• Sonuç bulunamadı

Zamanın Sınırlarının Çizilmediği Sade Giriş Formelleri

3. MASAL DİLİ İLE SEMBOLİK DİL ARASINDAKİ İLGİ

2.1. Masal Başı / Giriş Formelleri

2.1.1. Zamanın Sınırlarının Çizilmediği Sade Giriş Formelleri

Masal, dinleyenlerini kendi âleminden alıp başka âlemlere doğru yolculuk yaptıran bir anlatı türüdür. Bu yolculukta dinleyenler de kahramanların peşine takılır. Gerçekle gerçekdışının karıştığı bu yolculuğun başında anlatıcı, yolculuğuna bilinmeyen bir zaman formeliyle başlayarak dinleyenleri düşsel bir âleme davet eder. “Evvel zaman içinde...”, “bir varmış bir yokmuş...”, “zamanın birinde...”, “günlerden bir gün...” gibi ifadeler hem okuyucuyu masal âlemine davet eder hem de bilinmeyen bir zamanda bunların yaşandığı hissini verir.

Masal başı giriş formellerini incelediğimizde pek çoğunun belirsiz bir zaman ifadesiyle başladığını görmekteyiz. Bu kullanımın çeşitli nedenleri olduğunu düşünüyoruz. Öncelikle bir metinde zaman kavramının çok önemli bir unsur olduğunu belirtmemiz gerekir. Her olayın bir zamanı vardır. Bu bağlamda anlatıcı, zamanı üç şekilde kullanacaktır. Ya geçmişte olmuş bir olayı anlatacak ya olmakta olan bir olayı anlatacak ya da gelecekte olacak olayları anlatacaktır. Masal anlatıcısı bu zaman hallerinden geçmişte olan bir olayı anlatmayı tercih eder. Bu kullanımıyla anlattıklarının geçmişte gerçekten yaşandığı hissini verir. “Evvel zaman içinde”, “çok eski çağlarda”, “vakti zamanında” gibi üstü kapalı şekilde ifade edilen zaman unsuru anlatıcının bile unuttuğu bir zaman dilimini ifade eder. Böylelikle masalın her anlatışta zamanı aynı kalır. Bu zaman değişmeyen masal zamanıdır.

Masalların düşsel özellikler barındırdığını çalışmamızın çeşitli yerlerinde belirtmiştik. Masal anlatıcısının zaman ifadesini seçerken zamanın sınırlarını çizmemesinin bir nedeni de düşsel bir anlatı anlattığının farkında olmasındandır. Çünkü düşsel bir anlatıda zaman unsuru bazen zaman ötesi bir özellik gösterebilir. Bu tür anlatılarda zaman, hayal edilen bir zamandır. Zaman sınırlarının çizilmemesinde okuyucuya farklı anları yaşatma gayesi güdülür. Çünkü herkesin zamandan anladığı farklıdır. Kişi, içinde bulunduğu psikolojik durumuna göre zamanı farklı algılar.

Boratav, masallara belirsiz bir zamanla başlamanın gerekliliğini şöyle açıklar: “Türk masalcısının ilk kaygısı, dinleyenleri, anlatısının düşsel ve konvansiyonel niteliği

konusunda uyarmaktır. Bunu tekerlemeye başvurarak gerçekleştirir. Ya, ‘Evvel zaman içinde’ diye başlayıp, eski zamanlara gider, ya da zaman dışı bir tekerleme seçer: ‘Bir varmış bir yokmuş…’ diye başlar söze. Başı sonu olmayan ve aslında masalla da ilgisi beklenmeyen bir giriş bölümüdür bu.” (Boratav, 1982: 276).

Masallarda zaman ve mekân unsurunun belirsiz olması, masalın beynelmilel bir nitelik taşımasıyla da ilgilidir. Kullanılan pek çok ifade aslında zaman üstü bir ifadeyi amaçlamaktadır. Ayrıca masallarda kullanılan belirsiz zaman ifadesi masalı diğer edebi türlerden ayıran bir unsurdur; çünkü masal dışındaki diğer türlerde zaman unsuru belirli ve önemlidir.

Zamanın sınırlarının çizilmediği formel ifadeleri evvel/ eski/ geçmiş zamanlı giriş formelleri ve günlerden bir gün/ zamanın birinde’li giriş formelleri biçiminde olmak üzere iki başlık altında inceledik.

2.1.1.1. Evvel / eski / geçmiş zamanlı giriş formelleri

Çalışmamızda daha sonra tezatlarla oluşturulmuş formeller başlığı altında inceleyeceğimiz bir varmış’lı ifadelerden sonra en sık görülen ifadeler evvel zamanlı – eski zamanlı ifadelerdir.

Evvel ve eski zamanlı formel ifadeler yalnızca belirsiz bir zaman dilimini anlatmak için kullanılmamıştır. Bu formel ifade görünenin ötesinde sembolik anlamlar taşımaktadır. Bu sembolik anlam, evvel kelimesinde gizlidir. “Masala giriş kalıbında

yer alan ‘evvel zaman’ tabiri de ‘belirsiz, muğlak, itibari’ bir zamandır. Tasavvufta evvel, yani ‘ilk’ mutlak varlık olan Allah’tır. Evvel zaman, mutlak varlığın tasarrufunda olan zamanın herhangi bir parçasıdır. Yani ‘belirsiz’ bir zamandır. Masaldaki bu zaman anlayışı, bir yönüyle zamanüstü bir ifadeyi amaçlamaktadır. Nitekim bazı masallardaki ‘vakt-i zamanında’, ‘eski zamanlarda’ vb. gibi ifadelerde de bu ‘meçhul’ zaman anlayışı vardır.” (Bilkan, 2001: 61). Evvel, başı ve sonu belli olmayan zaman

dilimini anlatır. Masal anlatıcısı bu ifadeyi kullanarak zamanüstü bir anlatımı amaçlamıştır.

Zaman ifadesi aslında göreceli bir olgudur. Dünyaya ve uzaya göre hatta insanın psikolojik durumuna göre değişen bu olgu, aynı zamanda insan hayatını şekillendirici unsurlardan biridir. Zaman kavramı, zamanın uzunluğu, kısalığı kişiden kişiye göre

değişiklik gösterir. Herkes için aynı olan saat kavramının geçiş hızı, insanın psikolojik durumuna göre değişebilir. İnsan, mutlu olduğu bir zaman diliminde dakikaların, saatlerin hatta günlerin her zamankinden daha hızlı geçtiğini hissedilebilir. Mutsuz olunan bir zaman dilimi ise insan için uzayabilir. Örneğin tasavvufta mihnet ve meşakkat çekmek anlamına gelen çile çekmek eylemi kırk gün sürer. Bu kırk gün, bizler için uzun bir zaman gibi gelebilir, ancak dünyayla irtibatını kaybeden derviş, bu zamanın farkına varmayabilir.

Boratav, bu masal girişinin kökenini okumuş çevrelere dayandırır ve bu kalıp söz için, “Söz konusu tipin en azından en kısa biçiminin kökeni büyük olasılıkla ‘bilgili,

okumuş yazmış’ çevrelere dayanır. Belki de büyük kentlerde dolaşan ve gerçekçi anlatı uzmanı diyebileceğimiz profesyonel masalcılar olan meddahlara ve mesleklerini hem kentlerde hem köylerde icra eden, aralarına şarkılar serpiştirilmiş düzyazı “roman” diyebileceğimiz metinleri âşıklara kadar dayanır.” (Boratav, 2000: 15), ifadelerini

kullanır.

Günlük hayatımızda deformasyona uğratamadığımız zaman olgusunu sanat eserlerinde deformasyona uğratabiliriz. Masalların başında kullanılan “evvel zaman” ifadesi de zamanı deforme etme yollarından biridir ki bu konu tasavvufta an-ı daim olarak adlandırılır. Bu durum mekânda, mekândan uzak olma haliyle anlatılır. Yani Allah tamamıyla mekân harici değildir, mekândadır; ancak mekândan uzak olarak yani zaman ve mekândan münezzeh (uzak) olarak, yani lamekân (mekânsız) olarak mekândadır. Bundan dolayı da an-ı daim (sürekli sonsuz bir an) olarak zamandadır.

Eğer bu ifade “evvel zaman içinde saman kalbur içinde” şeklinde olsaydı kalburu felek olarak, samanı da feleğin elediği insanlar olarak görebilirdik. Bu kullanım bugün sıkça kullandığımız “feleğin çemberinden geçmek” ifadesiyle aynı anlamda kullanılmış olurdu. Çünkü bir şey elendiğinde kalburun gözlerinden daha büyük olanlar kalburun üstünde kalırlar, daha küçük olanlar ise elenerek kalburun altında kalırlar, tıpkı feleğin çemberinden geçen insanlar gibi. Feleğin çemberinden geçen insanlar, bu dünyadaki birçok sıkıntıyı yaşayan, tecrübe sahibi kişilerdir. Tıpkı masallarda başarıya ulaşan kahramanlar gibi. Belki de bu formel zaman içinde böyle bir değişime uğramıştır. Dilimizde sıkça kullandığımız “kalburüstü” ifadesi de buradan geliyor olmalıdır. Çünkü kalburüstü diye tarif edilen kişiler, feleğin çemberinden geçmemiş, dolayısıyla sıkıntı çekmemiş insanları anlatmaktadır.

Boratav da bu formeller için şu ifadeleri kullanır: “...Samanda kalbur”u nasıl

yorumlamak gerekiyor? Açık anlamıyla basit bir kafiye oyunu mudur bu yoksa: Zaman içinde, ...saman içinde. Köylerde, hayvanlara kalbur içinde saman götürme gibi şeyler de düşünülebilir; bu durumda kalıp sözün ögelerinin sırasında- pek şaşırtıcı olmayan- basit bir değişiklik söz konusudur. Ama tekerlemenin girişini bulan ilk masal anlatıcısının sırayı alt üst etmede fazla ileri gittiği – bu tür anlatılarda çok görüldüğü gibi- ve “kalbur saman çöpünde iken” demek istemiş olduğunu da düşünmek mümkündür. Evvel zaman içinde, kalbur zaman içinde değişkesi zaman ve samanın karışmasında gelen bir biçim bozulmasından başka bir şey değildir.” (Boratav, 2000:

16). Boratav’ın bu tespitleri çok ilginçtir. Belki de bu formel, Boratav’ın da söylemiş olduğu gibi anlatıcının çok eski bir zamanı -kalburun saman çöpü olduğu zamanı- ifade etmek için kullanmıştır. “…zaman zamanda iken, kalbur samanda iken, sucu tellal, keci berber iken, …” şeklinde uzayıp giden formeller de kalbur samanda iken kullanımı Boratav’ın tespitini doğrular niteliktedir.

Bu formelin “evvel zaman içinde, kalbur zaman içinde” şeklinde olduğunu düşünürsek yeni anlamlara ulaşabiliriz. Böyle bir kullanımda zamanın geçiciliği vurgulanmış olur. Zaman bir kalbur gibi eleyicidir.

*“Evvel zaman içinde kalbur saman içinde.” (Boratav, 2001: 30). Bu formel ifadede dikkat çeken bir husus da anlatıcının parça bütün ilişkisini kullanmış olmasıdır. Evvel, zamanın içinde bir andır. Yani zamanın bir parçasıdır.

*“Evvel zaman içinde kalbur saman içinde bir varmış bir yokmuş.” (Boratav, 2001: 36).

*“Evvel zaman içinde kalbur saman içinde pire tellal iken, imamım horoz iken ben anamın beşiğini sallar iken bir keloğlan varmış.” (Boratav, 2001: 75).

*“Evvel zaman içinde kalbur saman içinde deve tellal iken, sıçan berber iken, bir vezir varmış.”(Boratav, 2001: 123).

*“ Zaman zaman içinde kalbur saman içinde, deve tellallık ederken, eşek hamallık ederken, pire berberlik ederken, babam beşikte iken, anam eşikte iken ben babamın beşiğini tıngır mıngır sallar iken vakti zamanında bir karı bir koca varmış.” (Boratav, 2001: 65).

“Evvel zaman içinde” kalıbında “evvel” kelimesinin yerine “zaman” kelimesi kullanılarak yeni ve farklı anlamlı bir formel oluşturulmuştur. Bu formelin “zaman zaman içinde” şeklinde kullanımlarına da rastlamaktayız.

“Evvel zaman içinde kalbur saman içinde” şeklinde kullanımların yanında “evvel zaman içinde”, “eski zamanın birinde” gibi kullanımlara sıklıkla rastlarız. Bu formel ifadelerin kullanım amaçlarından birinin de anlatıcını dinleyicilerine ders verme olduğunu düşünüyoruz. Masallar dinleyicilerine öğütler veren geçmiş zaman bilgelikleridir. Anlatıcı bu formel ifadeyi kullanarak geçmiş zamanın birinde kahramanın yaşadığı bir tecrübeden bizleri haberdar ederek gereken dersleri verir. Anlatıcının herhangi bir zaman ifadesi kullanarak masalını anlatması masala inandırıcılık katar. Dinleyiciler masalda anlatılan hadiselerin çok eski bir zamanda gerçekten yaşandığı hissine kapılır.

Çok sık kullanılan bu ifadelerin örneklerinden bazıları aşağıda verilmiştir: *“Evvel zaman içinde köylünün biri İstanbul’a gitmiş.” (Sakaoğlu, 2002: 506). *“Evvel zaman içinde fakir bir adam varmış.” (Sakaoğlu, 2002: 281).

*“Eski zamanın birinde Sadık adında bir adam varmış.” (Sakaoğlu, 2002: 463). *“Evel varmış, bir varmış, çok söylemesi günahmış, bir Garafatma varmış.” (Şimşek, 2001: 7).

* “Evvel zaman içinde…” (Boratav, 2001: 18).

Yukarıdaki örnekleri incelediğimizde “evvel zaman içinde” ve “eski zamanın birinde” ile başlayan formellerin bir tecrübeyi anlatmak için kullanıldığını görmekteyiz. Zamanın sınırlarının çizilmediği sade başlangıç formellerinden bir diğeri ise “günlerden bir gün/ zamanın birinde”li başlangıç formelleridir.

2.1.1.2. Günlerden bir gün / zamanın birinde’li giriş formelleri

Masallarda belirsiz zaman unsurlarının kullanılma nedenlerinden bahsetmiştik. Bu amaçlardan biri anlatıya anlatılan olayların geçmiş bir zaman diliminde yaşanmış olduğu hissini vermektir. Günlerden bir gün, zamanın birinde, vakti zamanında gibi ifadelerde de anlatıya inandırıcılık katma düşüncesi vardır. Bu şekilde başlayan bir masal metni dinleyicisine geçmişte böyle bir olayın yaşandığını düşündürmektedir.

*“Zamanın birinde bir padişah varmış.” (Seyidoğlu, 1999: 43). *“Zamanın birinde köylünün biri…” (Sakaoğlu, 2002: 286). *“Vakt-ı zamanında bir padişah varmış.” (Şimşek, 2001: 60).

*“Vakti zamanında günlerin birinde bir padişah varmış.” (Sakaoğlu, 2002: 468). *“Vaktiyle….”(Boratav, 2001: 19, 20, 21).

*“Çok eski çağlarda.”(Boratav, 2001: 132).

Yukarıdaki örneklerin her biri dinleyiciye dinledikleri masalın bilinmeyen bir zamanda gerçekten yaşanıldığı hissini vermektedir. Böylelikle masal anlatıcısı inandırıcılık iddiasında bulunmadan sadece bir formel ifade kullanarak bu amacını gerçekleştirir. Bu inandırıcılık sayesinde dinleyiciler masaldan kendilerine dersler çıkarırlar.

Masallar anlatıcının kabiliyetine bağlı olarak uzun ya da daha kısa formel ifadelerle başlar. Anlatıcı ya yukarıda bahsettiğimiz sade giriş formeliyle masalına başlar ya da tekerlemeli bir giriş formeline başvurur. Giriş formellerinde bahsedeceğimiz diğer bir konu tekerlemeli giriş formelleridir.