• Sonuç bulunamadı

Yurtdışında Sahnelediği Oyunlar

1. BÖLÜM

2.3. Yurtdışında Sahnelediği Oyunlar

Yücel Erten 1988 yılından itibaren yurtdışında konuk rejisör olarak oyunlar sahnelemiştir. İlk olarak Konservatuvar'dan öğrencisi, KKTC Lefkoşe Belediye Tiyatrosu'nun Genel Sanat Yönetmeni Yaşar Ersoy'un davetiyle 1988 yılında Güngör Dilmen'in Midasın Kulakları oyununu sahneler. Bu oyun aynı yıl KKTC'de Yılın Sanat Olayı seçilir.

1989 yılında Makedonya Halklar Tiyatrosu ile Kafkas Tebeşir Dairesi'ni sahneler. Erten bu sahneleyişi ile Yugoslavya'da En İyi Rejisör Ödülü alırken yapım da En İyi Oyun Ödülü'ne layık bulunur. Kafkas Tebeşir Dairesi aynı zamanda Nova 177 Yücel Erten, '' Antik Oyunların Sahnelenmesi Üzerine'', I. Uluslararası Tiyatro Bilimi

Makedonya Gazetesi tarafından verilen Altın Çelenk Ödülü'nü de kazanır. Bu oyun Erten'in Makedonya'daki çalışmalarının başlangıcı olacaktır. İlerleyen yıllarda Dramski Teatar'da ve Halklar Tiyatrosunda bir oyun, Üsküp Türk Tüyatrosu'nda da iki oyun daha sahneleyecektir.

Erten 1990 yılında Özbekistan Yej Guardia Tiyatrosu'nda Turgut Özakman'ın Bir Şehnaz Oyun adlı eserini, 1990'da Yugoslavya'da Athol Fugard'ın

Ada oyununu sahnelemiştir.

2000 yılında Makedonya'da Dramski Teatar'da Nazım Hikmet'in Ferhad

ile Şirin'ini sahneler. Çok başarılı bulunan oyun basında da oldukça yankı uyandırır.

Makedon basınında çıkan eleştirler şöyle:

Todor Kuzmanov / Plus Dergisi 19.05.2000

Konuk yönetmen Yücel Erten'in genel ve evrensel soruları vurgulayarak gerçekleştirdiği sahneleyişte, oyunun çeşitli düzlemlerdeki derinliklerine iniliyor. Bu sahneleyiş, deyim yerindeyse iki planda gelişiyor. Biri bireysel diğeri toplumsal. Bu iki düzlem zaman zaman birbirlerini şartlandırıyor, zaman zaman tamamlıyorlar. Ve bu Brechtçi bir üslup içinde gerçekleşiyor. Bu üslup en çok da oyunculuk alanında göze çarpıyor. Oyuncular, sık sık uzaklaştırma yöntemini kullanarak, yaşadıkları durumları ve duyguları bize göstererek aktarıyorlar.(...)Oyundaki bir başka ilginç tercih; bizzat yazarın, kimi zaman sahnede, kimi zaman sahne dışında oyunu ve konuyu bir Deus Ex Machina gibi yönlendirmesi ve yürütmesidir.(...)Konuk yönetmenin sahneleyişinde, Makedon halk müziğinin melodilerini, çok başarılı bir biçimde oyuna örgülenmiş olarak görüyoruz (Müzik yönetmeni ünlü Makedon müzisyen Venko Serafimov). Bu müzikler, oyunun atmosferini ve bazı sahnelerin altını bir kez daha çizerken; bu masalsı öykünün, epik tiyatro teknikleri kullanarak anlatımına yardımcı oluyorlar.178

Güner İsmail / Forum Dergisi 19.05.2000

Erten, bir yandan oyunun bilinçaltındaki gerçek strüktürüne; diğer yandan reel Balkan kontekstine uzanırken; daha metnin dramaturgi aşamasında, yeni bir kişiyi, Nazım Hikmet'in kendisini oyuna ekliyor. Böylelikle sanki yapılabilecek biricik tiyatronun "tiyatro içinde tiyatro" olduğuna işaret ediyor ve oyun süresince yazarı sahne dışında, ya da sahne içinde 178 Todor Kuzmanov, ''Brecht Usulü'' Plus Dergisi 19.05.2000

kullanıyor. Yönetmen, Makedon tarihinin önemli bir bölümünden, Yücel Erten'e özgü tipik hayranlık duygusu ile tipik bir alıntı yaparak; yazara "kartal kanatları" takıyor ve Nazım Hikmet'ten yüzyıl önce Moskova'nın misafiri olan Konstantin Miladinov'un trajik-lirik karamsar kişiliğine bir gönderme yapıyor.(...)Yücel Erten ilk kez on yıl kadar önce Makedonya'ya gelmişti. O zaman ardında Brecht'in orijinal metnine göre bir oyun bırakmıştı. O sahneleyişin yankıları, bugün hala bizim tiyatro gündemimizde kendini hissettirir. O zaman da Brecht tiyatrosu üzerine yapılacak yeni tartışmaları kışkırtmıştı. Şimdi ise Dram Tiyatrosunun o müthiş ensemble'ı ile bir oyun yapıyor. Bu kez sahnelediği oyun bir Brecht değil. Ama sahnelediği bu oyunda da, tiyatro bütün incelikleri ile yaşayan bir sanat olarak; seyirci de, çok yakında olmasına rağmen, salonda oturan bir koltuk numarası olarak değil, sahneden gelecek olan iyileştirici ve aydınlatıcı mesajları algılamaya gereksinme duyan bir varlık olarak belirlenmiştir.(...) Derler ki kuyruklu yıldızlar yalnızca belirli dönemlerde görünürmüş. Bu Yücel Erten için de geçerli.179

2002 yılında Erten Slawomir Mrozek'in aynı adlı kısa öyküsünden oyunlaştırdığı Sınırdaki Ev oyununu Makedonya'da Üsküp Halklar Tiyatrosu'nda sahneye koyar. Sınırdaki Ev'de olaylar, dağbaşında bir yoksul evinde geçmektedir. Bu yoksul evin tam orta yerinden de sınır geçer. Yani evin mutfağı bir ülkenin topraklarındadır, kileri başka bir ülkenin. Ve evin içinde iki gümrük memuru yaşamaktadır. Sınırın bir tarafında Makedonca konuşulur, bir tarafında Arnavutça. Erten oyunun ortaya çıkışını şöyle aktarıyor:

Geçen yıl Üsküp Halklar Tiyatrosu'nda konuk olarak bir oyun sahnelemem istenince aklıma bu kısa öykü geldi" diye anlatıyor. Şöyle devam ediyor Erten: "Makedon- Arnavut gerginliğinin, Makedonya Türkleri için yaşamsal bir düğüm oluşturduğunu düşününce, öykü kısa sürede bir oyuna dönüştü.180

Erten'in hem yazıp hem de yönettiği bu oyun 2003 yılında Makedonya Ulusal Tiyatro Festivali'nde En Başarılı Oyun Ödülü'ne layık görülür.

179 Güner İsmail, ''Kuyruklu Yıldız'', Forum Dergisi, 19.05.2000 180 http://webarsiv.hurriyet.com.tr/2002/12/25/226216.asp

2005 yılında Yücel Erten Üsküp Türk Tiyatrosu'da İki oyun birden sahneler. Bunlardan biri Azizname, diğeri de Adem Atar'ın yazdığı Özgürlük

Oyunu'dur. Farklı suç ve meslek gruplarından kadın ve erkek mahkûmların normal

hapishane yaşamı sürdükleri bir kasaba cezaevinde geçen oyunda, her şey radyoda bir af haberinin duyumu üzerinde gelişmektedir. Tahliye olma umudu kısa sürede hapishaneye yayılır ve mahkûmlar dışarda kendilerini bekleyen yaşamın provası niteliğinde kendi özgürlük oyunlarını oynarlar. Karakterler sırayla temsil ettikleri sosyal çevrenin toplumsal gerçekliğini sahnelemeye çalışırken, oyunda asıl anlatım öğesi, oyun sırası ve oyun içinde rolü olmayan karakterlerin, oyunu oynayana müdahale etmesinde ortaya çıkmaktadır. Oyunun dekor ve kostüm tasarımları da Yücel Erten'e ait.