• Sonuç bulunamadı

Yerel Kültürden Evrensel Kültüre Örnek Çalışma 3:Küba

4.ÇAĞDAŞ SANAT-GÜNCEL SANAT-KAVRAMSAL SANAT

5.1. GÜLSÜN KARAMUSTAFA

5.2.3 Yerel Kültürden Evrensel Kültüre Örnek Çalışma 3:Küba

Resim 27 Kutluğ Ataman

Küba

Sanatçının İstanbul’da “Küba” olarak anılan semtte yaptığı görüşmelerden oluşan bu çalışmada, toplumda bir kenara itilerek sorunları görmezden gelinen kişilerin hayatlarından kesitler yer almaktadır. Bireysel portrelerden yola çıkılarak uyuşturucu bağımlılığı, aile içi şiddet, siyasi mahkumların yaşadıkları şiddet gibi hem kişide saklı; “mahrem” hem de toplumsal bilince farkındalık getirerek çözüme kavuşturulması gereken konular bireyler aracılığıyla işlenmektedir. Çalışma, “içlerindeki bireysel portreleri bir grup kimliğinin karışımı içinde eritirken, her birinin sesini bağımsız olarak da duyurabilmesine olanak vermektedir.”2

1Kutluğ Ataman , Peruk Takan Kadınlar (İstanbul :Metis, 2001)119

lxxxii

Çalışmanın sergileniş biçimine göre her portre; her görüşme ayrı ayrı 2. el eski televizyon ekranlarından eski püskü koltuklara oturularak izlenmekte, bu biçimde seyircinin katılımı (interaktif) sağlanarak, yansıtılmaya çalışılanı andıran bir ortam kurgulanmaktadır. “İkinci el televizyonlar, eski püskü koltuklar evcimenlik hissi verirken, dünya çapında insan mücadelesi ve deneyiminin ortaklığını da ortaya çıkartmaktadır.”1 Burada, sadece Türkiye’ye özgü olmayan, yoksulluğun yol açtığı şiddet, uyuşturucu vs. gibi insana ilişkin sorunların evrenselliği söz konusudur. Bu bağlamda, sanatçının yapıtı yerel bir kesit sunarak, hem işlediği konu açısından hem de (kavramsal sanat, video sanatı) kullandığı yöntem açısından evrenselleşmektedir.

Yerellik ya da evrensellik tartışmasını yapılırken, Paradise katalog kitabında Küba “Doğulu, oryantalist, aşırı derecede sade olarak nitelendirilmiştir” 2Bu noktada, tamamen batılı önyargılı bakış açısını mı görüyoruz? Çünkü, daha önce de değinildiği gibi, batılı bir gözle nesnel bir çıkarsama yapılmış, bizim de katıldığımız yerelden evrensele düşüncesinin tam tersi olarak, Küba’nın “doğu”lu yabancı bir nesne gibi oldukça öznel bir bakış açısıyla seyredilmiş ve yapıtın dışında kalınmış olduğu ortaya çıkıyor. Bu bakış açısı, küreselleşme siyasalarının yönlendirdiği kavramsal sanatla ilgili ticari talep boyutunda “doğu, egzotik, oryantalist”ten “yerel, etnik” kavramına geçişin sözkonusu olduğu, kavramların ad değiştirdiği öne sürülebilir.

“Bienal küratörleri, uluslarası sanat piyasası için yeni sanatsal üretimler aramaktadır. Piyasaya yönelik, etnografik safsata içeren, sanatçıların çalışmalarının dönüştürücü potensiyeliyle değil de “öteki” olarak sunulmaları sözkonusudur. “Toplumsal çokkültürlülük, ekonomik çokkültürlülükle birarada bulunmaktadır.3 Bu durumda, çalışmaların etnograf sanatçı kuramıyla çakışarak “öteki” diğer bir deyimle “egzotik” olarak talep görmeleri sözkonusu olabilir. Tüketim toplumunun getirdiği hızlı tüketim, bıkkınlık, devinimsel yenilenme ihtiyacı bu düşünceyi karşılamaktadır.

Bu noktada, Kutluğ Ataman “küreselleşmenin baskın anlatılarıyla yarışan ve onları bozmaya çalışan” biri olarak nitelendirilmiştir. “Kültürel öteki”,

1Kent,R, Reality at the service of Fiction, Perfect Strangers, (Sydney; MCA, 2005) 13 2 Aimee Chang, Kutlug Ataman: Paradise (Orange County Museum of Art, 2007)14

3 Mark Nash, “Kutlug Ataman’s Experiments with Truth”, Kutlug Ataman Perfect Strangers Catalogue, (Sydney:MCA, 2005)

postkolonyal(sömürgecilik sonrası), alt, altkültür, ele alındığında baskın kültür dönüşmekte ya da altüst edilmektedir.1 Farklılığın ticari olarak desteklenişi geçerliyken, kültürel ötekinin sanatta yansıtılışı baskın, küreselleşen kültür üzerinde yıkıcı etkiye sahiptir demek çelişkili olmuyor mu?

Yine aynı söylem üzerinden Paul Nash, “sanatçı izleyiciyi, kişilerin siyasal, toplumsal ve kişisel değişim süreçlerinde yer almaya” davet ediyor. Sanatın burjuva- kapitalist kurumlarınca dışlanan (müze, akademi, medya)sanatın ve sanatçının kimlik ve toplumla ilgili konuları işleyişi”2olduğunu iddia ediyor. Bu çıkarsama, çok çarpıcı bir noktaya parmak basmaktadır. Çünkü yapılan yorum, özellikle Türkiye’de kavramsal sanat yapıtlarında küreselleşme kimlik politikalarına bağlı olarak kimlik konularının dayatıldığı, ya da özendirildiği iddialarına taban tabana zıttır.

Bu çalışmada, kimlik ve toplumla ilgili konuların dile getirişine dönülürse, Ataman’ın diğer çalışmalarında olduğu gibi “öteki” kimliklere yer verilmiş olduğu dile getirilmişti ancak, Küba adlı çalışmada farklı olarak grup kimliğine de değinilmiştir. Ne kadar bireysel portrelerden yola çıkılsa ve bireysel portre odaklı gibi gözükse de, kollektif kimliğe de göndermeler yapılmaktadır. “Toplumun kenarına itilmiş bu insanların paylaştıkları bir değer dizisi ya da ortak tarih yok ancak neo- liberal ekonomilerin maddi kazanca yönelik bireysel rekabetin yeraldığı bir dünyada güçlü bir aidiyet duygusu sağlıyor ve kendilerine özgü bir cemaat kimliğinin inşasına katılmalarına izin veriyor.”3 Çok farklı kökenlerden ve siyasal görüşlerden gelseler bile ortak yaşam alanları, yoksullukları onların toplumsal örgütlenme içinde grup bilincine ve aidiyete sahip oluşlarını sağlıyor. Yoksulluk çeşitli biçimlere bürünmüş görsel kültürel düzgülerle (kiminde kocasından dayak yiyen bir kadın, kiminde uyuşturucu bağımlılığı vs) ortaya çıkıyor.

Ataman’ın diğer çalışmalarında da yer verdiği kimlik inşası, her bir portrede varolurken yapbozun parçaları gibi birleşerek grup kimliğini, cemaatin kültürel kimliğini ortaya çıkarıyor. Dışardan bir yönlendirme olmaksızın, “sansürsüz” bir şekilde kocası tarafından maruz kaldığı şiddeti anlatan bir kadın ya da hapishanede yaşadığı işkenceleri anlatan eski siyasi bir mahkum, bu anlatılarıyla kimliğini yeniden

1agy 2agy

lxxxiv

inşa etmektedir. Daha önce de belirttildiği gibi, siyasal görüş ya da yaşam biçimi olarak çok farklı olsalar bile aynı toplumsal sınıfa ait olarak kapitalist toplumca dışlanan ve ötekileştirilen kimlikler artık yok sayılamayacak bir “canlılıkla” gözlerimizin önündedirler.

Resim 28 Kutluğ Ataman

Resim 29 Kutluğ Ataman Ruhuma Asla(Detay)

5.2.4.Cinsel Kimlik-Kültürel Kimlik