• Sonuç bulunamadı

3. MASAL DİLİ İLE SEMBOLİK DİL ARASINDAKİ İLGİ

3.1. Bağlayıcı Formeller

3.1.4. Masal kişilerinin konuşma formelleri

Anlatıcı masal kahramanlarını konuştururken kalıp ifadelere yer verebilir. Bu formel ifadelerde bir milletin dünyaya bakış açısını, gelenek ve göreneklerini görmekteyiz.

*“Oğlan: ‘Padişahım sağ olsun... ” (Seyidoğlu, 1999: 39). Bu ifade halkın devlet büyüğüne bağlılığını göstermesi bakımından önemlidir. Masallarda çeşitli başarılar gösteren kahramanlara Padişah bir ödül vermek için “dile benden ne dilersen” vb. sorular sorar. Kahramanın verdiği yanıt ise genellikle Padişahım sağ olsundur. Verilen bu cevap kahramanların kanaatkârlığını gösterir. Kahramanın bu kanaatkârlığı bir bakıma halkın kanaatkârlığını simgelemektedir. Masal kahramanı padişahtan ne

dilerse olacağını bilmesine karşın sadece padişahının sağlığını ister. Masal kahramanı bu ifadesiyle bencillikten ne kadar uzak olduğunu göstermiş olur. Ayrıca kahramanın sadece sağlık, esenlik dilemesi dünyadaki en büyük zenginliğin sağlık olduğu düşüncesiyle de ilgili olabilir. Sağlıklı bir toplum için sağlıklı bir yöneticiye ihtiyaç vardır. Bu yüzden masal kahramanı kendisine bir şey istemek yerine padişahının sağlıklı olmasını istemektedir. Bu istek aslında halkının esenliği, bütünlüğü için bir dilektir.

*“Konağım, tacım ve tahtım sana annenin sütü gibi helal olsun.” (Seyidoğlu, 1999: 40). Bu formel ifadede anne sütünün üzerine durmamız gerekir. Anne sütü anaların en değerli varlıkları olan yavrularının ilk gıdasıdır. Süt bir organizmanın ihtiyacı olan temel bir gıdadır. Bu mucize gıda, Allah’ın annelerine ve yavrularına bir hediyesi gibidir. Bir hadisi şerifte; annelerin hamileliğin başlangıcından süt emzirme dönemi bitene kadar “otuz ay” cihatta imiş gibi sevap aldığı beyan edilmiştir. Kur'ân-ı Kerîm'de: “Gerçekten süt veren hayvanlarda da size bir ibret vardır. Size

işkembelerindeki yem artıklarıyla kandan meydana gelen, içenlere içimi kolay halis bir süt içirmekteyiz.” (Nahl/ 66), ifadeleri geçmektedir. Yani sütün meydana gelişinde bile

bir mucize saklıdır. Bu mucizevî gıda doğan çocuğa, Allah’ın ikramıdır. Masal anlatıcısı da süt ile ilgili bu bilgilere sahip olmalıdır ki Padişahın hediyesini anne sütünün helalliğine benzetmiştir.

*“İyi hoş canım çıksın kızım, gözüm kör olsun... Acaba aç mısın, susuz musun?” (Seyidoğlu, 1999: 49).

*“Dünyalığını vereyim ahiretine karışmam.” (Seyidoğlu, 1999: 139). Bu formel ifadede ahiret inancının tesirini görmekteyiz. Bu dünyada mal, mülk başkalarının yardımıyla edinilebilir; ancak her insan ahirette bu dünyada yaptığı amellerden kendisi sorumlu olacaktır. Yani her koyun kendi bacağından asılacaktır. Anlatıcı bu formel ifadeyi kullanarak dinleyicilerini bir bakıma uyarıyor. Malın mülkün kolay elde edilebileceğini; ancak ahiretteki mutluluğun kolay elde edilebilir olmadığı bilgisini dinleyicilerine aktarıyor. Burada anlatıcının vermek istediği diğer bir mesaj ise “çok mal haramsız çok söz günahsız olmaz” düşüncesidir. Çok söylenilen sözde yalan ifadeler olabileceği gibi çok malada haramın bulaşması olasıdır. Haram yoldan kazanılan bir mal ise insana bu dünyada mutluluk verse de ahirette azap verecektir.

*“ - Sen in misin cin misin?

-Ne inim ne cinim, insanoğlu insanım.” (Seyidoğlu, 1999: 136). Bu formelde

insanoğlu insanım ifadesi önemlidir. İnsanoğlu çeşitli zaaflarına rağmen yaratılan varlıkların birçoğundan üstün kılınmıştır. “Kuran'a göre insan acelecidir; sabırsızdır;

çabuk şikâyet eder. Nankör, mala ve menfaatine düşkündür. Minnet duygusundan tamamen uzak olan insan, bağımsızlık dürtüsünün etkisiyle kendisini Tanrı yerine koyabilmektedir. Ancak gene Kuran'a göre insan, yaratıkların birçoğundan üstün kılınmış, yaratılış amacı gereği bir takım özellikler de kendisine verilmiştir. Öncelikle insanın Yaratıcı'dan bir mesaj alabilmeye layık görülmesi, yani vahye muhatap kılınması, kendisine verilen üstünlüğün ve değerin bir göstergesidir.”(www.ilkayet.net),

masal anlatıcısı insanın bu üstün taraflarını ve zaaflarını bilerek belki birazda gururlanarak insanoğlu insanım ifadesini kullanmıştır.

*“Yel vurdu kararttı gün vurdu sararttı.” (Seyidoğlu, 1999: 140). Bu formel ifade sahipsizliğin dile getirilişidir. Sahipsiz bir varlığın oradan oraya sürüklenişini ve bu arada geçirdiği değişimi anlatan bu formel daha geniş manâda düşünüldüğünde insanın bu dünyadaki yalnızlığını anlatıyor olabilir. İnsanoğlu bu dünyanın rüzgârında savrulurken çeşitli değişimlere uğrar. İnsanoğlunun yaşamını devam ettirebilmesi için gösterdiği çaba, bu dünyadaki durumu anlatıcı tarafından bu şekilde ifade edilmiştir.

*“ Artık demir elbise, demir asa, demir çarıkla senelerce gezmedikçe ve onları eskitmedikçe beni bulamazsın. (Boratav, 2001: 129).

*“Ah! Felam-fuştum, kahpe-puştum! Bu senin işin değil, Çember- Tiyar’ın işi.” (Boratav, 2010: 130). Bu formel ifadede anlatıcı benzer sesleri kullanarak ahenkli bir söyleyiş elde etmek istemiştir.

*“Çıkıklı çıkınaki

Çıkıklı çıkınaki,” (Boratav, 2010: 55). Bu formel ifadede anlatıcı yukarıdaki

formelde olduğu gibi eğlenceli bir söyleyiş elde etmek için benzer sesleri kullanmış ve tekrara yer vererek dinleyicilerin dikkatini çekmeye çalışmıştır.

*“Ayşe Fatma kuzular!

Memelerim sızılar…” (Boratav, 2010: 32). Bu formel ifadedeki kuzular ve

memelerim sızılar sözcükleri birlikte değerlendirildiğinde yavrusunu kaybeden bir annenin durumu akıllara gelmektedir. Yani bu formel ifadenin altında bir annenin acısı saklıdır. Kuzu çocuğu simgelerken annenin göğüslerinde hissettiği acı sütünü verecek çocuğun olmayışındandır.

*“Hay, hay dedim kalktı bir tilki” Hayy sözcüğü, Kur’an’da geçen Allah’ın doksan dokuz isminden biridir. Ezelî ve ebedî diri olan, uyuklama, yorulma gibi noksanlıklardan uzak olan, hayat sahibi anlamlarına gelir. Allah daima diridir (hayydır). Bu formelin kullanım amacı “Hayy” sözcüğünün kelime manası olabilir. Bu formel altına derin bir tasavvufi düşünce saklanmış olabilir. Çünkü “hayy” kelimesinin zıddı, ölü ve cansızdır. Ölünün sıfatları görmemek, işitmemek ve bilmemektir. Bu sıfatlara sahip bir insan ölüden farksızdır. Kendi iradesiyle iş yapamaz, dolayısıyla başka insanların iradesine mahkûm olur.

Konuşma yeteneği, insanların sahip olduğu önemli özelliklerden biridir. Bu özellik sayesinde duygular ve düşünceler başka insanlarla paylaşılabilir. Söylediğimiz sözlerle kendimizi anlatabiliriz. Çeşitli inanışlarımızı, düşüncelerimizi başka insanlara iletebiliriz. Bu yüzden masal kişilerinin konuşmaları önemlidir. Masallarda geniş yer tutan bu ifadeler sadece masalın ilerlemesini sağlayan sıradan konuşmalar değildir. Bu konuşma cümlelerinin arasına gizlenmiş, toplumun düşünce yapısını gösteren çeşitli söz gruplarına rastlamaktayız. Yukarıda ele aldığımız konuşma formellerini incelediğimizde her bir formelin bir işleve sahip olduğunu görürüz. Bu formellerin bazıları bize bir düşünce, bir inanış hakkında bilgi verirken bazıları da çeşitli kafiye ses oyunlarıyla anlatıyı zevkli hale getirmiştir.