• Sonuç bulunamadı

Dört kutsal kitap ve yaratılış felsefesi çerçevesinde, fütüvvet devri ve ahilik teşkilatından günümüze etik: muhasebe etik kuralları açısından karşılaştırmalı bir analiz

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Dört kutsal kitap ve yaratılış felsefesi çerçevesinde, fütüvvet devri ve ahilik teşkilatından günümüze etik: muhasebe etik kuralları açısından karşılaştırmalı bir analiz"

Copied!
131
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

1

T.C.

SELÇUK ÜNĠVERSĠTESĠ

SOSYAL BĠLĠMLER ENSTĠTÜSÜ

ĠġLETME ANA BĠLĠM DALI

MUHASEBE VE FĠNANSMAN BĠLĠM DALI

DÖRT KUTSAL KĠTAP VE YARATILIġ FELSEFESĠ

ÇERÇEVESĠNDE, FÜTÜVVET DEVRĠ VE AHĠLĠK

TEġKĠLATINDAN GÜNÜMÜZE ETĠK: MUHASEBE ETĠK

KURALLARI AÇISINDAN KARġILAġTIRMALI BĠRANALĠZ.

YÜKSEK LĠSANS TEZĠ

Hazırlayan

Müveddet KONUġKAN

154227031021

DanıĢman:

Doç. Dr. Muhammet BEZĠRCĠ

(2)

i Onay

Selçuk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü‟nün 154227031021 numaralı Yüksek Lisans öğrencisi “Müveddet KONUġKAN BAYRAKTAR”, ilgili yönetmeliklerin belirlediği gerekli tüm Ģartları yerine getirdikten sonra hazırladığı “DÖRT KUTSAL KĠTAP VE YARATILIġ FELSEFESĠ ÇERÇEVESĠNDE, FÜTÜVVET DEVRĠ VE AHĠLĠK

TEġKĠLATINDAN GÜNÜMÜZE ETĠK: MUHASEBE ETĠK KURALLARI

AÇISINDAN KARġILAġTIRMALI BĠR ANALĠZ.” baĢlıklı tezini, aĢağıda imzaları olan jüri önünde baĢarı ile sunmuĢtur.

Tez DanıĢmanı: Doç. Dr. Muhammet BEZĠRCĠ

Jüri Üyeleri :………..

(3)

ii

Etik

T.C.

SELÇUK ÜNĠVERSĠTESĠ Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürlüğü

BĠLĠMSEL ETĠK SAYFASI

Yüksek Lisans Tezi olarak sunduğum; “DÖRT KUTSAL KĠTAP VE YARATILIġ FELSEFESĠ ÇERÇEVESĠNDE, FÜTÜVVET DEVRĠ VE AHĠLĠK TEġKĠLATINDAN

GÜNÜMÜZE ETĠK: MUHASEBE ETĠK KURALLARI AÇISINDAN

KARġILAġTIRMALI BĠR ANALĠZ.” Ġsimli çalıĢmamın benim tarafımdan, akademik etik kurallara aykırı düĢecek bir yardıma baĢvurmaksızın yazıldığını, yararlandığım tüm kaynakların kaynakçada gösterilenlerden oluĢtuğunu ve bu kaynaklara gönderme yapılarak yararlanılmıĢ olduğunu onurumla doğrularım.

Tarih

(4)

iii ÖNSÖZ

Bu Yüksek Lisans Tez çalıĢmasında; etik değerler; insanlık tarihinden günümüze kadar taranmıĢ; kutsal kitaplardaki etik değerler; felsefe bilimcilerin görüĢleri, Ġslami toplumlardaki fütüvvet teĢkilatının etik kuralları, Anadolu‟da kurulan Ahilik TeĢkilatı içindeki etik kurallar ve Uluslar arası birçok ülkeye rehberlik eden Uluslar arası Muhasebeciler Federasyonu‟nun (IFAC) etik kriterleri ortaya konulmuĢ ve sonuçta etik değerlerin genel bir analizi yapılmıĢtır.

Tez çalıĢma sürecinde emeği geçen, geniĢ ufku ile daha önce çalıĢılmamıĢ bir konuda tez yazmama vesile olan, düĢünceleri ve önerileri ile beni yönlendiren; insani ve ahlaki değerleri ile de örnek edindiğim; DanıĢmanım Saygıdeğer Hocam Doç. Dr. Muhammet BEZĠRCĠ‟ ye, teĢekkürlerimi sunuyorum.

(5)

iv ĠÇĠNDEKĠLER

ÖNSÖZ ... iii

TABLO LĠSTESĠ ... vii

KISALTMALAR ... viii

ÖZET ... ix

ABSTRACT ... x

GĠRĠġ ... 1

BĠRĠNCĠ BÖLÜM ETĠK VE TEMEL KONULAR 1. ETĠK NEDĠR ... 3

1.1. Etik Ahlak ĠliĢkisi ... 4

1.2. Etik Erdem ĠliĢkisi ... 5

1.3. Etik ĠĢ Ahlakı ĠliĢkisi ... 6

1.3.1. ÇalıĢma Ahlakı ... 7

1.3.2. Meslek Ahlakı ... 7

1.3.3. ĠĢletmecilik Ahlakı ... 7

1.4. Etik Kavramının Tarihsel Süreci ... 7

1.4.1. Etik Kuralların Ġnsanlık Tarihindeki Yeri ... 8

1.4.2. Etik Kuralların Dinler Tarihindeki Yeri ... 9

1.4.3. Budizm Etiği ... 10

1.4.4.Yahudi Etiği ... 11

1.4.5.Hıristiyan Etiği ... 11

1.4.6. Ġslam Etiği ... 12

1.4.7. Etik Kuralların Felsefe Tarihindeki Yeri ... 14

1.5. Etik-Toplum ĠliĢkisi ... 16

1.5.1. Etik DavranıĢların Toplumsal Temelini OluĢturan Etkenler ... 16

1.5.2. Kültür ... 17 1.5.3. Değer ... 17 1.5.4. Norm ... 17 1.5.5. Gelenek ... 17 1.5.6. Görenek ... 18 1.5.7. Hukuk Kuralları ... 18

1.5.8. Genel Etik Kurallar ... 18

1.5.9.Etik Sistemler ... 22

(6)

v

1.5.9.2. Kural Etiği ... 23

1.5.9.3. Toplumsal SözleĢme Etiği ... 23

1.5.9.4. KiĢisel Etik... 23

1.5.9.5. Sosyal YaĢam Etiği ... 24

1.5.10. Etik Kurallara Uygun DavranıĢın Sonuçları ... 24

1.5.11. Etik DıĢı DavranıĢların Nedenleri ... 24

1.5.11.1. KiĢiye ĠliĢkin Etmenler ... 25

1.5.11.2. Eyleme ĠliĢkin Etmenler ... 25

1.5.11.3. Kuruma ĠliĢkin Etmenler ... 25

1.5.11.4. Çevreye ĠliĢkin Etmenler ... 25

1.5.12. Etik DıĢı DavranıĢın Sonuçları ... 26

1.5.12.1. Etik DıĢı DavranıĢların Bireysel Sonuçları ... 26

1.5.12.2. Etik DıĢı DavranıĢların Kurumsal Sonuçları ... 26

1.5.12.3. Etik DıĢı DavranıĢların Toplumsal Sonuçları ... 26

1.6. Felsefi YaklaĢımlar Açısından Etik ... 27

1.6.1. Sokrates‟in Etik Kurallara Temel TeĢkil Eden GörüĢleri ... 27

1.6.2. Platon‟un Etik Ġle Ġlgili GörüĢleri ... 28

1.6.3. Aristoteles‟in Etik Ġle Ġlgili GörüĢleri ... 30

1.6.4.Aristoteles‟in Orta Öğretisi ... 30

1.6.5. Aristippos ve Krene Ahlakı... 31

1.6.6. Epikuros ve Hedonizm ... 31

1.6.7. Ġslam Felsefecilerinin Etik GörüĢleri ... 32

1.6.7.1. El Kindi(801-873) ... 33

1.6.7.2. Ebu Bekir Razi (865-925) ... 34

1.6.7.3. Farabi(870-950) ... 35

1.6.7.4. Yunus Emre(1240-1320) ... 36

ĠKĠNCĠ BÖLÜM DĠN- ETĠK ANALĠZĠ 2. DÖRT KUTSAL KĠTAB’A GÖRE ETĠK DAVRANIġLAR ... 38

2.1.Tevrat‟ta ki Etik DavranıĢlar Ġle Ġlgili Açıklamalar ... 38

2.2. Zebur‟a Göre Etik DavranıĢlar Ve Örnekleri ... 50

2.3. Ġncil‟e Göre Etik DavranıĢlar Ve Örnekleri ... 62

(7)

vi ÜÇÜNCÜ BÖLÜM

FÜTÜVVET, AHĠLĠK TEġKĠLATI VE GÜNÜMÜZ IFAC KRĠTERLERĠNDE ETĠĞĠN YERĠ

3. FÜTÜVVET TEġKĠLATI ... 90

3.1. Fütüvvet TeĢkilatının DüĢünce Felsefesi: ... 91

3.2. Ahilik TeĢkilatı ... 94

3.3.Günümüz Muhasebe Meslek Etiği Açısından Ifac Etik Kriterleri ... 103

3.3.1.IFAC Genel Etik Kuralları ... 104

3.3.2. Muhasebe ĠĢ dünyasında Görülen Etik DıĢı DavranıĢlara Dünyadan Örnekler ... 105

4. ZEBUR, TEVRAT, ĠNCĠL, KURAN-I KERĠM, FÜTÜVVET TEġKĠLATI, AHĠLĠK TEġKĠLATI VE IFAC KRĠTERLERĠ ĠÇERĠSĠNDEKĠ ETĠK KURALLARIN TABLO ĠLE GÖSTERĠMĠ ... 107

4.1. Tablonun Yorumlanması ... 109

SONUÇ ve DEĞERLENDĠRME ... 112

KAYNAKÇA ... 115

(8)

vii TABLO LĠSTESĠ

Tablo 6.1.Tevrat, Zebur, Ġncil, Kuran-ı Kerim, Fütüvvet TeĢkilatı, Ahilik TeĢkilatı ve

(9)

viii KISALTMALAR

IESBA: Uluslararası Etik Standartlar Kurulu (International Ethical Standards Board)

IFAC: Uluslararası Muhasebeciler Derneği(International Federation of Accountants)

MEB: Milli Eğitim Bakanlığı TDK: Türk Dil Kurumu

TÜRMOB: Türkiye Serbest Muhasebeci Mali MüĢavirler ve Yeminli Mali MüĢavirler Odaları Birliği

(10)

ix ÖZET

Dünyanın globalleĢerek küçük bir kasaba halini aldığı ve bilginin ulaĢılabilirliğinin arttığı, fakat bireye ulaĢmanın zorlaĢtığı günümüzde; insan da artık yalnızca bir üretim faktörü olmaktan çıkmıĢtır. Toplumların ve kurumların insanı; düĢünen, hisseden, üreten, keĢfeden, maddi ve manevi yönü olan sosyal bir varlık olarak ele alması; iĢ yaĢantısında erdemli kabul edilen ve etik sayılan tutumların yaygınlaĢtırılması açısından ivme kazandıracaktır. Etik kuralları benimsemiĢ, diğer meslek mensupları ile ortak ahlaki değerleri paylaĢan, bu kurallara uymaktan imtina etmeyen, ahlakı; bir felsefe olarak da iĢ yaĢantısına geçirebilen bir meslek mensubu; kendinin, iĢverenin, devletin, toplumun, müĢterinin, kısacası; tüm meslek paydaĢlarının ortak refahını sağlamıĢ olur. Bu döngü ve sistem bir kere kurulduktan sonra oluĢturulan bu halkada kendisinin de var olduğu meslek mensubu; kendi refahını da dolaylı olarak sağlamıĢ olacaktır. Meslek etiği bu açıdan bir mesleğin en vazgeçilmez niteliksel özelliğidir ve meslek etiği eğitimi de tüm meslekler için gün geçtikçe daha büyük bir öneme sahip olmaktadır. Etik ve Etik eğitimi günümüzde hala hak ettiği noktada değildir. Bu çalıĢmada; insanlığın var olduğu düĢünülen yüzyıllardan bu yana; toplumların, sosyal, kültürel, ekonomik ve daha birçok yönüne etki etmiĢ, batıdan doğuya tüm insanlar tarafından kabul görmüĢ ve rehber kabul edilmiĢ, dört büyük kitap olan; Tevrat, Zebur, Ġncil ve Kuran‟da ki; insan doğasında olması gereken etik davranıĢlar ile bu etik davranıĢların insanlara nasıl kazandırıldığı, insanlara etik konusunda nasıl rehberlik edildiği ile ilgili açıklamalar ortaya konulacaktır. Ayrıca batı felsefesinin baĢlangıç noktasını oluĢturan ve daha sonra doğuda Ġslam felsefesine de kaynak olan Sokrates, Platon ve Aristoteles gibi idealist düĢünürlerin ve Ġslam Felsefecilerinin de kendi felsefelerinin teolojik boyutunda savundukları erdem ve etik ile ilgili görüĢleri açıklanacaktır. Anadolu‟da yaĢanan fütüvvet devri ve bu devri iĢ ahlakı konusunda takip eden ahilik teĢkilatı içerisindeki kural ve prensiplerin eğitimsel yönü ile ilgili tespitler yapılacaktır. Son olarak geçmiĢten günümüze var olan erdem ve etik davranıĢ ile ilgili bu kaynaklardaki açıklamalar ile IFAC ve günümüz muhasebe meslek etiğinin karĢılaĢtırmalı bir analizi yapılacak; meslek etiği ve etik eğitimine katkı sağlanmaya çalıĢılacaktır.

Anahtar Kelimeler: Meslek Etiği, Din-Etik ĠliĢkisi, Kutsal Kitaplara Göre Etik, Fütüvvet ve Etik, Ahilik ve Etik, Etik Eğitimi, Günümüz Meslek Etiği-IFAC Kriterleri

(11)

x ABSTRACT

In our age when the world became a small town by globalization, access to information improved but access to individuals got harder, human is not only a production factor anymore. Societies' and organizations' considering human as a thinking, feeling, producing and exploring social being with material and spiritual aspects will accelerate regarding popularization of the approaches deemed to be virtuous and ethical in business life. A member of a profession who has adopted ethical rules, shares common moral values with other members of the profession, does not abstain from caring for these rules and has accepted ethic rules in also business life as a philosophy will ensure welfare of himself, employer, state, society, and customer in short all stakeholders of the profession. Once this cycle and system is established, the member of profession who is also covered by this circle will also indirectly ensure his welfare. In this regard, Occupational ethics are the most indispensable property of a profession and occupational ethic training begins to have a greater significance for all professions gradually. Ethic and ethic training do not occupy the place they deserve in our age. In this study; explanations of the four holy books, the Torah, Psalm, Bible and Holy Quran, which have affected social, cultural, economic and other aspects of the societies and been accepted and considered as a guide by all people from west to the east as from the centuries in which the humanity is considered to exist, on ethical behaviors required to affect human nature as well as how these ethic behavior are imposed on the people and how they are guided for ethical values will be revealed. Moreover, the ideas of idealistic thinkers such as Socrates, Plato and Aristotle, who forms the point of beginning for the western philosophy and then became the source of eastern Islamic philosophy, as well as Islamic philosophers about virtue and ethic which they defended in theological aspect of their philosophies. Observations will be made on training aspect of the rules and principles of the age of Turkish Islamic Guild in Anatolia and the organization of the Turkish Islamic Guild following this age for work ethic. Finally, the explanations in these resources about virtue and ethical behavior from past to nowadays and IFAC and contemporary ethic of the profession of accounting will be comparatively analyzed and I will try to contribute in occupational ethics and ethics training.

Key Words: Occupational Ethics, Religion-Ethic Relation, Ethic in Holy Books, Turkish Islamic Guild and Ethic, Organization of Turkish Islamic Guild and ethic, Ethics Training, Contemporary Occupational Ethics -IFAC Criteria

(12)

1 GĠRĠġ:

Etik; yüzyıllarca toplumlara yön veren tüm otoritelerin belli kurallar çerçevesinde üzerinde çalıĢtığı ve üzerinde çalıĢılan bu kurallar sayesinde bireysel ahlaki yapının da anlamlandırılmaya çalıĢıldığı bir disiplindir. Ġnsanlığın var olduğu düĢünülen tarihlerden bu yana, önce kutsal kitaplardaki bağlayıcı kurallar sayesinde dinin, etik konularla ilgilenen ve teolojik konularda da çalıĢmalar yapan felsefeciler ile felsefenin, doğu toplumlarından batı toplumlarına tüm bürokratik yapıların da kapsamı içerisinde yerini almıĢ ve bu yapılar tarafından her zaman korunmuĢ olması etik disiplininin önemini vurgulamaktadır.

Ahlak; toplumun geneli için iyi sonuçlar ortaya koyan, doğru ve yanlıĢın ayrımının yapılabildiği, doğrunun seçilmesine yönlendiren, dürüst ve erdemli bir yaĢantı için uyulması gereken kurallar bütünüdür. Etik ise; tüm bu kuralların teorik ve kavramsal disiplinidir. ġöyle ki Etik; doğrunun ve yanlıĢın ne olduğu, iyi ve kötü ayrımının nasıl yapılacağı sorularına kavramsal cevap arayan felsefi bir disiplindir.

Ahlak; sağlıklı bir cemiyet hayatı oluĢması açısından oldukça önemlidir. Toplumsal güven, toplumsal huzur, toplumsal adalet, toplumsal mutluluk ve dolayısı ile toplumsal kalkınmanın vazgeçilmez parçası olan ahlak; iĢ yaĢantısının da olmazsa olmazları arasındadır.

Ahlak anlayıĢından bahsedilecek her konuda inanç sistemlerinin iĢleyiĢlerine de değinmek gerekmektedir. Ġnsan hem maddi hem de manevi yapıya sahip iki yönlü bir varlıktır. Her iki yönünde de itidal sağlanamazsa yani ki denge kurulamaz ise insanda hedeflenen mükemmel modele ulaĢılması mümkün değildir. Ġnsanın manevi yapısını inanç ve ahlak oluĢturur. Dolayısı ile ahlak insanın manevi boyutu ile doğrudan alakalıdır. Eğer insanın manevi boyutu göz ardı edilirse, iĢi konusunda ne kadar ehil olursa olsun; o insanın bulunduğu cemiyet hayatında tahribat kaçınılmazdır. Günümüzde de iĢ hayatında sıkça karĢılaĢılan liyakatsizlik, adam kayırma, yolsuzluk, rüĢvet, yalan, hırsızlık, hile gibi olumsuzluklar; meslek ahlakının meslek mensuplarına kazandırılamamıĢ olmasından kaynaklanmaktadır. Bu problemlerle mücadele edebilmenin tek yolu kurum ve kuruluĢlarca belirlenen temel ahlaki ilkeler vasıtası ile meslek mensuplarının hem maddi hem de manevi yetkinliklerinin sağlanması ve Etik Eğitimine gereken önemin verilmesidir. Henüz insanlığın ilk var edildiği dönemlerde bile din vasıtası ile etik davranıĢlar ortaya konulmuĢ ve bazı yaptırımlar ile normlara dönüĢtürülmüĢtür. Dini açıdan; Hz. Âdem‟e (a.s.)kadar uzanan etik kurallar ve etik eğitiminin geçmiĢi oldukça köklüdür. Anadolu‟da

(13)

2 da Fütüvvet ve Ahilik teĢkilatlarında sireten terbiye edilmiĢ kiĢiler mesleki açıdan da hedeflenen mükemmelliğe ulaĢmaları için meslek konusunda ehil kiĢilerce yetiĢtirilmekte idiler. IFAC kriterleri içerisindeki, dürüstlük, tarafsızlık, mesleki yeterlilik ve gerekli özen, gizlilik, mesleki davranıĢ gibi etik kurallar ile dini otoritelerin ve felsefe tarihinde de sistemli olarak Sokrat‟a kadar uzanan etik kuramların arasındaki tutarlılık dikkat çekicidir. Özellikle kutsal kitaplar; günümüzde kabul görmüĢ etik kuralları kapsadığı gibi bu etik kuralların dıĢında da erdemli yaĢam ve etik davranıĢı teĢvik edici birçok emir ve nehiyler ortaya koymaktadır. Tüm bu kutsal kitapların, orta çağa kadar uzanan idealist felsefecilerin, Anadolu‟da Fütüvvet ve Ahilik TeĢkilatlarının sürekli olarak üzerinde durdukları ve toplumun genelinde bir yaĢantı haline getirmeye çalıĢtıkları bu kadar etik kuralın olması Etik disiplininin toplum açısından önemini ortaya koymaktadır.

(14)

3 BĠRĠNCĠ BÖLÜM

ETĠK VE TEMEL KONULAR 1. ETĠK NEDĠR?

Etik sözcüğü köken olarak eski Yunanca bir sözcük olan ethos sözcüğünden gelir. Bu sözcüğün kökeni olan ethika sözcüğü, ethos sözcüğünün çoğulu olan “ethe‟ye iliĢkin konular” anlamına gelmektedir. Ethe‟nin tekili olan ethos sözcüğü de karakter, huy anlamına gelmektedir. Daha sonra Batı dillerinde bir felsefe disiplininin adı olması, tekil olarak kullanılan ethos sözcüğündeki „karakter‟ anlamına dayanmaktadır Kökeninde karakter, huy anlamını taĢıyan „etik‟ sözcüğü aslında kiĢiye bağlı, kiĢi ile ilgili bir durumu, kiĢiye özgü bir yanı ifade etmektedir(Ġyi,2012: 5). Bu anlamda bir kiĢinin ethos ‟undan, yani “ahlaksal karakteri” inden söz edildiğinde, bundan ahlaksal bakımdan o kiĢiyi o kiĢi yapan niteliği anlaĢılmalıdır. Dolayısıyla kiĢiyi etik açıdan değerlendirmek, her durumda, o kiĢiye iliĢkin bir ahlak yargısı vermekle aynı anlama gelir(Güçlü, E. Uzun &S. Uzun, Yolsal,2008:501).

Etik en genel anlamıyla “Ġyi‟nin, iyi olanın, iyi davranıĢların doğasını, özünü ve kaynaklarını araĢtıran; “Ġnsan için iyi bir yaĢam ne tür bir yaĢamdır?”, “Nasıl bir yaĢam yaĢamaya değerdir?”, “Doğru bir yaĢam sürmek için hangi seçimlerin yapılması gereklidir?” türünden sorular eĢliğinde “Nasıl yaĢamalı?” sorusuna yanıt arayan geleneksel felsefe dalıdır. Ġnsanın dünyadaki varoluĢ amacına odaklanarak insan doğası için iyi olanla kötü olanın neler olduğunu belirginleĢtiren; her durumda varoluĢla ilgili doğru ilke ve bilgilere ulaĢarak yeni etik anlayıĢları önermek amacı ile yürütülen ussal ve eleĢtirel sorgulama biçimidir. Etik disiplini insanın ahlaksal sorumlulukları ile toplumsal yükümlülüklerini ortaya koyar (Güçlü vd. 2008: 500-501). Bu durumda etik insanın karakter yapısıdır ve toplumun genel ahlaksal düzeyi ile doğrudan alakalıdır.

Günümüzde çağdaĢ felsefeciler, içinde çalıĢtıkları felsefe çerçevesine bağlı olarak, etik kuramları en genel anlamda dört ayrı baĢlık altında toplayarak incelemektedirler. Bunlar; belli bir topluluğun ya da geleneğin etik ilkeleri ile ölçünlerini kuramsallaĢtırmadan inceleyen Betimleyici Etik, doğru eylemleri yanlıĢ eylemlerden ayırmak amacıyla kurallar ya da ilkeler koyan düzgü koyucu (normatif) etik, genel etik kuramlarının tek tek pratik durumlara yönelik olarak yargı verilmesi amacıyla kullanılmaya çalıĢıldığı Uygulamalı Etik ve etik önermelerin anlamlarını çözümleyen, etik savları ile yargılarının felsefi

(15)

4 geçerliliklerini araĢtıran Üst Etik Ģeklindedir. Düzgü koyucu etik “Zor durumdaki ailemi geçindirmek amacıyla hırsızlık yapmam doğru olur mu?” ya da “Kendisine sormadan bir yakınımın eĢyasını ödünç alabilir miyim?” gibi pratik sorular karĢısında doğru ile yanlıĢ davranıĢları keskin biçimde birbirinden ayırmada kullanılacak ĢaĢmaz kesinlikte ölçütler belirlemeye çalıĢmaktadır. Uygulamalı Etik ise; kürtaj, hayvan hakları, çevre sorunları, eĢcinsellik, idam cezası, intihar, nükleer savaĢ gibi güncel sorunlar ile ilgili çalıĢmalar yapmaktadır (Güçlü vd.2008: 504-505). Meslek etiği konusunda pratikler ortaya koyan alan ise genellikle Düzgü koyucu etiktir.

1.1. Etik Ahlak ĠliĢkisi

Arapça “huy”, “mizaç”, “karakter” anlamına gelen “hulk sözcüğünden türemiĢ olan ahlak terimi; insanın baĢka varlıklarla belirli normlar çerçevesinde geliĢen iliĢkiler toplamını, insanın bu iliĢkileriyle varlıklara yönelen eylemlerini düzenleyip anlamlandıran norm, ilke, kural ve değerler bütününü ifade eder(Baydar,2004: 15). Tarihte ilk defa Latin felsefeci ve devlet adamı Cicero tarafından Ahlak teriminin karĢılığı olarak kullanılan “moralis” sözcüğü ise eski Yunancadaki ethikos sözcüğünden türemiĢtir. “Ahlak ile Etik” “Ahlaksal ile Etiksel” “Ahlak Felsefesi ile Etik” sözcüklerinden görüleceği gibi, hem batı dillerinde hem de Türkçe ‟de çoğunlukla birbirlerinin yerine geçebilen terimler olarak algılanmaktadır. Oysa birçok felsefeci, etik ile ahlakı özdeĢ algılamanın yanlıĢ olduğunu düĢünmektedir. Nitekim bu düĢünürlere göre dar anlamıyla etik ve ahlak arasında bilim felsefesi ile bilim arasındakine çok benzeyen bir iliĢki söz konusu olduğundan, ”etik” sözcüğünün anlamı “ahlak” a göre çok daha geniĢtir ve ahlakın kapsama alanının dıĢında kalan pek çok ilke, tutum ve davranıĢı da içermektedir(Güçlü vd.2008: 502-503).

Batı düĢünce tarihinde bir ahlak öğretisi geliĢtiren ilk filozof Sokrates‟tir. Sokrates‟in ahlak öğretisi eudaimonist (mutlulukçu) bir öğretidir. Ġnsanın en yüksek iyisinin mutluluk olduğunu savunan Sokrates, bilgisel doğru ve iyinin de kiĢiyi mutluluğa götüren özdeĢ tamamlayıcılar olduğunu savunur. Dolayısı ile Sokrates‟in bilgi öğretisi ahlak öğretisini içine alacak Ģekildedir. Sokrates, insanın kaderini etkileme gücüne sahip, bir tür tanrısal ve ruhsal varlık olan insanüstü bir varlık olan; daimon denilen bir Ģeye inanır ve O‟na göre her insanın bir daimonu vardır. Ġnsan kendi daimonu ve doğası ile uyum içinde olabildiği sürece mutlu olacaktır. Mutluluk ise kiĢinin bedensel ve ruhsal yönden kendini düzene sokması ile yani ahlaklı olması ile mümkündür (Özlem, 2014: 47). Bu açıdan Sokrates‟in

(16)

5 etik ahlak iliĢkisine göre, bilgelik, ahlaklı olmayı, ahlaklı olmak etik kurallara uygun erdemli yaĢamı, erdemli yaĢam ise en yüksek iyi olan mutluluğu beraberinde getirecektir. Ġnsanlar adil iĢ yaptıkça adil olmayı, erdemli iĢ yapa yapa erdemli olmayı, ölçülü iĢler yapa yapa da ölçülü olmayı öğrenirler ( Aristoteles, 2014: 34, 1105b). Aristoteles; Nikomakhos‟a Etik kitabındaki bu açıklaması ile etik davranıĢların ahlak kurallarını da kapsayacak geniĢlikte olduğunu vurgulamıĢtır. A.g.e. de insanların etik davranıĢları bir zorunlulukla ve belli kural çerçevesinde uygulasalar da; zamanla bu etik kuralların kiĢinin ahlaki karakteri haline geleceğini açıklar. Ahlak bu açıdan etik davranıĢların içinde yer alır.

1.2. Etik Erdem ĠliĢkisi

Erdem insanı ruhsal açıdan yetkinliğe ulaĢtıran ahlaksal iyilerin tamamıdır. Felsefe tarihinde erdeme ilk yer veren filozof Sokrates‟tir. Sokrates‟e göre insanın nihai amacı olan mutluluğa ulaĢmasının tek yolu erdemli yaĢamı hayatının sonuna dek sürdürmesi ve bu idealinden vazgeçmemesidir. Ġnsanların tümü doğaları gereği her zaman mutlu olmayı amaç edindikleri için hiç kimsenin bilerek ve isteyerek erdemsiz davranıĢlarda bulunmasına, bilerek kötülük yapmasına imkân yoktur. Dolayısı ile bütün kötülüklerin kaynağı bilgisizlik olduğu için Sokrates temelde tek erdemin bilgi olduğunu savunmuĢtur (Güçlü vd.2008: 479). Erdem olarak alınan bilgi ise iyi olmalı, kiĢiyi iyi hale getirmeli ve kiĢinin yaĢantısını iyileĢtirmelidir. Ġnsanın neyin iyi neyin kötü olduğuna dair kazanması gereken gerçek bilgi ise kiĢinin kendisine ait bilgidir (Platon, 2014: 40). Bu açıdan bakıldığında bilginin etik davranıĢın merkezinde olduğu söylenebilir. Etik davranıĢlar öğrenilebilir davranıĢlardır. Yine Sokrates, Gorgias ile yaptığı söyleĢilerden birinde; erkek ya da kadın fark etmez, insan erdemli ve doğru ise mutlu, erdemsiz ve yanlıĢsa mutsuzdur tespitinde bulunmuĢtur (Platon, 20011: 81).

Baydar‟ın, Erdemir ve Oğuz‟dan aktardığı bilgiye göre ise; erdem toplum tarafından değerli kabul edilen karakter özelliği iken; erdem etiği; bireyi belirli davranıĢlara yönelten karakterine uygun motifleri önemlerine göre kendi ilkelerinin önüne koymaktır Baydar, 2004: 12).

Erdemin insanın manevi yönü ile ilgili olması etik davranıĢlarının kiĢinin inanç sistemi ile de doğrudan alakalı olduğu sonucunu doğurur. Aynı zaman da yukarıda belirtildiği gibi özellikle Sokrates ve öğrencisi Platon‟a göre erdem gerçek anlamda; kiĢinin kendisi ile ilgili olan gerçeklik bilgisine ulaĢmasıdır. Ġki düĢünürün de erdem kendilik bilgisidir;

(17)

6 kiĢinin kendisi ile ilgili bilgiye ulaĢması ve kendini doğru okuması Ģeklindeki söylevleri tasavvuftaki “İlim ilim bilmektir, ilim kendin bilmektir, sen kendini bilmezsen, ya nice okumaktır”(Yunus Emre, 2010: 52) tespiti ile örtüĢmektedir. Netice de antik yunan felsefecilerinin de Ġslam âlimlerinin de erdem ile ilgili üzerinde durduğu en önemli nokta gerçek erdemin kiĢinin kendisinin farkında olması kendisi ile ilgili bilgiye ulaĢması ve kendi yetkinliğini sağlamasıdır. Etik davranıĢ bu noktada erdemi içine almaktadır. KiĢinin kendini bilmesi doğruluk ve dürüstlükle yaĢamayı hayatının sonuna kadar sürdürmeye gayret etmesi bireysel etik davranıĢın yerleĢmesi anlamına gelmektedir. Her bir bireyin etik davranıĢının ortalaması, dolayısı ile ortalama toplumsal etik davranıĢ düzeyini belirleyecektir. Toplum ailelerden, aileler ise bireylerden meydana gelir. Bireysel erdemlilik toplumsal erdemliliği de beraberinde getirecektir.

1.3. Etik ĠĢ Ahlakı ĠliĢkisi

ĠĢ ahlakı; iĢ dünyasındaki tutum ve davranıĢları yönlendiren, iĢ dünyasındaki paydaĢlara bu tutum ve davranıĢlar konusunda rehberlik eden ahlaki standart ve prensiplerin toplamıdır.

Genel olarak hem “ahlak” ve “iĢ ahlakı” hem de “etik” ve “iĢ etiği” kavramları aynı anlamda kullanılmaktadır. Ġngilizce kaynaklarda “businessethics” olarak kullanılan terim Türkçeye genel olarak “iĢ etiği” ya da “ĠĢ ahlakı olarak çevrilmektedir. ĠĢ ahlakı; aĢağıda belirtilen Ģu gruplar arasındaki iliĢkiyi ifade eder (Özdemir,2009: 307-308):

• ĠĢletmelerin kendi aralarındaki iliĢkiler,

• ĠĢletme yöneticileri ile ĠĢletme çalıĢanları arasındaki iliĢkiler, • ĠĢletme çalıĢanlarının kendi aralarındaki iliĢkiler,

• ĠĢletme ile müĢterileri arasındaki iliĢkiler, • ĠĢletme ile tedarikçiler arasındaki iliĢkiler, • ĠĢletme ile kamu yöneticileri arasındaki iliĢkiler, • ĠĢletme ile çevresel faktörler arasındaki iliĢkiler

• ĠĢletme ile diğer kuruluĢlar (kredi kurumları, sendikalar, sivil toplum örgütleri vb.) arasındaki iliĢkiler.

ĠĢ ahlakının temel öğeleri ise “ÇalıĢma Ahlakı”, “Meslek Ahlakı”, ve “ĠĢletme Ahlakı” Ģeklindedir (Özdemir,2009: 304).

(18)

7 1.3.1. ÇalıĢma Ahlakı

Toplumdaki bireylerin iĢe ve çalıĢmaya karĢı sahip oldukları tutum ve davranıĢların tamamıdır. ÇalıĢma ahlakı toplumdan topluma farklılıklar göstereceği gibi aynı toplumun farklı kesimlerinde de değiĢkenlik gösterebilir. Bazı toplumlar çalıĢkanlığa ve iĢe yararlığa oldukça fazla önem verirken bazı toplumlar genel olarak iĢten kaçan tembellik gösteren çalıĢma ahlakına sahiptirler. Ailesel olarak genetik yatkınlıkla genel olarak aynı tip çalıĢma ahlakına sahip bireyler yetiĢtirilse de eğitim sayesinde çalıĢma ahlakı iyileĢtirilip düzeltilebilir (Arslan,2012: 107-108).

1.3.2. Meslek Ahlakı

Meslek ahlakı, meslek mensuplarının izlemesi gereken ahlaki ilkelerdir. Bir mesleği icra ederken uyulacak kurallar bütünüdür. Muhasebecilik iĢ ahlakı, avukatlık iĢ ahlakı gibi. ÇalıĢma ahlakı ülkeden ülkeye toplumdan topluma değiĢiklik gösterebildiği halde meslek ahlakı evrensel bir yapıdadır. Genel olarak bir mesleğin ahlaki prensipleri tüm dünyada aynıdır (Özdemir, 2009: 306).

1.3.3. ĠĢletmecilik Ahlakı

ĠĢletmecilik ahlakı, iĢletme olarak kurumun sahip olduğu ahlaki prensiplerdir. Ġktisadi alanda faaliyette bulunan tüm iĢletmelerin kendine özgü belli ahlaki ilkeleri ve kuralları vardır. ĠĢletmeler tüm iĢ paydaĢlarına (çalıĢanlarına, müĢterilerine, çevreye, tedarikçilerine ve toplumun tümüne) bu ahlaki ilkelere uygun davranmak zorundadırlar (Arslan, 2012: 108-132).

1.4. Etik Kavramının Tarihsel Süreci

Etik anlayıĢının tam olarak hangi zaman diliminde baĢladığı tam olarak bilinmese de dünyada birbirinden farklı birçok toplumda çok eski çağlardan beri etik anlayıĢın var olduğu bilinmektedir. Ġnsanlık tarihi, dinler tarihi ve felsefe tarihinde ortaya konulan bulgular bu etik anlayıĢın varlığını kanıtlar niteliktedir.

(19)

8 Etik; ilk defa M.Ö.4. yy. da Aristoteles tarafından kuramsal felsefeden ayrılarak ayrı bir felsefe disiplini haline getirilmiĢtir. Aristoteles; iyi, erdem, özgürlük, mutluluk gibi sözcüklere kavram kazandırdığı için etiğin kurucusu kabul edilir (MEB,2006: 3).

1.4.1. Etik Kuralların Ġnsanlık Tarihindeki Yeri

Etik her ne kadar kavram olarak Aristoteles ile baĢlamıĢ olsa da aslında etik kurallar Ġnsanlık tarihi kadar eskidir. Çünkü insanlık “ etik dıĢı” davranıĢla baĢlamıĢtır. “Dedik ki: Ey Âdem, sen ve eşin cennette oturun, ikinizde ondan dilediğiniz yerde bol bol yiyin, fakat şu ağaca yaklaşmayın, yoksa zalimlerden olursunuz”.Nihayet şeytan ona vesvese verdi. Şöyle dedi: Ey Âdem! Sana sonsuzluk ağacını ve çökmesi olmayan bir saltanatı göstereyim mi?". “Bunun üzerine ikisi de o ağaçtan yediler. Hemen ayıp yerleri kendilerine açılıp görünüverdi. Ve üzerlerine cennet yaprağından örtüp yamamaya başladılar. Âdem Rabbinin emrinden çıktı da şaşırdı”. (Kuran-ı Kerim, 2014: 2/35.20/120-121). Kuran-ı Kerim‟in Bakara ve Taha surelerinden alınan bu ayetlerde görüleceği üzere verilen sözde durulmaması ve yasak meyveden yenilmesi ile etik kurallara aykırı olarak sadakatsizliğin ilk örneği yaĢanmıĢ olmakta ve insanoğlunun dünya serüveni de böylece baĢlamıĢ olmaktadır. Yine “Bunun üzerine şeytan onların ayağını oradan kaydırdı ve cennet yurdundan çıkardı. Biz de birbirinize düşman olarak inin, orada sizin için belirli bir vakte kadar bir karar yeri ve bir nasip vardır dedik” (Kuran-ı Kerim, 2014: 7, 2/36) ayeti ile de etik dıĢı davranıĢların cezai yaptırımla karĢılık bulması dikkat çekmektedir. Kuran-ı Kerim‟deki bu ayetler; etik dıĢı davranıĢların dünyaya gönderilme ile karĢılık bulması, sözünde durma ve sadakat gibi hem etik hem de erdemli davranıĢın ne derece önemli olduğunu göstermesi açısından dikkat çekmektedir. Âdemin çocukları Habil ve Kabil arasında yaĢananlar, Kabil‟in Habil‟e duyduğu kıskançlık ve ilk cinayet dünya tarihinde her zaman bir ahlaki sapma olarak değerlendirilmiĢtir.

Bu olaylar; Kuran-ı Kerim de “Onlara Âdem‟in iki oğlunun haberini gerçek olarak anlat. Hani birer kurban sunmuşlardı da birisinden kabul edilmiş diğerinden kabul edilmemişti. Kurbanı kabul edilmeyen kıskançlıkla yemin ederim ki seni öldüreceğim dedi ve diğeri de Allah ancak takva sahiplerinden kurban kabul eder dedi”(Kuran-Kerim, 2014: 96, 5/27) Ģeklindeki ayet ile ahlaki sapma ve etik dıĢı davranıĢlardan olan kıskançlık ortaya konulmuĢtur. Tevrat ‟da da aynı Ģekilde “Âdem karısı Havva ile yattı. Havva hamile kaldı ve Kayin'i doğurdu. "Rabbin yardımıyla bir oğul dünyaya getirdim" dedi. Daha sonra Kayin‟in kardeşi Habil'i doğurdu. Habil çoban oldu, Kayin ise çiftçi. Günler geçti.

(20)

9 Bir gün Kayin toprağın ürünlerinden RAB‟ be sunu getirdi. Habil de sürüsünde ilk doğan hayvanlardan bazılarını, özellikle de yağlarını getirdi. Rab Habil'i ve sunusunu kabul etti. Kayin'le sunusunu ise reddetti. Kayin çok öfkelendi, suratını astı. Rab Kayin‟e "Niçin öfkelendin?" diye sordu, "Niçin surat astın? Doğru olanı yapsan, seni kabul etmez miyim? Ancak doğru olanı yapmazsan, günah kapıda pusuya yatmış, seni bekliyor. Ona egemen olmalısın." Kayin kardeşi Habil'e, "Haydi, tarlaya gidelim “dedi. Tarlada birlikteyken kardeşine saldırıp onu öldürdü (Tevrat, 2011:4 YaratılıĢ, 4/1-8) Ģeklindeki ayetler aynı olayı anlatmıĢ; öfke, kıskançlık ve dürüstlükten sapma ile yaĢanan ilk cinayete yüzyıllar öncesinden değinmiĢtir.

1.4.2. Etik Kuralların Dinler Tarihindeki Yeri

Etik davranıĢların temeli; tüm dinlerce kabul edilen Âdem Peygambere kadar dayanmaktadır. Etik daha önce de değinildiği gibi özünde; kiĢinin ahlaki karakteri anlamına gelmektedir. Ahlak ve din ise birbiri ile yakından ilgilidir. Din; ahlaki davranmak konusunda kurallar koyar ve kurallara uygun davranıĢ ödül, kurallara uygun olmayan davranıĢlar ise ceza ile din içerisinde karĢılığını bulur.

“Ġyi nedir?” ve “nasıl yasamalı?” soruları klasik etiğin temel sorularıdır ve dinler bu sorulara doğrudan ya da dolaylı olarak çeĢitli cevaplar verirler. Doğrudan verilen cevapların bir kısmını, insan için temel değerin ne olduğunu gösteren değerler teorisi ve onu takiben hangi davranıĢın erdemli olduğunu gösteren bir tür sorumluluk teorisi içerdiği gözlenmektedir. Dolaylı verilen cevaplardan kasıt ise; dinin genel anlamdaki evren,

evren-insan iliĢkisi ve Tanrı anlayıĢından çıkarılan değer ve yükümlülük

teorileridir(Türkeri,2009: 36).

Dinlerin iĢ ahlakı üzerindeki etkisini ilk ortaya koyan sosyal bilimci Max Weber‟ dir. Max Weber Protestanlığın ve Kalvinizmin, kapitalizmin geliĢimine etkisi olduğu ile ilgili bir tez geliĢtirmiĢtir. Max Weber‟ e göre gerçekçi ve çalıĢma yönelimli iĢ tutum ve davranıĢları Protestan bireylere özgü özelliklerdir ve bu özellikler uygun ortam oluĢtuğunda kapitalizmi meydana getirmiĢtir. Weber‟in bu tezi Ġslam dünyasını ve dolayısı ile Türkiye‟yi de yakından ilgilendirmektedir. Ülkemizde de Tanzimat Fermanından bu güne yürütülen Ġslam‟ın ilerlemeye engel olup olmadığı ile ilgili Müslüman firmalarda yapılan araĢtırmalarda Weberyen anlamda Max Weber‟in bu tezi temel oluĢturmaktadır (Arslan, 2012: 153).

(21)

10 Anadolu da Etik disiplininin temelleri olan ahiliğin kabul edilen önceki adı ve ana kökenlerinden biri olan ”Feta” (Yiğit) , “Fütüvvet” (Yiğitlik) gibi kavramların Kuran‟a ve hatta Arapların cahiliye dönemine kadar uzandığı bilinmektedir. Kur‟an- Kerim‟de baĢta ilk insan olan Âdem Peygamber ve daha birçok peygamber de ”feta” olarak anılmaktadır. Buna göre daha ilk insanda da yiğitlik, kardeĢlik, akılcılık, cömertlik, özveri, iyi ahlak, vs. yüksek değerler vardır. Kur‟an da Hz. Âdem‟den baĢka, Hz. Yusuf, Hz. Ġbrahim ve Ashab-ı Keyf‟de feta: yiğit olarak anAshab-ılmaktadAshab-ır (Göksu, 2000: 21-26).

Batı toplumlarında ĠĢ âlemi ve etik arasındaki iliĢki konusundaki çalıĢmaların geçmiĢine bakıldığında ise Protestan reformu ile karĢılaĢırız. Protestan iĢ ahlakı çalıĢmayı dini bir amaç olarak kabul etmiĢtir (KurtuluĢ, 2005: 737). Diğer tüm dinlerde de benzer etik davranıĢlar üzerinde durulmuĢtur.

1.4.3. Budizm Etiği

Budizm; 20‟li yaĢların sonuna doğru ailesi ile birlikte yaĢadığı sarayı terk ederek, sadeleĢme ve özgürleĢme yoluna giren Siddarta tarafından ortaya konulmuĢtur. Evrenselliğe açık; tüm insanları hangi ırktan geldiklerin sorgulamaksızın kucaklayıp kabul eden bir din olması onu diğer dört büyük din kadar geçer bir otorite kılmaktadır. Ayrıca Buda‟nın Kuran‟da adı geçen Zülkifl Peygamber olduğunu öne süren görüĢler de mevcuttur (Yaran,2008: 253) Ġnsanın acı çekerek özgürleĢeceğini ve gerçek mutluluk olan Nirvana‟ya da tüm bedensel zevklerden arındıktan sonra ulaĢacağını savunmuĢtur. Pratik de iyi olanı yapmak, kötü olandan uzak durmak, erdem, adalet, hakka ve hukuka riayet gibi etik davranıĢları kapsayan Budizm‟ in Ġslam dini ile olan benzerliği de dikkat çekicidir. Budizm‟de etik doğrudan insan ahlakı ile iliĢkilendirilmektedir. Temel ahlaki değerler; doğruluk, dürüstlük, nezaket, merhamet, kendini kontrol etmek ve dengeli yaĢamak Ģeklindedir (Kaya,1999: 21.22.79).

Buda‟ya göre etik sisteminin iĢlerlik kazanması için üç temel gereklilik söz konusudur. Bunlar; özgürlük, iyiyi kötüden ayırt edebilme ve korunmadır. Bu noktada Budizm; özgür olmayan, akli kapasitesi yeterli olmayan ve korunması zayıf, savunmasız insanlardan etik davranıĢ beklenemeyeceğine vurgu yapar. Bu anlamda Budizm; akli yeterliliği olmayan kiĢileri emir ve yasaklardan sorumlu tutmaması açısında Ġslamiyet ile de benzerlik göstermektedir.

(22)

11 1.4.4.Yahudi Etiği

Yahudilik bir dinden çok bir hayat tarzıdır. YaĢam biçimini belirleyen tüm kurallarda olduğu gibi Yahudilikte de etik kurallarla bezenmiĢ emir ve yasaklara geniĢçe yer verilmektedir.

Yahudi geleneğinin etik anlayıĢı; niyetten çok eyleme yöneliktir. Türkeri‟nin, Yahudi düĢünür Halevi‟den aktardığı Ģekli ile “ Tek başına niyet ahlaki mükâfat için yeterli değildir. Eylemin mümkün olduğu yerde, mükâfatı hak etmek için eylem gerçekleştirilmelidir (Türkeri, 2014: 60).

Yahudi etik kurallarını kapsamlı olarak ele alan ve aynı zamanda Musevi hukukunun en önemli tek yazılı hukuk kitabı; MiĢna Tora‟dır. MiĢna Tora; orta çağlardaki en büyük Yahudi etikçi Ġbn-i Meymun tarafından kaleme alınmıĢtır ve bir kanunname özelliği taĢımaktadır.

Yahudi etikçilerin birçoğu gibi Ġbn-i Meymun ‟un da ahlak felsefesi genel olarak Aristoteles öğretisinin bir uyarlamasıdır. MiĢna Tora ‟da belirtildiği üzere kim sevgi ile Tanrıya kulluk eden, buyrukları yerine getiren ve maddi kazanç elde etme arzusu olmadan, doğru olduğunu bildiği Ģeyi yaparsa nihayetinde mutluluğu elde eder. Bu söylev açıkça göstermektedir ki kiĢinin nihai hedefi Yahudi etiğinde de mutluluktur. Mutluluk ise hem düzenli kurulmuĢ sosyal iliĢkiler ile bedenin refahı, hem de doğru eyleme götüren doğru fikirler sayesinde ruhun refahı ile mümkün olmaktadır. Ahlaki erdemler ise bu ikisini sağlayan yegâne gerekliliktir. Ġfrat (aĢırılık) ve tefrit( eksik kalma) ten kaçınmayı ve orta yolu bulmayı öğütleyen birçok Yahudi etikçi gibi Ġbn-i Meymun da Aristoteles‟in orta öğretisi ile benzer düĢünceler ortaya koymuĢtur. Ayrıca Ġbn-i Meymun „un; ahlak ile ilgili gerçekçi soruĢturmayı eğitimli kiĢinin yapması gerektiğine dair görüĢü de etik de eğitimin öneminin vurguladığını göstermektedir (Türkeri, 2014: 62,63).

Yahudi hukukunun faiz yasağı iĢ ahlakı ile ilgili bir düzenlemedir. Bu yasağa karĢı kar ortaklığına dayalı sistemler geliĢtirilmiĢtir. Ayrıca bir Yahudi‟nin diğer bir Yahudi kardeĢinden faiz alması yasak iken Yahudi olmayan birinden faiz alabilmesi de Max‟a göre çifte standardı ve kapitalizmi getirmiĢtir (Arslan,2012: 154).

1.4.5.Hıristiyan Etiği

Hıristiyan öğretilerinin özünde de etik öğretiler geniĢçe yer bulmuĢ ve inanç ahlak kuralları ile temellendirilmeye çalıĢılmıĢtır. Genel olarak Yahudiliğin on emri üzerine inĢa

(23)

12 edilmiĢ olan Hıristiyan etiği; bireysel ahlaklılığın toplumsal ahlaklılığı getireceği anlayıĢı üzerine geliĢtirilmiĢtir.

Baydar‟ın Singer‟den aktardığına göre; Ġsa‟nın öğretisinde toplumsal düzen ve etik öğreti; Tanrı‟nın krallığına dayandırılmaktadır. Tanrı‟nın krallığında ise her vatandaĢın göstermesi gereken düzgün davranıĢ altın kural olarak ifade edilmektedir. Altın kuralın içeriği ise sana nasıl davranılmasını istiyorsan baĢkalarına öyle davran anlayıĢıdır. Hıristiyan etik öğretisinde iyi davranıĢa ödül tavsiye edilirken kötü davranıĢa da ceza verilmesi telkin edilmekte ve etik davranıĢların kökleĢmesi ve yaygınlaĢtırılması hedeflenmektedir (Baydar, 2004: 23).

Hıristiyan etiği açısından Ġncil değerlendirildiğinde de kutsal kitabın yalnızca bir uyulması ve uyulmaması gereken kurallar yazını olmaktan çok bir yaĢam Ģekli öğretisi olduğu görülmektedir. Ġncil‟in Pavlus‟tan Koloselilere Mektup bölümünün Mesih‟te Yeni YaĢam kısmında “Mesih‟le birlikte dirildiğinize göre, gökteki değerlerin ardından gidin. Mesih orada Tanrı'nın sağında oturuyor. Yeryüzündeki değil, gökteki değerleri düşünün. Çünkü siz öldünüz, yaşamınız Mesih'le birlikte Tanrı'da saklıdır. Yaşamınız olan Mesih göründüğü zaman, siz de Onunla birlikte yücelmiş olarak görüneceksiniz. Bu nedenle bedenin dünyasal eğilimlerini; fuhşu, pisliği, şehveti, kötü arzuları ve putperestlikle eş olan açgözlülüğü öldürün. Bunlar yüzünden Tanrı'nın gazabı söz dinlemeyenlerin üzerine geliyor. ” Ģeklindeki ifadeler ile insanlara yüce değerlerin peĢinden gitmeleri ve alçaltıcı uğraĢılara yönelmemeleri hususunda tavsiyelerde bulunulmaktadır (Ġncil, 2012: 350-351). Genel olarak Hıristiyan etiği bireysel ve toplumsal erdem ile ahlaklı yaĢantıyı inançla eĢ değer görmüĢtür.

1.4.6. Ġslam Etiği

Ġslam dini öteki dünya için olduğu gibi içinde yaĢadığımız hali hazırdaki bu dünya içinde huzur, mutluluk, erdem, refah ve sosyal adalet gibi konularda; tüm insanlığa yol göstericilik yapan bir dindir. Evrensel olması ve tüm insanları kapsayacak biçimde kural ve kaideler koyması da ayrıca birçok konuda çözüm bulunabilecek içerikleri özünde bulundurmaktadır. Özellikle; Kuran-ı Kerim ve Ġslam peygamberi Hz. Muhammed‟in hayatı incelenerek araĢtırıldığında ideal insanı; mütemadiyen düĢünen, kendini yenileyen, kendi hayrı için olan Ģeyleri tüm insanlığın hayrı için isteyen, ilim nerede olursa olsun peĢine düĢen insan olarak tanımlamıĢ olduğu görülecektir. Ġslam etiği; ahlaki iyileĢmeyi yine birey merkezli baĢlatır. Eğitime ve ilme önem vererek, bilginin bireyin ahlakında

(24)

13 önemli bir yeri olduğunu açıklar. “De ki hiç bilenler ile bilmeyenler bir olur mu” ayeti de ilme verilen önemi ortaya koymakta ve diğer tüm ahlaki yapılanmayı ilim üzerine inĢa etmektedir (Kuran-ı Kerim, 2014: 420, 39/9).

“Kim zerre ağırlığınca bir iyilik yapmışsa onun karşılığını görür, kim de zerre ağırlığınca bir kötülük yapmışsa onun da karşılığını görür ( Kuran- Kerim, 2014: 568, 99/7-8). Zilzal suresinde geçen bu ayet; ahiret mutluluğunu dünyada ki doğruluk ve dürüstlük koĢuluna bağlamıĢ ve toplumsal düzen ile evrensel ahlaklılığı inançla bir tutmuĢtur.

Yâran‟a göre ise Ġslam‟da üç büyük ahlak teorisi vardır. Bunlar; dini, tasavvufi ve felsefi ahlaktır. Fakat üçünde de sistemle örtüĢmeyen yanlar bulunmakta ve sadeleĢtirilmeleri gerekmektedir. Dini ahlak; Ġslami‟dir fakat sade ve sistematik değildir. Tasavvufi ahlak ise yalnızca tasavvuf ehlini kapsayıcı nitelikte olduğu için yalnızca manevi ahlakı içine alan niteliktedir. Felsefi ahlak ise sadedir fakat genellikle antik yunan filozoflarına dayanmakta ve Ġslam‟a uyarlanmaktadır. Yaran; Nahl suresindeki “Muhakkak ki Allah, adaleti, iyiliği, akrabalara yardımı emreder. Ahlaksızlığı, kötülüğü ve haksızlığı yasaklar (Kuran-ı Kerim, 2014: 245, 16/90) ayeti ile “Ġslam‟da Ahlakın ġartı Kaç” sorusuna cevap bulmakta Ġslam Ahlakını sadeleĢtirerek; imanın 6, Ġslam‟ın 5 Ģartının olduğu gibi ahlakı da bu ayetten hareketle dört olarak kabul etmektedir(Yaran, 2005: 35). Ġslam‟da ahlakın Ģartlarını; adalet, feragat, iffet ve merhamet olarak kabul etmektedir. Ġslam genel anlamda gerek Kuran- ı Kerim gerekse peygamber yaĢantılarından örnekler vererek ahlaklı olmayı öğütlemiĢ ve etik kurallarla örtüĢen emir ve yasaklarda bulunmuĢtur.

Tasavvufta nefis terimi ile ifade dilen benliğin de ahlaki yaĢamda oldukça önemli bir rolü vardır. Sûfîler insan nefsinin yedi mertebesi olduğunu ileri sürmüĢlerdir. Bunlar; Nefs-i Emmare: Allah‟ın emirlerine uymayan, yasaklarını çekinmeden yapan ve bundan zevk alan nefistir.

Nefs-i Levvame: Allah‟ın emirlerini bazen yerine getiren bazen getirmeyen, iĢlediği günahlara üzülüp sevaplara sevinen nefistir.

Nefs-i Mülheme: Mümkün olduğu kadarı ile Allah‟ın emir ve yasaklarına uyan nefistir. Nefs-i Mutmainne: Allah‟ın koyduğu tüm iman esaslarına inanan bu konularda Ģüpheye düĢmeyen, Allah ile manevi bir bağ kuran ve bu bağdan lezzet alan nefistir.

Nefs-i Radiye: Tamamen Allah‟a yönelen gafletten uzak duran ve Allah‟tan razı olan nefistir.

(25)

14 Nefs-i Mardiyye: Tüm benliği ile Allah‟a yönelen ve Allah‟ın da kendisinden razı olduğu nefistir.

Nefs-i Kamile: Bütün kötülüklerden arınmıĢ ve manevi olgunluğa eriĢmiĢ nefistir

Arslan aynı eserinde tasavvuftaki nefisle ilgili bu yaklaĢımın batı felsefesinde de karĢılık bulduğunu öne sürmektedir. Freud‟un Ġd, Ego ve Süperego olarak sınıflandırdığı benliği nefsin mertebeleri ile özdeĢleĢtirmiĢtir. Nefs-i Emmare ve Nefs-i Levvame ‟nin Ġd ile, i Mülheme ve i Mutmaine‟nin Ego ile, i Raziye, i Mardiyye ve Nefs-i KamNefs-ile‟nNefs-in Nefs-ise Süperego Nefs-ile temsNefs-il edNefs-ildNefs-iğNefs-inNefs-i öne sürmüĢtür ( Arslan, 2012: 35-36)

1.4.7. Etik Kuralların Felsefe Tarihindeki Yeri

Felsefe tarihindeki kaynaklarda; ahlak ve erdemle ilgili konulara ilk defa M.Ö: VII-VI. yy. da 7 Bilgenin görüĢlerinde rastlanmaktadır. Felsefi düĢüncenin batıdaki ilk temsilcileri sayılan 7 bilge; bazıları bilgi, hikmet, adalet ve fazileti, bazıları; tedbir ve tecrübeleri ile ün salan, ilim ile icraatı birleĢtiren 7 Yunan düĢünürüdür. 7 Bilge; Lindos‟lu Kleobulos, Atinalı Solon, Lacedemoine‟lı Chilon, Mitylene‟li Pittagos, Milet‟li Thales, Priene‟li Bias, Corinthe‟li Periandre, isimli 7 Hâkimden oluĢmaktadır (Demir, 1998:20). Demir‟in, Hamdi Ragıp Atademir‟den aktardığı Ģekli ile 7 Bilge‟nin toplumun yeniden inĢası için erdem ve ahlak gibi bireyden baĢlayan değer yargılarını yücelttikleri aĢağıda belirtilen düĢünceleri dikkat çekicidir.

Lindos‟lu Kleobulos: “Ölçü en iyi şey. Bedence ve ruhça iyi olmağa özenelim. Bilmemek değil çok bilmek uygun olur. Haksızlıktan iğrenmek faziletin özelliği, kötülüğün zıddıdır. Dilini tut. Kinlerine bir son ver. Kim halka hıyanet ederse onu bir kamu düşmanı say. Dengin olan bir kadınla evlen, daha zenginini alırsan elde edeceğin akraba değil efendilerdir“

Atina‟lı Solon: “Keder veren zevkten kaç. Hareket hattında namuskârlığa titizce riayet et. Yalan söyleme doğruyu söyle. Ancak iyi olan şey‟e kendini ver. İtaati öğrendiğin zaman emredebileceksin. Kötülerle düşüp kalkma, ananı babanı sev. Aklı kılavuz al...” Lacedemoine‟lı Chilon: “Kendini kendin bil. Başkaları hakkında kötü söyleme yoksa sen de hoşa gitmeyecek sözler işiteceksin. Dilinden önce aklını kullan. Öfkeni hafiflet. Bir kayıp, yüz kızartıcı bir kazançtan daha iyidir, birinci halde ancak bir defa üzüleceksin; ikincisinde her zaman.”

(26)

15 Mitylene‟li Pittagos: “Yapmayı tasarladığın şeyi söyleme, çünkü başaramazsan sana gülerler. Başkalarında bulduğun suçu kendin işleme. Sana emanet edileni geri ver. Kazanç doyma bilmez. Bilgiyi, itidali, tedbiri, hakikati, iyi niyeti, tecrübeyi, feraseti sev.”

Milet‟li Thales:“ Dış görünüşünü güzelleştirme, ne türlü yaşıyorsan onunla güzelleşmelisin. Haksızlıkla zenginleme. İyi olmayan şey‟i reddet. Ebeveynlerine yapacağın iyi hizmetleri, ihtiyarlığında çocuklarından görmeyi um. Aşırılık bir kötülüktür, cahillik ağır bir yüktür. Kıskançlığı celbetmemek için saadetini gizle. Fark gözetmeksizin herkese güvenmekten çekin”

Priene‟li Bias: “Bir aynaya bak, kendini güzel bulursan namusluca hareket et, çirkin bulursan tabiatın yetkinsizliğini hareket hattının dürüstlüğü ile düzelt. Bir işe girişmek için ağır ol, fakat işe başlayınca enerji ile devam et. İyi bir iş yaptığın zaman bunun sebebini Tanrı‟da ara, kendinde değil. Kendini gençken işe, ihtiyarken hikmete ver.”

Corinthe‟li Periandre: “Tahsil her şey‟i kucaklar. Utandırıcı bir kazanç, tabiatımız için bir suçlandırma teşkil eder. Zevkler gelip geçici, faziletler ebedidir. Saadette ölçülü ol, hasımlıkta tedbirli. Kanunların eskisini, yiyeceklerin tazesini kullan. Suçluları sadece cezalandırma, suç işlemekten alıkoy (Demir, 1998: 21).

Yukarıda 7 Bilgeden oluĢan filozofların tamamı Ġsa‟dan yaklaĢık 300 yıl önce yaĢamıĢ olmalarına rağmen henüz o tarihlerde; ahlaki davranıĢın ve etik kuralların önemi üzerinde durmaktadır. Her ne kadar antik yunan döneminde politeist(çok tanrılı inanç) sistemlerinin yaygın olduğu görüĢü üzerinde dursa da bu söylevlerin birçok noktası monoteist(tek tanrılı inanç)yaklaĢımına daha yakın durmaktadır. Ayrıca ebedi dünyanın varlığı ve bir öteki dünya inancının insanı kötülük yapmaktan alıkoyması gerektiği telkin edilmektedir. Bu nokta ise inanç ile ahlaki güzellik ve etik davranıĢın birbiri ile iç içe girmiĢ daireler Ģeklinde olduğu gerçeğini yüzyıllar öncesinden ortaya koymaktadır.

Felsefe tarihinde; ilk çağ filozoflarından sonra kronolojik olarak erdem ve etik konusuna dikkat çeken bir diğer filozof; idealist bir felsefeci olan Sokrates‟tir. Sokrates (Ġ.Ö. 469- 399) ‟in ahlak öğretisi; “Ġnsanın temel amacı erdeme ulaĢmak olmalıdır, erdem ancak bilgelikle mümkündür Ģeklindedir (MEB,2006: 11).

Yine günümüzde ilginç gelebilecek bir ahlak anlayıĢı haz ahlakı (hedonizm) olarak bilinen Kirene Ahlakı Aristippos (Ġ.Ö. 435- 355) öğretisidir. Buna göre; Ġnsanın amacı en yüksek hazza ulaĢmaktır. Ġnsan kendisine haz vermeyen, acı çekmesine sebep olan Ģeylerden uzak durmalıdır. Kirene Ahlakında; acıdan kaçınan, akla ve ölçülülüğe dayanan hazzı temel alan bir anlayıĢ hâkimdir(MEB,2006: 11).

(27)

16 Aristoteles (Ġ.Ö. 385- 322) „e göre ise; Ahlaki olan; Toplumda yönetenler ile yönetilenler arasında bir ayrım yapılmasıdır. Yani toplumda her zaman üsttekiler ve güçlüler yönetir, alttakiler ve güçsüzler ise yönetilir konumda olmalıdır(MEB,2006: 11).

Günümüzdeki sosyal hayat ve iĢ yaĢamı içerisinde en çok Ģikâyet edilen davranıĢ biçimlerinin ahlaki temellerini bir bütün halinde ifade eden düĢünür ise Machiavelli „dir. Onun ahlak anlayıĢı amaca ulaĢmak için her araç meĢrudur Ģeklindedir(MEB,2006: 11). Nietzsche „ye göre ise; Erdem kadar erdemsizlik de normal karĢılanmalıdır. Ahlaki ölçüler ve normlar koymak saçma ve gereksizdir(MEB,2006: 11).

Yukarıda değinilen çeĢitli felsefi görüĢlerde etiğin felsefe tarihindeki yerini çok eski yüzyıllardan yakın tarihe kadar koruduğu görülmektedir. M.Ö. 7. Yüzyıldan itibaren ölçülü olmak, dürüst olmak, erdemli yaĢamak ve yaptığı iĢi iyi yapmak ile ilgili günümüzde hala kabul gören birçok etik davranıĢa değinildiği görülmektedir.

1.5. Etik-Toplum ĠliĢkisi

Etik davranıĢların temel yapısını aile oluĢturur. Aile en küçük toplumsal sistemdir. Birey ailede öğrendiği etik kural ve ahlaki yaĢantıya toplum içinde de karĢılık bulabilmelidir. Yani bireyin ailede öğrendiği etik kurallar ile teorik olarak toplumsal öğretideki etik kurallar örtüĢmelidir. Bireyin aile içerisinde öğrenmeye baĢladığı en basit Adab-ı muaĢeret kuralları dahi toplumdaki değer, kültür ve normlar ile çeliĢmemeli; yine o toplumdaki dini ve hukuki kurallar ile de desteklenir nitelikte olmalıdır.

1.5.1. Etik DavranıĢların Toplumsal Temelini OluĢturan Etkenler

Dünyadaki tüm toplumlar, varlıklarını sürdürebilmek amacı ile kendi toplumsal düzenlerini korumak isterler. Bu sebeple kendi kültürel değerleri içinde yer alan davranıĢ kalıplarını belli ölçütlere göre sistemli bir Ģekilde düzenleyecek kurallara gerek duymaktadırlar. Yazılı veya yazılı olmayan bu kurallar toplum içinde varlıklarını sürdürmektedirler. Toplumsal yaĢamdan sapmayı önlemek amacı ile toplumsal grup tarafından kurulan sistemler bütününe ise toplumsal denetim mekanizması denilmektedir. Toplumsal denetim mekanizmaları; kültür, değer, norm, gelenek, görenek ve yazılı kurallar ile yasalardır (Demir, 2011: 2, 145).

(28)

17 1.5.2. Kültür

Toplumların tarihler boyunca oluĢturduğu ve kullandığı maddi ve manevi değerlerin toplamıdır. Toplumun bu değerler toplamını kendi bireylerine kasıtlı olarak aktarmasına ise kültürleme denilmektedir (ġenel, 2008: 3).

Kültür bir toplumun yaĢayıĢını, zevklerini, damak tadını, sanatsal etkinliklerini ve her türlü yaĢam tarzını ifade eder. Bireyler kültürleĢme ile öğrendikleri bu kültürel yaĢam tarzına uygun olmayan Ģekilde davrandıklarında dıĢlanacaklarını ve benimsenmeyeceklerini bilmektedirler. Bu açıdan kültürün toplumdaki bireyler tarafından benimsenmesi ve etik kuralların da kültürel değerlerle örtüĢmesi önemlidir.

1.5.3. Değer

Kültür ve topluma anlam veren, toplumdan topluma değiĢkenlik gösteren, iyiyi ve kötüyü, güzeli ve çirkini, onurlu ve onursuz olanı, hoĢ olanı ve hoĢa olmayanı tarif eden ölçütlerdir. Gerekçelendirmeye gerek duymayan mutlak gerçeklerdir. Toplumdan topluma, hatta toplumun farklı gruplarına ve farklı sosyal sınıflara göre değiĢebilmektedir (Deveci, 2008: 22). Örneğin bir denetçinin, tüm iĢletme paydaĢlarının hakkını gözeterek iĢini icra etmesi; adalet ve erdem gibi değerlere dayanmaktadır.

1.5.4. Norm

Ġnsanın belli bir denetim alanı içinde eylem gerçekleĢtirmesini sağlayan, davranıĢlarını biçimlendiren kural veya kurallar bütündür. Toplum içerisinde ne yapılması gerektiğine dair üstü örtük toplumsal kurallardır. Norm kavramını toplumsal olgu çözümlemesinde geliĢtiren Emile Durkheim; normların bireyden bağımsız var olan ve uyulması zorunlu standart ölçütler olduğunu ileri sürmektedir. Her eylemsel yönelim belirli normlarca belirlenmiĢtir. Buna göre; görgü normları, hukuk normları ve ahlak normları vs. gibi normlardan söz edilebilmektedir (Güçlü vd. 2008: 1045).

1.5.5. Gelenek

Bir toplumda eskiden kalmıĢ oldukları için saygın tutulup kuĢaktan kuĢağa aktarılan, toplumsal yaptırım gücü olan; kültürel davranıĢlar, alıĢkanlıklar, bilgi, töre ve

(29)

18 kalıntılardır (Deveci, 2008: 22). Sosyal alanda yapılan düğünler, diĢ çıkaran çocuğa diĢ hediği yapılması vs. gelenek kapsamına girmektedir.

1.5.6. Görenek

Bireylerin herhangi bir davranıĢı ya da hareketi eskiden beri gördüğü gibi yapma alıĢkanlığıdır. Görgü kuralları; uyulması gereken ayrıntılı biçimler, formalitelerdir. Bu kurallar genellikle bireyin yetiĢtiği aile ve sosyal çevre içerisinde öğrenilmektedir (MEB, 2006: 14).

1.5.7. Hukuk Kuralları

Toplumlarda kiĢilerin birbirleri ile olan iliĢkilerini düzenleyen, yaptırımında devlet gücü olan, genel kurallar bütünüdür. Etik kuralların bazıları devlet tarafından da güvence altına alınmıĢ bulunmaktadır. Örneğin anayasanın 1990 tarihinde kabul edilen 3628 sayılı Mal Bildiriminde Bulunulması, RüĢvet ve Yolsuzluklarla Mücadele Kanununda; haksız kazanç elde etmek gibi etik dıĢı bir davranıĢ yasa ile kontrol altına alınmıĢ olmaktadır.

1.5.8.Genel Etik Kurallar

Temel etik kurallar bireysel erdemin ve kiĢisel geliĢimin zemininde olması gereken özelliklerdir. Tamamen insanidir. Dile, dine, vatana ve millete göre farklılık göstermemektedir. Bir Toplumda etik kuralların tüm meslek mensuplarınca uygulanır olduğunu bilmek; toplumun yaĢanan her sisteminde huzur ve güven içinde olmak anlamına gelmektedir. Etik kuralların uygulanmadığı; insani değerlerin hiçe sayıldığı, insanların birbirlerine ve toplumun geneline karĢı dürüst olmamaları baĢka etik dıĢı davranıĢlara da sebep olmaktadır. Genel olarak; ayrımcılık, adam kayırma, rüĢvet, yolsuzluk, liyakatsizlik, cinsel ve psikolojik taciz, görevi kötüye kullanma, zimmete para geçirme bunlardan yalnızca bazılarıdır.

Dürüstlük

Dürüstlük; davranıĢları sözler ile uyumlu hale getirmek, söze bağlı kalmak ve kendisinden beklenileni gerçekleĢtirmek demektir(Aydın, 2012: 163).

(30)

19 Tarafsızlık

Her olaya objektif yaklaĢabilmek, sübjektiflikten uzak durmak, insanları değerlendirirken kendi istek ve tutumlarımızdan arınmıĢ olarak hareket edebilmektir. Ġnsanlara; dil, din, ırk, mezhep ve menfaat ayrımı gözetmeksizin hizmet sunabilmektir (Aydın: 2012: 165).

Mesleki Yeterlilik ve Özen

Mesleki güncel geliĢmeleri takip edebilmeyi, öğrenen örgüt içerisinde yerini alabilmeyi, değiĢen yasal düzenlemelere uyum gösterebilmeyi ve bunlardan haberdar olmayı içermektedir. Küresel boyutta gözlemlenmesi gereken meslek hayatındaki geliĢmeler takip edilmez ise meslek üzerindeki nitelik günden güne düĢecek ve hizmet sunulan kiĢilerin satın aldıkları hizmetin kalitesi farklılık göstermeye baĢlayacaktır. Bu olay da ticari bir güvensizliği ortaya çıkaracaktır. Bu sebeple tüm meslek mensuplarının yeterliliği aynı düzeyde olmalıdır. Meslek; dinamik, canlı bir yapıdır ve sürekli geliĢtirilmesi gerekmektedir (TÜRMOB, 2013: 29).

Gizlilik

Meslek mensubunun meslek ile ilgili mahrem bilgileri, yasal bir zorunluluk veya mesleki bir sorumluluk olmadıkça üçüncü kiĢilerce paylaĢmamasını kapsamaktadır. Bazı durumlarda bilginin gizliliği yasalarca da korunmaktadır (TÜRMOB, 2013: 27).

Adalet

Hak edene hak ettiğini vermek eĢit Ģartlardakilere eĢit davranmayı gerektirmektedir. Unutulmamalıdır ki mutlak eĢitlik adaletsizlik getirir. Hak dağıtıcı adalet; hak edene hak ettiğini vermeyi kapsarken, düzeltici adalet; haksızlık yapana cezai yaptırım uygulanmasını ve mağdurun mağduriyetinin giderilip düzeltilmesini kapsamaktadır ( Aydın, 2012: 164).

(31)

20 Bağlılık

Meslek mensubunun, meslek için ortak sayılan amaçların gerçekleĢtirilmesi için kuruma ve mesleğe bağlılığı gerekmektedir (Aydın,2012:164). Kurumsal aidiyet ortak hedefleri gerçekleĢtirmek için aktif bir motivatördür.

Hukukun Üstünlüğü

Toplumda bireyleri aĢan bir kontrol mekanizmasının ve yasal ilkeler bütünlüğünün olması, bireye, yetkili kiĢiye, kurum ve kuruluĢa huzur ve güven getirir. Hukuk dıĢı emirleri yerine getirmeme konusunda da meslek mensubunu koruyucu etkisi vardır. Her Meslek mensubu hukuk dıĢı bir emir aldığında bunu yerine getirmeme ve bu konuda yazılı emir isteme hakkına sahiptir (Aydın, 2012:164).

Sevgi

Sevgi kiĢinin kendisi ve diğer kiĢilerle iyi iliĢkilerde olması demektir. Etik davranıĢlarının tümünün temelinde olması gereken Ģey insana duyulan sevgidir (MEB, 2006: 28).

Saygı

Saygı kendini ve diğer insanları olduğu gibi kabullenebilmektir. Ġnsana yalnızca insan olduğu için değer vermektir (MEB,2006: 29). Saygı Her kiĢinin kendine özgü ve Ģahsına münhasır olduğunu bilmek ve bu bilgiye göre hareket etmektir.

HoĢgörü

Bireyin diğer bireyler ile etkileĢimi esnasında iletiĢim kurduğu bireyin algısını anlamaya çalıĢması ve o bireye belli ölçüde kusurluluk hakkı tanıyabilmesidir (Aydın, 2012: 165).

(32)

21 Bilgili Olmak

Bireyin sürekli geliĢen ve değiĢen dünya düzeni içerisinde; bilgiye ulaĢabilir, bilgiyi edinebilir ve bilgiyi değerlendirebilir olması gerekmektedir. Mesleki yeterlilik ancak güncel ve kaliteli bilgiler ile elde edilebilmektedir (MEB,2006: 24)

ġeffaf Olmak

ġeffaflık, bireyin tavır ve davranıĢları iĢi ile alakalı bir mahremiyet içermiyorsa açık ve net olmalı. YanlıĢ anlaĢılmaya müsaade etmemelidir. Açık olurken eleĢtiri kabul edilmeli fakat eleĢtiriler bir amaca hizmet etmeli, nesnel ve çıkardan arındırılmıĢ olmalıdır (MEB,2006: 29).

Tutarlı Olmak

Tutarlı olmak, bireyin tavır ve davranıĢları arasındaki uyumu içermektedir. Bireyin birbiri ile çeliĢen söz ve tutumları çevresinde güvensizlik duygusu oluĢturmaktadır (MEB,2006: 30).

Sorumluluk Sahibi Olmak

Sorumluluk sahibi olmak bireyin iĢ veya sosyal yaĢantısı içinde iĢ yüklenici ve iĢ bitirici nitelikte olmasını kapsamaktadır. Üstlenilen görevin uygun nitelik ve nicelik ile yerine getirilmesi anlamına gelmektedir (MEB,2006: 26)

.

KiĢisel Hak ve Özgürlüklere Saygılı Olmak

Bireyin diğer yaĢam paydaĢlarının kiĢisel haklarına saygılı olması ve özgürlük sınırları içerisindeki tavır ve davranıĢlarına müdahale etmemesi ya da bu haklarına zarar vermemesi anlamına gelmektedir. Her bireyin diğer bireylerin hukukunu ihlal etmeyecek Ģekilde bir Ģeyi yapma veya yapmama serbestliği olmalıdır ( Aydın, 2012:168).

(33)

22 Birlik ve Beraberliği Sağlamak

Bireyin özellikle iĢ hayatında bütüncül bir yaĢantıya sahip olması, mesleki aidiyet ile birleĢtirici nitelikte hareket etmesi anlamına gelmektedir. Bölücü ve ayırıcı davranıĢlar iĢ hayatında verimi düĢürmektedir (MEB,2006: 40).

Doğayı ve Canlı Hayatı Korumak

Bireyin mesleğini icra ederken çevre ve doğal hayat içindeki canlılara zarar vermemesi, doğayı ve diğer canlıları koruması anlamına gelmektedir (MEB, 2006: 10).

Hesap Verebilmek

Bireyin iĢi ile ilgili konularda; yetki ve sorumlulukların kullanılmasına iliĢkin olarak ilgili kiĢilere cevap verebilir olmasıdır. Mesleki bir hata, baĢarısızlık veya yetersizlik durumlarında sorumluluğu üzerine alabilmesidir (MEB,2006: 28).

1.5.9. Etik Sistemler

Farklı bakıĢ açıları ile açıklanan etik görüĢler etik sistemler olarak açıklanmaktadır. Bu etik sistemler farklı insan yaratılıĢlarını temsil etmekle birlikte aynı zamanda farklı sorunlarla karĢılaĢıldığında da o sorunlara uygun olan etik sistemin kullanılmasına olanak vermektedir (MEB, 2006: 7-10).

1.5.9.1. Amaçlanan Sonuç Etiği

Bir eylemin doğru olduğuna karar verirken sonuçlarına bakılması gerektiği görüĢüne dayanan bir yaklaĢımdır. Amaçlanan sonuç etiği faydacılık olarak da bilinir. Sonuç olarak mutluluk ve haz veren bir davranıĢ etik olarak da doğru kabul edilmektedir. DavranıĢ, kiĢinin karakteri ile uyumlu olmalıdır. Çünkü insan eylemlerinin nihai ve tek amacı mutluluktur. Mutluluğun ölçütü ise ahlakiliktir. Amaçlanan sonuç etiği özellikle birey birbirine zıt iki etik sorumluluğu gerçekleĢtirirken hakem görevi üstlenmektedir. Bireyin gerçekleĢtirdiği eylemin toplam faydası bireyin gerçekleĢtireceği diğer bir eylemin

(34)

23 faydasından fazla olmalıdır. Ahlaki olmayan davranıĢlar sonuç olarak genellikle mutsuzluk doğuracağından faydacılık ilkesi de davranıĢın ahlaki olup olmadığı ile ilgilidir (MEB, 2006:8).

1.5.9.2. Kural Etiği

Kural etiği Ġmanuel Kant tarafından geliĢtirilmiĢ bir etik sistemdir. Birey toplumdaki davranıĢlarını yazılı ve yazılı olmayan birçok kurala göre Ģekillendirir. Hukuk kuralları, gelenek, görenek vs. kurallar bu kurallardan bir kaçıdır. Kural Etiğine göre bireyin tüm insanlar için geçerli evrensel kural arayıĢı ve bu evrensel kurallara göre davranıĢ geliĢtirmesi etik sistemin iĢleyiĢini kolaylaĢtırmaktadır (MEB, 2006:8).

1.5.9.3. Toplumsal SözleĢme Etiği

Jean Jack Rousseau tarafından geliĢtirilen bir etik sistemdir. Toplumsal Etik Sistemine göre insanlar; toplumsal sözleĢme adını alan bir sözleĢme ile belirledikleri hukuk kurallarına uymak zorundadırlar. Bu kurallar otorite ile özgürlük arasında bir denge

unsurudur. Toplumsal sözleĢmeye aykırı gerçekleĢtirilen davranıĢ yaptırımla

karĢılaĢmaktadırlar. Hukuk kuralları toplumsal sözleĢme etiğinin iĢlerliği en etkin kurallar bütünüdür (MEB, 2006:9).

1.5.9.4. KiĢisel Etik

KiĢisel etik sisteminin kurucusu Martin Buber ‟dir. Buber; kiĢisel etiğin kaynağının vicdan olduğunu öne sürmektedir. Temel de kiĢisel etik bireyin ahlaki alt yapısını ifade etmektedir ve bireyin toplum içindeki duruĢu ile ilgilidir. Doğrunun sadece zekâdan değil bireyin içinden geldiğini savunmaktadır. Amaca götüren her yolu mübah görmemektedir. KiĢinin bir davranıĢı gerçekleĢtirmeden önce kendini sorgulaması ve vicdanının sesini dinlemesi kiĢisel etiktir. Bireyler yaĢamları boyunca doğru ve yanlıĢ değerler oluĢturmaktadır. Vicdanları ön planda olduğu zaman yanlıĢ davranıĢ yapmamaya gayret gösterdikleri gibi yanlıĢa da göz yummazlar. Hayatları boyunca kendilerini geliĢtirdikleri gibi bireysel olarak özgürleĢtikçe kendi etik standartlarını oluĢturmaktadırlar (MEB, 2006: 10).

(35)

24 1.5.9.5. Sosyal YaĢam Etiği

Bireyin sosyal yaĢam içerisinde diğer bireylerle kurduğu iliĢkiler içerisinde uyması gereken kurallar bütünüdür. YaĢamak için baĢkalarının varlığına ihtiyaç duyan en önemli canlı insandır. Ġnsan sosyal çevresindeki iliĢkilerini saygı ve nezaket çerçevesi içerisinde sürdürür. Sosyal yaĢam etiği sistemine göre bireyler görev ve sorumluluklarını yerine getirmektedirler. Her birey diğer bireylerin hakkına ve hukukuna saygı göstermektedir. Hiçbir birey diğer bir bireyi kendi çıkarı doğrultusunda yönlendirmemektedir (MEB, 2006: 10).

1.5.10. Etik Kurallara Uygun DavranıĢın Sonuçları

Etik kurallara uygun davranıĢların olumlu ve olumsuz sonuçları vardır. Etik davranıĢın olumlu sonuçları arasında; saygınlık kazanma, toplum tarafından kabul görme, güvenilir bir insan olma, iyi bir imaja sahip olma, sorun çözmede yardım görme, toplumsal olarak çalkantılı dönemlerde ahlaki çöküntüyü önleme gibi sonuçlar vardır. Etik davranıĢın olumsuz sonuçları arasında ise; maddi ve manevi zarar görmek sayılabilir. Birey etik davrandığı için mal veya para kaybına uğrayabilir veya etik davranıĢı sonucu dürüst ve ahlaklı davrandığı için arkadaĢ kaybına uğrayıp manevi bir kayıp da yaĢayabilir (MEB, 2006: 14-15).

1.5.11. Etik DıĢı DavranıĢların Nedenleri

Etik dıĢı davranıĢlar; kiĢisel çıkar veya örgüt çıkarı için etik kural ya da ilkelerin ihlal edilmesidir. Neticede çıkar gözetme esasına dayanır. Etik dıĢı davranıĢı etkileyen faktörler her ne kadar kiĢiye iliĢkin etmenler, eyleme iliĢkin etmenler, kuruma iliĢkin etmenler ve çevreye iliĢkin etmenler olarak dört ana hat üzerinden ele alınsa da bu hatların birbiri üzerindeki etkileri unutulmamalıdır. KiĢiye iliĢkin etmenleri pek tabii; eyleme iliĢkin etmenler veya kuruma ya da çevreye iliĢkin etmenler etkileyebilmektedir (Arslan ve Berkman, 2009: 81-93).

Şekil

Tablo 6.1: Tevrat, Zebur, Ġncil, Kuran-ı Kerim, Fütüvvet TeĢkilatı, Ahilik TeĢkilatı ve  IFAC „da belirtilen etik davranıĢların karĢılaĢtırması

Referanslar

Benzer Belgeler

“Kurumsal Yönetim İlkelerinin Muhasebe Mesleki Etik Kuralları Açısından Değerlendirilmesi” üzerine yapılmış bu çalışma, ülke sınırlarının öneminin

 Uluslararası Bilgisayar Etik Enstitüsüne göre bilişim teknolojilerinin doğru bir şekilde kullanılabilmesi için aşağıda belirtilen 10 kurala uyulması gerekmektedir..

İçinde bulunulan durumla ilgili olarak verilen kararın İçinde bulunulan durumla ilgili olarak verilen kararın etik sorun oluşturup oluşturmadığını anlamak için şu etik

Bilimsel çalışmalarda akademisyenlerin uyması gereken etik değerler ve bu değerlerin yaşama geçmesini sağlayan bazı etik ilkeler şunlardır:.. Dürüstlük: Bütün

tir. Pratik ve teorik etik karşılıklı etkilerle birbirine bağlı olduğundan Etiği birbirinden ayırmak yerine, bir bütün olarak ele almak doğrudur. Buna karşılık iyi

Yukarıda aktarılan tüm bilgiler ışığında, bu çalış- manın temel amacı, Psikologlar için Etik Öğretim El Kitabında (2014) önerilen müfredat, uygulamalar ve

Bu amaç doğrultusunda yürütülen çalışmada etik kavramının ne anlam ifade ettiği ve öneminden hareketle kamu yönetimi için neden önemli olduğu, yönetim

7 Ailenize sormadan İnternet aracılığıyla hiçbir şey satın almayın ve hiçbir koşulda kredi kartı numarası vermeyin.. 8 İnternet aracılığıyla sorulan sorulara