• Sonuç bulunamadı

7. ÇOCUK HAKLARI 19 

2.2. Cinsiyet Tercihi Ve İstenen Çocuk 30 

Toplum yaşamında bireyler çevresiyle iyi bir ilişki ve iletişim kurabilmek ister. Birey başkalarıyla iletişim kurdukça sosyalleşir. Toplumda kabul görebilmesi için ise toplumun onaylayacağı davranışları sergilemelidir. Bunun için ise cinsel rollerini bilmeli ve buna uygun davranmalıdır.

Aile toplumsal yaşamın temelini atar. Çocuk düşünmeyi, davranışı, uyumlu ilişkiler kurmayı en başta ailesinde öğrenir (Elmacıoğlu, 1998: 15). Kız çocuklar annelerini, erkek çocuklar babalarını gözlemleyerek cinsel rollerini öğrenir bu şekilde de sosyalleşme için adım atılır.

31

Sosyalleşme süreci içinde cinsel roller küçük yaşlarda öğrenilir ve yetişkinlikteki cinsel rol yapısının temelini oluşturur. Geleneksel kesimde erkek çocukların belirgin bir biçimde kızlara tercih edildiği ve bu ayrımın birçok nedenleri olduğu bunların içinde en önemlileri oğulun ana-babasına sosyal saygınlık ve yaşlılıkta maddi destek sağlamasıdır. Şu halde erkek çocuğun kırsal kesimdeki üstünlüğü, işlevselliğine dayanır. Kız çocuklara verilen değer ise onların uysallık, naziklik, anaya yakınlık ve iyi davranış gibi kişisel özelliklerinden kaynaklanır. Genel olarak erkek çocuklar babaları, kızlar ise anneleri tarafından yetiştirilmekte ve cinsel rollerini böylece büyükleri ile özdeşleşme ve onları taklit yoluyla öğrenmektedirler (Kağıtçıbaşı, 1981: 43).

Kağıtçıbaşı (1975) çocuğun değeri araştırmasında, erkek çocuk istemek için faydacı nedenleri çok sayıda ve çeşitli olduğunu, özellikle maddi yardım ve yaşlılıkta yardımın önemsendiğini; buna karşılık kızların sadece ev işlerine yardım etmelerini bir neden olarak ileri sürüldüğünü görüyoruz. Ayrıca erkek çocuğun sosyal\normatif değerlere sahip olduğu, aile adını devam ettirmek ve topluma yararlı olmak için istendiği; kız çocuk istemek için ise bu nedenlerin söz konusu edilmediği anlaşılmaktadır. Erkek çocuk istemek için belirtilen çok çeşitli ve önemli faydacı \ toplumsal nedenlere karşı, kız çocuk istemek için çok daha fazla önemsenen tek neden psikolojik bir değeri yansıtan "dostluk, arkadaşlık" tır (Kağıtçıbaşı, 1981:106). Kağıtçıbaşı (1975) çocuğun değeri araştırmasında, daha fazla çocuk istemenin en önemli nedeni olarak kadınlar için çocuğun evlilik bağlarını güçlendirmesi, erkekler için ise çocuğun sağladığı maddi ve diğer yardımlar ön plana çıkmaktadır. Hem kadınlar hem erkekler için aşağı yukarı ikinci derecede önemli neden, bir çocuk ölürse onun yerini alacak başka çocuğa sahip olmak endişesidir. İstenen sayıdan daha fazla çocuk istememek için temel neden çocuğa yapılan harcamalardır. Hem kadınlar hem erkekler için bu ekonomik maliyet bütün diğerlerinden çok daha fazla ön plandadır.

Erkek evlattan daha fazla şey umulduğundan erkek çocuğa daha fazla değer gösterilir ayrıca üstüne düşülürdü. Çünkü erkek çocuk kırsal ortamda çoğunlukla ebeveynin biricik yaşlılık teminatı olmasının yanısıra ailesine sosyal beğeni ve itibar

32

da sağlardı. Öyle ki oğlu olmayan kadın hor görülür. Özellikle anasına çok yakın büyüyen, üstüne düşülen erkek çocuğun özel kişilik gelişimi bakımından pek elverişli bir ortama sahip olmadığı ileri sürülebilirdi. Erkek evladın üstüne ebeveynlere bakmak görevi verilince ailesinden ayrı bir hayat kurması daha fazla güçleşmekteydi. Kızlar ise daha küçük yaşta kendilerinin daha değersiz olduğunu öğrenip düşük düzeyde bir benlik kavramı edinebilmekteydi (Akt; Kağıtçıbaşı, 1989: 197).

Çocuk, anne karnında büyümeye başlamasından doğumuna doğumdan sonra büyümesine kadar çok çeşitli yükümlülükler getiren bir varlıktır. Aileye çocuğun gelmesi demek, sorumluluk, yükümlülük ve artan giderler demektir. Ailelerin çocuk sahibi olması artık uzun uzun düşündükten sonra verilmesi gereken bir karar durumuna gelmiştir (Atabek, 2002: 72). Sanayileşmiş toplum olarak ülkemizde küçük aile normu gittikçe yaygınlaşmaktadır. Bunun bir göstergesi ise kişilerin sahip olmak istedikleri çocuk sayısında azalma meydana gelmesidir. Kırsal kesimde gidildikçe ikiden fazla çocuk isteyen annelerin oranı artmakta iken kentsel bölgelerde ve Batı bölgelerimizde 2 çocuk isteyen annelerin oranı yüksektir (Bertan ve Güriş, 1989: 119). Tek çocuk, bütün emellerin yüklendiği, bütün beklentilerin üzerine yöneltildiği, aşırı korunan, her dediğini neredeyse yapılan kalabalık ailelerin 'biricik göz bebeği' oldu. Sorun 'tek çocuk olmak' değildir, tek çocuğu hayatın odağı yapan çevresidir eğer doğru davranışlarla büyütülürse tek çocuklarda sorun yaşamaktan ve sorun olmaktan çıkar (Atabek, 2002: 73).

Günümüzde değişik yollarla doğurganlık sürekli düşmekte veya düşürülmektedir. Modern dünyada doğurganlığı düşüren nedenler şöyle sıralanabilir:

I. Doğum kontrol tekniklerinin fevkalade gelişmiş ve bunlardan kesin sonuçlar alınabilir olması,

II. Çocuğun üretici olmaktan çok tüketici konumuna gelmiş olması, III. Çocuğun işgücü ve sosyal güvence işlevinin azalmış olması, IV. Statü sağlayıcılığının, çok değil, donanımlı çocukla gerçekleşmesi,

V. Yaşam felsefesindeki değişme, hayattan daha fazla haz almaya yönelik bir düşüncenin etkin hale gelmesi. Çocuk kendi hayatını yaşamanın önünde bir engel olarak görülmektedir. Modern hayatta insan, gönlünce yaşamak ve kariyer yapmak için çocuğu engel

33

olarak görmektedir. Vücut formunu bozduğu için doğumdan ve çocuk emzirmekten kaçınan kadınlar bile vardır (Aydın, 2013: 203).

Çocuğun ailede nasıl bir pozisyonda bulunduğunu tespit etmek gereklidir; çünkü ailedeki pozisyonunu saptamadan çocuğu anlayamayız. Her çocuk kendine özgü bir yaratıktır (Adler, 2000: 305).

Türk toplumunda özellikle kırsal kesimde iş gücünden yararlanılması, soyadını devam ettirmesi, yaşlılık güvencesi olması dolayısıyla erkek çocuk isteme oranı artmakta ve erkek çocuğa verilen değer kızlara göre daha fazla olmaktadır. Kentte böyle bir durumla karşılaşma olasılığı daha azdır.

Çocuk sayısını ise maddi sebepler, çocuklarının ölümü korkusu, kadınların çalışması gibi faktörler etkilemektedir. Kırsalda çok çocuk isteme oranı yükselirken, kentte ise çoğunlukla çocuk sayısı 2’yi geçmemektedir.