• Sonuç bulunamadı

Yer Bağlılığı ve Riskle Başa Çıkma Arasındaki İlişki

1.2. YER BAĞLILIĞI VE RİSK ALGISI

1.2.5. Yer Bağlılığı ve Riskle Başa Çıkma Arasındaki İlişki

Yapılan bazı çalışmalarda yer bağlılığı ve riskle başa çıkma arasında pozitif bir ilişki olduğu belirlenmiştir. Bu pozitif ilişki, kişi riskli bir yerde bulunduğunda veya önlem almak istediğinde ortaya çıkmaktadır (Bonaiuto vd., 2016). Zhang, Zhang, Zhang, & Cheng (2014) çalışmasında, Büyük Jiuzhaigou (Çin)’da, yer bağlılığı yüksek olan bireylerin, taşkın sonuçları hakkındaki farkındalıklarının yüksek olduğu belirlenmiştir. Kaltenborn (1998)’in çalışmasında bireylerin yüksek yer bağlılığı sonucunda yeri

19

koruyucu ve çevresel tutum davranışlarını daha yüksek oranda gerçekleştirdikleri ortaya çıkmıştır. Svalbard takımadalarında da (Norveç) bağlılığı yüksek oranda olan kişilerin petrol sızıntısı sorunu ile başa çıkma eğiliminde bulunduğu görülmüştür (Kaltenborn, 1998). Silver & Grek-Martin (2015) çalışmalarında, 2011'de Ontario (Kanada) kentindeki F3 fırtınasını incelemiştir. Bu çalışma bireylerin yer bağlılığının hem kısa hem de uzun vadeli afet yönetiminde yer alan iyileştirme aşamasını nasıl etkilediğini belirlemeyi amaçlamıştır. Sonuç olarak, yer bağlılığının riskle başa çıkma üzerine olumlu etkileri olduğu ortaya koyulmuştur.

Yer bağlılığı ve riskle başa çıkma arasında çoğunlukla olumsuz ilişki bulunmaktadır. İnsanların yerler ile kurdukları bağlar tehdit altında olduğunda, o yerin korunmasına ilişkin eylemler sergileyebilecekleri öne sürülmektedir (Devine-Wright, 2009; 2014). Ancak, yer bağlığı sadece yeri korumaya yol açmaz, yaşanılan yerde zararlı eylemlerin oluşmasına da neden olur (De Dominicis vd., 2015). Örneğin Fried (1963)’in çalışmasında yer bağlılığı yüksek olan toplulukların sel riski uyarılarına rağmen evlerini boşaltmayı kabul etmediği belirlenmiştir (De Dominicis vd., 2015). Doğru bilginin, duygusal temelli önyargılara göre hatalı bir şekilde yorumlanabileceği ve bunun sonucunda savunmasızlığın, dolayısıyla olumsuz davranışların ortaya çıkabileceği anlaşılmaktadır (De Dominicis vd., 2015). Bird vd. (2011)’nin çalışmasında kırsal yerleşimde yaşayan insanlardaki yer bağlılığının, bir taraftan riskin doğru bir şekilde algılanmasına diğer taraftan da tahliye planlarının daha az kabul görmesine neden olduğu vurgulanmaktadır. De Dominicis vd. (2015)’nin çalışmasında yer bağlılığı, risk algısını etkilemezken, eylem seviyesini olumsuz olarak etkilemektedir. Bu nedenle, yer bağlılığının riskin değerlendirilmesi ve algılama seviyesindeki etkisine; aynı zamanda, riskle başa çıkma istekleri ve eylemlerine de odaklanılmalıdır. Bunlara ek olarak, bazı çalışmalar yer bağlılığı, risk algısı ve riskle başa çıkma davranışları arasındaki ilişkinin bulunulan yere özgü olarak değişebileceğini göstermektedir. İnsan-çevre ilişkisi ile ilgili konuları tanımlarken belirli bir yere özgü yer bağlılığı gibi duygusal, sosyal-psikolojik değişkenlerin dikkate alınması gerektiği anlaşılmaktadır. Yer bağlılığı yüksek olan bireylerin riskle başa çıkma ile ilişkisi yer değiştirme zorunluluğu olduğunda da gözlemlenmektedir. Kişinin bağlılık duyduğu yer, tehlike ve risk dönemlerinde güvenli alan olarak algılanabilir. Aynı şekilde bağlılık duyduğu yer, risk tehdidi altında olduğunda tahliye etmek zorunda kaldığı yer olarak da değerlendirilebilir. Buradaki zor konu ise hem tehdit hem de güvencenin aynı kaynaktan gelmesidir (Bonaiuto vd., 2016).

20

Donovan, Suryanto, & Utami, vd. (2012)’nin çalışmasında riskli alana duyulan bağlılık ve yer değiştirme isteği arasında negatif ilişki bulunmaktadır. Bağlılığın yüksek olduğu yerlerde bireyler riskli alandan göç etmeyi reddetmişlerdir. Hindistan, ABD ve Avustralya'daki taşkın riski ile ilgili araştırmalarda, yüksek bağlılığı olan kişilerin yer değiştirmeye isteksiz oldukları ve daha önceden taşkınla ilgili tecrübelere sahip oldukları görülmüştür (Bonaiuto vd., 2016). Araştırma sonuçlarında genel olarak, bireylerin yer bağlılığı arttıkça afet sonrası yaşanılan yere geri dönmeye istekli oldukları görülmektedir. Bu durum, farklı doğal riskler karşısında geçerli olan deneysel bir sonuçtur. Örneğin, İzlanda ve Endonezya'daki çalışmalarda, volkanik riskle bağlantılı olarak yer bağlılığı yüksek olan bireylerin yaşadıkları yerleri tahliye etmek istemedikleri ve yetkililer tarafından geçici olarak tahliye edildiklerinde bile risk altındaki yerlerine geri dönmeye istekli oldukları görülmüştür. Yapılan çalışmada bireylerin yer değişikliğine daha az istekli olmalarının sosyal, manevi ve ekonomik bağlılıklarıyla ilişkili olduğu ortaya çıkmıştır (Bonaiuto vd., 2016). Batı Himalaya'da yaklaşık 50 yıl önce Bhakra Nangal Projesi nedeniyle riskli bölgeden ayrılan köylülerin risk altında olduğunun farkında olsalar bile yerli yaşam alanlarına geri döndükleri görülmüştür (Pirta, Chandel & Pirta, 2014). Benzer sonuç Katrina kasırgası öncesi ve sonrasında New Orleans sakinlerini araştıran bir çalışmada da gözlenmiştir. Kasırga sonrasında bireylerin yere olan bağlılığı yüzünden New Orleans'a geri dönmek istedikleri görülmüştür (Chamlee-Wright & Storr, 2009). Bu nedenle yer bağlılığı, insanların afet sonrası yaşadıkları yerlere geri dönmeleri için motive edici olan önemli bir faktördür. Ancak bu alanlar halen yüksek riske maruz olma eğiliminde olabilirler. Ayrıca yer değiştirme tek başına tamamen riskle başa çıkma anlamına da gelmez, çünkü insan-yer ilişkisiyle ilgili sosyal boyut hesaba katılmamıştır (O'Sullivan vd., 2012). Bunun anlamı, insanlar yer değişikliği yaptıklarında riskli alandan uzaklaştıkları için güvende olacaktırlar, fakat bağlılık duydukları yerden uzaklaştıkları için geri dönme isteği gösterebilmektedirler. Yeni yaşam alanlarının bağlılık duyduğu yere benzer özellikler göstermesine dikkat edilerek geri dönme isteği azaltılabilir. Bird vd. (2011)’nin Güney İzlanda'daki volkanik riskler bağlamındaki çalışmasında ise tahliye planlarının daha az kabul edilmesinin, yer ve yaşam koşulları ile ilişkili olduğu bulunmuştur. Kentsel alanda yaşayanların kırsal alana göre risklerle başa çıkmada daha istekli oldukları görülmüştür. Kırsal alanda yaşayanlar, volkanik alanlardaki riski doğru olarak bilmelerine rağmen, yer bağlılıkları yüksek olduğu için daha düşük başa çıkma davranışları göstermektedirler. Yüksek oranda yer bağlılığı olan kişilerin tahliye planlarını uygun olarak algılamadıkları ve bir eylem planı üzerinde karar vermek için

21

kendi değerlendirmelerine güvendikleri görülmektedir. Afet durumunda riskli bölgeden ayrılarak riskle başa çıkma davranışı Avustralya'da yapılan orman yangınlarına hazırlık konusundaki çalışmada da bulunmuştur. Düşük bağlılığı olan bireyler yangın oluştuğunda yaşadıkları yerlerden ayrılma eğilimi göstermişlerdir (Paton, Burgelt, & Prior, 2008). Taşkın riski bağlamında yapılan çalışmalarda yüksek yer bağlılığı olan kişilerin sel riski ile başa çıkmada isteksiz oldukları görülmüştür (Boon, 2014; Kick, Fraser, Fulkerson, McKinney, & De Vries, 2011; Mishra, Mazumdar, & Suar, 2010).