• Sonuç bulunamadı

4. ARAŞTIRMA BULGULARI

4.9. Doğu Akdeniz Bölgesi’nde Zeytincilik Sektörünün SWOT Analizi ile

değerlendirilmiştir. Bu değerlendirmede, bölgeye özel unsurların yanı sıra, diğer üretici bölgeler içinde geçerli olabilecek unsurlara yer verilmiştir. Analiz kapsamında, zeytin, zeytinyağı ve sofralık zeytin ürünleri bir arada incelenerek sektör bir bütün olarak ele alınmıştır. (Tablo 4.57).

Tablo 4.57. Doğu Akdeniz Bölgesi’nde Zeytincilik Sektörünün SWOT Analizi

Güçlü yönler Zayıf yönler

1. Dikim alanı ve verimde hızlı artış 2. Modern zeytinyağı fabrikası ve dolum

tesislerinin bulunması

3. Zeytinyağı fabrikası sayısındaki artış 4. Potansiyel pazarlara yakınlık

1. Bakım işlemlerindeki yetersizlikler

2. İşleme tesislerindeki teknik elamanların eğitim eksikliği

3. Zeytinyağı rafinasyon tesislerinin eksikliği 4. Özel laboratuar sayısının azlığı ve analiz

ücretlerinin yüksekliği

5. Coğrafi işaretlemeyle ilgili girişimlerin yetersizliği 6. Üretici organizasyonlarının eksikliği

7. Sofralık zeytinlerin yurtdışı pazar talebine uygun olmaması

8. Markalaşma ve imaj

9. Sofralık zeytin işletmelerindeki yetersizlikler 10. Zeytinyağı depolama olanaklarının yetersizliği

Fırsatlar Tehditler

1. Dünyada ve Türkiye’de zeytinyağı tüketimin artış eğiliminde olması 2. Tüketicilerin Genetiği Değiştirilmiş

Organizmalı (GDO) ürünlerle ilgili endişeleri

3. AB standartlarına uyum çalışmaları 4. Yurtiçi üreticileri koruma çabaları

1. Diğer üretici ülkelere tanınan imtiyazlar 2. Uygulanan teşviklerin diğer önemli zeytinyağı üreticisi ülkelerle karşılaştırıldığında düşük seviyede olması

3. Gen kaynaklarındaki çeşitliliğin azalması endişesi 4. Artan pazar istekleri

5. Kayıt dışı işletmeler

Güçlü Yönler

1. Dikim alanı ve verimde hızlı artış: Dikim alanı özellikle 2000’li yıllardan sonra önemli derecede artış göstermiştir. Bölgede yeni kurulan kapama bahçeler büyük ölçüde sertifikalı fidanlarla, modern üretim tekniğine uygun olarak tesis edilmektedir. Bu bahçelerde bakım işlemleri daha bilinçli şekilde yapılmakta ve verimde artış olduğu gözlenmektedir. Dikim alanlarında ve verimde meydana gelen hızlı artış neticesinde yakın zamanda önemli üretim artışları meydana gelecektir.

2. Modern zeytinyağı fabrikası ve dolum tesislerinin bulunması: Bölgede özellikle Hatay ve Mersin’de uzun süredir faaliyet gösteren ve büyük kapasiteye sahip modern işleme ve dolum tesisleri bulunmaktadır. Bu tesisler, birçok pazarlama hizmetinin (özellikle depolama, ambalajlama, dereceleme ve standardizasyon) yerine getirilmesine olanak sağlamaktadır

3. Zeytinyağı fabrikası sayısındaki artış: Son yıllarda, özellikle Adana ve Osmaniye’de çok sayıda yeni zeytinyağı fabrikası faaliyete girmiştir. Modern işleme teknolojisi kullanmakta olan bu işletmeler, bölgede önümüzdeki yıllarda ortaya çıkacak üretimin işlenmesinde ve pazarlama hizmetlerinin yerine getirilmesinde önemli rol oynayacaktır.

4. Potansiyel pazarlara yakınlık: Potansiyel pazarlar niteliği taşıyan Ortadoğu ülkeleri ile Rusya gibi ülkelere yakınlık bölgeye avantaj sağlamaktadır.

Zayıf Yönler

1. Bakım işlemlerindeki yetersizlikler: İşletmelerin genellikle küçük ve çok parçalı olmasının yanı sıra, zeytin üreticilerinin yaptıkları birtakım hatalı veya eksik bakım uygulamaları üretim ve pazarlamada önemli verim ve kalite kayıplarına yol açmaktadır.

2. İşleme tesislerindeki teknik elamanların eğitim eksikliği: Zeytinyağı fabrikalarında ve sofralık zeytin işleme tesislerinde eğitimli teknik elemanların azlığı ve mevcut elemanların eğitim yetersizliği nihai ürünün kalitesini ve pazarlama hizmetlerinin ekinliğini olumsuz yönde etkileyecek bazı hatalı uygulamaların yapılmasına yol açmaktadır.

3. Zeytinyağı rafinasyon tesislerinin eksikliği: Doğrudan tüketime uygun olmayan zeytinyağının rafinasyona tabi tutulması gerekmektedir. Araştırma alanında, sadece bir adet rafinasyon tesisi bulunmakta olup, bu tesis fiilen faaliyet göstermemektedir. Rafinasyona tabi tutulacak yağlar genellikle bölge dışına gönderilmektedir. Bu durum sanayiciler açısından maliyet dezavantajı yaratmaktadır.

4. Özel laboratuar sayısının azlığı ve analiz ücretlerinin yüksekliği: Zeytinyağında kimyasal analizler İl Tarım Müdürlükleri’nin bünyesinde veya özel laboratuarlarda yapılmaktadır. Bölgede, İl Tarım Müdürlükleri bünyesinde, yeter büyüklükte ve ihtiyaca cevap verecek nitelikte az sayıda laboratuar bulunmaktadır. Bunun yanı sıra, bölgede az sayıdaki özel laboratuarlarda yapılan analizlerin maliyeti İl Tarım Müdürlükleri’nde yapılan analizlere göre yüksektir. Bu durum ürünleri denetlemede yetersizliklere veya pazara hazırlamada gecikmelere yol açmaktadır.

5. Coğrafi işaretlemeyle ilgili girişimlerin yetersizliği: Ülkemizde zeytin ve zeytinyağı konusunda şimdiye kadar alınmış 4 adet coğrafi işaret tescili bulunmaktadır. Buna ek olarak, 2011 yılı itibariyle sektörde (Ege, Marmara ve Güneydoğu Anadolu Bölgelerinde olmak üzere) değerlendirme aşamasında olan toplam 7 adet coğrafi işaret tescil belgesi başvurusu mevcuttur.

Ancak Doğu Akdeniz Bölgesi’nde zeytin veya zeytinyağında coğrafi işaretlemeyle ilgili herhangi bir girişim söz konusu değildir. Bu durum bölge ürününün, gerek yurt içinde gerekse yurt dışında markalaşmasında ve bölge imajının oluşmasında bir eksikliktir.

6. Üretici organizasyonlarının eksikliği: Üreticilerin örgütlenmemiş olması özellikle işletmelerin küçük olduğu yörelerde ürünlerin işlenmesinde ve pazarlanmasında önemli aksaklıkların ortaya çıkmasına sebep olmaktadır. Bölgede, üreticilere başta ürünlerinin işlenmesi olmak üzere çeşitli pazarlama hizmetlerini sunacak, markalaşma ve pazar bulma konularında yardım sağlayacak, üreticilerin de karar alma ve uygulama sürecine katılabilecekleri organizasyonlara ihtiyaç duyulmaktadır.

7. Sofralık zeytinlerin yurtdışı pazar talebine uygun olmaması: Bölgede, Türkiye genelinde olduğu gibi yüksek tuz konsantrasyonu içeren işleme tekniği yaygındır. Bu durum, başta AB üyesi ülkelerden olmak üzere yurtdışı talebi olumsuz yönde etkilemektedir.

8. Markalaşma ve imaj: Bölge ürününe yönelik imaj oluşturma ve markalaşma çalışmaları yetersizdir.

9. Sofralık zeytin işletmelerindeki yetersizlikler: Sofralık zeytin işletmelerinde kurulu kapasite eksikliğinin yanı sıra mevcut işletmelerde altyapı eksikliği, teknik personelin eğitimsizliği ve özellikle ürünün işlenmesi aşamasındaki standart dışı uygulamalar önemli kalite kayıplarına yol açmaktadır.

10. Zeytinyağı depolama olanaklarının yetersizliği: Üreticilerin ve preselerin, zeytinyağının standartlara uygun şekilde depolanmasıyla ilgili yapmış oldukları birtakım yanlış uygulamalar kalitede düşmelere yol açmaktadır.

11. Kayıt dışı işletmeler: Bölgede ve ülke genelinde, kayıt altında olmayan çok sayıda zeytinyağı ve sofralık zeytin işletmesi bulunması sektörde haksız rekabete yol açmaktadır.

Fırsatlar

1. Dünyada ve Türkiye’de zeytinyağı tüketiminin artış eğiliminde olması: Bölgeden zeytinyağı ihracatının büyük oranda yapıldığı Ortadoğu ülkelerinin ve bunların yanı sıra ABD, Kanada, Japonya ve Avustralya gibi ülkelerin zeytinyağı tüketimlerinde önemli artış gözlenmekte ve bu artışın gelecekte de devam edeceği düşünülmektedir. Bu durum, zeytinyağının yurtdışı pazarlarda değerlendirilebilmesi açısından oldukça önemlidir. Bunun yanı sıra, Türkiye’de kişi başına tüketim miktarı artış eğilimdedir. Bu durum yurtdışı pazarlara bağımlılığı azaltarak üretimin yurtiçinde pazarlanması açısından oldukça önemli bir gelişmedir.

2. Tüketicilerin GDO’lu ürünlerle ilgili endişeleri: Dünyada GDO’lu ürünlerin başında mısır, soya ve pamuk bitkileri gelmektedir. Türkiye’nin bitkisel yağ tüketiminin büyük bölümü bu bitkilerden

elde edilen yağlarla karşılanmaktadır. Tüketicilerin GDO’lu ürün tüketiminden endişe duydukları şu günlerde diğer bitkisel yağlarla ikame ilişkisi bulunan zeytinyağında yapılacak reklam ve kampanyalar, zeytinyağı tüketiminin artmasına olanak sağlayacaktır.

3. AB standartlarına uyum çalışmaları: AB, üretimin tekniğine uygun ve hijyenik şekilde yapılması ve pazarlama hizmetlerinin yerine getirilmesinde standartlara uyulması konusunda oldukça hassastır. Türkiye’de zeytinyağı ve sofralık zeytin üretimi ve pazarlanmasıyla ilgili standartlar AB normları dikkate alınarak hazırlanmakta ve sıkça düzenlemeler yapılmaktadır.

4. Yurtiçi üreticileri koruma çabaları: Zeytinyağı ve sofralık zeytinde uygulanan gümrük vergisi ve zeytinyağının DİR kapsamında ithalatının kısıtlanması sektörde faaliyet gösteren işletmeler açısından oldukça önemlidir.

Tehditler

1. Diğer üretici ülkelere tanınan imtiyazlar: Suriye, Tunus ve Fas gibi ülkelerde de zeytincilik sektörüne destekler verilmektedir. Önümüzdeki yıllarda bu ülkeler uluslararası zeytinyağı pazarlarında daha güçlü rakipler olarak karşımıza çıkabilecektir. Başta AB üyesi ülkeler olmak üzere birçok ülkenin bu üretici ülkelere imtiyazlar tanıması Türkiye ve bölge açısından olumsuzluk yaratabilecektir.

2. Uygulanan teşviklerin diğer önemli zeytinyağı üreticisi ülkelerle karşılaştırıldığında düşük seviyede olması: AB üyesi ülkelerde (özellikle İspanya, İtalya, Yunanistan) üreticilere önemli düzeylerde destekler vermektedir. Türkiye’deki destek miktarları AB üyesi ülkelerle karşılaştırıldığında düşük düzeyde olup rekabet gücünü olumsuz etkilemektedir.

3. Genetik çeşitliliğin azalması endişesi: Son yıllarda, bahçe tesisinde genellikle gemlik çeşidi fidanların tercih ediliyor olması; sektörde genetik çeşitliliğin ve yerel çeşitlerin oransal öneminin azalmasına neden olmaktadır.

4. Artan pazar istekleri: Gelişmiş ülke pazarlarında kimyasal ve duyusal özelliklerle ilgili yeni kurallar belirlenmektedir. Bu kuralların yeterince hızlı izlenememesi Türkiye için pazar kayıplarına yol açabilecektir.

5. SONUÇ VE ÖNERİLER

Türkiye, dünya zeytin üretimi ile zeytinyağı ve sofralık zeytin üretim ve dış ticaretinde önemli bir yere sahiptir. Özellikle, son yıllarda sektöre verilen destekler, zeytinyağı sanayinde modernleşme, uluslararası standartlara uyum ve dış pazarda daha büyük pay alma çabaları bu üretim ve kalitede artış sağlamıştır. Kişi başı zeytinyağı ve sofralık zeytin tüketiminin -son yıllarda artmış olmasına rağmen- diğer üretici ülkelerle karşılaştırıldığında oldukça düşük seviyede olması gelecekte arz fazlasına neden olacak ve yeni ihracat olanakları yaratılması gerekecektir. Ancak ihracatta bir takım sorunlarla (kalite, maliyet, markalaşma vb.) karşılaşılmakta ve arzulanan gelişme sağlanamamaktadır.

Türkiye’de zeytin dikim alanları yoğun olarak Ege, Marmara ve Akdeniz Bölge’lerinde bulunmaktadır. Ancak son yıllarda Akdeniz Bölgesi’nde dikim alanlarında önemli derecede artış gerçekleşmesi sonucu, gelecekte bölgenin üretiminin önemli ölçüde artması beklenmektedir. Akdeniz Bölgesi’nde zeytin yetiştiriciliği büyük oranda Doğu Akdeniz Bölgesi’nde (Hatay, Mersin, Osmaniye, Adana ve Kahramanmaraş) yapılmaktadır. Bu bölgede, bazı yörelerin zeytin yetiştiriciliğine henüz başladığı da göz önüne alındığında, zeytin ve buna bağlı olarak zeytinyağı ve sofralık zeytinde kaliteli ürün üretilmesi ve bu ürünlerin etkin bir şekilde pazarlanması oldukça önemli hale gelmektedir. Bu nedenle, Doğu Akdeniz Bölgesi’nde, zeytinyağı ve sofralık zeytinin üretiminden pazarlanmasına kadar her aşamada karşılaşılan sorunların tespiti oldukça önemlidir. Önümüzdeki yıllarda, zeytinyağı ve sofralık zeytin arzında meydana gelecek artışın gerek yurtiçinde gerek yurtdışında etkin bir şekilde pazarlanması, mevcut sorunların çözümü ve sektörde geleceğe yönelik iyileştirmeler yapılması ile mümkün olabilir. Bölgede zeytin üretiminin yapıldığı başlıca iller olan Hatay, Mersin, Osmaniye ve Adana’da zeytincilik sektörünün geliştirilmesine katkı sağlayacağı düşünülen öneriler zeytin üretimi ile zeytinyağı ve sofralık zeytinin pazarlanmasına yönelik olarak iki ana başlık altında sunulmuştur.

Zeytin üretiminde karşılaşılan sorunlar ve çözüm önerileri;

1. Üreticilerin bilgi düzeylerinin düşüklüğü, bakım işlemlerinin çoğunu olumsuz yönde etkileyerek, ürün ve kalite kayıplarına sebep olmaktadır. Bölgede, bakım işlemlerinde karşılaşılan sorunlar ilden ile ve hatta ilçeden ilçeye farklılık göstermektedir. Bakım işlemleriyle ilgili geliştirilmesi gereken hususlar alt bölgeler itibariyle belirlenmeli, sorunların giderilmesi için gerekli çalışmalar, önceliklileri de dikkate alınarak belirli plan ve programlar çerçevesinde yapılmalıdır.

2. Bölgeye hali hazırda adapte olmuş çok sayıda zeytin çeşidi (saurani, halhalı, sarıulak vd.) bulunmaktadır. Ancak, yeni tesis edilen bahçelerde genellikle gemlik çeşidinin tercih edilmesi, çok çeşitliliğin kaybolmasına veya ortaya çıkabilecek bir hastalık ve zararlı salgını durumunda sektörün olumsuz etkilenmesine yol açabilecektir. Ayrıca, çeşit seçiminde bölgesel adaptasyonun önemi ve coğrafi bölge ile özdeşleşmiş ticari öneme sahip çeşitlerin desteklenmesi gerekmektedir.

Doğu Akdeniz Bölgesi’nde zeytin gen kaynakları koruma altına alınarak devamlılığı sağlanmalı, mevcut çeşitlerin genetik özellikleri belirlenmeli ve fidan üretiminde yerel çeşitler ihmal edilmemelidir.

3. Zeytin hasadı ürün kalitesini ve verimini etkileyen en önemli unsurlardan birisidir. Bölgede, özellikle de Hatay’da ürün hasadı büyük oranda sırıkla çırparak yapılmaktadır. Hasat edilen zeytinin çuvallarla taşınması ve bekletilmesi zeytin kalitesini dolayısıyla da nihai ürünün kalitesini olumsuz etkilemektedir. Hasat sırasında, ağaçların zarar görmesini engelleyecek modern hasat tekniklerinin –en azından taraklar gibi basit el aletlerinin- kullanımı yaygınlaştırılmalı, kasalarla taşıma teşvik edilmelidir. Bu noktada, işleme tesislerinin randevu usulüyle çalışması ve bu tesislerin üreticilere hasat makinesi veya kasa temininde yardımcı olması nihai ürünün kalitesini arttırmada etkili olacaktır.

4. Mevcut koşullarda bazı üreticiler kimyasal girdi kullanmamaktadır. Bu durum göz önünde bulundurulduğunda gerekli sertifikasyon işlemlerinin yapılması halinde bölgenin organik zeytin üretim potansiyelinin bulunduğu söylenebilir. Üreticilere, bu ürünlerin organik olarak sertifikalandırılmasını sağlamakla ilgili teknik destek sağlandığı takdirde elde edilen ürünler pazarda organik olarak değerlendirilebilecektir.

Zeytinyağı ve sofralık zeytinin pazarlanmasında karşılaşılan sorunlar ve çözüm önerileri;

1. Bölgede, zeytinyağı veya sofralık zeytinin işlenmesi ve pazarlanmasında etkin olarak faaliyet gösteren üretici örgütü veya kooperatifleri bulunmamaktadır. Böyle organizasyonların bulunmaması, pazarlama hizmetlerinin etkinliğini azaltmakta ve üreticilerin alıcılar karşısında pazar pozisyonunu zayıflatmaktadır. Bölgede kurulacak, pazarlama kooperatifleri veya benzeri organizasyonlarla, işleme ve pazarlamadan kaynaklanan sorunlar azaltılabilecek ve pazarlama hizmetlerinin daha etkin bir şekilde yerine getirilmesi sağlanabilecektir. Bunun yanı sıra sektörün çeşitli nitelikte ve ölçekte çok sayıda işletmeden meydana gelmesinin ortaya çıkardığı olumsuzlukları çözebilmek için dikey ve yatay entegrasyonlara ihtiyaç duyulmaktadır. Bölgede entegrasyonun sağlanması, üretim ve pazarlamadan kaynaklanan sorunların azalmasına katkıda bulunacaktır.

2. Markalaşmaya ve bölge imajının oluşturulmasına önem verilmelidir. Bölgedeki işletmelerin dağınık ve küçük ölçekli yapısı göz önüne alındığında, girişimciler ortak bir ticari marka oluşturulması ve yönetilmesi konularında bilinçlendirilmeli, özendirilmeli ve desteklenmelidir.

Bölgede bu şekilde ortak bir markanın oluşturulması hem ürün kalitesinin artırılmasına hem de pazarlama hizmetlerinin daha etkin şekilde yerine getirilmesine katkı sağlayacaktır.

3. İşleme tesislerinin çoğunda, gerekli altyapının kurulmuş olmasına ve modern teknolojiler kullanılmasına rağmen eğitimli ara eleman eksikliği veya mevcut elemanların eğitim yetersizliği nedeniyle yapılan yanlış uygulamalar önemli kalite kayıplarına neden olabilmektedir. Bu tesislerde teknik personel, kaliteli ürün üretiminin önemi ve işlemede dikkat edilmesi gereken hususlarla ilgili eğitilmelidir.

4. Bölgede rafinasyon hizmetini yerine getirecek bir tesis yoktur. Yemeklik özelliğe sahip olmayan lampant zeytinyağı rafinasyona tabi tutulmak üzere bölge dışına -genellikle Ege Bölgesine- gönderilmektedir. Bir rafinasyon tesisinin kurulması zeytinyağı fabrikaları için büyük avantaj sağlayacağı gibi bölgede istihdam yaratılmasına da katkıda bulunacaktır.

5. Bölgede -çoğunluğu Mersin’de olmak üzere- az sayıda sofralık zeytin işleme tesisi mevcuttur.

Zeytin üretiminde meydana gelecek artış göz önüne alındığında önümüzdeki yıllarda bu tesislere önemli derecede ihtiyaç duyulacaktır. Bu noktada, yeni tesislerin iller itibariyle üretim potansiyeli dikkate alınarak ihtiyaç doğrultusunda kurulması gerekmektedir.

6. Bölgede, kayıt dışı çalışan çok sayıda sofralık zeytin işleyen işletme mevcut olup, bu işletmelerde zeytin standartlara uygun olmayan şekilde işlenmekte ve pazara sunulmaktadır. Yapılan yanlış uygulamalar, insan sağlığı açısından risk taşıdığı gibi haksız rekabete de yol açmaktadır. Bu sakıncaların giderilmesi için denetimler titizlikle yapılmalı ve caydırıcı cezai müeyyideler uygulanmalıdır.

7. Ürünler itibariyle hedef pazarlar belirlenmeli ve pazarlama stratejileri bu hedef pazarlar dikkate alınarak geliştirilmelidir. Hedef pazar olarak öncelikle bölgede tüketimin az olduğu pazarlar seçilmeli, sonrasında tüketimin düşük olduğu diğer yurtiçi pazarlar değerlendirilmelidir. Ulusal pazarlardan elde edilen tecrübe sonucunda da uluslararası pazarlara ürün sunulmalı, mevcut (Ortadoğu ülkeleri ve AB üyesi bazı ülkeler) ve gelecekte tüketim artışı beklenen (ABD, Kanada, Japonya, Avustralya, Almanya, İngiltere vd.) yurtdışı pazarlarda kapsamlı pazar araştırmaları yapılmalıdır.

8. Coğrafi işaretleme, bölge ürününün ulusal ve uluslararası pazarda değerini artıracak ve bölge ürünü imajının oluşmasına katkıda bulunacaktır. Ancak, şu anda bölgeye özgü zeytin çeşitleri ve bu çeşitlerden elde edilen zeytinyağı veya sofralık zeytin için coğrafi işaret tescili bulunmamaktadır. Yerel çeşitlerde coğrafi işaret tescil çalışmalarına ağırlık verilmelidir.

9. Bölgede özel gıda analizi laboratuarının eksikliği hissedilmektedir. Gıda analizi yapan akreditasyonu sağlanmış, özel laboratuarların sayısı artırılmalıdır. Aynı zamanda, son yıllarda Küçük ve Orta Ölçekli Sanayiyi Geliştirme ve Destekleme İdaresi Başkanlığı (KOSGEB) tarafından zeytinyağı fabrikalarına, analiz yapılması için gerekli cihazların teminiyle ilgili teşvikler verilmektedir. Zeytinyağı işleme tesislerinin bu teşvikten faydalanmaları yaygınlaştırılmalıdır.

10. Tağşiş, zeytinyağında tüketici güvenini sarsan ve tüketim miktarının artışını engelleyen unsurlardan birisidir. Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı personeli, bu konuyla ilgili denetimlerini sürdürmekte ve laboratuarlarında analizler yaparak, cezai müeyyideler uygulamaktadır. Taklit ve tağşişin engellenmesi amacıyla bakanlığa bağlı laboratuarlar alet, ekipman ve kalifiye eleman hususlarında iyileştirilmelidir. Aynı zamanda, denetimler artırılmalı, titizlikle yerine getirilmeli ve uygulanacak cezai yaptırımların haksız rekabeti önleyecek nitelikte olmasına özen gösterilmelidir.

11. Bölgede faaliyet gösteren zeytinyağı işleme tesislerinin kapasite kullanım oranı var-yok yılları ortalaması dikkate alındığında %50 civarındadır. Bu işletmelerin ortaya çıkacak zeytin arzındaki artışın işlenmesi sırasında yakın gelecekte yeterli olacağı söylenebilir. Uzun vadede yeni kurulacak tesislerin konumu ve kapasitesi belirlenirken alt bölgelerin ihtiyaçları doğrultusunda ve ayrıntılı fizibilite çalışmalarının sonucunda tesis edilmeleri gerekmektedir. Yeni tesislerin kurulması sırasında, bu noktalara dikkat edilerek teşvikler verilmelidir.

12. Bölgede, -Mustafa Kemal Üniversitesi Zeytin Araştırma Merkezi haricinde- sadece zeytincilik sektörüyle ilgili araştırmaların yapıldığı araştırma enstitüsü veya üretim istasyonu niteliğinde bir araştırma kurumu bulunmamakta olup, elde edilen zeytin ve zeytinyağlarının özellikleriyle ilgili az sayıda bilimsel çalışma mevcuttur. Araştırma ve geliştirme faaliyetlerini, sektörü bir bütün olarak ele alacak şekilde inceleyen araştırma birimleri kurulmalı ve bunlar arasında koordinasyon sağlanmalıdır. Bu kurumlar tarafından elde edilen araştırma sonuçları sektörün diğer aktörleriyle paylaşılmalıdır.

13. İşleme sanayine ilişkin sağlıklı verilere ulaşmada ciddi zorluklar yaşanmaktadır. Bu durum uzun vadeli projeksiyonların yapılmasında ve politikaların geliştirilmesinde aksaklıklara yol açmaktadır. Sektörde faaliyet gösteren işletmeler kayıt altına alınmalı ve bu işletmelere ilişkin ayrıntılı envanter (işletme sayıları, kapasiteleri, kapasite kullanım oranları vs.) çalışması yapılarak, bir veritabanında toplanmalıdır.

14. Pazar saydamlığı açısından yetersizlikler mevcuttur. Piyasada arz ve talep edilen ürün miktarı açısından bilginin toplanması ve yayılmasında sorunlar önemli şekilde hissedilmektedir. Yurtiçi ve yurtdışı pazar bilgilerini toplayıp, tüm sektör paydaşlarına yayacak etkin bir haberleşme ve bilgi ağı oluşturulmalıdır.

15. Son yıllarda, zeytin ve zeytinyağı üretimini artırmaya yönelik birçok destek uygulanmasına karşılık sofralık zeytin üretimine ilişkin herhangi bir destek söz konusu değildir. Sofralık zeytin üreticileri de desteklenerek artan üretimin sofralık olarak değerlendirilmesi teşvik edilmelidir.

Araştırma sırasında karşılaşılan kısıtlar ise şöyledir;

Bölgede alan çalışması sırasında anket yapılacak üretici sayısının belirlenmesi amacıyla yapılan örneklemede İl Tarım Müdürlüğü Kayıtları ve Çiftçi Kayıt Sistemine kayıtlı üreticilere ilişkin bilgiler esas alınmıştır. ÇKS’ne kayıtlı üreticilere ait zeytin dikim alanı, bölgenin zeytin dikim alanının %40’ı civarındadır. Bölgede zeytin üreticilerinin tamamına ilişkin bilgilerin edinilebileceği bir kaynak henüz mevcut değildir. Örnek büyüklüğünün belirlenmesi sırasında böyle bir verinin olmaması çalışmanın önemli kısıtlarından birini oluşturmaktadır.

Zeytincilik sektörüne ilişkin yeterli düzeyde resmi kaydın olmaması sıkıntı yaratmaktadır. Sektörde aktif olarak faaliyet gösteren zeytinyağı fabrikalarının ve sofralık zeytin işletmelerinin sayıları, üretim kapasiteleri ve kapasite kullanım oranları, zeytinyağı ve sofralık zeytin fiyatları, vb. konularda resmi kayıtların daha sağlıklı ve düzenli bir şekilde toplanması ve kamuoyuyla paylaşılması önemli bir ihtiyaçtır. Çalışmada, bölgede zeytinyağı ve sofralık zeytin üretiminde faaliyet gösteren işleme tesislerinin sayılarına ve kapasitelerine ilişkin bilgi edinilirken İl Tarım Müdürlüğü ve Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği kayıtlarından yararlanılmıştır. Ancak az sayıda işleme tesisinin Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği’ne kayıtlı olması ve alan uygulaması sırasında bu listelerin yetersiz olduğuna karar

Zeytincilik sektörüne ilişkin yeterli düzeyde resmi kaydın olmaması sıkıntı yaratmaktadır. Sektörde aktif olarak faaliyet gösteren zeytinyağı fabrikalarının ve sofralık zeytin işletmelerinin sayıları, üretim kapasiteleri ve kapasite kullanım oranları, zeytinyağı ve sofralık zeytin fiyatları, vb. konularda resmi kayıtların daha sağlıklı ve düzenli bir şekilde toplanması ve kamuoyuyla paylaşılması önemli bir ihtiyaçtır. Çalışmada, bölgede zeytinyağı ve sofralık zeytin üretiminde faaliyet gösteren işleme tesislerinin sayılarına ve kapasitelerine ilişkin bilgi edinilirken İl Tarım Müdürlüğü ve Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği kayıtlarından yararlanılmıştır. Ancak az sayıda işleme tesisinin Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği’ne kayıtlı olması ve alan uygulaması sırasında bu listelerin yetersiz olduğuna karar