• Sonuç bulunamadı

A. Enerji: Şirketler, Hatlar ve Hazar Havzası

2. ABD’nin Orta Asya’daki Enerji Politikası

178 görünse de, bu kaynaklar hem iktisadi, hem de uzun vadeli çıkar bakımından önemini korumaktadır. Orta Asya’nın petrol rezervlerinin toplam oranı, tam üretim kapasitesine ulaştıktan sonra dünya petrol tedarikinin % 5’ni oluşturacaktır. Denizlere çıkışı olmayan bölgenin petrolünün çıkışı, günümüzde üç şekilde sağlanmaktadır: Rusya üzerinden, Çin tarafına ve Hazar üzerinden tamamlanmış BTC boru hattından doğu Akdeniz yönündedir.

Hazar petrol hacminin sınırlılığı ve Avrupa ve Asya temel pazarlarına yakınlığı hesaplandığında, buradaki az miktarı ABD’ye ulaşmaktadır. Bununla birlikte belli bir önemi olan (nontrivial) enerji üreticisi olarak bu Orta Asya, küresel enerji güvenliğinde tedarik çeşitlendirme açısından katkı sağlayacaktır.31

179 muhasebe konularında uluslararası standartların kabul edilmesi için müzakere etmektedirler.

- ABD hükümeti, özel şirketler için iş ortamını geliştirmeye yönelik programlara destek verebilir. Bunun örneği olarak da Hazar bölgesi için çevre standartlarının geliştirilmesi için sağlanan Amerikan teknik yardımı veya çevre donatım malzemelerinin tedariki gösterilebilir.

Özetlemek gerekirse, dış politika ve enerji kaynaklarına hangi taraftan bakarsanız bakın, ABD hükümetinin katılımı ticari projelerin hayata geçirilmesinde etkisini gösterebilir.32

a. 1990 Sonrası Enerji Politikaları ve Petrol Şirketleri

Sovyetlerin çöküşünden önce Brzezinski tarafından bir ödül olarak gösterilen bu bölgeye jeopolitik açıdan önem verilmesiyle birlikte, 1993- 1994 yıllarında Amerikan şirketlerinin Kazakistan hükümeti ile büyük petrol anlaşmaları imzalamalarına kadar ABD tarafından Orta Asya ekonomik anlamda önemli bir bölge olarak algılanmamaktaydı. Başka deyişle, yeni enerji yataklarını işletmek isteyen petrol şirketlerinin ticari çıkarları, ABD yönetiminin bölge güvenliğini sağlamaya yönelik özel ilgisinin oluşmasına yol açmış oldu.33

1993 yılında Clinton iktidara gelince 1994’de ABD Başkanına danışmanlık görevi olan Milli Güvenlik Konseyi –NSC (National Security Council) nezdinde Üstdüzey Kurumlararası Grubu (Senior İnteragency Group) oluşturuldu. Bu grubun çalışmalarına Dışişleri Bakanlığı, Ticaret Bakanlığı, Enerji Bakanlığı CIA ve Milli Güvenlik Konseyi temsilcileri katıldı.34 Bununla birlikte ABD’nin eski SSCB ülkelerine yönelik düzenli politikası, ikinci Clinton dönemine denk gelmektedir. 1998 yılında ABD Dışişleri Bakanlığı bünyesinde Hazar Enerji Havzası koordinatörünün atanması ile ABD için enerji jeopolitiğinin önemi vurgulanmış oldu.35 Aynı yıl ABD Kongresi, “dış politikanın

32Jones, a.g.m., s. 13-14.

33Vincen de Kytspotter, "Bol'shaja igra v Central'noj Azii (Orta Asya’da Büyük Oyun)", Yadernıj Kontrol', Cilt: 11, Sayı: 1 (75), (Şubat 2005), s. 81-102.

34Somuncuoğlu, a.g.e., s.176.

35Fiona Hill, a.g.m.

180 temel önceliklerinden birinin enerji güvenliğinin sağlanması” olduğunu kabul etti.36 Bunun bir nedeni de bölge ülkelerinde faaliyet gösteren petrol şirketlerinin baskısı da olabilir. Zira bu şirketler, Amerikan politikalarının Rusya ile ilişkilerine bağlı olarak yürütülmesine karşı çıktılar. O zamana kadar bölgedeki Amerikan dış politikasında İran ve Türkiye’nin inisiyatifleri kabul görmekteydi ve Rusya’nın “yakın çevre politikası”

aşırı dinci hareketlerin aktifleşmesine karşı bir bariyer niteliğindeydi.37

ABD’nin enerji güvenliği ile ilgili diğer sebebi de, ekonomik ve diplomatik olarak İran’ın izolasyonudur. Dolayısıyla daha 1996 yılında ABD’nin Ulusal Güvenlik Kurulu yeni enerji tedarikçisi arayışına girdiğinde ve boru hatlarının inşa sırasını belirlerken, enerji

“ekonomi sepeti” bir stratejik araç haline geldi.38

Enerjinin ABD’nin Orta Asya’daki politikasının temel sacayağını oluşturduğunu gösteren bir belge de Temmuz 1999'da ABD Kongresi'nden geçen İpek Yolu Stratejisi Yasası olmuştur.39 Bu yasa aynı zamanda Orta Asya ve Kafkasya bölgesinde ABD çıkarlarının duyurulması idi. Zira burada -Orta Asya bölgesinde- ABD'yi sorunlu Basra Körfezi'ne bağımlı olmaktan kurtaracak çok değerli enerji kaynaklarının bulunduğuna dikkat çekilmekteydi.40 İpek Yolu Strateji belgesi esas olarak ABD'nin ve Amerikalı girişimcilerin bölgedeki ekonomik ve ticari çıkarlarının sağlanmasını kolaylaştıracak bir eksen üzerine oturtulmuş, bu ana hat çevresinde ise, demokratikleşmenin sağlanmasından insan haklarının desteklenmesine kadar geniş yelpazede görülmüşür.41 ABD’nin 2002 UGS belgesinde de Orta Asya bölgesi, enerji güvenliği kısmında yer almaktadır.42

Petrol şirketleri sayesinde ABD Orta Asya bölgesinde -özellikle de en çok petrol ve gazın bulunduğu Hazar kıyısının rezervlerinin %41’ne sahip Kazakistan’da- jeopolitik varlığını pekiştirmek istemektedirler. Bu istekler, “önümüzdeki 10 yıllık dönemde dünyanın ikinci

36Somuncuoğlu, a.g.e., s.118

37Brigitte Vassort-Rousset, “The US Silk Road Strategy: American Geostrategy For Central Asia,” Ares, Cilt: XX, Sayı: 50, Ocak 2003, s.103.

38Kytspotter, a.g.m., s. 83.

39U.S. Congress, Silk Road Strategy Act of 1999, 106th Conngress, 1st Session, HR 1152 EH House of Representatives, 2 Ağustos 1999.

40Çağrı Erhan, “ABD'nin Orta Asya Politikası ve 11 Eylül Sonrası Yeni Açılımları,” Mustafa Aydın, (der.), Küresel Politikada Orta Asya, Ankara, Nobel Yayınları, 2005, s. 25.

41Erhan, a.g.e., s. 26.

42National Security Strategy, The White House, Eylül 2002, s. 19

181 petrol ihracatçısı konumuna gelebilecek potansiyele sahip Kazakistan’ın yeni keşfedilen Kaşagan petrol yatağında ‘ABD’nin sahip olduğu tüm petrolden daha fazla petrol bulunduğuna"43 dair açıklamalarla da pekiştirilmektedir.

Nisan 2003’te Amerikan Chevron Overseas Petroleum şirketi Atırau ilin Tengiz sahasında petrol çıkarmak için 40 yıllık anlaşma (diğer adıyla ‘asrın anlaşması’) imzaladı.

O dönemde Kazak hükümeti ile Chevron arasında kurulan “Tengizchevroil (TCO)” ortak şirket, Kazakistan’daki en büyük petrol üreticisi konumundadır. Kazak petrolünün yaklaşık %25’ini üretmektedir (13,5 milyon ton). 2003 Eylül ayında Kazak hükümeti ile imzalanan ve 4 milyar dolar maliyeti hesaplanan “ikinci nesil üretim projesi” (second generation plant project) kapsamında 2010 yılı sonunda 35 milyon ton üretim gerçekleştirmesi beklenmektedir.44

ABD’nin enerji aracı haline gelen Chevron’un yanı sıra bölgede Mobil Oil, Texaco, Haliburton, Exxon gibi şirketler sadece Kazakistan’da değil, diğer Hazar bölgesi ülkelerde de faaliyet göstermektedirler. Bazı Amerikan şirketleri, güçlerini arttırmak için birleşerek Chevron-Texaco, Exxon Mobil olarak isimlerini değiştirdiler. Bu şirketlerin bölgedeki varlığı, bulunduğu ülkelere yatırımın da artmasına neden olmaktadır. Örneğin, 1997’de yapılan yatırımın %40’ı ABD tarafından sağlanmıştır.45

Yukarıdaki verilere de paralel olarak bu konuda araştırma yapan yazarlar, Hazar denizi enerji kaynaklarının ABD için kaynak çeşitliliği yanında stratejik rezerv olarak görüldüğü için önemli olduğu konusunda hemfikirler. Zira ABD 1973 yılındaki enerji krizi ile karşılaştığında nasıl ki Kuzey Denizi ve Meksika körfezi petrollerini Orta Doğudan gelen baskıyı hafifletmek için kullandıysa, Hazar petrolleri de ABD için bir alternatif kaynak niteliği taşımaktadır. Diğer yandan, bölge kaynaklarının arama, çıkartma için verdiği

43"The Energy Partnership between the Republic of Kazakhstan and the United States of America", Office of the Spokesman, Department of State, December 21, 2001,

<http://statelists.state.gov/scripts/wa.exe?A2=ind0112d&L=dosfacts&P=203>

44“Kazakistan’ın Genel Ekonomik Durumu ve Türkiye ile Ekonomik-Ticari İlişkileri” Yıllık Rapor, 2007, T.C. Astana Büyükelçiliği Ticaret Müşavirliği, s.56,

<www.musavirlikler.gov.tr/upload/.../2007%20YILLIK%20RAPOR.doc>

45Kıdırbekulı, D. B., Geostrategija SShA v Kazahstane: Ot Global'nogo K Malomu İzmereniyu (Kazakistan’da ABD Jeostratejisi: Küresel Küçük Ölçüme Doğru), Almaty, MerSal, 2003, s. 129.

182 destek de, bölgenin tamamen Rus ve Çin etkisinin altında kalmasını önlemekle ilgilidir.

Zira Orta Asya ve Kafkasya bölgesini kapsayan Hazar’ın kaynaklarını tamamen eline geçiren Rusya veya Çin, ABD karşısında daha güçlü olacağından ABD için bu kabul edilemez bir durumdur. Dolayısıyla ABD’nin Rusya’yı bypass eden Baku-Tiflis-Ceyhan Boru hattı ile Nabucco projesi gibi alternatif boru hatlarına verdiği destek bu açıdan değerlendirilmektedir. ABD bu fırsattan yararlanarak diğer bir amacına da ulaşmış, yani yeni bağımsız devletlere desteğini sergilemiş oldu. ABD yetkilileri, Rusya ve Çin’in tekelinin kırılmasını bağımsızlığını yeni kazanmış ülkelerin gelişimine ve kalkınmasına bağlamaktadırlar. 1997’deki ABD Dışişleri Bakanı Yardımcısı Strobe Talbott konuşması da bu örneklerden birini teşkil etmektedir.46 Günümüzde de Hazar Denizi altından bir boru hattı döşenmesi için bölge ülkelerini ikna etmeye çalışmaktadır.

b. ABD’nin Boruhatları Politikası

Orta Asya’da enerjiye yönelik politikasında, ABD için “açık kapı”, yani enerji kaynaklarını araştırma, arıtma ve pazarlama konusunda ABD şirketleri için eşit erişim sağlanması önem taşımaktadır.47 Diğer yandan da güzergah çeşitliğine önem veren ve 1996’da “çoklu boruhattı” (multiple pipelines) politikasının temellerini atan ABD, bu politikanın Rusya karşıtı değil, tekel karşıtı olduğunu vurgulayarak bölge kaynaklarını kendi topraklarına bağlayan boru hatları inşasına başlayan Çin’e bir itiraz bildirmemiştir.48 Aynı şekilde de ABD, Tengiz ve Karaçaganak yataklarından çıkarılan Kazakistan petrolünü Karadeniz’e ulaştıran 1580 kilometrelik HBK’ya destek vermiş, boru hattını inşa eden konsorsiyumda yer alan Amerikan petrol şirketleri 1 milyar dolarlık yatırım yapmıştı.

Ancak “boruhatların çokluğu” politikasını altında yine petrol şirketlerinin çıkarları ön planda olduğunu görüyoruz. Zira ABD, Rusya’nın Hazar enerji kaynakları üzerindeki

46Strobe Talbott, “A Farewell to Flashman: American Policy in the Caucasus and Central Asia,” July 21, 1997,< www.state.gov/www/regions/nis/970721talbott.html>,

47Stephen Blank, U.S. Interests in Central Asia and the Challenges to Them, Carlisle, PA, Strategic Studies Institute, U.S. Army War College, Mart 2007, s. 4.

48Elizabeth Jones, “Formirovanie Amerikanskoy Politiki v Otnoshenii Truboprovodov v Centralnoy Azii (Orta Asya’daki Boruhatlarına İlişkin Amerikan Politikasının Oluşumu)”, Kazakhstan v Globalnıh Protsessah, Sayı: 3, 2006, s. 11.

183 tekeline son vermesi fikri, Şubat 1995’te Rusya üzerinden değil, Türkiye üzerinden geçecek boru hatlarını destekleme kararı ile49BTC’nin uygulamaya konulmasıyla hayata geçti. Bunun öncesinde ise yeni, Hazar Havzası'nın gelişimi konusundaki özel/baş danışmanlık görevi tayın edilmiş, bu görevi Richard Morningstar üstlenmiştir. Diğer ifadeyle, SSCB’nin dağılmasına rağmen, enerji konusunda üstün konumunu sürdürmeye devam eden Rusya’ya itiraz eden ABD, diğer alanlarda da olduğu gibi yükselen gücü dengelemeye çalışmaktadır.

ABD hükümetinin bölge ülkelerindeki enerji ve ticari konulara önem vermesi, 1999’dan beri bölgede Amerikan Ticaret Odası temsilciliklerinin açılması ile kendini göstermiştir.

İlki Kazakistan’da faaliyete başlayan Ticaret odası, 2005’te Özbekistan’da ve Kırgızistan’da, 2008’de de Tacikistan’da açılmıştır. Bu temsilciliklerin açılmasına duyulan ihtiyaç, Bişkek’teki Amerikan Büyükelçiliği ticari temsilcisi Asel Suleymanova’ya göre, bölge ülkelerinde faaliyet gösteren Amerikan şirketlerinin dağınık faaliyetlerinden doğmuştur.50 Diğer görevlerinden biri de bulunduğu ülkelere yatırım çekmek için iş ortamı ile ilgili çok yönlü (ticari, hukuki) bilgi vermektir.