve saat sınırları.

Gürültü düzeyi dB (A) Süre (saat)

80 85 90 95 100 105 110 115 16 8 4 2 1 1/2 1/4 1/8

Çizelgedeki değerler incelendiğinde 80 dB olan bir ortamda maksimum 16 saat çalıĢılabileceği saptanmıĢtır. 115 dB olan bir ortamda ise 7,5 dk çalıĢılabileceği saptanmıĢtır. Çizelgede verilmiĢ olan dB değerlerine göre maksimum çalıĢma çalıĢma süresini aĢan çalıĢan gürültünün getireceği zararlarla karĢı karĢıya kalabilmektedir. Hastanelerde laboratuarda kullanılan santrifüj cihazlarının 80-85 dB gürültüye sebep olduğu bilinmektedir. O yüzden laboratuarda görev yapan sağlık çalıĢanlarının çalıĢma süreleri 16 saati aĢmaması gerektiği söylenebilir.

Gürültünün desibel derecesine göre insan üzerinde belli etkiler bırakmaktadır. Bu etkiler Çizelge 1.2.'de gösterilmiĢtir (Camkurt 2007).

(27)

18 Çizelge 1.2. Gürültü desibel dereceleri ve insan sağlığı üzerindeki etkileri.

Derecesi ġiddeti (Desibel) Ġnsan Sağlığı Üzerindeki Etkisi 1. Derece 30 dB (A) - 65dB

(B)

Konforsuzluk, rahatsızlık, öfke, kızgınlık, uyku düzensizliği ve konsantrasyon bozukluğu. 2. Derece 65-90 dB (B) Fizyolojik reaksiyonlar, kan basıncı artıĢı, kalp

artıĢlarında ve solunumda hızlanma, beyin sıvısındaki basıncın azalması, ani refleksler. 3. Derece 90-120 dB (B) Fizyolojik reaksiyonların artması, baĢ ağrıları 4. Derece 120 dB (B) Ġç kulakta devamlı hasar, dengenin bozulması 5. Derece 140 dB (B) Ciddi beyin tahribatı

Çizelge 1.2.'de görüldüğü üzere gürültünün desibel derecesi arttıkça insan sağlığı üzerinde ciddi hasarlara yol açtığı gözlemlenmektedir. Birinci derece desibel aralığına gürültüye maruz kalındığında öfke, kızgınlık, konsantrasyon bozukluğu gibi sorunlar ile karĢılaĢılırken, dördüncü ve beĢinci derece desibel değerleri arasında iç kulakta devamlı hasar, ciddi beyin tahribatı gibi ağır sorunlarla karĢı karĢıya kalınabildiği görülmektedir.

Aydınlatma

Aydınlatma doğal ve yapay aydınlatma olarak iki kısma ayrılabilir. Doğal aydınlatma temel kaynak güneĢtir. Dolayısıyla bu tür aydınlatmada temel amaç doğal ıĢığın uygun Ģekilde kullanılmasıdır (Onur 2012). Yapay aydınlatma ise elektrik enerjisi ile elde edilen aydınlatma türüdür. Aydınlatma birimi ise "lüx"tür. Bazı araĢtırmacılar uyku devridaimini yeniden düzenlemek, bazı kronik uykusuzluk Ģekillerini tedavi etmek ve gündüz vakti uyanıklığını ve enerjisini arttırmak için olağanüstü parlak ıĢıklar (10.000 lüx) kullanmaktadırlar. Bu araĢtırmacılar, uygun yoğunluk ve süreli, parlak suni ıĢığın, vücudun ısı ritmini ve uykunun zamanı, süresi ve kalitesini değiĢtirebileceğini bulmuĢlardır (Hyman 2001). Aydınlatma Ģiddeti arttıkça görme keskinliğinin de arttığı bir gerçektir. Öte yandan yapılan araĢtırmalar, aydınlatma Ģiddetinin artırılmasıyla çalıĢan performansının arttığını, yorgunluk hissinin azaldığını, yapılan hataları azalttığını ve daha az iĢ kazası ile karĢılaĢıldığını ortaya koymaktadır. Ayrıca çalıĢanların yaĢ durumunun da ıĢık gereksinimi üzerinde etkili olduğu belirlenmiĢtir (Dizdar ve Kurt 2001).

Göz, insanın algılamasını sağlayan organlardan en önemli olanıdır. Tüm algılamanın yaklaĢık %80-%90'ı göz organı ile gerçekleĢmektedir. ÇalıĢma Ģartları sonucu olarak ortaya çıkan yorgunluğun gözün zorlanması ile birlikte oluĢtuğu

(28)

19 düĢünülmektedir. Bu sebeple çalıĢma ortamlarının aydınlık düzeyi gözü zorlamayacak Ģekilde ayarlanmalıdır. Optimum düzeyde ayarlanan bir aydınlatmanın olması çalıĢanın performansını ciddi oranda artırmaktadır (Camkurt 2007).

ĠĢyerlerinde yapılan iĢlerin kalite standartları doğrultusunda yapılabilmesi ve çalıĢanın göz sağlığının korunması optimum düzeyde yapılan bir aydınlatma ile mümkün olabilmektedir (Bayazıt Hayta 2007). Aydınlatma, çalıĢanın iĢini daha rahat yürütebilmesi, iĢin daha hızlı ve verimli bir Ģekilde yapılması, iĢ ortamının güvenliği ve etkinliği açısından önem arz etmektedir. Sağlık hizmetlerinde ve özellikle ameliyathane ekibinde yer alan cerrahlar, hemĢireler, anestezi çalıĢanları ve diğer sağlık çalıĢanları için aydınlatmanın gereğinden fazla olması yorgunluğun ortaya çıkmasına sebep olabilmektedir (Saygılı 2008). Aydınlatmanın yetersiz olması verimliliği de düĢürmekle beraber görev yapan çalıĢanın iĢ kazaları ile karĢı karĢıya kalmasına da sebep olabilmektedir. Bu yüzden çalıĢma ortamlarındaki aydınlatmanın yapılan iĢe uygun optimum seviyede olması gerekmektedir. Hastaneler yirmi dört saat hizmet veren kurumlar olduğu için aydınlatmanın da kesintisiz olması gerekmektedir. Elektrik kesintilerinde hastanenin aydınlatma ve elektrik ihtiyaçları jeneratör yardımıyla giderilmektedir. Bu yüzden elektrik kesintilerinde hastanenin aydınlatmasının kesintisiz sağlanması ve ayrıca hastanede kullanılan tıbbi cihazların özellikle yoğun bakım hastalarının solunumlarına yardımcı olan ventilatörlerin elektrik kesintilerinde de aralıksız olarak çalıĢabilmesi için jeneratörlerin bakımları düzenli olarak yapılmalıdır.

1.6.2. Kimyasal Risk Faktörleri

Sağlık kurumları, içerisinde birçok kimyasal ajanları barındırdığı çalıĢma ortamlarıdır. Bunlar içinde anestezik gazlar, temizlikte kullanılan kimyasallar, sitotoksik maddeler ve sterilizasyon için kullanılan kimyasallar yer almaktadır (Türk Tabipler Birliği 2008). Sağlık kurumlarının, biyokimya, patoloji, hematoloji gibi laboratuarlarında kullanılan tuzlar, solventler, boyalar, tehlikeli ilaçlar, alerjiye ve hatta kansere kadar birçok hastalığın ortaya çıkmasına neden olmaktadır (Meydanlıoğlu 2013). Kimyasallar çalıĢma ortamına, hava yoluyla, gıdayla veya çalıĢanın diğer ortamlardan bedenlerine bulaĢmasıyla karıĢmaktadır. ĠĢyerinde kullanılan boya, çeĢitli tozlar, ozon ve radyasyon vb. faktörler, çalıĢma ortamının kimyasal yapısının değiĢmesine neden olmaktadır (Biçer 2007).

(29)

20 ÇalıĢanların, iĢyeri ortamında, iĢten kaynaklanan kimyasal faktörlerin olumsuz etkilerinden korunabilmesi için öncelikle bazı verilerin saptanması gerekir (Yelekçi 2009). Bunun için;

 ĠĢyeri ortamında çalıĢanların iliĢkide bulundukları kimyasal bileĢikler nelerdir?

 Bu bileĢikler hangi kaynaklardan ortama yayılabilmektedir ve ortam havasındaki oranlar nedir?

 ÇalıĢan kiĢiler ne kadar süre kimyasallar ile aynı ortamda bulunmaktadırlar?

Soruları detaylı olarak cevaplandıktan sonra, iyileĢtirme ve korunma önlemlerinin neler olacağına karar verilmelidir.

1.6.3. Biyolojik Risk Faktörleri

Sağlık çalıĢanları; bakteri, mikroorganizma, virüs gibi bir çok biyolojik tehlikeler karĢı karĢıya kalmaktadır. Bu faktörler arasında en önemli olanlar, kan ve vücut sıvılarına maruziyet, solunum yolu ya da temas yolu ile geçen enfeksiyonlar ve hastane enfeksiyonları örnek olarak verilebilir (Duymaz ġahin 2014). Mikroorganizmalar, virüsler ve enfeksiyon etmenleri biyolojik tehlikelerin baĢlıca nedenleri arasında yer almaktadır. Biyolojik tehlikeler, sağlık hizmetlerinin sunulduğu yerlerde olmakla birlikte en fazla risk hastane ve araĢtırma merkezlerinde yer almaktadır. Sağlık çalıĢanlarının bu tehlikelerden korunması için çalıĢanların sağlık durumları düzenli aralıklarla kontrol edilmelidir (Öner 2014).

Hastaneye personel istihdam edilmeden önce fiziksel muayene, kızamık, kızamıkçık, tüberküloz taraması yapılmalı ve yüksek riskli ortamda çalıĢacak personele hepatit B aĢısı yapılarak bağıĢıklık sağlanmalıdır (Arnow 1993). Viral hepatit karaciğere bulaĢmasıyla, siroz ve karaciğer kanseri gibi hayatı tehdit eden komplikasyonlara neden olmaktadır (Kyelem ve ark 2015). Hastane personelinin biyolojik tehlikelere karĢı bağıĢıklığı olmalı ve düzenli olarak sağlık muayenesi yapılmalı.

(30)

21 1.6.4. Ergonomik Risk Faktörleri

Ergonominin amacı, bireylerin yaĢamlarının insana uygun duruma getirilmesidir. Ergonomi, insanların yaĢam kalitesinin artmasını sağlar. Ergonomi, içerisinde bulunan ortamın sağlık koĢullarına göre düzenlenmesi, tehlike ve risklere karĢı önlem alınması, uygun çalıĢma saatlerinin oluĢturulması, fiziksel hareketlerin zorlanmadan yapılabileceği çalıĢma alanının oluĢturulması, yapılan iĢ içerisinde yer alan araç ve gereçlerin kullanan kiĢiye uygun olarak temin edilmesini hedeflemektedir (Ġlçe 2007).

Hastanelerde birçok farklı iĢlerin yürütüldüğü çalıĢma alanları bulunmaktadır. Bu çalıĢma alanlarında yapılan iĢlerden verimlilik elde etmek ve çalıĢanı tehlikelere karĢı korumak için, çalıĢma alanının ergonomik yapıya uygun bir Ģekilde dizayn edilmesi gerekmektedir. ÇalıĢma ortamındaki tehlike ve risklerin belirlenmesi, kaza oranlarını düĢürme çalıĢmaları gibi iĢ güvenliği konuları, ergonominin içerisinde bulunmaktadır (Güney 2009).

Vücut mekanikleri, bireyin duruĢ, oturuĢ, yatıĢ pozisyonundayken, hareket ederken, günlük ihtiyaçlarını giderirken vücudun kas-iskelet sistemi ile sinir sisteminin beraber çalıĢmasını içermektedir. Bu sistemlerin herhangi birinde oluĢan hasar veya rahatsızlıklar vücudun görev ve iĢlevlerini kısıtlayabilmektedir (Ġlçe 2007). Kötü ergonomik koĢullarda ve uygun olmayan yükseklikteki fiziksel koĢullarda çalıĢmak boyun ağrısı riskini artırmaktadır (Shahidi ve ark 2015). Vücut mekaniği prensipleri Ģu Ģekilde sıralanabilir (Özel 2005):

 Güç bir iĢ yapılırken vücudun uzun ve kuvvetli kasları kullanılmalıdır.  Güç iĢleri yaparken, karın kalça kaslarını sağlamlaĢtıran ve karın duvarını

kuvvetlendiren bel kuĢağı oluĢturulmalıdır.

 TaĢınacak cisim ile vücudun ağırlık merkezi birbirine yakın olmalıdır.  Bel kemiğinin düĢey olması için kaldırılacak nesneye yakın bulunulmalı,

iterken öne doğru, çekerken arkaya doğru eğilerek bedenin ağırlığından yararlanılmalıdır.

 Cisim yuvarlanıyor, sürükleniyor veya tekerleri varsa bunları iterek götürmelidir.

(31)

22  Cisim yerden alınacaksa, önce cisme yaklaĢılır ve sonra dizler bükülerek

yerden alınır.

 Uzun süre ayakta kalınacaksa ayak yüzleri ve bacaklar fazla açılmamalıdır. Sağlık çalıĢanlarının hemen hemen hepsi kas-iskelet sistemi sorunlarına yol açan mesleksel riskler ile karĢı karĢıya kalmaktadır. Özellikle hasta bakıcı ve hemĢireler, bel ağrısına sebep olan mesleki risk faktörleri içerisinde ağır sanayi çalıĢanları ile ağır vasıta Ģoförlerinden sonra üçüncü sırada gelmektedir. Sağlık çalıĢanlarının hasta ile yapmıĢ olduğu fiziksel aktiviteler, kas-iskelet sorunlarının en önemli sebebini oluĢturmaktadır. Özellikle yoğun bakımda çalıĢan sağlık personelleri, kilolu hastalarla ilgilenmeleri kas-iskelet sisteminde sorunlar olmasına neden olabilmektedir (Meydanlıoğlu 2013).

ÇalıĢanın daha verimli olabilmesi için aĢağıdaki ergonomi iĢlevleri yerine getirmelidir (Ayanoğlu 2007):

 ĠĢ sağlığı ve güvenliği ilkelerine uyularak çalıĢanı rahat hissettirecek ortamın hazırlanması,

 ÇalıĢma ortamının antropometrik ölçülere, kiĢisel özelliklere uygun olarak tasarlanması,

 Kullanılan tüm alet, makine, araç ve gereçlerin insanın yeteneklerine göre tasarlanması,

 ÇalıĢma ortamının psiko-sosyal açıdan olumlu olarak hazırlanmasıdır. ÇalıĢma hayatında yer alan insanların rahat hareket edebilmeleri ve bedensel hareketlerini en üst düzeyde kullanabilmeleri için kullandıkları araç ve gereçlerin, çalıĢma alanlarında yer alan malzemelerin kiĢiye uygun boyutlarda olması gerekmektedir. Bu boyutlara antropometrik ölçüler denilmektedir. Antropometri insan vücudunun ölçülerini konu edinen ve Yunanca antrops (insan) ve metikos (ölçü) sözcüklerinden oluĢan bir bilim dalıdır (Ġlçe 2007). ÇalıĢma ortamının kiĢiye uygun hale getirilmesi vücut ölçülerine dayanmaktadır. Ġnsan yeni baĢtan tasarlanamayacağına göre insanın ölçülerinin belirlenmesi, ve insanın etkileĢimde bulunacağı makine ve diğer tüm teçhizatın insanın ölçülerine göre dizayn edilmesi gerekmektedir (Dizdar ve Kurt 2001). Hastanelerde görev yapan sağlık çalıĢanlarının

(32)

23 yapmıĢ oldukları çeĢitli iĢleri, çeĢitli zamanlarda ve çeĢitli araç-gereç ile yapmak zorundadır. Bu yüzden sağlık çalıĢanlarının fiziksel rahatlığı ve beden yeteneklerini en üst düzeyde kullanabilmeleri için kullanmıĢ oldukları araç-gereçlerin boyutlarının çalıĢanların rahatlıkla kullanabileceği boyutlarda olması gerekmektedir (Özel 2005).

1.6.5. Psikolojik Risk Faktörleri

Hastanelerde sağlık çalıĢanlarının maruz kaldığı diğer bir risk faktör psikolojik risk faktörleridir. Psikolojik risk faktörleri; stres, sağlık çalıĢanlarına yönelik yapılan fiziksel Ģiddet, gasp ve taciz olarak örneklendirilebilir.

Stres, çevremizde bulunan fiziksel ve psikolojik olarak bizi zorlayan tehditlerle baĢa çıkma çabamızdır (Erdoğan ve ark 2009). Stres, bireyin bedensel ve ruhsal sıkıntılar yaĢamasına neden olmaktadır. Stres aslında kısa zamanda bir çözüme ulaĢtırılabilirse bir hastalık nedeni olmamaktadır. Stresin nedenleri zamanla bir çözüme ulaĢtırılmazsa, kaygı, depresyon, kalp rahatsızlıkları, mide ülseri, tansiyon yükselmesi, sinirlilik ya da bazı hastalıklar oluĢabilmektedir (Öner 2014).

Stres, uygun nitelikte karĢılaĢıldığında, bireyin kendini geliĢtirmesine, onun deneyim kazanmasına ve onu harekete geçiren bir uyarıcı olabilmektedir. Stres, fizyolojik ve psikolojik olarak kiĢiye zarar vermesi halinde, baĢa çıkılmayan depresyonların ve o kiĢinin gücünü aĢan devamlı gerilimlerin ortaya çıkmasına neden olmaktadır. Bu gerilim ise kiĢide farklı tepkiler ortaya çıkmasına neden olabilmektedir (Ferhanoğlu 2009). ÇalıĢanın kiĢisel problemleri, iĢbaĢında dikkatinin azalmasına sebep olur ve yaptığı iĢten bıkmasına yol açabilmektedir. Mutsuz ve huzursuz süren bir evlilik hayatı, hayal edilen fakat gerçekleĢmeyen idealler ya da beğenilmeyen meslek grupları bu duruma örnek teĢkil etmektedir. Aylık kazancın ailenin ihtiyaçlarını karĢılamaya yetmemesi, iĢten atılma korkusu ya da iĢ bulamama endiĢesi baĢlıca stres kaynakları olarak görülmektedir (Dizdar ve Kurt 2001). Stres biyolojik yaĢlanma ve erken ölüme de neden olmaktadır (Slavich ve Toussaint 2013).

Sağlık çalıĢanları, hastalara ve yakınlarına yapılacak tıbbi müdahale sürecini bildirmekle ve hastalara kaliteli sağlık hizmeti sunmakla sorumludurlar. Hastanın müdahale öncesinde bilgilenmesi ve hastanın rızasının alınması hasta hakları içerisinde yer almaktadır. Ayrıca hastaya ya da hasta yakınlarına tıbbi terimler ile konuĢmamak ve oluĢabilecek olumsuz durumlar hakkında yeterli derecede bilgi

Şekil

ġekil 1.1. ĠyonlaĢtırıcı radyasyon risk algısı araĢtırmalarının risk algısı araĢtırmaları  içerisindeki yeri
Çizelge 3.1. AraĢtırmaya katılan sağlık çalıĢanlarının sosyo-demografik özellikleri.
Çizelge 3.2. AraĢtırmaya katılan sağlık çalıĢanlarının mesleklere göre dağılımı.
Çizelge 3.3. AraĢtırmaya katılan sağlık çalıĢanlarının meslek yıllarına göre dağılımı
+7

Referanslar

Benzer Belgeler

Halbuki Ahmet Lutfî, Hazinei Ev­ rakın ve sadaret mektebi kaleminin eski kâğıt ve defterlerinin muhteviyatını ehem­ miyetli bulmamakta, aynı zamanda tarih­ siz

Eşeğin Kaybolması bölümünde yazar, birbirine zıt olan iki grup kahraman yaratmıştır; Danabaş Köyü’nün muhtarı Hudayar Bey, kadı, yönetici Kerbelâyı

Pandemi olarak kabul edilen bulaşıcı hastalıkların yayılmasını engellemek için tüm dünyada kabul gören izolasyon, karantina, sosyal mesafenin kısıtlanması

Kaynakları ayırmadan yapılan içeriğe göre atıf sıralaması; kuramsal içerik, bilişim ve medya teknolojileri, mesleki deneyim ve biyografi, referans kaynaklar ve gündem

Gerçi, gezegen aylard›r gökyüzünde gözle- nebiliyor; ancak, onu görebilmek için gece yar›s›ndan sonra gözlem yapmak gereki- yordu.. Ayr›ca, gezegen Dünya’ya uzak

ÖODA ve PODA alt ölçeklerinden elde edilen ölçümlerin güvenirliği; Cronbach Alfa, bileşik güvenirlik ve test tekrar test yöntemleri ile incelenmiş ve

Eğer Türk modernleştirici seçkinleri, Mithat Paşa’nın yaptığı gibi, başından itibaren toplumun egemen üretim biçimini kökten değiştirecek, iktisadi akılcılığı

Bu suretle bir olay veya oluşumun geçmişte bir tıpkısının veya benzerinin meydana geldi­ ği göz önüne konularak böyle bir hale m aruz kalıpış, m aruz kalması