• Sonuç bulunamadı

Devlet Tiyatroları Genel Müdürlüğü Dönemi

1. BÖLÜM

1.7. Devlet Tiyatroları Genel Müdürlüğü Dönemi

Yücel Erten D.T.'de rejisör olarak sürdürdüğü görevin yanısıra, kurumun daha sağlıklı bir biçimde çalışabilmesi için yapılabilecek düzenlemeler konusunda da düşünceler üretmiş, çeşitli platformlarda bunu dile getirmiştir. Doğaldır ki giderek büyüyen, bölge sahneleriyle Anadolu'ya yayılan iki bine yakın çalışanı bulunan bir kurumun, kuruluşunda oluşturulan düzenlemelerle ilerlemesi çağın gereklerine cevap verebilmesi pek mümkün değildir. Özellikle bu denli gelişen bir yapının, hele bir de sanat üretimi yaptığı göz önünde bulundurulursa, özerklik, yerinden yönetim gibi düzenlemelere ihtiyaç duyulmaktadır.

1991 yılında Fikri Sağlar, Kültür Bakanı olarak göreve başladığında, dönemin D.T. Genel Müdürü Bozkurt Kuruç'tur. Kuruç, 15 Aralık 1988 tarihinde Müdürlüğe atanmıştır. 14 Şubat 1992'de Mehmet Ege bu göreve getirilse de 1Nisan 1992'de Bölge İdare Mahkemesi'nin kararıyla Bozkurt Kuruç görevine dönmüştür. Ancak Bakan Sağlar, Kuruç ile çalışmayacağını, Bozkurt Kuruç'un da kendisine istifasını sunacağını söyler. Bozkurt Kuruç'un istifa etmemesi üzerine Bakanlık görevden alma kararı alır. Ancak Cumhurbaşkanı Turgut Özal, Kuruç'un görevden alınmasıyla ilgili kararnameyi uzun süre imzalamaz. Yaklaşık sekiz ay gibi bir süre

boyunca süren belirsizlikten rahatsız olan D.T. çalışanları bir kampanya ile Bozkurt Kuruç'un istifasını isterler. 44 sanatçının girişimiyle Cumhurbaşkanı Özal'a bir mektup yollanır. Sonunda Özal 14 Ekim 1992 tarihinde kararnameyi imzalar ve Bozkurt Kuruç görevden alınır.

Devlet Tiyatroları yeniden yapılanma çalışmaları içinde olan Yücel Erten, Bakan Fikri Sağlar'ın atamasıyla 14 Ekim 1992'de D.T. Müdürlüğü'ne getirilir. Erten görevi süresince yeniden yapılanma için gerekli yasal düzenlemelerin hazırlanması için çalışır. Müdürlüğü öncesine dayanan çalışmalar Devlet Tiyatroları Yasa Taslağı haline gelir. Erten gerekli çalışmaların yapıldığını düşündüğünde, demokratik bir seçim yoluyla D.T. Müdürlüğü seçimlerinin yapılması amacıyla 7 Şubat 1994 yılında istifa eder. 8 Şubat'ta Tamer Levent vekaleten Müdürlüğe atanır. Erten'in istifasına da neden olan, ve planlanan seçime gidilmesi için yasal düzenlemelerin gerçekleşmesi gerekmektedir. Ancak bunun yerine Bakanlık kurum çalışanları içinde bir eğilim yoklaması yapma yoluna gider. Yoklamadan Tamer Levent ismi çıkar. Bu yoklamanın yapıldığı 14 Şubat 1994 tarihinde Bozkurt Kuruç Danıştay kararıyla görevine iade edilir. 25 Mart'a kadar görevde kalacak olan Kuruç'un yerine eğilim yoklaması sonucu ve Bakanlık önerisiyle Tamer Levent D.T. Müdürlüğü'ne getirilmiştir.

Erten, Rahmi Dilligil'in Müdürlüğü döneminde giderek kurum içinde huzursuzluğunun arttığını dile getirmektedir. Yurtdışında yapacağı sahnelemeler için izin verilmez, Konya Devlet Tiyatrosu'nda oyun sahnelemek üzere görevlendirilir, Oyunlarının telifleri hakkında haksız kazanç elde ettiği konusunda spekülasyonlar yapılır. Ayşegül Yüksel'in, emekliliği nedeniyle Erten ile yaptığı söyleşide şunları ifade etmektedir.

Devlet Tiyatroları benim evimdir, ocağımdır, yuvamdır, yurdumdur. 1969'da adımımı attım, demek ki 30 yılı aşkın bir süre! Gidişlerim gelişlerim oldu. Bu kurumda nefer olarak da görev yaptım, Genel Müdür olarak da. 10 yıl daha hizmet verme imkânım vardı. Ama emekliliğimi istedim. Çünkü yurttaş olarak, aydın olarak, sanatçı olarak katlanamayacağım davranışlarla karşılaştım! Bu baskılara boyun eğmemek için ayrıldım! (...) Şu son bir yılda tepeden tırnağa bir saçmalıklar dizisi ile karşı karşıya kaldım.

Makedonya'nın en önde gelen tiyatrosunda Nazım Hikmet'in oyununu sahneledim biliyorsunuz. Lemi Bilgin döneminde onaylanmış olmasına rağmen, Bakanlıklar arasında yazışlmalar yapılmış olmasına rağmen; İ. Rahmi Dilligil, bunu benim özel bir işimmiş görmekte ısrar etti. İkili ilişkilerde kural olan yol ücreti ve yasal harcırahı ödemedi(...) Uluslararası ikili kültür anlaşmalarına, karşılıklılık ilkesine ve uluslararası geleneklere göre; bu durumda kurumun yapabileceği iki şey vardır. Bir: Davet edilen kurum mensubu rejisöre yasal harcırahı ile yol parasını ödemek. İki: "Karşılıklılık ilkesi" korunmak isteniyorsa, karşılık olarak bir Makedon oyununu sahnelemek üzere, bir Makedon yönetmeni aynı koşullarla Devlet Tiyatroları'na davet etmek… Neyse efendim, ödemesin varsın! Ben işin orasında değilim. Uluslararası bir çerçevede verilmiş bir sözdür dedim ve gittim. Ama gittiğim zaman oradaki kültür ataşemizin ve çevirmen-asistanımın yanında, Dramski Teatar'ın direktöründen öğrendiklerim; Devlet Tiyatroları adına utanç vericiydi. Çünkü Genel Müdür olacak İ. Rahmi Dilligil, karşı tarafa akıl almaz, terbiye dışı bir teklifte bulunmuş!(...) "Rejisör olarak bana sıcak bakmadıklarını, önce başrejisörü Ferdi Merter'i gönderip bir inceleme yaptıracağını, sonra da kendilerinin bir başka rejisör göndereceklerini" belirtmiş! Gereken cevabı almış tabii ama, olan olmuş bir kere.61

Aynı şekilde KKTC Lefkoşa Belediye Tiyatrosu'nda oyun sahnelemek üzere davet edildiğinde de sorunlar yaşar:

Lefkoşa Belediye Tiyatrosu, büyük çabalarla, büyük emeklerle başarısını perçinlemiş bir tiyatrodur. Örneğin şu arada Kıbrıs Devlet Tiyatrosu, uykuya yatmış bulunuyor ama Lefkoşa Belediye Tiyatrosu, 20. sanat yılını devirmiş bulunuyor. Bu tiyatronun sanat yönetmeni, dostum ve eski öğrencim, İ. Rahmi Dilligil'in de sınıf arkadaşı olan Yaşar Ersoy, sezon başında bir oyun sahnelemek üzere davet etti. Ama yine aynı hikaye! Hemen alaturka bir manevra yapılıyor ve benim yerime bir başkası kakalanmak isteniyor!(...) Yaşar Ersoy'un beyanları ve yazıları ortada. TC Kıbrıs Büyükelçiliği'nin yazısı ortada. İ. Rahmi Dilligil'in yazdığı yazı ortada… Ama işte demek ki sabotaj hırsı sınır tanımıyor. İ. Rahmi Dilligil, yine alaturka bir manevraya başvuruyor. Rejisör olarak adımı aradan çıkarıyor ve yerime bir başka sanatçıyı görevlendiriyor! Cevabını da alıyor tabii! Yaşar Ersoy, bu tutum ve tavrın, sanatın evrensel etik ve estetik değerlerine, tiyatro sanatının disiplinlerine ve işleyişine ters 61 Yücel Erten'in emekliliği üzerine yapılan söyleşi.

düştüğünü belirterek, bu anlayışı ve uygulamayı kabul etmeyeceğini yazıyor.62

Bu ve benzeri olaylar karşısında Erten emeklilik kararı alır. Yaşam öyküsüne baktığımızda, sıkıntılar karşısında sorunun hep üstüne gitmeyi tercih eden Erten, mevcut koşullar altında D.T. bünyesinde, dünya görüşüne ve mesleki tercihlerine uygun bir çalışma imkanı olmadığını düşünerek 2000 yılında emekli olur.

Devlet Tiyatroları eskimiş bir yasayla, yarım yüzyıldır şöyle ya da böyle ayakta durmayı başarmıştır. Yöneticileri şöyle olmuştur, böyle olmuştur. Bu arada görünmez kazalar da olmuştur. Ama bugünkü durum, görünür kazadır! Göz göre göre, bilgisizlik, yeteneksizlik, özensizlik ve kıskançlık şaha kaldırılmıştır! Sanatta kendini kanıtlayamamış, doyuma ulaşamamış birileri, Bakanın ve bu eskimiş yasanın düdüğünü ve değneğini kullanıp; akıllarına eseni yapıyorlar. Bunu da bir marifet sanıyorlar. Kafa kafaya vermiş geriye doğru bir koşu tutturmuşlar! Ne yazık ki Kültür Bakanı da bu koşunun hakemi! Ben bu geriliğin ortağı olmam! Yalandan yüzlerini geleceğe çevirmiş gibi duruyorlar, ama kıçın kıçın ortaçağa varmaya çalışıyorlar. Ben de ortaçağa koşan bu insanlarla, 21. yüzyıla girmem!…63

Aynı yıl Erten'in, Devlet Tiyatroları'nın sorunları ve çözüm önerileri üzerine yazdığı kitap Devletin Tiyatrosu Olmaz(mı?) yayımlanır. Kitap temel olarak D.T. mevzuatının artık günün gereklerine cevap vermemesi, merkeziyetçi yönetim sisteminin yetersizliği, Edebi Kurul'un gereksizliği, sanatçılarda oluşan memur zihniyetin neden ve sonuçları üzerinde durmakta; kurumun bütün unsurlarının varlık nedenlerini sorgulayarak buna uygun bir yapılanmaya kavuşması için yapılması gereken önerileri içermektedir.

Emekliliğinden sonra Erten serbest rejisör olarak çalışmaya başlar. 2000 yılında Makedonya Dramski Teatar'da Ferhat ile Şirin, 2001'de İBŞT'de Schweyk

II. Dünya Savaşında ve İzmit B.B.Ş.T.'de Bir Şehnaz Oyun, 2002'de Aysa

Prodüksiyon için Kadınlar Devleti oyunlarını sahneye koyar.

62 Aynı 63 Aynı