• Sonuç bulunamadı

2.4. İlgili Araştırmalar

2.4.2. Yurt Dışında Yapılan Araştırmalar

Araştırma konusuyla ilgili olarak yurt dışında yapılan araştırmalardan bazılarına aşağıda yer verilmiştir:

Johnston (1994, Akt: Koç, 1998), ilkokul ve okulöncesi eğitim öğretmenliği programında okuyan ve eğitimlerinin farklı düzeylerinde bulunan 35 öğrenci ile üç yılın üzerinde bir süre görüşme yapmıştır. Öğrencilerin öğretime bakış açılarını inceleyen çalışma, uygulama aşamasında bulunan sekiz öğrencinin yanıtlarına odaklanmıştır. Bu öğrencilerle 30-60 dakika süren derinlemesine görüşmeler yapılmıştır. Bu çalışmanın amacının öğretmen adaylarının bakış açısından uygulama çalışmalarına bakmak ve öğretimle ilgili düşüncelerinin gelişimini izlemek olduğu belirtilmiştir. Çalışma

sonucunda, öğretmen adayları kuramı ne kadar iyi bilseler de, en iyi öğrenmenin okullardaki uygulamalarla sağlandığını ve yaptıklarını gördükleri en küçük bir şeyden bile çok mutlu oldukları ortaya çıkmıştır.

Metcalf ve Kahlich (1998, Akt: Koç, 1998) tarafından gerçekleştirilen araştırmada alanda en az üç yıllık çalışma deneyimi olan ve şu an öğretmenlikle ilgilenen 18 aday 12 aylık hizmet öncesi öğretmen yetiştirme sertifika programına alınmıştır. Program süresince adaylar korkularını, endişelerini, sorumluluklarını paylaşmışlar ve öğreticilerle yakın ilişki içinde olmuşlardır. İlk dönemde eğitim psikolojisi, program gibi genel pedagoji derslerinin yanında, sekiz tam gün ve altı yarım gün kamera çekimlerinin yapıldığı mikro öğretim dersi yer almıştır. Güz döneminde altı saat kuramsal ders, haftada iki tam gün okul uygulamalarına ayrılmıştır. Adaylardan gelişimlerine ilişkin duygularını, düşüncelerini gözden geçirmesi ve yazmaları istenmiştir. Çalışmanın sonunda adaylar iyi öğretimin ayrıntılarını daha iyi çözümlemeye başlamışlar ve en ilginci kendilerini “öğretmen” olarak görmeye başlamışlardır. Adaylar kendilerine güven kazandıran en önemli çalışmanın mikro öğretim uygulamaları olduğu konusunda görüş birliğine varmıştır.

Tatto (1998) daha çok katılım ve yansıtma sağlayan yapısal temelli öğretmen eğitiminin öğretmen adayları üzerinde daha etkili olduğu hipotezini araştırmıştır. Çalışmada, farklı programlara katılan öğretmen adaylarının bilgi, beceri ve tutumları ile programlar arasındaki ilişkiye bakılmıştır. Anketler programa başlayan 113 fakülte, 525 öğretmen adayı ve programı bitiren 265 öğretmen adayına uygulanmıştır. Öğretmen adaylarının fakülteye giriş ve çıkışlarında görüşlerinde oluşan farklılıklar programın etkisinin göstergesi olarak düşünülmüştür. Ayrıca gözlemler ve görüşmeler de yapılmıştır. Yapısalcı programın özellikleri belirlenerek, bu ölçütlere uyup uymadıklarına bakılmıştır. Bulgular, öğrencilerin girişteki görüşlerinin katıldıkları öğretmen eğitimi programı sonucunda değiştiğini göstermektedir. Ayrıca, tutumlardaki değişiklikler ile öğretmenlik uygulamasındaki değişiklikler arasında ilişki bulunmuştur.

Nettle (1998) tarafından University of New South Wales, Sydney’de 78 ilköğretim öğretmen adayı üzerinde yapılan çalışmada anket kullanılmıştır. Bu çalışmanın amacını öğretmenlik uygulamalarından önce ve sonraki dönemde öğretmen adaylarının öğretmek ve araştırma yapmak konularına yönelik tutum değişiminin olup olmadığını ortaya çıkarmaktır. Çalışma sonucunda adayların uygulama sonunda

öğretmek hakkında tutumlarında olumlu yönde bir değişme meydana geldiği ve bu değişme üzerinde danışman öğretmelerin önemli bir etkisinin olduğu tespit edilmiştir.

Chris ve Paul (1999) öğretmen adaylarının öğretmenlik uygulamaları sürecinde mesleğe karşı olan kaygılarını ortaya çıkarmak amacıyla bir çalışma yapmışlardır. Görüşme tekniği kullanılarak yürütülen bu araştırmanın çalışma grubunu sekiz İngilizce ve beş Tarih öğretmen adayı olmak üzere toplam 13 öğretmen adayı oluşturmaktadır. Çalışma sonucunda bir yandan öğretmen adaylarının gerçek bir öğretmen olma ve bu mesleği başarabilme hakkında endişe taşıdıkları, danışman öğretmenlerin kendilerini mantıksızca davrandıklarını düşündüklerini hissettiklerini dile getirirken diğer taraftan bir an önce öğretmen olmak istedikleri ortaya çıkmıştır.

Cambers ve Roper (2000), İngiltere’de ortaokul dal öğretmeni olmak için bir yıl süreli öğretmen yetiştirme programına katılan öğretmen adaylarının bu programı, uygulama yaptıkları okulu yardımcı olmayan hatta engelleyici olarak nitelendirdikleri ve öğretmenlerin de öğretmen adaylarına yeterince yardımcı olmadıkları için terk etmişlerdir. Bunların yanı sıra iş yükü, stres, düşük moral ve genel mutsuzluk faktörleri de adayların programı terk nedenleri arasında yer almıştır.

Boger ve Boger (2000) tarafından öğretmen adaylarının öğretme davranışını incelemek amacıyla bir çalışma yapılmıştır. North Carolina’da ilk ve orta öğretim derecesinde öğrenim gören 40 öğretmen adayı üzerinde yürütülen bu çalışmada veriler nitel araştırma yaklaşımında kullanılan gözlem ve görüşme teknikleriyle elde edilmiştir. Çalışma sonucunda öğretmen adaylarının motivasyon ve karar vermelerinde üniversite eğitimlerinin düşük bir etkisinin olduğu; ancak öğretmen adaylarının işbirliği içerisinde davranmalarının öğrencilere bilgiyi öğretmenin etkisini olumlu yönde etkilediği sonucu ortaya çıkmıştır. Ayrıca öğretmen adaylarının uygulama sürecinde, yanlış bir cevaptan sonra tekrar edilen sorulara ipucu veya daha fazla zaman vererek sürdürülebilir bir dönüt vermedikleri elde edilmiştir.

Williams ve Alawiye (2001, Akt: Aksu ve Demirtaş, 2006), Profesyonel Ortaklık Programı adını verdikleri bir pilot uygulamanın sonunda, uygulamanın hem okulun öğretmenleri hem de öğrencileri tarafından mükemmel bir deneyim olarak algılandığını; ilköğretim öğrencilerinin, öğretmen adaylarının coşku ve bilgisinden çok yararlandıklarını gözlemlemişlerdir.

O’Sullivan (2002), gelişmiş ülkelerde öğretmen eğitiminde uygulanmakta olan yansıtıcı yaklaşımların, gelişmekte olan ülkelerde de uygulanabilir olup olmadığını incelemek için Namibia’da üç yıl süren bir eylem araştırması gerçekleştirmiştir. Bu araştırma, In-service Education and Training (INSET) programı adı verilen ve öğretmenliğe başlayacak olan adayların mesleki açıdan yeterlik kazanmalarını amaçlayan bir program kapsamında gerçekleştirilmiştir. Araştırma sırasında, batılı ülkelerde uygulanmakta olan yansıtıcı uygulamaların, Namibia’daki öğretmenlerin gelişim düzeylerini aştığı görülmüş ve yapılandırılmış yansıtma (structured reflection) adı verilen ve buradaki öğretmenlerin gelişim düzeylerine uygun olan bir yöntem geliştirilmiştir. Bu yaklaşımda öğretmenlere, kendilerini geliştirmeleri yönünde rehberlik edecek nitelikte faydalı yönergeler sunulmaktadır. Bu yönergeler ise INSET programı kapsamında yer alan ve öğretmenlerin belirli aşamalar içinde mesleki yeterliklerini artırmalarına ve yansıtıcı uygulama becerileri kazanmalarına yardım edecek bir döngüsel model içinde uygulanmaktadır.

Mueller ve Skamp (2003), öğretmen adayları üzerinde yapmış oldukları araştırmada, öğretmen yetiştirmede kullanılan çeşitli uygulamaların etkilerini incelemişlerdir. Araştırmanın verileri Kanada’da bulunan ve lisans öğreniminin ardından verilen iki yıllık öğretmenlik eğitimi programında okumakta olan beş öğretmen adayından elde edilmiştir. İki yıl boyunca süren araştırmada her bir adayla toplam dört tane yarı yapılandırılmış görüşme yapılmıştır. Aday öğretmenler; üniversitede kendilerine öğretilenleri uygulama içinde daha iyi öğrendiklerini, bu noktada uygulama yapılan okuldaki öğretmenin rehberliğinin kendileri için çok önemli olduğunu ve okuldaki diğer meslektaşlarıyla yapmış oldukları yansıtıcı değerlendirme toplantılarının kendi uygulamalarını geliştirme yönünde onlara çok fayda sağladığını ifade etmişlerdir.

Zantıng, Verloop ve Vermunt (2003) tarafından danışman öğretmenlerin pratik bilgilerinin öğretmen adaylarına olan katkısını ortaya koymak amacıyla bir çalışma yapılmıştır. Hollanda’nın Leiden Üniversitesi’nde 30 öğretmen adayı ile yürütülen bu çalışma ortalama 75 dakika süren görüşme yöntemi kullanılarak yapılmıştır. Bu çalışmada bir mentorun dersinin gözlenmesi, gözlemlenen ders hakkında spesifik soruların sorulması ve öğrencilerin dersleri üzerinde tartışmak üzere üç tema üzerinde durulmuştur. Çalışma sonucunda öğretmen adayları gözlenen bir mentorun dersini

uygulama bilgisini aydınlatma açısından bir aktivite olarak değerlendirdikleri, bu dersleri soyut bilgilerin bir uygulama alanı olarak görmedikleri, öğretmen adaylarının çoğunun uygulama derslerine dikkatlerini vermedikleri, uygulamaya katılan öğretmen adaylarının mentorla iletişim içerisinde olmaları nedeniyle bilgiyi kullanırken açık ve net olarak ifade ettikleri ortaya çıkmıştır.

Sivan ve Chan (2003) tarafından uygulama öğretmenlerinin öğretmenlik uygulamasına yönelik görüşlerini tespit etmek amacıyla bir çalışma yapılmıştır. Araştırma Hong Kong Baptist Üniversitesi’nde iki yıl boyunca part time olarak uygulama öğretmenlerine verilen hizmet içi eğitim kursu sonunda 121 uygulama öğretmeni üzerinde yürütülmüştür. Veri toplama yaklaşımı olarak nicel ve nitel araştırma yaklaşımlarının her ikisi de yer verilmiş ve anket ile açık uçlu görüşme formu kullanılmıştır. Çalışma sonucunda katılımcıların; öğretmen adaylarının öğretmenlik uygulamalarına katılmasının adayların ihtiyaçlarını tanıması ve gidermesi açısından birçok olumlu sonuç doğurduğu, uygulama öğretmenlerinin ana rolünün adayların uygulamalarına yardımcı (danışmanlık) olduğu tespit edilmiştir. Ayrıca adayların profesyonel gelişimlerinde öğretmenlik uygulamalarının somut bir kaynak teşkil ettiği, öğretmen eğitiminde okul-fakülte işbirliğinin güçlendirilmesine daha fazla ihtiyaç duyulduğu sonuçları ortaya çıkmıştır.

Kyed, Marlow, Miller, Owens ve Sorenson (2003), öğretmen eğitimi programlarında yeniden tasarım yapılması ihtiyacının doğmasıyla birlikte, bu yeniden tasarıma yön verecek bir nitel araştırmayı Colorado Üniversitesi’nde okumakta olan öğretmen adayları üzerinde gerçekleştirmişlerdir. Bir hafta süren bu araştırma kapsamında öğretmen adayları, bir uygulama okulunda, geleneksel yöntemlerden farklı bir yaklaşımla bütün yönleriyle incelenmişlerdir. Bu araştırmada, sorgulama (inquiry) yoluyla, öğretmen adayları yansıtıcı uygulamalar (reflective practices) yapmaya teşvik edilmişlerdir. Uygulamaya başlamadan önce öğretmen adaylarının birer eğitimci olarak sahip oldukları temel inançların ve varsayımların belirlenmesine yönelik olarak onlara şu konularda sorular sorulmuştur: a) Öğretmen olmalarının sebepleri, b) Öğretmenlik mesleği içinde gelecekte ulaşmayı arzuladıkları hedefler, c) Yapacakları uygulamalara yön verecek olan, öğrenme ve öğretmeye dair temel bakış açıları ve d) Öğrencilerin fiziksel ve duygusal ihtiyaçlarını karşılamak için sınıfı nasıl dizayn edeceklerine ilişkin vizyonları. Yapılan sorgulamalar ve tartışmalar sonucunda, öğretmen adaylarının

yansıtıcı uygulamalarının şu beş boyutta toplandığı görülmüştür: 1) Kişisel profesyonel öğrenmeye yönelik olarak ortaya konan sorgulayıcı bir tutum, 2) Öğrenci-öğrenci, öğretmen-öğretmen ve öğrenci-öğretmen etkileşimine dair bir farkındalık, 3) Sınıf ikliminin anlaşılması, 4) Çeşitlilik ve eşitlikle ilgili olarak sergilenen duyarlılık ve 5) Eğitimsel uygulamalarda toplumun rolünün farkında olma. Her ne kadar yapılan sorgulamalarda, öğretmen adaylarının öğrenme ve öğretmeye ilişkin derin temelleri olan varsayımları tamamen değişmese de, bu varsayımlarını eleştirel bir gözle sorgulayarak yanlışlarını düzeltmeye çalışmışlardır. Ayrıca, doğal ortamdaki uygulamalarla beraber yapılan sorgulamaların, öğretmen adaylarının yansıtıcı beceriler kazanmalarına ve mesleki gelişimlerine önemli katkı sağladığı görülmüştür.

McDuffıe (2004) öğretmen adaylarının öğretmenlik uygulamaları süresinde yansıtıcı uygulamaları hakkında bilgi toplamak amacıyla bir araştırma yapmıştır. State Üniversitesi’nde Geri ve Dennis takma adlı iki ilköğretim öğretmen adayı üzerinde yapılan bu araştırma nitel araştırma yaklaşımıyla yürütülmüş ve videoteyp kaydıyla kayıt altına alınan mülakat, sınıf gözlemleri, ders ve ünite planları, araştırma projelerinin bir parçası olarak topladıkları veriler ve araştırma raporları kullanılmıştır. Araştırma sonunda öğretmen adaylarının tahmin edilemeyen problemlerin çözümünde pedagojik bilgilerini kullandıkları, öğretim sürecinde meydana gelen problemlerde ise yansıtıcı uygulamalara yer verdikleri, yansıtıcı uygulamalara ise daha çok öğretim dışı etkinliklerde yer verdikleri sonucu ortaya çıkmıştır.

Smith ve Sela (2005), 29 öğretmen adayı üzerinde bir eylem araştırması (action research), gerçekleştirmişlerdir. Bu araştırmada, yapılandırmacı bir anlayışla öğretmen adayları uygulama okullarında kendi uygulamalarını yaparak sonuçları yine kendileri analiz etmişler, elde ettikleri sonuçları hem bir rapor halinde sorumlu öğretim elemanına iletmişler, hem de diğer öğretmen adayları ve sorumlu öğretim elemanıyla birlikte yansıtıcı değerlendirme toplantıları yaparak elde ettikleri sonuçları değerlendirmişlerdir. Öğretmen adayları, bu uygulamalar sonucunda kendilerinde gerçek anlamda bir mesleki öz-kimlik oluştuğunu, özellikle yansıtıcı değerlendirmelerin sonucu olarak elde ettikleri geri bildirimlerin, onların mesleki gelişimleri için çok faydalı sonuçlar doğurduğunu ve bu uygulamalar ile kendilerini mesleki olarak geliştirme yönünde daha fazla güdülendiklerini dile getirmişlerdir.

Caires ve Almeida (2005) tarafından aday öğretmenlerin öğretmenlik uygulaması sürecinde öğretmenlik mesleğindeki ilk ve ana kazanımları belirlemek amacıyla bir çalışma yapılmıştır. Bu çalışma Portekiz’in Minho Üniversitesinde anket kullanılarak 225 öğretmen adayı ile yürütülmüştür. Bu çalışma öğretmen adaylarının deneyim ve algıları ile onların öğretmenlik uygulamaları süreci üzerine odaklanmakta ve öğretmen adaylarının öğretmenlik uygulaması başlangıcı ve sonu arasındaki algılarındaki ana değişimleri ele almaktadır. Çalışma sonucunda danışmanların değerlendirme süreci ve yöntemleri hakkındaki bilgi düzeylerinin adayların performansını önemli derecede etkilediği, adayların ve danışmanların değerlendirme sürecine birlikte katılmaları gerektiği, adayların konu hakkındaki bilgi ve uygulama ile kişisel özelliklerinin değerlendirmeye etki ettiği, değerlendirmenin daha objektif, geçerli ve şeffaf olması gerektiği sonuçları ortaya çıkmıştır.

Lin (2006) tarafından Çin’de bir durum çalışması yapılmıştır. Bu çalışmada Çin’de temel eğitim programlarına yönelik olarak hizmet öncesi öğretmen eğitiminin son yıllarda oldukça fazla eleştiri almaya başladığı belirtilmiştir. Bu alanda yapılan çalışmalar, Çin’de hizmet öncesi öğretmen eğitimi programlarında ciddi problemlerin olduğunu ortaya koymuştur. Bu çalışmanın diğer sonuçları arasında öğretmenlik uygulaması sürecinde ve bu sürecin sonunda öğretmen adaylarının öğretmenlik uygulamasına yönelik eksikliklerinin olduğunu fark etmiş, bilgi düzeyleri artmış ve problem çözme becerileri gelişmiştir. Bilgi ve konulara yönelik olarak kuram ve uygulama arasındaki aşinalık düzeyleri artmıştır.

Chen ve Mcnamee (2006) tarafından öğretmen adaylarının öğrenme ve öğretme deneyimlerinin etkililiğini ortaya koymak amacıyla bir çalışma yapılmıştır. Bu çalışma 75 öğretmen adayı üzerinde yürütülmüş ve veri toplama aracı olarak altı açık uçlu sorudan oluşan bir görüşme formu kullanılmıştır. Çalışma sonucunda adayların öğrencileri bireysel olarak ele aldıklarında onları daha iyi anladıkları, değerlendirme süreçleri ve öğretim programları hakkında daha somut bilgi edindikleri ve değerlendirme yöntemlerinde farklı türlerin kullanılması gerektiğini belirttikleri tespit edilmiştir. Ayrıca adayların bu konuda deneyim kazandıkları, gelişim ve öğrenmenin dinamik bir süreç olduğunu dile getirdikleri, değerlendirmede alan, konu ve pedogojik bilginin önemli olduğu görüşlerinin ortaya çıktığı tespit edilmiştir.

Lambe ve Bones (2006) tarafından yapılan araştırma, öğretmen adaylarının Kuzey İrlanda’daki örgün eğitimin zorluk ve yararlarına ilişkin görüşlerini ve sınıf içerisinde etkili bir öğretmen olmalarını sağlayacak önemli konuları tespit etmeyi amaçlamaktadır. Nicel araştırma yaklaşımı çerçevesinde yürütülen bu çalışmada survey metodu kullanılmış ve araştırma Kuzey İrlanda’daki Ulster Üniversitesi’nde 41 öğretmen adayı üzerinde yürütülmüştür. Araştırma sonucunda öğretmen adaylarının örgün eğitim politikalarını genel anlamda desteklemekle beraber hazırlık eğitiminin eksikliği, planlanacak olan radikal değişimlerden önce hizmet öncesi öğretmen eğitiminde sayıca hızla artan öğretmen adaylarının çeşitli eğitimsel ihtiyaçları olan konuların ele alınması, öğretmen eğitiminde görev alan kişilerin nitelikleri ve sınıfların fiziksel özellikleri konularında endişe taşıdıkları ortaya çıkmıştır.

Şahin (2006) tarafından öğretmen adaylarının okuldaki uygulamalarına yönelik algılarını (görüşlerini) tespit etmek amacıyla bir çalışma yapılmıştır. Görüşme yöntemi kullanılarak yapılan araştırmanın çalışma grubunu; Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi Eğitim Fakültesi’nde öğrenim gören ve üç farklı uygulama okulunda uygulama yapan 32 öğretmen adayı oluşturmaktadır. Çalışma sonucunda öğretmen adaylarının öğretim materyallerini kullanmalarının öğrencilerle olan iletişimi olumlu etkilediği, öğrencilerin özgüvenlerini ve disiplinlerini sağlamaya yardımcı olduğu ve öğretimi olumlu yönde etkilediği tespit edilmiştir. Ayrıca uygulama öğretmenlerinin öğretmen adayların uygulamalarına karışmalarının uygulama sürecini olumsuz etkilediği, sınıf içerisinde öğrenci davranışlarının öğretmen adaylarının uygulama sürecini önemli derecede etkilediği sonuçları ortaya çıkmıştır.

Donnell (2007) tarafından görüşme yoluyla dokuz öğretmen adayı üzerinde yapılan bir çalışmada “Öğretmen adaylarının öğrenmeye ilişkin karmaşık süreci nasıl öğretiyorlar (içselleştirmektedirler)?” sorusuna cevap aramıştır. Çalışma sonucunda öğretmen-öğrenci arasındaki biz duygusunun oluşmasının önemli bileşenleri arasında aday öğretmenlerin karşılıklı öğrenme ve tartışma yapması, bilgiler arasında bağ kurması ve öğrendiklerini öğrencilere yansıtma öğelerinin yer aldığı tespit edilmiştir.

Maheady, Jabot, Rey ve Pendl (2007) tarafından 2003-2004 akademik yılında öğretmenlik uygulamalarının sonuçlarını ortaya çıkarmak amacıyla bir çalışma yapılmıştır. Bu çalışmada 400 aday öğretmenin uygulama sonrasında öğretim deneyimleri araştırılmıştır. Adaylar dört dönem boyunca 17.000 saat uygulama yapmış

ve bu uygulamalar öğretmen eğitimcileri (uygulama öğretim elemanları) tarafından gözlemlenmiştir. Çalışma sonucunda, öğrenciler aday öğretmenlerden ortalamanın üstünde bir yarar sağlamış ve aday öğretmenler öğrencilerin %60 oranında öğrenmesine katkı sağlamıştır.

Tang ve Chow (2007) tarafından nitel araştırma yöntemlerinden gözlem tekniği kullanılarak 42 danışman üzerinde bir çalışma yapılmıştır. Çalışma sonucunda öğretmen adaylarının başarısının değerlendirilmesinde, adayların uygulama sürecinin bir haritasının çıkarılmasının değerlendirmedeki objektifliği artıracağı sonucuna ulaşılmıştır.

Poulou (2007) öğretmenlik uygulaması konusu hakkında yaptığı literatür çalışması sonucunda öğretmen adaylarının kişisel ve mesleki özellikleri, öğretmenlik mesleğinin misyonu ve öğretimin duygusal yönleri hakkında sorunların olduğunu tespit etmiştir. Bu bağlamda Poulou, öğretmenlik uygulamaları aracılığıyla öğretmen adaylarının gelişim ve deneyim kazanmalarına katkıda bulunmak amacıyla bir çalışma yapmıştır. Bu çalışma Yunanistan’nın Thrace Üniversitesi İlköğretim Eğitimi Bölümü’nde altıncı dönemde öğrenim gören 59 öğretmen adayı üzerinde yapılmıştır. Nitel araştırma çerçevesinde yürütülen bu çalışmada adayların öğretmenlik mesleği ve süreci hakkındaki kaygı ve duyguları ortaya çıkarılmaya çalışılmıştır. Çalışma sonucunda öğretmen adaylarının öğretmenlik uygulamalarıyla; öğretmenlik mesleğini realist olarak tanıdıkları ve bu mesleğin pragmatist doğasına aşina oldukları, etkili öğretimin nasıl olması gerektiğini fark ettikleri, öğretmenlik mesleğini icra etmek için gerçekçi düşündükleri, değerlendirmede eleştirel bir bakış açısı kazandıkları sonucu ortaya çıkmıştır.

Lambe ve Bones (2007) tarafından Kuzey İrlanda’daki okul temelli uygulamaların öğretmen adaylarının örgün eğitime yönelik tutumlarına olan etkisini ortaya çıkarmak amacıyla bir araştırma yapılmıştır. Ulster Üniversitesi’nde öğrenim gören 125 öğretmen adayının örneklemi oluşturduğu bu araştırma anket yoluyla gerçekleştirilmiştir. Çalışma sonucunda öğretmen adaylarının öğretmenlik uygulaması deneyimleri sonucunda örgün eğitime ve mesleğe karşı olan davranışlarında olumlu değişimlerin yaşandığı, sınıf içi uygulamalar sonucunda örgün eğitime karşı olan kişisel inanç ve tutumlarında olumlu değişimin yaşandığı, öğrencilere karşı öğretimsel içerikli endişelerinin azaldığı sonuçları ortaya çıkmıştır.

Rose (2007) tarafından, Jamaika’da Öğretmen Eğitimi Ortak Kurulu’nun öğretmen eğitimi ve öğretmenlik uygulamasına ilişkin algılarını ve uygulamalarını araştırmak amacıyla bir doktora çalışması yapılmıştır. Çalışmanın verileri performans değerlendirmelerin nasıl uygulandığına ilişkin olarak ve Öğretmen Eğitimi Ortak Kurulunun yeterliğine ilişkin algıları ele alınarak toplanmıştır. Ayrıca ideal bir öğretmenlik uygulaması programı oluşturmak için araştırmacı Amerikalı’lardan görüş almıştır. Nitel bir özellik taşıyan bu araştırma Jameika’da iki farklı eğitim enstitüsünde sekiz öğretmen adayı ve bunları gözlemleyen sekiz öğretim elemanı araştırmanın çalışma grubunu oluşturmuştur. Kadın ve erkek olarak her iki cinsiyeti de içeren öğretmen adayları ilköğretim ve ortaöğretim programlarından seçilmiştir. Görüşme ve