• Sonuç bulunamadı

Aile eğitimi programlarında eğitimcilerin ve annelerin kültürel çeşitliliğe ilişkin görüşleri

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Aile eğitimi programlarında eğitimcilerin ve annelerin kültürel çeşitliliğe ilişkin görüşleri"

Copied!
134
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

EĞİTİM BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ

ÇOCUK GELİŞİMİ VE EĞİTİMİ ANABİLİM DALI

ÇOCUK GELİŞİMİ VE EĞİTİMİ BÖLÜMÜ

AİLE EĞİTİMİ PROGRAMLARINDA EĞİTİMCİLERİN VE

ANNELERİN KÜLTÜREL ÇEŞİTLİLİĞE İLİŞKİN GÖRÜŞLERİ

YÜKSEK LİSANS TEZİ

Hazırlayan Esra DEMİR

Ankara Haziran, 2011

(2)

EĞİTİM BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ

ÇOCUK GELİŞİMİ VE EĞİTİMİ ANABİLİM DALI

ÇOCUK GELİŞİMİ VE EĞİTİMİ BÖLÜMÜ

AİLE EĞİTİMİ PROGRAMLARINDA EĞİTİMCİLERİN VE

ANNELERİN KÜLTÜREL ÇEŞİTLİLİĞE İLİŞKİN GÖRÜŞLERİ

YÜKSEK LİSANS TEZİ

Esra DEMİR

Danışman: Yrd. Doç. Dr. Ayşe Dilek ÖĞRETİR ÖZÇELİK

Ankara Haziran, 2011

(3)

i

Esra DEMĠR AĠLE EĞĠTĠMĠ PROGRAMLARINDA EĞĠTĠMCĠLERĠN ANKARA–2011 VE ANNELERĠN KÜLTÜREL ÇEġĠTLĠLĠĞE

(4)

ii

JURİ ÜYELERİNİN İMZA SAYFASI

Esra DEMĠR „in “Aile Eğitimi Programlarında Eğitimcilerin ve Annelerin Kültürel ÇeĢitliliğe ĠliĢkin GörüĢleri” baĢlıklı tezi 13.06.2011 tarihinde, jürimiz tarafından Gazi Üniversitesi Çocuk GeliĢimi ve Eğitimi Ana Bilim Dalında Yüksek Lisans Tezi olarak kabul edilmiĢtir.

Adı Soyadı Ġmza

BaĢkan: Prof.Dr.Neriman ARAL ...

Üye (Tez DanıĢmanı): Yard.Doç.Dr.AyĢe Dilek ÖĞRETĠR ÖZÇELĠK ... Üye : Prof.Dr.Abide GÜNGÖR AYTAR ...

Üye : ... ... Üye : ... ...

(5)

iii ÖN SÖZ

Tez danıĢmanlığımı üstlenerek araĢtırma konusunun seçimi ve yürütülmesi sırasında, değerli bilimsel uyarı ve önerilerini esirgemeyen danıĢmanım, Sayın Yard. Doç. Dr. AyĢe Dilek ÖĞRETĠR ÖZÇELĠK‟ e yol boyunca bana ve yapabileceklerime olan inancı, sabrı, desteği ve emeği için sonsuz teĢekkür ederim. Ayrıca Yüksek lisans eğitimim süresince mesleki bilgileri ile bana katkısı olan Gazi Üniversitesi Çocuk GeliĢimi ve Eğitimi Anabilim Dalı hocalarına Ģükranlarımı sunarım.

En çıkmaz yolda rastladığım, her durumda bana ilham kaynağı olan, tezimin Ģekillenmesi ve devamı için her konuda yanına ve yardımına koĢtuğum; benimle deneyimlerini, bilgisini tüm açıklığı ile paylaĢan, zamanını ayıran ve istatistikî iĢlemlerde desteğini hep gördüğüm, Yard. Doç.Dr. Ġsmail KARAKAYA‟ ya ne kadar teĢekkür etsem azdır.

AraĢtırmamın en önemli kısmını oluĢturan verilerin toplanma sürecinde yapılan toplantılara zamanlarından fedakârlık yaparak katılım sağlayan Samsun ili ve ilçelerinde görüĢtüğüm tüm eğitimci ve katılımcılara sonsuz teĢekkürler.

Görev yaptığım okulda her zaman tezde ne durumda olduğumu soran beni çalıĢmalar konusunda motive eden ve her durumda fikir danıĢtığım değerli müdürüm Prof.Dr. Halil KÜTÜK‟e ve diğer mesai arkadaĢlarıma da teĢekkür ederim.

Zorun gelip geçtiğini, imkânsızın ise olmadığını beraber attığımız her adımda bana gösteren; ne olursa olsun sadece varlığıyla aslında ne kadar Ģanslı olduğumu hissettiren, sayesinde her güçlüğün üstesinden geldiğim, bana en çok inanan, araĢtırmam süresince her anımda desteğini hissettiğim en değerli hazinem; babam Öğr. Gör. Nihat DEMĠR, annem Çiçek DEMĠR, ablam Okt. Canan Demir ve diğer kardeĢlerime de yanımda ve yaĢamımda oldukları için kalpten müteĢekkirim.

(6)

iv ÖZET

AĠLE EĞĠTĠMĠ PROGRAMLARINDA EĞĠTĠMCĠLERĠN VE ANNELERĠN KÜLTÜREL ÇEġĠTLĠLĠĞE ĠLĠġKĠN GÖRÜġLERĠ

DEMĠR, Esra

Yüksek Lisans, Çocuk GeliĢimi ve Eğitimi Anabilim Dalı Tez DanıĢmanı: Yard. Doç.Dr. AyĢe Dilek ÖĞRETĠR - ÖZÇELĠK

Haziran–2011, 117 sayfa

Bu araĢtırmanın amacı, aile eğitimi sürecinde yer alan eğitimci ve katılımcıların, kültürel çeĢitliliği nasıl algıladığı ve içinde bulundukları Aile Eğitimi programının kültürel çeĢitliliğe iliĢkin bakıĢ açıları üzerinde nasıl bir etkiye sahip olduğunu ortaya koymaktır. Bu nedenle çalıĢmada, eğitimci ve annelerin konu ile ilgili düĢünce, görüĢ ve tutumlarının belirlenerek, değerlendirmelerin yapılması ve önerilerin geliĢtirilmesi hedeflenmiĢtir.

AraĢtırma baĢta Samsun Ġli Merkez Halk Eğitim Merkezi olmak üzere 7 ayrı ilçe Halk Eğitim Merkezinde (Yakakent, Alaçam, Bafra, Ondokuzmayıs, ÇarĢamba, Terme ve Havza) gerçekleĢtirilmiĢtir. AraĢtırma gurubunu; Halk Eğitim Merkezleri bünyesinde faaliyet gösteren, Aile Eğitim Programlarının Samsun ili merkez ve ilçelerde devamlığını sağlayan tüm takip ve iĢlemlerini yürüten toplam 13 eğitimci ve aile eğitimi programının katılımcı grubunu oluĢturan, eğitim sürecinde aktif olarak yer alan 25 gönüllü anne olmak üzere toplamda 38 kiĢi ile çalıĢılmıĢtır.

AraĢtırma için gerekli veriler, eğitimciler ve katılımcılar için ayrı ayrı geliĢtirilen “kiĢisel bilgi formu” ve yarı yapılandırılmıĢ “Eğitimci ve Katılımcı GörüĢme Formu”nun kullanıldığı odak grup görüĢmeleriyle toplanmıĢtır. GörüĢmeler ses kayıt cihazına alınmıĢ ve sonrasında kaydedilen veriler çözümlenerek yazılı hale getirilmiĢtir. Yazılı hale getirilen veriler araĢtırma amaçları çerçevesinde sistematik bir biçimde

(7)

v doğrudan ifadelerine yer verilmiĢtir.

AraĢtırma bulgularına göre, toplumda kültürün yaĢatılması ve korunmasında, farklılıklara olan bakıĢ açısı üzerinde eğitimciler ve anneler önemli kiĢiler olarak görülmekte ve model alınmaktadır. Eğitimcilik görevini yürütenlerle ebeveynlerin sahip oldukları kültürel özelliklerini (eğitim, bakıĢ açısı, davranıĢ, bilgi, örf, adet vb) doğru bir Ģekilde aktarımlarında; Aile Eğitim programlarının katkısının büyük olduğu, özellikle de kiĢilerin baĢta kendileri olmak üzere çevresine ve yetiĢtirmekle sorumlu oldukları çocuklarına karĢı davranıĢlarında doğrudan gözlenebilir olumlu bir etkisinin ortaya çıktığı görülmektedir. Özellikle Aile Eğitimi Programının eğitimci ve annelerin bakıĢ açılarında önemli farklılıklar meydana getirdiği, farklı bakıĢ açılarına yaklaĢımlarını değiĢtirdiğini bu anlamda kendilerini zenginleĢtirdiklerini ortaya koymaktadır. Aile Eğitimi Programının araĢtırma grubu tarafınca çok önemsendiği ve bu programın desteklenip yaygınlaĢması gerektiği ortaya çıkmıĢtır. Ayrıca Halk Eğitim Merkezlerinde revize edilerek uygulanan Aile Eğitimi Programları ile ilgili yapılan bir çalıĢmaya rastlanmamıĢ olup alana katkı sağlayacağı düĢünülmektedir.

(8)

vi ABSTRACT

THE VIEWS OF THE TEACHERS AND MOTHERS REGARDING WITH CULTURAL DIVERSITY IN FAMILY EDUCATION PROGRAMS

DEMĠR, Esra

Master, Graduate Division of Child Development and Education Department Thesis Advisor: Yard. Doç. Dr. AyĢe Dilek ÖĞRETĠR- ÖZÇELĠK

June–2011, 117 page

The purpose of this study is to determine how the teachers and participants who take place in family education process, perceive cultural diversity and how the family education program affect the ideas of them related to cultural diversity. Therefore, it has been aimed to determine the ideas and attitudes of the teachers and mothers towards the subject and to evaluate them and improve some advices.

This research has taken place at Public Education Center in Samsun Centre which is ranking first and 7 different districts of Samsun (Yakakent, Alaçam, Bafra, Ondokuzmayıs, ÇarĢamba, Terme and Havza). The study group consists of 13 teachers who perform Family Education Programs in city centre and the districts, and 25 voluntary mothers who wants to take place in the education process actively in this program, and totally 38 people.

The data for the research has been gained by a “personal information form" that is developed separately for the educators and the participants, and by using semi-structured "Teachers and Participants Meeting Form" with focus group meeting. The interviews have been recorded and later the recorded data has been analyzed and reported. The written data has been presented by interpreting them systematically within

(9)

vii

According to the findings of the research, the teachers and mothers are seen important people in the duration and protection of culture. In transferring the educators and parents‟ cultural features (education, view, behaviour, information, custom, etc.) in a true way, it has seen that Family Education Programmes have a great contribution especially to the individuals first and the behaviours towards their students. Especially it has been observed that Family Education Program has born important differences in the views of the teachers and mothers, it has changed the approaches of them towards the different views and it gives them a richness in that context. It has been concluded that the Family Education Program is seen important by the study group and this program should be supported. Moreover, it hasn‟t been come upon a study about the Family Education Programs that are applied by revising it in Public Education Centres, therefore; it is thought that this study will contribute to the field.

(10)

viii İÇİNDEKİLER

Sayfa

BAŞLIK SAYFASI...i

JÜRİ ÜYELERİNİN İMZA SAYFASI...ii

ÖN SÖZ...iii

ÖZET...iv

ABSTRACT...vi

İÇİNDEKİLER...viii

TABLOLAR LİSTESİ...xi

ŞEKİLLER LİSTESİ ...xii

KISALTMALAR LİSTESİ...xiii BÖLÜM I 1. GĠRĠġ...1 1.1. Problem...2 1.2. Amaç...5 1.3. Önem ...6 1.4. Varsayımlar...7 1.5. Sınırlılıklar...7 1.6. Tanımlar...8 BÖLÜM II 2. KURAMSAL ÇERÇEVE VE ĠLGĠLĠ ARAġTIRMALAR………..9

2.1.Aile ……….……….………...9

2.1.1.Aile ve Önemi……...9

2.1.2.Ailenin Tanımı……….……….….11

(11)

ix

2.1.4.1.Çekirdek Aile………...……….…...14

2.1.4.2.Geleneksel GeniĢ Aile………..…...…..14

2.1.5. Anne-Baba Tutumları……….…………..…………....16

2.2. Türkiye‟de Aile Eğitimi Süreci………...….……….21

2.2.1.Aile Eğitim Programı (AEP)………...25

2.3. Kültür ve Kültürel ÇeĢitlilik……….……….29

2.3.1.Kültür ve Kültürel ÇeĢitlilik Kavramı……….29

2.3.2.Kültürün Özellikleri……….35

2.3.3.Kültürün ÇeĢitleri………....39

2.3.4. Kültürel ÇeĢitlilik ve Sınıf Ortamı……….39

2.3.5. Kültüre Duyarlı Eğitimci ve Katılımcılardan Beklenen özellikler……...40

2.4.Ġlgili AraĢtırmalar ……….………….…...….42

2.4.1.Aile Eğitimi ile Ġlgili AraĢtırmalar………...…...42

2.4.1.1. Yurt içinde yapılan çalıĢmalar………...……42

2.4.1.2. Yurt dıĢında yapılan çalıĢmalar………...…..45

2.4.2. Kültür ve Kültürel ÇeĢitlilik Ġle Ġlgili AraĢtırmalar………...47

2.4.2.1. Yurt içinde yapılan çalıĢmalar………...47

2.4.2.2. Yurt dıĢında yapılan çalıĢmalar………53

BÖLÜM III 3. YÖNTEM………...55

3.1. AraĢtırma Modeli ………...…55

3.2. AraĢtırma Grubu………....………...….55

3.3. Veri Toplama Araçları………..………..58

3.3.1.Eğitimci ve Katılımcı KiĢisel Bilgi Formu………...……...58

3.3.2. Eğitimci ve Katılımcı Odak Grup GörüĢme Formu………...59

3.4. Verilerin Toplanması…….……….60

(12)

x BÖLÜM IV 4. BULGULAR ve YORUM………..….62 BÖLÜM V 5. SONUÇ VE ÖNERĠLER………..…....100 5.1. Sonuç……….……….100 5.2. Öneriler………...………101 KAYNAKÇA………...….103 EKLER………...………..113

EK–1. Eğitimci KiĢisel Bilgi Anketi………...………….113

EK–2. Katılımcı KiĢisel Bilgi Anketi………..……115

(13)

xi

TABLOLAR LİSTESİ

Tablo 1: Farklı Aile Ortamları ve Çocuk Üzerindeki Etkileri………...18

Tablo 2: Kalıplayıcı ve GeliĢtirici Aile Ortamının Aile Kuralları Yönünden KarĢılaĢtırılması………....19

Tablo 3: Kalıplayıcı ve GeliĢtirici Aile Ortamında BeĢ Temel Özgürlük……….20

Tablo 4: AraĢtırma Grubunun Bağlı Bulunduğu Halk Eğitim Merkezlerine Göre Dağılımı………...56

Tablo 5: Aile Eğitimi Programını Yürütmekle Görevli Eğitimcilerin ĠĢ Deneyimi Bilgileri………...……… 57

Tablo 6: Aile Eğitimi Programını Yürütmekle Görevli Eğitimcilerin ÇalıĢma ġekli ve Eğitimciliğin Kapsamı……….58

Tablo 7: Eğitimci ve Katılımcıların YetiĢkin Birey Tanımlamasına Yönelik GörüĢleri………..65

Tablo 8: “Kültürel ÇeĢitlilik” Kavramına ĠliĢkin Eğitimci ve Katılımcı GörüĢleri……….………66

Tablo 9: Kültürün GeliĢimi ve ÇeĢitliliği Sürecinde “Ebeveyn Rolü” ile ilgili Eğitimci ve Katılımcı GörüĢleri……….69

Tablo 10: Eğitimci ve Katılımcıların Aile Eğitimi Sürecinde KarĢılaĢtıkları Olumlu Durumlara ĠliĢkin Algıları………..76

(14)

xii

Tablo 11: Eğitimci ve Katılımcıların Aile Eğitimi Sürecinde KarĢılaĢtıkları Olumsuz Durumlara ĠliĢkin Algıları………...82

Tablo 12: Kültürel ÇeĢitliliğin KiĢilerin Bireysel BaĢarısındaki Etkisine ĠliĢkin Eğitimci ve Katılımcı GörüĢleri……….84

Tablo 13: Eğitimcilerin YetiĢtirilme ve YetiĢtirme Tutumları ile Ġlgili GörüĢleri...…..88

Tablo 14: Katılımcıların YetiĢtirilme ve YetiĢtirme Tutumları Ġle Ġlgili GörüĢleri……91

Tablo 15: Eğitimcilerin “Çocuk Bakımı” ve “Çocuğun YetiĢtirilmesi” Konusunda Dikkat Ettikleri Noktalar……….94

Tablo 16: Katılımcıların “Çocuk Bakımı” ve “Çocuğun YetiĢtirilmesi” Konusunda Dikkat Ettikleri Noktalar……….97

(15)

xiii

ŞEKİLLER LİSTESİ

Şekil 1: YaĢam Kalitesi Sistem Modeli……….….10 Şekil 2: Üç Eğitim Modeli………..…17 Şekil 3: Türkiye‟de 1993 Yılından Bugüne Aile Eğitimi Programları…………..…….25

(16)

xiv

KISALTMALAR LİSTESİ

TDK :Türk Dil Kurumu

AÇEV :Anne Çocuk Eğitim Vakfı AÇEP :Anne Çocuk Eğitim Programı AEP :Aile Eğitimi Programı

ÇYGM :Çıraklık ve Yaygın Eğitim Genel Müdürlüğü HEM :Halk Eğitimi Merkezi

ĠSMEK :Ġstanbul Büyük ġehir Belediyesi Sanat ve Meslek Eğitimi Kursları MEB :Milli Eğitim Bakanlığı

STK : Sivil Toplum KuruluĢu

(17)

BÖLÜM I 1.GĠRĠġ

Dünyanın biliĢim çağına girmesiyle birlikte toplumların ve toplumu oluĢturan bireylerin ihtiyaçları içinde bulundukları çağın gereksinmeleriyle paralel olarak sürekli değiĢmekte ve yenilenmektedir. Bireyler, çağın gereksinimlerine ayak uydurabilmek için yoğun çabalar sarf etmekte, sürekli yenilenen bilgileri takip edebilmek için birçok eğitim almaları gerekmektedir.

Toplumun temeli, sosyal yapının çekirdeği ve kültürün aktarıcısı olan ailenin temel iĢlevleri arasında çocuk yetiĢtirme önemli bir yer tutmaktadır. Özellikle de toplumsal değiĢim süreci geniĢ ölçüde aileye yansımaktadır. Anne ve babalar bu hızlı değiĢim karĢısında çocuklarına rehber olmakta zorlanmakta ve desteğe ihtiyaç duymaktadırlar.

Aile içinde çocuğa gösterilen davranıĢlar baĢlangıçta çocuğun kültürüne iliĢkin duyarlılığını, kiĢilik, sosyal ve zihinsel geliĢimini etkilemekle birlikte, yaĢamının her aĢamasında etkin rol oynamaktadır. Ana-babaların çocuklarına istenilen davranıĢ ve alıĢkanlıkları kazandırabilmeleri, kendi kendini denetleyen duygu ve düĢüncelerini özgürce ifade edebilen ve giriĢimci bir birey olmalarını sağlayabilmeleri, öncelikle onları tanımaları ve omlarla sağlıklı bir iletiĢim kurmalarıyla mümkündür. Dolayısıyla, ailelerin kültüre iliĢkin bir bakıĢ açısı ortaya koyması ve çocuğun her yaĢ dönemindeki geliĢim özellikleri hakkında gerekli bilgi ve becerileri ile ilgili donanıma sahip olması önemlidir. Bu nedenledir ki, anne babaların kendilerini geliĢtirmek ve sahip oldukları çocuklarını en iyi Ģekilde yetiĢtirebilmek amacıyla ilgi ve ihtiyaçları doğrultusunda geliĢtirilmiĢ olan Aile Eğitimi Programlarında ebeveynlerin eğitim ve bakıĢ açılarının uyumlu olması her kültürde umudun ve geleceğin temsilcisi olarak görülen çocukların sağlıklı yetiĢtirilmesi ve toplumun refahı için de yadsınamaz bir durumdur.

Bu bölümde araĢtırmanın problemi, amacı, önemi, varsayımları, sınırlılıkları ve tanımları açıklanmıĢtır.

(18)

1.1. Problem Durumu

Günümüzde bilimsel ve teknolojik alanlarda hızlı bir geliĢim yaĢanmaktadır. Bu süreçte yaĢanan oldukça karmaĢık ve çok boyutlu toplumsal geliĢmeler, küresel değiĢimlere neden olmakta, bu küresel değiĢim dinamikleri tüm dünya ülkelerini etkilemektedir. Dolayısıyla bu durum düĢüncelerde, inançlarda, geleneklerde, değer yargılarında ve kurumsal olgularda yol açtıkları devrimlerle toplumların sosyo-ekonomik ve kültürel yapılarında köklü değiĢim ve dönüĢümlere neden olmaktadır. Meydana gelen ekonomik, sosyal, siyasal, kültürel vb. alanlardaki değiĢmelerden en fazla etkilenen kesimin baĢında ise aile kurumu gelmektedir (Özgan ve Karadağ, 2009: 188).

Toplumun kültürel yapısına göre Ģekillenen eğitim, aynı zamanda sosyal ve kültürel değiĢimin bir aracıdır. Deneyci ve toplumsal eğitim kuramı geliĢtiren John Dewey (1859– 1952), “Eğitimin amacı demokrasidir. Birey toplumun, toplum da bireyin ürünüdür. Gerçek eğitim, bir okulu bitirdikten sonra baĢlar ve bunun ölünceye kadar sürmemesi için bir neden yoktur” sözleriyle eğitimin süreklilik arz etmesinin gerektiğini ortaya koymaktadır (akt. Özel, 1996: 6).

Toplumlar, sosyal yapılarını koruyarak bilimsel ve teknolojik yeniliklere ayak uydurmak için kültürel değerlerini yeni nesillere aktarmak durumundadırlar (Özkan, 2006: 36). Bireyin toplumsallaĢması, baĢka bir deyiĢle içinde bulunduğu kültürün normlarına göre gerekli bilgi ve becerileri kazanarak uyumlu bir birey haline gelmesi, aile ortamında baĢlamaktadır. Daha sonra arkadaĢ ortamı ve çevre de buna eklenmektedir. Fakat bireyin planlı ve programlı bir eğitim ortamında eğitici uzmanlar eliyle geçireceği uzun okul hayatı ile ona ailenin, arkadaĢ gruplarının ve çevrenin veremeyeceği, verse de sistematik olamayacağı olanakların çok ötesinde asıl biçimlenme baĢlamakta ve sürmektedir. Ancak ülkemizde henüz okullaĢma oranı istenilen düzeyde değildir. Bu nedenle eğitim her bireye ulaĢamamaktadır. Okulda okuma Ģansına eriĢmiĢ olanlar ise, öğrenimi aksatan birçok neden ve eksikliklerden dolayı kapasitelerini dolduran bir geliĢme gösterememektedirler. Bunlara bir de öğrenimini tamamlayamadan ayrılmak zorunda kalanlar eklenmektedir. Meslek sahibi olabilenler ise; kendilerini ve mesleklerini ilgilendirenleri izlemek ve bilmek zorunda kalmaktadırlar. Böylece karĢımıza, insan hayatının çeĢitli dönemlerine ve çeĢitli ihtiyaçlarına iliĢkin eksiklikler ortaya çıkmaktadır. Bu ihtiyaçların karĢılanması, ülkenin geliĢimi ve bireyin mutluluğu için zorunlu görünmektedir. Böyle bir durumda da ihtiyaçlar doğrultusunda oluĢturulmuĢ ve ebeveynler için kolaylaĢtırıcı olması hedeflenen Aile Eğitimi Programı ortaya çıkmaktadır (Günay, 2001: 61).

(19)

Tomar (2007:1), Eğitimin; toplum yapısını, ekonomik hayatı, kültürü ve pek çok değiĢkeni etkileme özelliğine sahip bir sistem olduğunu vurgularken, Ünlü (1986:12), sadece çocuğu dikkate alan, tüm çabayı çocuk üzerinde toplayarak, aileyi göz ardı eden eğitimin, yetersiz, etkisiz ve güç olduğunu belirtmektedir. Çomaklı (2006:42) da evlenme ve aile yaĢamı ile ilgili eğitimin evde baĢlaması gerekliliğini ortaya koymakla birlikte ailelerin bu konuda yeterli bilgiye sahip olmadıklarını vurgulamakta ve aile eğitiminin gerekliliğini ortaya koymaktadır.

Cavkaytar (2000:174), Aile eğitiminin temel amacının; anne babaları, anne babalığın değiĢik yönleriyle ilgili bilgilendirmek, bilinçlendirmek ve beceri sahibi yapmak olduğunu belirtmektedir. Üstünoğlu (1991:125) da, anne-baba eğitiminin amacını; ailelerin çocuk geliĢim ve eğitimi konusunda bilgilendirilmelerini sağlamak, her yaĢın geliĢim özelliğine göre çocuklarını tanımalarına yardımcı olmak, anne-babaları çocuklarıyla sağlıklı iletiĢim kurmanın önemi konusunda bilgilendirmek, çocukların davranıĢ ve alıĢkanlıklarını değiĢtirme yollarını öğretmek olduğunu dile getirmektedir.

Balta (2010:6), Aile eğitimlerinin, ailelerin bilgi ve becerilerini desteklemeli ve ailelerin gereksinimlerine cevap vermesi gerekmektedir. Bunun için aile gereksinimlerinin iyi belirlenmesi uygulanan aile eğitiminin etkisini arttıracağını vurgulamaktadır. Dolayısıyla aile eğitiminin temelde, ailelerin var olan yeterlilikleriyle, çocuğun eğitiminde duygu ve düĢüncelerini paylaĢabilmelerine ortam hazırlamaktadır. KağıtçıbaĢı (1997:191) da, çocuğun yakın çevresini etkileyerek “olumlu sapma” nın gerçekleĢebileceğini belirtmektedir. Yani çocuğun yakın çevresiyle kurulacak iliĢkinin çocuk için olumsuz çevre koĢullarını yoksunluk olmaktan çıkardığını ve aile eğitiminin etkililiğini vurgulamaktadır.

Aile eğitimi süresince, sosyal ve kültürel etkinlikler en güçlü sosyal bağları oluĢturmaktadır. Bir milletin fertlerini ve eski kuĢaklarını birbirlerine bağlayan, dolayısıyla bir milletin bütünlüğünü, kültürünü bir baĢka anlamda bir toplumun ayakta kalmasını sağlayan en önemli unsurlardır. Bu tür etkinlikler çeĢitli dil, din ve gelenek farklılığı olan toplumlarda yakınlaĢma ve kaynaĢmayı sağlar. Ayrıca toplumlara sağladığı faydaların yanı sıra sosyal ve kültürel etkinliklere katılan bireylere de sayılamayacak derecede yararları vardır. Gerçek arkadaĢlığı, dayanıĢmanın en güzel örneklerini, karĢılıklı sevgi ve saygıyı eğitim programı içerisinde görmek mümkündür. Toplu olarak yapılan bir iĢin gücünü ve ekip halinde çalıĢmayı orada tanırlar. Birlikte yapılan bir iĢin sorumluluğunu, mutluluğunu ve zaman zaman hüznünü yaĢarlar. Sonuç olarak sosyal ve kültürel etkinlikler topluma olan faydalarının yanı sıra bu etkinliklere katılanların da topluma, ailelerine ve kendilerine yararlı insanlar olarak yetiĢmelerini sağlamaktadır (Can, 2001: 59). Doğal olarak bu eğitim sürecinde

(20)

sade üretim teknikleri, üretim biçimleri değil; toplumsal davranıĢlar, dinsel, törensel, danslar, Ģiir, müzik, öykü, efsane gibi geleneksel kültür değerleri de birer eğitim konusu olarak iĢlenmektedir (Özel, 1996: 2).

Anne ve babalar eğitim sürecinde yol kat ederken, çok yakın bir iliĢki içinde oldukları, kendilerini geliĢtirmeleri konusunda zorunluluk hissettirecek olan çocukları bulunmaktadır. Çocuklar, bir toplumun en değerli varlığı ve geleceğinin teminatıdır. Anne-babalar ihtiyaçları doğrultusunda kendilerini geliĢtirirken bu durum onların çocukları ile iliĢkilerine de yansıyacaktır. Çocuklarına önem veren, onların geliĢmelerini sağlıklı bir Ģekilde tamamlamaları için gerekli tedbirleri etkili bir Ģekilde almıĢ olan toplumlar kendi geleceklerini teminat altına almıĢ olurlar. “Hedefe yalnız çocukları yetiĢtirmekle ulaĢamayız. Çocuklar geleceğindir. Fakat geleceği kuracak olan bu çocukları yetiĢtirecek analar, babalar, kardeĢler hepsi Ģimdiden aydınlatılmalıdır ki yetiĢtirecekleri çocukları bu millet ve memlekete hizmet edebilecek yararlı olabilecek Ģekilde yetiĢtirsinler…” sözleri ile Ulu önderimiz M.Kemal Atatürk de; çocuk eğitiminden birinci derecede sorumlu olan ebeveynlerin eğitiminin önemini açık ve net bir Ģekilde vurgulamaktadır.

Toplumun en küçük birimi olan ailenin yerini bireyin yaĢamında hiçbir Ģey doldurmamaktadır. Anne-babalar çocuklarının eğitim ve geliĢim sürecinin en doğal üyeleridir. Ayrıca aile kurumunun birey üzerindeki etkisinin ne denli kalıcı ve biçimlendirici olduğu düĢünüldüğünde, aile kavramının önemi daha da belirginleĢmektedir. Bireyin kendi ailesini seçme hakkına sahip olmamasına karĢılık, çocukların toplumsal ve ruhsal açıdan sağlıklı bireyler olarak yetiĢebilmeleri için uygun ortamların kurulması ve sürdürülmesi, ailenin bilgili olması ve bilinçli davranmasına bağlı olmaktadır (Yavuzer, 1993: 126).

Milli Eğitim Bakanlığı 2002 Okul Aile Birliği Yönetmeliği‟nde “Çocukların davranıĢları büyük ölçüde anne-baba ile olan etkileĢimlerine bağlıdır” ifadesi yer almaktadır. Burada çocukların doğal eğitmenleri olarak anne ve babaların bilinçli ve sistemli bir Ģekilde eğitim sürecine katılmaları gerektiği belirtilmektedir; çünkü çocuğa verilen eğitim ister doğru, ister olumlu, ister olumsuz olsun ailede baĢladığı bilinmektedir.

Nirun (1994: 161) da, “Bir toplumda kültürün belli bir seviyede devamını sağlamak, aile gruplarının topluma yetenekli bireyler vermesine bağlıdır” sözüyle aile eğitiminin çocuk eğitimi üzerinde ve kültürün aktarılmasında sahip olduğu rolü desteklemektedir.

Dolayısıyla toplumun her kesimini ilgilendiren, gerekliliği bu kadar açık olan ve yaĢam boyu ihtiyaç duyulan “Aile Eğitimi Programında yer alan eğitimci ve katılımcıların, kültürel çeĢitliliğe iliĢkin algılamaları; Aile Eğitimi Programının kültürel çeĢitliliği

(21)

algılamadaki etkisi ve ileri bir hedef olarak ise aile eğitiminin, eğitimci ve katılımcıların yetiĢtirdikleri çocuklarına yansımasının ne Ģekilde olduğu” çalıĢmada ele alınmaktadır.

1.2. Amaç

Aile Eğitimi Programı sürecinde yer alan eğitimci ve katılımcıların kültürel çeĢitliliğe iliĢkin algılarını belirlemek, bu algılarında aile eğitiminin etkisine yönelik eğitimci ve katılımcı görüĢlerini almaktır.

Genel amaç doğrultusunda aĢağıdaki alt amaçlar geliĢtirilmiĢtir:

1. “Kültürel ÇeĢitlilik” kavramı Aile Eğitimi Programında yer alan eğitimci ve katılımcılar tarafından nasıl algılanmaktadır?

2. Kültürün geliĢimi ve çeĢitliliği sürecinde “ebeveyn rolü” aile eğitimi programında yer alan eğitimci ve katılımcılar tarafından nasıl değerlendirilmektedir?

3. Kültürel özelliklerin eğitimle iliĢkisi kurulduğunda Aile Programında yer alan eğitimci ve katılımcıların eğitim süreçlerinde olumlu ve olumsuz durumlara iliĢkin gözlemleri nelerdir?

4. Aile Eğitimi sürecinde kültürel özelliklerin dikkate alınmasının kiĢilerin bireysel baĢarısına etkisi nasıl yorumlanmaktadır?

5. Aile Eğitimi Programındaki Eğitimci ve Katılımcıların yetiĢtirilme tutumları ile kendilerinin çocuk yetiĢtirmede devam ettirdikleri kültürel alıĢkanlıkları ne Ģekilde ortaya çıkmaktadır?

6. Aile Eğitimi sürecinde kültürel çeĢitlilik dikkate alındığında Aile Eğitimi Programının Eğitimci ve Katılımcılarda “Çocuk Bakımı” ve “Çocuğun YetiĢtirilmesi” konusunda nasıl bir etkisi olmaktadır?

(22)

1.3. Önem

Toplumsal bir kurum olarak geçmiĢte var olan bugün var olmaya devam eden gelecekte de var olmaya devam edeceği öngörülen aile; bir toplumdaki insan iliĢkilerinin ve temel yaĢama biçiminin en önemli belirleyicisi olarak düĢünülmektedir. Aile geçmiĢten gelen değerleri miras olarak alan mevcut yaĢam standartlarından etkilenerek etkileĢimli toplumsal yapıyı geleceğe aktaran dinamik bir organizasyondur.

Her toplum kendini oluĢturan ailelere dayanır. Sağlam ve güçlü bir toplum ancak güçlü ve düzenli ailelerden oluĢur. Aileye sağlam bir düzen vermek aynı zamanda toplumu düzenlemek demektir (Ağdemir, 1991: 10).Nerede toplumsal hayat varsa, orada bir de kültür vardır. Yani kültür toplum hayatının ürünüdür. Hücrelerden oluĢan insan organizmasının yaĢam fonksiyonları dengeli bir fizyolojik yapı ile yürür. Toplumlar organizmaya benzetildiğinde, aile; hücrelerin yerini tutacak, kültür ise fizyolojik faaliyetleri oluĢturacaktır. Bu nedenle varlık alanının beĢerî kesiminin aile-toplum-kültür üçgeninden ibaret olduğu söylenebilir (Celkan, 1991: 76).

Toplumların çekirdeğini oluĢturan aile, neslin devamı, çocukların bakımı ve yetiĢtirilmesi, yeni nesillere kültürel kimliğin, dinî ve ahlakî değerlerin kazandırılması, tarihsel ve toplumsal bilincin aktarılması, sevgi, saygı ve hoĢgörü esasına dayanan tutum ve değerlerin yerleĢtirilmesi gibi temel fonksiyonları üstlenen ve yerine getiren evrensel bir kurum olma özelliliğiyle hayati öneme taĢıyan her çağın ve her toplumun en temel sosyal bir kurumu olarak varlığını sürdürmektedir (Doğan, 2006: 29).

KağıtçıbaĢı (1998) da, “Çocuğa yüklenen anlam ile anne-babanın eğitim düzeyi arasında doğrusal bir iliĢki vardır. Eğitim düzeyi yüksek aileler, çocuğu ekonomik değer yaratan biri olarak görmezken, eğitim düzeyi düĢtükçe, çocuğun ekonomik değer yaratan birey olarak görülmesi olasılığı artmaktadır. Bu yönüyle, çocukluk kavramı temelde sosyo-kültürel bağlamda değerlenen bir kavrama dönüĢmektedir” sözleriyle anne-baba eğitiminin çocuğa bakıĢ açısı üzerindeki etkisini açıklamaktadır. M.Yapıcı ve ġ.Yapıcı da (2004), “Dünyada barıĢın yolu, yasalardan, zenginlikten, teknolojiden ya da bilimsel geliĢmelerden geçmemektedir. Elbette bunlar önemsiz değildir. Ama bunlar sadece birer araçtır ve her araç, hangi amaçla kullandığımızla iliĢkili olarak erdemden kötülüğe, birçok Ģeye hizmet edebilir. Ama sevgi, sadece; iyiliğe, erdeme, güzelliğe ve barıĢa hizmet eder. Çünkü o araç değil amaçtır. Bütün çocuklar sevilmeye değer, masum, iyi ve güzel varlıklardır” sözleriyle önemli bir kesime model oluĢturacak ebeveynlerin ihtiyaçlar doğrultusunda ĢekillenmiĢ aile eğitimi

(23)

programına katılımlarının ve aldıkları eğitimlerin olumlu bakıĢ açısı oluĢturulması bakımından gerekliliğini ortaya koymaktadır.

Bu bilgiler ve araĢtırmalar doğrultusunda 2010–2011 yılı itibariyle revize edilerek uygulamaya baĢlanan Aile eğitimi programı ile ilgili yapılmıĢ bir çalıĢmaya rastlanmamıĢtır. Dolayısıyla Aile eğitiminin bu araĢtırmada çalıĢılması ve ele alınmadığı tespit edilen kültür kavramının da iĢlenmesinin bu alanda yapılacak çalıĢmalara katkı sunması hedeflenmektedir.

AraĢtırma grubunun oluĢturulduğu Samsun ili, Aile eğitimi programının uygulamasında pilot iller arasında yer almakla birlikte Türkiye‟de Halk Eğitim Merkezlerinin ilk açıldığı illerden biri olması bakımından da önemli bir yere sahiptir.

Yapılan incelemelerde; nicel yaklaĢımın, ağırlıklı olarak kullanılan bir yaklaĢım olduğu görülmektedir. Dolayısıyla bu çalıĢmada nitel yöntemin kullanılması ile yapılacak diğer çalıĢmalara kaynaklık etmesi düĢünülmektedir.

1.4. Varsayımlar

Bu araĢtırmada aĢağıdaki varsayımlardan hareket edilmiĢtir.

GeliĢtirilen veri toplama araçları, araĢtırmanın amaçladığı nitel verilere ulaĢmayı mümkün kılacak yeterliliktedir.

AraĢtırmaya katılan kiĢilerin veri toplama araçlarına verdikleri yanıtlar, onların gerçek görüĢlerini yansıtmaktadır.

1.5. Sınırlılıklar

AraĢtırma Grubu açısından;

Betimsel bir çalıĢma niteliği taĢıyan bu araĢtırma; Samsun ili ve ilçelerindeki Halk Eğitim Merkezlerinde Aile Eğitimi, Baba Destek programı, Çocuk Bakımı ile ilgili kurslarda görev yapan Eğitimciler ve Halk Eğitim Merkezlerinde Aile Eğitim Programlarından yararlanan katılımcı annelerin yer aldığı odak grup görüĢmeleriyle sınırlıdır. AraĢtırmadan elde edilen bulgular diğer illerdeki aile eğitimi programları için genellenemez.

Yöntem açısından; bu araĢtırma standartlaĢtırılmıĢ “Odak Grup GörüĢme Formu” ile “Eğitimci ve Katılımcı KiĢisel Bilgi Anketi” nin ölçtüğü niteliklerle sınırlıdır.

(24)

1.6. Tanımlar

Aile: “ Ġçinde insan türünün belli bir biçimde üretildiği, topluma hazırlanma sürecinin belli bir ölçüde ilk ve etkili biçimde seyrettiği, cinsel iliĢkilerin belli biçimde düzenlendiği, eĢler ve ana-babalarla çocuklar (ailenin biçimine göre baĢka yakınlar) arasında belli bir ölçüde içten, sıcak, güven verici iliĢkilerin kurulduğu, yine içinde bulunulan toplumsal düzene göre ekonomik etkinliklerin az ya da çok bir ölçüde yer aldığı toplumsal bir kurum” olarak tanımlanmaktadır (Kılıç, 2010: 99). “Toplumun bir parçası olarak, içinde bulunduğu koĢullardan, toplumun kültüründen etkilenen ama yine de kendi içerisindeki iliĢkileri, etkileĢimi oluĢturan büyük bir sistemdir” (KağıtçıbaĢı, 1998: 27).

Kültür: Her Ģeyi içeren geniĢ bir yapıya sahiptir, bu yüzden kültür kavramı için birçok tanım ileri sürülmüĢtür: “Geleneksel fikirler ve bunlara bağlı olan değerler”, “öğrenilmiĢ davranıĢların bir bütün olarak nesilden nesile aktarılması”, “paylaĢılan semboller ve anlamlar”, “bir grubun davranıĢlarında önceden tahmin edilebilir ve belirli farklılıklara yol açan deneyimler”, “davranıĢları bir sisteme oturtan fikir, uygulama, norm ve anlamlar bütünü”, “kendini oluĢturan parçalar üzerinde kapsamlı bir etkiye sahip olan bir üst düzen”, “birbirleriyle iliksi içinde ve birbirleriyle karmaĢık bir biçimde bağlı olan parçalardan oluĢmuĢ sistem”, “biliĢsel programlama veya yazılım” ve “Ġnsana özgü bilgi, inanç ve davranıĢ bütünü ve bu bütünün parçaları olan her tür maddi ve manevi yaratımlar” olarak nitelenmektedir (Turan, 1994: 36; Kağıtçıbası, 2000: 36; Macit, 2010: 5).

Kültürel ÇeĢitlilik: Genellikle “farklı olma durumu,farklılıklar” olarak tanımlanırken baĢka bir açıklamada, bir durum, kurum, ya da grup olarak, cinsiyet, ırksal, etnik ve ekonomik düzey; ırksal etnik, farklı cinsiyet, bir arada ve bir sosyal birim içinde sosyo-ekonomik grupları içerir (http://dictionary.reference.com/browse/cultural).

Aile Eğitimi Programı: Çıraklık ve Yaygın Eğitim Genel Müdürlüğü (ÇYGM) tarafınca yürütülmekte olan Aile Eğitimi programı (AEP); 0–18 yaĢ arası çocuk sahibi anne-babalar, bebek bekleyen anneler, çocuk sahibi olmayı düĢünen ve çocukların bakımı ile ilgili konularda 14 haftalık bir süreyi kapsayan bir eğitim programıdır.

(25)

BÖLÜM II

2. KURAMSAL ÇERÇEVE VE ĠLGĠLĠ ARAġTIRMALAR

Bu bölümde; öncelikle “Aile Eğitimi ve Kültürel ÇeĢitlilik” ile ilgili konularda teorik çerçeve yazılmıĢ; sonrasında da hem yurt içinde hem de yurt dıĢında yapılmıĢ olan araĢtırmalara yer verilmiĢtir.

2.1. AĠLE

2.1.1.Aile ve Önemi

Ġnsan toplumsal bir varlıktır ve insanın toplumla iliĢkileri hayat mücadelesiyle baĢlamaktadır. Ġnsanoğlu öncelikle yaĢamını devam ettirmek için gerekli olanakları (giyecek, yiyecek barınak gibi) yaratmak üzere çalıĢır ve çevresindekileri de amaçlarını gerçekleĢtirmek için çalıĢmaya yöneltir. Ġnsanların yaptığı bu mücadele hayvanların geçim mücadelesinden farklıdır. Ġnsan yaĢamını korumak için çaba gösterirken bu çabasını; geleneksel, ahlaki, dini ve estetik birtakım unsurlar çerçevesinde gerçekleĢtirir. Bu Ģekilde hareket biçimi sadece insanlara özgü bir durumdur. Ġnsan böylece varlığını koruma çabasına çevresindeki toplumsal unsurların etkisini de katmıĢ bulunmaktadır.

Sosyal bir varlık olarak nitelenen insan, çevresi ile ilk teması doğumla katılmıĢ olduğu aile grubu içinde baĢlamaktadır. Çocuklar ve aile üyeleri arasında baĢlayan bu etkileĢim süreciyle meydana gelen sosyalleĢme aile ortamında Ģekillenmektedir. SosyalleĢmenin yanı sıra geliĢim için önemli kabul edilen özelliklerin (biliĢsel, dil, psikomotor, duygusal) de yine aile ortamında oluĢtuğu bilinmektedir.

Aile, çocuğun ilk sosyal deneyimini edindiği ve kiĢiliğinin temellerini atıldığı bir kurumdur. Bu kurumda Ģüphesiz en etkin rolü olan anne ve babalara, çocuklarının gelecekteki kiĢiliğini belirlemede büyük görevler düĢmektedir. Çünkü çocukların büyüyüp geliĢtiği ortamın merkezinde anne-baba bulunmaktadır (Sayar ve Bağlan, 2010: 23).

Hızla geliĢen dünyamızda, bilim ve teknolojideki geliĢmelerle, toplumların aile ve çocuğa bakıĢ açısı değiĢmektedir. Ailelerin, çocuk yetiĢtirme konusunda geleneksel tutumlardan uzaklaĢması gerektiği görüĢü tartıĢmasız bir Ģekilde kabul edilmektedir. Bunun yanı sıra, aileler de çocuklarını tanıma, çocuklarının geliĢimini destekleme ve anne-babalıkla

(26)

ilgili olumlu duygular geliĢtirme konusunda daha çok yardıma gereksinim duymaktadırlar (ġahin ve Kalburan, 2009: 2).

Ana-baba eğitimi, “anne ve babalara çocukların fiziksel, ruhsal, duygusal ve sosyal yönden geliĢimlerinin her aĢamasında gerekli olan yetenek ve anlayıĢı kazanmalarına yardımcı olan bir eğitimdir” (Çomaklı, 2006: 56).Aynı zamanda aile eğitimi, yoğun iletiĢim kopukluklarının yaĢandığı günümüzde anne ve babaların yeni bir anlaĢma dili buldukları bir eğitim alanı olarak da düĢünülmektedir (Sayar ve Bağlan, 2010: 18).

Anne-babanın çocuk üzerindeki etki alanı çok geniĢ bir çerçevede ele alınmaktadır. Bir bakıma, anne babalar 0–6 yaĢ döneminde hem çocuklarına tüm gereksinimlerinin yerine getirilmesinde en yakınında olan kiĢiler, hem de ilk öğretmenleridirler. Ġnsan kiĢiliğin geliĢimsel temellerinin 0–6 yaĢ döneminde atıldığı göz önüne alındığında, eğitsel kimliğin belirlenmesinde anne-baba rolünün önemi daha da iyi anlaĢılmaktadır. Çocuğun aile içerisinde edindiği statü, kazandığı değer ve geliĢtirdiği kimlik; çocuğun giderek toplum içerisinde kazanacağı kimliğin, statünün ve değerin belirleyicisi halini almaktadır. (Gordon, 1993: 32).

ġekil 1: YaĢam Kalitesi Sistem Modeli

ġekil 1‟de belirtildiği gibi yaĢam kalitesini etkileyen bazı durumlar bulunmaktadır. Bireylerin fiziksel ve psikolojik olarak ihtiyaçlarının karĢılandığı ilk kurum ailedir. Ailenin, bireyin ihtiyaçlarının karĢılanmasına sağladığı destek hem objektif, hem de sübjektif olarak bireylerin ailesel ve toplumsal düzeydeki yaĢam kalitesi algısını belirlemektedir.

KÜLTÜR DEMOGRAFĠK ÖZELLĠKLER SOSYO-EKONOMĠK DURUM Aile ve ArkadaĢları ĠĢ KomĢular Toplum Eğitim Manevi Duygular YAġAM KALĠTESĠ/REFAH DUYGUSU GERĠBĠLDĠRĠM

(27)

Bireyin diğer aile üyeleri ile kaliteli ve hoĢ zaman geçirebilmesi, ailenin sorunlarına etkili çözüm önerileri üretebilmesi, aile üyeleri arasındaki yakın ve destekleyici iliĢkiler, ailenin bireylerine eğitim ve sağlık hizmetlerinden yararlanma olanağı sunabilmesi ile güvenli ve konforlu bir çevrede yaĢama gibi olanaklar bireylerin ailesel düzeydeki yaĢam kalitesini belirlemektedir.(Özmete, 2010: 457). Sonuç olarak, insanlar içinde bulundukları toplum ve aileden içselleĢtirdikleri ya da analiz ederek zamanla oluĢturdukları belirli prensiplere uygun yaĢama isteğindedirler (Sayar ve Bağlan, 2010: 108).

Ana-baba eğitiminde; çocuklarını yetiĢtirmede arzu edilen davranıĢları geliĢtirmeleri konusunda ailelere rehber olarak, ana-baba ile çocuk iliĢkilerinde tutum ve davranıĢların olumlu yönde değiĢmesini sağlamak hedeflenmektedir. Ayrıca ailelerin çocuk geliĢimi ve eğitimi konusunda bilgilendirilmelerini sağlamak, her yaĢın geliĢim özelliğine göre çocuklarını tanımalarına yardımcı olmak, ana-babaları çocukları ile sağlıklı iletiĢim kurmanın önemi konusunda bilgilendirmek, çocukların davranıĢ ve alıĢkanlıklarını değiĢtirme yollarını öğretmek ana-baba eğitiminin öncelikleri arasındadır (Çomaklı, 2006: 56).

2.1.2.Ailenin Tanımı

Aile kavramı üzerinde çok fazla tanıma rastlamak mümkündür. TC. Anayasanın 41. maddesinde aile, Türk toplumunun temeli olarak nitelenmektedir. Doğal olarak bu maddeden ailenin idealize edilen sosyo-kültürel bir yapı olduğunu ve devlet politikası olarak da anayasal düzeyde kabul ve destek gördüğü belirtilmektedir.

BirleĢmiĢ Milleteler 1948 raporunda aile ile ilgili olarak, “Aile toplumun temel unsurudur ve doğal olarak devlet tarafından koruma altına alınmıĢtır ifadesi yer almaktadır.

Sayın (1966:2)‟a göre aile, “Biyolojik iliĢkiler sonucu insan türünün devamını sağlayan, toplumsallaĢma sürecinin ilk olarak ortaya çıktığı, karĢılıklı iliĢkilerin belirli kurallara bağlandığı, o güne dek toplumda oluĢturulmuĢ özdeksel, tinsel zenginlikleri kuĢaktan kuĢağa aktaran, biyolojik, psikolojik, ekonomik, toplumsal bir birikimdir.”

Aile, toplumun bir parçası olarak, içinde bulunduğu koĢullardan, toplumun kültüründen etkilenen ama yine de kendi içerisindeki iliĢkileri, etkileĢimi oluĢturan bir sistemdir (KağıtçıbaĢı, 1998: 27).

Türk Dil Kurumu (TDK) aileyi; “Evlilik ve kan bağına dayanan, karı, koca, çocuklar, kardeĢler arasındaki iliĢkilerin oluĢturduğu toplum içindeki en küçük birlik” olarak tanımlamaktadır ( http://www.tdkterim.gov.tr/bts/).

Aile, “Aynı çatı altında yaĢayan anne-baba ve çocuklardan meydana gelen topluluk olmakla birlikte, toplumsal, ekonomik ve manevi bir birliktir” (Doğan, 2009: 1).

(28)

“Aile, bir anlamda düzen demektir. Sosyal düzenin sağlanmasında aile, birey ve toplum arasında köprü görevi görmektedir” (Varol, 2007: 33).

“Milletleri, toplumları oluĢturan yapının ilk tuğlası olan aile; anne, baba ve çocuklardan oluĢan en küçük örgütlenmedir” (Kasapoğlu, 1998: 351).

“Aile bir iliĢkiler sistemidir” (Yapıcı, 2010: 546).

Sonuç olarak aile hakkında yapılmıĢ her tanım onu değiĢik bir kategori içine yerleĢtirmiĢtir. Bu tanımlardan her biri aileyi sosyal hayatın ana Ģekillerinden biri olarak kabul etmekle beraber onu sosyal bir grup, sosyal bir birlik, sosyal bir örgüt, bir topluluk, sosyal bir kurum ve hatta sosyal bir yapı Ģekli olarak ayrı kalıplar içinde değerlendirmektedir.

2.1.3.Ailenin Özellikleri

KiĢiler arasında en yakın ve yoğun iliĢkiler ağı olan ailenin, disiplinler arasında özel bir konumu vardır. Aile hem bir kurum, hem de bir gruptur. Ailenin iç süreçleri öncelikle psikoloji, sosyal psikoloji, mikro sosyoloji, eğitim ve sağlık bilimleri, halk bilimi, sosyal antropoloji ve felsefenin alanına; dıĢ süreçleri ise tarih, sosyoloji, siyaset bilimi, iktisat, sosyal antropoloji, eğitim ve sağlık bilimleri, sosyal psikoloji alanına girmektedir (Dikeçligil ve Çiğdem, 1991: 2).

Aile birçok yönleriyle diğer sosyal yapılardan farklı kendine özgü birtakım özellikleri bulunan bir sosyal örgüttür. Toplumsal yapıdan fazlasıyla etkilenen bu bünyeden birtakım değiĢiklikler meydana gelmekle beraber onun kendine has özelliklerinde bir devamlılık söz konusudur. Bu özellikler Ģu Ģekilde sıralanabilir (Çomaklı, 2006: 4)

(29)

Aile evrenseldir; Aile tüm sosyal oluĢumlar içerisinde en fazla evrensellik özelliği gösteren sosyal bir yapı taĢıdır. Her insan bir aileye dahildir.

Aile duygusal bir temele dayanır; Aile kökleri organik bünyemizde olan karmaĢık duygularımızla temellendirilmiĢtir. Bunlar nesli devam ettirme arzusu, annelik, arkadaĢlık, ebeveynlik duygularıdır. Bu duygular; romantik sevgiden ırk gururuna, eĢlerin Ģefkat duygularından ailenin ekonomik güvenliliğine, kiĢisel ihtiraslardan neslin devamlılığı duygusuna kadar yükselen ve toplumsal iliĢkiler sonucu beliren birbirine bağlı ikincil duygularla kuvvetlendirilmektedir.

Aile Ģekillendirme özelliğine sahiptir; Çocuğun kiĢilik yapısı aile içinde geliĢir. Aile üyeleri bireyin hem organik hem de zihinsel alıĢkanlıklar kazanmasını sağlar. Bireydeki sosyalleĢme olayı aile içinde gerçekleĢtiğinden ve ailenin çocuk üzerindeki etkileri geliĢmesinin bir parçası olduğundan hayat boyu kiĢiye arkadaĢlık edecektir. Ailenin kapsamı sınırlıdır; Aile biyolojik koĢullar çerçevesinde sınırlı bir büyüklüğe sahiptir ve sosyal yapıların en küçüğüdür.

Aile sosyal yapıda çekirdek özelliği taĢır; Ġlkel toplumlarda olduğu kadar baba otoritesinin hakim olduğu toplumlarda bütün sosyal yapı aile ünitelerinden meydana gelmiĢtir. KarmaĢık, modern toplumlarda aile bu özelliğini kaybetmekle beraber yer yer sosyal sınıflar içinde birliğinin çekirdeklik özeliğini devam ettirme eğilimi de görülmektedir.

Aile üyelerinin sorumlulukları vardır; Aile üyelerinin her birinin üstlendiği belli roller vardır ve bu rollere iliĢkin sorumluluklar yapılmaya çalıĢılır.

Aile sosyal kurallarla çevrilidir; Aile sosyal tabloların ve yasaların Ģekillendirdiği bir sosyal düzendir. Evlilik kurumu kesin kurallarla belirlenmiĢ bir yasal anlaĢmadır. EĢlerin saptanmıĢ olan bu kuralları değiĢtirmeye hakları olamayıp onlara aynen uymak zorundadırlar. Evlilik kontratının Ģekli toplumlar arasında farklılık göstermekle beraber modern toplumlarda ailelerin hemen hepsinde bulunan bir özellik vardır. Tarafların kendi arzularıyla serbestçe katıldığı fakat karĢılıklı anlaĢmayla bile kolayca ayrılmadığı ya da kendilerine feshedemediği ender birliklerden biridir. Evlilik yasal bir bağla bağlandığı gibi boĢanma gibi yasal bir iĢlemle de son bulabilir.

(30)

2.1.4.Aile Tipleri 2.1.4.1.Çekirdek Aile

Çekirdek aile her iki cinsinde yeteneklerine, karmaĢık bir teknolojinin çeĢitli taleplerine uyabilmek için daha geniĢ bir geliĢme alanı tanır. Evlenecek olan kiĢiler kendi eĢlerini kendileri seçeceklerine ve bu seçimi yaptıkları sırada ekonomik bağımsızlıklarını kazanmıĢ olmaları gerektiğine göre, anne -baba, ailesine, bağımlı olma sürecinin daha uzun olması meĢrulaĢır. Bu durum ise her kiĢiye endüstriyel sistem içinde kedi yeteneklerine uygun bir yer bulabilmek konusunda yardım eder. Görülüyor ki, modern toplumları ortaya çıkardığı çekirdek aile, ailenin varlığıyla ilgili sorunlardan hiç olmazsa bir tanesini, kiĢinin özgürlüğü ve toplumsal geliĢme sorununu çözmüĢ bulunmaktadır. (Kongar, 1997: 25)

2.1.4.2.Geleneksel GeniĢ Aile

Geleneksel geniĢ aile kavramı ise çeĢitli kuĢakların birlikte oturma, aynı kazandan yeme ve ortak mülkiyet özelliklerini taĢır. GeniĢ ailenin ortak mülkiyet özelliği en geleneksel mülk olan toprakla birleĢtiğinden, geniĢ ailenin "köysel aile”, “endüstri öncesi aile” olarak tanımlanmasına da yol açmıĢtır. GeniĢ aile genellikle köysel veya geleneksel toplumların bir kurumudur. Ekonomik ve siyasal bir birlik olarak düĢünülür. Aileye karĢı yöneltilen " kiĢinin özgürlüğünü kısıtlama " ve " toplumsal geliĢmeyi önleme " suçlamaları daha çok bu tip aileyi hedef almıĢtır bu aile tipinin farklı boyutlarda birçok fonksiyonu vardır. Bunları Ģu Ģekilde sıralayabiliriz:

Ekonomik fonksiyon: Ekonomik olarak bir bütün olan bu ailede gelir tek elde toplanır masraf tek elden yapılır. Özellikle tarımda görüldüğü gibi bu ailede oldukça geliĢmiĢ bir ekonomik iĢ bölümü ve iĢ birliği vardır.

Prestij fonksiyonu: Üyeler toplumdaki statülerini ailelerinden alırlar. Soyluluk, rençperlik gibi soyla veya meslekle ilgili sosyal statünün kaynağı ailedir.

Eğitim fonksiyonu: Aile, üyelerinin her türlü eğitiminden sorumludur ve bu fonksiyonu yerine getirmeye çalıĢır.

Koruyuculuk fonksiyonu: Aile üyelerini korur. Bu koruma maddi veya manevi olabilir. Ailenin sosyal sigorta fonksiyonu burada belirmektedir.

Dinsel fonksiyonu: Aile, üyelerine sadece dinsel eğitim vermekle kalmaz. Bu anlamdaki ibadetlerini de denetler.

(31)

Eğlenme ve Dinlenme fonksiyonu: Aile, üyelerinin dinlenme ve eğlenmelerinin en iyi sağlandığı yerdir.

EĢler arasında sevgiyi sağlama ve çocuk yapma fonksiyonu: Bu fonksiyonu ailenin en eski fonksiyonu ve belki de değiĢmemiĢ tek fonksiyonudur (Çomaklı, 2006: 10). Geleneksel toplumların bir kurumu olarak belirlenen geniĢ aile yukarıda saydığımız fonksiyonlarıyla beraber endüstrileĢme bakımından çeĢitli engeller ortaya koyar. Aile, kiĢisel katkıları ne olursa olsun bütün üyelerine yiyecek ve barınak sağlar. Bu sebepten fakir de tembel de aynı sigorta sisteminden yararlanırlar. Bu durum ise bireylerin çalıĢma arzusunu sosyal adaleti önler. ÇalıĢarak para kazanan üyelerin kazançlarını tüm aile üyelerinin yararına birleĢtirilmeleri beklendiğinden, kiĢisel özgürlük kısıtlanır. Üyelerin meslekler ve statüleri de ailece belirlendiğinden sosyal hareketlilik önlenir. Ailenin yaĢama yeri de aile tarafından tespit edildiğinde coğrafi hareketlilik de önlenmiĢ olur. Aileye olan bağımlılık ve zorunluluklar her türlü bağlılığın ve sadakatin üzerindedir. Bireylerin sahip oldukları değerleri aile belirler. Bu ise değiĢmeyi önler. EndüstrileĢme ve ĢehirleĢme sürecinde yaptığı bu olumsuz katkılardan sonra geniĢ ailenin az da olsa bu süreçler için yararlı fonksiyonları da vardır. Geleneksel bir toplumda borç almak veya vermek bakımından sadece yakın akrabalara güvenilebileceğinden geleneksel aile, kapitalist toplumlarda, sermaye sağlanması yönünden ilk kaynağı ortaya koyar. Geleneksel aile endüstrileĢen Ģehir ise bölgelerde, köyden Ģehre gelenler için bir uyum ortamıdır. Bu durumda geleneksel geniĢ aile, her ne kadar modern toplumlar yönünden ĢimĢekleri üzerine çekmiĢse de bu tip ailenin geleneksel toplumlardaki var oluĢ nedeni yeterince açıktır. KiĢinin özgürlüğü ve buna bağlı olan toplumsal geliĢme sorunu ise bu tip aile tarafından çözülemediği içindir ki toplumsal geliĢme sonunda bu aile ortadan kalkma yolundadır.(Kongar, 1997: 32)

Sonuç olarak toplumsal yaĢam doğrultusunda Ģekillenen aile tipleri; geleneksel toplumlarda, ana babalar çocuk bakımı ve eğitimi yöntemlerini genellikle kendi ana babalarından öğrenirler. Geleneksel toplumlarda, geniĢ aile yapısı içinde genç anne babalar gerek çocuk bakımı gerekse eğitimi ile ilgili görevlerini yürütürken yalnız değildirler. Ana babalar baĢta büyük anneler ve büyükbabalar olmak üzere, ailenin yaĢlı bireylerinin öneri ve uyarıları doğrultusunda, onların gözetimi ve denetimi altında bu görevlerini yerine getirmektedirler. Modern toplumdaki çekirdek ailelerde ise, ana babalar yaĢlı kuĢakların deneyimlerinden yararlanma olanaklarından yoksundurlar. Ayrıca çağdaĢ toplumlar, geleneksel toplumlarda geçerli olan davranıĢ biçimlerinden farklı davranıĢ biçimleri gerektirmektedir. ÇağdaĢ toplumun bu beklentilerini karĢılayabilecek, hızlı ve yarıĢmalı

(32)

yaĢam temposuna ayak uydurabilecek, özerk, kendine güvenli bireylerin yetiĢtirilmesi gerekmektedir (Özel, 1996: 90).

2.1.5.Anne- Baba Tutumları

Çocuğu eğitmek, onu tanımakla baĢlamaktadır. Çocuğu tanımadan eğitime çalıĢmak, iĢleyeceği maddenin özelliklerini bilmeden Ģekil vermeye çalıĢan kuyumcunun uğradığı hüsrana benzemektedir. Çoğu çocuk bir ailede doğar ve büyür, aile içindeki tutumlar geliĢimi olumlu veya olumsuz etkileyebilmektedir. Sevgi, uygun uyarı, tutarlı tutumlar ile disiplin verilmesi geliĢimi olumlu etkilerken, istismar ve her türlü ihmal çocuğun geliĢim potansiyeline ulaĢmasına engel oluĢturabilmektedir.(Özmert, 2006: 257).Bu nedenledir ki anne-babalar çocuklarını en iyi tanıyan, onlarla en yoğun iliĢkilerde olan kiĢilerdir. Onların kendilerine güvenleri olan, kendini ifade edebilen, insani iliĢkilerde baĢarılı bireyler olarak geliĢmeleri, aile ortamında anne babanın tutumuna bağlıdır (Çomaklı, 2006: 35).

Ana-baba tutumları, farklı ölçütler, boyutlar temele alınarak farklı biçimlerde sınıflandırılabilmektedir. Bu boyutlardan birisi; çocuğu kabul etme, çocuğun her türlü ihtiyacını karĢılama ve çocukla kurulan iliĢki biçimidir. Diğer boyut; çocuğu kontrol etme, yönetme ve çocuktan beklentilerdir.

Yapıcı (2010:548), anne baba tutumlarını dört grupta ele almaktadır. Bunlar:

 Baskı ve disipline dayalı Otoriter Tutum; Anne-baba merkezli ve çocuğun kapasitesinin üstünde beklentilerin olduğu bu ailede, çocuğun ihtiyaçlarının karĢılanması ve iletiĢim kurmanın yetersiz olması.

 Aşırı koruyucu Tutum; Bu ailede çocuk, gereğinden fazla kontrol altında tutulmakta ve aĢırı derecede korunmaktadır. Çocuğa duyulan sevgi doğrultusuna çocuğun ihtiyaçları karĢılanmaktadır.

 EĢitlik belirten Yetkin, Demokratik Tutum; Çocuktan beklentilerde, kontrol ve disiplin sağlamada ve çocukla iletiĢim kurmada baĢarılı olan bu ailede kontrol etme ile sevgi gösterme sınırları nettir ve çocuğun ihtiyaçları karĢılanmaktadır. Bu aileler, ergene sınırlar koyarken, aynı zamanda destek ve onay vererek baĢarıyı teĢvik etmektedir.

 Serbestliğe dayalı aile tutumları ikiye ayrılabilir. Ġzin Verici Tutum; Çocuk merkezli bu aile, çocuğun ihtiyaçlarını karĢılayabiliyor fakat sorumluluk verme, disiplini sağlama ve çocukla iletiĢimde yetersizdir. Ġlgisiz- Aldırmaz Tutum; Çocuğu serbest bırakan bu aile, çocuğun duygusal ihtiyaçlarını yeterince karĢılayamıyor ve iletiĢimde, disiplin sağlamada yetersizdir.

(33)

KağıtçıbaĢı (2010:59) da, anne baba tutumlarını; “yetkeci” ve “yetkeli” diye nitelemektedir. Yetkeci aile tarzında itaate dayalı ve çocuğa herhangi bir Ģekilde özerklik sağlamayan bir yaklaĢımının olduğunu; yetkeli aile tarzında ise anne-babanın çocuğun özerkliğine değer verdiği ve mantıklı açıklamalarda bulunduğunu belirtmektedir.

Mackenzie (2004:24), anne babalarının çoğunun disiplin kurarken bu temel modellerden birini kullandığını vurgulayarak; anne baba tutumlarını “Üç Eğitim Modeli” Ģeklinde nitelemektedir. Üç Eğitim Modeline iliĢkin tanımlayıcı bilgiler Ģekil 2‟de verilmektedir.

ġekil 2 : Üç Eğitim Modeli

Mackenzie (2004:26), her anne-babanın demokratik yaklaĢım içerisinde olmayı istese de farkında olmadan demokratik tutum dıĢına kaydıklarını belirtmektedir. Anne baba tutum ve davranıĢlarını açıklarken çocuk ve ebeveyn arasında bir savaĢ sürecine girildiğini ve kazanan kaybeden çatıĢmasının ortaya çıktığını gözlemektedir. Anne-baba ve çocuk arasındaki çatıĢmaya sebep olan en önemli noktanın da sınırların öneminin kavranmaması ve doğru bir Ģekilde belirlenmemesi olduğunu vurgulamaktadır.

Cüceloğlu (1995:40–42) da anne baba tutumlarına iliĢkin baĢka bir tanımlama ortaya koymaktadır. Anne – Baba tutumlarını iki grupta değerlendirmektedir, kalıplayıcı Aile Ortamı ve GeliĢtirici Aile Ortamı Ģeklinde nitelemektedir. Çocukların gereksiniminden yola çıkarak Kalıplayıcı ve GeliĢtirici aile ortamında ortaya çıkan durum ve davranıĢlar tablo 1-3‟de verilmiĢtir.

Tablo 1: Farklı Aile Ortamları ve Çocuk Üzerindeki Etkileri Serbest YaklaĢım

Sınırlar Olmaksızın Özgürlük

Ġkna Yolu Ġle Problem Çözme

(Kazanan-Kaybeden)

Demokratik YaklaĢım

Sınırlar Ġçinde Özgürlük Özgürlük Olmaksızın Cezacı YaklaĢım Sınırlar

Güç Kullanarak Problem Çözme (Kazanan-Kaybeden) ĠĢbirliği ve Güven Ġle

Problem Çözme (Kazanan-Kazanan)

(34)

(Çocuğun) Temel Aile Gereksinimleri

Kalıplayıcı Aile Ortamı GeliĢtirici Aile Ortamı

-Değerli olma duygusu Önceden saptanmıĢ belirlenmiĢ koĢullara beklentilere uyduğu sürece çocuğa değer verilir. Çocuk, “Benim kendim olarak hiçbir değerim yok; ancak koĢullara uyar, onların beklentilerine göre davranırsam bana değer verilir.” Ġnancını geliĢtirir.

Çocuk var olduğu için kendisi olara değerlidir. Çocuk, “Ben kendim olduğum için, baĢka hiçbir koĢul aramadan ben olarak değerliyim.” Ġnancını geliĢtirir.

-Güven ortamı KoĢullu güven ortamı vardır. Çocuk, “Ben otoritenin beklentilerinin yerine getirdiğim sürece beni besler, korurlar ve desteklerler; onların benden beklentilerini hiç aksatmadan yerine getirmem gerekir.”inancını geliĢtirir.

KoĢulsuz güven ortamı

vardır. Çocuk, “ Anne- babam beni sevdiğinden her zaman beni

besler, korur ve destekler,”inancını geliĢtirir. -Zorluklarla mücadele ederek onların üstesinden gelmeyi öğrenme

Çocuğa zorluklarla mücadele ederek onların üstesinden gelmeyi

öğrenme olanağı verilmez.

Çocuğun zorluklarla mücadele ederek onların üstesinden gelmeyi öğrenmesine özen gösterilir, önem verilir.

-Yakınlık ve dayanıĢma duygusu

Yakınlık ve dayanıĢma duygusu koĢullara bağlıdır; Çocuk, “benden istenilen dıĢına çıkarsa kimse bana

yakınlık göstermez ve

desteklemez,”inancını geliĢtirir.

Yakınlık ve dayanıĢma duygusu koĢulsuzdur.

Çocuk, “ailem her zaman bana yakındır; ailem temel tutum anlama dayanıĢmaya

yöneliktir.”inancını geliĢtirir. - Sorumluluk duygusu Çocuğun davranıĢı dıĢ koĢullar,

beklentiler biçimlendiği için olan bitenden dıĢ koĢullar ve baĢkaları sorumlu tutulur, kendi yaĢamına yön verecek irade gücü ve sorumluluk duygusu çocukta geliĢtirilmez. Çocuk, “Beni etkileyen yaĢamımı yönlendiren

olaylar benim denetimim dıĢındadır.”

Erken yaĢta çocuğun kendi davranıĢlarına karar vermesine olanak sağlanır; çocuğun kendi yaĢamına yön verecek irade gücü ve sorumluluk duygusu geliĢtirilmesine önem verilir. Çocuk, “Beni etkileyen yaĢamımı yönlendiren olaylar

benim denetimim

altındadır.”inancını geliĢtirir. - Mutluluk ve kendini

gerçekleĢtirme ortamı

Mutluluk ortamı içinde çocuğun potansiyellerini, yeteneklerini geliĢtirebilmesi önemli değildir, önemli olan çocuğun beklentiler yönünde hareket etmeyi öğrenmesidir.

Ailenin çocuğun en mutlu

olabileceği, bütün

potansiyellerini gösterip yeteneklerini geliĢtirebileceği bir ortam olmasına özen gösterilir, önem verilir.

- Manevi yaĢamın temellerini oluĢturma

YaĢamın, evrenin ve tüm varlığın ne anlama geldiği ya hiç önemsenmez ya da tümüyle katı kurallar içinde anlatılır ve aynen o biçimde, hiçbir değiĢiklik yapılmadan kuralların kabul edilmesi ve uygulanması beklenir.

YaĢamın, evrenin ve tüm varlığın ne anlama geldiği çocuğun kendi dünyası içinde keĢfetmesine, anlamasına ve yaĢamında gözlemleyerek uygulamasına yardımcı olmaya özen gösterir.

(35)

Tablo:2 Kalıplayıcı ve GeliĢtirici Aile Ortamının Aile Kuralları Yönünden KarĢılaĢtırılması

Temel Aile Kurallarının Özellikleri

Kalıplayıcı Aile Ortamı GeliĢtirici Aile Ortamı

Gizlilik Aile kuralları gizlidir ve

otoritenin (ana-babanın )isteğine göre her an keyfi olarak değiĢebilir.

Aile kuralları açık Ģeçik

herkes tarafından bilinir, otoritenin isteğine göre her an keyfi olarak değiĢemez, aile kurallarından birinin değiĢebilmesi için bütün aile üyelerinin katılımı aranır. Denetleme Aile üyeleri duygu, düĢünce ve

davranıĢlarını hem kendi içlerinde hem de aralarında sürekli denetler. Denetlemeden söz söylemeye duygu ve heyecanları ifade etmeye izin verilmez. Kendiliğinden ifade edilen düĢünce, duygu ve

heyecanlar mutlaka

cezalandırılmalıdır.

Kendiliğinden ifade edilen düĢünce, duygu ve heyecanlar teĢvik edilir. Aile üyeleri duygu, düĢünce ve davranıĢlarını hem kendi içlerinde hem de aralarında denetleme gereği duymazlar.

Mükemmeliyetçilik Her Ģey göstermeliktir, baĢkalarının beğenisi için yapılır. Yapılan her Ģeyin, söylenen her sözün, kiĢinin dıĢında var olan örgütlere göre, mükemmel olması beklenir.

KiĢi yapabileceğinin en iyisini yapmaya teĢvik edilir; “en iyi”yi kiĢinin yetenek ve deneyimleri belirler, dıĢ ölçütler kullanılmaz.

Suçlama Denetlemeden yapılan ve

mükemmel olmayan davranıĢlar ortaya çıkınca kiĢinin çevredeki olayları ya da baĢka kiĢileri sonuçtan sorumlu tutup, suçlaması beklenir.

KiĢi kendi davranıĢlarından sorumludur; çevredeki olayları ya da baĢka kiĢileri sonuçtan sorumlu tutarak suçlaması olağan görülmez.

BeĢ temel özgürlük BeĢ temel özgürlük inkâr edilir. BeĢ temel özgürlüğün ailede yaĢanmasına özen gösterilir. Aile kurallarından söz etmek Aile kurallarından söz etmek

yasaktır.

Aile kuralları rahatlıkla tartıĢılıp söz konusu edilebilir. Küskünlük ve kırgınlıkların sürdürülmesi Küskünlük ve kırgınlıkların sürdürülmesi doğaldır. Küskünlük ve kırgınlıkların sürdürülmesi doğal değildir, ortaya çıkan çatıĢmaların etkili iletiĢim ile çözülmesi doğaldır.

KiĢilere güvenme Herkes yüzeyde birbirine güveniyormuĢ gibi davranır fakat gerçekte kimse kimseye güvenmez.

KiĢiler birbirine değer verip desteklendiğinden doğal bir güven ve destek duygusu vardır.

(36)

Tablo 3: Kalıplayıcı ve GeliĢtirici Aile Ortamında BeĢ Temel Özgürlük

BeĢ Temel Özgürlük Kalıplayıcı Aile Ortamı GeliĢtirici Aile Ortamı ġimdi ve burada olanı

duyma ve görme (algılama) özgürlüğü

ġimdi ve burada olanı duyma ve görme (algılama) özgürlüğü yoktur; çocuğun olanı değil, kalıpların, beklentilerin gerektirdiği, yani olması gerekeni duyması ve algılaması beklenir.

ġimdi ve burada olanı duyma ve görme (algılama) özgürlüğü vardır.

DüĢündüğünü olduğu gibi ifade edebilme özgürlüğü Çocuğun kendi düĢündüğünü olduğu gibi ifade edebilme özgürlüğü yoktur; çocuğun, düĢündüğünü değil, kalıpların, beklentilerin gerektirdiğini ifade etmesi beklenir. Çocuğun kendi düĢündüğünü olduğu gibi ifade edebilme özgürlüğü vardır. Hissettiği duyguları olduğu gibi ifade edebilme özgürlüğü

Çocuğun hissettiği duyguları olduğu ifade edebilme özgürlüğü yoktur; çocuğun, hissettiğini değil, kalıpların, beklentilerin gerektirdiğini ifade etmesi beklenir.

Çocuğun kendi duygularını olduğu gibi ifade edebilme özgürlüğü vardır.

Kendi arzularına göre bir Ģeyi isteme ya da reddetme özgürlüğü

Çocuğun kendi arzularına göre bir Ģeyi isteme yada

reddetme özgürlüğü yoktur; çocuğun kendi arzularına göre değil, kalıpların, beklentilerin gerektirdiğine göre kabul yada reddetmesi beklenir.

Çocuğun kendi arzularına göre bir Ģeyi isteme ya da

reddetme özgürlüğü vardır.

Olmak istediği yönde geliĢerek kendi özünü gerçekleĢtirme özgürlüğü

Çocuğun istediği yönde geliĢerek kendi özünü gerçekleĢtirme özgürlüğü yoktur. Kim olduğu

araĢtırma, kendi yaĢamının, evrenin ve tüm varlığın ne anlama geldiğini düĢünme olanağı verilmez; mevcut katı kurallarda hiçbir değiĢiklik yapılmadan kuralların aynen kabul edilmesi ve uygulanması beklenir.

Çocuğun istediği yönde geliĢerek kendi özünü gerçekleĢtirme özgürlüğü vardır. Kim olduğunu araĢtırma, kendi yaĢamının, evrenin ve tüm varlığın ne anlama geldiğini düĢünme olanağı verilir. Ve çocuğun mevcut kurallarla ilgili sorduğu sorular elden geldiği kadar açık seçik cevaplandırılır, hiçbir değiĢiklik yapılmadan kuralların aynen kabul edilmesi ve uygulanması beklenmez.

(37)

2.2. TÜRKĠYE’DE AĠLE EĞĠTĠMĠ SÜRECĠ

Çocuk yetiĢtirmek gittikçe zor bir hal almaktadır. DeğiĢen yaĢam koĢulları ile birlikte aileler nasıl iyi bir çocuk yetiĢtirilir konusunda çok fazla söylevle karĢılaĢmaktadırlar. Ancak edindikleri bilgileri nasıl ne Ģekilde uygulayabilecekleri konusunda rehberliğe ihtiyaç duymaktadırlar. Ülkemizde de ailelerin rehberlik ve danıĢma ihtiyaçlarına cevap verme, onları çocuk yetiĢtirme ve aile yaĢamı hakkında donanımlı hale getirmek amacıyla farklı birimlerce geçmiĢten günümüze aile eğitimi üzerine çalıĢmalar yapılmaktadır.

Anne-baba eğitimi programları çocukların yetiștirilmesi, aile iliĢkileri, ailede ve toplumda anne babaya düșen yükümlülüklerin yerine getirilmesi için gerekli bilgi, tutum ve becerilerin sistemli biçimde geliștirilmesidir. Anne-baba eğitiminin temel amacı anne ve babalarının özgüvenini güçlendirerek, çocuklarının fiziksel, zihinsel, sosyal ve duygusal gelișimi için anne-babalık becerilerini geliștirecek șekilde anne babalara rehberlik etmektir. Uygulanmakta olan programların bir kısmı doğrudan çocuğa, yakın çevresine, bir kısmı ise hem çocuğa hem anne babaya hizmet götürmeyi amaçlamaktadır (Arkan ve Üstün, 2009: 158).

Ġlk örgütlü çaba olarak değerlendirilen 1962–1963 yıllarında Ġstanbul‟da Ord. Prof.Dr. Ġhsan ġükrü Aksel tarafından Akıl Hıfzıssıhha Cemiyeti BaĢkanı olarak, mediko Sosyal merkezi ve Askeri Tıbbiye‟de ana-babalara yönelik kurs, tartıĢma ve konferanslar dizisi olarak çeĢitli etkinliklerde bulunulmuĢtur. Bu etkinliklerde iyi bir ailenin nasıl olması gerektiği, eĢler arasındaki iliĢkiler, çocuklara karĢı davranıĢların özellikleri ve bir takım sağlık konuları üzerinde durulmuĢtur.

1989 yılına dek, ana-babalara yönelik olarak üniversitelerin bazı birimlerince, Halk Eğitimi Merkezleri tarafından, sağlık kurumlarınca dönemlik olarak birçok eğitsel etkinliklerde bulunulduğunu ortaya koymaktadır. Ancak 1989‟da Ġstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Eğitim Bilimleri bölümünce bir grup akademisyen tarafından baĢlatılıp Ġstanbul ve diğer bazı illerde sürdürülen “Ana-Baba Okulu” ilk ve kapsamlı bir deneme olması açısından özgün bir yere sahiptir (Özel, 1996: 33).Bu programda 33 saatlik bir eğitim dönemi içinde anne-babalar; Bebeklik Dönemi (0–2 yaĢ),Okul Öncesi Dönem, Temel ihtiyaçların kazanılmasında Ailenin Rolü, Son Çocukluk Dönemi (6–12 yaĢ),Ergenlik Dönemi, Çocuğun Cinsel Eğitimi, Yaygın Anne Baba Tutumları, Çocuklarla ĠletiĢim Nasıl Kurulur, Çocuklarda Uyum ve DavranıĢ Bozuklukları, Eğitim BaĢarısını Yükseltmede, Sağlıklı ve Mutlu Ġnsanlar YetiĢtirmede Ailenin Rolü, Karıkoca ĠliĢkilerinden Doğan

Şekil

ġekil 1: YaĢam Kalitesi Sistem Modeli
ġekil 2 : Üç Eğitim Modeli
Tablo 4: AraĢtırma Grubunun Bağlı Bulunduğu Halk Eğitim Merkezlerine Göre  Dağılımı
Tablo  5:  Aile  Eğitimi  Programını  Yürütmekle  Görevli  Eğitimcilerin  ĠĢ  Deneyimi  Bilgileri
+7

Referanslar

Benzer Belgeler

Herein we report a patient with advanced-stage PHPT who presented with proximal myopathy, pathologic clavicle and humerus fractures, as well as traumatic brachial plexus

Thus, a patient group was added to the current study and we found that patients with PD had significantly smaller caudate nucleus and lentiform nucleus volumes

Madde VI — Birlik heyeti idaresi bir reis, bir umumî kâtip, bir ikinci kâtip, bir idare müdürü, bir muhasip, bir vezneci ve bir vezneci yardımcı- sile

Bilâhara Mülkiye Müfettişi olarak vazife gör­ müş, sırayla; Tekirdağ, Er­ zurum, Antalya, Bursa, Samsun ve Merkez Valilik­ lerine tâyin edilmiş, niha­ yet

Bulgular ve Sonuçlar: Araştırma sonucunda, öğretmenlerin büyük bir çoğunluğu, seçmeli olarak verilen “Çevre ve İnsan” dersinin orta öğretim kurumlarının çoğunda

Anne-babaların aylık gelir durumları ile çocuk kitaplarının biçimsel özelliklerine ilişkin algı düzeyleri, çocuk edebiyatı kavramı ile ilgili düşünce

Sonuç olarak, ebeveynlerin başta katılım hakkı olmak üzere çocukların yaşama, gelişim ve korunma hakları ile ilgili bilgileri olsa da, aile ortamında çocuk haklarını

Anne-baba eğitimi programlarının amacı, anne-babaların öz-güvenini güçlendirmek ve küçük çocukların fiziksel, zihinsel, sosyal ve duygusal gelişimini teşvik