• Sonuç bulunamadı

1. HİLAFET İMAMET MESELESİ

1.6. Hz Ali’nin Vefatından Sonra Hilafet

1.6.2. Hz Muaviye’nin Halifeliği

Muaviye b. Ebi Süfyan b. Harb b. Umeyye b. Abdi Şems b. Abd-i Menaf b. Kusay hicretten on beş sene evvel (607) Mekke’de doğdu. Mekke fetholunduğu gün 23 yaşına bastı ve aynı gün Müslüman olduktan sonra Resulullah’ın vahiy katipliği görevinde de bulunan Muaviye, Hz. Ebu Bekir zamanında kardeşi Yezid b. Ebi Süfyan’ın maiyetinde Suriye’nin fethine memur edildi. Suriye deki savaşta Sayda, Araka, Cebel ve Beyrut fethedildiği savaşlarda kardeşinin ordusunda öncü birliklerin komutanlığını yaptı. Hz. Ömer tarafından Ürdün’e vali olarak atanan Muaviye, Şam Valisi olan kardeşi Yezid’in veba hastalığı nedeniyle ölmesinden sonra Suriye valiliğine

225

Yıldız, Hakkı Dursun, Doğuştan Günümüze Büyük İslam Tarihi; c.2, Çağ yay./ İst.1989

226

getirildi. Hz. Osman döneminde ise bölgedeki diğer valiler de onun emrine verildi. Muaviye Hz. Osman’ın şehit edilip de Hz. Ali’ye biat edilmesine kadar Şam valisi olarak kaldı227. Hz. Ömer ve Hz. Osman zamanında valilikte kalarak İslam ülkesinin genişlemesinde özellikle de Bizans’la yapılan mücadelede önemli hizmetleri oldu ve Şam halkının büyük güvenini kazandı.

Hz. Ali ve Hz. Muaviye arasında meydana gelen ihtilafların ortadan kaldırılması için bir takım gayretler oldu ise de Hz. Ali’nin vefatına kadar bir neticeye varılamamıştı. Hz. Muaviye ve onunla beraber olan sahabiler; Hz. Ali’den Hz. Osman’ın katillerinin hemen cezalandırılmasını veya yakalanıp kendilerine teslim edilmesini ve hilafet meselesinin şuraya havale edilmesini isteyerek Hz. Ali’ye biat etmemişlerdi. Hz. Ali ise katillerin cezalandırılmasının o anda mümkün görmüyordu.

Hz. Ali’nin şehadetinden sonra Şam’da bulunan Müslümanlar Hz. Muaviye ye halife olarak biat ettiler. Hz. Ali’nin vefatına kadar ona “Emiru’ş-Şam” denilirdi. Hz. Muaviye’nin Hz. Ali ile olan anlaşmazlıklarında kendisinin halife olmak istediğine dair sahih bir habere rastlanmamakla birlikte, iki hakemin bir araya gelmesinden sonra Hz. Muaviye’ye halife olarak biat edilmeye başlandığına dair rivayetler bulunmaktadır228.

Hicretin 41. Yılında Hasan’ın hilafetten çekilmesinden sonra Hz. Muaviye tartışmasız bir şekilde halife olduğundan ümmet, Hz. Muaviye’nin hilafeti konusunda ittifak etmiştir.

Hz. Muaviye yirmi yıla yakın hilafeti döneminde ümmetin birliğini sağlamanın yanında İslam devletinin temellerini güçlendirip, teşkilatını sistemleştirdi ve İslam coğrafyasının genişletilmesi için büyük gayret gösterip devletin işlerini belli bir nizama koydu. Posta ve polis teşkilatını kurdu. Geçmişte yaşanan acı olaylardan ders alarak fitnenin çıkmaması için özen gösterdi ve hususi koruma görevlileri tuttu. Hz. Muaviye bütün bu yaptığı güzel işler ile anılmaktan daha çok hayatının sonlarına doğru oğlu Yezid’i halife olarak tayin edip, Müslümanların biatını almasıyla tartışma konusu oldu.

1.6.2.1 Yezid b. Muaviye’nin Veliaht Tayini

Hz. Muaviye döneminde ümmetin birliği yeniden sağlanmış İslam devleti genişlemiş, halk huzur ve güvene kavuşmuş bu sayede fetihler hızla devam etmiş,

227

Yıldız, Hakkı Dursun, Doğuştan Günümüze Büyük İslam Tarihi; c.2, Çağ yay./ İst.1989

228

Müslümanlar İstanbul’u kuşatmışlar ve Bizans İmparatorluğunun korkusu haline gelmişlerdi.

Hz. Muaviye’nin yaşı ilerledikçe Müslümanlar geçmişte hilafet konusunda çıkan anlaşmazlıkları düşünüyor ve ümmetin tekrar ihtilafa düşmesinden endişe ediyorlardı. Bu itibarla böyle bir hatanın tekrarlanmasını istemiyorlardı. İşte böyle bir ortamda sahabenin ileri gelenlerinden Muğire b. Şube’den (r.a) bir teklif geldi. O geçmişteki ihtilafların tekrarlanmaması için Hz. Muaviye’ye oğlu Yezid’i veliaht tayin etmesini söyledi229. Bir gün bu zat, Yezid’in odasına gelerek şöyle demişti; “ Resulullah’ın ashabının ileri gelenleri, Kureyş’in büyükleri birer birer öldüler. Şimdi onların çocukları bulunuyor. Bu noktada halifeyi, sizin için biat almaktan alıkoyan şey nedir, bilemiyorum.” Yezid: “Böyle bir şey olabilir mi?” diye sorunca da, Muğire, “Evet” diye cevap verdi. Yezid, Muğire’nin sözlerini babasına nakledince Muaviye, onu yanına çağırdı ve Yezid’e ne söylediğini sordu. Muğire; “ Osman’ın vefatından sonra çıkan kargaşa ve dökülen kanları biliyorsunuz. Sizden sonra Yezid geliyor. Onun için biat alınız. Size bir şey olursa halkı korur ve size halef olur. Kan dökülmez ve fitnede çıkmamış olur.” Diye cevap verdi. Muaviye: “Bu işi kim halledecek?” diye sordu. Muğire buna karşılık; “Kufelileri ben ikna ederim, Basra’yı da Ziyad halleder. Zaten bu iki şehir dışında size karşı çıkabilecek bir şehir yoktur.” Cevabını verdi. Bunun üzerine Muaviye şöyle dedi: “Öyle ise sen şimdi Kufe’ye git. Orada kendilerine güvendiğin kimselerle bu konuda istişare et, sonra birlikte düşünürüz”230 dedi.

Muğire Kufe’ye gitti ve orada kendilerine güvendiği ve Ümeyye Oğulları’nın adamı olduğunu düşündüğü kişilere konuyu açtı. Kufeliler bu durumu olumlu karşıladılar. Bunun üzerine Kufe halkından bir heyet seçti ve başlarına da oğlu Musa’yı geçirerek Şam’a yolladı. Bunlar Muaviye’nin huzuruna varınca Yezid’e biat ettiklerini açıkladılar. Muaviye bu heyete bu fikri açıklamakta acele etmemelerini ve bu düşünceden vazgeçmemelerini tenbihledi. Bu heyet dönünce Muaviye’nin Yezid için biat alma düşüncesi iyice kuvvet kazandı. Bu sebeple de Ziyad’a bir mektup yazarak bu konudaki fikrini sordu. Ziyad da gerekli kişilerle görüştükten sonra Muaviye’ye bu konuda acele etmemesini önerdi. Fakat Muaviye bu konudan geri adım atmadı. Medine

229

İbn Kesir, (El-Bidaye Ve’n- Nihaye) Büyük İslam Tarihi, (ÇEV. Mehmet Keskin)\ Çağrı yay.\ist. 1994\ c.8

230

valisi Mervan b. Hakem’e bir mektup yazarak konuyu bildirdi ve fikrini sordu. Mervan bu konuyu Medine halka iletti ve halk böyle bir uygulamayı istemediğini söyledi. Mervan bunu Muaviye’ye bildirdi. Muaviye ise bu mektuba cevaben Yezid’i halife ilan ettiğini açıklayan bir karşılık verdi. Bunun üzerine Mervan Halkı toplayarak Halife’nin oğlunu veliaht yaptığını açıkladı. Abdurrahman b. Ebi Bekr ayağa kalkarak: “Siz ümmetin iyiliğini düşünmüyorsunuz. Bu işi saltanat haline getirmek istiyorsunuz. Bir sultan ölecek yerine oğlu geçecek” dedi. Hüseyin b. Ali, Abdullah b. Ömer ve Abdullah b. Zübeyr de Muaviye’nin kararına karşı çıktılar. Mervan daha sonra bu durumu Muaviye’ye bildirdi.

Bundan sonra Muaviye, taraftarlarına ihsanlarda bulundu, uzak olanlara iyi davrandı ve onları idare etti. Sonunda halkın çoğu onun kanaatine katıldı ve Yezid’e biat etti. Irak ve Şamlılar’ın biatını alan Muaviye, bin süvari ile Hicaz’a hareket etti. Medine’ye girince halka hitaben bir konuşma yaparak Yezid’i anlattı. Onu övdü ve “Akıl, soy ve ahlak bakımından halifeliğe ondan daha layık kim var?” diye sordu. “Seller köprüyü bölmeden, bazılarının aklının başına geleceğini sanmıyorum. Sizleri yeterince uyarmış oldum” dedi.

Muaviye’nin gelişinden önce Hüseyin b. Ali, Abdullah b. Zübeyr ve Abdullah b. Ömer, Medine’yi terkederek Mekke’ye geçmişlerdi. Medine’den Mekke’ye geçen Muaviye, orada hac vazifesini ifa etti ve üçünü de yanına getirtti. Bu üç kişi, Muaviye ile konuşmak üzere sözcü olarak İbn Zübeyr’i seçmişlerdi. Muaviye onlara şöyle dedi:

“Size karşı tutumumu, ailelerinize olan bağlılığımı, sizi savunduğumu biliyorsunuz. Yezid, sizin kardeşiniz ve amcaoğlunuzdur. Ona halifelik ünvanı vermenizi, servet biriktirip, dağıtmanızı istiyorum. O bu konuların hiç birinde size karşı çıkmaz.”

İbn Zübeyr bu konuşmaya “Biz, sizden üç şeyden birini yapmanızı istiyoruz.” Diye cevap verdi. Muaviye “Nelerdir?” diye sorunca da onları şöyle açıkladı:

“Resulullah’ın yaptığı gibi yaparsanız. Hz. Peygamber, vefat ettiği zaman kimseyi yerine veliaht yapmamıştı. Halk daha sonra Ebu Bekr’i seçti.”

Muaviye, burada şöyle bir itirazda bulundu; “İyi ama sizin içinizde şu anda Ebu Bekr gibi biri bulunmamaktadır.”

İbn Zübeyr devam etti; “Ebu Bekr, bu işi kendi akrabasından olmayan bir Kureyşliye bıraktı, onu veliaht yaptı. İsterseniz Ömer’in yaptığı gibi yapınız. Ömer de kendisinden sonra kimin halife olacağını kendi oğlu ve kardeşinin içinde yer almadığı altı kişilik bir şuraya havale etmişti.” Muaviye, “Başka bir diyeceğiniz var mı?” diye sordu. İbn Zübeyr ve arkadaşları, “Hayır” diye cevap verince Muaviye şöyle devam etti;

“Ben sizinle görüşmek istedim. Birini uyaran kimse artık ondan sonra o konuda yaptıkları hakkında mazur olur. Ben daha önce sizinle konuştuğum zaman, bazılarınız kalkıp bana halkın önünde itiraz ediyordunuz. Ben ise onları hep hoş görür, affederdim. Şimdi bir şey söyleyeceğim. Yemin ediyorum ki, eğer herhangi biriniz burada bana itiraz edip karşı çıkan bir söz söylerseniz, ikinci bir cümle söylemeye fırsat bulamadan boynu kılıçla vurulur.” Muaviye, bundan sonra muhafızlar komutanını çağırdı ve bu üç kişiden her birinin başına kılıçlı iki asker dikmesini, eğer herhangi biri kendisi konuştuğu sırada tasdik ve itiraz şeklinde bir kelime sarf edecek olursa, orada kafalarını uçurmalarını emretti. Oradan hep beraber çıktılar. Muaviye minbere çıkarak şöyle bir konuşma yaptı;

“Bu arkadaşlarınız Müslümanların ileri gelenleridirler. Onlarsız bir şey başarılamaz, onlara danışılmadan bir karar verilemez. Şimdi bunlar kendi rızalarıyla Yezid’e biat etmiş bulunuyorlar.” Bu açıklama üzerine onların biat etmesini bekleyen halk da biat etmiştir231 (h.54). Bu uygulama ile Emevi saltanatı başlamış ve hilafet babadan oğula geçen bir halde devam etmiştir.

1.6.2.2 Muaviye b. Ebi Süfyan’ın Vefatı

Muaviye, Şam’da hastalandığında oğlu Yezid orada değildi. Muaviye, Dahhak b. Kays ile Müslim b. Ukbe’yi çağırtarak kendilerine Yezid’e hitaben yazdığı vasiyetini teslim etti. Vasiyeti şöyle diyordu;

“Oğlum, senin önüne çıkacak zorluk ve problemleri kaldırdım. Düşmanlarını bertaraf ettim. Arapları itaat altına aldım. Senin için hiç kimsenin yapamayacağı kadar servet biriktirdim. Hicazlılara dikkat et! Onlar senin büyüklerindirler. Yanlarına gelenlerine ikram et, gelmeyenlerle ise dostluk ve iyi münasebetler kurmaya gayret et. Iraklılara gelince, şayet senden her gün bir valilerini değiştirmeni isteseler yine kabul et,

231

A.g.e Ayrıca bkz; Ebu Cafer Muhammed b. Cerir’üt Taberi, Tarih-i Taberi, c.3, Çev. M. Faruk Gürtunca/ Sağlam Yay./ İst./ Ts/

çünkü bir valiyi görevden almak sana karşı yüz bin kılıcın çekilerek yürünmesinden daha iyidir. Suriye araplarını kendine sırdaş yap, düşmanlarından bir şey gelirse, bunlarla karşı koyarsın. Düşmanını yendiğin zaman Suriye halkını memleketlerine geri gönder. Çünkü onlar başka yerlerde kalırlarsa, ahlakları değişir. Halifelik konusunda seninle Kureyş’ten üç kimseden başka birinin ihtilafa düşeceğini sanmam. Bu üç kişi Hüseyin b. Ali, Abdullah b. Ömer, Abdullah b. Zübeyr’dir. Abdullah b. Ömer ibadetle yanıp tutuşan bir kimsedir. Herkes sana biat edince o da biat eder. Hüseyin b. Ali, heyecenlı bir adamdır. Iraklılar Ona destek olur, o da sana karşı baş kaldırır ve sen ona galip gelirsen, kendisini affet, çünkü onun bize akrabalığı, büyük şerefi ve Hz. Muhammed’e yakınlığı vardır. Sana aslan gibi saldırıp tuzak kuracak tek kişi Abdullah b. Zübeyr’dir. Eğer bu adam sana karşı bir oyuna kalkarsa onu lime lime kes ve gücün yettiğince kendi adamlarının kanını akıtma232.”

Muaviye h.60. senenin Receb ayının başında (Nisan 680) Şam’da vefat etti. Muaviye vefat ettiğinde seksen iki yaşındaydı. Onun halifeliği on dokuz yıl üç ay ve yirmi gün sürmüştür233.