• Sonuç bulunamadı

YYD’nin Yeni Bir Coğrafi ve Siyasi Bölgesi Olarak Orta Asya

A. Yeni Dünya Düzeni Sorunsalı

2. YYD’nin Yeni Bir Coğrafi ve Siyasi Bölgesi Olarak Orta Asya

Bu rekabetin 19. Yüzyıldaki “Büyük Oyun”dan farklı olmasının diğer nedeni de, klasik imparatorluk devrinin ve klasik jeopolitik dönemin geride kalması ve rekabet eden güçlerin farklı potansiyellere sahip olmasıdır.36

Bize göre ise, -iki büyük gücün mücadele sahnesi olan 19. Yüzyıldaki “Büyük Oyun”dan farklı olarak- 1990 öncesi dönemde SSCB içerisinde yer alan bu bölge, YYD’nin oluşumunda, dünya çapındaki rekabetin “mini versiyonunu” oluşturmuş ve birçok büyük gücün güç mücadelesi alanlarından (Orta Doğu, Karadeniz Havzası vd.) birini oluşturmaktadır. Özellikle ABD’nin tek kutuplu düzen kurma girişimleri ve Rusya sınırlarına yaklaşması (NATO’nun genişlemesi), Rusya için YDD’nde kendi yerini belirleme ve eski gücünü ispat etme alanı olarak karşımıza çıkmıştır.

“Orta” Asya, Rusya Türkistan’ı (daha sonra Sovyet); şuanda Çin Halk Cumhuriyeti’nin Sincan-Uygur özerk bölgesini içine alan Doğu Türkistan’ı ve Kuzey Afganistan topraklarını kapsayan üç parçadan oluşan “Türkistan” terimi ile bağdaştırılmıştır.37 Antik Çin tarihi belgelerinde, batı bölgeleri terimi batı Çin’i tanımlamak için kullanılmıştır. Orta Asya’nın dünyanın farklı bir bölgesi olarak tanımlanması ilk kez 1843 yılında bir yer bilimci olan Alexander von Humboldt tarafından ortaya atılmıştır.

Asya’nın sınırları hakkında birçok tanım yapılmıştır. Bu bölge birçok kaynakta hala Stalin yönetimi döneminde kullanılan Türkistan adıyla anılır. En dar kapsamlı tanımlama Sovyetler Birliğinin yaptığı tanımdır. Buna göre Orta Asya Özbekistan, Tacikistan, Türkmenistan ve Kırgızistan’dan oluşur; Moğolistan ve Kazakistan’ı kapsamaz. Bu tanım Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği döneminde Rusya dışında da kullanıldı. Ancak Rus dili iki farklı terim içerir; Средняя Азия (Srednyaya Azia/Middle Asia) dar kapsamlı olan tanımdır ve Rus sınırları içine girmiş bölgeyi işaret eder, bir diğeri ise Центральная Азия (Tsentral'naya Azia/Central Asia) daha kapsamlı olan tanımdır ve Rus hakimiyeti altına girmemiş bölgeleri de kapsar.

Araştırma konumuz olan bölgenin tanımı ile ilgili net bir tanım bulunmadığından kimileri bu bölgeye “İç Asya”, “Srednyaya Aziya i Kazahstan”, Tsental’naya Aziya, kimileri, ortaya çıkan eski Sovyet Orta Asya’sını Türkistan olarak adlandırmaktadır.

Ancak bu terim daha etnik tabanlı olup bölge ülkesi olan Tacikistan’ı dışlar niteliktedir.

Çalışmamızdaki araştırma alanı olan “Orta Asya” ile ortak tarih, kültür, yaşam tarzı, benzer dil gibi unsurları kapsayan ve SSCB dağılımı sonucu ortaya çıkan Kazakistan, Özbekistan, Tacikistan, Türkmenistan ve Kırgızistan’dan oluşan bölge kastedilmektedir.

ii. Bölgenin Coğrafi Özellikleri

Değişmeyen unsurlardan alan (saha ve büyüklüğü) jeopolitik açıdan çok değerlidir. Bu alan, stratejik kaynaklara da sahipse (petrol, su kaynakları, maden yatakları, tarımsal verimlilik vb.) evrensel değerde jeopolitik odak olmaya en azından adaydır.38 Bu

37Esen Usubaliev, "Istoriko-Etnicheskaya Harakteristika Turkestana (Türkistan’ın Tarihi-Etnik Karakteristiği)", <http://www.easttime.ru/analitic/1/2/189.html>, (06.05.2007).

38Suat İlhan, a.g.m., s.319.

bağlamda, Orta Asya örnek teşkil etmektedir. Zira Orta Asya bölgesi, coğrafi özelliklerinin yanı sıra enerji ve diğer kaynakların bulunduğu bir bölgedir. Coğrafi imkanlardan ne ölçüde istifade edileceği ise uygulanan stratejiye bağlıdır.39

Orta Asya, jeopolitik değeri en fazla tartışılan, uygulamalara kaynaklık yapan Kara Hakimiyet teorisinin başlangıç noktasını teşkil etmektedir. Coğrafi bölüme dayalı Kenar kuşak teorisinde de bu bölge, tecrit edilmesi gereken bölge olarak değerlendirilmiş ve ikinci dünya savaşından sonraki politikaları şekillendirmiştir. Ayrıca bu bölgenin kuzeyden Rusya Federasyonu, doğudan Çin, güneyden İran, Afganistan, Pakistan ile sınırının olması önemini belirtmek için yeterlidir. Orta Asya bölgesi Asya’nın tam ortasında bulunmakta ve kıtanın bütün istikametlerdeki iç bağlantılarının kavşak noktasını teşkil etmektedir. Türkistan ortalarından doğu Türkistan’a doğru olan Tanrı, Altay ve Sayan dağları bölgenin merkez ve doğusunun omurgasını oluşturmaktadır.

Yani Türkistan’ı aşmadan Asya’yı içerden, bir boydan bir boya kat etmek mümkün değildir.

Asya kıtasının orta ve güney batısında eski kara kütlelerinin tam ortasında yer alan bu bölgenin okyanuslara bağlantısı; Türkiye üzerinden Karadeniz Ege Akdeniz ve oradan Atlas okyanusuna ulaşmaktadır. İran üzerinden de Basra’ya çıkışı vardır.40

b. Bölgenin Stratejik Önemi

Kimi yazarlar tarafından “Küresel Balkanlar”41 tanımı içinde yer alan, kimileri tarafından “backwater”42 olarak tanımlanan SSCB’nın dağılmasıyla ortaya çıkan bağımsız Orta Asya birden bire kendisini büyük güçlerin mücadelesi içinde buldu.

SSCB döneminde kapalı olan bu bölge, dış dünyanın kendisine biçilen proje ve stratejiler odağı veya parçası haline geldi. Bunların arasında, ABD tarafından geliştirilen Büyük Orta Asya (buraya Güney Doğu Asya da dahil edilmektedir) projesi, İpek Yol Stratejisi, AB tarafından faaliyete geçirilmeye çalışılan AB stratejisi, ŞİÖ, Japonya’nın “Japonya- Orta Asya” vd. Bu bölge, Avrasya (Avrupa ve Asya) ve

39Gray, Sloan, a.g.e., s.3-4.

40Çağrı Kürşat Yüce, Kafkasya ve Orta Asya Enerji Kaynakları Üzerine Mücadele, İstanbul, Ötüken Yayınları, 2006, s. 49.

41Brzezinski, Tercih, s. 62.

42Eugene Rumer, “The US Interests and Role in Central Asia After K2”, Washington Quarterly, Cilt: 29, Sayı: 3, (Yaz 2006), s. 141-154.

evrensel politikaların “anahtarı”43 niteliğindedir. Peki bu kadar gücü bölgeye çeken nedir? Kısaca bölgenin stratejik önemi şöyle özetlenebilir.

Orta Asya bölgesi,

- Orta Asya’nın asıl önemi sahip olduğu coğrafi konumundan kaynaklanır. Zira bu bölge, SSCB’nin çöküşünden sonra yükselen bölgesel güçlerin yanı başındadır. Bu stratejik önemi, bölgenin “bölgesel hegemonların yükseldiği alanda” yer almasından kaynaklanır. Başta ABD olmak üzere, Japonya ve AB gibi büyük aktörler diğer bölgelerdeki büyük güçlerin hegemon haline gelmesini, kendine bir rakip olmasını istemediğinden bunu önlemek isteyeceklerdir. Bu bağlamda Orta Asya bölgesinin Çin, Rusya gibi büyük güçlerin yanı sıra Hindistan, İran gibi ülkelerin kontrol edilebilecek/gözlem yapılabilecek bir yerde bulunması, bölgesel ve bölgesel olmayan ülkelerin ilgi odağı haline gelmesine neden olmuştur. Başka deyişle bölge, bu güçlerin güvenlik çemberleri içinde yer almaktadır. Dolayısıyla bölgede etkin olan bir güç, diğer güçlerin aynı konuma ulaşmamaları için gayret etmektedir. Bunun içinde farklı dengeleme yöntemlerini kullanmaktadır. Bu bağlamda Orta Asya

“güvenlik çemberi” veya “tampon” bölgesi olarak algılanmaktadır;

- çoğunlukla enerji hammaddeleri olmak üzere zengin doğal kaynaklara sahiptir.

ABD Dışişleri Bakanlarından Henry Kissenger, 14 Kasım 1974’te petrolü, dünyanın en önemli stratejik maddesi olarak tanımlandığını44 ve gazın da bir silah olarak kullanıldığını dikkate aldığımızda, bu kaynaklar, kimi büyük güçler için enerji ihtiyacı karşılama ise, kimileri için bu kaynakları kendi üzerinden tekrar satma avantajı anlamına gelmektedir. Gerçek miktarı hakkında spekülasyonlar yapılan bölgenin doğal kaynakları, bölgeyi, diğer “enerji zengini” bölgeleri ile kıyaslanmasına neden olmaktadır. (ABD’nin Büyük Orta Doğu Projesine benzer Büyük Orta Asya projesinin geliştirmesi gibi). Farklı değerlendirmelere göre, bölgenin gaz rezervleri Suudi Arabistan’la eşdeğer 232 trilyon kübik feet, petrol rezervleri ise 17 ila 49 milyar varil olarak tahmin

43Sultanov, a.g.m., s.1.

44M. Doğanay, A. F. Atun, Ortadoğu’nun Jeopolitik ve Jeostratejik Açıdan Değerlendirmesi: Körfez Harbi ve Alınan Dersler, Ankara, 1994, s. 431. Aktaran Çağrı Kürşat Yüce, “Bağımsız Türk

Cumhuriyetleri'nin Enerji Potansiyelleri ve Önemi”,

<http://www.usakgundem.com/makale.php?id=186>, (10.01.2009).

edilmekte, bu da en az Katar’la, en iyimser haliyle ise Libya ile kıyaslanabilir düzeydedir.45 Bu bağlamda yukarıda bahsedilen Amerika Ulusal İstihbarat Konseyi (National Intelligence Council) 2008 raporunda da fosil kaynaklarının 2025 yılına kadar ana enerji kaynağı olarak varlığını sürdüreceği belirtilmektedir. Üretim bölgesi olan Orta Doğu öncelikli ve ana kaynak olmaya devam etmekle birlikte yeni üretim alanları olarak Orta Asya, Rusya, Batı Afrika, Venezüella, Brezilya ve Endonezya’nın da ortaya çıkacağına dikkat çekilmektedir. Ancak bölgenin kaynakları beraberinde bunları transfer etme sorunu da getirmektedir.

- Sahip olduğu enerji kaynaklarının dünya pazarına ulaştırma açısından önem teşkil etmektedir. Zira bunların ulaştırılmasında seçilen güzergahlar bölgedeki dengeleri etkilemektedir. Bir büyük gücün önderlik yaptığı/lobi yaptığı güzergah, diğer büyük güce karşı avantaj ve artı güç demektir. Bölge kaynaklarının dünya piyasalara ulaştırılması, bölgede “güzergah rekabeti”ni de beraberinde getirmektedir. Zira bir güç tarafından bölgenin enerji kaynaklarına ulaşım yollarını denetim altına alması, diğer güçlere karşı bir üstünlük sağlamak anlamına gelmektedir.

- Orta Asya, denizlere kapalı bir bölgedir, bu bir dezavantajdır. Ancak karasal mekana sahip olmasını bir avantaja dönüştürmek istemektedir. Zira bölge, Avrupa ve Asya ulaşım yollarının kesiştiği yerde yer almaktadır. Bölgenin İran üzerinden Basra Körfezine, Afganistan ve Pakistan üzerinden Hint okyanusuna çıkışı vardır. Çin üzerinden ise Asya Pasifik’e açılma imkanı vardır.46 Başka deyişle, bölge Batı ile Doğuyu birbirine kara yolları ile bağlanabilecek duruma sahiptir ve bu avantajı kıtalararası (transcontinental) lojistik projeler çerçevesinde değerlendirmektedir. Batı Avrupa-Batı Çin kara yolu projesi bunun bir örneğidir. Zira bu proje, Rusya ile Çin’in işine yarayacaktır. Bu bir ulaşım koridoru işlevi görecektir.

- Orta Asya bölgesi, nükleer güçlerin arasında yer almaktadır. Zira bölge, Hindistan, Çin, Rusya, Pakistan gibi nükleer silaha sahip ve İran gibi gelecekte

45CRS Report for Congress RL33458, Central Asia: Regional Developments and

Implications for U.S. Interests, by Jim Nichol, The Library of Congress, (6 Ağustos 2008), s. 33.

46Ayushieva, E.B., a.g.e., s. 4.

bu konuma ulaşabilecek ülkelerle komşudur.47 Bu bağlamda SSCB döneminde deneme poligonu haline gelen bölge ülkelerinden Kazakistan, bağımsızlığını kazandıktan sonra büyük güç garantörlüğü altında nükleer silahlardan arınma yolunu tercih etmiştir/ettirilmiştir.

- Bulunduğu konum, “medeniyetler çatışması” olabilecek coğrafyada yer almaktadır. Zira bu tezde bahsi geçen toprak parçası, bölge ülkelerinin İslam dünyasına mensup olmalarıyla birlikte eski Sovyet coğrafyasında Ortodoksların lideri rolünü üstlenmeye çalışan Rusya ile Konfüçyüs öğretilerini kullanarak nüfuzunu arttırmak isteyen Çin’in arasında sıkışmış durumdadır. Bu nedenle – tezin varsayımı ile- Orta Asya olası bir çatışmanın merkezinde yer almaktadır.

Bu tür senaryoları önlemek adına bölge ülkeleri de aktif faaliyetlerde bulunmaktadırlar. Örneğin, Kazakistan önderliğinde 2003 yılından itibaren Dünya Din Liderleri ve Geleneksel Dinler Zirvesi yapılmaktadır. Bu oluşumun amacı, dinler arası diyalogu pekiştirmek olmaktadır. Zira “dinler arası diyalog toplum gelişiminde ve tüm halkların refahını arttırmak için kilit rol oynamakta ve çatışma ve şiddetin üstesinden gelinmesine yardımcı olmaktadır”.48 Böylece bölgede, Türkiye’nin “Medeniyetler İttifakı”na benzer “Huntington karşıtı” bir tez üzerinde çalışılmaktadır. Bu bölge, araştırmacı Mahmud Sultanov’un tabiriyle, medeniyetlerin aralarında gelişen diyalog ve çatışmada “filtre” ve

“bağlayıcı halka” rolündedir.49

Nitekim, yukarıda belirlenen sebeplerden dolayı Orta Asya bölgesi büyük güçlerin mücadele arenası olarak kalacaktır. Zira bölgedeki bu mücadele, büyük güçlerin politikalarının “deneme sahası” olmakla birlikte küresel alandaki mücadelenin

“küçültülmüş” versiyonunu oluşturmaktadır. Bölgede çok sayıda bölgesel ve bölgesel olmayan güçlerin çıkarlarının olduğunu göz önünde bulundurarak çalışmamızda ABD, Rusya ve Çin’in önceliklerini belirlenecektir. Ancak bunu yapmadan önce bölgenin enerji potansiyeli ile doğal kaynakları analiz edilecektir.

47“Devyat’ Voprosov Odnomu Ekspertu (Bir Uzmana Dokuz Soru), Freder”, Washington ProFile, Sayı:

04(950), 6 Şubat 2009.

48Dünya Din Liderleri ve Geleneksel Dinler Zirvesi Deklarasyonu, 23-24 Eylül 2003, Astana.

49Mahmud Sultanov,"Central'naya Azija Kak Pole Bor'by Velikih Derzhav Za Peredel Sfer Vliyaniya (Büyük Güçlerin Mücadele Alanı Olarak Orta Asya),

<http://www.centrasia.ru/newsA.php4?st=1181133000>, (06.06.2007).