• Sonuç bulunamadı

4. ŞERRİN KAVRAMSAL ÇERÇEVESİ

1.2. ŞER PROBLEMİNİN KELAM İLMİNDEKİ İZDÜŞÜMLERİ

2.1.2. Kur’an’da Şer Kelimesi İle Aynı Veya Yakın Anlamda Kullanılan

2.1.2.9. Zulüm

“Bir şeyi kendisine ait olan yerin dışına koymak yani onu eksiltmek veya arttırmak ya da onun zamanından veya mekânından sapmak”319 anlamındaki zulüm

kelimesi terim olarak; “belirlenmiş sınırları çiğneme, haktan batıla sapma, kendi hak alanının dışına çıkıp başkasını zarara sokma, rızasını almadan başkasının mülkü üzerinde tasarrufta bulunma, zorbalık, özellikle de güç ve otorite sahiplerinin sergilediği haksız ve adaletsiz uygulama”320 gibi anlamları ifade eder.

Bazı âlimler ayetlerden deliller getirerek zulmü üç kısıma ayırmışlardır;

316 Hacc, 22/53. 317 Hadid, 57/14,15. 318 Kalem, 68/5, 6.

319 Rağıb el-İsfehani, el-Müfredatu Fi Ğaribu’l Kur’an, s.618. 320 Mustafa Çağrıcı, “Zulüm”, DİA, 2013, c.44, s.507.

122

a) İnsan ile Yüce Allah arasında olan zulüm. Bu çeşit zulmün en büyüğü; nifak ve şirktir. Nitekim Allah Kur’an-ı Kerim’de “Şirk elbette pek büyük bir zulümdür.”321 buyurmuştur.

b) Kişi ile diğer insanlar arasındaki zulüm. Yüce Allah şu ayetlerle bu ilişkiyi kast etmektedir;

“Kötülüğün cezası, yine onun gibi bir kötülüktür. Kim affeder, barışırsa onun mükafatı Allah’a aittir. Doğrusu Allah zalimleri sevmez.”322

“Ancak insanlara zulmedenlere ve yeryüzünde haksız yere taşkınlık edenlere ceza vardır. İşte acıklı azap bunlaradır.”323

c) Kişi ile kendi nefsi arasındaki zulüm. Yüce Allah şu ayetlerle bu gerçeğe işaret etmektedir;

“Ey Rabbim, gerçekten ben kendi nefsime zulmetmişim.”324

“Eğer onlar nefislerine zulmettiklerinde sana gelerek Allah’tan af dileselerdi ve Peygamber de onlar adına af dileseydi, Allah’ı tövbelerini kabul edici ve merhametli olarak bulacaklardı.”325

“Dedik ki; Ey Adem, sen ve eşin Cennet’e yerleştiniz, oranın yiyeceklerinden istediğinizi bol bol yiyiniz, fakat şu ağaca yanaşmayınız, yoksa zalimlerden olursunuz.”326

“Haklarını ihlal edip zarar vermek için boşanan kadınları alıkoymayın. Kim böyle yaparsa artık o, kendi nefsine zulmetmiş olur.”327

Kur’an-ı Kerim’de zulüm ve türevleri çok geniş kapsamlı olarak yer almaktadır. Bu ayetlerde zulüm kavramı; “küfür ve şirk, Allah’ın hükümlerini

321 Lokman, 31/13. 322 Şura, 42/40. 323 Şura, 42/42. 324 Neml, 27/44. 325 Nisa, 4/64. 326 Bakara, 2/35. 327 Bakara, 2/231.

123

çiğneme, günah işleme, beşeri ilişkilerde haksızlığa sapma”328 anlamında

kullanılmıştır. Bunların dışında pek çok ayette de “Allah’ın hiç kimseye hiçbir şekilde zulmetmeyeceği, insanların dünyada uğradıkları zararların ve ahirette uğrayacakları cezaların kendi kötülüklerinin karşılığı olduğu, inkarcıların ve kötülük işleyenlerin sonuçta kendilerine zulmettikleri”329 ifade edilmektedir;

“Hal böyleyken, bugün birbirinin kanını döken ve sizin için kesin yasak olmasına rağmen kendi kavminizden bir kısmını yurdundan sürgün eden, onlara karşı günahkârca ve düşmanca davranmakta iş birliği yapan, savaş esiri olarak elinize düştüklerinde onları ancak fidye karşılığında serbest bırakan da yine sizsiniz. Ne o, yoksa siz bütün bunları yapmakla Tevrat’ın (esirleri fidye karşılığında serbest bırakmak gibi) bazı hükümlerine inanıyor, (soydaşlarınızı öldürmemek, yurtlarından sürgün etmemek gibi) bazı hükümlerini inkar mı ediyorsunuz?! (Bilin ki) Sizden böyle yapanların cezası bu dünyadaki hayatta rezillik/rüsvaylığa, kıyamet gününde ise çok şiddetli bir azaba mahkum olmaktır. Allah yaptıklarınızdan habersiz değildir.”330

“Musa size/atalarınıza apaçık deliller/mucizeler getirmişti. Ama siz (onun Sina Dağı’nda bulunduğu sırada) tuttunuz, buzağı heykeline tapındınız. İşte siz böyle zalimsiniz/kâfirsiniz.”331

“Allah hiçbir kuluna zerre kadar bile haksızlık etmez. Ama kulun küçücük bir iyiliği olsa onu katbekat arttırır; üstelik kuluna fazladan çok büyük mükafat verir.”332

“(Ey Peygamber) Yahudiler senden (peygamberliğini ispat için) gökten bir metin, yazılı bir belge indirmeni istiyorlar. (Sen onların bu densizliğini çok görme). Zira vaktiyle onların ataları senden istenenden çok daha tuhaf bir şeyi Musa’dan talep etmiş ve “Bize Allah’ı açık seçik biçimde göster!” deme cüretini göstermişlerdi. Yine onlar kendilerine onca ayet; onca ilahi ikaz gelmesine rağmen

328 Çağrıcı, “Zulüm”, c.44, s.507. 329 Çağrıcı, “Zulüm”, c.44, s.507. 330 Bakara, 2/85. 331 Bakara, 2/92. 332 Nisa, 4/40.

124

buzağı heykeline tapınmışlardı. Ama biz onları yine de affetmiştik. Ayrıca biz Musa’ya onlar üzerinde hakimiyet sağlayacak manevi bir güç vermiştik.”333

“Bu cezanın diğer bir sebebi de kendilerine yasaklanmış olmasına rağmen tefecilik yapmaları ve (rüşvet gibi) başka haram yollarla insanların mallarını yemeleridir. İşte biz bu kâfirler için ahirette acıklı/elemli bir azap hazırladık.”334

“Bunun üzerine Adem ve eşi şöyle yakardılar: “Rabbimiz! Biz kendimize yazık ettik. Şayet sen bizi affetmez, bize acıyıp merhamet etmezsen hiç şüphesiz hüsrana uğramış oluruz.”335

“(Ey Peygamber) O müşrikler senin çağrına uyup Allah’ın rahmet ve merhametine nail olacakları yerde sana (alaycı bir tavırla), “Şu bizi tehdit ettiğin azap gelecekse gelsin!” diyorlar. Hâlbuki kendilerinden önce cümle âleme ibret olacak nice azaplar geldi, nice helaklar gerçekleşti. Şüphesiz senin Rabbin, işledikleri günahlara rağmen insanlara karşı yine de engin hoşgörü sahibidir. Bununla birlikte Rabbinin azabı da çok şiddetlidir.”336

“Allah, insanları işledikleri günahlar sebebiyle hemen cezalandıracak olsaydı dünya üzerinde bir tek canlı kâfir bırakmazdı. Ne var ki Allah onlara kendileri için takdir edilen ömür süreleri doluncaya kadar mühlet vermiştir. Ecelleri gelip süreleri dolduğunda onlar bunu ne biran geciktirebilirler ne de öne çekebilirler.”337

“Kıyamet günü herkes ezeli/ebedi hayat sahibi olan ve varlığı hiçbir şeye bağlı bulunmayan Allah’a boyun büküp teslim olacaktır. Allah’a eş ve ortak koşanlar tam anlamıyla hüsrana uğrayacaktır.”338

“Ne o, yoksa onların kalplerinde şek, şüphe, nifak hastalığı mı var?! Yoksa senin peygamberliğinden şüphe mi ediyorlar. Yahut da Allah’ın ve elçisinin kendilerine haksızlık edeceğinden mi korkuyorlar?! Gerçek şu ki onlar (Allah’ın

333 Nisa, 4/153. 334 Nisa, 4/161. 335 A’raf,7/23. 336 Ra’d, 13/6. 337 Nahl, 16/61. 338 Taha, 20/111.

125

hükmüne rıza göstermek yerine) münafıklık ve kâfirliği tercih edenlerin ta kendileridir.”339

“Bunun üzerine Allah müşriklere şöyle diyecek: “Bakın, işte vaktiyle tanrı diye tapındığınız putlar, “Bunlar tanrıdır.” iddianızda sizi yalancı çıkardılar. Artık ne hak ettiğiniz azabı başınızdan savabilirsiniz, ne de herhangi bir kimseden yardım alabilirsiniz.” (Ey Mekke halkı!) Sizden kim Allah’a eş ve ortak koşarsa, biz ona korkunç bir azap tattıracağız!”340

“Evet, onlar kâfirlikte direndiler ve bu yüzden de bir zamanlar yaşadıkları yerlerde şimdi yeller esiyor. Şüphesiz Salih’in kıssasında dersler ve ibretler var; fakat bunu anlayacak olanlar hak ve hakikati idrak şuurunda olan kimselerdir.”341

“Biz vaktiyle Nuh’u kendi kavmine peygamber olarak gönderdik. Nuh dokuz yüz elli yıl kavminin arasında kaldı. Sonunda o kavim Allah’a ortak koşup dururken müthiş bir tufanla helak olup gitti.”342

2.2. KUR’AN’DA ŞER ÇEŞİTLERİ