• Sonuç bulunamadı

Pierre Loti'nin sevmiş olduğu kadınla konuştum

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Pierre Loti'nin sevmiş olduğu kadınla konuştum"

Copied!
1
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

CUMHURİYET

2

f . ( U

^

^

- W

wwMMHBinminmHi— wwHBiBmHHWmw

üdebiyat Bahisleri

luuııuıııııiiiiııııııntıım'tınııııııııııtıııııııııııııııııınıc

Pierre L o t i ’nin sevmiş

olduğu kadınla konuştum

Yazan: Adile Ayda

tlrn a î ve edebî a ra ştırm a la r : da ş u veya bu m evzua alâk a duym ak : b a k ım ın d a n m illiy e tin ve m illî şu_

u r u n rol oynayabileceğine, h a tta oyna m ası l&zımgeldlğine in an ıy o ru m . Bu aebeble, k en d im e göre. T ü rk lü k le ve ! T ü rk lü ğ ü n ta rih i b ir u n su ru olan m ü slü m an lık la İlgili, te tk ik in i ta ­ h ay y ü l e ttiğ im m ev zu lard an İb are t bir i üstem vardır.

! 1953 y ılın ın yazında. P a riste bir ; e tü d ü m ü tam am lam ak üzere yola çık

tığ ım sırad a Üstem deki m ev zu lard an

i

biri şu id i: «DJénane h a y a tta ise b u ­ lu p konuşm ak».

P ierre L o tl’n ln «Les D ésenchantées.» ro m a n ın ın b aş k a h ra m a n m a ö rn ek o l­ m u ş ve asıl adı Madam L éra olan k a ­ d ın ı görm ek İstem ekteki m aksadım k e n d isin in b o y u n u b o su n u ve şekli şe m ailin i te sb lt etm ek değil, ro m an d a ı k i v a k a la rın içy ü zü n e d a ir neşretm iş ! o ld u ğ u «Le Secret des D ésenchantées» ad lı k ita b d a y azd ık ların ın d o ğruluk I derecesini ölçm ekti.

! F ilh a k ik a İsta n b u ld a k i edebî m u - I h ltle rd e , h a tta F ra n sız kolonisi iç in ­

de bu k lta b ve m ü elllil h a k k ın d a çok 1 m en fî d ü şü n e n in sa n la ra ra stla m ış- ; tim . Kim isi şöyle diy o rd u : «M acera­ p erest k a d ın ın biri. İki m âsu m T ü rk i k ız ın ı da p eşinden sü rü k lem iş, k o s­

koca b ir rom ancı ile eğlenm ek say ­ gısızlığını gösterm iş. Bari b u n la rı i t i ­ r a f etm ese idi..» K im isi de ş u n ­ ları söylüyordu: «Pierre L otl’n ln y a p ­ tığ ın ı y ık tı. T tirk ler için güzel bir p ro p ag an d a eseri olan ro m a n ın te s iri­ n i sıfıra İndirdi. K a h ra m a n la rın d a n biri F ra n sız o ld u k ta n so n ra, ro m an ın b ir m ân âsı ve k ıym eti k a lır mı?»

B ir şey yapm ış veya y a ra tm ış olan kim seler h a k k m d a k l k ö tü h ü k ü m le - ı rin b u laşık h a sta lık la rd a n d a h a sari o ld u ğ u n u , h iç ta n ım a d ık la rı şa h ıslara

i d a ir isn ad ve iftira la ra İnanm ağa i n ­ sa n la rın ne k a d a r h a z ır ve a rz u lu ol­ d u k la rın ı bild iğim İçin, y u k a rıd a k i

a a liia ie a l& v m t e s ir i a riın d a k a lm a m a ğ a

g ayret ediyordum .

i

Ziyaret

ı P arise vasıl olup da, M adam L éra’yi so ru ştu ru p a ra ştırd ığ ım sırad a, P ierre Loti h a k k ın d a d o k to ra y ap m a k ta olan bir Am erikalı ile ta n ıştım . Mr. J u d d - son adlı, TUrkiyeyl bilen ve T ü rk doa t u olan b u A m erikalı, M adaki L e ra ’n m ad resin i bulm uş, h a tta b ir d efa ziya­ re tin e g itm işti. Beni b izzat g ö tü rm e . : ği te k lif etme3l ü zerin e, 28 ağustos » cum a g ü n ü b u lu şu p beraber gitm ek ] üzere sözleştik.

Ziyaret edeceğim iz k ad ın a k arşı P i­ erre L o tl’n ln beslem iş olduğu h islerin

\ m a h iy e tin i h a tırla m a k , h a fız a m d a tazelem ek m aksadile b ir

gün

evvel «Les D esenchantées» ro m a n ın ı b ulup k a rıştırd ım

ve

şu s a tırla rı o k u d u m :

Onlarla ve biibassa Cenaıı ile

kendisi arasında teşekkül etmeğe baş

lıyaıı henüz tarif edilmez cinsten

tatlı ve mukavemetli rabıta ile onlar

üzerinde müessirdi... Bu üç kadın

arasında en nefisi olan Cenan... Da­

imî siyah peçesi altında ne kadar da

esrarengizliğini muhafaza ediyordu.

André şöyle düşünüyordu:Bu kadının

benden ne istediğini de kendisinin

benim için şimdiden bu kadar aziz

bir varlık haline gelmiş olmasının

sebebini de anlamıyorum. Bana ba -

zan öyle geliyor kİ, aramızda meç-

i bul bir mazinin müşterek hâtıraları

meveud... Ancak gözlerinin ne türlü

olduğunu gördüğüm zamandır ki, o-

nun şahsiyetindeki sırrı çözebilece -

ğim. Fakat bana onları hiç bir zaman

göstermiyçceğinden korkuyorum.

... Vakit geçiyordu, biraz sonra on­

lardan ayrılma zamanı

gelecekti.

Birdenbire (Cenan-a): «Dinleyin be­

ni küçük dostum, dedi, ne pahasına

olursa olsun gözlerinizi görmeliyim.

Artık yapamıyorum, emin olun, bu­

nun böyle devam etmesine tahammül

edemiyorum...» Genç kadın bir müd

det şaşkın ve sessiz durdu. Bu esna­

da romancı kendi nabzının vuruşunu

işitiyordu. Nihayet Cenan mühim ka­

rarlara mahsus ses ve eda ile: «Bu -

yurun, dedi, size itimad ediyor mu­

yum, etmiyor muyum, görün.»

T âyin edilen g ü n ve s a a tte Mr. Ju d d so n İle m etro d u ra ğ ın d a b u lu şu p Versailles is tik a m e tin d e yollandık. P a rlsin civar se m tleri İçinde en lâ tif ha va ve iklim e sa h ih o lan V ersallles’ln k ü ç ü k bir so k a ğ ın ın m ü tev azı ap artı in a n la rın d a n b irin in m erd iv en lerin i ç ık tık ta n sonra bir zile b astık . K a p ı­ yı açan İnsan u fak tefek, bem beyaz saçlı, şaşk ın gözlerle b ak an b ir k a d ın ­ dı. A m erik alın ın y ü zü n e baktım .' «Odur» m â n â sın a göz k ırp tı ve İlâve e tti. «Gözleri görm üyor.»

İlk sözler

M adam L éra u z u n , k a ra n lık ve İki ta ra fı eşya İle d olu b ir k o rid o rd a n ge çlrlp bizi salona g ö tü rd ü k te n sonra, b ir T ü rk k a d ın ı ile k o n u şm a k ta n do­ ğ an m e m n u n iy e tin i İfade e tti. B ak­ tım , yaşlanm ış, u falm ış, fa k a t hâiâ güzel bir k ad ın . Saçları p am u k gibi beyaz, fa k a t dalgalı ve biçim li, yüzü zayıf, k u ru , fa k a t m u n ta z a m ve bu ru şu k su z, d u d a k la r soluk, ren k siz fa

Les Désenchantées romanının başkahramanı Cenan, asıl

adile Madam Lére: «Türkiyeden geliyorsunuz, değil mi?

Ben de biraz Türküm. Çünki hayatımın en unutulmaz

anlarını bir Türk kadını olarak, kendimi Türk hissederek

yaşadım» diye söze başladı

m m m

k a t şekil, çizgi ve m ân â ltlb arlle gep genç. Y alnız gözler, ah gözler, Plerre L o tl’n ln ancak bir İki defa görebildi­ ği, fak at o k a d a r sevdiği ve «derin d en izlerin renginde» diye tav sif e tti­ ği o gözler a rtık re n k te n de, b a k ışta n da m a h ru m I B eyazım tırak gri renk alm ış olan gözbebeklerl hep havaya oakıyor.

— T ü rk iy ed en g eliyorsunuz, değil mİ, o peri m asalla rı .m em leketinden?. Ben de b ir az T ü rk ü m , biliyor m u su ­ nuz? Ç ü n k i h a y a tım ın en u n u tu lm a z a n la rın ı b ir T ü rk k a d ın ı olarak, k e n ­ dim i T ü rk hissederek yaşadım . Edebi yata da T ü rk o larak g eçtim . B ir T ü rk kad ın ı ro lü n ü o y n ad ığ ım d an dolayı siz de b en i ayıplıyor m u su n u z ?

— B ilâkis. Asıl benim şaştığım bu role n ih ay et v erlşlnizdlr, P lerre Lotl ye k e n d in izi ö lm üş gibi gösterm ek h u su s u n d a k i cesaret ve k ah ra m a n lığ ın ız dır.

İç in i çekti:

— Bu hiç de kolay olm adı. F a k a t o n u n yazacağı ro m an ve T ü rk k a d ın ı n m İstikbali b ak ım ın d an bu lâzım dı. T ü rklyede kalm am m ü m k ü n değildi. Z e n n u r ve Nuriye İle an laşm ıştım , benim P aristen yolladığım m e k tu b la - rı İzm ir veya S e lâ n lk te n geliyorm uş glb! gösterm ek h u su s u n d a m ü şk ü lâ t çıkınca bana h a b e r vereceklerdi. Ö lüm faslın a geçip ro m a n a n ih ay et verecek tik. O n la rd a n h a b e r gelir gelm ez İn ­ tih a r m e k tu b u n u yazıp gönderecek­ tim . Bir g ü n kap ıc m ın k arısı te lâ

ş-iç.-vı 1 e g e l d i :

— Size b ir te h d ld m e k tu b u var, K om iserliğe h a b e r verelim m l? dedi. Ve b an a b ir k artp o stal u z a ttı. Z en n u r d an gelen k a rtp o sta ld a şu cüm le yazı lı id i: «Ölme z am an ı gelm iştir». Asıl so n rası güç oldu. T asav v u r edin, bir g ü n 1914 de P lerre Lotl T ü rk k a d ın la n h a k k ın d a b ir k o n fera n s verdi. D in ­ leyiciler a ra sın d a ben de vardım . Kon te r a s s ın s o n u n a doğru benim son m e k tu b u m u , in tih a rım ın seb eb lerln l a n la ta n m e k tu b u m u b irin e o k u ttu ve yaşlı gözlerle din led i. O zam an «Ben ölm edim , İşte buradayım » diye ona d o ğ ru koşm am ak İçin n e k a d a r İra ­ de k u llan m am lâzım geldiğini bilem ez sin izi

la o tu ru y o rd u n u z ? dedim .

_ A hbab ve m isafir sıfatlle. Z en n u r İle -Nuriye F ra n sız k ü ltü rü a ld ık ları İçin b en i F ra n sız o ld u ğ u m d an dolayı severlerdi. Ne yazık kİ, so n ra d a n a r a ­ m ıza so ğ u k lu k girdi. O n la rın T ü r ­ kiyeden ay rılm a la rı v f m ücadele mey d a n ın ı te rk e tm e le n beni m ü teessir et tl. Ve zan n ed ersem P lerre Lotlyi de.

— P lerre L o ti’ye ra n d e v u verm ek fik ri sîzlere nasıl geldi?

_ Ben gazeteci İdim . D aha evvel ba

sn siyasî ve edebî şah siy etlerle m ü la ­ k a tla r y ap m ıştım . P lerre L otl İ s ta n b u la gelince, gidip k e n d isin d e n b ir m ü lâ k a t taleb etm ek ak lım d an geçm işti. F a k a t te c rü b e He biliy o rd u m ki, bu gibi m ü la k a tla rd a m e şh u r şa h siy etler b iç b ir z a m a n sa m im î değildirler, V erdikleri cevablar ru h la rın a ve b a k ik i h ü v iy e tle rin e n ü fu z etm ek Im kâ n ın ı verm ez. P lerre L o tl’yl poz verme diği, k e n d isin i sa h n ed e hissetm ediği bir yerde, hak ik î h ü v ly etlle ta n ım a k a rz u su n u duyuyordum .

— N için ran d ev u y a tek b aşın ıza git m e d ln lz de, a rk a d a şla rın ız ı da g ö tü r­ d ü n ü z ? — Ç ü n k i b en d ek i P lerre L o tl’yl ta n ım a a rz u su sadece k e n d i h esab ım a değildi, ed eb iy at h e sa b ın a ve T ü rk k a d ın ı h e sa b ın a İdi. B u n u a n la tm a k g ü ç tü r. H a tta b iliy o rsu n u z k i bu b ak ım d a n b a n a h ak sız İftira la r da ya p ild i... B ir rö p o rta jc ı sıfa tlle P lerre ! L oti’n ln şa h siy etin d ek i m ah rem ta ra f

l a n te sb it etm ek ve ay n ı zam an d a o n u T ü rk k a d ın ı ile alâ k a d a r etm ek a rz u su yardı İçim de.,î

— Ş im di size b ir az «indlscret» bir sual soracağım : P lerre L o tl’ye karşı aşk hissi d u y d u n u z m u?

B u su a lim üzerin e M adam Lera on a ltı y aşın d a b ir genç kız gibi m ah cu b b ir ta v ır ta k ın d ı. B ir y a n d a n sonsuz sa a d e tle rin ve sonsuz eseflerin y a ra t­ tığ ı ulvî b ir İfade İle y ü z ü a y d ın la n ır k en , b ir y a n d a n da h ıçk ırığ a benzer b ir şeyi zap tetm ek iste r gibi y u tk u n -d u.

Sorduğum sualler

M adam L é ra ’n m a n la ttık la rı en tere »an şeylerdi. F a k a t b ü tü n b u n la r «Ls S ecret des D ésenchantées» de aşağı y u k a rı vardı. B enim gayem ona ki_ ta b ın d a olm ayan şeyleri sö y le tm ek ­ ti.

— Siz N uri B eylerin evinde n e s ıfa t

ESNAF KREDİ

BANKASI M .

KIYMETLİ ve ORİJİNAL

AÇILIŞ HATIRALARll E

1 TEMMUZ

PAZARTESİ RÛMİ

H izm e tin ize

GİRİYOR

EŞRAF

KREDİ

RAKKASI A.$.

S İ R K E C İ

AN K AR A CADDESİ

ANK ARA HAN

D aha cevabını din lem ed en , b u k a d ın ın ro m an cıy ı b ü y ü k , d erin bir aşk la sevm iş o ld u ğ u n u an lad ım .

K en d isin i to p a rlıy a ra k k onuşm ağa başladı:

— B u ilk z a m a n la r s ırf edebi b ir i h a y ra n lık tı. B ü tü n eserlerini o k u m u ş

tu m . O n u , o n u n h islerin i, g ö rü ş le ri. ; nl, velhasıl r u h u n u çok iyi ta n id ığ ı-

[ m a em in d im . Aynı z am an d a b u asil,

[ m u z d a rib , d o stlu ğ a ve m u h a b b e te j m u h ta ç r u h a k arşı içim de b ir acım a i hissi vardı. Z aten b u b an a m ahsus b ir his değildi. L otl b ü tü n k a d ın oku j y u c u la rm d a ve bilhassa T ü rk k a d ın la rm d a bu te m iz ve âd e tâ kardeşçe d ü y g u y u e n d e rin , en devam lı b ir şe­ k ild e u y a n d ırm ıştır. Z e n n ü r He N u ­ riye de tıp k ı bendeki h isleri besle­ m ek te İdiler. O n u n İçin d ir kİ, P lerre L otl İle olan m aceram ızda ü ç ü m ü z bu k a d a r a n la ş a ra k ve bu k a d a r b e rab er­ lik le h a re k e t ettik . M aam aflh şu n u di yeblllrim kİ, aram ızd a bazı fa rk la r vardı. N u riy en ln ençok işin m acera ta ra fı h o şu n a gidiyordu. N itekim P lerre L otl İle b u lu şm alarım ızı te rtlb eden, bu gizli b u lu şm a la rın en in ce te fe r­ r u a tın ı d ü ş ü n e n , k e n d isin i k a r ş ıla , y an ve u ğ u rla y a n h ep o İdi. O âd e ta rejtsö rü m ü zd ü .

Ben, bilhassa ilk z a m a n la rd a İşin fikrî, edebi, iç tim a i ta r a fı ile a lâ k a d a r dım . P lerre L o tl’ye T ü rk k a d ın ın ın İçtim a i d u ru m u n u İzah etm ek, ona b u m evzuda b ir k ita b yazd ırm ak ga yesini b ir an bile u n u tm ıy o rd u m . «Azâ’de» n ln fik re n te k â m ü l etm iş, r u ­ h e n İncelm iş olan h e m şire le rin in acık lı vaziyetini a n lam asın ı ve a n la tm a s ı n l İstiyordum .

A ram ızdaki en h assas ve aynı z a ­ m a n d a çekingen in sa n Z e n n u r İdi. R o m an tik bir ru h u , İnce du y g u ları vardı. O labilir ki, P lerre L o tl’ye k arşı b en d en d ah a d erin h isle r beslem iştir.

G örü y o rd u m kİ, M adam Lera suali A e r iş tir m iş ve k açam ağ a sa p a ra k k en d i h isle rin i gizlem ek y o lu n u t u t m u ş tu . D edim k i:

— D em ek h issin iz edebi h a y ra n lık ­ la başladı, so n ra yavaş yavaş aşka in - k ilâb e tti.

H afifçe gülerek şöyle d ed i: — Bilm em kİ b u n u bu şekilde İ fa . de etm ek d oğru m u? İş biraz d ah a m u ğ lâk ve n a z ik tir. D iyebilirim kİ, bende ç ift şahsiyet h âsıl o lm u ştu . B u n la rd a n b iri so ğ u k k a n lılık la ko­ m edi oynayan, m uayyen b ir İçtim a î ve edebî gayeyi İstih sa l etm ek İste­ yen b ir to sa n d ı, kİ m aceram ızı d ışta n o b jek tif o larak seyrediyordu. B ir de İçim de k e n d isin i o y u n a k a p tırm ış bir ta r a f vardı. P lerre L o tl’n ln ü ç ü m ü z den en çok benim le a lâ k a d a r olduğu n u gördükçe, onda h ey eca n ın b ü y ü ­ d ü ğ ü n ü , d e rin le ştiğ in i a n lad ık ça ben de h iç beklem ediğim n e v id en b ir h e ­

yecan d u y m ağ a b a şla m ıştım . F a k a t

g arib d lr, b u lu ştu ğ u m u z g ü n lerd en , hep b ir aray a geldiğim iz z a m a n la rd a n zi­ yade, yalnızken ve m e k tu b la n m ı yaz dığım zam an o n u seviyordum . Birçok m e k tu b la rım ı gö zy aşlarım la ısla tm ı- şım dır.

Verilmek istenen hediye

M adam Léra b ird e n silk in d i ve mev

zvld eğ iştirm ek İçin b an a b ir s ü rü s u ­ aller sorm ağa b aşladı:

— P lerre L o tl’n in k ita b la rı türkçeye te rc ü m e edildi m l? B u g ü n k ü T ü rk ler k e n d isin i ta n ıy o r ve ok u y o rlar mı? T ü rk k a d ın la rı k en d isin i eskisi gibi se viyorıar mı?

Y alnız T ü rk k a d ın la rın ın değil, T ü rk e rk ek lerin in de k e n d isin i sev­ d ik le rin i söyledim Eyübdeki kahvesi n ln d alm a ziyaret edildiğini, İsta n b u l da o n u n İsm ini taşıy a n b ir cad d en in b u lu n d u ğ u n u , 1950 de d o ğ u m u n u n yü j z ü n c ü y ıld ö n ü m ü tn ü n a se b e tile ede- ! bî tö re n le r yapıldığını, T ü rk ed ib lerln ! d en m ü teşe k k il ve o n u n h â tıra s ın ı : yaşatm ayı gaye edinm iş b ir P ierre Lo­

t i C e m iy etin in m eveud o ld u ğ u n u söy ledim . H eyecanlandı:

— P lerre L otl C em iyeti; Ne g ü ­ zel! Ben cem iyetinize b ir hediye y a . pacağım .

B u n u söylerken ayağa k a lk tı ve izah e tti:

— L o ti’n in b an a verdiği im zalı port re sin i hediye edeceğim size. Biliyorsu-I n u z *ki, beni Leylâ olarak tan ıy o rd u .

Ü zerine «Leylâ h a n ım İçin» diye y a­ zılı.

M adam L é ra ’n m son sözleri ü z e r i, n e ,o z a m a n a k a d a r söze pek k a rışm a ­ m ış ve sessiz b ir dinleyici o larak o tu r m u ş olan Mr. Ju d d so n h eyecanla doğ

ru ld u :

— F a k a t M adam , o resm i b an a vâ- ; d etm em işm l idiniz? G eçen g ü n k ü z l . i y a re tlm d e , u z u n sohbetim izden sonra i resm i b an a hediye edeceğinizi söyle-

j

m ed in iz miydi? I — ö y le m i y ap tım ?

B u n u söylerken M adam Léra şa şır­ m ış ve b e d b ah t b ir h ald e idi. B ir b a . n a , bir Mr. J u d d s o n 'a bakıyordu. His «ediyordum k i b an a b ir şey söylemek d ü şü y o rd u . C em iyetim izin m e n fa a tin i k o ru m a k vazlfem dl. Aynı zam an d a se m p a tik b u ld u ğ u m ve T ü rk d o stu bildiğim Mr. J u d d s o n ’u k ırm a k istem i yo rd u m . B u n a rağm en şöyle d ed im :

— B ir Cem iyet ile b ir şa h ıs arasın d a te rc ih in iz i y apm ak d u ru m u n d a sın ız .

— F a k a t ta b iî ilk verilen sö­ z ü n h ü k m ü d a h a b ü y ü k tü r, diyerek, m ağ lû b ve m a h z u n y erin e o tu rd u .

B ir n e tic e elde etm ek ten ziyade k a ­ d ın ı teselli etm ek m ak sad ile dedim k i:

— Ş im dilik p o rtre y i Mr. Ju d d s o n ’a verirsiniz de, ileride o n u belki kendisi İsta n b u ld a k i P ierre L oti Cem iyetine bağışlar.

A m erikalı beklem ediğim şu cevabı verdi:

— E lb e tte, elbette.

Ayrılırken

Bu esnada M adam L e ra ’ya b ir m isa f ir g eld i: K endisi gibi yaşlı b ir k ad ın , M evzudan m evzua geçilerek, O sm anlI sa ray ın d a rol oynam ış o lan b ir F ra n sız k a d ın ın d a n , Aim éee D ubuç de R l . i very’d en söz açıld ı. Ben a r tık konuş” maj-a pek iştira k e tm iy o rd u m , b ir az so n ra .m üsaadesini isteyeceğim iz M a­ dam L éra’yi, P ierre L o tl’n ln sevmiş i old» £ u bu k a d ın ı seyrediyordum . Ha 1 vaya b ak arak k onuşm ası ve d u d a k la . rm d a k l daim î h a fif teb essü m ona baş ka âlem lere m en su b m u ş gibi b ir hal veriyordu. B u k a d ın ın h e r h an g i bir vaziyette âdî m a k sa d la r ve ç irk in m ü lâh a z a la rla h a re k e t e tm iş olm ası im -

i

k ân sızd ı. Iç âlem i güzel h â tır a la r ve ; güzel h islerle d olu İdi, K ita b ın d a m u I hak!cak ki doğruyu söylem işti. Ve bir | d en d erin , sa rsılm a z b ir k a n a a t h a ­ lin d e şu d ü şü n c e k afam d a y er e tt i : ; Biz T ü rk le r «Les D ésenchantées:) rom a n ın ı bu k ad ın a m ed y u n u z. P ierre L oti b u edebiyat ve İçtim a iy a t m erak lısı bu ro m a n tik r u h la , bu T ü rk 1ère v u rg u n k a d ın ı ta n ım ış olm asay J J f karşI ° Igun ç a ğ ın ın b ü tü n h ¿ T * ' “ ve d erlnliğlle aşka benzer h s duy».nasaydı ,o ro m a n ın ı şü p - heslz y azm ayacaktı.

h â tlra o larak İm zasını al m ak İstedim . Y anım da bir P ierre Lo t sergisine a-ld K atalog vardı. B u n u n bir sahlfeslne, havaya bakm ağa de­ vam ederek, çok o k u n a k lı b ir şekil­ de» D Jenane» diye im zasın ı a ttı

B u görüşm em izden İki üç ay so n ra " i " “ _ k a p a m a

_ - ---b a l c ı m ı K i

o d u g u n u çok geç, an cak 1956 sc n m son ay ların d a h a b e r aldım , i d işin e heykel dikilm eğe lâyik T ü rk d o stu idi, diye d ü şü n d ü m .

Ve şu a n d a k e n d i k en d im e ş d iy o ru m : H aydi heykeli b ir ta b ırak alım , acaba İ s ta n b u lu n küçül so k a ğ ın a T ü rk le re İyilik e to ıiş ı b u büy ü k k a d ın ın h â tıra sın a ba dem ez m iyiz? Meselâ P lerre Lotl deslne en y a k ın so k a k lard an bi «Cenan sokağı» ism i verilerek, ml m iz ln k ad irşin aslığ ı İzh ar edile m l?

Kişisel Arşivlerde İstanbul Belleği Taha Toros Arşivi

Referanslar

Benzer Belgeler

S İV A S , — Mustafa Kemal Paşa'nın Am asya ya hareketinden kı­ sa zaman sonra birden gizli faaliyetlerini arttıran Hürriyet İtilâfçılar, önceki gece,

Konya Büyükşehir Belediyesi, Konya İl Kültür Müdürlüğü ve Konya İl Milli Eğitim Müdürlüğü’nün yapmış olduğu etkin işbirliği sayesinde kütüphanelere her

Ondan hususî ders alanlar da vardı. Bu gençlerden bazıları, günün birinde eve girer girmez ne görsünler? Sofada camekanııı buzlu cam ian, tavana kadar

Mşıseı arşivlerde ıstanouı ueııegı Taha

1981’den bu yana TMDK’da sözleşmeli olarak çalışan, Türk müziği ve ney dersleri veren Niyazi Sayın, sonradan Nefesli Sazlar Bölümü.. Başkanlığı’na

Rumelihisarma gömülmeyi isteyen şairin cenazesi bu­ gün öğle namazını müteakip Fatih Ca­ miinden merasimle alınıp ebedî istirahat- gâhına

evlilik olayı ve tiyatro birlikte çok gü­ zel yürür... Fakat eşiniz

aeruginosa sufllar›nda ticarsilin-klavulanik aside karfl› istatistiksel olarak anlaml› düzeyde direnç geliflmifl oldu¤u görüldü (p<0.001).. Hastanelerde