• Sonuç bulunamadı

4. ARAŞTIRMA BULGULARI

4.6. Türkiye’de Zeytincilik Sektörüne Verilen Destekler

4.6.2. Zeytinyağı Sektörüne Verilen Destekler

Türkiye’de, zeytinyağı üretimini artırmak için uzun yıllar boyunca destekleme alımları uygulanmış, bu destek şekli 1990’lı yılların sonunda yerini prim ödemelerine bırakmıştır. Bu bölümde zeytinyağında destekleme alımları ve prim ödemelerinin uygulanma şekillerine ilişkin bilgi verilmiştir.

Zeytinyağı Destekleme Alımları: Türkiye’de zeytinyağına yönelik ilk politika uygulamaları 1966 yılında destekleme alımları ile başlamıştır. Destekleme alımlarındaki amaç, üreticiler aleyhine ortaya çıkabilecek olası fiyat dalgalanmalarını önlemek ve zeytinyağının hem iç pazarda, hem de dış pazarda değer fiyatla satışını sağlamak olarak belirlenmiştir. Bu amaç doğrultusunda 4.10.1966 tarih ve 6/7148 sayılı kararname ile İzmir Zeytin ve Zeytinyağı Tarım Satış Kooperatifleri, zeytinyağı destekleme

alımları için görevlendirilmişlerdir (Artukoğlu, 2001’den aktaran Özden, 2006). Zeytinyağı destekleme alımları 1966 yılında başlamış, (1973/1974 ve 1979/1980 dönemleri dışında) 1987/1988 dönemine kadar aralıksız devam etmiştir. Bu ürün 1987/1988-1990/1991 dönemleri arasında destekleme alımları kapsamından çıkarılmış, 1991/1992 döneminde ise tekrar dahil edilmiştir. 5 Nisan 1994 Ekonomik İstikrar Paketi çerçevesinde destekleme alımlarının kaldırılmasıyla da fiyatlar nispeten serbest piyasada oluşmaya başlamıştır. Devlet tarafından destekleme alımlarının yapılmadığı dönemlerde, birlikler alımlarını barem fiyat uygulaması ile sürdürmüştür (Arpazlı, 2008; Gençler, 2009).

Zeytinyağı Primleri: Türkiye’de, Dünya Ticaret Örgütü (DTÖ) yükümlülükleri ve AB politikalarına uyum sağlamak, üretici ve sanayiciyi teşvik etmek, ekonomiyi kayıt altına alarak vergi gelirlerini arttırmak, tarımsal kayıt ve envanter tutulmasını sağlamak, üretici ve sanayiciyi aynı zamanda koruyup üretimi teşvik etmek, sanayiye dünya fiyatlarından hammadde sağlamak gibi amaçlarla, 26.11.1998 tarih ve 98/12122 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile zeytinyağında destekleme primi uygulaması başlatılmıştır. Zeytinyağında prim ödemelerine ilişkin usul ve esaslar Tarımda Yeniden Yapılanma ve Destekleme Kurulunca belirlenmekte ve Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı tarafından çıkarılan genelgelerle duyurulmaktadır.

Prim ödemelerine ilişkin son olarak, 2011 yılı ürününe ait prim miktarları “Türkiye Tarım Havzaları Üretim ve Destekleme Modeline Göre 2011 Yılı Ürünü Yağlı Tohumlu Bitkiler, Hububat ve Baklagil Fark Ödemesi Desteğine İlişkin Bakanlar Kurulu Kararı Uygulama Tebliği” ile yayınlanmıştır. Bu tebliğ ile destekleme miktarının 50 Kr/kg olması kararlaştırılmıştır.

Zeytinyağı prim miktarı ve prim ödemesi yapılan üretici sayısı, 1998 yılından itibaren dalgalı bir seyir izlemiştir. Ödeme miktarları uygulanmaya başlandığı ilk iki yıl Euro olarak açıklanmış, sonraki yıllarda ise Türk Lirası olarak açıklanması uygun görülmüştür. 2009 yılında prim ödemesi miktarı 28 cent/kg olarak belirlenerek, toplam 15,748 üreticiye, 11.8 milyon TL ödemede bulunulmuştur (Tablo 4.15). Zeytinyağına prim uygulamasına başlandığı ilk yıl (1998) ise kg başına 40 cent olarak verilen prim miktarı 2005 yılında 10 Kr’ye kadar düşmüştür. 1999 yılında ise, zeytinyağı rekoltesinin düşük olması gerekçesiyle prim ödemesi yapılmamıştır.

Tablo 4.15. Yıllar İtibariyle Zeytinyağı Prim Ödemeleri Yıllar Üretici

Sayısı Prime Esas Fiyat Prime Esas Miktar (1,000 ton)

Prim sisteminin birçok olumlu özellikleri bulunmaktadır. Ancak, Türkiye’de fiyatların düşük seviyelerde belirlenmesi ve geç açıklanması (üreticinin hasadı izleyen dönemde ne kadar prim alacağını bilememesi) bu uygulamanın etkinliğinin sorgulanmasına yol açmaktadır (TBMM, 2008).

4.6.2.2. Zeytinyağı İhracatına Verilen Destekler

Zeytinyağı sektörü, ihracata başlandığı günden bu yana devamlı olarak dış ticaret politikası araçlarıyla çeşitli şekillerle korunan bir sektör olma özelliği taşımaktadır. Zeytinyağı ihracatındaki başlıca uygulamalar; ihracat iadesi ve bir dönem uygulanan Destekleme ve Fiyat İstikrar Fonu (DFİF) Ödemeleri olarak incelenebilir. İthalata yönelik uygulamalar ise gümrük vergileri ve zeytinyağının DİR kapsamında işlem görmesini kısıtlayıcı kurallar ve DFİF kesintileri şeklinde ele alınabilir.

İhracat İadesi: İhracatı geliştirme amacıyla uygulanan teşvik araçlarından olan vergi iadesi, ihraç edilen ürünlerin ihracatına kadar alınmış olan vergi, resim ve harçlar ile benzeri etki yapan eklerin hesaplanarak, belirlenen oranda ihracattan sonra ihracatçıya iade edilmesidir (Özden, 2006).

Türkiye’de tarımsal ürünlerde ihracat iadesi uygulaması ilk olarak 1963 yılında çıkarılan bir kararname ile başlamıştır. Bu tarihten itibaren zeytinyağı ihracatı zaman zaman teşvik kapsamına alınmış, zaman zaman da bu kapsamdan çıkarılmıştır. Örneğin 10 Şubat 1984 tarihine kadar ihracat iadesi kapsamında değerlendirilen zeytinyağı, bu tarihten itibaren ihracat iadesi verilecek ürünler listesinden çıkarılmıştır. 29 Eylül 1985 tarihinde ise 1 kg’lık ambalajlarda yapılacak zeytinyağı ihracatı teşvik kapsamına alınmış ancak 1987 yılında tekrar teşvik kapsamı dışında bırakılmıştır (Akay, 1993’den aktaran Arpazlı, 2008). 1990’lı yılların sonuna kadar zeytinyağı ihracatını teşvik etmeye yönelik herhangi bir vergi iade sistemi bulunmamakla birlikte, bu dönemde DFİF kesintileri ve bu fondan ihracat ödemeleri söz konusu olmuştur. DFİF kesintileri ilerleyen bölümde açıklanacaktır.

Zeytinyağında ihracat iadesi uygulamasına 1998 yılında tekrar başlanmıştır. Ancak bu ödemeler mahsup sistem kapsamında yapılmıştır. Buna göre, ihraç edilen ürünlerin miktar ve değeri göz önüne alınarak hesaplanan tutarlar ihracatçıların vergi, SSK primi, haberleşme ve enerji giderlerinden mahsup edilmiştir. Bu kapsamda Para Kredi Koordinasyon Kurulu Kararı ile ton başına 200 ABD doları ihracat iadesi verilmesi kararlaştırılmıştır. İhracat iadesi miktarında, 2002 yılında değişiklik yapılması uygun görülmüş ve bu miktar 200 $’dan 180 $’a düşürülmüş, ayrıca zeytinyağının net ağırlığı azami 5kg’a kadar ambalajlarda ihraç edilmesi halinde mahsup hesabına dahil edileceği belirtilmiştir.

2005 yılına gelindiğinde, uygulamada değişikliğe gidilmiş, markalı ve ambalajlı zeytinyağının ihracatının artırılması amacıyla dökme ve varilli ihracat teşvik dışı bırakılarak, ambalajların büyüklüklerine göre ihracat iadesi verilmeye başlanmıştır. Ambalaj büyüklüklerine göre verilecek ihracat iadesi miktarları Para Kredi ve Koordinasyon Kurulu Kararı ile belirlenerek, 15.03.2005 tarihli resmi gazetede yayınlanmıştır. Bu kararda 2006 yılında bazı değişiklikler yapılmış ve bu haliyle 2010 yılına kadar uygulanmaya devam etmiştir.

15.04.2010 tarihli ve 27553 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Tarımsal Ürünlerde İhracat İadesi Yardımlarına İlişkin Para-Kredi ve Koordinasyon Kurulu’nun 2010/5 No’lu Tebliği uyarınca; ihraç edilen ürünlerden daha yüksek katma değer sağlanması, ihracatta markalaşmanın teşvik edilmesi ve kutulu ihracatın arttırabilmesi amacıyla, küçük ambalajlarda ve markalı olarak yapılan ihracatlarda daha yüksek oranda ihracat iadesi yapılması kararlaştırılmıştır. Bu tebliğe göre, “Tescilli Türk Markaları” ve “Made in Turkey” ibaresi ile ihraç edilen zeytinyağı için ödenecek ihracat iadesi miktarları, net ağırlığı 2-5 kg arasında (5 kg dahil) olan ambalajlar için 175 $/ton; 1-2 kg arasında (2 kg dahil) olan ambalajlar için 320 $/ton; 1 kg’a kadar (1 kg dahil) ambalajlar için 550 $/ton’dur. Aynı zamanda, 5 kg’a kadar kutulu ambalajda, “Tescilli Türk Markaları” ve “Made in Turkey” ibaresi olmadan ihraç edilen zeytinyağına 80 $/ton ihracat iadesi ödemesi yapılmaktadır

Destekleme ve Fiyat İstikrar Fonu Ödemeleri: Belli ihraç ürünlerinde doğrudan ödeme yaparak bu malların ihracatını, pazarlamasını ve ihracata yönelik yatırımlarını desteklemek amacıyla 1980 yılında kurulmuştur (Özden, 2006). Tarım ürünlerinde, DFİF ödemesine ise 03.12.1986 tarih ve 86/23 sayılı Para Kredi ve Koordinasyon Kurulu kararı ile başlanmıştır. Bu tarihte, Para ve Kredi Kurulu tarafından azami 5 kg’lık kutularda zeytinyağı ihracatına DFİF’ten 75 ABD $ ödeme yapılmasına karar verilmiş, 16 Ocak 1988 tarihinde ise bu miktar ekstra natürel zeytinyağı ihracatında (azami 5 kg’lık ambalajlarda) 200 ABD $’na çıkarılmıştır. Bunun yanı sıra, 5 kg’lık ambalajlarda ekstra natürel, ince natürel, rafine ve karma (rafine edilmiş ve natürel zeytinyağı karışımı) zeytinyağı ihracatında Destekleme Fiyat İstikrar Fonu’ndan 75 $/ton ödenmesi kararlaştırılmıştır. Bu ödeme miktarları, 1991 tarihine kadar aynı şekilde uygulanmış, ancak 11.02.1991 tarihli ve 91/2 sayılı Para ve Kredi Kurulu

kararıyla ekstra natürel, ince natürel, rafine ve karma olmak üzere en fazla 1 kg’lık ambalajlarda yapılacak zeytinyağı ihracatına yapılan ödemenin 200 $/ton olması uygun görülmüştür. 18.8.1993 – 31.12.1994 tarihleri arasında ise 5 kg’lık ve daha küçük ambalajlarla ihraç edilen zeytinyağı için 150

$/ton ödeme yapılmasına karar verilmiş, bu kararında uygulanmasının ardından zeytinyağına uygulanan DFİF ödemeleri tamamen kaldırılmıştır (Arpazlı, 2008).

4.6.2.3. Zeytinyağı İthalatına Uygulanan Kısıtlamalar

Türkiye’de zeytinyağı ithalatı, 1985 yılına kadar izne bağlı şekilde gerçekleştirilirken, 24 Ocak 1980 ile uygulamaya konulan piyasaların serbestleştirilmesine yönelik politikalar çerçevesinde serbest bırakılmıştır. Bu tarihten sonra ise uygulanan politika araçları, gümrük vergileri, dâhilde işleme rejimi ile destekleme ve fiyat istikrar fonu kesintileri olmuştur. Bu bölümde uygulanan politika araçlarının içeriği ve zaman içerisindeki değişimleri incelenmiştir.

Gümrük Vergisi Uygulaması: Dış ticaret politikasının en yaygın araçlarından birisi gümrük vergileridir. Bu vergiler ithal edilen malların ülke sınırlarından girişi sırasında devlet tarafından alınmaktadır. Gümrük vergilerinin uygulanmasında temel olarak iki amaç gözetilmektedir. Bunlardan birisi hazineye gelir sağlamak, diğeri ise yurt içi piyasaları dış rekabetten korumaktır (Seyidoğlu, 2003).

Türkiye’de yerli üreticiyi korumak amacıyla zeytinyağı ithalatında uygulanan gümrük tarifesi oranları 2000 yılında %34.7 iken zaman içerisinde aşamalı olarak azalarak 2004 yılında %31.2’ye indirilmiştir.

Bu tarihten itibaren gümrük vergisi oranında bir değişiklik yapılmamıştır ve halen aynı oranla uygulanmaktadır (STB, 2010).

Dahilde İşleme Rejimi Uygulamaları: Türkiye’de zeytinyağı ithalatı bazı yıllarda oldukça sınırlı miktarlarda yapılmaktadır. Zeytinyağı tüketiminin düşük seviyelerde olması, kendine yeten bir ülke olmamız sonucunu doğurmaktadır. Üretimin yetersiz kaldığı bazı dönemlerde, kazanılmış dış pazarların kaybedilmemesi amacıyla, düşük miktarlarda ithalat gerçekleşebilmektedir. Ancak, bazı yıllarda DİR kapsamında yapılacak zeytinyağı ithalatı yasaklanabilmektedir. Türkiye’de ithalatın genellikle kayıtlara geçmeyecek kadar düşük düzeyde olmasına karşın, yurtiçindeki üreticinin maliyet dezavantajından dolayı mağduriyetini engellemek amacıyla Dış Ticaret Müsteşarlığı yayınladığı bir genelge ile 25.12.2007’den itibaren geçerli olmak üzere zeytinyağının DİR kapsamında ithalatını yasaklamıştır (DTM, 2011). Son zamanlarda, zeytinyağının DİR kapsamında ithalatının serbest bırakılmasıyla ilgili tartışmalar sıkça gündeme gelmektedir. Bu uygulama ile dünya piyasa fiyatlarından hammadde temin etmek suretiyle ihracatı artırmak, ihraç ürünlerine uluslararası piyasalarda rekabet gücü kazandırmak, ihraç pazarlarını geliştirmek mümkün olabilmektedir (EİB, 2011). Ancak DİR’in sağlamış olduğu avantajların yanı sıra eleştirilen noktaları da bulunmaktadır.

DİR kapsamında ithalat, kamu gelirlerinin bir kısmından vazgeçiliyor olması, yerli hammadde ve ara malı üreten işletmelerin bu ürünlerine yönelik ülke içi talebin daralması nedeniyle zor durumda kalmaları şeklinde eleştirilmektedir (Sayılgan ve Şenol, 2010).

Destekleme ve Fiyat İstikrar Fonu Kesintisi: 1985 yılından itibaren zeytinyağı ithalatında DFİF için

%3 kesinti yapılmaya başlanmıştır. 1988 yılında ise Bakanlar Kurulu kararıyla ekstra natürel, ince natürel, lampant, natürel zeytinyağı ithalatında 120 $/ton, rafine ve karma zeytinyağı ithalatında 200

$/ton Destekleme ve Fiyat İstikrar Fonu’na ödeme yapılması kararlaştırılmıştır. 24 Mayıs 1989 tarihinde Resmi Gazete’de yayınlanan karar ile zeytinyağı fon ödenerek ithal edilecek maddeler listesinden çıkarılmıştır. Aynı yılın son günlerinde ise yine bir Bakanlar Kurulu kararı ile dökme rafine zeytinyağı ithalatında 200 $/ton karşılığı fona ödeme yapılmasına karar verilmiştir (Akay, 1991’den aktaran Özden, 2006). Son olarak, 19 Mart 1997 tarihinde Resmi Gazete’de yayınlanan bir karar ile zeytinyağı ithalatında fon kesintisi yapılması zorunluluğu tamamıyla kaldırılmıştır.