Gülriz Sururi, genç kalmanın ve güzelliğin sırrını “ yaşamı sevmekte” buluyor. (Fotoğraflar: MEHMET AKİF)
Ünlü tiyatro oyuncusu Gülriz Sururi, mesleğini anlattı
Tiyatroculuk...
P atro n sözcüğü ile bağdaşmayan tek iş tiyatro patronluğudur. En çok siz çalışırsınız. Artı bütün borçlan, bütün sorumlulukları yüklenirsiniz. Gece uykularınız kaçar. Fakat ertesi gün en iyi yine siz olmalısınız.. Buna karşılık iyi bir tiyatro oyuncusu kadar para kazandınız mı şanslısınız demektir.. Evlilik olayı tiyatroyla birlikte çok güzel yürür. Fakat eşiniz de tiyatrocuysa, aksi halde zor bir şey.
— Gülriz Hanım, biliyorsunuz bu konuşma aşağı yukarı üç yıllık bir gecikme ile yapılıyor. Üç yıldan beri sizinle buluşmaya uğraşıyoruz olmuyor.. Bunda biraz sizin kaçışınızın da ro lü olduğunu sanıyorum. Neden kaçıyorsunuz? — Çok basit.. Bir gün karşı karşıya geldiği miz zaman bana Lihtenştayn'ın başkentini so rarsınız.. Ben de cevap veremem, kalırım diye.. Sonra ne bileyim., falanca dönemdeki bakan larımızı sorarsınız gene bilemem diye korktum.. Bu yüzden kaçtım..
— Öyleyse ilk sorumu sorayım: Lihtenştayn’- ın başkenti neresidir? Gülriz Hanım sizinle ko nuşmaya tiyatrodan başlamak farz gibi bir şey.. Sanırım tiyatroya başlayalı anımsayamayaca- ğınız kadar çok oluyor..
— Çok oluyor.. Özgeçmişimi soracaksanız eğer çok oluyor.. Bir de ben anılarımı yazdığım dan galiba., hepsi biliniyor. Saklayacak bir şey kalmıyor. Ama ben gene inatla bu “ çok oluyor” sorunuza cevap vermeyeceğim. Seneleri falan çıkarmak isteyeceğinizi sanıyorum. Onlara de ğinmeden devam edelim..
— Aslında yanılıyorsunuz. Seneleri sorma yacaktım. Ayrıca siz malum., televizyonda gü zellik ve gençlik öğütleri veriyorsunuz hanımlara.. Bir korkunuz olmasa gerek..
— Evet nasıl genç ve güzel kalınır diyorum kadınlara.. Onun için çıkartmayacaksınız işte yaşımı. Ne de olsa kıyıdan köşeden gazeteci sayılırım. Beni biraz kollamanız gerek.. Mes lektaşız yani...
YAZMAKTAN HOŞLANIYORUM_________
— Evet bir gazetede yazılar yazıyorsunuz.. Bizim sahaya iyice el attınız. Nasıl buluyorsu nuz BabIali’yi.. Ç o k çekici yanları da var.. Başkasının adına ağlıyorsunuz. Bu ne büyük mutluluktur. Kendi adınıza gülmek iyi, ama başkası adına ağlamak daha iyi..
— Vallahi pek iyi bilmiyorum BabIali’yi.. Yaz maya gelince tabii işin şakası.. Ama yazmak tan çok hoşlandığım kesin.. Yani tiyatro dışında en çok hoşuma giden şey.. En çok mutlu eden şey yazmaktır. Anılarla başladı bu. Devamını da yazacağım, ama çizmeden yukarı çıkmak istemiyorum. Yanioturup roman yazmayaca ğım...
— Gülriz Hanım biraz tiyatro üzerine konu şalım.. Tiyatrocular nasıl insanlardır diye sora yım size..
— Tiyatrocular dünyanın en disiplinli,' en öz verili insanlarıdır.. Ama iyi tiyatrocular böyle- dir.. Çünkü böyle değilse zaten iyi tiyatrocu olamaz. Herkes bize der ki ‘Oh ne rahatsınız.. İki saat oynuyorsunuz. Sonra kah, kah, kih, kih.. Bir sürü boş zaman.’ Ama o iki saat için bir ömür veriyorsunuz. Sabah erken kalkıyor sunuz.. Gece kaçta yatarsanız yatın.. Çünkü prova vardır.. Tiyatronun işleri ile akşama ka dar uğraşırsınız. İcabında matine - suare oy narsınız ve geçe yorgun argın eve geldiğinizde bir kadeh içki. İkinciyi içmeye inanın haliniz ol maz.. İş on ikide bitmiştir.. İkide yatabilmişsi- nizdir.. Sabah dokuzda yine ayaktasınızdır. Bu arada devamlı disiplin içinde., şişmanlamama nız lazım.. İçki içemezsiniz.. Buzluysa sesiniz bozulur.. Sigara içmemelisiniz ve bütün bun lara karşın çok iyi bir hayat da yaşatmaz insana...
— Maddi durum nedir tiyatroda.. Ben bunu size bir tiyatro patronu olarak soruyorum..
— Sadece gülünçtür.. Donkişotluktur.. He le tiyatro patronluğu yapmak ki, patron sözcü ğüyle bağdaşmayan tek iş tiyatro patronluğudur belki..
EN BÜYÜK EMEKÇİ ~
—- Kazanç açısından mı?
— Şimdi bakin şöyle.. Emekçisiniz.. Hem de en büyük emekçisiniz.. Yani fabrika patronu gi bi yazıhanede iş bağlamıyorsunuz..
—tHatta en çok siz çalışıyorsunuz galiba.. — En çok siz çalışıyorsunuz. Makinenin ba şındaki işçinin üstünde çalışıyorsunuz.. Artı bü tün borçları, bütün sorum lulukları yükleniyorsunuz. Gece uykularınız kaçıyor. Fa kat ertesi gün en iyi, en üstün performansı gös termek durumunda olan yine sîzsiniz ve sonuçta iyi bir tiyatro oyuncusu kadar para
ka-Donkisotluk
9zandınız mı yine şanslısınız demektir. Bu na sıl patronluk böyle değil mi?
— Fakat şimdi bilet fiyatları serbest bırakıl dı.. Biraz rahatlayacaksınız sanıyorum.
— İnanır mısınız.. Bu da en kötü zamanda yapıldı. Bu enflasyon zinciri içinde fiyatlar ser best bırakıldı. Evvelden deli olurduk biraz yük sek bir tarife almak için, vermezlerdi.. Bugün ben üç bin lira desem kim gelebilir. Bu bir arz- talep meselesi.. Almak kabiliyeti yoksa ben is tersem beşbin liraya bilet satamam ki.. Yani milletin bilet alacak gücü kalmadığı zaman fi yatlar serbest bırakıldı..
BU NE SEVGİ... BU NE ISTIRAP
— O zaman Gülriz Hanım, gördüğüm kada rıyla tiyatroculuk büyük bir ıstırap oluyor..
— Bu ıstıraba niye katlanıyorsunuz diyecek siniz.. Şunun için katlanıyoruz.. Çünkü mesle ğimiz aynı zamanda o kadar cazip, çekici, çarpıcı ki.. Bir hayat içinde bir sürü yeni hayat lar yaratıyorsunuz ve yaşıyorsunuz.. Başkası nın adına ağlıyorsunuz.. Bu ne büyük mutluluktur.. Kendi adınıza gülmek iyi, ama başkasının adına ağlamak daha iyi..
— Bunu söyleyince aklıma geldi.. Sahnede bu kadar kolay nasıl ağlanır.
— Bu bir teknik meselesi..
— Galiba eski bir anıyı hatırlayıp ağlanırmış... Böyle duymuştum.
— Hayır bence bir teknik meselesi... Yoga gibi bir şey benim tekniğim. Metabolizmamı şartlandırıyorum.. Kaldırım Serçesi’nden bir ör nek vereyim. Mesela Cerdan’ın ölüm haberini alıyorum. Bir havaalanı olarak düşünüyoruz sahneyi.. Geriye doğru yürüyorum müzikle bir likte.. Bir pancur vardı ve ben pancuru bir, iki, üç, dört, beş, altı diye sayarak geliyordum. Al tıncı da ağlıyordum.. O oyunda bunu bulmuş tum kendime.. Yani şartlandırıyorsunuz kendinizi.. Şartlı refleks oluyor.. O pancura ge lince ağlıyorsunuz..
TİYATRO VE EVLİLİK
— Bu gerçekten enteresan.. Şimdi izninizle evlilik üzerine bir soru soracağım Gülriz Ha nım.. Evlilik ve tiyatro birlikte yürümüyor galiba..
— Yoo.. evlilik olayı ve tiyatro birlikte çok gü zel yürür.. Fakat eşiniz de tiyatrocuysa.. Aksi halde zor bir şey..
— Sizin eşiniz de tiyatrocuydu ama yü rümedi..
— Yirmi beş sene yürüdü.. Yirmi beş sene sonra boşandıksa bu yürümedi demek de ğildir..
— Sonu iyi gelmedi demek istiyorum.. — Ama çok uyumlu bir evlilik olmasaydı yir mi dört yıl devam edebilir miydi?
— Mümkün değil.. Bazı nedenlerle bitmesi gerekti, ama bitmesi bir şeyin iyi yaşanmamış olduğuna işaret etmez..
— Ayrıldıktan sonra da birlikte çalışmayı sür dürüyorsunuz Engin Cezzar’ la.. Bu zor olmu yor mu?
— Evet bir buçuk yıl oldu boşanalı, ama hiç ayrılmadık. Ortaklığımız, tiyatromuz devam et ti.. Dostluğumuz da devam ediyor.. Sadece ev liliğimiz ve evlerimiz ayrı.. Ama arkadaşız..
GÜZELLİĞİN SIRLARI__________________
— Son olarak Gülriz Hanım.. Güzelliğin sır larını hanımlara anlatıyorsunuz.. Bir de bize an latır mısınız?
— Ben güzelliğin değil de yaşamanın sırla rını biliyorum belki.. Hayatı seviyorum.. Ben ce güzelliğin de sırrı bu.. Kendisiyle ilgili olan her kadının güzel olacağına inanıyorum.. Gü zellik nedir ki zaten., ve doğanın verdiği üzeri ne siz ne ekleyebilirsiniz.. Ama akılcı davranış doğanın verdikleri arasında işinize geleni ön plana çıkarmaktır.. “ Hayatı sevmek” diyorum hep.. Tek başıma yemek,yerken bile soframa çiçek koyan bir insanım.. İnsanlarla alışverişim var.. Hayatı hiç bitmeyecekmiş gibi uzun ve her an ölebilirim gibi kısa düşünüyorum. Ve bütün gücümle mutlu olmak istiyorum.. Bir de şunu seviyorum: Hep bir amacımın olmasını.. Benim için bu iyi tiyatro yapmak oluyor.
TİYATROCUNUN YAZI KIŞI_______ _
— Peki Gülriz Hanım kışın tiyatro ile uğraşı yorsunuz, yazın ne yaparsınız?
— Bir ara tiyatroya ara verdiğimiz dönemde teknede yaşadık. Yıllarca yazları teknede geç ti.. Sonra Bodrum’da bir ev yapmak için üç yaz uğraştık. Ev bittikten sonra ben tiyatroya dön meye karar verdim ve şimdi eve gidecek vakit bulamıyorum.. Yılda bir buçuk ay istirahatım var.. Bu yaz “ Halide” yüzünden onu da ya pamadık..
— Mesela şimdi gidebilirsiniz...
— Şimdi gitsem.. Bir ayım var önümde.. Evin öyle sorunları var ki, on günde ancak açılır.. Bu rasını yazmayın sakın.. Bir de tabii konuklar ge liyor.. Bu bir ayın onbeş gününü de servisle geçireceğimi bildiğimden gitmesem diye dü şündüm.. Bunu aman yazmayın sakın..
— Olur yazmam.. Bodrum’da İçkİ vaziyetle ri nasıl?
— İyi değil.. Ben bir, bilemediniz iki kadeh içerim akşamları.. Hepsi odur..
— Bodrum’da içki içmeden de yaşanabiliyor mu?
— Ben yaşıyorum. Çünkü ben Bodrum’u Bodrum diye seçmişlerden değilim. Vaktiyle teknemiz varken çok güzel bir liman diye seçtik..
İstanbul Şehir Üniversitesi Kütüphanesi Taha Toros Arşivi