• Sonuç bulunamadı

Çalışma ofislerinin ergonomik açıdan değerlendirilmesi ve çalışma performansı üzerine etkileri (DÜ akademik ve idari personel örneği)

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Çalışma ofislerinin ergonomik açıdan değerlendirilmesi ve çalışma performansı üzerine etkileri (DÜ akademik ve idari personel örneği)"

Copied!
155
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

T.C.

DÜZCE ÜNİVERSİTESİ

FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ

ÇALIŞMA OFİSLERİNİN ERGONOMİK AÇIDAN

DEĞERLENDİRİLMESİ VE ÇALIŞMA PERFORMANSI ÜZERİNE

ETKİLERİ (DÜ AKADEMİK VE İDARİ PERSONEL ÖRNEĞİ)

HAYRETTİN BEKLEVİÇ

YÜKSEK LİSANS TEZİ

ORMAN ENDÜSTRİ MÜHENDİSLİĞİ ANABİLİM DALI

DANIŞMAN

DOÇ. DR. TARIK GEDİK

(2)

T.C.

DÜZCE ÜNİVERSİTESİ

FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ

ÇALIŞMA OFİSLERİNİN ERGONOMİK AÇIDAN

DEĞERLENDİRİLMESİ VE ÇALIŞMA PERFORMANSI ÜZERİNE

ETKİLERİ (DÜ AKADEMİK VE İDARİ PERSONEL ÖRNEĞİ)

Hayrettin BEKLEVİÇ tarafından hazırlanan tez çalışması aşağıdaki jüri tarafından Düzce Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü Orman Endüstri Mühendisliği Anabilim Dalı’nda

YÜKSEK LİSANS TEZİ olarak kabul edilmiştir. Tez Danışmanı

Doç. Dr. Tarık GEDİK Düzce Üniversitesi

Jüri Üyeleri

Doç. Dr. Tarık GEDİK

Düzce Üniversitesi _____________________ Prof. Dr. Derya SEVİM KORKUT

Düzce Üniversitesi _____________________

Doç. Dr. Yıldız ÇABUK

Bartın Üniversitesi _____________________

(3)

BEYAN

Bu tez çalışmasının kendi çalışmam olduğunu, tezin planlanmasından yazımına kadar bütün aşamalarda etik dışı davranışımın olmadığını, bu tezdeki bütün bilgileri akademik ve etik kurallar içinde elde ettiğimi, bu tez çalışmasıyla elde edilmeyen bütün bilgi ve yorumlara kaynak gösterdiğimi ve bu kaynakları da kaynaklar listesine aldığımı, yine bu tezin çalışılması ve yazımı sırasında patent ve telif haklarını ihlal edici bir davranışımın olmadığını beyan ederim.

20 Haziran 2019

(4)

TEŞEKKÜR

Yüksek Lisans öğrenimimde ve bu tezin hazırlanmasında gösterdiği her türlü destek ve yardımdan dolayı çok değerli hocam Doç. Dr. Tarık GEDİK’e en içten dileklerimle teşekkür ederim.

Tezin hazırlanması aşamasında gösterdiği destek ve yardımdan dolayı değerli mesai arkadaşım Rasim ONGUN’a teşekkür ederim.

Bu çalışma boyunca yardımlarını ve desteklerini esirgemeyen sevgili aileme sonsuz teşekkürlerimi sunarım.

(5)

İÇİNDEKİLER

Sayfa No

ŞEKİL LİSTESİ ... viii

ÇİZELGE LİSTESİ ... ix

KISALTMALAR ... xii

SİMGELER ... xiii

ÖZET ... xiv

ABSTRACT ... xv

1.

GİRİŞ ... 1

1.1. ERGONOMİNİN TANIMI ... 3 1.2. ERGONOMİNİN ÖNEMİ ... 4 1.3. ERGONOMİNİN AMACI ... 5 1.4. ERGONOMİK RİSK FAKTÖRLERİ ... 6 1.4.1. Fiziksel Faktörler ... 6 1.4.1.1. Aydınlatma ... 7 1.4.1.2. Gürültü ...10

1.4.1.3. İklim Koşulları (Sıcaklık, Nem ve Hava Akımı) ...11

1.4.1.4. Titreşim ...13 1.4.2. Kimyasal Faktörler ... 14 1.4.2.1. Tozlar ...14 1.4.2.2. Gaz ve Buharlar ...14 1.4.2.3. Çözücüler ...14 1.4.2.4. Radyasyon ...15

1.4.3. Estetik ve Dekoratif Düzenlemeler ... 15

1.4.3.1. Renk ...15 1.4.3.2. Dekorasyon ...16 1.4.3.3. Estetik...17 1.4.3.4. Müzik ...17 1.4.3.5. Temizlik ...17 1.5. BÜRO/OFİS KAVRAMI... 17 1.6. BÜRO TÜRLERİ ... 18

1.6.1. Fiziki Alana Sahip Bürolar ... 18

1.6.1.1. Özel Büro ...18

1.6.1.2. Açık Büro ...18

1.6.1.3. Hücre Büro ...19

1.6.1.4. Grup Büro ...19

1.6.1.5. Hibrit Büro ...20

1.6.1.6. Serbest Düzenli Büro ...20

1.6.1.7. Kombi Büro ...20

1.6.1.8. Mobil Büro ...20

1.6.2. Sanal Bürolar ... 21

1.7. OFİS ERGONOMİSİ ... 21

(6)

1.8.1. Çalışma Koltuğu ... 25

1.8.1.1. Yükseklik Ayarı...25

1.8.1.2. Oturma Tablası (Oturga) ...26

1.8.1.3. Sırt Desteği ...26

1.8.1.4. Kol Destekleri ...26

1.8.1.5. Koltukta İdeal Oturma Biçimi ...26

1.8.2. Çalışma Masası ... 27

1.8.2.1. Masa Yüksekliği ...27

1.8.2.2. Masa Genişliği ...28

1.8.2.3. Masa Yüzeyinin Kullanımı ...28

1.8.3. Depolama-Arşiv Üniteleri ... 28 1.8.4. Klavye ve Fare ... 28 1.8.5. Ekran ... 29 1.8.6. Yazıcı ... 29 1.8.7. Telefon ... 30

2.

MATERYAL VE YÖNTEM ... 31

2.1. MATERYAL ... 31 2.2. YÖNTEM ... 33 2.3. ARAŞTIRMA MODELİ ... 34 2.4. ARAŞTIRMANIN SINIRLILIKLARI ... 38

3.

BULGULAR VE TARTIŞMA ... 39

3.1. GEÇERLİLİK VE GÜVENİRLİLİK ANALİZİ ... 39

3.2. KATILIMCILAR HAKKINDA GENEL BİLGİLER ... 40

3.2.1. Katılımcıların Görev Yaptığı Kadro Durumu ... 41

3.2.2. Katılımcıların Görev Yaptığı Birim/Fakülte Dağılımı ... 41

3.2.3. Katılımcıların Unvan Dağılımı ... 42

3.2.4. Katılımcıların Yaş Grubu Dağılımı ... 42

3.2.5. Katılımcıların Cinsiyet Dağılımı ... 43

3.2.6. Katılımcıların Medeni Durumu ... 43

3.2.7. Katılımcıların Eğitim Durumu ... 44

3.3. KATILIMCILARIN ÇALIŞMA ALANI VE SÜRESİ İLE İLGİLİ BİLGİLER ... 45

3.3.1. Katılımcıların Ofis Ortamında Görev Yapma Süreleri ... 45

3.3.2. Katılımcıların Günlük Bilgisayar Kullanım Süreleri ... 46

3.3.3. Katılımcıların Her Oturumda Aralıksız Çalışma Süreleri ... 47

3.3.4. Katılımcıların Mola Süreleri ... 47

3.3.5. Katılımcıların Mesai Saatleri Dışında (Hafta içi) Günlük Bilgisayar Kullanım Süreleri ... 48

3.3.6. Katılımcıların Masa Başı Çalışmalarında Bilgisayar Kullanım Oranları ... 48

3.3.7. Katılımcıların Görev Süresince Bilgisayar Kullanımına Bağlı Rahatsızlık Geçirme Durumları ... 49

3.3.8. Katılımcıların Bilgisayar Ekranıyla Çalışma Mesafeleri ... 50

3.3.9. Katılımcıların Ergonomik Bilgisayar Kullanım Bilgisi ... 50

3.3.10. Katılımcıların Ofis Ergonomisi Hakkında Eğitim Alma Durumları .... 51

3.3.11. Ofis Ergonomisi Eğitimi Almayan Katılımcıların Eğitim Alma İstek Düzeyi ... 51

3.4. KATILIMCILARIN ÇALIŞMA OFİSLERİNİN ERGONOMİK ANALİZİ 52 3.4.1. Ofislerde Aydınlatma Faktörünün Analizi ... 52

(7)

3.4.2. Ofislerde Klimatolojik Faktörlerin Analizi ... 53

3.4.3. Ofislerde Gürültü Faktörlerin Analizi ... 54

3.4.4. Ofislerin Genel Özelliklerinin Analizi ... 55

3.4.5. Ofislerde Kullanılan Masa ve Çalışma Koltuklarının Analizi ... 56

3.4.6. Bilgisayar ve Donanımın Kullanım Durumu Analizi ... 58

4.

SONUÇLAR VE ÖNERİLER ... 125

5.

KAYNAKLAR ... 129

6.

EKLER ... 135

6.1. EK 1: ANKET FORMU ... 135

(8)

ŞEKİL LİSTESİ

Sayfa No Şekil 2.1. Araştırma Modeli. ... 37 Şekil 3.1. Bilgisayar karşısında çalışırken baş ve boyun pozisyonu: 1. şekil, 2. şekil,

3. şekil. ... 59 Şekil 3.2. Bilgisayar kullanırken dirsek pozisyonu: 1. şekil, 2. şekil, 3. şekil. ... 59 Şekil 3.3. Bilgisayar kullanırken el ve el bileği pozisyonu: 1. şekil, 2. şekil, 3. şekil. ... 60 Şekil 3.4. Klavye kullanırken el ve el bileği pozisyonu: 1. şekil, 2. şekil, 3. şekil. ... 60 Şekil 3.5. Klavye kullanımına bağlı el ve el bileği pozisyonu: 1. şekil, 2. şekil, 3.

şekil. ... 61 Şekil 3.6. Bilgisayar kullanırken vücudun orta hattına göre klavye pozisyonu: 1. şekil,

2. şekil, 3. şekil. ... 62 Şekil 3.7. Bilgisayar kullanırken monitöre göre oturma pozisyonu: 1. şekil, 2. şekil,

3. şekil. ... 62 Şekil 3.8. Mouse kullanma pozisyonu: 1. şekil, 2. şekil. ... 63 Şekil 3.9. Mouse kullanırken el bilek pozisyonu: 1. şekil, 2. şekil, 3. şekil. ... 63 Şekil 3.10. Mouse kullanırken el bilek pozisyonundaki açı: 1. şekil, 2. şekil, 3. şekil. . 64

(9)

ÇİZELGE LİSTESİ

Sayfa No

Çizelge 1.1. Gürültünün tahammül edilebilen sınır değerleri. ... 11

Çizelge 1.2. Çalışma koltuğu ölçüleri. ... 25

Çizelge 2.1. Rektörlük/fakülte/yüksekokul/birimlere göre akademik ve idari personel sayıları. ... 31

Çizelge 3.1. Kullanılan anketin güvenirlilik ve geçerlilik sonuçları. ... 40

Çizelge 3.2. Katılımcıların görev yaptığı kadro durumları. ... 41

Çizelge 3.3. Katılımcıların görev yaptığı birim/fakülte dağılımı. ... 41

Çizelge 3.4. Katılımcıların unvan dağılımı. ... 42

Çizelge 3.5. Katılımcıların yaş grubu dağılımı. ... 42

Çizelge 3.6. Katılımcıların cinsiyet dağılımı. ... 43

Çizelge 3.7. Katılımcıların medeni durumu. ... 43

Çizelge 3.8. Katılımcıların eğitim durumu. ... 44

Çizelge 3.9. Katılımcıların ofis ortamında görev yapma süreleri. ... 45

Çizelge 3.10. Katılımcıların günlük bilgisayar kullanım süreleri. ... 46

Çizelge 3.11. Katılımcıların her oturumda aralıksız ortalama çalışma süreleri. ... 47

Çizelge 3.12. Katılımcıların ortalama mola süreleri. ... 47

Çizelge 3.13. Katılımcıların mesai saatleri dışında (hafta içi) günlük bilgisayar kullanım süreleri. ... 48

Çizelge 3.14. Katılımcıların masa başı çalışmalarında bilgisayar kullanım oranları. .... 49

Çizelge 3.15. Katılımcıların görev süresince bilgisayar kaynaklı rahatsızlık durumları. ... 49

Çizelge 3.16. Katılımcıların bilgisayar ekranıyla çalışma mesafeleri. ... 50

Çizelge 3.17. Katılımcıların ergonomik bilgisayar kullanım bilgisi. ... 50

Çizelge 3.18. Katılımcıların ofis ergonomisi hakkında eğitim alma durumları. ... 51

Çizelge 3.19. Ofis ergonomisi eğitimi almayan katılımcıların eğitim alma istek düzeyleri. ... 51

Çizelge 3.20. Katılımcıların kullandıkları ofislerin ergonomik analizi: aydınlatma faktörü. ... 52

Çizelge 3.21. Katılımcıların kullandıkları ofislerin ergonomik analizi: klimatolojik faktörler. ... 53

Çizelge 3.22. Katılımcıların kullandıkları ofislerin ergonomik analizi: gürültü faktörü. ... 54

Çizelge 3.23. Katılımcıların kullandıkları ofislerin genel özelliklerinin analizi. ... 55

Çizelge 3.24. Katılımcıların kullandıkları masa ve çalışma koltuklarının analizi. ... 57

Çizelge 3.25. Bilgisayar karşısında çalışırken baş ve boyun pozisyonu. ... 59

Çizelge 3.26. Bilgisayar kullanırken dirsek pozisyonu. ... 59

Çizelge 3.27. Bilgisayar kullanırken el ve el bileği pozisyonu. ... 60

Çizelge 3.28. Klavye kullanırken el ve el bileği pozisyonu. ... 60

Çizelge 3.29. Klavye kullanımına bağlı el ve el bileği pozisyonu. ... 61

Çizelge 3.30. Bilgisayar kullanırken vücudun orta hattına göre klavye pozisyonu. ... 62

Çizelge 3.31. Bilgisayar kullanırken monitöre göre oturma pozisyonu. ... 62

(10)

Çizelge 3.33. Mouse kullanırken el bilek pozisyonu. ... 64 Çizelge 3.34. Mouse kullanırken el bilek pozisyonundaki açı. ... 64 Çizelge 3.35. Katılımcıların bazı demografik özellikleri ile ilişki araştıran hipotez

yargıları (aydınlatma/klimatolojik faktörler (A), (B), (C)). ... 66 Çizelge 3.36. Katılımcıların bazı demografik özellikleri ile ilişki araştıran hipotez

yargıları (aydınlatma/klimatolojik faktörler (D), (E), (F)). ... 70 Çizelge 3.37. Katılımcıların bazı demografik özellikleri ile ilişki araştıran hipotez

yargıları (aydınlatma/klimatolojik faktörler (G)). ... 72 Çizelge 3.38. Katılımcıların bazı demografik özellikleri ile ilişki araştıran hipotez

yargıları (gürültü/kullanılan büro (A), (B), (C))... 74 Çizelge 3.39. Katılımcıların bazı demografik özellikleri ile ilişki araştıran hipotez

yargıları (gürültü/kullanılan büro (D), (E), (F)). ... 77 Çizelge 3.40. Katılımcıların bazı demografik özellikleri ile ilişki araştıran hipotez

yargıları (gürültü/kullanılan büro (G)). ... 79 Çizelge 3.41. Katılımcıların bazı demografik özellikleri ile ilişki araştıran hipotez

yargıları (masa ve sandalyeler (A), (B), (C)). ... 81 Çizelge 3.42. Katılımcıların bazı demografik özellikleri ile ilişki araştıran hipotez

yargıları (masa ve sandalyeler (D), (E), (F)). ... 83 Çizelge 3.43. Katılımcıların bazı demografik özellikleri ile ilişki araştıran hipotez

yargıları (masa ve sandalyeler (G)). ... 85 Çizelge 3.44. Katılımcıların bazı demografik özellikleri ile ilişki araştıran hipotez

yargıları (bilgisayar ve ekipmanlarını kullanım şekli (A), (B), (C)). ... 87 Çizelge 3.45. Katılımcıların bazı demografik özellikleri ile ilişki araştıran hipotez

yargıları (bilgisayar ve ekipmanlarını kullanım şekli (D), (E), (F)). ... 90 Çizelge 3.46. Katılımcıların bazı demografik özellikleri ile ilişki araştıran hipotez

yargıları (bilgisayar ve ekipmanlarını kullanım şekli (G)). ... 92 Çizelge 3.47. Katılımcıların ofis ergonomisi hakkında bildikleri ile ilişki araştıran

hipotez yargıları (aydınlatma/klimatolojik faktörler (H), (I), (İ)). ... 94 Çizelge 3.48. Katılımcıların ofis ergonomisi hakkında bildikleri ile ilişki araştıran

hipotez yargıları (aydınlatma/klimatolojik faktörler (J)). ... 96 Çizelge 3.49. Katılımcıların ofis ergonomisi hakkında bildikleri ile ilişki araştıran

hipotez yargıları (gürültü/kullanılan büro (H), (I), (İ)). ... 98 Çizelge 3.50. Katılımcıların ofis ergonomisi hakkında bildikleri ile ilişki araştıran

hipotez yargıları (gürültü/kullanılan büro (J)). ... 100 Çizelge 3.51. Katılımcıların ofis ergonomisi hakkında bildikleri ile ilişki araştıran

hipotez yargıları (masa ve sandalyeler (H), (I), (İ)). ... 102 Çizelge 3.52. Katılımcıların ofis ergonomisi hakkında bildikleri ile ilişki araştıran

hipotez yargıları (masa ve sandalyeler (J)). ... 104 Çizelge 3.53. Katılımcıların ofis ergonomisi hakkında bildikleri ile ilişki araştıran

hipotez yargıları (bilgisayar ve ekipmanlarını kullanım şekli (H), (I), (İ)). . 106 Çizelge 3.54. Katılımcıların ofis ergonomisi hakkında bildikleri ile ilişki araştıran

hipotez yargıları (bilgisayar ve ekipmanlarını kullanım şekli (J)). ... 108 Çizelge 3.55. Katılımcıların çalışma alanı ve süresi ile ilişki araştıran hipotez yargıları

(aydınlatma/klimatolojik faktörler (K), (L), (M)). ... 110 Çizelge 3.56. Katılımcıların çalışma alanı ve süresi ile ilişki araştıran hipotez yargıları

(aydınlatma/klimatolojik faktörler (N))... 112 Çizelge 3.57. Katılımcıların çalışma alanı ve süresi ile ilişki araştıran hipotez yargıları

(gürültü/kullanılan büro (K), (L), (M)). ... 114 Çizelge 3.58. Katılımcıların çalışma alanı ve süresi ile ilişki araştıran hipotez yargıları

(11)

Çizelge 3.59. Katılımcıların çalışma alanı ve süresi ile ilişki araştıran hipotez yargıları (masa ve sandalyeler (K), (L), (M)). ... 118 Çizelge 3.60. Katılımcıların çalışma alanı ve süresi ile ilişki araştıran hipotez yargıları

(masa ve sandalyeler (N))... 120 Çizelge 3.61. Katılımcıların çalışma alanı ve süresi ile ilişki araştıran hipotez yargıları

(bilgisayar ve ekipmanlarını kullanım şekli (K), (L), (M)). ... 122 Çizelge 3.62. Katılımcıların çalışma alanı ve süresi ile ilişki araştıran hipotez yargıları

(12)

KISALTMALAR

AEM Ankara Emniyet Müdürlüğü

BİMEM Bursa İl Milli Eğitim Müdürlüğü

dB Desibel

DÜ Düzce Üniversitesi

IEA Uluslararası Ergonomi Kurumu

KMO Keiser Meyer Olkin

KÜ Kastamonu Üniversitesi

MPM Milli Prodüktivite Merkezi

(13)

SİMGELER

°C Derece

m² Metrekare

(14)

ÖZET

ÇALIŞMA OFİSLERİNİN ERGONOMİK AÇIDAN DEĞERLENDİRİLMESİ

VE ÇALIŞMA PERFORMANSI ÜZERİNE ETKİLERİ (DÜ AKADEMİK VE İDARİ PERSONEL ÖRNEĞİ)

Hayrettin BEKLEVİÇ Düzce Üniversitesi

Fen Bilimleri Enstitüsü, Orman Endüstri Mühendisliği Anabilim Dalı Yüksek Lisans Tezi

Danışman: Doç. Dr. Tarık GEDİK Haziran 2019, 139 sayfa

Günün büyük bir kısmını çalışarak geçirmek zorunda kalan insanoğlu için ergonomi kavramı, hem çalışanın sağlığını korumak hem de daha verimli çalışması için yol ve yöntemler aramaktadır. Yapılan bu çalışma ile Düzce Üniversitesi (DÜ) merkez kampüsünde çalışan akademik ve idari personelin çalışma ofisleri ergonomik açıdan irdelenerek çalışma performanslarına etkileri tespit edilmeye çalışılmıştır. Bu kapsamda, DÜ merkez kampüste çalışan akademik ve idari personelin çalışma ofisleri ve ofis mobilyaları ergonomik açıdan araştırılmış ve gerek fiziksel çevre koşulları gerekse de kullanılan donanımın çalışanlar üzerindeki etkileri analiz edilmiştir. Araştırma kapsamında veri elde etme aracı olarak çalışma ofisleri, ofis mobilyaları ve fiziksel çevre koşullarının ergonomik olarak irdelendiği ve literatürde yer alan çalışmalardan yararlanılarak hazırlanmış 25 soru 81 yargıdan oluşan bir anket kullanılmıştır. Nisan 2017-Eylül 2017 dönemleri arasında 316 adet değerlendirilebilir anket elde edilmiş ve bu anketler yardımıyla istatistiksel değerlendirmeler yapılmıştır. Değerlendirmeler sonucunda 14 farklı birimden veri alındığı, %70 oranında erkek katılımcıların olduğu, %85 oranında en az lisans mezunu katılımcıların olduğu, %70 oranında 6 yıl ve daha fazla süredir çalışıldığı, %90 oranında günde 4 saat ve daha fazla sürede bilgisayar kullanıldığı ve %95 oranında her oturumda aralıksız 1 saat ve daha fazla süre bilgisayarda çalışıldığı belirlenmiştir. Katılımcıların %15’inin görev süresince bilgisayar kullanımına bağlı rahatsızlık yaşadıkları tespit edilmiştir. Rahatsızlık geçirenlerin ağırlıklı olarak kas-iskelet sistemi rahatsızlığı geçirdiği görülmüştür. Katılımcıların çalışma ofislerinin ergonomik analizleri sonucunda rahatsız edici faktörlerin olmadığı belirlenmiştir. Ofis ergonomisi hakkında katılımcılar eğitim ve seminerlerle desteklenebilir.

(15)

ABSTRACT

ERGONOMIC EVALUATION OF WORKING OFFICES AND THEIR IMPACT

ON WORKING PERFORMANCE (DU EXAMPLE OF ACADEMIC AND ADMINISTRATIVE STAFF)

Hayrettin BEKLEVİÇ Duzce University

Graduate School of Natural and Applied Sciences, Department of Forest Industry Master of Science Thesis

Supervisor: Assoc. Prof. Dr. Tarık GEDİK June 2019, 139 pages

The concept of ergonomics for the human being who has to spend a great port of the day working, is looking for ways and methods to protect the health of the employee and to work more efficiently with this study, the working offices of the academic and administrative staff working in the central campus of Düzce University (DU) were examined in an ergonomic perspective and their effects on the work performances were tried to be determined in this context, the working offices and office furniture of the academic and administrative staff working in the DU central campus were investigated in terms of ergonomics and the effects of both physical environmental conditions and the equipment used on the employees were investigated. In the scope of the research, a questionnaire consisting of 25 questions and 81 jurisdictions, which were prepared by using the works in the literature, were used as a means of obtaining data, working offices, office furniture and physical environment conditions were examined ergonomically. Between April 2017 and September 2017, 316 evaluable questionnaires as a result of the evaluations, data were collected form 14 different units, 70% were male participants, 85% were at least undergraduate graduates, 70% were studied for 6 years and more, 90% were used in 4 hours and more time and 95% percent of each session in the computer for 1 hour and more period is determined to work on the computer, 15% of the participants experienced discomfort due to computer use during the task has been found to suffer from discomfort experienced mainly musculoskeletal system. It was determined that there was no negativity as a result of ergonomic analysis of the working offices of the participants. As a result of the study, it is thought that giving support to the participants about the ergonomics of the office by training and seminars.

(16)

1. GİRİŞ

Günümüz bilgi, iletişim ve teknoloji çağında, çalışma ofisleri gerek özel sektörde gerekse de kamu kuruluşlarında işlerin ve işleyişin yürütülmesinde çok önemli bir yere sahiptir. Yapılan işle ilgili bilgilerin toplanması, analizi, değerlendirilmesi, faaliyete dönüştürülmesi ve arşivlenmesi ofis ortamında gerçekleşmektedir. İşlerin akıcı ve düzenli bir şekilde yürütülebilmesi için ofislerin çalışan personelin fiziksel ve psikolojik ihtiyaçlarını en yüksek seviyede karşılaması gerekmektedir.

Hızla gelişen teknoloji yönetim anlayışını değiştirmiş, buna bağlı olarak da ofislerin de işlevleri değişmiştir. Bununla birlikte ister üretim sektöründe olsun ister hizmet sektöründe, örgütlerin başarısını belirleyen ve öne çıkan en önemli unsur insan faktörüdür. Günümüz çalışma hayatında insanlar zamanının büyük çoğunluğunu iş ortamında geçirmektedir. Zamanının büyük bir çoğunluğunu iş yerinde geçiren bireyler iş yerinde mutlu olduğu sürece verimliliği de en üst düzeyde olacaktır. İnsanın mutlu olması iş ortamında fiziksel ve psikolojik ihtiyaçlarının en yüksek seviyede karşılanmasıyla mümkün olabilmektedir.

İnsanların belirli boyutsal (antropometri), yapısal (anatomik) farklılıkları ile birlikte farklı psikolojik özellikleri bulunmaktadır. İnsan iskelet ve kas sisteminin belirli bir hareket kapasitesi ve gücü, kasların enerji oluşturma şekli, çevresini algılayabilme ve gerektiğinde ondan korunma özellikleri bulunmaktadır. Bu nedenle, çalışma ortamında çalışandan yapması beklenenlerle insanın temel özellikleri ve çalışma ortamı arasında uyum olması gerekmektedir. Çalışma alanlarındaki araç, gereç ve ekipmanın, insanın özellik ve yeteneklerini esas alarak tasarlanmış olması artık bir zorunluluktur. Bu kritere uygun olarak tasarlanan araç, gereç ve ekipman, şüphesiz iş verimini ve çalışma performansını da artıracaktır (Yılmazer & Korkmaz, 2012).

Çoğu kamu kurumu çalışanları, neredeyse mesai saatlerinin tamamını ofis ortamında bilgisayarla çalışarak geçirmektedir. Uzun süreli çalışmalar, ofis ergonomisinin de yetersiz kalmasıyla kas iskelet sistemi rahatsızlıklarına neden olmakta ve çalışanların performansını olumsuz yönde etkilemektedir. Her ne kadar üretilen mobilya ve malzemeler ergonomik olarak tasarlansa da belirli standartların dışına çıkılmaması, farklı

(17)

ölçülerde mobilya temininin zorluğu ve maliyetinin yüksek olması, satın alma yapanların tecrübesizliği gibi olumsuz durumlar, genel olarak ofis ortamında çalışanların sağlık sorunları yaşamasında ve çalışma performansı düşüklüğü gibi problemlerin devam etmesinde etkendir (Tiftik, 2016).

İnsanın çalışma ortamında etkin, verimli ve üretken olması, diğer yandan da iş doyumuna sahip ve mutlu olması amaçlanmaktadır. Bu amacın gerçekleşmesine ergonomi bilimi hizmet etmektedir. Ergonomi, çalışma koşullarının insan doğasına uyum sağlayacak biçimde düzenlenmesidir. Ergonominin hem sosyal hem de ekonomik bir boyutu vardır. Sosyal boyutu, hastalık, sakatlık, kaza oranları ve bunların sebep olacağı sosyal giderleri azaltarak sosyal barışa katkı sağlamaktadır. Ekonomik boyutu ise, sağlık ve refahı sağlanmış çalışanın performansı ve üretkenliği artmaktadır. Böylece dönüşümlü olarak performans ve verimlilik artarken gereksiz zorlanma ve iş yorgunluğu azalacaktır (Efe, 2004).

İnsan ve iş çevresinin uyumlandırılması olarak ifade edebileceğimiz ergonomi, kendisine iş ortamında ve iş çevresinde oluşan sorunları hedef almıştır (Kıraç, 2005). İş ortamında karşılaşılabilecek sorunların başında, kullanılan araç gereçlerin kullanıcılarına uygun tasarlanmamış olması, çalışma ortamı düzeninin yapılan işe uygun olmaması, çevresel faktörlerden ısı, aydınlatma sorunları, nem, gürültü, titreşim, hava akımı, gaz, toz, zehirli maddeler gibi kriterler çalışanları ve dolayısıyla performanslarını olumsuz etkilemekte, insan sağlığı ve güvenliği açısından çeşitli sorunlara neden olmaktadır (Yılmazer & Korkmaz, 2012).

Çalışma ortamlarında ergonomik standartların oluşturulması ve ortamdan en yüksek verimin elde edilecek şekilde düzenlenmesi gerekliliği bir zorunluluk halini almıştır. Bu zorunluluk giderilmediğinde, beklenen performans ve iş verimliliğinin sağlanamadığı, bununla birlikte çalışanların sağlık durumlarında bozulmalar meydana geldiği yapılan araştırmalarda görülmektedir (Yılmazer & Korkmaz, 2012).

Bu çalışmanın amacı; DÜ akademik ve idari personelinin çalışma ofislerini ergonomik açıdan değerlendirerek, ofis ortamında karşılaşılan temel sorunları ve bu sorunların nedenini ortaya koymaktır. Ofis ortamında çalışan gerek akademik gerekse idari personelin uzun süre ofis ortamında çalışma zorunluluğu, çalışanların sağlık sorunları yaşamasına ve performanslarıyla birlikte verimliliklerinin düşmesine neden olacağı için böyle bir bilimsel çalışmaya ihtiyaç duyulacağı düşünülmektedir.

(18)

1.1. ERGONOMİNİN TANIMI

Ergonomi eski Yunanca’da iş anlamına gelen ergon ve doğal yasa ya da düzen anlamına gelen nomos’tan üretilmiştir. Ergonomi bilim insanları, işle değil daha çok iş üreten insanla ilgilenmektedir. Ergonomi, insanların makineler ile çeşitli iş ve çevre koşullarına ilişkin bedensel ve ruhsal özelliklerini, eğilimlerini, yeteneklerini, sınırlılıklarını araştırma konusu edinmiş, elde ettiği bulgular ile geliştirdiği ilkeleri makinelerin, makine sistemlerinin, iş ve çevre koşullarının tasarımına ve düzenlenmesinde uygulayan bir mühendislik dalıdır. Temel amacı ise, üretim ve tüketim alanlarında insan unsurunun güvenliği, üretkenliğinin artırılması ve iş koşullarının iyileştirilmesidir (Ana Britannica 1988, Kıraç 2005).

Ergonomi insan faaliyetlerinin yapılan işle, kullanılan ekipmanlarla ve çalışma ortamıyla uyum sağlanması anlamına gelir (Güler 2004, Tiftik 2016). Ergonomi çok disiplinli bir bilim dalıdır. Çünkü makine tasarımı ile ilgili olarak mühendisleri, insan sağlığı ile ilgili olarak hekimleri ve maliyet ile ilgili olarak ta ekonomistleri ilgilendirmektedir (Sabancı & Sümer 2011, Tiftik 2016).

Ergonomi biyoloji, fizik ve kimya gibi doğal bilimler; ekonomi, psikoloji ve sosyoloji gibi sosyal bilimler; arkeoloji ve tarih gibi beşeri bilimler ile bu bilimlerin alt dallarından yararlanarak yapmış olduğu çalışmaların sonuçlarını mühendislik, mimarlık, yöneticilik vb. alanların hizmetine sunar. İnsan, makine ve çevre unsurlarını kapsamına alan ergonomi, verimliliği artırarak insan-eylem-araç donatı elemanının uyumunu amaçlamaktadır (Efe 1993, Tiftik 2016).

Ergonominin birbirinden çok farklı olmamakla birlikte, değişik tanımları bulunmaktadır. (Kıraç, 2005).

Ergonomiyi bir İngiliz araştırmacı şöyle tanımlamaktadır; Ergonomi, çalışanın ve içinde çalıştığı çevreyle ilişkisini inceleyen ve bununla birlikte ortaya çıkan sorunlara anatomik, fizyolojik ve psikolojik bilgiler uygulayan bir disiplindir (İncir & Estaş 1983, Armağan 2003).

Uluslararası Ergonomi Kurumu (IEA) ergonomiyi, “Ergonomi ya da insan faktörleri mühendisliği; sistem öğelerinin insanla olan karşılıklı etkileşimlerinin anlaşılması ile ilgili bilimsel disiplin ve insanın ruhsal ve bedensel tam iyilik durumunu ve genel sistem performansını en uygun seviyede sürdürecek şekilde kuram, ilke ve yöntemleri uygulayan meslek.” olarak tanımlamaktadır (Güler 2004, Tiftik 2016).

(19)

Ergonominin başka bir tanımı ise; insanların anatomik özelliklerini, antropometrik karakteristiklerini, fizyolojik toleranslarını ve kapasitesini göz önünde tutarak, iş ortamındaki tüm faktörlere bağlı oluşabilecek, organik ve psikososyal stresler karşısında, sistem verimliliği ve insan-makine-çevre uyumunun temel normlarını ortaya koyan, çok disiplinli bir araştırma alanıdır (Erkan 2003, Kıraç 2005).

Ülkemizde ergonomi kavramının yaygınlaşmasında önemli bir payı olan Milli Prodüktivite Merkezi (Ulusal Verimlilik Merkezi) (MPM)’nin düzenlemiş olduğu çeşitli seminerlerde ergonomiyi ele almıştır. MPM’nin kongrelerde ergonomi kavramı şu anlamlarda ifade edilmektedir:

“Modern üretim teknolojisinin neden olduğu bazı sorunlara çözüm üretmeyi ve çalışma koşullarını düzenleyerek daha iyiye götürmeyi hedefleyen ergonomi bilim dalının ülkemizde uygulama alanının yaygın olduğu söylenemez. Oysa kalkınma çabasında olan ülkemiz sınırlı kaynaklarını rasyonel kullanmak zorundadır. Bu yapılırken de fiziksel kaynakları değerlendiren teknikler yanında, insan öğesini değerlendiren tekniklerin de göz önünde tutulması gerekmektedir. Üretimi çoğaltmak, verimliliği artırmak amacıyla optimal insan-makine sistemi tasarımlanırken, fayda-maliyet çözümlemeleri yanında artık ekonomik çözümlemelerin de yapılması gerekmektedir. Böyle bir yaklaşım, dolaysız yoldan verimliliği artıracağı gibi birçok sosyoekonomik sorunların çözümüne yardımcı olarak verimlilik artışına süreklilik ve hız kazandıracaktır.” (MPM 1999, Kıraç 2005).

Bu tanımlamaların ortak noktası insanı ana unsur olarak ele almaktadır. Bunun için çevre şartlarının ve çalışma alanının insandan maksimum verim elde etmek için nasıl tasarımlanması gerektiği sorusuna yanıt aranmaktadır. Bu maksatla çalışanlardan daha yüksek verim elde etmek için uygun çalışma ortamlarının oluşturulması ergonominin temel gayesidir (Armağan, 2003).

1.2. ERGONOMİNİN ÖNEMİ

Çalışanlar işyeri ortamıyla etkileşim içerisindedir. Endüstrinin hızla gelişmesi bir yandan meslek hastalıkları ve iş kazalarına karşı çalışanların korunması düşüncesini gündeme getirirken, diğer yandan da ergonomi kavramını ortaya çıkarmıştır. Çalışan bireylerin günün büyük bir kısmını işyerlerinde geçirdikleri düşünüldüğünde, sağlıklarına olumsuz etki yapan çeşitli faktörlerin ortadan kaldırılması gereği ve önemi belirginleşmektedir. Bu

(20)

belirginleşme de ergonominin önemini artırmış ve işyerlerinin ergonomik olarak tasarlanmasını zorunlu kılmıştır (Demirdiler & Üçdoğruk 1995, Kıraç 2005).

İnsanın vücut yapısı ile fiziki pozisyonlarına yönelik iş araç-gereçlerinin kullanım tarzı arasında yüksek düzeyde uyum sağlanmalıdır. Yeni üretim metotlarının gelişmesi ve üretim mekanizmalarının farklılaşması, bununla birlikte üretim sistemlerinde çalışanların masa başında geçirdikleri sürelerin artması, insan sağlığı ve güvenliği için riskleri de beraberinde getirmektedir. Bu riskler, ürünlerin üretimi sırasında olduğu gibi kullanımı sırasında da söz konusu olabilmektedir (Yılmazer & Korkmaz, 2012).

Çalışan memnuniyetinin sağlanması ve buna bağlı olarak da iş verimliliğinin artırılması, ancak çalışma ortamlarının doğru dizayn edilmesiyle mümkündür. Çalışanlar kendilerini rahat hissettikleri koşullarda daha verimli ve istikrarlı çalışma imkânını yakalayabilirler (Yılmazer, 2010).

Ergonomi, çalışanlar için sağlık ve güvenlik anlayışının artması ile yüksek moral kaynağı olurken, performanslarının artmasıyla da organizasyonlar için artan kalite, üretkenlik ve rekabet edebilirlik anlamına gelmektedir (Kahraman, 2013).

1.3. ERGONOMİNİN AMACI

Organizasyonlarda başarı için insan faktörünün öneminin giderek artması, ergonominin stratejik önemini de giderek artırmıştır. Ergonomi ile insanların, ekonomilerin ve kurumların refahı sağlanır (Wilson 2000, Dul 2003, Hasdemir 2013).

Ergonominin amacı, insanın doğal özelliklerine uygun olan makine ve çevre koşullarını belirleyip, gerekli önlemleri alarak insanın makine ve aletle çalışmadaki verimini artırmaktır (Yavuzcan & Çolak 1987, Kıraç 2005).

Çalışanın refahını ve prodüktiviteyi, iş stresini azaltarak optimize etmeyi amaçlayan ergonomi, tıbbi müdahaleye gerek kalmadan ve herhangi bir kaza meydana gelmeden önlem almaya yöneliktir (Sönmezyuva, 2009).

Özok (1997) ve Yetiz (2009) yaptıkları çalışmalarda ergonomi biliminin amaçlarını şu şekilde sıralamıştır:

 Üretimin verimliliğini en yüksek seviyeye çıkarmaya çalışır.

 Uyumlu ilişki sonucunda, gereksiz aşırı zorlanmalardan kaçınarak, çalışanın fiziksel ve ruhsal sağlığını korur, zarar görmesini önler.

(21)

 İnsanlar tarafından kullanılan araç, gereç ve düzeneklerin kullanım etkinliğinin artırılmasını sağlar.

Günlük hayatta karşılaşılan insan kullanımına ve etkileşimine açık olan her şeyin insana uygun tasarımıyla:

 İnsan performansının artması,  İnsan güvenliğinin artması,

 İnsan sağlığının korunması ve iyileştirilmesi,

 İnsan mutluluğunun ve doyumunun sağlanması amaçlanır (Özok 1997, Yetiz 2009).

Sonuç olarak ergonomi, bir taraftan verimliliği artırırken diğer taraftan da insanın daha az yorularak ve daha az meslek hastalıklarına maruz kalarak daha rahat çalışmasını sağlamak gibi iki önemli fonksiyonu yerine getirmektedir (Özok 1987, Tiftik 2016).

1.4. ERGONOMİK RİSK FAKTÖRLERİ

Ergonomik risk faktörleri; fiziksel faktörler, kimyasal faktörler, estetik ve dekoratif düzenlemeler ile büro çevresi ve çalışma donanımının düzenlenmesi şeklinde 4 ana başlık altında ele alınabilir.

1.4.1. Fiziksel Faktörler

Bürolarda yapılan çalışmanın kaliteli ve verimli olmasında en önemli faktörlerden biri fiziki çevredir. Tüm kamu ve özel kuruluşlarda çalışma alanı ne olursa olsun, yapılan işlerin büyük bir kısmı bürolarda gerçekleşmektedir. Dolayısıyla üretim ve hizmet de önemli bir rol oynayan büroların, çalışanların rahat edeceği şekilde düzenlenmesi gerekir. Aksi takdirde hizmet ve kalitede düşmeler yaşanabilmektedir (Gökdere 1998, Armağan 2003).

Fiziksel faktörler çalışanlar için ek bir yük oluşturmakla birlikte, iş performansının azalmaması ve çalışanların sağlığının zarar görmemesi açısından bu faktörlerin bilinmesi, bu faktörlerin normal veya aşırı düzeyde olması durumunda organizmanın vereceği fizyolojik cevapların tanınması gerekir (Ulucan & Zeyrek, 2012).

Fiziksel planlamadan amaç fiziksel koşulların, işlerin kolay, ekonomik ve başarı ile yapılabilmesini sağlayacak şekilde kontrol altına alabilmektir. Böylece en az yorgunlukla en yüksek verim elde edilecektir (Efe, 2004).

(22)

1.4.1.1. Aydınlatma

Bürolarda çalışanların göz sağlığının korunması ve yapılan işlerin rahatlıkla yapılabilmesi için iyi bir aydınlatma tekniği gereklidir. İyi bir aydınlatma tekniği iş yapmayı kolaylaştırır ve verimi artırırken, kötü aydınlatma göz yorulmalarına neden olur ve verimliliği olumsuz yönde etkiler (Battaloğlu 1987, Şaşmaz vd. 2004, Tiftik 2016). Yetersiz aydınlatma özellikle koyu renkli cisimlerle çalışılan işlerde, görme fonksiyonu üzerine aşırı derecede yüklenilmesine neden olur. Bu durum kısa bir süre sonra yorgunluk belirtileri, görme bozuklukları ve baş ağrısı gibi olumsuz sonuçlara yol açar. Özellikle yaşlıların çalıştığı bölümlerde aydınlatmanın optimal düzeyde olması gerekir. 60 yaşındaki bir çalışanın 20 yaşındaki bir çalışana nazaran yaklaşık 2-5 kat daha kuvvetli bir aydınlığa ihtiyacı vardır (Su 2001, Armağan 2003).

Çalışma ortamında aydınlatma gereksinimi, işin özelliğine, çalışan insanların göz fonksiyonlarının normalliğine, işin özellikleri nedeniyle detay algılama gibi kriterlere bağlıdır. İnsanın enformasyon algılamasında en önemli algılayıcı gözdür. Bütün algılamanın %80-%90’ı göz vasıtası ile gerçekleşir. Günümüzde pek çok işte görme organı organizmanın en fazla zorlanan bölümüdür. İş koşullarının neden olduğu yorgunluğun önemli bir kısmının göz zorlanmasından kaynaklandığı tahmin edilmektedir. İş yerlerinde her türlü işlemin kusursuz yapılabilmesi ve en önemlisi de iş görenlerin göz sağlığının korunması iyi bir aydınlatma tekniği gerektirir. Aydınlatma öncelikle yapılan iş ve işlemlerde kalite standartlarının gerektirdiği tüm detayların görülebilmesi için gereklidir. Çalışanların optimal aydınlatma koşullarında çalıştırılması da onların göz sağlığını ve görme netliğini koruduğu için aynı amaca hizmet eder. Unutulmamalıdır ki iyi bir aydınlatma insan performansını %15 hatta bazen %40 oranında artırabilir (Sönmezyuva, 2009).

En iyi aydınlatma seviyesi 300-500 lüks olmakla birlikte, kağıt-belge okumayla bilgisayar işi beraber yapılacaksa ideal aydınlatma seviyesi 500-750 lüks olmalıdır (Çağatay 2004, Ceran 2015).

Gelişen günümüz teknolojisi ile büroların aydınlatılması için gerekli olan her türlü aydınlatma ekipmanı mevcuttur. Önemli olan bunların ortamda uygun biçimde kullanılması ve çalışma şartlarının en uygun hale getirilmesidir (Armağan, 2003). Çalışma ortamında iyi bir aydınlatma sistemine sahip olmak için aşağıdaki kriterlere dikkat edilmesi gerekmektedir:

(23)

 Aydınlatma şiddeti yeterli olmalıdır.  Aydınlatma bütün alana eşit yayılmalıdır.  Işık yönü ve gölgelemeye dikkat edilmelidir.  Işık yansımalarından kaçınılmalıdır.

 Kullanılan ışığın niteliği uygun olmalıdır.

 Titreşim ve parlaklık değişimini engellemek için aydınlatma sabit olmalıdır.  İşyerlerinde yansıma ve psikolojik etki açısından uygun renkler seçilmelidir

(Düşüngülü, 2014).

Büroların aydınlatılmasında doğal ve yapay aydınlatmalardan yararlanılmaktadır. Gündüz aydınlığı olarak ta ifade edilen doğan aydınlatmada ışık tek taraftan, tepeden veya her iki taraftan gelebilir. Yeterli düzeyde doğal aydınlatma sağlamak için yapılacak işe göre binaların ve büroların yerleştirilmesi gerekir. Örneğin; pencerelerin mümkün olduğu kadar yükseğe yapılması, pencerelerin güney-doğu veya güney-batıya açılması, pencere alanının odanın taban alanı ile orantılı olmasına dikkat edilmelidir (Ilıcak 1988, Armağan 2003).

Doğal aydınlatmada gerçek kaynak güneş ışığıdır. Çalışma ortamlarında gün ışığı kullanırken temel yaklaşım, bu ışığın tüm çalışma alanına maksimum düzeyde eşit olarak dağılmasını sağlamaktır. Bunun için en uygun yöntem çatıdan aydınlatmadır. Bununla birlikte çatıdan aydınlatmalarda testere tipi çatılarda olduğu gibi gün ışığının tek bir yönden geldiği düzenlemelerden de kaçınılmalıdır. Ayrıca pencerelerden gelen ışığın zaman zaman dışarı bakan çalışanların gözlerini dinlendirdiği ve dış dünya ile ilişkilerini devam ettirerek, bu yönüyle yararlı etkisinin olduğu unutulmamalıdır (Erkan 2000, Armağan 2003).

Yeşil binaların arttığı ve enerji tasarrufunun çok önemli olduğu günümüzde doğal aydınlatmanın önemi de büyüktür. Bu yüzden çalışma ofisleri, doğal ışıktan maksimum düzeyde yararlandırılmalıdır. Doğal aydınlatma, yapay aydınlatmaya göre daha fazla aydınlatma şiddetine sahip olmakla birlikte, güneşli bir günde açık havada aydınlatma şiddeti 100.000 lüks, gölgede 10.000 lüks değerine ulaşabilmektedir. Yapay aydınlatma ile işyerleri genellikle 500 lüks civarı aydınlatma şiddetine ulaşabilmektedir (Ulucan & Zeybek, 2012).

Doğal aydınlatmada pencerelerin pozisyon ve tipleri, duvarların yansıtıcı özellikleri ve çevredeki binalar önemlidir. Doğal aydınlatma için uygulanacak ilkeleri şu şekilde sıralamak mümkündür (Üzeyme 1987, Armağan 2003).

(24)

 Yüksek pencereler alçak pencerelere göre daha etkilidir.

 Pencere kenarları masanın üst yüzeyinden daha yüksekte olmalıdır.

 Çalışma alanının pencereden uzaklığı, pencere yüksekliğinin iki katını geçmemelidir.

 Odalarda pencere alanı, oda alanının 1-5’i oranında olmalıdır.  Pencere camı tarafından ışık emilmelidir.

 Direkt ışık ile güneş parlamasından ve ısı radyasyonundan korunmak için pencereler dıştan gölgeliklenmelidir.

 Her pencere direkt gün ışığını alabilmeli ve her çalışma yerinde gökyüzü görülebilmelidir.

 Binalar arası uzaklık en az bina yüksekliğinin iki katı olmalıdır.  Odalarda açık renkler kullanılmalıdır.

 Pencere camları temiz tutulmalıdır.

 Çalışma masaları pencereleri kuzeye bakan odalarda pencereye paralel, pencereleri diğer yönlere bakan odalarda ise pencereye dikey olarak yerleştirilmelidir.

Doğal aydınlatmanın en önemli sorunu, gün ışığı şiddetinin gün boyu değişik düzeylerde olabilmesi ve mevsimsel olarak önemli farkların ortaya çıkmasıdır. Ancak çoğu gözlemci, görülen düzey değişikliklerinin insan doğasına uygun olduğunu kabul etmektedir. Tekdüze bir ışık düzeninin personel açısından monotonluk oluşturabileceği düşünülmektedir. Güneş ışığının düzey değişiklikleri aniden oluşmamaktadır. Yavaş yavaş ortaya çıkan aydınlatma düzeyinde, personelin göz uyumu açısından herhangi olumsuz bir durum meydana gelmemektedir (Efe, 2004).

Doğal aydınlatmanın yetersiz kaldığı durumlarda yapay aydınlatma kullanılır. Yapay aydınlatma, doğal aydınlatmanın yerini tutacak ve onu tamamlayacak şekilde kullanılmalıdır. Yapay aydınlatma yapılırken yerleşim, çalışma sahasında yer alan ara bölmeler, tavanın yapısı, direkler ve kullanılan renkler gibi ayrıntılara dikkat edilmelidir. Yapay aydınlatmada amaç her yerde ve tekdüze bir aydınlatma düzeyi sağlamaktır. Yapay aydınlatma için günümüzde çok çeşitli ışık kaynakları geliştirilmiştir. Bunlardan hangilerinin kullanılacağı belirlenirken işyerinin aydınlatma düzeyi, renk ayrımı gereksinimi, kalite kontrol sistemleri gibi faktörler dikkate alınmalıdır (Erkan 1989, Umut 2018).

Büro çalışmalarının yapıldığı odalar tekdüze aydınlatılmalıdır. Bu nedenle lambalar arası uzaklığın, lambanın masadan yüksekliğinin 1.5 katını geçmemesi gerekir. Ayrıca aydınlatma kaynağının konumu, çalışma masalarının konumuna göre belirlenmelidir.

(25)

İstenmeyen yansımaları gidermek için bu hususlara dikkat edilmelidir (Su 2001, Kıraç 2005).

Yapay aydınlatmada, ışığın çalışanın sol omzunun arkasından gelmesi yapılan araştırmalar sonucunda daha uygun olduğu belirlenmiştir. Böylece baş ve elin gölgesinin yazılan ve okunan yazının sağ ilerisine düşmesi sağlanacaktır. Okuma ve yazma işlemi böylece engellenmemiş olmaktadır (Kıraç, 2005).

Büroların yapay şekilde aydınlatılmasında görülen eksiklikleri şu şekilde özetlemek mümkündür (MPM(c) 1974, Efe 2004):

 Yeteri kadar aydınlatma sağlanmaması, özellikler flüoresanla aydınlatılmış alanların, yeterince aydınlık görünmesine karşılık, aslında gerekenden daha az aydınlık olması.

 Işık kaynaklarının alışılmış tipler arasından gelişigüzel seçilmesi ve özel işlerin ortaya koyduğu ayrıntı, parlaklık, incelik, saydamlık, renk vb. etkenlerin gerektirdiği özel tipteki kaynak ihtiyacının önemsenmemesi.

 Aydınlatmada, ışığın renk ve insan psikolojisi üzerindeki etkisinin dikkate alınmaması.

1.4.1.2. Gürültü

Gürültü genel olarak istenmeyen ve rahatsız eden ses olarak tanımlanır. Gürültü, önemli çevresel risk faktörlerinden birisi olmakla birlikte ofis ortamında konsantrasyonu azaltır. Aynı zamanda yorgunluğu artıran faktörlerden birisidir. Çünkü gürültü seviyesinin fazla olduğu durumlarda konuşmada ve telefon görüşmelerinde daha fazla çaba gösterilir. Gürültünün az olduğu ortamlarda ise çalışanlar daha çok konsantrasyonla ve daha az çabayla işlerini yapabilirler (Çağatay 2004, Keleş 2016).

Gürültünün hem ruh hem de beden sağlığını olumsuz yönde etkilediği uzmanlar tarafından belirtmektedirler. Seslerin 40 dB’den (desibel sesin duyulabilen ve ölçülebilen en küçük birimidir) fazla olması durumunda, insan sağlığını bozucu gürültü kirliliği oluşmakla birlikte gürültünün uzmanlara göre etkileme dereceleri şöyledir:

40 dB’den yüksek: İletişim bozukluğu, 65 dB’den yüksek: Dolaşım bozukluğu,

85 dB’den yüksek: Duyma güçlüğü başlangıcı,

120 dB’den yüksek: Kulakta ciddi hasar (Altıok 2000, Kıraç 2005).

Gürültünün tahammül edilebilen sınır değerleri çizelge 1.1’ de verilmiştir (Yıldırım 1986, Kıraç 2005).

(26)

Çizelge 1.1. Gürültünün tahammül edilebilen sınır değerleri.

Gürültü Şiddeti (dB) Süre (Saat/Gün)

90 8 92 5 93 4 96 2 99 1 102 30’ 107 10’ 110 5’ 115 1’30’’

Büro işleri genellikle zihinsel çalışma gerektiren ve gürültüden önemli derecede etkilenen işleri kapsar. Gürültü, çalışma ortamında konsantrasyon kaybına sebep olarak iş verimini düşüren ve morali bozan önemli bir etkendir. Büro ortamındaki gürültü genellikle işitme kaybına sebep olacak kadar yüksek değildir fakat kesintisiz gürültü dayanılmaz bir stres oluşturabilir. Gürültü arttıkça dikkatin toplanması zorlaşmakta, sinir sistemi bozulmakta ve buna bağlı olarak beceri ve dikkat isteyen işlerde de zihinsel çalışmalarda da verimlilik düşmektedir (İncir 1986, Ilıcak 1987, Şaşmaz vd. 2004, Tiftik 2016).

Büro ortamındaki gürültü kaynakları; çalışanların kendileri, havalandırma sistemleri, fanlar, bilgisayar, telefon, faks, fotokopi makineleri ve büro dışından gelen sesler olabilir (Şaşmaz vd. 2004, Tiftik 2016).

Gürültüyü engellemenin en iyi yolu gürültüyü kaynağında yok etmek ya da kaynağın etkisini azaltmaktır. Dış ses yalıtımını sağlayabilmek için en önemli önlem duvarların ses yalıtımı sağlayan bir malzeme ile kaplanmış olması ve ses iletmeyen cam kullanımıdır. İç ses yalıtımı için ise ses emici halı ve parke sistemlerinden yararlanılabilir. Bunun yanı sıra gürültü yapan makine ve sistemlerin belirli aralıklarla bakımı yapılmalı, mümkünse bu makineler başka bir odaya konulmalıdır. Ziyaretçisi çok olan bölümler mutlaka diğer bölümlerden ayrılmalıdır (Erkan 2000, Uygur & Göral 2005, Tiftik 2016).

1.4.1.3. İklim Koşulları (Sıcaklık, Nem ve Hava Akımı)

Çalışma ortamında iç hava kalitesinin insan sağlığı ve verimliliği ile doğrudan ilişkili olması, günümüzde önemini giderek artırmaktadır. Bu bakımdan çalışanların günün en az sekiz saatini geçirdiği ofislerdeki termal konforun sağlanması son derece önemlidir. İç ortam sıcaklığı, ısıl konfor şartlarından en önemli parametredir. İç ortam sıcaklığı kış ve yaz durumuna göre insanların kendilerini rahat hissedecekleri bir düzeyde olmalıdır. Sıcaklık ne çok düşük ne de çok yüksek olmalıdır. Birçok insanın rahat olarak çalıştığı

(27)

ortam sıcaklığı 20-26 derece aralığındadır (Ulucan & Zeyrek, 2012).

İnsan vücudu ortalama 36,5 derece ısıya uyumlu olacak şekilde yaratılmış bulunmaktadır. Fazla sıcaklık kişilerde durgunluk ve tembelliğe neden olmakta, fazla soğuk ise çalışma temposunu düşürmekte ve refleksleri sınırlamaktadır. (Armağan, 2003).

Ortam ısısı 24 °C’nin üstüne çıktığında aşırı sıcaklık etkisi ile terleme, tuz ve sıvı kayıpları, uzun süre maruz kalındığı hallerde ise sıcak çarpmasına kadar giden fizyolojik reaksiyonlara neden olabilir. Çalışma ortamının ısısı 17 °C’nin altına düştüğünde bu kez aşırı enerji gereksinimi, dolaşım bozuklukları, titreme, soğuk algınlığı, kas ve eklem rahatsızlıklarına neden olur ve böylelikle çalışma temposu ve verimliliğe olumsuz etki eder (Düşüngülü, 2014).

İdeal büro sıcaklığı, kışın 20 °C - 23,5 °C, yazın 23 °C – 26 °C’dir. Oda ile dış ortam arasındaki farkın 4 °C’yi aşmaması gerekir (Çağatay 2004, Ceran 2015).

Bununla birlikte bazı iş yerlerindeki ideal ortam sıcaklıkları aşağıda verilmiştir (Yıldırım 1986, Kıraç 2005).

Oturarak yapılan işler 19 °C

Alışveriş salonları 19 °C

Bürolar 20 °C

Ayakta yapılan işler 17 °C

Ağır bedensel işler 12 °C

İç ortamdaki nem miktarı ısıl konforu belirleyen bir diğer faktördür. Yüksek sıcaklık ve düşük sıcaklık kadar, aşırı nemin veya nemsizliğinde insan sağlığına ve çalışma başarısına etkisi büyüktür. Çalışılan yer sıcak ve nemliyse, fazla nem terleme yoluyla artık vücut ısısının dışarı atılmasını engellediğinden, sıcaklığa dayanma güçleşir. Nemsizlik ise, solunum yolları dokusunda tahrişlere ve kronik öksürüğe yol açar (İncir 1998, Düşüngülü 2014).

Normal ortam ısısı koşullarında havadaki nem oranının önemli bir etkisi olmaz. Fakat bu şartlarda dahi aşırı nemden kaçınılmalıdır. Çok kuru olan hava burnun içini, ağız boşluğunu ve soluk yollarını kurutur ve kişiyi rahatsız eder. Bu etki ortamdaki ısı arttıkça daha fazla hissedilir. Yüksek seviyede nemlilik, kapalı ortamda çalışan iş görenlerin burun ve boğazlarında bir dolgunluk hissine neden olur. En önemlisi ise, ortamdaki ısı yükseldikçe ter buharlaşması azalır ve tende yapışkanlık hissedilir. (Erkan 2000, Umut 2018).

(28)

Ofis ortamında ideal nem oranı %30-%60 arasında olmalıdır. Nem oranının %30’dan az %70’den fazla olması organizma üzerinde olumsuz etkilere neden olmaktadır. Nem oranının dengesiz olması sinirliliğe, baş ağrısına, isteksizliğe ya da fiziksel gücün düşmesine neden olabilir. Bu olumsuz sonuçlar çalışma verimini düşürmekte ve işe devamsızlıkları artırmaktadır (Armağan, 2003).

Çalışanları etkileyen bir diğer unsur hava akımı, kişilerin verimli çalışabilmesi bakımından önemlidir. Personelin yüzüne yöneltilmiş bir hava akımı rahatlık duygusu oluştururken, enseye doğru gelen bir akım sıkıntıya ve huzursuzluğa yol açabilir (MPM(b) 1974, Efe 2004).

Büronun hava akımının, az olması kadar yüksek olmasının da sakıncaları vardır. Hava akımının çok az olduğu durumlarda, fazla vücut ısısının buharlaşma, terleme yoluyla dışarı atılması zorlaşacağından, sıcaklığa dayanma güçleşecektir. Diğer yandan çalışılan yerde aşırı hava akımının olması da soğuk algınlıklarına neden olabilmektedir (İncir 1986, Efe 2004).

Sağlıklı ve verimli bir ofis ortamında ideal hava akımı 150 mm/sn civarında olmalıdır. Bu akım 510 mm/sn düzeyinde çıktığında ortam esintili, 100 mm/sn düzeyine düştüğünde ise ortam havasız olarak nitelendirilir (Ulucan & Zeyrek, 2012).

Ofislerdeki yetersiz hava diğer çevresel faktörlerle birlikte göz, burun ve boğazda tahriş, baş ağrısı, mukoz membranlarında kuruma, ciltte kuruma, mental yorgunluk ve konsantrasyon güçlüğü, bulantı ve baş dönmesi, solunum yolu enfeksiyonları gibi bir çok sağlık sorunlarına neden olabilmektedir (Çağatay 2004, Ceran 2015).

Ofis ortamlarındaki havalandırmalar genel olarak doğal ve yapay olmak üzere iki şekilde yapılabilir. Doğal havalandırma, kapı ve pencereler yoluyla, yapay havalandırma ise vantilatör, klima vb. çeşitli gereçler kullanılarak yapılmaktadır (Armağan, 2003).

Yapılan çalışmanın niteliğine göre gerekli olabilecek en az hava miktarları aşağıda verilmiştir (Yıldırım 1986, Kıraç 2005):

Oturarak yapılan işler 12 m³ Ayakta yapılan işler 15 m³

Ağır bedensel işler 18 m³

1.4.1.4. Titreşim

(29)

gereçler ve makinelerin sebep olduğu sarsıntılar uzun zamanda zararlı etkilere neden olabilmektedir. Devamlı olan titreşim baş ağrısı, uzağı görmede netlik kayıpları, genel denge bozuklukları, boyun ve sırt kaslarında sertlik, sindirim sistemi rahatsızlıkları gibi pek çok olumsuz duruma sebep olmaktadır (Erkan 2000, Umut 2018).

1.4.2. Kimyasal Faktörler

İş yerlerinde çalışan sağlığına zararlı olabilecek kimyasal faktörler kısaca şu şekilde sınıflandırılabilir: a) Tozlar b) Gaz ve buharlar c) Çözücüler d) Radyasyon 1.4.2.1. Tozlar

Tozlar çeşitli organik ve inorganik maddelerden aşınarak, parçalanarak, ufalanarak veya yanmaları sonucu oluşan maddelerdir. Çeşitli iş koşullarında ve iş yerlerinde toz sorunu ile karşılaşılmaktadır (Su 2001, Umut 2018).

Toz ve toza bağlı olarak ortaya çıkan hastalıklar, sürekli (kronik) solunum sistemi rahatsızlıklarına yol açmaktadır. Toza bağlı olan rahatsızlıklar, çalışanların iş gücü kayıplarını artıran ve kronik etkileri ile de gizli iş verimi kayıplarına neden olan bir problem olarak yalnızca çalışan sağlığı açısından değil, ekonomik yönden de önemli bir sorun özelliği taşımaktadır (Umut, 2018).

1.4.2.2. Gaz ve Buharlar

Farklı çalışma ortamlarında karşılaşılabilen birçok maddenin buharları ve bazı gazlar sistematik zehir etkisi oluşturabilirler. Bunlara; kurşun oksit buharı, civa buharı, benzen, fosfor ve bileşikleri örnek gösterilebilir (Umut, 2018).

1.4.2.3. Çözücüler

Çözücüler hem buharın solunum yoluyla alınmasından dolayı çalışanlar üzerinde etkili olabilirken hem de deriye temas yoluyla da endüstriyel dermatitlere sebep olabilmektedir. Nitrobenzen, fenol gibi bir takım çözücüler deri yoluyla absorbe edilerek vücutta zehir etkisi gösterebilmektedir (Umut, 2018).

(30)

1.4.2.4. Radyasyon

Çalışma ofislerindeki elektromanyetik alan kaynaklarına bilgisayar ve ekran, flüoresan tavan lambaları, fotokopi ve faks makineleri ve elektrik tesisatı örnek gösterilebilir. Elektromanyetik alan etkilenimini azaltan önlemler şunlardır (Çağatay 2004, Ceran 2015):

 Bilgisayara en az bir kol boyu (60-90 cm) uzaklıkta oturulmalıdır.  Diğer çalışanların monitörleriyle aradaki mesafe en az 120 cm olmalıdır.  Faks, lazer yazıcı, fotokopi gibi elektrikli cihazların yakınında oturulmamalıdır.  Belirli aralıklarla bilgisayarda çalışmaya ara verilmelidir.

 Radyasyonu azaltan ekranlar veya koruyucular elektromanyetik alanın elektriksel bileşenini azaltabilir.

 Kullanılmadığı durumlarda bilgisayar kapatılmalıdır.

Bilgisayarla çalışmanın bir diğer sıkıntısı elektrostatik yayılımlar ya da statik alanlardır. Tozlar statik alanlar yüzünden ekrana yapışır. Elektrik yüklü toz parçacıklarının cilde teması sonucu cilt sorunları görülebilir (Çağatay 2004, Ceran 2015).

1.4.3. Estetik ve Dekoratif Düzenlemeler

Çalışanlar günlük yaşamalarının büyük bir bölümünü bürolarda geçirmektedirler. Bu nedenle büroların estetik duygulara hitap edecek biçimde tasarlanması gerekmektedir. Bu amaçla yapılacak düzenlemelerin başında büroların iç genişliğini sağlayan renklerle boyanması gerekmektedir. Renklerin insan psikolojisi üzerinde belli bir etkisi vardır. Aynı zamanda büroların, insanın güzellik duygusuna, estetik anlayışına aykırı toz ve kirden, zevksiz dekorasyondan arındırılması gerekir (Tutar 2000, Efe 2004).

Bürolardaki çalışma koşullarının insancıllaştırılması, çalışanların sağlık ve iş kapasitesinin artırılması amacıyla büroların dekoratif düzenlemelerinde renk uyumu, dekorasyon, estetik, temizlik ve müzik gibi hususlara önem verilmesi gerekmektedir (Halis 2000, Efe 2004).

1.4.3.1. Renk

Işığın maddeler üzerine çarpması ile ortaya çıkan renklerin, insanların hem zihinsel aktiviteleri hem de fiziksel performansı üzerinde etkili oldukları bilinmektedir. Mavi, mor ve yeşil gibi soğuk renkler; sorumluluk, güven, üretkenlik, huzur, düzen, ferahlık gibi duyguları çağrıştırırken, yatıştırıcı ve dinlendiricidir. Fakat çok fazla kullanıldıklarında

(31)

duygusallık, tembellik, hayalperestlik uyandırabilir hatta moral bozucu bir etki yapabilir. Turuncu, kırmızı, sarı gibi sıcak renkler ise kişileri uyarır ve neşelendirir, metabolizmayı hızlandırır, fiziksel gücü artırır. Fakat sıcak renklerle fazla etkileşimde bulunulduğunda konsantrasyon kaybı, yorgunluk, şiddet ve saldırganlık oluşabilir (Sağocak 2005, Tiftik 2016).

Çalışma alanlarında renk seçimi yapılırken oda büyüklüklerinin de dikkate alınması gerekir. Koyu renkler ortamı olduğundan daha dar ve basık, açık renkler ise odayı aydınlık göstererek ortamın daha geniş algılanmasını sağlayabilir. Moral etkisi ve ışığı yansıtması nedeniyle büroların açık yeşil, açık mavi, beyaz ve bej renklerle boyanması tercih edilmelidir (Şakar & Küçükaslan 2003, Tiftik 2016).

İyi seçilmiş renkler, çalışanların ortaya yeni fikirler çıkarmalarına fayda sağlamakla birlikte, tavanlarda beyaz, ışık alma oranı düşük ortamlarda ise parlak ve açık renkler kullanılmalıdır (Uygur & Göral 2005, Tiftik 2016).

1.4.3.2. Dekorasyon

Bürolardaki eşyaların biçimleri ve yerleştirme düzenleri çalışanlar üzerinde oldukça etkilidir. Büro ortamının bilinçsizce yerleştirilmiş olması insanların bilinç dışı huzursuz ve rahatsız olmasına neden olmaktadır (Tarhan 1997, Efe 2004).

Çalışma alanlarında gereksiz eşya (masa, sandalye, dolap vb.) bulundurulmamalı, oda ve salonlarda görünüşe çekicilik kazandıran, ferahlatıcı ve huzur veren bir atmosfer oluşturan eşyalar bulunmalıdır. Büro ortamlarının birer eşya deposu olmadığı gözden kaçırılmamalı, kullanılacak eşyaların lüks ve gösterişten uzak, sağlam ve işin gereklerine uygun olması esas alınmalıdır (Ar 1996, Armağan 2003).

Bürolara asılan resimlerin yükseklik ve alçaklıkları algı açısından önemlidir. Yükseğe asılmış resimler her zaman her şeye erişilebileceğini, alçağa asılmış resimler ise olanakların sonsuzluğunu ifade etmektedir. Dikkatle yerleştirilmiş heykel türünden ağır eşyalar alanı sabitleştirerek sakinliğin devamını ve işe konsantre olmayı sağlamaktadır. Çalışma ortamında masanın kapıdan olabildiğince uzak olması bir derinlik hissi vererek gücü ve otoriteyi sağlamlaştırmaktadır. Masanın bir yanının duvara dayalı durması koruma ve destek hissi verme açısından, masada otururken pencereden dışarıyı görebilmek de ufkun ve düşüncenin genişliğine ulaşmak açısından yararlı olabilmektedir (Tarhan 1997, Efe 2004).

(32)

1.4.3.3. Estetik

Çalışanların mesailerinin önemli bir kısmını bürolarda geçirdiği göz önüne alınırsa, bu alanların dinlendirici, rahatlatıcı, göze hoş görülen ve estetik niteliklere sahip olması gerekir. Bu nedenle büro ve çalışma alanlarında duvarların canlı ve iç açıcı renklerle boyanması, perdelerin duvar rengine uygun olması, masaların yanlarında ya da pencere önlerinde çiçek ve bitkilerin olması estetik açıdan uygun olacaktır (Ar 1996, Armağan 2003).

1.4.3.4. Müzik

İş yerlerinde çalışanlar iş temposu nedeniyle zamanla sıkılabilir ve yorgunluk hissedebilirler. Bu yorgunluğu atmalarında ve moralleri yükseltmek için çalışma ortamlarında müzik yayını yapılması etkili olabilmektedir. Müzik insanı harekete geçiren, canlandıran ve karamsar durumlardan uzaklaştırabilen bir araçtır (Armağan, 2003). 1.4.3.5. Temizlik

Bürolarda dikkat edilmesi gereken en önemli hususlardan bir tanesi de temizliktir. Odaların, salonların, duvarların, yerlerin, masa, sandalye, dolap vb. eşyaların temiz, tozdan arındırılmış ve bakımlı olması gerekmektedir (Battaloğlu 1988, Kıraç 2005). Çalışanlara sağlıklı ve hijyenik bir çalışma ortamı oluşturmanın temel şartının temizlik olduğu unutulmamalıdır. Bunun için bürolardaki bütün odaların uygun sağlık koşullarına kavuşturulması gerekir. İş yerlerinin düzenli olarak, belirli aralıklarla temizlenmesi ve gerekli yerlere çöp sepetlerinin yerleştirilmesi insanların temizliğe dikkat etmeleri konusunda yol gösterici olacaktır (Kıraç, 2005).

1.5. BÜRO/OFİS KAVRAMI

Büro tanımına baktığımızda, “Bureau” Fransızca kelimesinin karşılığı olan “Büro-Ofis” kelimesi yaygın olarak kullanılmaktadır. Ofis ve büro ortamlarında çok farklı işlemler gerçekleştirilmektedir. Bu nedenle büro ve ofisler, “kırtasiye-kayıt tutma ve yazı işlerinin ‘paperwork’lerin yapıldığı yer şeklinde tanımlanmaktadır.” (Benligiray 2007, Yılmazer 2010).

Büro ve ofis sözcüğü eşanlamlı olarak kullanılmakla birlikte, kamu kurumlarında büro ya da devlet dairesi kelimesi daha çok kullanılırken, özel şirketlerde ofis kelimesinin kullanımı daha yaygındır (Benligiray 2005, Tiftik 2016).

(33)

1.6. BÜRO TÜRLERİ

Bürolar; içindeki çalışan sayıları, yapıları, yapılan işler ve amaçları gibi bazı kriterler göz önünde bulundurularak çeşitlere ayrılmıştır. Bu türlerin birbirlerine göre avantajları olduğu gibi dezavantajları da vardır (Kıraç, 2005).

Yapılacak işin niteliğine göre büroları fiziki alana sahip bürolar ve sanal bürolar olarak iki gruba ayırmak mümkündür (Topaloğlu & Koç 2002, Efe 2004).

1.6.1. Fiziki Alana Sahip Bürolar

Bürolar, personele sundukları yerleşim imkânlarına göre fiziksel açıdan düzenlenebilmektedirler. Fiziki alana sahip bürolar, çalışanların örgüt içinde kapalı bir mekânda büro hizmetlerini yerine getirdiği, yapılan işlerle ilgili araç, gereç ve ekipmanın bulunduğu ortamlardır.

Fiziki alana sahip büroları yapılacak olan işin ya da hizmetin hacim ve yoğunluğuna, çalışanların statü ve sayısına göre; özel büro (kapalı büro), açık büro, hücre büro, grup büro, hibrit büro, serbest düzenli büro, kombi büro ve mobil büro olmak üzere sekiz başlıkta incelemek mümkündür (Efe, 2004).

1.6.1.1. Özel Büro

Özel bürolar, 1-4 kişinin çalıştığı küçük odalardır (Göral 2002, Efe 2004). Kapalı büro olarak da ifade edilmektedir. Bazı hizmetler için özel büroların ayrılması gerekli, hatta zorunlu olabilmektedir. Müdür ve daha üst düzey yöneticilerle, iş sahipleri ve ziyaretçilerle çok sık karşı karşıya gelen personel araştırma, planlama, dosya incelemesi, proje hazırlama vb. yoğun zihinsel çalışma ya da gizli kalması gereken işleri yapan personele özel bürolar ayrılmaktadır. Özel bürolar, yöneticinin çevresindeki personel üzerinde denetim olanağını kısıtlamaktadır. Bir arada çalışan personel arasındaki samimiyet ve arkadaşlık bağlarını kuvvetlendirmektedir. Bu duruma yöneticinin denetim ve gözetim olanağını kısıtlamakla birlikte iş verimliliğinin azalmasına da neden olmaktadır. Kapalı büroların bir dezavantajı da her büro için ayrı bir makine, teçhizat ve donanım gerekeceğinden genel yönetim giderlerinin artmasına neden olacaktır (Efe, 2004).

1.6.1.2. Açık Büro

(34)

geniş alanlarda kurulan, portatif ve ses geçirmeyen bölmelerle birbirinden ayrılmış bürolardır (Ar 1999, Efe 2004). Büyük kapasiteli iş yerlerinde, bankalarda veya çeşitli kamu kuruluşlarında açık bürolar kullanılmaktadır. Açık bürolar alan olarak geniş, ayırma duvarları olmayan, bunun yerine küçük paravanlar, alçak setlerle büroların birbirinden ayrıldığı alanlardır (Efe, 2004). Açık büro, toplu bilgi akışı ve toplu iletişimi sağlarken, klasik bir açık büro bölmeler olmadan bütün alana yayılmaktadır (Güney, 2005). Açık bürolarda personelin rahat hareket edebilmesi için masaların dört yanından yeterince alan bırakılması gerekmektedir. Ayrıca personelin temiz hava alabilmesi de düşünüldüğünde her personele zorunlu olan alanı saptamak gerekmektedir. Açık bürolarda kişi başına ortalama 10 m² alan ve 30 m³ boşluk standart olarak kabul edilmektedir. Çeşitli pozisyon ve hizmetler için aşağıdaki yerleşme standartları bir ölçüt olabilmektedir (Göral 2002, Efe 2004).  Kişilere 10 m²  Yöneticilere 20 m²  Toplantı Salonu 55 m²  Kabul Salonu 55 m²  Mülakat Odası 18 m²

Masalar arası 0,80 cm ve geçitler 100 cm’den az olmamalıdır.

1.6.1.3. Hücre Büro

Hücresel büro kullanımı orta çağlara kadar uzanmaktadır. 1950’lerden önce yapılan büro planlaması türleri arasındadır. Hücresel büro mekânları, genellikle doğal aydınlatmaya bağlı olduklarından mekân derinliği 5.50-6.00 m ile sınırlı kalmaktadır (Karabiber 1994, Yılmazer 2010). Klasik anlamda hücre ofis yapılanmalarında koridorlara paralel olarak yerleştirilmiş karşılıklı odalar şeklinde tasarımlar gerçekleştirilmektedir. Ulaşım yolu olarak bütün çalışanlar bu koridordan faydalanmaktadırlar. Koridorların her iki tarafı da duvarlar ile çevrilidir. Bu çalışma mekânları sabit duvar elemanları ile ana ulaşım yolundan ayrılırlar. Bu plan çözümü çalışma mekânını cephe ile koridor arasında sınırlamaktadır (Yılmazer, 2010).

1.6.1.4. Grup Büro

Teknolojik gelişmelere bağlı olarak elektronik bilgi iletiminin bürolarda yaygınlaşmasıyla çalışma gruplarını oluşturan insanların sayısı azalmış, birlikte çalışan gruplara yönelik büro mekânlarından oluşan yeni bürolar ortaya çıkmıştır. Grup bürolar,

(35)

2-15 kişinin çalıştığı iş adalarıdır. Bu adalar birbirlerinden merdiven, köprü ve koridorlarla ayrılmaktadır (Güney, 2005).

1.6.1.5. Hibrit Büro

Hibrit (melez) bürolar, hem kapalı büro hem de açık büro yaklaşımlarının özelliklerini kapsamaktadır (Tengilimoğlu & Tutar 2003, Efe 2004). Örneğin duvardan duvara bölme yapan paneller ile özel bürolar anında kurulabilmekte ve gerektiğinde panellerin sökülmesiyle, hızlı bir şekilde açık büroya dönüştürülebilmektedir (Efe, 2004).

1.6.1.6. Serbest Düzenli Büro

Son yıllarda ve özellikle 21. yy. girerken hücre tipi büro ile açık plan büro, üçüncü bir büro düzeninde birleşmiş ve serbest düzenli büro olarak karşımıza çıkmıştır. Bu yeni düzen hem hücre tipi hem de açık plan büroların avantajlarını bünyesinde bulundurmaktadır. 1960’larda Almanya Quickborn’da, Schnelle Kardeşler’in geliştirdiği bir sistemdir. İşletme uzmanlarından oluşan planlama, yönetim ve işletme danışmanlığı firması olan “Quickborn” ekibi büro teftişi, organizasyonu, iletişim, evrak akımı etütleri ve dosyalama sistemleri konularındaki çalışmaları sonunda geleneksel büro planlama sistemlerini kökünden değiştiren yeni bir planlama anlayışı getirmişlerdir (Gürer 1997, Güney 2005).

1.6.1.7. Kombi Büro

Bir ofiste gruplaşmış, bireysel çalışma üniteleri ve ortak kullanım alanlarından (arşiv, fotokopi, dinlenme vb.) oluşan büro tipidir. Hem grup çalışmasına, hem de işe yoğunlaşmak için bireysel çalışmaya olanak sağlar. Bu büro tipinin hücre bürolar ile grup büroların olumlu özelliklerini birleştiren bir yapısı vardır (Güney, 2005).

1.6.1.8. Mobil Büro

Bağımsız ofis kavramını simgeleyen “mobil büro”, tekerlekler üzerinde yeri veya fonksiyonu dakikalar içinde değişebilen, konsantrasyon birimi veya toplantı odası olarak kullanılabilen bir büro tipidir. Yer döşemesi, tavan ışıkları ve masadan rafa iç döşemesi ile tam teçhizatlı mobil çalışma alanları oluşturulmuştur. Ofislerdeki mekân değişimlerine sonsuz olanaklar tanıyan bu tip, bu özelliği ile geleceğin geçici ofisleri olacak konumdadır. Sistem, modülerliği sayesinde çeşitli boyutlarda tek kutu olabilirken, birden fazla birimin birleşmesi sonucu geniş toplantı alanları elde etmek mümkündür. “Ofis Kutusu” nun tüm sistem aksesuarları profil kanallarına kolaylıkla monte edilebilir ve her

Referanslar

Benzer Belgeler

Kubbedekiler (Sultan Mustafayı isteriz) diye çığırışırlarken aşağı­ dan kızlar (Sultan Mustafa bura­ dadır) diye ses vermişlerdi.. Bunun üzerine askerler

Birbirine dik iki deprem doğrultusunun herhangi biri için, herhangi bir katta en büyük göreli kat ötelemesinin o katta aynı doğrultudaki ortalama göreli

Beş duyudakiler başta olmak üzere bazı yetersizliklerin ortaya çıkmasına karşın ilerlemiş yaşın en büyük avantajı "kristalize" yeteneklerin gelişmiş olmasıdır.

Aşağıdaki şekilde görüldüğü gibi; sosyal girişimler, üçüncü sektör di- ye tanımlanan, devletin dışında kalan ve kâr amacı gütmeyen geleneksel sivil

Atatürk’ün ölümünün 56’ncı yılı için Anıtkabir’e gelen Cumhurbaşkanı Demirel, Başbakan Tansu Çiller, Başbakan Yardımcısı Karayalçın ve siyasi parti

Kalite kavramı ve kalite kontrolün tanımı yapılarak bu konularla il gili bilgiler verildikten sonra Altı Sigma ve Kaizen yaklaşımları ile yakından ilgili olan

Sonuçlar toz tipi dikkate alınarak incelenirse; Şekil 5.16 – 5.18 ve Şekil 5.25 – 5.27’ de görüldüğü gibi, toz malzeme olarak kullanılan silis dumanı

Similarly, Colmar (2011, 2014) trained parents to engage in shared interactive reading with their children with language impairments using milieu strategies