• Sonuç bulunamadı

745 Numaralı Balıkesir Şer'iyye sicilinin (vakıf muhasebe defteri) transkripsiyon ve değerlendirmesi: (H.1249-1266,M.1834-1849)

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "745 Numaralı Balıkesir Şer'iyye sicilinin (vakıf muhasebe defteri) transkripsiyon ve değerlendirmesi: (H.1249-1266,M.1834-1849)"

Copied!
396
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

T.C.

BALIKESİR ÜNİVERSİTESİ

SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ

TARİH ANABİLİM DALI

745 NUMARALI BALIKESİR ŞER’İYYE SİCİLİNİN (VAKIF

MUHASEBE DEFTERİ) TRANSKRİPSİYON VE

DEĞERLENDİRİLMESİ

(H. 1249-1266, M. 1834-1849)

YÜKSEK LİSANS TEZİ

Bircan DURMAZ

(2)

T.C.

BALIKESİR ÜNİVERSİTESİ

SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ

TARİH ANABİLİM DALI

745 NUMARALI BALIKESİR ŞER’İYYE SİCİLİNİN (VAKIF

MUHASEBE DEFTERİ) TRANSKRİPSİYON VE

DEĞERLENDİRİLMESİ

(H. 1249-1266, M. 1834-1849)

YÜKSEK LİSANS TEZİ

Bircan DURMAZ

Tez Danışmanı Prof. Dr. Kenan Ziya TAŞ

(3)

T.C.

BALIKESİR ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ

TEZ ONAYI

Enstitümüzün ……….Anabilim Dalı’nda

……….numaralı ……….’in hazırladığı

“………...” konulu DOKTORA/YÜKSEK

LİSANS tezi ile ilgili TEZ SAVUNMA SINAVI, Lisansüstü Eğitim Öğretim ve Sınav Yönetmeliği uyarınca ………. tarihinde yapılmış, sorulan sorulara alınan cevaplar sonunda tezin onayına OY BİRLİĞİ/OY ÇOKLUĞU ile karar verilmiştir.

Başkan……….………İmza………….. Unvanı, Adı-Soyadı(Danışman) Üye………..……….İmza……….. Unvanı, Adı-Soyadı Üye……….İmza……….. Unvanı, Adı-Soyadı Üye……….İmza……….. Unvanı, Adı-Soyadı Üye……….İmza……….. Unvanı, Adı-Soyadı Üye……….İmza……….. Unvanı, Adı-Soyadı

Yukarıdaki imzaların adı geçen öğretim üyelerine ait olduklarını onaylarım.

……/……/2008

Enstitü Müdürü

(4)

ÖNSÖZ

İslam ülkelerinin sosyal ve ekonomik hayatında çok önemli bir rol oynayan vakıflar, özellikle Osmanlı Devleti’nde toplumun bütün tabakalarını kapsayacak şekilde kurumlaşarak yaygınlaşmaktadır. İslam’ın ilk devirlerinden itibaren görülmekte olan vakıflar Türk tarihinin önemli devirlerinden olan Selçuklular döneminde gelişmesini sürdürmüş, Osmanlı

döneminde de zirvesine ulaşmıştır. Osmanlı toplum hayatının

şekillenmesinde önemli roller üstlenen vakıflar doğumundan ölümüne kadar insanların günlük hayatının hemen hemen her safhasında onlarla iç içe olmuş ve hayatlarının bir parçası haline gelmiştir.

Osmanlı Devleti, sosyal hayata yönelik temel hizmetlerin yürütülmesini vakıflara bırakmıştır. Vakıflar eğitim, sağlık ve din hizmetleri başta olmak üzere toplumun ihtiyacı olan hemen her alanda faaliyet göstermiştir. Şehirler için gerekli alt yapı yatırımlarının gerçekleştirilmesi, eğitim, bayındırlık ve toplumun ihtiyaç duyduğu diğer hizmetlerin yürütülmesi hep vakıflar tarafından üstlenilmiştir. Bu amaçla mektep, medrese ve kütüphane gibi eğitim müesseseleri, cami, mescit ve namazgâh gibi dini müesseseler, hastane, misafirhane, imarethane, zaviye ve kabristan gibi sosyal ve beledi müesseseler, yol, su, köprü, han, hamam, kaldırım, çeşme ve sebil gibi pek çok sosyal tesis yaptırılarak insanların hizmetine sunulmuştur.

Bu araştırmada Anadolu şehirlerinin tipik bir örneği olan Balıkesir şehrinde XIX. Yüzyılda var olan vakıfların muhasebe kayıtları incelenerek vakıfların fonksiyonları tespit edilmeye çalışılmıştır. Bu şekilde Osmanlı şehirleri ve toplum yapısının daha yakından tespit ve tahlilinin mümkün olacağı kanaatindeyiz. Yerel tarih araştırmaları doğrultusunda belirli tarihsel zaman dilimine bağlı olarak Balıkesir’de kurulmuş vakıfların incelendiği bu çalışma Osmanlı’nın son döneminde Balıkesir’deki vakıf kurumlarının sosyo – ekonomik işlevlerinin ortaya konması ve Balıkesir şehrinin tarihine katkıda bulunması bakımından önem teşkil etmektedir.

Son olarak araştırma konusunun belirlenmesinde ve çalışmanın her safhasında fikirlerinden istifade ettiğim, çalışma süresince her türlü yardım, ikaz ve teşviklerini gördüğüm değerli hocam Prof. Dr. Kenan Ziya TAŞ’A şükranlarımı sunarım. Ayrıca araştırma sırasında her zaman tecrübelerinden

(5)

istifade ettiğim hocam Yard. Doç. Dr. Abdülmecit MUTAF’a, tezimi okuyup bazı bölümlerin düzenlenmesinde yardımcı olan arkadaşım İsmail BÜLBÜL’e minnettarım. Yine araştırmamın yazılmasında desteğini gördüğüm, metni okuma ve kontrol zahmetine katlanan ve çalışmanın bütün zorluklarını benimle paylaşan sevgili eşim Seher DURMAZ’a yardımlarından ve sabrından dolayı sonsuz teşekkürler.

(6)

ÖZET

745 NUMARALI BALIKESİR ŞER’İYYE SİCİLİNİN (VAKIF MUHASEBE DEFTERİ) TRANSKRİPSİYON VE DEĞERLENDİRİLMESİ

(H. 1249-1266, M.1834-1849) DURMAZ, Bircan

Yüksek Lisans, Tarih Anabilim Dalı Tez Danışmanı: Prof. Dr. Kenan Ziya TAŞ

2008, 386 Sayfa

Vakıflar toplumun içerisinde sosyal dayanışmayı arttıran, gelir servet dağılımını ve sosyal ilişkileri düzenleyen ve mesleki alanda istihdam sağlayan önemli kurumlardır. Bu kurumlar sayesinde din, eğitim, şehircilik ve bayındırlık hizmetlerine yönelik çalışmalar kolaylıkla sağlanmakta şehirlerin ticari ve sosyal canlılığı arttırılmaktadır.

Yerel tarih araştırmaları çerçevesinde Balıkesir’de kurulmuş vakıfların incelendiği spesifik çalışmaların sayısı oldukça azdır. Bu nedenle hazırlanan bu araştırmayla detaylı olarak işlenmeyen bir konu, aydınlatılmaya ve Balıkesir kent tarihine vakıf kurumları vasıtasıyla katkıda bulunulmaya çalışılmıştır. Balıkesir şer’iyye sicillerinde yer alan vakıf muhasebe kayıtlarının incelenmesi sonucunda ağırlıklı olarak mahalle avârız vakıfları üzerinde yoğunlaşılmıştır.

Avârız vakfı; avârız vergilerinin ödenmesi bazı mahalle, köy ve esnaf teşekküllerinde nakde ihtiyaç duyan kimselerin sıkıntılarının giderilmesi gibi hizmetleri görmektedir. Ayrıca bu vakıfların köy ve mahallelerin cami, mescit, suyolları tamiri için gerekli parayı temin eden ve vakıflarda çalışan görevlilerin ücretlerini ödeyen bir yardımlaşma kurumudur.

Ortaya koyulan bu çalışmada özellikle kredi kurumu olarak Balıkesir’deki para vakıflarının sermayeleri, bu sermayelerin işletilme yöntemleri, kullanılan kredi miktarları, vakıflardan kredi kullanan fertlerin toplumsal statüleri ortaya konularak Balıkesir’deki vakıfların ekonomik işlevleri incelenmeye ve aktarılmaya çalışılmıştır. Ayrıca çalışmamızda, tamamı vakıf kayıtlarından oluşan 745 numaralı Balıkesir şer’iyye sicilinin

(7)

transkripsiyonuna da yer verilmiştir. Bu sayede konuya ilgi duyan araştırmacıların bu bilgilere ulaşmalarında kolaylık sağlanmıştır.

Anahtar Kelimeler: Vakıf, Balıkesir, Muhasebe kaydı, Avârız vakfı, Şer’iyye Sicili.

(8)

ABSTRACT

The Transcription and Evaluation of the 745 Numbered Kadı Record (Waqf Accountant Records) of Balıkesir

(1249-1266,1834-1849)

DURMAZ, Bircan

Master Thesis, Department of History Advisor: Prof. Dr. Kenan Ziya TAŞ

2008, 386 Pages.

Waqfs are important institutions, which support social solidarity in the society and regulate the distribution of income and property. They also help to organize social relations and provides employment. These kinds of institutions serve in the field of religion, education, urbanization and public works and contribute to the social and commercial vitality in the civic life.

As a consequence of local history studies related to Balikesir, there is a very few studies which concern about the waqfs established in Balikesir. Therefore the aim of this study is to shed a light on the waqfs of Balikesir. In doing so we attempt to understand the socio-economic structure of the city in the centuries taken into consideration. In this study we have concentrated on the district avariz waqfs that rae registered in the Balikesir court records.

The avariz waqf is concerned with the collection of the avariz tax and it also dealt with those artisans and tradesmen who were in need of cash money. Also these waqfs were social relief organizations which helped the repair of mosques, masjids, water channels and paid the workers wages.

In this study, we have particularly concentrated on the waqfs as credit foundations and their role in the capital exchange of the city. By this way, we are trying to put forward the economic role of the waqfs. The main questions here are as follows: in what way these foundations worked and who benefitted from these foundations and how? These questions are important to describe the role of the waqfs in the economic life. Also I have given the

(9)

transcription of the 745 numbered Balikesir court record. By this way researchers of this field may reach this information quickly and efficiently.

Key Words: Waqf, Balikesir, Accountant record, Avariz Waqf, Kadı Records.

(10)

İÇİNDEKİLER

ÖNSÖZ... İİİ ÖZET... V ABSTRACT... Vİİ İÇİNDEKİLER... İX GİRİŞ... 1 1.1. Problem ... 1 1.2. Amaç... 2 1.3. Önem ... 3 1.4. Varsayımlar ... 4 1.5. Sınırlılıklar ... 4 1.6. Tanımlar... 5 İLGİLİ ALANYAZIN...10 2.1. Kuramsal Çerçeve...10 2.2. İlgili Araştırmalar...11 YÖNTEM ...19 3.1. Araştırmanın Modeli ...19

3.2. Bilgi Toplama Kaynakları ...20

3.3. Bilgilerin Toplanması ve Değerlendirilmesi ...20

BULGULAR VE YORUMLAR ...21

4.1. 745 Numaralı Balıkesir Şer’iyye Sicilinin Transkripsiyonu ...21

SONUÇ VE ÖNERİLER...378

5.1. Sonuçlar ...378

5.2. Öneriler...378 KAYNAKÇA ...HATA! YER İŞARETİ TANIMLANMAMIŞ.

(11)

GİRİŞ

1.1. Problem

Tarih ve kültür araştırmaları için gerekli olan kaynakların en başında arşiv belgeleri gelmektedir. Tarihimizin gerçek bilgileri arşiv belgelerinde saklıdır. Belgesiz tarih yazılamayacağı gibi olayların gerçek yönleri de gün ışığına çıkarılamaz. Arşiv belgeleri yalnızca geçmişin siyasi hadiselerine değil, döneminin her türlü sosyal, kültürel ve ekonomik olaylarına da ışık tutar.

Arşiv belgelerinin en önemlilerinden bir tanesi de şer’i mahkeme kayıtları yani şer’iyye sicilleridir. Şer’iyye sicilleri kadı defteri, kadı sicili, kadı sicilleri, zapt-ı vekayi veya şer’iyye sicil defterleri gibi çeşitli isimlerle adlandırılmaktadır. Zaman zaman bunlardan Osmanlı mahkeme kayıtları veya Osmanlı mahkeme sicilleri diye de söz edilmektedir (Gedikli, 2005).

Siciller üzerine ilk çalışmaların 1930’larda dönemin Halk Evi dergilerinde yapıldığını söylemek mümkündür. İsmail Hakkı Uzunçarşılı’nın 1935’te “Şer’i Mahkeme Sicilleri” ve T. Mümtaz Yaman’ın 1938’de yine “Şer’i Mahkeme Sicilleri” başlıklı Ankara Halk Evi Dergisi Ülkü’de yayınlanan ve sicillere dikkat çeken yazıları bu alanda ilklerdendir (Uğur, 2003). Şer’iyye sicilleri üzerinde şimdiye kadar pek çok çalışma yapılmıştır. Bu çalışmalar genel olarak üç grupta toplanmaktadır.1-Katalog çalışmaları, 2-Metin yayın çalışmaları, 3-Şer’iyye sicilleri kullanılarak yapılan çalışmalar (Taş, 1998).

Şer’iyye sicillerinin tek merkezde1 toplanmasıyla kataloglama

çalışmaları durmuştur. Metin yayın çalışmaları ise son zamanlarda büyük artış göstermiştir. Özellikle yüksek lisans tezi olarak yapılan bu çalışmalar araştırmalara büyük kolaylık ve çabukluk sağlamıştır. Son grupta yer alan sicillere dayalı olan çalışmalar da önemli bir yekûn oluşturmaktadır. Hukuk tarihi çalışmaları bunların en önde gelenlerindendir. Bunun yanı sıra iktisat tarihi, kültür tarihi gibi alanlarda da pek çok eser ortaya konmuştur.

Şer’iyye sicillerinde evlilik, mehir, boşanma, miras, kadınların mülkiyet hakları, hukuki meseleler, zimmîler, nüfus bilgileri, şehirlerin diğer sosyal yönleri, vakıflar ve daha birçok konuyla ilgili bilgiye ulaşmak mümkündür.

1

(12)

Şer’iyye sicillerinin muhtevasının bir bölümünü de vakıflarla ilgili kayıtlar oluşturmaktadır. Vakıflarla ilgili önemli bir kaynak grubunu özellikle Vakıflar Genel Müdürlüğü Arşivi’nde bulunan vakfiyeler, Tapu Kadastro Genel Müdürlüğü Arşivi ve Başbakanlık Osmanlı Arşivi’nde bulunan evkâf defterleri ve yine yukarıda bahsettiğimiz arşivlerde bulunan diğer belge çeşitleri oluşturmaktadır. Bu belgelerden faydalanılarak oluşturulan çalışmaların bir kısmı vakıf teşkilatlarının oluşumu ve gelişimi hakkında bilgi sunarken diğer bir kısmı ise vakıfların icra ettiği fonksiyonlar üzerine yoğunlaşmaktadır. Bu çalışmalar sayesinde vakıf müessesesinin menşei, hukuku, oluşumu, gelişimi ve işlevleri hakkında temel bilgilere büyük oranda ulaşılmıştır. Bu eserlerin çok sayıdaki mevcudiyetine rağmen yapılan son araştırmalarda bile yeni bilgilerin ortaya çıkarılması vakıf müesseselerinin ne kadar büyük ve işlevsel organizasyon olduğu gerçeğini açıkça yansıtmaktadır. Bu andan itibaren vakıf müesseselerinin gelişimi ve hukuki mahiyeti hakkında elde edilen bilgileri tekrarlamaktan ziyade yerel tarih incelemeleri doğrultusunda spesifik bilgiler elde etme yönünde somut incelemelerde bulunmak gerekmektedir. Yaptığımız bu araştırmanın temel problemini de bu spesifik bilgilere ulaşmak ve bu bilgileri araştırmacıların hizmetine sunmak oluşturmaktadır.

1.2. Amaç

Osmanlı şehirleri sosyal, ekonomik, kültürel ve demografik açıdan çok sayıda araştırmaya konu olmuştur. Araştırmacılar şehirlerin oluşum ve şehir toplumunun muhtelif ihtiyaçlarının karşılanmasında ilk veya önemli bir faktör olarak vakıf müessesesinin olduğu hususunda ittifak etmişlerdir (Demirel, 2000). Bu müessese hakkında teorik ya da pratik manada Osmanlı geneliyle veya tek tek üniteleriyle ilgili çok sayıda araştırma yapılmıştır. Bu araştırmaların bir kısmı Osmanlı sosyo-kültürel ve ekonomik tarihi açısından vazgeçilmez kaynaklar olan şer’iyye sicilleri kullanılarak yapılmıştır. Şer’iyye sicillerini tutan kadıların görevlerinden bir tanesi de bulundukları vilayet veya sancaklardaki vakıfların denetimini yapmaktır. Bizim çalışmamıza konu olan 745 numaralı Balıkesir Şer’iyye Sicili de böyle bir denetim sonucu tutulmuş olan vakıf muhasebe kayıtlarını içeren bir defterdir. Çalışmamızın temel

(13)

amacı da bu defterin orijinal metnini latinize etmektir. Bu şekilde önemli bir arşiv dokümanı olan belgeler araştırmacıların istifadesine sunulacaktır. Çalışmamızın bir bölümünde de defterden elde edilen veriler analiz edilmiştir. Bu şekilde defterin hızlı bir şekilde kullanılması amaçlanmıştır. Bu analizi yaparken şu sorulara cevap aranmıştır:

1- Vakıfların kurucularının sosyal statüsü nedir? 2- Cinsiyetlere göre dağılımı nasıldır?

3- Kurucuların dinlerine göre dağılımı nasıldır?

4- Balıkesir’de kurulmuş olan vakıfların faaliyet alanları nelerdir? 5- Gelir kaynakları nelerden oluşmaktadır?

6- Giderleri nelerdir?

1.3. Önem

Vakıf sistemi Osmanlı İmparatorluğu’nun iktisadi, sosyal ve kültürel tarihinde önemli bir yer işgal etmektedir. Kırsal alanda geniş tarımsal araziler ve değirmenlerden kentsel alanda dükkânlar, hanlar ve hamamlar ve çeşitli işletmelerden elde edilen büyük miktardaki gelirleriyle Osmanlı ekonomisinin önemli iktisadi dinamikleri olarak ortaya çıkmaktadırlar. Vakıf kurumlarının içinde bulundukları iktisadi ve sosyal şartları yansıtacaklarını düşünebiliriz. İktisadi ve sosyal açıdan etkin bu kurumlarla iktisadi ve sosyal şartlar arasında karşılıklı ilişki ve etkileşim ileri sürülerek vakıfların iktisadi ve finansal gelişimleri bu bakımdan bir gösterge olarak kabul edilebilir. Buna dayanarak vakıfların iktisadi ve sosyal tarih açısından dikkate değer sonuçlar ortaya koyacağı düşünülebilir.

Bu araştırmanın seçilmesinin bir sebebi de transkriptini ve analizini yaptığımız bu vakıf muhasebe defterinin vakıfların zaman içinde gelişimlerinin izlenmesine ve detaylı istatistikî verilerin incelenmesine olanak sağlamasıdır.

Yapılan bu çalışmanın bir diğer önemi de Balıkesir şehir tarihine ışık tutmasıdır. Balıkesir şehriyle ilgili çalışmalar genellikle Milli Mücadele dönemiyle ilgilidir. Bunun yanı sıra XVI, XVII ve XVIII. Yüzyılın ilk yarısıyla ilgili yapılmış çalışmalar da mevcuttur. Bizim ele aldığımız dönem XIX. yüzyılın ortalarını kapsamaktadır. Böylece şehrin bu yüzyıla ait tarihi bilgileri

(14)

de ortaya çıkmış olacaktır. Böylece hem vakıf müessesesinin sosyal, iktisadi durumu ortaya koyulacak hem de Balıkesir şehir tarihine katkıda bulunulacaktır.

1.4. Varsayımlar

Şer’iyye sicilleri hukukî mahkeme kayıtları olması sebebiyle güvenilir kaynaklardır. Buradan elde edilen bilgiler ilgili alan yazından sağlanan bilgilerle karşılaştırıldığında ortaya güvenilir ve geçerli bilgiler sunar. Çalışmada birkaç hipotezin test edilmesi de düşünülmüştür. Fakat asıl amacımız Osmanlıca olan metni latin harflerine aktarmaktır. Bunun yanı sıra defterden elde edilen veriler kullanılarak hipotezlerimize destek aranmıştır. Bu hipotezler şunlardır:

1- Bankacılık sektörünün henüz ortaya çıkmadığı bu dönemde vakıflar özellikle de mahalle avârız vakıfları birer kredi kurumu olarak faaliyet göstermişlerdir.

2- Şehrin beledî ve sosyal hizmetlerinin neredeyse tamamı vakıflar tarafından sağlanmaktadır. Şehirlerin fiziki yapısının oluşmasında vakıfların rolü büyüktür.

1.5. Sınırlılıklar

Bu araştırma veri kaynağı olarak Ankara Milli Kütüphane’de bulunan 745 Numaralı Balıkesir Şer’iyye Sicili ile sınırlı tutulmuştur.

Bu defter 185 varaktan (370 sayfa) oluşmaktadır. Ancak defterin 68. varaktan 169. varağa kadar olan kısmı boştur. Bunun yanı sıra defterin muhtelif yerlerinde 7 tane daha boş sayfa mevcuttur. Defterin 68–169. varaklarının arasının boş olmasının sebebi iki yönlü tutulmuş olmasıdır. İçerik olarak Balıkesir’deki vakıfların muhasebe kayıtlarını içeren bu defter Hicri

1249–1266 yılları arasını kapsamaktadır. Yine defterde vakıf

muhasebelerinin yanı sıra bazı berat ve vakfiye kayıtları da vardır. Mekân olarak defter sadece Balıkesir merkezi değil bağlı köyler ve bazı ilçeleri de kapsar. Ancak defterin Balıkesir’deki bütün vakıfların kayıtlarını içerdiğini

(15)

söylemek mümkün değildir. Ağırlık olarak mahalle avârız, çeşme, cami ve mescit vakıflarından oluşmaktadır.

Araştırmanın temel veri kaynağı olan 745 numaralı bu sicil defteri dışında çeşitli kitap, makale ve tezlerden de faydalanılmıştır.

1.6. Tanımlar

Vakıf: Vakıf kelimesinin fiil olarak sözlük anlamı hapsetmek, durdurmak ve alıkoymaktır (Akgündüz, 1996: 76) Hukuki manasıyla vakıf “bir mülkün menfaatini halka tahsis edip aynini Allah Teâlâ’nın mülkü hükmünde olarak temlik ve temellükten müebbeden men etmektir.”Bu tarif İmameyn’e göredir. İmam-ı Âzam’a göre vakıf “Bir mülkün aynî sahibinin mülkü hükmünde kalmak üzere menfaatinin bir cihete tasadduk edilmesidir” (Bilmen, 1969, c.4: 284). Vakıf bir mülkü ammenin menfaatine ebedi olarak tahsis etmek yerine kullanılan bir tabirdir (Pakalın, 1993, c.3: 577). Vakıf kelimesi Osmanlıcada iki anlamda kullanılmaktadır. Bazen isim olduğu halde vakf etmek karşılığında mastar ve bazen de mevkuf, vakf olunmuş manasında ism-i mef’ul olarak kullanılmıştır (N. Öztürk, 1983: 27). Vakf eden kimseye vâkıf, vakf edilen şeye mevkuf ve vakfın menfaati kendilerine tahsis ve şart olunan cihete meşrutunleh denir (Berki, 1940: 41). Bunlara mevkufun aleyh, masarifi vakıf, mürtezika veya ehli vezayif de denir (Bilmen, 1969, c.4, s.284) Ömer Hilmi Efendi de (1307) “Vakfı menfaati ibadullaha ait olur vechile bir aynı Cenab-ı Hakkın mülkü hükmünde olmak üzere temlik ve temellükten makbus ve memnu kılmaktır” şeklinde tanımlamıştır. Vakıf konusunda İslam’ın diğer mezheplerine mensup hukukçuların olduğu kadar doğulu ve batılı araştırmacılar da birçok tarif zikreder. J. Lucciono farklı ve bazı noktalarda zıt olan bu tarifleri tamamıyla tatminkâr gözükmemektedir der (Yediyıldız, 2003: 9). Osmanlı hukukunda vakıf ve vakf etmek kelimeleri sadece hukuki manada kullanılmaktadır. Bu sebeple Arapça ve Türkçedeki kullanılışları farklıdır. Ancak bu kelimeden türetilen bazı kelimeleri Arapçadaki sözlük anlamında da kullanmaktayız. Mesela mevkuf tabiri tutuklu anlamında kullanılmaktadır. Yine Türkçede bu kelimenin mastarı olarak tevkif kelimesini de kullanmaktayız.

(16)

Yukarıda yaptığımız tariflerden anlaşıldığına göre vakıflar; Allah rızasını kazanmak için mali imkân sahibi olan kimseler tarafından kurulan ve geliri ihtiyaç içinde bulunanlara tahsis edilen müesseselerdir.

Şer’iyye Sicili: Şer’iyye sicili, şer’i mahkemelerin tarih sırasıyla tutulan kayıtlarına verilen addır (Pakalın, 1993, c.3: 343). Sözlükte kayıt, resmi kayıtların yapıldığı defter, memurların hal, hareket ve durumlarının kaydedildiği dosya, kadıların davaları kaydettiği defter, resmi belgelerin kaydedildiği kütük (Türk Dil Kurumu [TDK], 2005: 1164) anlamına gelen sicil kelimesi terim olarak insanlarla ilgili bütün hukuki olayları kadıların verdikleri karar suretlerini, hüccetleri ve yargıyı ilgilendiren çeşitli kayıtlara ihtiva eden defterler için kullanılmıştır.

Kadılar ile mahkeme görevlilerinin bulundukları kaza ve şehirlerde şer’i mahkemeler bulunurdu. Bu mahkemeler başlangıçta camilerde, daha sonraları ise çoğu zaman kadının oturduğu evi ile yan yana bazen de büyük bir caminin yanındaydı. Yargıya ait işler bu mahkemede görülürdü. Bazı özel durumlar için meclis-i şer’ denilen mahkeme kurulur ayrıca toplanır, gerektiğinde dışarıda akt-i meclis yapardı (Taş, 1998: 178).

Siciller tutuluş tarzlarına göre üçlü bir ayrım içinde değerlendirilebilir. Tereke, vekâlet, hüccet, ilam gibi yalnızca bir konuya ait kayıtların bulunduğu defterler birinci grubu oluştururlar. Sicil-i mahfûz denilen bir tarafına evlenme-boşanma, alacak-verecek, alım-satım, nafaka, vakıf, hibe, cürm-cinayetgibi mahalli olaylar ve sicil-i mahfûz defterlü denilen öteki tarafına merkezden gelen ferman, berat, buyruldu, izin, name gibi belgeler kaydedilen defterler ikinci ayrım içinde mütalaa edilebilir. Kayıt sırasında konu hatta tarih sırasına dikkat edilmeden tutulan defterler de ayrı bir öbek teşkil ederler (Taş, 1998: 178).

Bazı sicillerin sadece belli davalarla ilgili kayıtları ihtiva ettiğini biliyoruz. Mesela Eyüp Mahkemesi özel görevli olarak su davalarına baktığı için bu mahkeme sicillerinin bir kısmı tamamıyla su kayıtlarını ihtiva etmektedir (Gedikli, 2005: 189). Bunun gibi sadece tereke kayıtlarıyla, askeri kassamlıkla ilgili müstakil defterler ve bizim de tezimize konu olan defter gibi vakıf kayıtlarını içeren müstakil defterler vardır.

(17)

Berat: Arapça bir kelime olan beratın sözlük manası, yazılı kâğıt ve mektup demektir (Pakalın, 1993, c.1: 205). Bir adı da nişan olan ve ilk devirlerde biti ve misal de denilen berat, Osmanlı diplomatiğinde padişah tarafından bir memuriyete tayin, bir gelirden tahsis, bir şeyin kullanılma hakkı, bir imtiyaz veya muafiyetin verildiğini gösteren ve veren padişahın tuğrasını taşıyan belgedir. Bu manası dolayısıyla da beratlı kelimesi müsaadeli veya imtiyazlı; eli beratlı tabiri ise salahiyet sahibi olma manası taşımaktadır (Kütükoğlu, 1998, s. 124).

Beratların birçok çeşidi vardır. Tüccar beratı, mukataa beratı, malikâne beratı, imtiyaz beratı, beylerbeylik, nişancılık, defterdarlık, vezirlik, seraskerlik v.s. memurların beratları, imamet, feraset beratı bunlardan bazılarıdır. Berat adî bir emir veya tezkire gibi değildir. Divani yazı ile yazılır, tuğra da basılırdı. Beratlarda verilen hizmetin adı, yeri veya maaşı verilenin ismi, niçin verildiği ve kendisinden ne istenildiği, kumandanlık, seraskerlik veya diğer mühim bir vazife ise berat alanın salahiyet derecesi de yazılırdı (Pakalın, 1993: 205). Bu beratların bir örneği de şer’iyye sicillerine kaydedilirdi.

Avârız Vakfı: Arızanın çoğulu olan avârız sözlükte kazalar, belalar, engeller ve engebeler anlamına gelmektedir (Devellioğlu, 2003: 53) Terim olarak avârız, avârız-ı divaniye, tekâlif-i örfiye ya da avârız akçesi, fevkalade haller özellikle savaş sebebiyle tahsis edilen vergilere verilen isimdir (Özcan, 2003: 80).

Bazı köy ve mahallelerde hayır sahipleri tarafından gelirleri fakirlerden vefat edenlerin donatım ve kefenlenmesine, hastalanıp iş, güç ve kazanmaktan aciz kalanların beslenme, geçinme ve tedavilerine köy ve mahallelerin kuyu, çeşme ve suyollarının tamirine sarf olunmak üzere vakıflar yapmışlardır. Bu gibi vakıflara avârız vakfı denir (Berki, 1966: 7–8). Avârız vakıflarının sağladığı yardımlardan din ayrımı yapılmaksızın bir mahalle veya köy ahalisi faydalanabilmektedir (Akı ve Demirbilek, 1996: 29).

Osmanlı şehirlerinde mahalleler genellikle bir dini yapının ya da bir pazarın etrafında gelişmiş bulunan temel yerleşme birimleridir. Mahallede yaşayan insanlar birbirlerini tanıyan, birbirlerinin davranışlarından sorumlu, sosyal dayanışma içinde olan kişilerden meydana gelmektedir (Ergenç, 1984: 73). Sosyal dayanışma içinde yaşayan bu halkın yerine getirdiği önemli

(18)

fonksiyonların biri de mahallelerde karşılanması gereken ortak harcamalar için bir fon niteliğinde olan avârız vakıfları kurmalarıdır (Çiftçi, 2004: 86).

Avârız vakıflarıyla ilgili ayrıntılı çalışmaların yapıldığı görülmektedir. Murat Çizakça (1993) tarafından Bursa şer’iyye sicilindeki kayıtlardan hareketle para vakıfları üzerinde yapılan incelemede hemen hemen her mahallede avârız adıyla kaydedilen vakıflara tesadüf edilmektedir. Yine Cafer Çiftçi (2004) tarafından yapılan araştırmada Bursa’daki vakıfların sosyo-ekonomik işlevleri ortaya konmaya çalışılmıştır. Ankara şer’iyye sicillerine bağlı olarak yapılan bir araştırmada (Özdemir, 1990: 773–754) XVIII. yüzyılın ikinci yarısından XIX. yüzyılın ortalarına kadar geçen yaklaşık 100 yıllık sürede Ankara’da 10 tane nakit para vakfı ile avârız vakfının faaliyet gösterdiği tespit edilmiştir. Tahrir defterlerinde de avârız vakfı adıyla çok sayıda kaydın varlığı tespit edilmiş bunlarla ilgili çalışmalar da yapılmıştır. Tahsin Özcan’ın (2003) çalışması bu konuyla ilgili örnekler içermektedir.

Vakıf Muhasebe Defteri: Vakıf sistemi Osmanlı İmparatorluğu’nun iktisadi ve sosyal düzeninde ve kültürel tarihinde önemli bir yer işgal etmektedir. Kırsal alanda geniş tarımsal araziler ve değirmenlerden kentsel alanda dükkânlar, hanlar, hamamlar ve çeşitli işletmelerden elde edilen büyük miktarda gelirlere sahip olan vakıflar, büyük bir alım gücü yaratarak iktisadi hayatta yer alırlar ve yeniden dağıtıcı bir fonksiyon üstlenirler.

Vakıflarla ilgili başlıca bilgiler genellikle vakfiye, şer’iyye sicilleri, mühimmeler, ahkâm ve şikâyet defterleri ve vakıf muhasebe defterlerinde bulunmaktadır. Bu arşiv kaynakları içinde vakıf muhasebe defterleri vakıfların zaman içinde gelişimlerinin izlenmesi ve detaylı iktisadi analizi bakımından daha kapsamlı arşiv kaynaklarıdır (Orbay, 2004: 291).

Vakıfların gelir ve giderlerinin muhasebesinin yapıldığı bu belgeler şehirde mevcut vakıfların sayısı, gelir kaynaklarının durumu ve gelirleri görevlilerin sayısı, ücretleri, diğer masrafları, devletin vakıf gelirlerinden aldığı harçlar ve dolayısıyla topografik, ekonomik ve demografik yapısıyla alakalı (Demirel, 2000: 7) ve bilhassa vakıfların iktisadi durum ve faaliyetlerinde zaman içinde meydana gelen değişimleri tespit etmemize yarayacak, özellikle iktisadi açıdan değerlendirme imkânı sağlayacak bilgiler ihtiva ederler.

(19)

Vakıf muhasebe defterlerinde muhasebe tekniği açısından gelir ve gider olmak üzere iki ana kısım bulunur. Asl-ı mal dediğimiz birinci kısımda vakfın geliri kaydedilir, daha sonra da masarifat başlığı altında giderleri kaydedilmektedir. Son olarak da vakfın nakit parası var ise bu paraların kimlerin zimmetinde olduğu tek tek yazılmaktadır.

Vakıf muhasebe defterleriyle ilgili de çalışmalar yapıldığı bilinmektedir. Tevfik Güran (2006) Süleymaniye ve Şehzade Süleyman Paşa vakıflarını inceleyerek yaptığı çalışmada bu iki vakfın muhasebelerinin analizini yapmıştır. Samsun’daki vakıflarla ilgili Mehmet Beşirli (2006) ,Trabzon vakıflarıyla ilgili Abdullah Saydam (2003) ,Bursa’daki vakıflarla ilgili Cafer Çiftçi (2004) ,Tokatla ilgili Galip Eken (2000), Sivas’la ilgili Ömer Demirel (2000) vakıf muhasebe defterlerinden faydalanarak çalışmalar yapmıştır. Kayhan Orbay da vakıf muhasebe defterinin aynî toplanan “Tarımsal gelirler ve aynî giderlerin fiyatlandırılması ve tarihsel fiyatlar endekslenmeleri konusunda “ başlıklı makalesinde vakıf muhasebe defterleriyle ilgili ayrıntılı bilgiler ortaya koymuştur.

(20)

İLGİLİ ALANYAZIN

2.1. Kuramsal Çerçeve

Vakıflar konusunda şimdiye kadar hem Türkiye’de hem de başka ülkelerde birçok araştırma yapılmıştır. Bu araştırmaların bir kısmı belli bir metot dâhilinde akademik olarak yapılırken bir kısmı da konu bütünlüğü ve metottan uzak olarak yapılmıştır. Bunun yanı sıra belge neşredilerek yapılan araştırmaların sayısı da azımsanamayacak kadar çoktur. Her ne kadar araştırmalar çok sayıda olsa da Türk medeniyetinde eğitim-öğretim, sağlık, sosyal güvenlik, bayındırlık, ulaşım ve güzel sanatlar başta olmak üzere toplumun her alanına ve her kesimine nüfuz eden vakıf müessesesinin tam anlamıyla açıklığa kavuştuğunu söylemek mümkün değildir. Bunun başlıca sebebi vakıflar hakkındaki kaynakların oldukça fazla, coğrafyanın geniş ve sürenin çok uzun olmasıdır. Bu yüzden vakıf müessesesinin asıl fonksiyonlarını ve önemini ortaya çıkaracak çalışmaların belli bir ölçü ve metot dâhilinde yapılması gereklidir.

Türkiye’de vakıf konusunda ilk metodolojik yaklaşım tarzlarını ortaya koyan bilim adamı M. Fuad Köprülü (1983) olmuştur. Köprülü, vakıf müessesesinin sadece hukuki cephesinin incelenerek anlaşılamayacağını dolayısıyla onun küllî tarih anlayışıyla, tarihi bir perspektif içinde incelenmesi gerektiğini belirtmiş, vakıflarla ilgili belgelerin bu bakış açısıyla sorgulanıp değerlendirildiğinde, iktisadi tarih, içtimai tarih, iskân tarihi, topografya, idari ve mali tarih, dini tarih gibi toplum ve kültür tarihinin birçok yönünün de açıklığa kavuşturulabileceğini örneklerle göstermiştir (Köprülü, 1983) .

Aynı dönemlerde Ömer Lütfi Barkan da vakıflar tarihiyle ilgili kaynaklar üzerinde durmuş ve vakıf müessesesinin özellikle iktisat ve şehircilik tarihi açısından inceleyerek örnek araştırmalar yayınlamıştır2.

2

Ö. L. Barkan, “Osmanlı İmparatorluğu’nda Bir İskan ve Kolonizasyon Metodu Olarak Vakıflar ve Temlikler”, Vakıflar Degisi, XI, 1942, s. 279-386; Ö. L. Barkan, XV ve XVI. Asırda Osmanlı İmparatorluğu’nda Zirai Ekonominin Hukuki ve Mali Esasları, Kanunlar I, İstanbul 1943; Ö. L. Barkan, “İmparatorluk Devrinde Toprak, Mülk ve Vakıfların Hususiyeti”, Türkiye’de Toprak Meselesi, 1980, s. 151-208; Ö. L. Barkan- E. H. Ayverdi, İstanbul Vakıfları Tahrir Defteri 953 (1546 Tarihli), İstanbul 1970.

(21)

Bu araştırmalara rağmen vakıf müessesesi bütünü kapsayıcı ve tarihi derinliği ve kültürel boyutlarıyla insanı ve toplumu kuşatıcı ve açıklayıcı bir geleneğe kavuşmamıştır (Alkan, 2004: 4).

2.2. İlgili Araştırmalar

Bu bölümde araştırmamızın konusuna ilişkin olarak daha önce yapılmış olan araştırmalar hakkında bilgi vermeye çalışacağız. Çalışmamız esas itibariyle şer’iyye sicili transkripsiyonu olduğundan şer’iyye sicilleri, ele aldığımız sicilin bir vakıf muhasebe defteri olması dolayısıyla vakıflar, son olarak da defterin Balıkesir şehir tarihi açısından önemli bir kaynak olması sebebiyle de Balıkesir şehri daha ziyade Balıkesir vakıflarıyla ilgili çalışmalar hakkında bilgi vermeye çalışacağız.

Şer’iyye sicilleri Osmanlı İmparatorluğu’ndan bize kalan muazzam ve paha biçilmez değerdeki arşivin çok önemli bir kısmını oluşturmaktadır. Bu arşiv kaynaklarının önemi anlaşılana kadar, bir kısmı ısınmak amacıyla sobalarda yakılmış, bir kısmı çöpe atılmış, bir kısmı da tabiat şartlarının tahrip ediciliğine maruz bırakılarak yok edilmiştir. Bu tahribatlardan kurtulanların bir kısmı da ıslanma, nemlenme ve kurt yenmesine uğraması sebebiyle hasar görmüştür (Gedikli, 2005: 188). Sonuç olarak bazı defter serileri ya tamamen ya da kısmen yok olmuştur.

İbrahim Yılmazçelik “Şer’iyye Sicillerinin Bir Merkezde Toplanması Üzerine Bazı Mülahazalar” (1998) başlıklı çalışmasında sicilleri ilk takdir edenin Şer’i Mahkeme Sicilleri yazısıyla İsmail Hakkı Uzunçarşılı (1935) olduğunu belirtmiştir.

Şer’iyye sicilleri üzerine bugüne kadar yapılan çalışmaları 3 ana başlık altında değerlendirmemiz mümkündür.

1- Katalog çalışmaları, 2- Metin yayın çalışmaları,

3- Sicillere dayalı olarak yapılan araştırmalar (Taş, 1998: 181).

Katalog Çalışmaları: En son kataloglama çalışması olarak Bilgin Aydın (1994) ve İsmail Kurt’un (1996) kaleme almış oldukları makaleleri zikredebiliriz. Bazı sicillerin özel ellerde bulunması sebebiyle yeni şer’iyye

(22)

sicilleri ele geçmektedir. Kataloglama çalışmalarındaki bir başka mesele de bilgilerin kesinlikten uzak, yaklaşık bilgiler olmasıdır. Tarihler, sayfa veya varak numaraları, defterlere kaydedilen mevcut belgilerin türü, boyutları, tarihleri v.s. bazı hatalar içerebilmektedir. Sicillerin tam bir kataloğu maalesef henüz yapılamamıştır. Yapılmış olan en iyi çalışmanın Ahmet Akgündüz ve diğerlerinin (1988) “Şer’iyye Sicilleri I-II” adıyla yayımladığı çalışmadır. Fakat bu çalışmada da eksik ve hatalı bilgiler olduğunu söylemek mümkündür. Katalog çalışmalarındaki en büyük sorunun yurt dışında Osmanlı coğrafyası ülkelerinin arşivlerinde bulunan defterlerin toplu bir kataloğunun henüz yapılamamış olmasıdır (Çetin,1981, 49–55). Yurt dışındaki şer’iyye sicilleri ile ilgili yapılmış çalışmalar mevcuttur3. Fakat bunların yeterli olduğunu söylemek mümkün değildir.

Metin Yayın Çalışmaları: Son zamanlarda özellikle yüksek lisans tezi olarak yapılan metin yayın çalışmaları ciddi biçimde artmıştır4. Şer’iyye sicili

metin yayın çalışmalarının bibliyografyasının hazırlanması başlı başına bir çalışma gerektirmektedir. Halit Ongan’ın (1958) Ankara’nın 1 ve 2 numaralı şer’iyye sicilini yayınlaması sicillere erken bir zamanda dikkat çekilmesi yönünden önemlidir. Özellikle yüksek lisans tez çalışması olarak üretilen metin yayın çalışmaları birtakım okuma yanlışları ihtiva etmelerine rağmen dikkatli kullanılması kaydıyla araştırmacıya çabukluk ve kolaylık sağlayacağı aşikârdır.

Sicillere dayalı olan çalışmalar: Sicillere dayalı olarak yapılan çalışmalar da önemli bir yekûn oluşturduğundan burada onların tümünü tespit edip değerlendirmenin güçlüğü dikkate alınarak ancak bir kısmına değinmeye çalışacağız. Şer’iyye sicillerine dayalı olarak yapılan çalışmaları şehir tarihi, hukuk, iktisat; aile, kadın, nüfus, köleler, zimmîler, vakıflar şeklinde özetlemek mümkündür. Hukuk tarihi çalışmaları için Halil İnalcık (1980–88– 93), Ömer Lütfü Barkan (1943), Tayyip Gökbilgin (1966–76) ve Mustafa

3 Bkz. Mihail Guboğlu, “Tuna Boyundaki Kadı Sicilleri ve Bazı Defterler”. Türk

Dünyası Araştırmaları. S. 66: 9-29; Yücel Özkaya, “Sofya’da Milli Kütüphane:

Nationale Bibliotque’deki Şer’iyye Sicilleri”. Ankara Üniversitesi Tarih

Araştırmaları Dergisi. C. XIII. S. 24: 21-29; Fikret Karciç, “Gazi Hüsrev Bey Kütphanesi”. DİA. C. VI: 458.

4

Bkz. Hasan Moğol, Teke Sancağı Şer’iyye Sicili. 1996; Ayhan Yüksel, Tirebolu Bir Sahil Kasabasın Sosyal ve Ekonomik Tarihi (1788-1858). 2003; Cemil Cahit Güzelbay, Gaziantep Şer’î Mahkeme Sicilleri. Birinci Fasikül (1886-1909). İkinci Fasikül (1841-1886). Üçüncü Fasikül (1826-1838). 1966

(23)

Akdağ’ın (1974) çalışmaları en önde gelen örneklerdendir. İktisat tarihi çalışmalarında da sicillerin yoğun bir şekilde kullanıldığını söylemek mümkündür. Bunların başında Barkan (1966), Ergenç (1975–86), İnalcık (1953–54), Kurt (1996) ve Pamuk (1999)’un eserlerini saymak mümkündür. Bunlar ve benzeri çalışmalarda iktisat tarihinin hangi alanları için ipuçları bulabileceğimiz sorusuna özet olarak şöyle cevap verebiliriz: Vergi türleri, vergi oranları, devletin toplam vergi gelirleri, iş ilişkileri, ortaklıklar, alım-satım, borçlanma, esnaflık ve esnaf çeşitleri, paralar ve para değerleri, eşyalar, gıda maddeleri, bunların fiyatları, ticari mekânlar ve bu mekânlarda yer alan varlıklar, vakıflar ve fonksiyonları…

Şer’iyye sicilleri, şehirlerin tarihinin yazılmasının da vazgeçilmez kaynakları arasındadır. Osmanlı şehir tarihçileri arşiv kaynağı olarak tahrir defterleri, temettüat ve salname kayıtlarıyla şer’iyye sicillerini kullanmışlardır. Bu çalışmalar içerisinde ağırlıklı olarak şer’iyye sicillerinin kullanıldığını söylemek mümkündür. Şehirlerdeki sosyal yaşam, fiziki yapı, ekonomi gibi konular şer’iyye sicilleri sayesinde aydınlığa kavuşturulmaya çalışılmıştır. Şer’iyye sicilleri çalışmalarıyla ilgili yapılmış iki önemli literatür değerlendirmeleri mevcuttur. Bunlardan birincisi Fethi Gedikli’nin “Osmanlı Hukuk Tarihi Kaynağı Olarak Şer’iyye Sicilleri” (2005), diğeri de Yunus Uğur’un “Mahkeme Kayıtları (şer’iyye sicilleri) Literatür Değerlendirmesi ve Bibliyografya” isimli çalışmasıdır. İktisat ağırlıklı çalışmalarına örnek bibliyografya için Yunus Uğur’un yapmış olduğu çalışmaya, hukuk tarihi için de Fethi Gedikli’nin çalışmasına bakmak mümkündür. Sonuç olarak şer’iyye sicillerine dayalı olarak yapılan çalışmalar azımsanamayacak kadar çoktur. Fakat hala açıklığa kavuşturulamamış konular da mevcuttur. Her şeyden önce sicilleri doğru okumanın zaman zaman son derece zor olduğu ancak belgeyi okumuş olmanın da tek başına yeterli olmadığı bilinmektedir. Belgeyi yorumlayabilmek için belgede geçen ve önemli bir kısmı İslam hukukundan kaynaklanan terimleri bilmek gerekir. Sağlıklı bir yorumda bulunabilmek, bu terimleri doğru anlamaya bağlıdır.

Vakıflar Osmanlı kimliğiyle özdeşleşmiş bir kurum olması sebebiyle, sosyal ve iktisadi hayatın her yönü açısından önemle üzerinde durulması gereken bir konudur. Bu alanda yapılan sayısız çalışma da bunun göstergesidir. Vakıf kurumunun çok yönlü oluşu ve Osmanlı toplumundaki

(24)

istisnai yeri nedeniyle bu konudaki literatür de bir hayli zengindir. Osmanlı tarihi ile bir şekilde ilgili olan hemen her sosyal bilimcinin, hukuk ve iktisat tarihçisinin, ilahiyatçının, şehir tarihi, sanat tarihi ve mimari tarih çalışan bilim adamlarının vakıf konusunu inceleyen bir veya daha fazla çalışması mevcuttur. Bu açıdan bütün bu çalışmaları kapsayan bir literatür oluşturmak ve değerlendirmesini yapmak oldukça zordur5. Bu yüzden burada sadece bizim de çalışma konumuzu oluşturan vakıf muhasebe kayıtlarını inceleyen araştırmalar üzerinde duracağız.

Bu konuda zikredeceğimiz ilk çalışma Murat Çizakça’nın “Risk Sermayesi Özel Finans Kurumları ve Para Vakıfları” (1993) isimli çalışmasıdır. Çizakça Bursa’da kurulan para vakıfları konusunda yaptığı incelemelerde sicillerde sıkça görülebilen vakıf muhasebe kayıtlarından büyük ölçüde faydalanmıştır. Çizakça yaptığı bu incelemede para vakıflarının sermaye birikiminden ziyade sermayenin dağıtılmasında etkin olan bir kurum olduğu sonucuna varmıştır.

Bursa’daki vakıflarla ilgili yapılmış bir diğer çalışma da Cafer Çiftçi’nin “Bursa’da Vakıfların Sosyo-Ekonomik İşlevleri” (2004) isimli çalışmasıdır. Eserin başlığına bakıldığında yazarın da ifade ettiği gibi çalışmanın Osmanlı vakıf teşkilatı konusunda vakfiyelerden elde edilen bilgiler ışığında ortaya çıktığı düşünülebilir. Ancak konu başlığının klasik bir ifade olmasına rağmen çalışmanın kaynağını Bursa şer’iyye sicillerinde yer alan vakıf muhasebe kayıtları oluşturmakta ve araştırmanın incelendiği alan ise ağırlıklı olarak avârız vakıfları üzerinde yoğunlaşmaktadır. Cafer Çiftçi bu çalışmasında Çizakça’dan farklı olarak XVI ve XVIII. yüzyıla ait vakıf muhasebe kayıtlarına dayanarak istatistikler oluşturmaya ve konuyu farklı yönleriyle ele almaya çalışmıştır. Bu iki çalışma arasında dikkat çeken bir diğer unsur da Çizakça’nın Bursa şer’iyye sicillerinde yer alan vakıf muhasebe defterlerini vakıf tahrir defterleri adıyla ifade etmesidir. Kanaatimize göre Çizakça’nın ifadesi yanlış bir ifadedir. Çünkü vakıf tahrir defterlerinin amacı vakıf

5

Vakıf hukuku çalışmları için bkz. Tahsin Özcan, “Osmanlı Vakıf Hukuku Çalışmaları” TALİD. C. 3 . S. 5: 513-552; Para vakıları ile ilgili bibliyografya için bkz. Süleyman Kaa, “Para Vakıfları Üzerine”, TALİD. C. I. S. 1: 189-203; Vakıflarla ilgili genel bibliyografya için bkz. Bahaeddin Yediyıldız, “Türkiye’de Cumhuriyet Döneminde yapılan Vakıf Araştımaları Bibliyografyası”, Yeni Türkiye Osmanlı Özel Sayısı. 2: 551-565.

(25)

kurumlarının kuruluş amaç ve şartlarına göre işleyiş tarzlarını ve mali durumlarını gözden geçirmek içindir. Bu defter teftiş ve tescil amacıyla hazırlanan vakıfların bir envanter özelliğine sahiptir. Tahrir işlemleri esnasında muhasebe kayıtlarında geçen bilgilerin dışında vâkıfın kim olduğu, vakfiyenin ay ve yılı, vâkıfın şartları, vakfın kimin imzasıyla tescil edildiğine ait bilgiler de kontrol edilirdi. Vakıf muhasebe defterleri ise daha çok vakfa ait mütevelliler tarafından tutulan, hesapları kadı ve şahitler huzurunda incelenen, vakfın mevcut mal varlığı, varsa kira, gayrimenkul kira gelirleri, para vakfı ise kimlerden alacaklı olduğu, vakıf harcamaları için ödenen miktarlar gibi bilgileri ihtiva eder. Dolayısıyla vakıf muhasebe kayıtları birçok yönüyle vakıf tahrir defterlerine benzemekteyse de sicillerde yer alan bu kayıtlara muhasebe kaydı demek daha doğru olacaktır.

“Osmanlı vakıf şehir ilişkisine bir örnek: Sivas Şehir Hayatında Vakıfların Rolü” (2000) isimli çalışmasıyla Ömer Demirel bu konudaki literatüre katkıda bulunmuştur. Daha ziyade vakfiyeler tapu tahrir ve evkaf tahrir defterleri ve hurufat defterlerinden faydalanılarak yapılan bu çalışmada, Sivas vakıfları hakkında 1835–36 tarihlerinde tutulmuş vakıf muhasebe defterinden de büyük ölçüde faydalanılmıştır. Bu defter sayesinde Demirel, Sivas şehrinde bulunan vakıfların sayısı, gelir kaynaklarının durumu ve gelirleri, görevlerinin sayısı, ücretleri gibi bilhassa istatistiki açıdan değerlendirme imkanı bulmuştur.

Vakıf muhasebe defterlerine dikkat çeken bir diğer araştırmacı da Galip Eken’dir. “Osmanlı Sosyo-Ekonomik Tarihinin Kaynaklarından Vakıf Muhasebe Defterleri” (2000) isimli çalışmasında yazar vakıf muhasebe defterlerinin önemini vurgulamış, bu konudaki çalışmaların azlığına değinmiştir. Tokat şehrine ait 1835 yılında tutulmuş vakıf muhasebe defterini inceleyen Eken, Tanzimat dönemine ait defterler sayesinde XVIII. asırda var olan vakıfların tam anlamıyla ortaya konulacağını vurgulamıştır.

Vakıf muhasebe defterleriyle ilgili bir diğer çalışma da Mehmet Beşirli’ye aittir. “XIX. Yüzyılın Ortalarında Samsun Vakıfları ve Gelirleri” (2006) isimli çalışmasında 1856–1857 numaralı Samsun şer’iyye sicillerine kaydedilmiş Samsun kasabasında mevcut bazı vakıflar ve muhasebelerini incelemiştir. Bu çalışma sonucunda Samsun kasabasında da Osmanlı

(26)

döneminde önemli eğitim-öğretim, dini ve sosyal ihtiyaçların büyük oranda vakıflar vasıtasıyla karşılandığını tespit etmiştir.

“Vakıf Anlayışında Yenilenme İhtiyacı ve XIX. Yüzyıl Ortalarında Trabzon Vakıfları” (2003) isimli çalışmasıyla bu bölümde zikretmemiz gereken bir diğer araştırmacı da Abdullah Saydam’dır. 1976 numaralı Trabzon şer’iyye sicilinde yer alan 69’u Trabzon merkezde,1’i Of’ta, 3’Rize’de olmak üzere toplam 74 vakıf hakkında bilgiler ihtiva eden vakıf muhasebe kayıtlarının incelendiği bu çalışmada Trabzon merkezindeki vakıfların faaliyet alanları, gelir gider durumu, servetin kaynağı, istismara açık olup olmadığı incelenmiştir. Bu çalışmasıyla yazar Tanzimat yıllarına gelindiğinde vakıfların cidden yenilenmeye muhtaç olduğunu tespit etmiştir.

Vakıf muhasebe kayıtlarıyla ilgili son olarak zikredeceğimiz çalışma Ahmet Yılmaz’ın yüksek lisans tezi olarak hazırladığı “B–240 Numaralı Bursa Mahkeme Defteri (Metin ve Analiz)” (2001) isimli çalışmasıdır. 1790–1791 yılında Bursa’da muhasebesi görülen avarız ve para vakıflarını kapsayan bu defter Ahmet Yılmaz tarafından transkiribe edilerek araştırmacıların hizmetine sunulmuştur.

Balıkesir’de Osmanlı dönemi vakıfları hakkında bilgiler sunan eserler maalesef yok denecek kadar azdır. Yaptığımız bu çalışma ile bu boşluğun bir derece de olsa doldurulabileceği kanaatindeyiz.

Balıkesir şehri sosyal hayatı ile ilgili ilk çalışmalar, Balıkesir Halkevi’nin çıkarmış olduğu Kaynak dergisinde karşımıza çıkmaktadır. Fakat Osmanlı şehirlerinin sosyal hayatının vazgeçilmez unsurları olan vakıflar ile ilgili sadece iki makale bulunmaktadır.

Kerim Kani Akpınarlının “ Balıkesir’de Mühim Vakıflar ve Bunlara Ait Vesikalar I, II, III” (1939), ile “Karesi Oğlu İmir Vakfı I, II, III” (1939) isimli bu iki çalışması da şer’iyye sicillerinde yer alan birkaç belgenin yayınlanmasından öteye geçememiştir.

Müstakil ve akademik bir çalışma olmasa da Balıkesir vakıflarına değinen bir diğer araştırmacı da Kamil Su olmuştur. “XVII ve XVIII. Yüzyıllarda Balıkesir Şehir Hayatı” ( 1937 ) isimli çalışmasında yazar çok kısada olsa Balıkesir vakıflarına değinmiştir. Bu çalışma da Akpınarlının çalışması gibi şer’iyye sicillerinde yer alan birkaç belgenin neşrinden ibarettir.

(27)

Balıkesir vakıfları ile ilgili kısa bilgi sunan bir diğer eser Kemal Özer’in “Tarihte Balıkesir” (1957) isimli çalışmasıdır. Çalışmada Balıkesir Evkâfı başlığı altında şer’iyye sicillerinde geçen vakıfların isimleri verilmiştir. Ancak bu çalışma da çok sınırlı ve eksiktir.

Akademik anlamda Balıkesir vakıflarına değinen ilk eser Sezai Sevim’in doktora tezi olarak hazırladığı “XVI. Yüzyılda Karesi Sancağı (Tahrir Defterlerine Göre) (1993) isimli çalışmasıdır. Yazar bu çalışmanın bir bölümünü Karesi Sancağı’nda yer alan vakıflara ayırmıştır. Başbakanlık Osmanlı Arşivi’nde bulunan 166 numaralı Tapu Tahrir ve Tapu Kadastro Genel Müdürlüğü Kuyud-u Kadime Arşivi’nde olan 568 numaralı Karesi Sancağı Evkâf Defteri’ndeki kayıtları inceleyen Sevim, XVI. Yüzyılda Karesi Sancağı’nın tamamında yer alan vakıflar ile ilgili ayrıntılı bilgiler sunmuştur.

Doktora tezi olarak hazırlanan bir diğer çalışma da Aynur Ünlüyol’un “Şer’iyye Sicillerine Göre XVIII. Asrın İlk Yarısında Balıkesir ( 1700–1730) (1995) isimli çalışmasıdır. Yazar bu çalışmasında belirtilen tarihler arasında Balıkesir’deki vakıf kurumlarını dini, ilmi ve sosyal yapılar başlığı altında camiler, mescitler, zaviyeler, medrese ve muallim haneler, imaretler, hanlar, hamamlar ile bu müesseselerin ait oldukları vakıfları, vakıf kurucuları, işleyiş biçimleri ve kurum çalışanları hakkında malumat vermiştir.

M. Murat Öntuğ’un büyük oranda mühimme defterleri ve şer’iyye sicillerinden faydalanarak hazırladığı “XVII. Yüzyılın İlk Yarısında Balıkesir Şehrinin Fiziki, Demografik ve Sosyo- Ekonomik Yapısı” (2003) isimli doktora tezinin bir bölümünün küçük bir kısmı vakıf kurumuna aittir. XVII. Yüzyılda Balıkesir’de bulunan vakıflar ve gelirine ait bir tablonun yer aldığı bu çalışma bize konu ile ilgili önemli bilgiler sunmaktadır.

Yukarıda zikredilen çalışmalar dışında Balıkesir vakıfları ile ilgili birkaç makale bulunmaktadır. Bunlardan ilki Ali Himmet Berki’ye ait olan “İslâm’da Vakıf Zağunus Paşa ve Zevcesi Nefise Hatun Vakfiyeleri”(1958) isimli çalışmasıdır. Bu çalışmada, Balıkesir’de en büyük gelire sahip olan Zağnos Paşa ve zevcesine ait vakfiyeler yayınlanmıştır.

İkinci çalışma Sezai Sevim’in “Candaroğulları Sülalesinden Kaya Bey’in Balıkesir’deki Camisi ve Vakfı” (1994) başlığını taşımaktadır. İsminden de anlaşılacağı üzere bu çalışmada tahrir defterlerinden faydalanılarak Kaya

(28)

Bey’in Balıkesir’deki Camisi ve bu camiye ait vakıfların Balıkesir nahiyesi ve Edremit nahiyesindeki gelirlerine yer verilmiştir.

Karesi oğulları vakıflarına ait bir diğer çalışmayı Vehbi Günay (2005) yapmıştır. Sezai Sevim gibi tahrir defterlerinden faydalanılarak yapılan bu çalışmada Karesi oğulları sülalesinden gelen kişilerin Karesi Sancağında bulunan vakıflarına değinilmiştir.

Vakfiyelerden faydalanılarak oluşturulan Abdülkerim Abdülkadiroğlu’na ait “Vakfiyelerde Balıkesir” (1998) isimli bildiride, Balıkesir’de kurulmuş olan vakıfların vakfiyelerinden birkaç örnek seçilerek, bunların kuruluş amaçlarına kurucularına ve gelirlerine yer verilmiştir.

Bu konuda son olarak zikredeceğimiz eser Nahide Şimşir’in “XVIII. Yüzyılda Zağnos Paşa’nın Balıkesir’deki Vakıfları Hakkında Notlar” (2006) isimli çalışmasıdır. Ahkâm defterlerinde yer alan Zağnos Paşa Vakfı ile ilgili hükümlerden faydalanılarak hazırlanan bu çalışmada özellikle vakıf yöneticilerinin yapmış olduğu yolsuzluklara değinilmiştir.

XVI, XVII ve XVIII. Yüzyıllara ait bu çalışmalar, bize Balıkesir vakıfları ile ilgili önemli bilgiler sunmaktadır. Fakat XIX. yüzyıla ait vakıflar ile ilgili çalışma maalesef mevcut değildir. Tanzimat ile birlikte her alanda olduğu gibi vakıf alanında da önemli değişimler olmuştur. Evkâf Nezareti kurularak bütün vakıflar bu nezarete bağlanmış ve gelirleri tek çatı altında toplanmıştır. Biz de çalışmamızda bu döneme ait vakıflara mahsus muhasebe defterinin transkripsiyonunu yaparak bu alandaki boşluğun doldurulmasına katkıda bulunacağımızı ümit ediyoruz.

(29)

YÖNTEM

3.1. Araştırmanın Modeli

Vakıflar konusunda şimdiye kadar pek çok çalışma yapılmıştır. Bu araştırmaların bir kısmı belli bir metot dahilinde yapılırken önemli bir kısmı da metottan uzak konu bütünlüğü olmadan yapılmıştır.

Vakıf incelemelerinde araştırma yöntem ve metodu olarak üç yaklaşım öne sürülmüştür (Yediyıldız, 1984). Bunlar;

1. Kronolojik ve yatay yaklaşım tarzı 2. Coğrafi ve dikey yaklaşım tarzı

3. Külliyelerin iç bünyesinin ve özellikle orada cereyan eden sosyo-kültürel hayatın, kuruluşundan günümüze bütün yönleriyle tahliline yönelik yaklaşım tarzıdır.

Birincisi Selçuklu Dönemi, Beylikler Dönemi, Osmanlı Kuruluş Dönemi, Klasik Osmanlı Dönemi gibi zamanın anlamlı devirlere ayrılması ve incelenmesi; İkincisi Osmanlı Coğrafyasının tamamını temsil edecek belli sayıda dar bölgede konunun derinliğine incelenmesi; üçüncüsü ise Osmanlı Döneminde işleyen külliyelerin tamamını temsil edecek sayıda külliyenin seçimi ve incelenmesiyle oluşan yaklaşım tarzıdır.

Bu üç yönteme göre bazı araştırmalar yapılmıştır. Bunlardan birinci yaklaşım tarzının ilk örneğini Bahaeddin Yediyıldız “XVIII. yüzyılda Türkiye’de Vakıf Müessesesi Bir Sosyal Tarih İncelemesi” (2003) adlı araştırmasıyla kendisi vermiştir. Hasan Yüksel aynı metodu kullanarak “Osmanlı Sosyal ve Ekonomik Hayatında Vakıfların Rolü (1585 – 1683)” (1998) isimli incelemesiyle XVII. yüzyılın genel manzarasını ortaya koymuştur. Nazif Öztürk de bu metodu uygulamak suretiyle gerçekleştirdiği “Türk Yenileşme Tarihi Çerçevesinde Vakıf Müessesesi” (1995) adlı incelemesinde, Türk vakıf kurumunun XIX ve XX. yüzyıldaki değişim sürecini açıklamaya çalışmıştır.

Coğrafi ve dikey yaklaşım tarzına Ömer Demirel’in “Osmanlı Vakıf Şehir İlişkisine Bir Örnek: Sivas Şehir Hayatında Vakıfların Rolü” (2000) isimli çalışması örnek olarak gösterilebilir. Bu yaklaşım tarzından bir başka örnek

(30)

Hamza Keleş’in “Vakfiyelerine Göre Yozgat Vakıfları (1400 – 1920)” (1996) isimli doktora tezidir. Üçüncü yaklaşım tarzının ilk örnekleri ise: Fahri Unan’ın “Fatih Külliyesi” (1993) ve daha sonra M. Asım Yediyıldız’ın “Başlangıçtan Günümüze Yıldırım Külliyesi ve Ulucami” (1995) adlı çalışmalarıdır.

Bizim bu çalışmada uygulayacağımız yöntem ikinci tarza yakın bir yaklaşım olacaktır. Coğrafi saha olarak Balıkesir şehri, kaynak olarak da vakıf muhasebe defterleri seçilmiştir.

3.2. Bilgi Toplama Kaynakları

Araştırmamızın temel kaynağını 745 Numaralı Balıkesir Şer’iyye Sicili oluşturmaktır. Bunun yanında ilgili alanyazında belirttiğimiz araştırma ve incelemelerden de faydalanılmıştır. 745 numaralı defter klasik şer’iyye sicili tarzında tutulmuş olmasına rağmen aynı zamanda bir vakıf muhasebe defteridir. Defterde Balıkesir’deki vakıfların yanı sıra bir vakfiye, merkezden gönderilmiş bir layiha sureti ve birkaç tane de berat bulunmaktadır.

3.3. Bilgilerin Toplanması ve Değerlendirilmesi

Öncelikle araştırmamıza konu olan defterin transkripsiyonu yapılmıştır. Çalışmamızda söz konusu defterin metni dil açısından aslına sadık kalınarak latinize edilmeye çalışılmıştır. Ancak bu tür çalışmalarda özellikle günümüzde kullanılmayan yer, lakap, meslek ve şahıs isimlerinin doğru okunulmasında zorluklarla karşılaşılmaktadır. Bunun yanı sıra defterin sayfalarının yıpranmış ve bazı yerlerinde de mürekkebin dağılmış olması sebebiyle bazı kelimeler okunamamıştır. Bu sebeple hiç okuyamadığımız kelimelerin yerine parantez içinde üç nokta (…), yanlış okuma ihtimalinin olduğu kelimelerin yanına ise soru işareti (?) konulmuştur.

(31)

BULGULAR VE YORUMLAR

4.1. 745 Numaralı Balıkesir Şer’iyye Sicilinin Transkripsiyonu 1-a

Mirza Beg Mahallesinden Ahmed gallesi vakf-ı çeşme-i seferiyye 100 cami-i şerif 100

1-b

İki yüz elli senesi Çeltükzâde Elhac Abdullah Ağa’ya menba-i çeşme-i sebil akçesi beyân eder

Tepecikli Bezli Mustafa 313 guruş

Bayındırlı Akbaş Hacı Ahmed 77 guruş

Bayındırlı Deli İbrahim oğlu 72 guruş

Tahtacı ehlinden 100 guruş

Hazır kireç 120 guruş

Bir bab boyacı dükkânı icaresi 60 guruş

Cem’an yekûn 742 guruş

Masarifat-ı elli altı senesi 100 guruş

842 guruş Kayd-ı tarihi fi 5 M sene 258

Nezaret-i Evkâf-ı Hümâyûn mülükâneye mülhak evkâftan Balıkesri kazasında kâin Eşşeyh Lütfullah cami-i şerif vakfından almak üzere yevmi üç akçe vazife ile vaizlik ve nasihlik cihetine mutasarrıf olan Seyyid Mehmed Ali bin Mehmed Bey vefatı vuku’yla mahlûlünden sülbi oğlu erbâb-ı istihkaktan iş bu râfi’-i tevkiî-i refî’ üşşân-ı hâkanî Osman Halife zîde salâhuya tevcih ve yeddine berât- ı şerifim i’tâsı hususu kaza-i mezbur naibi Mevlana Esseyid Mehmed Salih zîde ilmihû tarafından bâ ilam inhâ olunmuş olmağla ol vecihle cihet-i mezbûre babası müteveffâ-i merkumun mahlûlünden merkuma ber muceb-i nizam bin nefs bila kusur

(32)

edayı hizmet etmek ve tekâsül iderse refinden ahara verilmek şartıyla tevcih ve yeddine berat-ı şerifim ita olunmak babında azam-ı rical-i devlet-i Aldevlet-iyyemden hala evkâf-ı humayunum nazırı devlet-iftdevlet-ihâr-ül ealdevlet-i vel azam Mustafa Kâfi bey dame uluvvehu ilam ve alemül ulemaü mutebahhirin efdalül fudelail müteverriin bilfiil şeyhülislam mekki zâde Mevlana Mustafa Asım edâmallahu teala mübaşeret itmek ile mucebince tevcih olunmak fermanım olmağın hakkında mezid-i inayet-i padişahanem zuhura gelip bin iki yüz elli sekiz senesinin Şaban- ı Şerifinin beşinci günü tarihiyle müverrah verilen rüûs-u humayunum mucibince bu berat- ı şerif-i âlişanım verdim ve buyurdum ki merkum Osman Halife zide salâhuya babası müteveffa-i merkumun mahlûlünden şart-ı mezbur üzere cihete mutasarrıf olup sa’d olunan yevmi üç akçe vazifesi vakf-ı mezbur mahsulünden mütevellisi olanlar yedinden ahz idesüz şöyle bilesiz inayet-i şerife itimat kılasız. Fi yevmil salis işrin min şehri Şaban sene semanie ve hamsin ve mieteyn ve elf.

25 Z sene 58

Nezaret-i Evkâf-ı Hümayun mülükaneye mülhak evkâftan Balıkesri kazasında vâki’ Eşşeyh Lütfullah cami-i şerifi ve mekteb-i münüfi ve imareti vakfından almak üzere yevmi üç akçe vazife ile nezaret cihetine mutasarrıf Esseyyid Mehmed Ali bin Mehmed Bey vefatı vuku’yla mahlûlünden sülbi sahih oğlu erbab-ı istihkaktan râfi’-i tevkiî-i refî’ üşşân-ı hâkanî Osman Halife zide kadrehuya tevcih ve yeddine berat- ı şerifim itası hususu Balıkesri naibi Mevlana Esseyid Mehmed Salih zide ilmihu ile Karesi Sancağı Müdiri tarafından ba ilam ve ariza inha olunmuş olmakdan naşi İstanbul payesiyle hala evkâf müfettişi akza kuzatil müslimin Mevlana Mehmed Emin Asaf Bey zide fezailuhden ledel istiğlam (…) mezkûr (…) mutabık ve nefsül emre muvafık idiğü ihbar ehil-i vukuf ile zahir ve mütehakkık olduğu ecilden ber mucebi inha icrası icab-ı halden bulunduğu müftü (…) muma ileyhin ilamı meAlinden nümayan olmuş olmağla bu suretde cihet-i mezkûr babası müteveffai merkumun mahlûlünden bil ihbar indeşşer ehliyeti tahakuk eden merkuma ber mucebi nizam bin nefs bila kusur edayı hizmet etmek ve tekâsül ider ise

(33)

refinden ahara verilmek şartıyla tevcih ve yeddine berat-ı Alişanım ita olunmak babında azam-ı r rical-i devlet-i aliyyemden hala evkâf-ı hümayunum nazırı iftihar’ül eala vel azam Mustafa Kafi Bey dame uluvvehu ilam itmekle mucebince tevcih ve beratı ita olunmak fermanım olmağın hakkında mezid-i inayet-i padişahaneden zuhura gelüp bin iki yüz elli senesinin receb’ül ferdin yirmi dokuzuncu günü tarihiyle müverrah ruus-u hümayunum mucebince bu berat-ı şerifim verdim ve buyurdum ki merkum Osman zide kadrehuya babası müteveffa-i merkumun mahlülünden şart-ı mezkur üzere cihet-i mezkura mutasarruf olup tayin olunan yevmi üç akçe vazifesi vakf-ı mezbur mahsulunden mütevellisi bulunanlardan ahz eylesin alemet-i şerife itimat kılasız Fi yevmil salise işrin min şehri şaban semane ve hamsin ve mieteyn ve elf.

25 Z sene 57 2-a

Balıkesri kazasına muzaf Üçpınar karyesi ahalisinden Eyyüb bin Ali’nin karye-i mezburda müceddeden bina eylediği mescid-i şerifin kurb ve civarında edeyı salât-ı Cuma ve ’ıydeyn olunur cami-i şerif olmadığından ahAlisi eyyam-ı şitada usret çekmeleriyle mescid-i mezburun cami-i şerif olmak salahiyeti olduğundan mücedden minber vaz ve ikamesine edeyı salât-ı Cuma ıydeyne izn-i humayun-u şahanem erzan kılınmış ber vech-i hasbi kaza beyninde erbab-ı istihkaktan bani-i mezbur râfi’-i tevkiî-i refî’ üşşân-ı hâkanî Eyyüb Halife zide salahuya tevcih ve yeddine berat-ı şerifim itası hususu kaza-i mezbur naibi Mevlana Esseyid Mehmed Salih zide ilmihu ile Karesi kaimmakamı tarafından ba ilam ve ariza inha kılınmış olmağla ol vecihle hitabet-i mezbure saye-i serir alaya telhis olundukta sadır olan hatt-ı hümayun-u inayet makrun-u mülükanem mucebince tevcih ve evkâf muhâsebesine kayıt ile müceddeden beratı ita olunmak fermanım olmağın hakkında mezid-i inayet-i padişahanem zuhura gelüp bin iki yüz elli senesi şehr- i şevval- i mükerremin on birinci günü tarihiyle müverrah verilen ruus-u hümayunum mucebince muhâsebe-i merkume bil kayd müceddeden bu berat-ı şerifim verdim ve buyurdum ki merkum Eyyüb Halife zide salahu ber vech-i meşruh cami- i

(34)

şerif-i mezburda ber vech-i hasbi hatip olup eda-yı hizmet eyledikten sonra işbu berat-ı şerifime mugayir hitabeti umuruna taraf-ı ahardan müdahele etmeyeler şöyle bilib alamet-i şerife itimat kılalar tahriren fil yevmil hadi min şehri zilkade-i şerif sene semaniye ve hamsin ve mieteyn ve elf Kad vasele eyyen

25 Z sene 58

İzzetmeab Balıkesri kazasında sakin Ramazanzâde Esseyid Ali Efendi Badesselam inha olunur ki kaza-i mezburda mezun-u bilifta olan Esseyyid Mehmed Efendi’nin bu esnada gözlerine illet-i târi olmak mülabesesi ile hizmet-i fetvadan istifa etmiş olduğu ve senin ehliyet ve istihkakına mebni hizmet-i fetvaya mezuniyetin ba ilam ve ba inha mütesellem istida olunmağla merkum esseyid Mehmed Efendi hizmet-i fetvadan hicr olunub yerine kaza-i mezburda hizmet-i celileyi fetvaya tarafımızdan sana izin verilmiştir gerektir ki ledel istifda esah-ı akval-i eimme-i hanefiyye aleyhim rahmedühü rabbül beriyye ile ifta edüp kitüb-ı mutebereden nakli sarih ve imzalarında Balıkesri müftüsü deyü tasrih eyleyesin vesselem hurrire fi’l yevm’il tisa ve işrin min muharrem’ül haram lisene selasetü ve hamsin ve mieteyn ve elf.

El fakir Mekkizâde Mustafa Asım ufiyye anhüma

Mezun-u bilifta olan Esseyyid Mehmed Efendi hizmet-i iftadan hacr olunup yerine ba mektub-u hazreti fetva penahi Ramazanzâde Esseyyid Ali Efendi mezun olduklarında müftü olanlara vakf olmak üzere huzur-u şer’’ide halefi mumaileyh Esseyyid Ali Efendiye teslim eylediği kitüb-ı fıkıhtır ki ber vech-i ati zikr ve beyân olunur.

Fetevva-yı Sadr-u Şerif Cild I

Fetevva-yı Yahya Efendi Cild I

Fetevva-yı Ali Efendi Cild I

Fetevva-yı Vikaye Cild I

Hülasat’ül Fetevva Cild I

(35)

Eşbah Nezair Cild I

Basma Siyer-i Kebir tercümesi Cild I

Kazıhan Cild I

Şerh-i Mecma’ül Bahreyn Li ibni Melek RAhmedullahi

Sandık emini El hac Hafız Mehmed Efendi’nin bu defa vakf eylediği

Kitab-ı FetevvayKitab-ı Cami’ül Hicareteyn Cild I

2-a

Medine-i Balıkesri sukunda vâki’ eshab’ül hayrâtdan merhum ve mağfuruleh Barakzâde Elhac İbrahim Ağa’nın bina ve icrasına muvaffak olduğu şadırvan evkâfının ba hüccet-i şeriye mütevellisi olan Altunlu Elhac Mehmed ma’rifetiyle kırk dokuz senesinden elli iki senesi zilhiccetil şerifi gayetine gelinceye kadar dört senede tahsil olunan dükkân kiraları ve zuhur eden ve tecemmu eden müceddeden bazı eshab-ı hayrâtın vakf eyledikleri dekakin ve yeddine teslim eyledikleri (…) vakf şadırvan vakf-ı mezburdur ki zikr olunur. Fi gurre-i M sene 1253

Kırk dokuz senesinden elli senesi muharremine gelince bir senede vakf-ı mezburun asl-ı kadim sekiz bab binası ve arsası vakf-ı dekain

icarelerinden hâsılat 650 guruş

Kezalik sene-i mezbureye mahsuben bir senede vakf-ı mezburun asl-ı

kadim on bab arsası vakf-ı dekakin mukataa-i zemin hâsılatı 90 guruş

Elli senesinden elli bir muharremine gelinceye kadar bir senede sekiz

bab dekakin icarat hâsılatı 713 guruş

Kezalik sene-i mezburede on bab dekakin arsası icarat hâsılatı 90 guruş

Elli bir senesi muharreminden elli iki senesine gelince bir senede sekiz

bab dekakin icarat hâsılatı 860 guruş

Kezalik elli iki senesine mahsub on bab dekakin arsası kirası 90 guruş Üç senede Veli Efendi hanından senevî on ikişer guruştan maktu

alınan 36 guruş

Elli iki senesinde şadırvan etrafında vâki’ sekiz adet sergiden

(36)

Elli iki senesinde Akşehirli Elhac Ali zevcesi Zeliha Hatunun vakf

eylediği dükkân 1 bab

Kezalik elli iki senesinde Giridizâde Yakub Bey validesi Ayşe Hatunun

vakf eylediği arpacı dükkânı 1 bab

Kezalik elli iki senesinde tavancızâde Hafız Osman’ın vakf eylediği

yirmi sehm itibariyle on yedi sehm dükkân hissesi 1

Tarik-i hacc-ı şerifte merhum olan Akşehirli Hacı Ali’nin sülüs Vasiyetinden mukarrer Mütevelli-i merkum yeddine teslim olunan gayr-ı ez

resm 1032 guruş

Elli bir senesinde malumü’l esami ehl-i hayrâtın verdikleri nukud-ı

müteferrika 2473 guruş

Sene-i mezburede mütesellim-i liva devletlü Şerif Ağa hazretlerinin

ianesi 1500 guruş

Elli iki senesinde Giridizâde Yakub Bey’in verdiği 500 guruş Elli üç senesi evailinde sandık emini Elhac Hafız Mehmed Emin

Efendi’nin vakf eylediği zımmetinde ba temessük 500 guruş

Cem’an yekûn 8834 guruş

Balada mezkûr sandık emini Elhac Hafız Mehmed Emin Efendi zımmetinde

ba temessük 0500 guruş

8334 guruş Elli bir senesinde şadırvan-ı mezkûr ve suyolları harab olub tecdid ve tamire muhtaç olduğundan cümle vucuh-u ahali masarifat ve iltimaslarıyla mütevelli-i merkum ma’rifetiyle tecdid ve tamir olundukta mütevelli-i merkumun harç ve sarf eylediği mebAliğ muhâsebesi cümle ma’rifetiyle yegân yegân hesab ruyet olundukta masrufat-ı vakıasıdır ki ber vech-i ati zikr olunur.

Amele istadiyeleri ve neccar ve sıvacı ve boyacı ve ırgad yevmiyeleri ve kereste ve çivi ve kireç ve yağ ve boya ve demir ve kiremit ve me’kulat

masarifatı ve masarifat-ı müteferrikası 6362 guruş

Çeşmecilere üç senelik verilen maaş ücretleri 900 guruş

Muhterik olan sekiz bab dekakin müceddeden bina olundukta ba defter-i

Referanslar

Benzer Belgeler

Eğin kazâsı mahallâtından Bağçe mahallesi sâkinlerinden olup bundan akdem vefât iden Mustafa Efendi ibn-i Mehmed bin Abdullah'ın verâseti zevce-i menkûha-i

takımında iken vefât ettiği veresesi tarafından verilen arzuhalde ifade olunan Aşir oğlu Mehmed bin Osman bin Mehmed’in ber-vech-i âtî vârisi olduklarını iddia iden

Medîne-i Kayseriyye'de Hasbek Mahallesi sükkânından iken bundan akdem fevt olan Ali bin İbrahim’in verâseti zevce-i metrûkesi Rukiye binti el-Hac İsmail ile sulbî

Medine-i Kayseriyye’de Kalenderhane Mahallesi sükkânından iken bundan akdem fevt olan el-Hâc Mustafa ibn-i Ali nâm kimesnenin veraseti zevce-i metrûkesi Şerife Ayşe

‘avâtifu’l-melikü’l-âlâ Karaman valisi vezirim paşa -edâme’llâhu teâlâ iclâlühû- ve akzâ kuzâtu’l-müslimîn evlâ vülâtü’l-muvahhidîn ma’denü’l-fazl ve’l-yakîn

mefahir-il kuzat vel hükkam meadin-ül fezail-ül vel kelam anadolunun orta kolu nihayetine değin vaki’ kazaların kadıları ve naibleri zidet fazlühüm ve

itmekçi Hâcî Hasan Oğlu bayrâğının Ağâ ve Alemdârına verilen guruĢ 155 kuyûddan iki guruĢden ziyâde gümrük alınmamak içun ilâm harcı guruĢ 60 devletlü Hüsrev

Atina Kazâsı’nın Hemşin Nahiyesi’ne tabi Tezina Karyesi ahâlîsinden Hacıosmanoğlu Ömer Ağa ibn-i Hacı Osman (م) Tevfik Efendi mahzarında ikrâr-ı tam ve takrîr-i kelâm