• Sonuç bulunamadı

İsmet İnönü’nün Cumhurbaşkanı Seçilmesi

2.1. TÜRK TARİHİNDE DEVLET BAŞKANLIĞI

2.3.4. İsmet İnönü’nün Cumhurbaşkanı Seçilmesi

Atatürk ve İnönü arasındaki gerginlik, gerek iç siyasal alanda hükümete dışarıdan müdahalenin yarattığı sorunlar, gerekse dış politika alanında yaşanan görüş ayrılıkları Atatürk’ün ölümünden yaklaşık bir yıl önce İnönü’nün başvekillik

191 Aldıkaçtı, a.g.e., s.215

192 Türk Ansiklopedisi, Milli Eğitim Bakanlığı Yayınları, Cilt:II, Ankara, 1963, s.262 193 Aldıkaçtı, a.g.e., s.215-216

194 Mahmut Goloğlu, Devrimler ve Tepkiler (1924-1930), Başnur Matbaası, Ankara, 1972, s.25 195 Velidedeoğlu, a.g.e., s.370

196 Aldıkaçtı, a.g.e., s.216 197 Özdemir, Devlet Krizi…, s.24

görevinden uzaklaştırılmasıyla sonuçlanmıştır.198 İnönü, bu tarihten Atatürk’ün ölümüne kadar geçen sürede, sadece Malatya mebusu olarak görev yapmış, aktif siyasal hayattan tamamen çekilmişti. Atatürk’ün ölümünden bir süre önce Atatürk ile çatıştığı ve bu nedenle görevinden ayrıldığı bilinen İnönü’nün, Atatürk’ün ölümünün ertesi günü karşısında hiçbir aday olmaksızın nasıl ve hangi ortamda cumhurbaşkanı olduğunu açıklayabilmek için, 1930’lu yıllar ve bu dönemde Atatürk-İnönü ilişkilerine bakmak gerekmektedir.

Cumhuriyetin ilanı ile birlikte Atatürk cumhurbaşkanlığına seçildiğinde İnönü, başvekalete getirilir ve böylece uzun yıllar sürecek olan işbirliğinin temelleri atılır ve 1937 yılına dek kesintisiz, Atatürk döneminin “değişmez başvekili” ve “tek parti iktidarı”nın “ikinci adamı”dır.199 Atatürk’ün ölümüyle boşalan cumhurbaşkanlığı makamı için İnönü adı üzerinde ordu ve parlamento tarafından son derece hızlı “tartışmasız uzlaşma”nın sebebini, Aydemir “ikinci adamı birinci plana çıkaran (…) dönemin şartlarıdır. Bu şartlar o günün parlamento kombinezonları içinde değil, 1920’den beri “tek adam”ın yanında (…) şekillenmişti200 şeklinde ifade eder.

Atatürk’ün ölüme yaklaştığı dönemlerde sorun Atatürk’ten sonra cumhurbaşkanının yani “şef”in kim olacağı idi. İnönü’nün varlığı bellidir fakat, İnönü’ye karşı gösterilebilecek aday konusunda İnönü muhaliflerince ciddi girişimlerde bulunulur.201 İnönü’nün karşısına çıkarılabilecek adaylar arasında, Fevzi Çakmak, Fethi Okyar ve Celal Bayar ismi telaffuz edilmeye başlanır. Ancak, Okyar ve Çakmak, meclis üyesi olmadıklarından o şartlar içerisinde aday gösterilmeleri mümkün değildir. Bu

198 Cemil Koçak, Türkiye’de Milli Şef Dönemi, Yurt yayınları, Ankara, 1986, s.78, İsmet Paşa’nın

azledilmesi, ve Bayar’ın Başbakanlığa getirilmesiyle devletçi ekonomiden, kısmi liberal ekonomiye geçmişti. Bu sürecin devam edebilmesi için Bayar-Çakmak-Okyar üçlüsünden birinin Çankaya’ya çıkması düşünülüyordu. Fakat bu isimler bir şekilde devre dışı bırakıldı. Bazı tarihçiler İsmet Paşa’nın cumhurbaşkanı seçilmesini darbe olarak nitelendirmişlerdir. Fahrettin Altay komutasındaki Birinci Ordu’nun devreye girmesi ile silahlı kuvvetler içindeki dengeler değişmiş ağırlık İsmet Paşa’ya kaymıştır. Böylece 12 yıl sürecek tek parti istibdadı ile birlikte tam bir devletçiliğe geçilmiştir. Ahmet Kekeç, “Bir Kez Daha: Tehlikenin Farkındamısınız ?” Yeni Şafak, 22 Mayıs, 2006

199 Koçak, Türkiye’de Milli Şef Dönemi, Yurt yayınları, Ankara, 1986, s.23-40 200 Cumhurbaşkanlığı Tarihi…, s.126

201 Dahiliye Vekili ve CHP Genel Sekreteri Şükrü Kaya, Hariciye vekili Tevfik Rüştü Aras, İnönü’nün

Cumhurbaşkanı seçilmesini engellemeye yönelik olarak O’na büyükelçilik görevi vermiştir. Böylece, İnönü Büyükelçi olursa mebusluktan ve bu suretle de meclisten ayrılmak zorunda kalacak ve 1924 Anayasası gereği, Cumhurbaşkanı’nın meclis içinden seçilmesi zorunlu olduğundan İnönü’nün seçilme imkanı kalmayacaktır. Bir diğer girişim de mecliste İnönü’ye yakın çoğunluğun bulunmasından dolayı, TBMM üyelerini yenileyerek İnönü’nün gücünü kırmak, İnönü karşıtı grubun önereceği, cumhurbaşkanı adayını seçtirmektir. Koçak, a.g.e., s.120-123,

sebeple “meclis seçimlerini yenileme” gündeme gelir. Nitekim diplomatik merkezlerde ve Avrupa basınında, Çakmak’ın adaylığı üzerinde ciddiyetle durulur.202

Atatürk’ün öldüğü sırada son bir yıl dışında O’nun cumhurbaşkanlığı döneminin neredeyse tamamında başbakanlık yapan İnönü, hem halkın gözünde hem iktidar partisi CHP ve Meclis çoğunluğunun gözünde “doğal halef” haline gelivermiştir.203 Çakmak ve Bayar’ın geçiş döneminin sakin, rejimin kararlı ve devamlı olmasını sağlamak amacı ile İnönü’nün cumhurbaşkanlığı üzerinde anlaşmaları204 İnönü’nün tek aday olarak katılmasında önemli rol oynamış, Onların bu tutumları iktidar mücadelesinin sertleşmesini önlemiştir. Zira, İsmet Paşa’nın cumhurbaşkanı olmaması durumunda - parlamento desteği güçlü olduğundan- meclis sükuneti bozulacak, ve Türkiye bunalımlı bir döneme geçme tehlikesi ile karşılaşabilirdi. Nitekim İnönü dışında adayların birer ikişer çekilmesi ve yapılan cumhurbaşkanlığı seçiminde İnönü’nün oybirliği ile seçilmesi bunun somut göstergesidir.205

Cumhurbaşkanlığına giden yolda İnönü’nün gücü, 14 yıl başbakanlık yaptığı dönemde, bürokrasiyi iyi yönetmiş olması ve ordu içinde kendine bağlı bir general kliği oluşturması206, başvekillikten ayrıldıktan sonra, meclis, hükümet, CHP ve bürokraside, radikal bir tasfiyeye gidilmemiş olması ve dolayısıyla İnönü’nün bu alanda etkinliğini yitirmemiş olmasının payı büyüktür.207

11 Kasım 1938’de CHP meclis grubu toplantısında, Bayar; “Atatürk ölmüştür, yerine, Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı seçilecektir. Söz istemeyin, namzet teklifi yok, usul konusunda fikir alışverişi olmayacak. Herkes elindeki kağıtlara kimin cumhurbaşkanı olmasını istiyorsa onun adını yazsın (…)” 323 oydan 322’si İnönü ismini yazdıktan sonra,208 artık meclise adayı onaylamak kalmıştır. Oturuma, Genelkurmay Başkanı Fevzi Çakmak ve Birinci Ordu Komutanı Fahrettin Altay izleyici olarak katılır. Bu katılım, ordunun tercihini sembolize etmesi açısından önemlidir. 399 tam sayılı meclis 387 kişi ile toplanır ve 348 üye’nin “oybirliği” ile İnönü

202 a.g.e., s.124-128

203 Öngider, a.g.e., s.54 204 Lewis, a.g.e., s.293

205 Erkan Şenşekerci, Türk Devriminde Celal Bayar, Alfa yayınları, İstanbul, 2000, s. 163-164 206 Özdemir, a.g.e., s.61

207 Koçak, a.g.e., s.134-135 208 Coşkun, a.g.e., s.24

cumhurbaşkanı seçilir. Seçimde 39 üye boş oy kullanmıştır.209 İnönü’nün ordunun desteğiyle cumhurbaşkanı seçilmesi, Türk siyasi hayatında önemli bir geleneği başlatmıştır. İnönü’nün cumhurbaşkanı olması konusunda Atilla İlhan şu yorumu yapmaktadır.“Bab-ı ali baskını neyse İsmet İnönü’nün cumhurbaşkanı seçilmesi de odur.”210

Atatürk’ün ölümüyle boşalan cumhurbaşkanlığı için tartışmalar dar bir elit kadrosu içinde sınırlı kalmış, iktidar kavgası hızla sonuçlanıp İnönü’nün hızla cumhurbaşkanı seçilmesi ve kısa sürede duruma hakim olarak yeni devletin geleceği konusunda bir kuşkunun doğmasına yer bırakmaması, monarşinin yerine kurulan cumhuriyet rejiminin kalıcı olup olmadığını belirleyici olması açısından önemlidir.211

26 Aralık 1938’de toplanan CHP Olağanüstü Kurultayı’nda, yapılan tüzük değişikliği ile İnönü “değişmez genel başkan”, “milli şef” ilan edilir.212 Toplantı basında yankı bulur. Cumhurbaşkanlığı ve CHP Genel Başkanlığı’nın aynı kişi de birleşmemesi gerektiği yönünde haberler çıkar.213

İnönü, bundan sonra 1943 ve 1946 yıllarında iki defa daha cumhurbaşkanı seçilecektir. 8 Mart 1943’te yapılan seçimde, tartışmasız olarak cumhurbaşkanı seçilen İnönü, 1946 seçiminde, DP’nin adayı Fevzi Çakmak ile yarışır. Çakmak’ın 59 oyuna karşı, 388 oy alarak cumhurbaşkanı seçilen İnönü, meclisteki DP’li milletvekillerince protesto edilir.214

2.3.4.1. İnönü Dönemi Siyasal Hayat

CHP’nin 26 Aralık tarihli Olağanüstü Kongresinde, Atatürk’ün ölümü üzerine boşalan parti başkanlığı sorununu çözmek için parti tüzüğünde yapılan değişiklikle Atatürk; Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu ve CHP’nin “ebedi başkanı”, İnönü ise; “CHP’nin “değişmez genel başkanı” ilan edilerek, Türk devrim tarihinde totalitarizme yöneliş olarak değerlendirilen bir olayı gerçekleştirilmiştir.215 1938-1946 yılları arası ağır siyasi ortam Duverger’in deyimiyle “cumhuriyetçi diktatörlük” olarak

209 Koçak, a.g.e.,s.141-142 210 Mangırcı, a.g.e., s. 43 211 Öngider, a.g.e., s.55 212 Ertunç, a.g.e., s.271

213 Yunus, Nadi, “Cumhuriyet Halk Partisi Kurultayı” Cumhuriyet, 26.12.1938 214 Coşkun, a.g.e., s.25

nitelendirilmiştir.216 Avrupa’da hakim olan totaliter rejimlere benzeyecek bir biçimde yetkiler, hem parti hem devlet başkanı olarak tek kişide, “milli şef”te toplanmıştır. Savaş yılları boyunca dış politikayı da tek elden yürüten İnönü tüm yetkileri elinde toplamış rejimin tekçi ve otoriter niteliğini daha da arttırmıştır.217

İnönü cumhurbaşkanı olduğu dönem boyunca, tedrici olarak parti, hükümet ve mecliste tasfiye işlemleri218 ile daha sonraki cumhurbaşkanlığı seçiminde rakipsiz kalmayı başarır.219 Meclis yenileme kararının alınması üzerine, Bayar başvekillikten istifa eder. 26 Mart 1939’da yapılan genel seçimler sonrasında, CHP’nin aday gösterdiği 420 milletvekili meclise girer.220 Mali ve iktisadi politikalardaki yakınlığı dolayısıyla Refik Saydam’a hükümeti kurma görevi verilir.221 1943 milletvekili genel seçimlerinde ise ülkenin tek partisi olan CHP, gereğinden fazla aday göstererek ikinci seçmenlere tercih hakkı tanır.222

24 Anayasası’nın cumhurbaşkanına tanıdığı yetkilerin sınırlı olmasına karşın İsmet İnönü, CHP ve Meclis içindeki gücünü korumuş Mili Şef ve değişmez genel başkan sıfatı ile ülke kaderini doğrudan etkileyen kişi olmuştur.223

İnönü döneminin en önemli siyasal dönüşümü, 1946 yılında çok partili hayata dolayısıyla demokrasiye geçiştir. İç politikanın, dış politikanın gereklerine göre belirlendiği savaş döneminde, demokratik gelişmeler de Türkiye’yi etkilemiştir. Almanya’nın üstün olduğu 1941-43 döneminde ülke içinde ırkçı ve Turancı akımın gelişmesine izin verilirken, 1944’de bu akım bastırılmaya çalışılmış,224 dolayısıyla demokrasi yönündeki siyasal dönüşümler bir gereklilik olarak ortaya çıkmıştır. Demokrasiye geçiş, Cumhurbaşkanı İnönü’nün tesiri altında CHP hükümetinin aldığı bir kararla gerçekleştirilmiştir.225 12 Temmuz 1947 bildirisinde İnönü “Cumhurbaşkanı

216 Metin Eriş, “Demokrasi ve Türkiye’deki Varlığı Üzerine Bir Deneme”, Yeni Türkiye, Türk

Demokrasisi, Yıl: 3, Sayı: 17, Eylül-Ekim 1997, s.664

217 Nihal Karaincioğlu, Türkiye’de Çok Partili Sisteme Geçiş ve Demokrasi Sorunları, Türkiye’de Siyaset Süreklilik ve Değişim, Editör: Ersin Kalaycıoğlu – Ali Yaşar Sarıbay, İstanbul, s.266-270 218 Orhan Erkanlı, Anılar Sorunlar Sorumlular, Baha Matbaası, İstanbul, 1973, s.334

219 Şenşekerci, a.g.e., s. 171

220 Milletvekili adayları; Genel Başkan, genel Başkan Vekili ve Genel Sekreterden oluşan Genel

Başkanlık Kurulunca belirlenir. Koçak, a.g.e. Cilt:2 s. 34,37

221 Muradoğlu, a.g.e., s.325 222 Tanör, a.g.e., s.339 223 Yılmaz, a.g.e., s.233

224 Nihal Kara, “Türkiye’de Çok Partili Sisteme Geçiş ve Demokrasi Sorunları”, Türkiyede Siyaset Süreklilik ve Değişim, Editör: Ersin Kalaycıoğlu, Ali Yaşar Sarıbay, DER Yayınları, İstanbul, s.267 225 Kemal Karpat, Türk Demokrasi Tarihi, Afa Yayınları, İstanbul, 1996, s.125

olarak her iki partiye tarafsız davranacağını226 ve muhalefetin varlığının teminat altında olması gereğini vurgulayarak partiler üstü bir rol yüklenmiştir.227 İnönü cumhurbaşkanlığı makamını siyasal kavgaların üstüne çıkararak parlamenter demokrasinin gelişmesine yardımcı olmasına rağmen228 partisi içindeki rolü devam etmiştir.229 1950’ye kadar olan devre, İsmet İnönü’nün cumhurbaşkanlığı ile devam etmiş, Atatürk dönemindeki devlet hayatına hakimiyet geçerliliğini sürdürmüştür.

TSK açısından İnönü dönemi farklı gelişmelere sahne olmuştur. İnönü’nün cumhurbaşkanı seçilmesiyle birlikte cumhurbaşkanına bağlılığını bildiren TSK, 1940’da Örfi İdare Kanununun kabul edilmesiyle sivil siyasal elitten büyük bir darbe yemiştir. 1944’te Genelkurmay başkanlığı Başbakanlığa bağlanarak devlet içindeki bağımsız konumunu yitirmiştir. Bu dönemde sivil siyasal elitin ordu üzerindeki egemenliği ordu içinde gizli örgütlenme geleneğini başlatmıştır.230