• Sonuç bulunamadı

7. ÇOCUK HAKLARI 19 

2.4. Yoksulluk 36 

Evlilikte temel amaç uyumlu ve mutlu bir aile kurabilmektir. Evlenecek adayların, uyumlu ve mutlu bir evlilik yapabilmesi için belirli bir ekonomik yeterliliğe, kültüre ve olgunluğa ulaşmış olmaları gerekir. Yoksulluk içerisinde yaşayan eşlerin, evliliklerini yürütebilmesi oldukça zordur. Nitekim bugün büyük şehirlerin gecekondu mahallelerinde yoksulluk yüzünden yıkılan çok sayıda aile vardır (Elmacıoğlu, 1998: 17). Yoksul aileler, sosyal sınıf sıralamasında en aşağıda bulunan ayrıca gelir dağılımından, eğitimden, sağlıktan kısacası ülkenin sahip olduğu olanaklardan en az pay alan ailelerdir (Yolcuoğlu,2012: 18).

Yoksulluk hem aileyi hem çocukları olumsuz olarak etkilemektedir. Hiçbir aile evlatlarının yoksulluk çekmesini istemez, kendi maddi durumunun iyi olmasını bu sayede çocuklarına iyi imkânlar sunmayı, geleceğine yatırım yapıp sağlam temeller atabilmeyi isterler. Bunun mümkün olmadığı durumlarda ise en çok etkilenen grup çocuklardır. Yoksulluk, gerek imkânlar, gerekse verilen değer anlamında her çocuğu etkilemektedir.

Ebeveynlerin gayesi, , başarılı, mesut, saygılı ve de sevgi dolu, evlatlar hayata kazandırmaktır. Dengeleri iyi oluşturulmuş, sistemli, rahat ve iletişimin düzgün olduğu bir aile, evlatların eğitimi ve gelişimi için benzeri olmayan bir yerdir (Elmacıoğlu, 1998: 24).

37

Günümüzde ebeveynler evlatlarına daha fazla önem gösteriyor, çocuklarının iyi yetişmeleri ve mutlu bir çocukluk yaşamaları için uğraşıyorlarsa da bu vaziyet maalesef tüm çocuklar için genellenememektedir. Toplumsal eşitsizliklerin sebep olduğu yoksulluk, çocukların hayatlarını devam ettirmelerinde büyük bir risk oluşturmaktadır. Araştırmalar, ailenin refah seviyesi arttıkça çocukların hayat kalitesinin yükseldiğini belirtmektedir (Ercan, 2011). Yoksulluğun toplumların geleceğine en belirgin etkisi, fakirliğin çocuklara olan olumsuz etkileridir. Çocuklar, fakirlikten doğrudan ve dolaylı yoldan iki biçimde etkilenmektedirler. Doğrudan, gıda kalitesinde düşme, konut, sağlık, bakım, eğitim ayrıca ulaşım imkânlarının yetersizliği; dolaylı olarak olumsuz şartlarla daha çok baş edemeyecek, ekonomik halleri bozulan, düşük ve yetersiz gelirli anne babaları aracılığıyla etkilenmektedirler (Akt; Yolcuoğlu,2012: 11). Küçük çocuklara bakma ilgilenme görevi olan büyük çocuklara erken sorumluluk yüklenmektedir. Çocuklara erken bağımsızlık verilmesi, sorumluluk yüklenmesi iyi nitelikler olarak görülebilir ama bu durum çocuğun gelişmesini engelleyici niteliktedir. Yoksul aileler de ebeveynler genellikle çok eğitimsiz olduğundan sözlü iletişim zayıf, çocukların meraklı sorularına cevap verme görevi yetersiz; birlikte oyun oynamak, gülüşmek, eğlenmek en alt seviyededir. Yoksul çocuk, bir bakıma evden çok sokakta yaşayan çocuktur ve bu nedenle, çevrenin tüm olumsuz etkilerine açıktır (Yolcuoğlu,2012: 19).

Yoksulluğun çocukların çok çeşitli psiko sosyal fonksiyonları üzerinde olumsuz etkileri vardır ve bu etkiler çok şiddetli olabilir. Ancak etkiler tek tip değildir ve yoksulluğun kalıcılığı çocukların cinsiyetine ve ebeveynlerin buna nasıl tepki gösterdiğine göre değişmektedir. Yoksulluk düzeyi arttıkça, annelerin çocuklarını dövme eğilimleri artmakta ve onlara yönelik duygusal tepkileri de azalmaktaydı. Büyük olasılıkla bunun sebebi, yoksul olmanın getirdiği sıkıntıların çocuklarının ihtiyaçlarına destekleyici bir şekilde cevap verme yetilerini engellemesiydi. Beklenmedik bir şekilde, yoksulluğun kalıcılığıyla ilişki, en azından cezalandırma söz konusu olduğunda, ters yöndeydi uzun bir süredir yoksul olan anneler çocuklarını diğer annelere oranla daha az dövmekteydi (Schaffer, 2008: 267).

38

Çevredeki insanların yoksulluk düzeylerinin ailenin yoksulluğu üzerinde rol oynadığı tespit edilmiştir: Örneğin, komşularının düşük gelir düzeyi ne kadar yüksekse, çocukların davranış problemlerini sergileme oranı da o kadar yüksektir; Diğer yandan çevrede refah düzeyi yüksek komşuların daha yoğun olmasının çocukların daha yüksek IQ puanları alma şanslarını arttırdığı görülmektedir. Bununla birlikte en önemli olan faktör, ebeveynlerin evde nasıl davrandığıydı: yoksulluğun çocukların etkili bir öğrenme ortamı oluşturma kapasitelerini olumsuz yönde etkilediği, ya da annelerin depresif olduğu ve başa çıkamadıkları durumlarda, çocukların psikolojik uyumları da bu doğrultuda olumsuz yönde etkilenmektedir (Schaffer, 2008: 263).

Yoksulluğun, çocuğun psikolojik sağlığı açısından bir risk faktörü olduğuna hiç şüphe yok ve özellikle bunun sebebi, yoksul ev ortamı, tehlikeli komşu çevresi, yetersiz sağlık bakımı, düşük kalitede okullar ve kısıtlı yaşam fırsatları gibi başka risk faktörleri ile yoksulluğun genellikle bir arada bulunmasındandır. Yoksul aileden olan çocukların örneğin, diğer çocuklardan daha düşük kalitede okullara ve hatta okul öncesi merkezlere gitmeleri olayın en adaletsiz yönü gibi görünmektedir, ama bu, yoksulluk içinde onların karşılaştığı engellerin çok çeşitli olduğunun bir göstergesidir. Ama yine de bu şartlarda yetişen dikkate değer oranda çocuğun zarardan kaçınmayı başardıklarını ve iyi işlevlere sahip bireyler olabildiklerini vurgulamak gerekmektedir (Schaffer, 2008: 272).

Yoksulluk çocukların diğer çocuklarla aynı imkânlara sahip olmasını engellemektedir. Gelişimlerine olumsuz etki etmekte hatta bazı çocukları erken yaşta olumsuz çalışma koşullarıyla yüz yüze bırakmaktadır.

2.4.1. Çalışan Çocuk Ve Yoksulluk

Yoksulluğun bir sonucu olarak karşımıza “çalışan çocuk” kavramı çıkmaktadır. Tabi ki çocukları çalışmaya iten sadece yoksulluk değildir, birçok faktörden söz edilebilir.

Çalışan çocuk ve genç işçi bir ülkeden başka bir ülkeye, gelişmiş bir ülkeden gelişmekte olan bir ülkeye, ülke içinde kırsal mekandan kentsel mekana farklılıklar

39

ortaya çıkarmaktadır (Akt; Karaman ve Özçalık, 2007: 32). Çocuk işçiliği problemi gelişmekte olan ülkelerdeki gibi, ülkemiz için de önem arz eden bir durumdur (Karaman ve Özçalık, 2007: 36).

Çocuk işçiliğinin ana sebepleri fakirlik, göç, geleneksel bakış açısı, eğitim imkânlarının eksikliği, işsizlik, işverenlerin çocuk iş gücüne isteği, mevzuatın eksikliği ve aktif uygulanmamasıdır (Karaman ve Özçalık, 2007: 33). Gelir düzeyi azaldıkça çocuklar bazı şartlarda para kazanma, zorlu işlerde çalışma gibi görevlerle karşılaşabilmektedir (Akt; Pekşen Akça, 2012). Gelir seviyesi düşük ailelerin çocukları, hiç olmazsa kendi giderlerini karşılayarak, aileye destek sağlamak için iş hayatında bulunmaktadırlar (Karaman ve Özçalık, 2007: 33). Ailelerin gelir seviyesi yükseldikçe çocuğun aile için ekonomik yarar aracı olmasından ziyade psikolojik bir doyum aracı olarak görülmeye başlamıştır (Akt; Pekşen Akça, 2012).

Ülkemizde çalışan çocuk durumunun yaygın olma sebebi sadece yoksulluk değildir. Kimi ebeveynler, evlatlarının meslek edinip gelecekte iş sahibi olma oranını yükseltmek için, çocuklarını çalışma ortamlarına yönlendirmektedir. Ayrıca diğer bir sebep de toplumun geleneksel görüş açısı olarak belirtilebilir (Karaman ve Özçalık, 2007: 33). Toplumda ekonomik kalkınma düzeyi ve evrensel hukuk düzenlemeleri geliştikçe küçük yaşta ekonomik sömürü konusu olan çocukların sayısı giderek azalmakla ve işgücüne girme yaşı büyümekle birlikte hala bu tür çocukların sayısı küçümsenmeyecek boyutlardadır (Yücel ve Demiral, 1989: 68).

Zor şartlar altında hayatını sürdüren belki mecburiyetten belki aile zoruyla çalışmak zorunda kalan küçük yaştaki çocuklar gelişimsel olarak maalesef akranlarından geri kalmakta, çocukluğunu yaşayamadan hayatın yükünü taşımaktadır. Her çocuğun çocukluğunu zamanında doyasıya yaşaması için gerekli ortam ve şartlar için imkân sağlanmalıdır.