• Sonuç bulunamadı

Arturo Ui'nin Önlenebilir Tırmanışı B Brecht (1979

1. BÖLÜM

2.1. Ödenekli Tiyatrolarda Sahnelediği Oyunlar

2.1.1. Ankara D.T.'de Sahnelediği Oyunlar

2.1.1.3. Arturo Ui'nin Önlenebilir Tırmanışı B Brecht (1979

Bertolt Brecht'in 1941 tarihli bu oyununun Ankara D.T.'de sahnelenmesi bir çok açıdan ses getirirken, oluşturduğu etkideki en büyük paylardan biri bu yapımın Devlet Tiyatroları'nda sahnelenen ilk Brecht oyunu olmasıdır. Türkiye'de ilk kez bir Brecht oyununun sahnelendiği tarih 1964'tür. Ancak kuruluşundan 1979'a dek Brecht oyunları D.T. sahnelerinde görülmez. Dönemin Kültür Bakanı Ahmet Taner Kışlalı'nın ve Devlet Tiyatroları Genel Müdürü Ergin Orbey'in döneminde böyle bir fırsat doğar. Bu nedenle Yücel Erten, oyunu sahnelemeye başladığında dahi yankısı büyük olur. Can Yücel oyun broşürüne yazdığı yazıda, D.T.'nin bu eksiğini kapatmasını vurgular.

Devlet Tiyatrosu o başat okul özelliğiyle, bir repertuvar,daha doğrusu eski deyimiyle bir ''müfredat'', bir ders programı oluşturmak zorunda. Çağdaş bir tiyatro ise B.B. siz olamaz, bir orta okul fizik dersi göstermeden nasıl olamazsa öyle.

Belki de B.B. yavaş yavaş okullarımıza yayılan Modern Matematik gibi bir şeydir tiyatroda, onsuz olunamaz artık.69

1979 yılında Milliyet Sanat Dergisinde yılın sanat olaylarının değerlendirilmesinin yapıldığı bir dosya da Zeynep Oral bu konu üzerine şunları söyler:

Yıllar ve yıllar sonra Devlet Tiyatroları'nın repertuvarına ilk kez bir Brecht oyununun girmesi de, bunca geç kalmışlık içinde gerçekten acıklı ama eninde sonunda duvarları yıkabilmesi açısından acıklı bir olaydı.70

Çevirisini Sevgi Soysal ve Başar Sabuncu'nun yaptığı Arturo Ui'nin

Önlenebilir Tırmanışı oyununu Yücel Erten yeniden düzenler. Brecht oyunu 1941

yılında Hitler rejiminden Amerika'ya kaçtığı dönemde yazmıştır. Oyunu on sekiz günde tamamlayan Brecht, aslında Amerika'da hemen sahnelemeyi planlıyordu. Ancak oyunun Broadway sahnelerinde görülmesi için yirmi üç yıl geçmesi gerekti.

Arturo Ui'de Brecht, Hitlerin ve faşist iktidarının Almanya'daki

yükselişini Şikagolu bir gangsterin benzer yükselişini kullanarak aktarmaktadır.

Arturo Ui metaforu aracılığıyla Hitler'in oluşumu ve iktidarı sırasındaki eylemleri

grotesk bir çizgide alaya alınır. Brecht, Arturo Ui için şunları söylemektedir; ''Ui,

büyük katillere karşı duyulması olağan olan tehlikeli saygıyı yoketmek amacı ile yazılmış bir mesel (parabel) oyunudur''.71 Brecht, faşizmin ya da Hitler iktidarının kendiliğinden ya da kaza eseri olmadığını anlatmak ister. Zira Hitler, iktidara ona destek olan ve başbakanlığı için Hindenburg'a baskı yapan büyük sanayiciler sayesinde gelmiştir. Yılmaz Onay oyun broşüründe yer alan yazısında Thomas Mann'dan şöyle aktarmaktadır;

Hitler ve çetesi, Alman ve Uluslararası finans kapital tarafından beslenip iktidara yükseltildi. Bunlar hayat kaynaklarını, burjuva dünyasının körce ''sosyalizm korkusu'' yaygarasından aldılar ve hala alacaklarına inanıyorlar.72

Onu yaratan dinamikleri ortaya sermedikçe faşizm tehlikesi her zaman 69 Can Yücel, ''Devlet Tiyatorsu'nda Brecht'' Arturo Ui Oyun Broşüründen 1979.

70 Zeynep Oral, ''79 Tiyatro'', Milliyet Sanat D., Sayı: 350, 31 Aralık 1979, 15.s.

71 Yılmaz Onay, ''Brecht ve 1979 Türkiye'sinde Arturo Ui Oyunu Üstüne'', Arturo Ui Oyun Broşüründen 1979.

geçerlidir. Onay yazısında, son yıllardaki Brecht yorumlarında görülen çarpıtmaya dikkat çeker. Batı burjuvazisinin Brecht'in bazı oyunlarını sıklıkla seçerek, onun dünyayı değiştirme amacına karşı iki yüzlü bir biçimde yorumlandığını söyler. Bu tehlikeye dikkat çektikten sonra Berliner Ensemble'daki yapımın oyun broşüründe geçen ifadeyi aktarır;

(...)Ui sahnelememiz, faşizm tehlikesinin bugün sürdüğü her yerde ve her zaman teşhis edilebilmesi ve ezilene kadar mücadele edilebilmesine hizmet için, Hitler faşizminin özünü ve görünüm biçimlerini açığa koymayı amaçlıyor.73

Onay, 1979 yılının özel şartları düşünüldüğünde Brecht'in genel amacına hizmet eden bir yorumun, oyunun özünün Türk izleyicisine geçmesine imkan sağlayacağını söyler.

Brecht'in 1970 sonrası Türkiye'deki uygulamalarıyla Brecht adeta bir sembol durumuna dönüşmüştür. Bununla birlikte epik tiyatro, kuramsal ve pratik olarak netliğe kavuşmamış, yapılan eksik çeviriler nedeniyle soru işaretleriyle dolu bir alandır. İçeriğin siyasal ve simgesel ağırlığı ile estetik biçimin kavranamamışlığı bu dönemde yoğun tartışmalara neden olur. Bu karmaşanın, seyircinin ilgisini olumsuz bir yönde etkilemesi de kaçınılmazdır. Türk tiyatrosunun bu dönemi bu bakımdan traji-komik olaylarla doludur.

(...)başımızdan geçen bir olay, Türkiye'de epik tiyatro konusundaki tartışmalara küçük bir katkı olabilir belki:

Hangi Şeker Fabrikasıydı, bilmiyorum. Oyunun bir yerlerinde, sahne değişimi için perdenin üstümüze kapanması gerekiyor.Perde takıldı, kapanmadı. Bocaladık. Berbat komik bahaneler uydurarak sahneden çıktık. Ayten'in morali bozuldu. Karanlık bir köşeye çekilip ağlamaya başladı. Birileri perdeye bakıyor ama, perdenin düzelmeye hiç niyeti yok. Ne yapalım, ne edelim? "Perde kapanmasa da, perde kapanmaz!" dedik. Oyuna perdesiz devam etmeye karar verdik. Yalnız bunu Muzaffer'in çıkıp seyirciye söylemesi gerekiyor. Muzaffer çıktı ve çokbilmiş bir edayla seyirciye şöyle dedi:

- Sevgili seyirciler! Biliyorsunuz, son zamanlarda ortaya çıkan modern bir tiyatro akımı var. Epik tiyatro diye bir akım. 73 Aynı

Perde bozulduğu için, oyunumuzun bundan sonrasını perdesiz, yani epik olarak oynayacağız!

Brecht deyince anlaşılmaz bir şeyle karşılaşılacağı gibi bir kanı da oluşmuştur. bu durum kuşkusuz seyirci üzerinde de olumsuz etkiler yaratmıştır.

Altı tane Brecht sahneleyişim var benim. Bir biçimde, bir dönemde Türkiye'de seyirciyle buluşmadığını gözlemliyorum. Neden? Canım hani devrimciyim derken, insanları tiyatro yapıyorum diye karşına toplayıp da hakaret etmenin, aşağılamanın, tükaka etmenin de pek bir alemi yoktur. İliğine, kemiğine kadar eleştirirken de sonunun sonunda, tiyatrodan bir hoşnutlukla ayrılmasını sağlamak gerekir. Yok ya, bir daha gitmeyeceğim, gidiyoruz para veriyoruz, üstüne bir de azar işitiyoruz, şeklindeki bir şey sağlıklı bir ilişki değil tiyatro için.74

Dolayısıyla, hem ülkedeki siyasi durum hem Brecht tiyatrosunun tam olarak anlaşılamamasının öz ve biçim açısından yarattığı sıkıntılar Erten'in sahneleyişinin oluşturduğu beklentilerden bir diğeridir.

Yapımda sahne tasarımını Erkan Kırtunç, giysi tasarımını Gül Emre üstlenirken müzik Turgay Erdener'e dans düzeni Nasuh Barın'a aittir. Tamer Levent ve Nesrin Kazankaya yönetmen yardımcısı, Gülşen Karakadıoğlu ise dramaturg olarak görev alır. Karakadıoğlu aynı zamanda bir oyunda görev alan ilk dramaturg olmuştur. Arturo Ui'yi Işık Toprak'ın oynadığı yapımda kalabalık bir oyuncu topluluğu rol alır: Değer İmsel, Erdoğan Göze, Kaya Akarsu, Şükrü Üstün, Faruk Günuğur, Emir Tayla, Aktan Günalp, Abdullah Ceran, Levent Özdilek, Tamer Levent, Zekai Müftüoğlu, İstemi Betil, Tarık Ünlüoğlu, Teoman Gülen, Zühtü Erkan, Cezmi Gökalp, Umut Demirdelen, Ali Ragıp İpin, Oğuz Tunç, Halit Güngör, Osman Varol, Vedat Özkök, Gökçen Hıdır, Nesrin Kazankaya.

Yücel Erten'in yorumu hem eleştirmenler tarafından olumlu karşılanırken neredeyse bütün sezonu kapalı gişe oynayarak büyük başarı kazanır.

Büyük Tiyatro'daki Arturo Ui'yi görünce bütün kaygılar tartışmalar ortadan kalkıyor. Gerçekten Devlet Tiyatrosu'nun 74 Y. Erten ile Söyleşi, Kabataş, İstanbul, 25.01.2007

bu yapımı devletin ödenekli tiyatrosuna yaraşır yüksek düzeyde, çok özenli ve seçkin bir çalışma.(...)Yücel Erten'i

Parkta Bir Sonbahar Günü çalışmasından tanıyor başkent

izleyicisi. O çalışmasıyla da olumlu iz bırakmıştı. Ancak Brecht gibi çetin bir konuyu ele alışı, yazarın tiyatro anlayışını bütün özellikleriyle kullanışı gerçek değerini ortaya koyuyor.75

Ayşegül Yüksel, Cumhuriyet'teki eleştirisinde Brecht oyunu sahnelemenin önemini ve zorluklarını anlattıktan sonra, Erten'in yorumu için çok olumlu bir eleştiri yapar.

İzlediğimiz Aturo Ui yapımı gerçekten de dört dörtlük bir çabanın ürünü. Yönetmen Erten'in başarısının en önemli yanı sahneleme eylemini hiçbir rastlantıya bırakmadan dizgesel (sistematik) bir bütünlük içinde tasarlanmış ve oyuncuların her birine genel dizge içindeki işlevini özümsettirmiş olması(...)Hitler ve Ui arasındaki koşutluk gerek anlatıcılar ve perdeye yansıtılan fotoğraflar, gerekse program dergisinde verilen açıklamalarla vurgulanmış. Baştan sona yüksek bir tempoda oynanan oyun sağlıklı bir ekip çalışmasının ürünü.(...)Arturo Ui'nin Önlenebilir Tırmanışı izlenmesi gereken bir tiyatro olayı.76

Oyun Erten'e Sanat Kurumu En İyi Rejisör Ödülü'nü getiriken yapım Avni Dilligil Jüri Özel Ödülü'nü kazanır. Ayrıca Sanat Sevenler Derneği bu sahnelemesinden ötürü Erten'i, En İyi Yönetmen Ödülü'ne layık görür. 1980 yılının Milliyet Sanat Dergisinde yılın sanat olayı görüşlerinde Uğur Mumcu, Yücel Erten'i Yılın Sanatçısı olarak değerlendirirken; Mümtaz Soysal oyunu Yılın Sanat Olayı olarak gördüğünü ifade eder. Bütün bu olumlu eleştirilere rağmen, Hükümetin ve Bakanlığın el değiştirmesi oyunun sonunu hazırlar. Yeni Kültür Bakanı Refik Koraltan, oyunun galasını izledikten sonra, Brecht'in komünist, hatta yahudi olduğunu söyleyip oyunu kaldıracağını ifade eder. Ergin Orbey görevden alınıp yerine Cüneyt Gökçer D.T. Genel Müdürlüğü'ne atanır ve oyun kaldırılır.