• Sonuç bulunamadı

1. HİLAFET İMAMET MESELESİ

2.5. Şia’nın Fırkaları

2.5.1. Zeydiyye;

2.5.1.5. Zeydiyye’nin Ayrılık Noktaları;

1. Allah’a Şey Denilmesi; Zeydiyye, Allah’a şey denilip denilmeyeceği hususunda ikiye ayrılmıştır. Birinci fırka Zeydiyye’nin cumhurudur. Bunlar, Allah’ın şey olduğunu ancak eşya gibi olmadığını ve eşyaya benzemediğini iddia ederler. İkinci fırka, Allah’a şey demez.

2. İsimler ve Sıfatlar; Zeydiyye isimler ve sıfatlar hususundada iki fırkaya ayrılmıştır. Birinci fırka, Süleyman b. Cerir ez-Zeydi’nin taraftarlarıdır. Bunlar, Allah’ın ilim ve alim olduğunu, ilmin ne Allah ne de O’ndan başka olduğunu O’nun ilminin şey olduğunu, Allah’ın kudret ile kadir olduğunu iddia ederler. Hayat, sem, basar vb. sıfatlar hakkında da aynı görüştedirler. Bunlar, “sıfatlar şeylerdir” demiyorlar;

332

Allah’ın veçhi (yüzü), Allah’tır derler. Bunlar, Allah’ın ezelde mürit olmadığını ve ezelde günahları çirkin görücü (karih) olmadığını iddia ederler. Bir şeyi irade onun zıddını istememedir. İkinci fırka, Allah’ın, ilim, hayat, kudret, sem ve basar olmadan alim, kadir, semi ve basir olduğunu iddia eder. Diğer zati sıfatlar hakkında da aynı görüştedirler. Bunlar, “Allah, ezelde mürit, karih, razi, ve şahit” demeyi kabul etmezler.

3. Allah’ın Zulme ve Yalana Kudretle Vasıflanması; Zeydiyye, Allah’ın zulüm etmeye ve yalan söylemeye güç yetirmekle vasıflanıp vasıflanamayacağı hususunda iki fırkaya ayrılmıştır. Birinci fırka Süleyman b. Cerir ez-Zeydi’nin taraftarlarıdır. Bunlar Allah’ın zulmetmeye gücü yetmekle vasıflanamayacağını iddia ederler. “O, zulmetmesi ve yalan söylemesi imkansız olduğu için kadir değildir” denilemez. Bunlar “Allah zulmetmeye ve yalan söylemeye kadirdir” diyen kimsenin sözünü ve bunu sormayı mümkün kabul etmemişlerdir. Süleyman b. Cerir, “Allah, yapmayacağını bildiği şeye kadir midir?” şeklinde sorana şöyle cevap veriyordu: “ Bu sözün iki yönü vardır. Eğer soran, O’nun yapmayacağını bildiği şeyden maksat, yapmayacağı haberle gelen şeylerden biri ise, Allah’ın ona kadir olduğu veya olmadığı söylenemez. Böyle bir şeyi sormak mümkün değildir. Eğer haber yoluyla gelmemişse, akıllarda onu defedecek bir şey varsa da, Allah bununla vasıflanamaz. O’nu bununla niteleyen kimse imkansız bir şeye girişmiş olur. Bu konudaki cevap, olmayacağı hakkında haber bulunan şeyin cevabı gibidir. Eğer hakkında haber bulunmayan bir şey var ise ve akıllarda onu defedecek bir şey yoksa Allah’ın buna kadir olduğu söylenebilir. Bu konuda gaybı bilmediğimizi söyleyebiliriz; çünkü aklımızda onu defedecek bir şey yoktur. Zira biz onun benzerini yaratılmış olarak görüyoruz.

İkinci fırka; Allah’ın zulmetmeye, yalan söylemeye, zulmettmemeye ve yalan söylememeye kudretle vasıflanabileceğini iddia eder. O, yapmayacağı ve yapacağı bilinen ve haber verilen şeylere kadirdir.

4. Amellerin Yaratılması; Zeydiyye, amellerin yaratıllması husussunda iki fırkaya ayrılmıştır. Birinci Fırka, kulların amellerinin Allah’ın yarattığı olduğunu iddia eder. Allah, mahlukatı yek iken halk, ibda ve ihtira ile yaratmıştır. Onlar, sonradan yaratılmış oldukları için bir yaratıcısı vardır. İkinci fırka, varlıkların Allah’ın yarattığı ve sonradan meydana getirilmediği (muhdes), bir yaratıcısının da bulunmadığını iddia

eder. Bunlar kulların kazanımlarıdır. Onları, kullar ihdas etmiş, yaratmış, icat etmiş ve yapmışlardır.

5. İstitaat; Zeydiyye İstitaat (güç yetirme) hususunda üç fırkaya ayrılmışlardır. Birinci fırka, istitaatın fiilden önce bulunduğunu, emrin fiilden önce olduğunu, iman meydana getirilen şey (istitaat), küfür maydana getirilen şeyin aynısıdır. Bu bir kısım Zeydiyye’nin görüşüdür. İkinci Fırka, istitaatın fiilden önce olduğunu, onun fiil ile birlikte bulunduğunu ve fiil halinde fiil ile meşgul olduğunu iddia eder. İnsan fiil işlediği zaman fiile müsteti (güç yetirici) olur. Üçüncü fırka; istitaatın fiilden önce bulunduğunu, emrin fiilden önce olduğunu, insanın oluş halindeki bir şeye müsteti ve kadir olarak vasıflanamayacağını iddia eder.

6. İman ve Küfür; Zeydiyye, iman ve küfür hususunda iki fırkaya ayrılmıştır. Birinci fırka, imanın marifet (bilgi), ikrar ve hakkında vaid bulunan şeyleri işlemekten kaçınmak olduğunu iddia eder. Hakkında vaid bulunan şeyleri işlemeyi, şirk ve inkar (cuhüd) değil, küfür sayarlar; bu, bir nimet küfrüdür. Tevilciler hakkında aynı görüştedirler; onlar bir söz söyledikleri zaman bu isyan ve fıskdır. İkinci fırka; bütün taatlerin iman olduğunu ve hakkında vaid bulunan şeyleri yapmanın küfür olmadığını iddia eder. Bu, onların sonrakilerinin görüşüdür. Zira Zeydiyye’nin cumhuru ve ilkleri birinci görüştedirler. Zeydiyye büyük günah sahiplerinin cehennemde azap görecekleri, orada ebedi kalacakları ve oradan çıkarılmayacağı hususunda birleşmişlerdir. Hepsi, Ali b. Ebi Talib’in savaşında haklı olduğu, ona muhalefet edenlerin hatalı olduğu hususunda ittifak etmiştir.

7. Rey İçtihadı; Zeydiyye rey içtihadı hususunda iki fırkaya ayrılmıştır. Birinci Fırka, rey içtihadının hükümlerde mümkün olduğunu iddia eder. İkinci fırka, bunu kabul etmez ve hükümlerde içtihadı inkar eder. Zeydiyye, Ali’nin iki hakemin hakemliğini kabul etmesinin doğru olduğunda fikir birliği etmiştir. O, ordusunda fesat çıkmasından korktuğu için hakeme başvurmuştur. Yoksa imametin onun hakkı olduğu apaçık ortadaydı. Müslümanları bir araya getirmeyi düşündü; iki hakeme Allah’ın Kitab’ına göre hüküm vermelerini emretti. İki hakem ona muhalefet etti ve bu ikisi hata etti, Ali ise isabet etti. Zeydiyye’nin tamamı, zalim imamlara karşı kılıç kullanılıp başkaldırabileceğini kabul eder. Facirin (günahkar) arkasında namaz kılmayı caiz

görmezler; bunun ancak fasık olmayan bir kimsenin arkasında caiz olduğunu kabul ederler.