• Sonuç bulunamadı

III Richard – W.Shakespeare (2003)

1. BÖLÜM

2.1. Ödenekli Tiyatrolarda Sahnelediği Oyunlar

2.1.3. İstanbul B.Ş.B Şehir Tiyatroları'nda Sahnelediği Oyunlar

2.1.3.2. III Richard – W.Shakespeare (2003)

W. Shakespeare'in 1592-1593 yıllarında yazdığı tahmin edilen III.

Richard adlı eseri, 1452-1483 yılları arasında yaşamış olan Gloucester Dükü

Richard üzerine yazılmıştır. 1597 tarihli ilk quarto da oyunun adının ilk hali oyunun konusunu da kısaca özetlemektedir: ''Kral III. Richard'ın, kardeşi Clarence'e

düzenlettiği haince suikastı, suçsuz yeğenlerini acıklı şekilde öldürtmesini, acımasız yöntemlerle tahta çıkışını gösteren tragedya: iğrenç yaşamının ve hakettiği ölümünün öyküsü.''141Bu sayılan kötülükler Richard'ın, Gloucester Düklüğünden,

İngiltere krallığına yürürken yaptıklarının kısa bir özetidir.

Kötülükleri ve zalimliğiyle ünlü bu tarihi kişilik konusunda farklı yorumlar da yapılmış. Bazı tarihçiler onu kötülüğün simgesi olarak adlandırırken, bazıları da cesaretine, zekasına, fırsatçılığına dikkat çekmişlerdir. Thomas More, 1513 yılında Richard hakkında şunları yazmıştır:

Richard, cesaret ve akılda kardeşlerine denkti. Ama iğrenti uyandıran yüz çizgileri, sol omuzunu diğerinden yukarıda tutan kamburu, eğri büğrü ve ufacık vücudu ile, bedensel ve ruhsal durumu iyi değildi. Kötü, her zaman öfkeli, kıskanç ve aceleciydi. Öyle ki annesinin doğum vaktinden çok önce sancılara kapıldığı ve ancak sezaryenle doğurabildiği anlatılır. (...) İçine kapalı ve suskun biriymiş. Öyle sahtekarmış ki, için için nefret ederken, dıştan güvenilir gibi görünürmüş. (...) Her zaman kötülük yapmak niyetiyle olmasa bile, genellikle hedefine varmak için acımasız, hunhar davranırmış. Çıkarı için dost ve düşman ayrımı gözetmez, yoluna engel olarak gördüğü herkesin hayatına kast edermiş. (...) Hızlı ve hazırcevap zekası ile yüzegülücülüğün bir ustası, ama aşırı gururlu ve cesurmuş.142

Öte yandan karşı görüşlerde bulunmaktadır. Tarih araştırmacısı Paul Murray Kendall 1955'te şu saptamaları yapmış:

III.Richard, İngiltere tarihinin en tartışmalı kişilerinden biridir. (...) Onun kişiliği tartışmalara ak ya da kara bir satranç figürü gibi bir o yana bir bu yana itilmiştir. (...) 141 Yücel Erten, ''III.Richard Üzerine'', III.Richard Oyun Broşüründen, 2003.

İçinde yaşadığı dünyada başarılı olmak için kullanabileceği tek dil, kendi ifade edebileceği tek ana tema cesaretin simgesi sayılan zorbalıktı. Çocukluğu kuşatılmış olarak başlamış ve hayatı zorbalıkla bitmişti. Bu ikisi arasındaki kısa süreçte ise az sevinç ve çok sıkıntı ile sarmalanmış eylemler ve hizmetlerden söz edilir. Richard gerçekten acı ve büyük haksızlıklar yapmışsa da, ciddiyetle iyilikler yapmaya da çabalamış ve karanlık günlerinde bile son ana kadar yürekliliğini/dikbaşlılığını korumuştur.143

Yücel Erten yorumunun temeline Richard'ın tartışmalı tarihsel kişiliğinden çok, Shakespeare'in çizdiği grafiği oturtmuştur: Richard'ın, taht mücadelesi sırasında yaptığı olanca kötülükten sonra, savaş meydanında canını kurtarmak için bir at karşılığında tacınını ve krallığını gözden çıkarması. Erten, Richard'ın düştüğü son durumu ''büyük bir soytarılık'' olarak nitelendirir ve yorumunu bu niteleme üzerine inşa eder.

Benim Richard'ım, işte bu soytarılık ekseninde ilerliyor. Elisabeth çağı ve Shakespeare tiyatrosunda soytarıların tuttuğu yer, dayanaklarımdan biri. Bilirsiniz, o dönemde özellikle soytarı rollerini oynayanlar ile seyirciler arasında canlı bir ilişki, bir iletişim varmış. (...) Kaldı ki, Shakespeare oyunlarında, sahne sonlarında tek başına kalan kişinin çıkmazdan önce söylediği genellikle iki mısralık sözler, büyük olasılıkla seyirciye yönelen ve olaylara mesafe getiren açık biçim unsurlarıdır. Soytarıların herşeyi söyleyebilme özgürlüğü, esinlendiğim bir başka fikir. Oldum olası açık biçimi sevdiğim ve benimsediğim için; ''bir kötü adam var ve biz onun tırmanışını anahtar deliğinden izliyoruz'' gibi bir duygu ile çalışmak yerine; ''soytarı özgürlüğüne yaslanan birisi bizlere çetinceviz bir öykü anlatıyor'' durumuna yaslanmayı tercih ettim.144

Erten yorumundaki diğer dayanağın, nice kötü kişinin, yüzlerinden kötülükleri okunmadan hayatlarını sürdürmeleri olduğunu ifade eder. Ancak en önemli dayanağını; artık tekrar tekrar sahnelere gelen, bir süre sonra bıktırıcı olabilen, tarihin karmaşık kesitleri içinde verilen kötülükler dizisinin yoruculuğu ve Freudien bakış açısı ile yapılan varsayımsal ruh çözümlemelerinden doğan yeni bir bakış açısı ihtiyacı olduğunu söylemektedir.

143 Aynı 144 Aynı

İşte ben bu sahneleyişimde seyircinin psikolojiye kurulu bir kötülükler kumkumasını edilgen bir biçimde izlemesi yerine; Richard'ın Elisabeth çağı tiyatrosunun soytarıları gibi, seyirci ile ilişki içinde olmasını, paylaşmasını, olayları alaya almasını, hatta biraz meydan okumasını istedim. Ama bir soytarının dış görünümünü kullanarak değil, öyle bir ''tutumu'' temel alarak.145

Erten, Berna Moran'ın çevirisini kullandığı metin üzerinde bu sahnesel dramaturgi ışığında masabaşı çalışmalarını yürütür. Oyunun hızlanması ve gereksiz isim tekrarlarını önlemek için budamalar ve sahnesel yer değişiklikleri yapılır.

Yapımın dekor-kostüm tasarımında Taciser Sevinç ve Tomris Kuzu görev alırlar. Tasarımın temelinde darağaçlarından oluşan ve Elisabeth mimarisinin varyantlarına dayanan bir ana fikir yer almaktadır. Kostümlerde sade bir üslupta dönemin orijinal çizgilerine sadık kalınmaya çalışılır.

Oyunun müziklerinde Çiğdem Erken'in önerisiyle Ennio Morricone'nin, 1912 yılında Amerika'da sessiz film olarak çekilen III.Richard için bestelediği

III.Richard Senfonisi'nden pasajlar kullanılır.

Doğal olarak Erten'in soytarı ana fikri üzerine kurulu teması tartışmalara da neden olur. Hasan Anamur, Erten'in bu yorumuna katılmayışını ve nedenlerini şöyle yazar:

Bu tragedyayı sahneye koyan Yücel Erten yapıtın bu yönünü derinliğine işlemiş, kuzu postu altına gizlenen kurdun iktidar hırsını, tutkusunu ve bunun sonuçlarını etkileyici bir biçimde sahneden seyirciye yansıtmış. Ancak, Erten`in Richard`ı bir `soytarı` olarak yorumlaması, kanımca, tragedyanın hem bu yönüne, hem de ikinci bildirisine gölge düşürüyor. Başta da söylediğimiz gibi, bu tragedya, bize göre, Richard yapısındaki kişilerin ölüm karşısında sergiledikleri karşıt tutumlarını da irdeler, bu da karşısındakileri acımasızca öldüren ya da öldürten birinin kendisi kaçınılmaz ölümle karşı karşıya gelince gösterdiği farklı tepkiyle verilir. Gerçekten de, son sahnede, aynanın kendisine çevrildiğini gören, kendi ölüm saatinin de geldiğini, ölümden 145 Aynı

kaçamayacağını anlayan Richard, canını kurtarabilmek için, nice kanlar dökerek ele geçirdiği krallığını bir atla değişmek isteyecektir: `Bir ata krallığım!`. Oyunda bu etki, Yücel Erten `in Richard için benimsediği ve uygulattığı `soytarı` yorumu dolayısıyla gerçek boyutunda verilemiyor. `Soytarı`yı, saraylarda, kimsenin ağzına almaya cesaret edemediği gerçekleri işi deliliğe vurarak krallara güleç bir maske ardında aktaran kişi olarak tanımlarsak, bu niteleme Richard`a uymuyor; bu acımasız katil, sahnede daha çok `Polichinelle`i anımsatıyor. Açıkçası bu yorumun, taht savaşımının gerektiğinde kesilmiş kafataslarıyla görselleştirildiği oyunda Richard`ın kişiliğini yumuşattığını, gaddarlığını bir oyuna dönüştürerek zedelediğini düşünüyorum.146

Yapımda Yücel Erten dramaturgi görevini de üstlenmiş. Işık Tasarımı ise Mahmut Özdemir'e ait. Oyunda rol alan oyuncular şu isimlerden oluşuyor: Aytaç Yörükaslan, Tomris İncer, Aliye Uzunatağan, Serhan Aslan, Ali Can Kargın, Kemal Kocatürk, Taner Barlas, Burteçin Zoga, Rahmi Elhan, Ali Mert Yavuzcan, Bennu Yıldırımlar, Celile Toyon, Yalçın Boratap, Erhan Abir, Orhan Hızlı, Tarık Şerbetçioğlu, Gürol Güngör, Serdar Orçin, Cengiz Keskinkılıç, Suphi Tekniker, Erhan Özçelik, Zeki Yıldırım, Arif Akkaya, Gökhan Eğilmezbaş, Burak Davutoğlu, Naci Taşdöğen, Bahtiyar Engin, Ali Mert Yavuzcan, Doğan Altınel, Hüseyin Köroğlu.