• Sonuç bulunamadı

Türk siyasal sisteminde Cumhurbaşkanı`nın yeri ve seçimi

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Türk siyasal sisteminde Cumhurbaşkanı`nın yeri ve seçimi"

Copied!
157
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

T.C.

SELÇUK ÜNİVERSİTESİ

SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ

KAMU YÖNETİMİ ANABİLİM DALI

TÜRK SİYASAL SİSTEMİNDE

CUMHURBAŞKANININ YERİ VE SEÇİMİ

YÜKSEK LİSANS TEZİ

Danışman

Doç. Dr. Birol AKGÜN

Hazırlayan

Sema AKYÜZ

(2)

İÇİNDEKİLER Sayfa KISALTMALAR……….…...V ÖZET………..VI ABSTRAKT…….………VII GİRİŞ………....1 BİRİNCİ BÖLÜM HÜKÜMET SİSTEMLERİ VE DEVLET BAŞKANLARI 1.1. MECLİS HÜKÜMETİ SİSTEMİ VE DEVLET BAŞKANI………...5

1.1.1. Model Ülke: İsviçre………..….6

1.2. BAŞKANLIK SİSTEMİ VE DEVLET BAŞKANI………...7

1.2.1. Model Ülke: ABD………..9

1.2.2. Başkan Seçimi………...10

1.3. YARI-BAŞKANLIK SİSTEMİ VE DEVLET BAŞKANI………..…11

1.3.1. Model Ülke: Fransa………..12

1.3.2. Cumhurbaşkanı Seçimi……….…14

1.4. PARLAMENTER SİSTEMLER VE DEVLET BAŞKANI………...15

1.4.1. Parlamenter Sistemlerde Cumhurbaşkanı Seçimi……….…18

Tablo-1. Cumhurbaşkanlarının Statüleri………..19

1.4.2. Sorumsuzluğu………...………20

1.4.3. Tek Başına İşlem Yapma Yetkisi………...……..…21

1.4.4. Çağdaş Parlamenter Sistemlere Model Ülkeler………..…..……21

1.4.4.1. Model Ülke Almanya………....21

1.4.4.1.1. Cumhurbaşkanı Seçimi………...22

1.4.4.2. Farklı Bir Model: İngiltere……….…23

(3)

İKİNCİ BÖLÜM

TÜRKİYE’DE 1982 ANAYASASI ÖNCESİ DÖNEMDE SİYASAL SİSTEM

İÇİNDE CUMHURBAŞKANININ YERİ VE CUMHURBAŞKANLIĞI

SEÇİMLERİ

2.1. TÜRK TARİHİNDE DEVLET BAŞKANLIĞI……… ..26

2.1.1. Osmanlı Öncesi Türk Devletlerinde Devlet Başkanlığı………..….26

2.1.2. Osmanlı Devleti Dönemi Devlet Başkanlığı……….…27

2.2. 1921 ANAYASASI DÖNEMİ……….28

2.2.1. Devletin Yapısı ve Hükümet Sistemi………....28

2.2.2. Cumhuriyetin İlanı ve Cumhurbaşkanı……….………...…….32

2.2.3. Mustafa Kemal Atatürk’ün Cumhurbaşkanı Seçilmesi………...……….34

2.2.3.1. Seçim Öncesi Siyasal Süreç………...…34

2.2.3.2. Seçim………...35

2.2.3.3 Atatürk Dönemi Siyasal Hayat………...36

2.3. 1924 ANAYASASI DÖNEMİ………...……….……....38

2.3.1. Devletin Yapısı ve Hükümet Sistemi……….…...38

2.3.2. Cumhurbaşkanının Konumu ………40

2.3.3. Cumhurbaşkanının Seçimi………41

2.3.4. İsmet İnönü’nün Cumhurbaşkanı Seçilmesi………....42

2.3.4.1. İnönü Dönemi Siyasal Hayat……….45

2.3.5. Celal Bayar’ın Cumhurbaşkanı Seçilmesi……….…...47

2.3.5.1 Bayar Dönemi Siyasal Hayat………..48

2.4. 1961 ANAYASASI DÖNEMİ………..…..……51

2.4.1. Devletin Yapısı ve Hükümet Sistemi………51

2.4.2. Cumhurbaşkanının Konumu ………52

2.4.3. Cumhurbaşkanının Seçimi………55

2.4.4. Cemal Gürsel’in Cumhurbaşkanı Seçilmesi……….57

(4)

2.4.4.2. Seçim………..…58

2.4.4.3. Gürsel Dönemi Siyasal Hayat………60

2.4.5. Cevdet Sunay’ın Cumhurbaşkanı Seçilmesi……….61

2.4.6. Fahri Korutürk’ün Cumhurbaşkanı Seçilmesi………..…63

2.4.7. 1961-1980 Yılları Arası Siyasal Hayat……….67

Tablo-2 T.C. Koalisyon Hükümetleri……….69

2.4.8. Sonuç Alınamayan Cumhurbaşkanlığı Seçimi……….…71

ÜÇÜNCÜ BÖLÜM 1982 ANAYASASI DÖNEMİNDE SİYASAL SİSTEM İÇİNDE CUMHURBAŞKANININ YERİ VE CUMHURBAŞKANLIĞI SEÇİMLERİ 3.1. 1982 Anayasası Dönemi………..74

3.1.1. Devletin Yapısı ve Hükümet Sistemi………74

3.1.2. Cumhurbaşkanının Konumu ………....76

3.1.2.1. Sorumsuzluğu ve Tek Başına İşlem Yapma Yetkisi…...………79

Tablo-3 Karşı-İmza Kuralı………..81

Tablo-4 Devlet Başkanlarının Sorumsuzluğu……….82

3.1.2.2 Tarafsızlığı………...82

3.1.2.3. Cumhurbaşkanının Görev ve Yetkileri……….…….84

3.1.2.3.1. Fesih Yetkisi ……….………..85

3.1.2.3.2. Kanunları Geri Gönderme Yetkisi……….86

3.1.2.3.3. Hükümeti Kurma Yetkisi….………...86

3.1.2.3.4. Bakanlar Kurulu Kararnamelerini İmzalama Yetkisi………...…...87

3.1.2.3.5. Atama Yetkisi………..………88

3.1.2.4 Olağanüstü Dönemlerde Cumhurbaşkanı………...89

(5)

3.1.2.5 Cumhurbaşkanı-Hükümet Çatışmaları………..91

3.1.3. Cumhurbaşkanının Seçimi……….………..………93

3.1.4. Kenan Evren’in Cumhurbaşkanı Seçilmesi……….……...95

3.1.5. Turgut Özal’ın Cumhurbaşkanı Seçilmesi……….……….……..99

3.1.5.1. Seçim Öncesi Siyasal Süreç………...…….99

3.1.5.2. Seçim………...……….101

3.1.6. Süleyman Demirel’in Cumhurbaşkanı Seçilmesi…………..……….…103

3.1.7. Ahmet Necdet Sezer’in Cumhurbaşkanı Seçilmesi…………..………..105

3.1.7.1. Seçim Öncesi Siyasal Süreç………..……...105

3.1.7.2. Seçim………..……….106

3.1.8. 11. Cumhurbaşkanı Seçimi Üzerine Bir Değerlendirme………...……109

SONUÇ VE DEĞERLENDİRME………..114

Bibliyografya………...…….127

Ekler: Ek:1. Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanları………137

Ek:2. Başbakanlık Yapan Cumhurbaşkanları ………...…..….138

Ek:3. TBMM'ye Geri Gönderilen ve İptal Davası Açılan Yasalar ………139

(6)

KISALTMALAR ANAP: Anavatan Partisi

AP: Adalet Partisi AY: Anayasa

AYM: Anayasa Mahkemesi CGP: Cumhuriyetçi Güven Partisi CHP: Cumhuriyet Halk Partisi

CKMP: Cumhuriyetçi Köylü Millet Partisi DDK: Devlet Denetleme Kurulu

DP: Demokrat Parti

DTP: Demokratik Türkiye Partisi DSP: Demokratik Sol Parti DYP: Doğru Yol Partisi

HADEP: Halkın Demokrasi Partisi KHK: Kanun Hükmünde Kararname MBK: Milli Birlik Komitesi

MC: Milliyetçi Cephe

MÇP: Milliyetçi Çalışma Partisi MGK: Milli Güvenlik Konseyi MGK: Milli Güvenlik Kurulu MHP: Milliyetçi Hareket Partisi MSP: Milli Selamet Partisi MP: Millet Partisi

RP: Refah Partisi

SHP: Sosyal Demokrat Halkçı Parti TBMM: Türkiye Büyük Millet Meclisi TSK: Türk Silahlı Kuvvetleri YTP: Yeni Türkiye Partisi

(7)

ÖZET

İktidarın, hükümdardan halka doğru akışını ifade eden temsili demokratik rejimlerde, devlet başkanının anayasal ve siyasal sistem içindeki konumu, hükümet modelleri tercihinin esasını oluşturmaktadır. Nitekim, farklı hükümet modellerinde devlet başkanları, makama geliş ve yetkileri açısından farklı özellikler göstermektedir.

II. Meşrutiyetin ilanından itibaren parlamenter sistemi tecrübe eden Türkiye’de cumhurbaşkanının sistem içindeki önemi ve bunun nedenlerini tespit etmek amacıyla farklı hükümet sistemleri ve bu sistemlerde devlet başkanlığı kurumu karşılaştırmalı olarak incelenmiş, bu çerçevede devlet başkanlarının siyasal sistem içinde farklı rol üstlendikleri meclis hükümeti, başkanlık, yarı-başkanlık ve parlamenter hükümet sistemleri ayrı ayrı inceleme konusu yapılmıştır.

Türkiye’de hükümet sistemleri ve cumhurbaşkanlarının siyasal sistem içindeki konumları anayasal dönemler itibarı ile ele alınmış, her cumhurbaşkanlığı seçim süreci dönemin siyasal ve sosyo-kültürel şartları altında incelenmiştir.

1982 Anayasasında hükümet sistemi tercihinin aksine “sembolik” yetkili cumhurbaşkanı yerine yasama, yürütme ve yargı gücüne ortak; aktif, müdahaleci, denetleyici ve yönetici cumhurbaşkanlığı kurumu ve cumhurbaşkanlığı seçimlerinin, siyasal sistem içinde “devlet krizi” yaratma potansiyelinin arkasındaki anayasal, siyasal ve tarihsel etkenler incelenmiştir.

(8)

ABSTRAKT

POSITION AND ELECTION OF PRESIDENT IN TURKISH POLITICAL SYSTEM

In representative democratic regimes mentioning flow of power from ruler to people, position of the president into the constitutional and political system constitutes the basis of preference of government models . As a matter of fact, presidents in different government models demostrate different characters in respect of chairing and their authorities.

In Turkey that has been experiencing parliamentary system from the declaration of Constitutional Monarchy II, different government systems and presidency insitution in these systems have been examined comparatively, in order to determine importance of president within the system and their reasons, and within this framework, assembly government where the president assumed different roles in political system, presidency, semi-presidency and parliamentary government systems all have been an object for study, respectively.

Government systems in Turkey and presidents position within political system have been discussed in consideration of constitutional periods, and all elective processes for president have been studied under the political and socio-cultural conditions of time. On contrary to the preference of government system, in 1982 constitution, the political and historical factors have been examined where presidency institution and presidency elections are participant, active, officious, inspector and director in legislative, executive and judicial authorities and behind “state crisis” creation potential in political system, instead of “symbolically” authorised president.

(9)

GİRİŞ

Parlamenter sistemi benimsemiş ülkelerde cumhurbaşkanlığı seçimlerinin törensel bir süreci yansıtmasına rağmen Türkiye’de cumhurbaşkanlığı seçimleri, parlamento dışı müdahalelere, siyasal oyunlara, hatta siyasal krizlere sebep olmakta, hemen her seçim döneminde devletin güç odakları karşı karşıya kalmaktadır.

Cumhurbaşkanının, gerek anayasal, gerek siyasal, gerekse tarihsel sebeplerden kaynaklanan devlet içindeki konumu, seçim sürecini “iktidarın ele geçirilmesi” boyutunda şekillendirmekte, seçim krizini tarafların dirençleri oranında derinleştirmektedir.

Her ülkede cumhurbaşkanlığı kurumu belli bir tarihsel oluşumun ürünü olarak ortaya çıkmaktadır.1 Nitekim tarihin her önemli dönemecinde bir cumhurbaşkanının damgası vardır. Anayasal düzenlemelerde cumhurbaşkanı, devletin başı ve yürütmenin doğal başkanı2 olarak bir takım görev ve yetkilerle donatılmıştır. Siyasal olarak cumhurbaşkanının önemi; görev ve yetkilerine paralel olarak seçilme yöntemine, bireysel ve kurumsal demokrasi anlayışına, parlamento yapısına bağlı nitelik göstermektedir. Bu bağlamda cumhurbaşkanlığı makamının önemi, onun rejim içindeki konumuyla doğrudan ilişkilidir.

Klasik parlamenter sistemlerde “sorumsuz” ve “sembolik” yetkili cumhurbaşkanlığı kurumu; 1921, 1924 Anayasaları döneminde, Türk yönetim geleneğinin ve koşulların uzantısı olarak fiili; 1982 Anayasası ile hukuki olarak anayasal ve siyasal sistemin merkezinde yer almıştır. 1921 ve 1924 Anayasası döneminde cumhurbaşkanlığı seçimlerinin sorunsuz geçmesi; dönemin adaylarının kişilikleri, yasama dönemi ve cumhurbaşkanlığı görev süresinin paralelliği ve tek parti egemenliğinden kaynaklanmaktadır. Mecliste muhalefetin bulunmadığı tek parti döneminde, liderliğin gücü ve parti disiplini nedeniyle etkili bir parlamenter denetim yapılamamış ve yürütme yasamaya hakim olmuştur. Ayrıca ordu bu dönemde -en azından Celal Bayar dönemine kadar- siyasal iktidarın kontrolü altındadır.

1 N. Kemal Öztürk, “Türkiye’de Cumhurbaşkanlığı Geleneği ve 1982 Anayasasındaki Düzenlemenin

Parlamenter Sistemle Uyumu”, AİD, Cilt:25, Sayı:1, Mart 1992, s.75.Bakır Çağlar bunu Anayasalar açısından “genetik kod” kavramıyla ifade etmektedir.

2 Cem Eroğul, “Cumhurbaşkanının Denetim İşlevi” Türkiye’de Demokrasinin Denetim Kurumları, AÜSBFD, Cilt:33, Sayı:1-2, , Sevinç Matbaası, Ankara Mart-Haziran, 1978, s.38

(10)

1961 Anayasası dönemi, cumhurbaşkanlığı seçimleri asker-sivil mücadelelerinin en yoğun yaşandığı dönem olması açısından önemlidir. Askeri baskılar sonucunda cumhurbaşkanı seçilen Cemal Gürsel’in ardından yapılan cumhurbaşkanlığı seçimlerinde, askerin adayı değil fakat askerin onaylayacağı adaylar cumhurbaşkanı seçilmiştir. Bu dönemin diğer bir özelliği de 1966 yılı hariç bölünmüş parlamento gerçeğidir. Bölünmüş parlamentolar ve uzlaşma kültüründen uzak siyasi partiler dış müdahaleleri yoğunlaştırmış, toplumun parlamento ve siyasi partilere güvenini zayıflatmıştır. Nitekim 1980 cumhurbaşkanlığı seçimleri, parlamentonun uzlaşmazlığı sebebiyle sonuçlanamamıştır. Bütün siyasi partiler kendi politikalarına yakın kişiyi cumhurbaşkanı yapma arzusu içinde olmuş, makam, yaklaşık altı ay süreyle vekaletle idare edilmiştir.

1982 Anayasası, yasama ve yürütme ilişkilerinde yürütmeyi güçlendiren ve yürütme içinde cumhurbaşkanına önemli yetkiler veren düzenlemeler getirmiştir. Yasama ve yürütme arasındaki ilişkilerin parlamenter rejim çerçevesi içinde kalmasına karşın, cumhurbaşkanı sembolik yetkili bir figür olmaktan çıkarılmıştır. Dönemin ilk Cumhurbaşkanı Kenan Evren, Anayasa’nın halkoylaması sonucunda kabul edilmesiyle birlikte cumhurbaşkanı olmuştur. Kenan Evren’in arkasından cumhurbaşkanı olan Turgut Özal, parti lideri olarak cumhurbaşkanlığına adaylığını koymuş ve parlamentodaki çoğunluğu sayesinde cumhurbaşkanı seçilmiştir. Ancak Özal’ın cumhurbaşkanlığı, “meşruiyet” ve “tarafsız cumhurbaşkanı” tartışmalarına ve hükümet-cumhurbaşkanı çatışmalarına neden olmuştur. Demirel’in cumhurbaşkanlığı dönemi de aynı şekilde hükümet-cumhurbaşkanı tartışmalarıyla şekillenmiştir. Ahmet Necdet Sezer’in cumhurbaşkanı seçilmesi, tarihteki nadir parlamento uzlaşmasına sahne olması açısından önemlidir. Dönemin cumhurbaşkanlığı seçimlerinde, askerin rolü direkt müdahale değil “onaylama ya da onaylamama” şeklinde belirmiştir. Gerçi, sivil siyasi iktidarlar tarihte gerçekleşen bütün cumhurbaşkanlığı seçimlerinde “askeri eğilimleri” göz önünde bulundurmuşlardır

Çalışmanın amacı, Cumhurbaşkanlığı kurumunun siyasal sistem içindeki statüsünün ve cumhurbaşkanlığı seçimlerinde yaşanılan krizin, anayasal, siyasal ve kültürel sebeplerini ortaya koymaktır. Cumhurbaşkanlığı seçim sürecinde yaşanan krizlere yönelik çalışmaların yetersizliği, geniş çaplı bir araştırmayı gerektirmiş, hem anayasal hem siyasal hem de sosyal ve tarihsel alanda araştırmalara yer verilerek

(11)

sonuçlar çıkarılmaya çalışılmıştır. 1923’ten günümüze cumhurbaşkanlığı kurumu ve seçimleri anayasal dönemler itibarıyla tek tek ele alınarak incelenmiş cumhurbaşkanlarının siyasal sistem içindeki önemi ve seçimlerinde yaşanan krizlerin nedenleri konusunda genellemelere gidilmeye çalışılmıştır. Bu bağlamda genel olarak cumhurbaşkanının rejim içindeki yeri ve bunun seçim sürecindeki etkileri, siyasal sistem aktörlerinin bu süreçteki faaliyetleri ve sosyal yapı çözümlemelerine gidilmeye çalışılmıştır. Dönemin siyasi gelişmelerinde doğrudan rol oynayan veya tanıklık edenlerin anılarından, gazete haber ve yorumlarından yararlanılmıştır.

(12)

BİRİNCİ BÖLÜM

HÜKÜMET SİSTEMLERİ VE DEVLET BAŞKANLARI

Yasama ve yürütme kuvvetlerinin birbirleriyle ilişkileri, pozitif anayasa hukukunda egemen olan hükümet şekilleri tasnifinin dayandığı temeli oluşturur. Bu ilişkilerin niteliğine göre; “başkanlık hükümeti sistemi”, “parlamenter sistem” ve “meclis hükümeti sistemi” olarak üç hükümet sistemi ayırt edilebilir. Yasama ve yürütme kuvvetleri aynı devlet organında toplandığı hallerde “kuvvetler birliği”nden, ayrı organlara verildiği hallerde “kuvvetler ayrılığı” prensibinden bahsedilir. Kuvvetler ayrılığına dayanan sistemler de kendi içinde; yasama ve yürütme kuvvetlerinin sert bir şekilde ayrıldığı başkanlık; iki kuvvetin dengeli bir şekilde ayrıldığı parlamenter sistemler olarak ikiye ayrılabilir. Eğer yasama ve yürütme kuvvetleri seçilmiş olmayan bir kişi veya kurulda birleşmişse, mutlak monarşiden veya diktatörlükten söz edilebilir. Eğer iki kuvvet, halk tarafından demokratik usuller içinde seçilmiş bir mecliste birleşmesi halinde “meclis hükümeti” sisteminden bahsedilir.3 Güçler birliğini esas alan sistemin iki türü vardır. Salt bileşimde tek bir organ vardır ve bu organ bütün görevleri yüklenir. Görece birleşmede ise hiç değilse görünüşte iki organ vardır. Ancak bu organlardan biri gerçek güçlerin tümünü elinde tutar. İkinci organa yapılanları onaylama ve uygulama yetkileri verilir. Modern diktatörlüklerde daima devlet başkanının kararlarını oybirliği ile onaylamakla görevli meclisler vardır.4

Hükümdar yetkilerinin halka akışını ifade eden temsili demokratik rejimlerin ortaya çıkışı ile birlikte, devlet başkanının fonksiyonu sadece icra kuvvetini kumandası olarak sınırlanmıştır. Artık devlet başkanı üç kuvveti şahsında toplayan bir kuvvet değil, sadece icra kuvvetine hakimdir ve bu hakimiyet parlamenter sistemlerde teorik bir mana ifade etmektedir.5

Başkanlık sisteminde yürütme yetkisi halk tarafından seçilen devlet başkanına, parlamenter sistemlerde ise parlamentodan kaynaklanan hükümete aittir. Başkanlık sisteminde yürütme yetkisinin devlet başkanına ait olması, başkanın halk tarafından

3 Ergun Özbudun, Türk Anayasa Hukuku, Yetkin Yayınları, Ankara, 1995, s.301

4 Maurice Duverger, Siyasal Rejimler, Çev.:Teoman Tunçdoğan, İletişim Yayınları, İstanbul, 1974, s. 31 5 Orhan Aldıkaçtı, Modern Demokrasilerde ve Türkiye’de Devlet Başkanlığı, Doçentlik Tezi, İstanbul,

(13)

seçilmesinin doğal sonucudur. Çünkü çağdaş çoğulcu demokrasilerin tümünde egemenliğin ulusa ait olduğu kabul edildiğine göre gücünü doğrudan halkın oylarından alan, aynı zamanda yönetim kademesinin en üstünde yer alan makam sahibi yetkisiz kılınamaz. Aynı zamanda nihai yetkilerle donatılan devlet başkanı bu yetkilerin gerektirdiği güce sahip olabilmesi için halk tarafından seçilmesini zorunludur. Sisteme çerçevelik eden demokratik rejimin gereği budur.6

Yürütme organının bir kanadını teşkil eden devlet başkanının konumu, seçiliş yöntemi, yetkileri, yetkileri kullanış biçimi ve diğer organlar arasındaki ilişkileri her üç hükümet şeklinde de farklılık arz etmektedir. Onun yetkileri de seçilme yöntemi ile doğrudan ilgili bir fonksiyon kazanmıştır. Temsili demokrasinin üç hükümet şekli de “devlet başkanına” yer vermekte onu meclis hükümetinden, başkanlık hükümetine kadar artan ve kuvvetlenen yetkilerle donatmaktadır.7

Kuvvetler ayrılığı fikrinin devlet hayatına girişine kadar geçen dönemde, iktidarı elinde bulunduran şahıs geleneği bu günde hala devam etmektedir. Modern toplumlarda ve anayasalarda, demokratikleşme sürecine paralel olarak, devlet başkanlığının gücünün ve kuvvetinin azaltılması girişimleri ile egemenlik genel iradeye bırakılmak istenmiş, bu girişimlere paralel olarak “başkansız devlet fikri” anayasalara yansımıştır. Tarihi gelişmeler göstermiştir ki, devlet başkanlığını kaldırma fikrinden ziyade kuvvetler ayrılığı fikrinin gelişip yaygınlaşması ile devlet başkanının kaldırılması değil gücünün sınırlandırılması ve sorumluluğu fikri geçerlilik kazanmıştır.8

1.1. MECLİS HÜKÜMETİ SİSTEMİ VE DEVLET BAŞKANI

Meclis hükümetinin kuramsal temeli, Rousseau’nun genel irade kavramına ve egemenliğin bölünmezliği ilkesine dayanmaktadır. Yürütme yetkisi tek kişiye değil meclis içinden çıkan heyete verilir.9 Bu sebeple rejimin varlığında devlet başkanlığına gerek yoktur. Yürütme, meclis tarafından tek tek seçilen bir kuruldan oluşmakta ve siyasi olarak heterojen bir yapıdadır.10

6 Mümtaz Soysal, Anayasanın Anlamı, Gerçek Yayınları, Ankara, 1993, s. 92-94 7 Aldıkaçtı, a.g.e., s.21

8 A. Şakir Demirtaş, Temsili Hükümet Sistemlerinde Devlet Başkanlığı, Yayımlanmamış Yüksek

Lisans Tezi, Konya, 1990, s.7

9 İsmet Giritli, Jale Sarmaşık, Anayasa Hukuku, DER yayınları, İstanbul, 1998, s.58 10 Erdoğan Teziç, Anayasa Hukuku, Beta Yayınları, İstanbul, 1996, s.396

(14)

Meclis hükümetinin özellikleri, meclisle yürütme organı arasındaki ilişkilere dayanır. Hükümetin yasama karşısında bağımsızlığı yoktur, keza yürütme organı meclis içinden ya da dışından seçilen üyelerden oluşur. Fakat meclis dilediği zaman bu kurulu azledebilir. Buna karşılık yürütme organının meclis üzerinde hiçbir yetkisi yoktur.11 İktidar birleşmiş değil, dağılmıştır. Parti disiplini zayıfla yok arasındadır. Meclis hükümetinin en eski örneği, “milletvekilleri cumhuriyeti” adı verilen III. Fransız Cumhuriyetleri’dir.12

Meclis hükümeti rejimi, aslında olağanüstü ve buhranlı dönemlere özgü bir yönetim biçimidir. Yürütme organı teorik olarak meclise bağımlı olmasına rağmen, uygulamada tam tersine, yürütmenin meclis üzerindeki üstünlüğüne ya da fiili diktatörlüğüne dönüşebilmektedir.13 İcra heyetinin tek kişi değil kalabalık olması tercihinin arkasında şahsi iktidar endişesi yatar. Ancak kuvvetler temerküzü tek bir meclisi hakim kılmakla, mecliste teşekkül edecek bir çoğunluğun memleketin geleceğine dilediği gibi hakim olmasına, “meclis tahakkümü”ne imkan vermektedir. Bu tahakkümün kumandası, mecliste ekseriyeti sağlayan parti liderinde veya liderlerindedir. Genel olarak, meclis hükümetleri diktatörlükle sonuçlanmıştır. Meclis hükümeti sisteminin diktatörlükle sonuçlandığı ülkelerde, hükümet istikrarsızlıkları belirleyici olmuştur.14

Meclis hükümeti sisteminin mantığında “devlet başkanı”nın yeri yoktur. Ancak “meclis hükümeti sistemi”ni kabul eden devletlerde (Teşkilat-ı Esasiye Kanunu dahil), devletin birliğini temsil amacıyla yetkileri pek az da olsa “devlet başkanlığı kurumu” muhafaza edilmek zorunda kalınmıştır.15

1.1.1. Model Ülke: İsviçre

1874 tarihli İsviçre Federal Anayasası, meclis hükümeti sistemini benimsemiş, icra kuvvetini yedi kişilik bir heyete, Federal Konsey’e vermiştir.16 Konfederasyon başkanı diye vasıflandırılan ve Federal Meclis tarafından konsey üyeleri arasından bir

11 Hayati Hazır, Anayasa Hukuku, Selçuk Üniversitesi Yayınları, Konya, 1990, s.147

12 Giovanni, Sartori, Karşılaştırmalı Anayasa Mühendisliği, Çev.: Ergun Özbudun, Yetkin Yayınları,

Ankara, 1997, s.148-149

13 Teziç, a.g.e., s.397

14 Aldıkaçtı, a.g.e., s. 11-17,184-188

15 A. Fuat Başgil, Türkiye’nin Siyasi Rejimi ve Anayasa Prensipleri, İstanbul, y.y., 1957, s.133 16 a.g.e., s. 258

(15)

yıl için seçilmiş bir başkan vardır. Fakat O sadece toplantılara başkanlık eder ve temsili bir rol oynar. İki sene üst üste aynı kişi başkan seçilemez, yetkileri sadece devletin temsiline inhisar eder, vekilleri tayin ve kararname salahiyeti yoktur.17 Konsey Federal, Konfederasyon başkanının riyaseti altında çalışır. Bir de başkan muavini vardır. Federal Meclis tarafından Konsey Federal’in üyeleri arasından bir yıl için seçilir. Konsey Federal, Federal Meclise tabidir ve onun kararları dışına çıkamaz.18

Meclis hükümeti mantığında devlet başkanı öngörülmemesine rağmen İsviçre az salahiyetli bir devlet başkanı öngörmüştür. Ancak görevi temsil ile sınırlanmıştır. Genel olarak, meclis hükümetlerinde devlet başkanlığı hukuken ve fiilen semboliktir.19

1.2. BAŞKANLIK SİSTEMİ VE DEVLET BAŞKANI

Başkanlık sisteminin temel özelliği, demokrasi ile kişisel iktidarı birleştirmesidir. Ulusun bütünü tarafından özgür biçimde seçilen kişi, halkın temsilcisi olarak iktidarı tek başına kullanır.20 Ancak kanun yapma yetkisinin olmaması, onun siyasal sistem içinde dengeyi korumasına, demokratik sınırlarda kalmasına katkı sağlamaktadır.21

Başkanlık hükümetinin prensipleri: Sert kuvvetler ayrılığı, kuvvetlerin birbirini kontrol etmesi, yürütme organının yasamaya üstünlüğü; unsuru ise: sorumsuz devlet başkanı; vasıtaları ise: Devlet başkanına teşri organı kontrol imkanı veren salahiyetleri ve yasama organına devlet başkanının yaptığı bazı tasarruflara iştirak etme imkanı veren salahiyetlerdir. Ancak bu durum parlamenter rejimdeki gibi mutlak mahiyet arz etmez. İcra organının bu salahiyetler arasında en mühimi kanunların yapılması sürecinde görülmektedir. Başkana verilen veto yetkisi ve parlamentoyu olağanüstü toplantıya çağırma yetkisidir.22

Başkanlık sisteminin tanımlayıcı kriterleri; başkanın doğrudan ya da doğrudan benzeri bir biçimde halk tarafından seçilmesi, belli bir dönem için seçilen yürütmenin,

17 Aldıkaçtı, a.g.e., s.14

18 a.g.e., s.186 19 a.g.e., s.190 20 Duverger, a.g.e.,s.73

21 Burhan Kuzu, “Türkiye İçin Başkanlık Sistemi”, Türkiye’de Siyasal Hayat, Editör: Adnan Küçük,

Selehattin Bakan, Ahmet Karadağ, Aktüel Yayıncılık, İstanbul, 2005, s.171

(16)

yasamanın güvenine dayanmaması ve yürütmenin tek kişiden oluşmasıdır.23 Hükümet politikasının istikametini çizmek münhasıran başkana aittir.24 Başkanlık sisteminde, “devlet başkanlığı” ve “hükümet başkanlığı” aynı şahısta toplanmaktadır. Başkan, sorumsuzluğuna rağmen geniş yetkilerle donatılmıştır. Bütün bu yetkilerle donatılan başkan, parlamenter rejimin yasama ve yürütme organları arasında “hakemlik yapan ve muvazeneyi muhafazaya çalışan” devlet başkanından tamamen farklı statüye sahiptir.25

Başkanlık sisteminde yürütme yetkisinin başkana ait olması, başkanın halk tarafından seçilmesinin hem nedeni hem de sonucudur. Gücünü doğrudan halk oyundan alan siyasal makamın yetisiz kalmasını olanaksızlaştırmaktadır.26

“Başkanlık sistemi bazı yönleri ile çoğunlukçu demokrasi bazı yönleri ile oydaşmacı demokrasi modeline yatkındır. Başkanlık sisteminde yürütme gücünün tek kişide toplanması ve kabinenin tamamen başkana yakın veya partisine mensup kişilerden oluşması bu sisteme çoğunlukçu bir özellik verir. Öte yandan başkanlık sisteminin önemli bir unsurunu oluşturan, sert kuvvetler ayrılığı başkanın yasama organının kararlarını sınırladığından sistemi oydaşmacı modele yakınlaştırır. Ayrıca başkanlık sisteminde yürütme koalisyonlarına gerek olmaması ve başkanlık makamının bölünmezliği çoğunlukçu eğilimleri güçlendirir.”27 Sisteminin çoğunlukçu yönü; kolaylıkla kişisel yönetime dönüşebilme ve diktatörlüğe kayabilme tehlikesini içinde barındırmasıdır.28

Başkanlık sisteminde, kongre iktidarı ile başkan ayrı partiye mensup olması durumunda rejim tıkanabilir. Ancak parlamenter rejimlerde böyle bir ihtilaf halinde hükümet istifa eder ya da parlamento devlet başkanı tarafından feshedilir. Başkanlık sisteminin başarısı ancak kuvvetler ayrılığı prensibini ihlal ederek gerçekleşmektedir. Böyle bir temayülü olan devlet başkanını durduracak kuvvet anayasada mevcut değildir.29

23 Rabia Bahar Üste,”Başkanlık ve Yarı-Başkanlık Sisteminin Türkiye İçin Değerlendirilmesi”, AİD,

Sayı:36/1, Mart 2003, s.37

24 Kuzu, a.g.e., s.169 25 Aldıkaçtı, a.g.e., s.157

26 Mehmet Turhan, Anayasal Devlet, Naturel Yayınları, Ankara, 2005, s.117

27 Yavuz Atar, “Çağdaş Demokrasinin Siyasal Boyutu: Türkiye’de Demokratikleşme ve

Anti-Demokratikleşme”, Yeni Türkiye, Türk Demokrasisi Özel Sayısı, Yıl:3, Sayı: 17, Eylül Ekim 1997, s.81

28 Şeref Gözübüyük, Anayasa Hukuku, S yayınları, Ankara, 1991, s.32-33 29 Aldıkaçtı, a.g.e., s.161-162

(17)

Duguit’e göre ABD’nin federal devlet olması ve her eyaletin ayrı bir devlet olarak teşkilatlanması devlet başkanının diktatörlük temayülünü engellemektedir. Ayrıca, iki partili sistem, kongre ve devlet başkanı arasındaki çatışmaları azaltıcı rol oynamaktadır. Parti disiplininin zayıflığı da başkanın diktatörlük temayülünü engellemektedir.30

Başkanlık sistemindeki organlar arasındaki fonksiyonel bağımsızlık, yani karşılıklı fesih ve düşürme gibi müesseselerin bulunmayışı ve organlar arasında uyuşmazlık söz konusu olduğunda anayasal açıdan çözüm öngörülmüş değildir. Bu durumda yasama ve yürütme arasında işbirliğinin kurulamaması devlet faaliyetlerinin durmasına ya da hükümet darbelerine sebep olmaktadır.

Başkanlık sisteminin olumsuz örnekleri olarak gösterilen Latin Amerika ülkelerinde, başkanlık rejimini güçlendirme girişimleri, başkanlara bazı ek yetkiler yanı sıra başkana fesih yetkisi vermek gibi başkanı daha güçlendiren unsurlar katmışlardır.31

1.2.1. Model Ülke: ABD

Amerikan modelinin ayırt edici özelliği; başkanla kongre arasındaki iktidar paylaşımıdır. Yürütme organı parlamentonun desteğinden ayrılmış ve bu ayrılık içinde kendi başına özerk kurum olarak belirmiştir.32

Bu sistemde yürütme doğrudan başkana bağlıdır. Yürütmenin tek başı olan başkan halk tarafından seçilir. Başkan ve yardımcılarının meclis karşısında hiçbir sorumlulukları yoktur. Başkan yardımcıları başkana karşı sorumludur.33 Başkan dört yıl için ve en fazla iki defa seçilebilir. Başkanının ceza-i sorumluluğu mahkemelere siyasi sorumluluğu ise doğrudan halka karşıdır. Bakanları, başkan belirler ve senato onaylar. Başkan, yasaların uygulanmasını sağlar, dış politikayı yürütür, anlaşmaları yapar, şahsi af yetkisini kullanır, federal memurları atar. Başkan, ordu ve donanmanın başkomutanıdır. Başkanın kongreyle ilişkisi kuvvetler ayırımı esasına dayanır. Ne kongre başkanı, ne de başkanın kongreyi feshedebilir. Başkanın çıkan yasaları veto etme hak ve yetkisi vardır. Sistemin dengesi, atamayla değil seçimle gelen federe devlet

30 a.g.e., s.166-167

31 Atar, “Çağdaş Demokrasinin Siyasal Boyutu…, s.83-84 32 Sartori, a.g.e., s.117-118

(18)

yargıçları ve senatonun onayı ile başkan tarafından göreve getirilen federal devlet yargıçları tarafından sağlanır.34

1.2.2. Başkan Seçimi

ABD Başkan ve yardımcısı, halk tarafından, dört yıl için seçilir. 1947’de iki defa seçilme sınırı getirilmiş, 35 yaşını bitmiş olma, 14 yıl ABD’de ikamet etmiş olma şartı getirilmiştir.35

Seçim, iki derecelidir. Seçimin birinci aşamasında, partiler kendi bünyelerinde başkan adayını tespit ederler. Partilerin aday adayları parti delegelerini etkileme çabası içine girerler. Partinin federal düzeydeki kongresinde o partinin başkan adayı resmen belirlenir. İkinci aşamada ikinci seçmenlerin seçilmesi süreci vardır. Her eyalet kongredeki temsilcisi kadar ikinci seçmenini belirler. Halkın seçtiği ikinci seçmenler ile halk arasındaki emredici vekalet ilişkisi gereği, ikinci seçmenler kime oy vermek için seçilmişlerse ona oy verirler. Seçimin üçüncü aşamasında, ikinci seçmenler başkan adayları için oy kullanırlar. İkinci seçmen sayısının salt çoğunluğu ile başkan seçilir. Eğer hiç kimse salt çoğunluğu alamazsa, Temsilciler Meclisi, başkanı; senato ise, başkan yardımcısını seçer. Bu oylama da eyalet sayıları üzerinden yapılır. Bir adayın başkan seçilebilmesi için en az 26 eyaletin oyunu alması gerekir. Her eyaleti temsil eden temsilciler meclisindeki temsilciler bir başkanı seçmek üzere anlaşmak zorundadırlar. Eğer anlaşamıyorlarsa o eyalet seçim sürecinden dışlanır. Eğer temsilciler meclisi yinede başkanı seçemedilerse o zaman senato tarafından belirlenen “başkan yardımcısı” başkan olarak görevine başlar.36

ABD Başkanının sistem içindeki konumunun özerkliği, onun hem seçim şeklini –halk tarafından- hem de seçim usulünü -mutlak sonuç almaya yönelik- belirleyici bir özellik taşır. Başkanlık yapacak kişinin halk tarafından seçilmiş kişi olması önem arz eder.

34 Rıza Poçan, Emret Oligarşi! Yangel Demokrasi!, y.y., Ankara, 1999, s.190-191 35 Aldıkaçtı, a.g.e., s.170-173

(19)

1.3. YARI-BAŞKANLIK SİSTEMİ VE DEVLET BAŞKANI

1958 Fransız Anayasası ile uygulamaya giren yarı-başkanlık sistemi, başkanlık ile parlamenter unsurları birleştiren bir sistemi ifade eder. Yarı-başkanlık sistemi, cumhurbaşkanının doğrudan halk tarafından seçilmesi ve önemli anayasal yetkilere sahip olması bakımından başkanlık sistemine, yasama organına karşı sorumlu bir başbakan ve bakanlar kurulunun varlığından dolayı da parlamenter hükümet sistemine benzemektedir.37

Bir rejimin parlamenter ya da yarı- başkanlık rejimi olması, cumhurbaşkanının anayasal yetkilerine ve bunların ne ölçüde kullanıldığına bağlıdır. Parlamentoda cumhurbaşkanının da mensup olduğu parti çoğunluğunun bulunması, sistemin yarı-başkanlık karakterini güçlendirecektir. Bir ülkede zaman zaman bu şartlar değişeceğinden, hükümet sisteminin de başkanlık ve parlamenter rejim arasında gidip gelmesi mümkündür.38

Cumhurbaşkanının anayasal yetkileri ve fiili uygulamalar açısından ülkeler arasında farklılıklar vardır. Yarı-başkanlık sistemine sahip ülkelerden Finlandiya’da cumhurbaşkanı ve başbakanın hemen hemen eşit yetkilere sahip olması karma bir sistem olduğu yönünde değerlendirilmektedir. Özbudun’a göre, “bir sistemi yarı-başkanlık olarak değerlendirebilmek için, cumhurbaşkanının doğrudan halk tarafından seçilmesi, parlamentoya karşı sorumlu başbakan ve bakanlar kurulu ve cumhurbaşkanının karşı imzaya gerek olmaksızın tek başına kullanabileceği anayasal yetkilerinin bulunması gerekir.” Cumhurbaşkanı’nın yetkileri bakımından en önemli kriter ise, yasama meclisini fesih ve meclisin güvenini taşımaya devam eden hükümeti azil yetkisidir. Fesih yetkisinin bir takım şartlara bağlı olup olmadığı önemlidir. Buna göre, cumhurbaşkanının halk tarafından seçilmesini öngören ve onlara önemli yetkiler tanıyan 1976 Portekiz, 1991 Romanya Anayasaları “yarı-başkanlık” sistemini benimsemiştir. Bulgaristan ve Polonya’da cumhurbaşkanı halk tarafından seçilmekle birlikte, önemli yetkilere sahip olmadığından; Yunanistan, Macaristan ve Çekoslovakya ve Arnavutluk ve Türkiye’de cumhurbaşkanı önemli yetkilere sahip olmakla birlikte, halk tarafından seçilmediklerinden, bu ülkeler yarı-başkanlık değil “parlamenter

37 Atar, “Çağdaş…, s.81

(20)

sisteme” sahiptirler. Türkiye’de 1961 ve 1982 Anayasaları parlamenter sistemi benimsemiştir.39

1.3.1. Model Ülke: Fransa

IV. Cumhuriyet dönemi, parçalanmış parti sistemi, istikrarsız ve etkin olmayan koalisyon hükümetlerinin yol açtığı parlamenter rejim krizine çözüm bulma amacıyla40 1958 askeri darbesi ardından, parlamento, De Gaulle’nin başkanlığındaki bir hükümete rejimi değiştirme görevini vermiş, hazırlanan anayasa 4 Ekim’de referandum yoluyla kabul edilmiştir. Hazırlanan anayasaya göre, yürütme organı, devletin başı cumhurbaşkanı ile hükümeti oluşturan “Bakanlar Konseyi”nden oluşmaktadır.41 V. Fransız Cumhuriyeti, 1962’de cumhurbaşkanının halk tarafından seçilmesinin kabul edilmesiyle sistemin görünümü netleşmiştir. Fransa Cumhurbaşkanı’na tanınan; bir taraftan ABD Başkanı gibi, devletin başı, yürütmenin başı ve atamaların uygulayıcısı olarak üstlendiği rolleri icra etmesine ek olarak, görevlerinde 7 yıllık sabit süre, meclisi fesih etme ile yasama organı üzerindeki yetkileri ve Fransız hükümetlerinin parlamento ve halk desteğini sürdürme zorlukları yüzünden42 cumhurbaşkanı, sistemin temel direği haline gelmiştir.

Anayasa’nın 5. maddesine göre, Cumhurbaşkanı, anayasanın bekçisi, kamu güçlerinin düzenli biçimde işlemesinin ve devletin sürekliliğinin teminatıdır. Anayasa’nın cumhurbaşkanına tanıdığı yetkiler olağan ve olağanüstü olmak üzere iki farklı kategoride değerlendirilir. Cumhurbaşkanının olağan yetkileri, hükümete karşı olanlardan çok parlamentoya karşıdır. Bunlar; mesaj, meclisi fesih ve referandum yetkileridir. Cumhurbaşkanı fesih yetkisini meclis ve hükümet başkanına danışarak ancak onların görüşlerine bağlı kalmadan kullanır. Bağlayıcı tek kayıt bu hakkı bir yıl içinde iki kez kullanamaz. Cumhurbaşkanı olağanüstü hallerde, meclisin, hükümetin ve öteki kamu güçlerinin yetkilerini üzerinde toplamakta43 ve geçici olarak diktatörlük yetkilerine sahip olabilmektedir.

39 Atar, “Çağdaş,……s.83-84 40

http://www.tesev.org.tr/projeler/siyasi_rejim_metin_teblig1.php01.05.2006

41 Öztekin, a.g.e., s.360

42 Andrew Heywood, Siyaset, Çevirici Editör: Buğra Kalkan, Liberte yay., Ankara, 2006, s.487 43 Tanilli, a.g.e., s.334-335

(21)

Fransa’da uygulanan yarı-başkanlık sistemi, “ikili liderlik” üzerine kurulmuştur. Seçimle gelen cumhurbaşkanı ve parlamentodan çıkan ve onun güvenine bağımlı başbakan yürütme gücünü kullanmaktadır. Yürütme yedi yıl için, parlamento ise beş yıl için seçilir. Bu nedenle cumhurbaşkanı ve parlamento arasındaki çoğunluk farklı partilerden oluşabilmekte ve iki lider arasında çatışma ortaya çıkabilmektedir. Böyle bir durumda seçimlerden bir yıl geçmesi koşuluyla cumhurbaşkanı, parlamentoyu feshedip seçimlere gitme hakkına sahiptir. Cumhurbaşkanı ile farklı partiden olan başbakan gerisindeki parlamento çoğunluğunun desteğine dayanarak cumhurbaşkanını devre dışı bırakabilmektedir. Çok partili parlamenter rejim krizine karşı önerilen yarı-başkanlık aslında parlamentodaki çoğunluk ile cumhurbaşkanının aynı ya da ayrı partiler bloğundan olmasına bağlı olarak başkanlık ya da parlamenter rejim gibi işlemektedir.44

Gerek başkanlık sisteminin, gerek yarı-başkanlık sisteminin ortak paydası, halk tarafından seçilmiş bir başkan ya da hiç değilse parlamento içinden ve parlamento tarafından seçilmemiş başkandır. Ama bu temelin ötesinde iki şekil birbirinden köklü biçimde farklıdır. Yarı-başkanlık, tek merkezli bir otorite yapısının yerine, ikili bir otorite yapısı geçirmek suretiyle başkanlık sistemini tam ikiye böldüğünden dolayı yarı’dır. Başkanlık sisteminde başkan kuvvetler ayrılığı ilkesi ile parlamentonun müdahalesinden korunur yarı-başkanlık sistemi ise kuvvetlerin paylaşılması temelinde işler. Başkan iktidarı bir başbakanla paylaşmak zorundadır. Başbakan da parlamentonun sürekli desteğini sağlamak mecburiyetindedir. Sartori, yarı-başkanlık sistemini; esnek bir “ikili otorite” yapısı, çoğunluk yapısı değiştikçe “birinci baş”ın değiştiği “çift başlı yürütme”ye dayanan karma bir sistem45 olarak niteler.

1958 Fransız Anayasasına göre, hükümet, ulusal politikaları belirler ve yönlendirir. Cumhurbaşkanının yetkileri ise ara sıra kullanılabilir niteliktedir. Bunlar ayrıcalık değil, ancak nadiren kullanılabilen istisnai yetkilerdir.46 Cumhurbaşkanının asıl önemli fonksiyonu olağanüstü durumlarda ortaya çıkmaktadır. Bu gibi durumlarda yasama, yürütme ve yargı yetkisini elinde toplayarak her türlü kararı almada serbest hareket edebilme olanağına sahiptir.47

44 Nihal Karaincioğlu, “75. Yılda Rejim Tartışmaları:Parlamentarizm Başkanlık ve Yarı-başkanlık”, Yeni Türkiye, Cumhuriyet II, Yıl:4, Sayı: 23-24, Eylül Aralık 1998, s. 918-919

45 Sartori, s.161-166, 174 46 a.g.e., s.162-163 47 Öztekin, a.g.e., s.363

(22)

Yürütmenin yasamaya göre süratli ve kesin karar alabilme özelliği kriz dönemlerinde önem arz etmektedir. Bu yüzden olağanüstü dönemlerde meclis yürütmeye neredeyse diktatörlük yetkileri verebilmektedir. Ancak bu durum suiistimale oldukça elverişlidir.48

1958 Fransız Anayasası’nın parlamenter sistemlerden ayrıldığı noktalar, cumhurbaşkanının hem yetkilerinin niteliği (cumhurbaşkanının başbakan ve ilgili bakanın katılımı olmaksızın tek başına yapacağı işlem sayısının genişletilmesi, cumhurbaşkanının, bakanlar kurulunca kabul edilen kararnameler karşısındaki durumunun biçimsel olmaktan çıkması, Bakanlar Kurulunda kararların alınmasında temsili rolden uzaklaşma) hem de cumhurbaşkanı seçim yöntemi açısından önem arz eder. Cumhurbaşkanının doğrudan halk tarafından genel oyla seçilmesi ve halk iradesini doğrudan temsil etmesi ve demokratik meşruluk açısından diğer seçilmişler karşısında O’nu daha avantajlı konuma getirmiştir.49

Yedi yıl için seçilen cumhurbaşkanı vatana ihanet dışında mutlak bir sorumsuzluk taşır.50

1.3.2. Cumhurbaşkanı Seçimi

Anayasaya göre, devlet başkanı doğrudan halk tarafından genel oyla ve yedi yıllık süre için seçilir.51 Aynı kişinin birden fazla seçilmesi mümkündür.52

Cumhurbaşkanı adayı olabilmek için milletvekili, senatör, iktisadi sosyal konsey üyesi, il meclis üyesi, belediye başkanı olan ve asgari on departmanı temsil edebilecek şekilde en az 100 kişinin imzası ile desteklenmek ve önerinin Anayasa Konseyi’nce kabulü gerekmektedir. Hükümet, Anayasa Konseyinin kabul ettiği adayların listesini seçimde 15 gün önce ilan etmek zorundadır. Seçim tüm ülke genelinde iki turlu çoğunluk sistemine göre yapılmaktadır. Birinci turda adaylar geçerli oyların mutlak

48 Heywood, a.g.e., s.480

49 Özbudun,a.g.e., s.303-304

50 http://www.sita.com.tr/pages/material/superonline3htm 09.08.2006 51 Chirac’ın 2002’de seçilmesi öncesinde bu süre 5 yıla indirildi.

http://sodev.org.tr/Dosyalar/yorumlar/fransa seçimleri.htm 09.08.2006

(23)

çoğunluğunu elde edemediği takdirde 15 gün sonra ikinci tur oylamaya en çok oy alan iki aday katılmakta ve çoğunluğu kazanan cumhurbaşkanı seçilmektedir.53

1.4. PARLAMENTER SİSTEMLER VE DEVLET BAŞKANI

Parlamenter sistem konusunda hakim olan geleneksel görüş düalist yaklaşıma dayanır ve parlamentarizmin özü, dengeli yasama-yürütme ikiliğinde saklıdır.54 Buna göre parlamentarizmin dayandığı prensipler; yasama ve yürütme organları arasında yumuşak ayrılık, her iki organ arasında eşitlik ve denge. Unsurları ise; sorumsuz devlet başkanı, devlet başkanı başkanlığında yürütme organı ve kabine. Vasıtaları ise; yasama ve yürütme organlarının müstakil fakat aralarında işbirliği temin edilecek şekilde tanzimi, yasama organının icrayı kontrol edebilmesi ve düşürülebilmesi, yürütme organının yasamayı feshedebilmesidir. Parlamenter sistemlerde kuvvetlerin tek bir iradede toplanmaması ana prensiptir. Gaye bu salahiyetleri hiçbir organı diğerine hakim kılmayacak ve devlet faaliyetini aksatmayacak şekilde organlar arasında paylaştırmaktadır.55 Parlamenter rejim hem yürütmenin “ikiliği” hem de karşılıklı etki yollarının “eşdeğerliği” sonucu iki organ arasında kesin dengeyle nitelenir. Sistemin temel ölçütü olan; parlamentonun bakanları düşürme yetkisine karşılık yürütmenin parlamentoyu dağıtma hakkı vardır. Bu durum anlaşmazlık halinde halkın hakemliğine başvurma olanağı sağlar.56 Parlamentarizm hakkındaki ikinci bir görüş, monist yaklaşıma dayanır. Buna göre, yasama ve yürütme organlarının ayrılığı görünüştedir. Bu görüşe sahipleri de kendi arasında “parlamentonun üstünlüğü” veya “yürütmenin üstünlüğü” şeklinde iki gruba ayrılır.57

L.Epstein parlamentarizmi, “parlamenter hükümet veya kabine hükümeti, yürütmenin yasamadan çıktığı ve ona karşı sorumlu olduğu anayasal demokrasi biçimi” olarak tanımlamaktadır. Bundan çıkan sonuç, Devlet başkanı ister monark isterse seçilmiş cumhurbaşkanı olsun yetkilerinin sınırlı olması ve siyasi sorumluluğunun bulunmaması esastır.58

53 Öztekin, a.g.e., s.361

54 Mustafa Erdoğan, Anayasacılık Parlamentarizm ve Silahlı Kuvvetler, Siyasal Kitapevi, Ankara,

1993, s.28

55 Aldıkaçtı, a.g.e., s.51,86 56 Duverger, a.g.e., s. 32

57 Erdoğan, Anayasacılık…, s.28 58 a.g.e., s.30

(24)

Parlamenter sistemlerde devlet başkanlarının işlevleri konusunda da tam bir görüş birliği mevcut değildir Birinci gruptakilerin görüşü, devlet başkanının rolünün biçimsel sembolik ve temsili olduğu yönündedir ve bu görüş sahipleri devlet başkanının hakem rolüne de itiraz ederken demokrasilerde sorunların çözümünün kişilerin tek başına ağırlığını koyarak sağlanamayacağı gerçeğine dayanmakta ve sorunların parti mekanizması aracılığı ile çözülmesi gereğine işaret etmektedir. Diğer görüştekiler ise devlet başkanının sembol ya da onamadan daha fazla yetkilerle donatılması gereğini dile getirirken devlet başkanlarının olağanüstü durumlardaki manevi rolüne işaret etmektedir.59

Parlamenter sistemlerde, uzlaştırıcı, gerilimleri azaltıcı ya da yatıştırıcı güç, ülke krallıkla yönetiliyorsa monark, cumhuriyetlerde ise yansız ve partisiz cumhurbaşkanıdır. Devlet başkanı kriz durumlarında “emniyet supab”ı rolü oynamaktadır.60 Parlamenter sistemin devlet başkanı, icra kuvvetinin reisidir. Yürütme faaliyetini tayin ettiği başbakan ve bakanlar vasıtası ile görür. Hükümet parlamentonun güvenini yitirdiği anda çekilmek zorundadır. Hükümet çekildiği anda yürütme kuvvetinin başında bulunan “sorumsuz devlet başkanının” siyasal sistem içindeki rolü yürütmenin devamlılığını sağlaması açısından önemlidir.61

Yasama ve yürütme güçlerinin yumuşak ve dengeli ayrılığı olarak tanımlanan parlamenter rejimin ayırt edici özelliği yürütme organının, yani Bakanlar Kurulu’nun, yasama organı önündeki siyasal sorumluluğudur. Yasama organı güvensizlik oyuyla hükümeti düşürebilir. İkinci özellik, yürütmenin halkın oylarıyla seçilen yasamadan doğmasıdır. Üçüncüsü, siyasal bakımdan sorumsuz ve yansız ve bu nedenle “sembolik” yetkilere sahip devlet başkanının var olmasıdır. Parlamenter rejimde yürütme ikiye bölünmüştür. Bir yanda sorumsuz, yansız, parlamento tarafından görevine son verilemeyen devlet başkanı, öbür yanda yürütme organının sorumlu kısmı olan Başbakan ve Bakanlar Kurulu vardır. Kural, devlet başkanının tüm işlemlerinin karşı imzaya tabi olması ve bu işlemlerden, başbakan ve ilgili bakanın sorumlu olmasıdır.62

59 Zeynep Sonat, 1982 Anayasasının Siyasal Rejimine Cumhurbaşkanı Açısından Bir Bakış,

Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi, İstanbul, 1991, s.47-49

60 Turhan, Anayasal Devlet…, s.121-122 61 Aldıkaçtı, a.g.e., s.22

(25)

Devlet başkanının kararlarını imzalayan ve onlara hayatiyet veren “Başbakan ve Bakanlar Kurulu” bu kararlarından dolayı parlamento önünde “sorumlu” olacaklarından, parlamentonun kabul etmeyeceği kararları imzalamayacaklardır. Bu suretle cumhurbaşkanı başkanlık yetkilerini, normal olarak parlamento ekseriyetinin uygun gördüğü şekilde kullanacaktır. Bu şekilde parlamenter rejim, devlet başkanının kurduğu hükümetle parlamento arasındaki münasebetleri mevzu alan bir rejimdir. Devlet başkanları her iki organ arasındaki ihtilafları hakem olarak halledecek ve onlara istikamet verecektir. Devlet başkanının yasama ve yürütme organları arasında işbirliğini sağlayan salahiyetlerinin müşterek karakteri fiilen doğrudan doğruya başbakan ve bakanlar kurulunca kullanılacak ve devlet başkanı da bu karaları imzalamakla yetinecektir. Yasama organının kabul ettiği bir kanunun tatbikini önlemek maksadı ile devlet başkanına tanınan “veto yetkisi” parlamenter rejimin mekanizması icabı kullanılması imkansız denecek kadar zordur. Çünkü, veto hakkını kullanabilmek için devlet başkanı kararının başbakan ve ilgili bakanlarca imzalanması gerekir.63

Sartori’ye göre, Parlamentarizmin başlıca üç türü vardır. Bir uçta İngiliz tipi, yürütmenin parlamentoya güçlü biçimde egemen olduğu “başbakanlık veya kabine sistemi”, öbür uçta yönetmeyi hemen hemen imkansız hale getiren Fransız tipi (III. ve IV. Cumhuriyet) meclis hükümeti ve orta bir yol olarak parti denetiminde parlamentarizm. Bütün parlamenter sistemlerdeki temel ortak sorun, meclis oylamalarında parti çizgisini çiğnemeyen partilerin olmasıdır. Çünkü, parti disiplinsizliği daima ve zorunlu olarak olumsuz bir unsurdur.64 Sistemin işleyişini belirleyen partiler, partiler sistemi ve seçim sisteminin öngördüğü çoğunluğa dayalı hükümetlerdir.65

Parlamenter rejimde yasama organı, genel seçimle oluşturulur ve yürütme yasamadan çıkar. Parlamentodaki çoğunluğun seçmen çoğunluğunun iradesini yansıtması ve yürütmenin de parlamentodaki çoğunluk içinden çıkması seçmen-parlamento- yürütme arasında bir paralelliği yansıtır ki, parlamenter rejimin tüm mekanizmaları temsil sürecini belirleyen bu üç gücün çoğunluğun iradesi diyebileceğimiz ortak iradeyi temsilde birleşmesi ile oluşur.66

63 Aldıkaçtı, a.g.e., s.105,127 64 Sartori, a.g.e., s.137-138 65 Demir, a.g.e., s.11

(26)

Parlamenter rejimlerde devlet başkanlığı kurumunun temel dört işlevi bulunmaktadır. Birincisi, Devletin birliğinin ve ülke bütünlüğünün içte ve dışta temsilciliğini yapmak. İkincisi, görev süresi, seçim biçimi ve sorumsuzluğu sayesinde kendisinden daha değişken olan Bakanlar Kurulu yanında yürütmenin sürekliliğini sağlamak ve kabine değişikliklerinde yeni kabineyi onaylamak. Üçüncüsü, öneri ve tavsiyeler yoluyla siyasal liderler arasında uzlaştırıcı rol oynamak. Dördüncüsü, Anayasa ve kanunlara aykırı işlemlerle ilgili olarak yargı organlarının karar vermesini sağlamaktır.67

1.4.1. Parlamenter Sistemlerde Cumhurbaşkanı Seçimi

Parlamenter rejimlerde devlet başkanının “müstakil ve tarafsız” olması gereği68, seçim yöntemi tartışmalarını da beraberinde getirmiştir. Bir görüşe göre, devlet başkanının parlamento tarafından seçilmesi ve yürütmenin bütün olarak yasamadan çıkması rejimin esaslı unsurudur.69 İkinci görüşte olanlar ise, parlamenter sistemlerde cumhurbaşkanının köklü rolü olmadığı esasından hareketle ırsi bir hükümdar olabileceği gibi halk tarafından seçilebileceğini ileri sürmektedirler70 Erdoğan’a göre, Parlamenter sistemlerde cumhurbaşkanı sorumsuzdur. Sorumsuz olan makamın yetkili olması da düşünülemeyeceğinden cumhurbaşkanına dolaysız temsil meşruiyeti sağlayacak seçim yönteminden kaçınılması gerekir.71

Demokratik parlamenter cumhuriyetlerde, cumhurbaşkanının seçilmesi usulünde değişik uygulamalar vardır. Kimi ülkelerde cumhurbaşkanını parlamento, kimi ülkelerde özel bir seçim kurulu, hatta kimi ülkelerde atamayla gelmektedir. (Avustralya’da “genel vali” denen devlet başkanı atama ile gelir)72 (Cumhurbaşkanlarının seçimi için bkz. tablo-1)

67 Sonat, a.g.e., s.49 68 Aldıkaçtı, a.g.e., s.86 69 Sonat, a.g.e., s.45-47 70 Teziç a.g.e, s.401 71 Erdoğan, Anayasacılık…, s.30

(27)

ÜLKELER Anayasa YAŞ SEÇME YETKİSİ GÖREV SÜRESİ SEÇİLEBİLİ RLİK VEKÂLET

Almanya 1949 40 (m. 54)Kurul*¹ (m. 54) 5 Yıl (m. 54) 2 Defa (m.54) Bundesrat Bşk. (m. 57)

Avusturya 1929 35 (m. 60)Halk (m. 60) 6 Yıl (m. 60) 2 Defa (m.60) Başbakan*³/ Kurul*4

Finlandiya 1999 Yok Halk (m.54) 7 Yıl (m. 54) 2 Defa (m. 54) Başbakan (m. 59)

Fransa 1958 Yok Halk (m. 6) 5 Yıl (m. 6) Sınırsız Senato Başkanı (m. 7)

İrlanda 193735 (m. 12/4) Halk (m.12/2) 7 Yıl (m. 12/3) 2 Defa (m. 12/3)Kurul*5 (14/2) İsrail*7 1964 Yok Knesset (m. 3) 5 Yıl (m. 3) 2 Defa (m. 4) Knesset Başkanı (m. 23) İtalya 1947 50 (m. 84)Kurul*² (m. 83) 7 Yıl (m. 83) Sınırsız Senato Başkanı (m. 86)

İzlanda 1944 35 (m. 4) Halk (m. 3) 4 Yıl (m. 6) Sınırsız Kurul*6 (m. 8)

Portekiz 1976 35 (m. 125)Halk (m. 124) 5 Yıl (m. 125) 2 Defa (m.125)Meclis Başkanı (m. 135)

Türkiye 1982 40 (m. 102)TBMM (m. 101) 7 Yıl (m. 101) 1 Defa (m. 101) TBMM Başkanı (m. 103)

Yunanistan 1975 40 (m. 31) Parlâmento (m. 30) 5 Yıl (m. 30) 2 Defa (m. 30)Parlâmento Başkanı (m. 35) KAYNAK : Kemal GÖZLER, Devlet Başkanları, Ekin Yayınları, Bursa 2001

*2 Bu seçim kurulunun Parlâmentonun her iki meclisinin üyeleri ve 58 adet bölge temsilcisinden olu *3 Vekâlet süresi 21 günden az ise Federal Şansölye

*4 21 günden uzun ise Temsilciler Meclisinin Başkanı, İkinci Başkanı ve Üçüncü Başkanından olu

*5 Bu Kurul Baş Yargıç (Chief Justice) , Dail Eireann 'ın Başkanı ve Seanad Eirann 'ın Başkanlarından olu *6 Bu Kurul, Başbakan, Althingi Başkanı ve Yüksek Mahkeme Başkanından oluşmaktadır.

*7 16 Haziran 1964 tarihli Devlet Başkanı Hakkında Temel Kanun. Tablo- 1 CUMHURBAŞKANLARININ STATÜLERİ

*1 Bu kurulun yarısı Bundestag üyelerinden, öbür yarısı ise eyalet parlâmentolarının nispî temsil esasıyla seçtiği temsilcilerden oluşur. (m.54/3)

Parlamenter sistemlerde devlet başkanının halk ya da parlamento tarafından seçilmesi önemli değildir. Ancak önemli olan cumhurbaşkanının parlamento karşısında tarafsızlığını sağlayabilmesidir. Ancak genel düşünceye göre devlet başkanının halk tarafından seçilmesi cumhurbaşkanına hükümetten daha fazla meşruluk getireceği ve bu meşruluğun etkisiyle anayasal yetkilerini sonuna kadar kullanacağı gibi anayasadaki birçok biçimsel yetkilerin gerçek ve etkin yetkiler durumuna dönüşeceğidir. Dolayısıyla cumhurbaşkanı seçimi, siyasal sistemin işleyişi üzerinde önemli sonuçlar doğurabilecektir.73

Yürütmenin yasamadan çıktığı ve ona karşı sorumlu olduğu parlamenter sistemlerde, devlet başkanı, ister monark, isterse seçilmiş bir cumhurbaşkanı olsun “yetkilerinin sınırlı” olması ve “sorumsuz” olması asıldır. Bu sistemde devlet başkanı aynı zamanda yürütmenin de bir kanadını teşkil etmekle birlikte, gerçek anlamda etkili yürütme yetkilerine sahip bulunmadığı ve dolayısıyla uygulayacak politikası olmadığından herhangi bir makama karşı sorumlu değildir. Bu anlayışla cumhurbaşkanının halk tarafından seçilmesi cumhurbaşkanını parlamenter rejim içinde

(28)

olağan konumundan uzaklaştırmakta, sistemin gerektirdiği “iç denge” zaafa uğramaktadır.74

Klasik parlamenter rejimi benimseyen; Yunanistan, İsrail, Almanya ve İtalya’da devlet başkanını seçme yetkisi parlamento ya da parlamentonun ağırlıklı olduğu seçim kurullarına aittir.75

Demokratik ülkelerden Avustralya, Avusturya, Belçika, Kanada, Danimarka, Almanya, İzlanda, İrlanda, Hollanda, İsrail, İtalya, Japonya, Lüksemburg, Yeni Zelanda, Norveç, İsveç, İngiltere’de parlamenter hükümet sistemi benimsenmiştir. Bu ülkelerde cumhurbaşkanları ya halkça seçilmekte ya da temsili yetkilere sahip hükümdarlar bu görevi yürütmektedir. Ayrıca bu ülkelerde siyasal sistemin egemen unsuru anayasal yetkileri itibarı ile “başbakandır”.76

Tekrar seçilme konusunda üç sistem vardır. Birinci sistemde tekrar seçilme konusunda sınırlama yoktur. İtalya, Fransa, İzlanda, İkinci sistemde bir kişi cumhurbaşkanlığına en fazla iki defa seçilebilir. Almanya Avusturya, Yunanistan, İrlanda, İsrail, Portekiz, 1999’dan beri Finlandiya’da bu sistem uygulanmaktadır. Üçüncü sistemde tekrar seçilebilirlik kabul edilmemiştir.77

1.4.2. Sorumsuzluğu

Parlamenter rejimin devlet başkanı açısından ayırt edici özelliği, siyasal bakımdan sorumsuz devlet başkanının varlığıdır. Devlet başkanının sorumsuzluğu aynı zamanda onun yetkisizliğini de gösterir. Devlet başkanına tanınan imza yetkisi sadece biçimsel nitelik taşımaktadır.78

Cumhurbaşkanının, parlamento ve kabine arasında doğacak ihtilaflarda hakem rolünü oynayabilmesi için “sorumsuzluğu” şarttır. Sorumsuzluğu; devlet başkanı seçildiği müddet içinde, anayasayı ihlal ve vatan hainliği dışında azlolunamaması ve

74 Mustafa Erdoğan, Anayasacılık…,s.30-31

75 Yavuz Atar, “Türk Anayasal Sisteminde Cumhurbaşkanının Seçimi- Görev Süresi-Yetkileri ve

Parlamenter Sistem Gerekleri Doğrultusunda Değişiklik Önerileri”, Türkiye Büyük Millet Meclisi

Anayasa Hukuku I. Uluslar arası Sempozyumu, TBMM Başkanlığı Yayınları, Ankara, Nisan 2003,

s.314

76 Atar, “Çağdaş Demokrasinin Siyasal Boyutu…”, s. 83 77 a.g.e., s. 67

(29)

düşürülememesini ifade eder. Devlet başkanının sorumsuzluğu, onun “bağımsız” olmasını, parlamento ve hükümet arasında hakem rolü oynamasını sağlar.79

1.4.3. Tek Başına İşlem Yapma Yetkisi

Parlamenter sitemlerde cumhurbaşkanının siyasal sorumsuzluğu gereği tek başına işlem yapma yetkisi yoktur. Ancak bu kuralın cumhurbaşkanının sadece yürütme alanındaki işlemlerini mi yoksa devlet başkanlığından doğan yetkileriyle ilgili işlemlerini de mi kapsadığı konusu tartışmalıdır.80

Parlamenter sistemlerde cumhurbaşkanının kendisine tanınan yetkileri hükümet veya başbakan ve bir bakanın imzasıyla kullanmasının iki nedeni vardır. Birincisi, parlamenter sistemlerde, devlet başkanları, yetkilerini kullanmak için, gerekli olan demokratik meşruluktan mahrumdurlar. Oysa, hükümetlerin demokratik meşrulukları tamdır. Parlamenter sistemlerde cumhurbaşkanları halkın doğrudan katılımı olmadan belirlenmektedir. İkinci neden ise, devlet başkanının sorumsuz, hükümetin sorumlu olmasıdır. Cumhurbaşkanlarının “sorumsuzluğu”, “yetkisiz” olmalarını gerektirir.81 Bu sebeple siyasal sonuç doğurabilecek ve icrai nitelikteki işlemlerin cumhurbaşkanınca tek başına yapılmaması gerekir. Cumhurbaşkanına mutlak anlamda tek başına işlem yapma yetkisinin tanınmaması, parlamenter sistem içindeki varlığını anlamsız kılacaktır.

1.4.4. Çağdaş Parlamenter Sistemlere Model Ülkeler 1.4.4.1. Model Ülke: Almanya

Almanya’da parlamentarizmin yerleşmesinde, II. Dünya Savaşı’ndan sonra Alman topraklarını işgal eden Müttefik Kuvvetlerin etkisi olmuştur.82

I. Dünya Savaşı akabinde 1919’dan 1933 yılına kadarki dönem, Weimar Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı ve diğer devlet güçleri arasındaki yetki ve sorumluluklarda belirsizlik ve kriz ortamında cumhurbaşkanına tanıdığı yetkilerin çokluğu ve istikrarsız siyasal ortam Hitler’in Başbakan olması ile sonuçlanmış, devlet

79 Aldıkaçtı, a.g.e., s.56,100-103 80 Özbudun,a.g.e., s.285-289

81 Gözler, Devlet Başkanları…, s.267 82 Öztekin, a.g.e., s.371

(30)

başkanı Hinderburg’un ölümüyle Adolph. Hitler, devlet başkanlığını ve bu suretle başkomutanlığı da ele geçirmiştir.83

II. Dünya Savaşı akabinde, 1949’da anayasayı hazırlayan kurucu meclis, Weimar Anayasası’ndan edinilen tecrübeden de yararlanarak, güçlü bir yürütme meydana getirmeye çalışmış, Bu nedenle Bundestag tarafından seçilen “başbakan”, siyasal sistemin egemen unsuru konumuna getirilmiştir. Başbakanın ve dolayısıyla hükümetin otoritesi, anayasaya konulan özel hükümlerle güçlendirilmiştir. Weimar döneminde görülen hükümet istikrarsızlıklarını önleyen hükümler öngörülmüştür. Weimar Anayasası’nda potansiyel olarak güçlü olan cumhurbaşkanının, yeni Anayasa’da büyük ölçüde temsili bir fonksiyon üstlenmesi öngörülmüştür.84 Devlet başkanının, kararname yoluyla kanun vazetmek, parlamentonun itimadını haiz icra vekilleri heyetini azletmek gibi yetkileri kaldırılmıştır.85

Anayasaya göre, devlet başkanı seçimle gelen bir federal cumhurbaşkanıdır. Devlet halk egemenliğine dayanan temsili demokrasidir. Kuvvetler ayrılığı esastır. Yürütme iki baştan oluşur. Devletin başında siyasal sorumluluğu olmayan devlet başkanı, onun yanında parlamentoya karşı sorumlu ve iktidarı elinde bulunduran “hükümet” bulunur. Siyasi sorumluluğu olmayan cumhurbaşkanı devletin siyasal birliğini temsil eden kişi olarak “denge sağlayıcı ve tarafsız” olması itibari ile bütün partilerin üzerinde birleştirici role sahiptir.86

1.4.4.1.1. Cumhurbaşkanı Seçimi

Almanya Federal Cumhuriyeti’nin devlet başkanı olan Federal Cumhurbaşkanı, Federal Meclis ve Eyalet Meclisleri tarafından seçilen milletvekili sayısına eşit sayıda delegeden oluşturulan “Federal Asamble” tarafından seçilir. Bu organ sadece Cumhurbaşkanı seçmek amacıyla oluşturulan anayasal bir organdır. Asamble’ye eyalet meclisi üyesi olmayıp ülkenin saygın kişileri de seçilebilir. Seçim üç turludur. İlk iki turda mutlak çoğunluk, üçüncü turda basit çoğunluğu elde eden aday cumhurbaşkanı seçilir. Cumhurbaşkanının görev süresi 5 yıl olup, üst üste en çok iki defa seçilebilir. Cumhurbaşkanlığına 40 yaşını doldurmuş ve seçme hakkına sahip her vatandaş aday

83 a.g.e., s.377-383

84 Yavuz Atar, Demokrasilerde Anayasa Yapımı, Mimoza Yayınları, Konya, 2000, s.62 85 Aldıkaçtı, a.g.e., s.78

(31)

olabilir. Ancak, cumhurbaşkanı adayları Federal Mecliste temsil edilen partiler tarafından belirlenir.87

1.4.4.2. Farklı Bir Model: İngiltere

Stuart Hanedanı’nın XVIII. yy’da iki ihtilal ile iktidardan uzaklaştırılması, İngiliz siyasi tarihinin temelini oluşturur. Bu ihtilalden sonra, parlamento monarşiye karşı üstün duruma geçtiğinden, iktidarın niteliği ve sahibi değişmiştir.88 İngiltere’de bundan sonraki süreç kral’dan parlamento lehine olarak gelişen bir güç dağılımına sahne olmuştur. Parlamenter sistemlerin hepsi iktidar paylaşım sistemleridir. “başbakanlık” ya da “kabine sistemi” İngiliz sistemine en iyi örnektir. İngiliz Parlamentarizmi üç temel şarta dayanır; basit çoğunluk seçimleri, iki parti sistemi, güçlü parti disiplini.89 En önemli özelliklerinden biri anayasal olarak, parlamentonun üstünlüğü ilkesinin benimsenmiş olmasıdır.90 Parlamento egemenliğinin kaynağı anayasal değil tarihseldir. Hukuksal olarak her şeyi yapma hakkına sahip olan parlamento, siyasal bakımdan halkın “doğal haklarını” içeren anayasa duygusu ile sınırlıdır.91

Taht, kabine ve parlamento ve bağımsız yargı İngiliz siyasal sisteminin temel taşlarını oluşturur.92 Sistemin temel elemanlarından olan Taç, teorik olarak yetkili ancak fiili olarak idari yetkisizdir. Parlamentoya karşı sorumsuzdur. Bu, “kral saltanat sürer ancak idare etmez” sloganı ile ifade edilerek sistemin gerçek özelliği ortaya konmaktadır.93 Teoride, kraliyet (taç); yürütmenin, yargının, kraliyet kuvvetlerinin başkomutanı, İngiliz Anglikan Kilisesi’nin başı durumundadır.94 Kral’ın koruyabildiği en önemli ayrıcalıklar olarak parlamentoyu fesih ve başbakanı atama yetkileri uygulamada parlamenter sistemin işleyişini kolaylaştıran işlevler olarak ortaya çıkmaktadır.

87 a.g.e., s.391

88 Esat Çam, Devlet Sistemleri, Der Yayınları, İstanbul, 1993, s.18 89 Sartori, a.g.e., s.141

90 Atar, Demokrasilerde Anayasa…, s.28

91 Fevzi Demir, Anayasa Hukukuna Giriş, Barış Yayınları, İzmir, 1998, s.85,95 92 Duvarger, a.g.e., s. 60

93 Çam, a.g.e., s.28-29

(32)

İngiliz parlamenter sisteminde yürütme iki baştan oluşmaktadır. Devlet başkanı konumunda “kral” ve meclis önünde siyasi sorumluluğu olan “kabine”. Düzen ve otorite, kabinenin en önemli özelliği olup, kabinenin İngiliz siyasal sisteminin motör rolü oynamasını sağlamaktadır. Çift parti sistemi ile kabine büyük ölçüde Avam Kamarası’nın vesayetinden kurtularak büyük yetkilere sahip olmuştur.95 İngiliz parlamenter sisteminde kabine ile hükümet birbirinden ayrılmıştır. Bütün bakanların hükümet üyesi olmasının yanı sıra bunların ancak bir kısmı kabine üyesidir. Yani, hükümet, kabineyi de kapsayan daha geniş bir yapıyı ifade eder.96

Rejimin en belirgin özelliği, hükümetle kamuoyu arasında her zaman bulunması gereken uyuşmadır. Parlamentonun zaman zaman feshi yoluna gidilmesinin amacı da bundandır.97 En göze çarpan yönü ise, “kabinenin üstünlüğü”dür. Bütün fiili kuvvetler de dar olan kabinenin elinde, daha doğrusu kabinenin başı durumundaki Başbakan’da toplanmıştır.98

Parlamento, Kral’a bağlı olarak Avam Kamarası ve Lordlar Kamarasından oluşmaktadır.99 İngiliz yargı sisteminde “Lordlar Kamarası”, en yüksek yargı mercii olarak yapılanmıştır.100 Sistemin bugünkü görünümü, iki partinin hakim olduğu bir parlamento ile hakiki iktidar kabineye geçmiştir. Başbakan yürütme içindeki en önemli unsurdur. Nitekim, İngiliz parlamenter sistemi, “kabine diktatörlüğü” olarak nitelendirilmektedir.101

1.4.4.2.1. Kral

Kral İngiliz devletini temsil eder. Şahsında topladığı yetkiler, parlamenter sistemin kurulmasından önce de vardır. Kralın şahsı ulusal birliğin sembolüdür. İmparatorluğun birlik ve bütünlüğünü temsil eder. Vesayet yoluyla tahta geçer. Taht Katoliklere kapalıdır. Kralın siyasal fonksiyonu, özellikle anayasal düzenin uyum içinde normal işleyişini kolaylaştırmaya yöneliktir. Kral hükümetlerin sarsıntısız bir şekilde 95 Çam, a.g.e., s.36 96 Eroğul, a.g.e., s.24 97 Demir, Anayasa…, s.87 98 Çam, a.g.e., s.36 99 a.g.e., s.49 100 Eroğul, a.g.e., s.36

101 Burhan Kuzu, “Türkiye İçin Başkanlık Sistemi”, Türkiye’de Siyasal Hayat, Editör: Adnan Küçük,

(33)

değişmesini sağlar. Tarafsızlığı esastır ve sorumsuz olduğu kabul edilmiştir.102 Sorumsuzluk mutlaktır. Bu ilke “kral suç işlemez” ilkesi ile ifade edilmektedir.

Kral, meclisin isteği olmadan hükümeti feshedemez. Kral kabinenin üstlenmeyeceği hiçbir sorumluluğu üzerine almaz. Yani, sorumluluğunu hükümetin üstlenmeyeceği hiçbir şeyi yapmaz.103

102 Ayferi Göze, Siyasal Düşünceler ve Yönetimler, Beta Yayınları, İstanbul, 1995,s. 448 103 a.g.e., s. 448

Referanslar

Benzer Belgeler

Ortaya konan metin incelendiğinde yeni bir sistem önermekten daha çok mevcut Cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminin eski parlamenter sistemin alışkanlıkları ve bakış

Devlet başkanının halk tarafından seç lmes , doğrudan yapılan seç mler le halkın seçt ğ seç c ler kurulu aracılığıyla yapılan seç mler fade ett ğ ne

Kısacası sermaye temelli bir baskı grubu olan TÜSİAD’ın, ilgili bölümde yapılan detaylı incelemede de görüldüğü üzere, söz konusu dönemde ekonomiden ziyade daha çok iç

denilen Anayasa'nın 11. maddesi CumhurbaĢkanı'nı da bağlar. En önemlisi de "Yasama ve yürütme organları ile idare, mahkeme kararlarına uymak zorundadır, bu organlar ve

Buna göre, Kanun’un 71.maddesindeki çocuk çalıştırma yaşı ve çocuk çalıştırma yasağı hükümlerine aykırı davranıldığının tespiti halinde, 72.maddesindeki

Kontrast nefropatisi riski nedeniyle 30 cc düşük doz kontrast madde ve sabit gecikme zamanı ile BT çekimi yapılan 35 hastayla (Protokol A), standart BT çekimi yapılan 36

Derginin korucuları Kemal Tahir‘in Türk toplumu, tarihi, aydını ve edebiyatı üzerine düĢüncelerini önemsemiĢtir (bknz. Kemal Tahir sayısı).. Kurucular,

okullar yoluyla eğitilmesi, böylece devletin eğitim yükünün az da olsa azcitıiması girişimi bek­. lenen düzeyde