• Sonuç bulunamadı

2. MATERYAL VE YÖNTEM

2.1. MATERYAL

2.1.4. Düzce İlinde Meydana Gelen Afetler

Deprem

Doğanın en korkutucu ve yıkıcı doğa olaylarından biri şiddetli bir deprem ve bunun sonucunda meydana gelen korkunç etkileridir. Deprem, uzun bir süre boyunca birikmiş olan basıncın ani bir şekilde salınımından kaynaklanan yer kabuğu hareketidir. Yoğun nüfuslu bir alanda meydana gelirse, birçok ölüme, yaralanmalara ve maddi hasara neden olabilir. Depremle ilgili maddi hasar ve ölümlerin çoğu, yer sarsıntısı nedeniyle yapıların

35

çökmesi ve yıkılmasından kaynaklanmaktadır. Hasar seviyesi, sarsıntının genişliğine ve süresine bağlıdır. Diğer zarar verici deprem etkileri toprak kaymaları, toprak ve kayaların (dağlık bölgelerde ve yamaçlardaki) aşağı eğimli hareketlerini ve sıvılaşmayı içermektedir (Baxter, 2013; FEMA, 2004).

Düzce havzası ülkemizin en önemli aktif faylarından olan Kuzey Anadolu Fayı (KAF) üzerinde yer almaktadır. Bu fay, doğuda Karlıova yöresinden başlayarak ülkenin kuzey yarısının D-B yönünde boydan boya devam etmektedir. Bolu yöresine kadar genelde tek kırıklardan meydana gelen dar bir zonda izlenen bu fay, Bolu batısında (Dokurcun vadisi) çatallanır ve iki ana kola ayrılarak Marmara Denizine doğru uzanmaktadır. Sakarya- Düzce yöresinde Hendek ve Düzce fayları da KAF sistemine katılır ve fay zonunun genişliği 40 km’ye kadar yükselmektedir Düzce Havzası’nda yer alan yerleşmeler son yüzyılda bu zonda bulunan aktif fayların meydana getirdiği büyük depremlerin yıkıcı etkisinde kalmıştır. 1957 Bolu depremi ve 1967 Adapazarı depremi, bu fayın Bolu-Abant ve Dokurcun segmentleri üzerinde gelişmiştir. Bu depremlerde Bolu-Abant ve Abant Gölü-Adapazarı ovası arasında yüzey faylanması (Yüzey kırığı) oluşmuştur. Düzce Havzası’na en yakın olan ve deprem potansiyeli taşıyan aktif faylar ise bu havzanın oluşumunda rol oynayan Düzce, Hendek ve Çilimli faylarıdır. Bu faylardan Düzce ve Hendek fayları aktif fay özelliği göstermektedir. Çilimli fayı ise olasılıklı aktif bir faydır (Düzce Valiliği, 2011).

Deprem konusu Türkiye’nin birçok bölgesinde olduğu gibi, Düzce için de son derece önemli bir konudur. İl’in tamamı 1. derece deprem kuşağı içinde yer almaktadır. Boğaziçi Üniversitesi Kandilli Rasathanesinin verilerinden edinilen bilgilere göre son yüzyıl içinde bu alanlarda meydana gelen yıkıcı depremler Çizelge 2.4’te görülmektedir. İl, Kuzey Anadolu fay hattı üzerinde bulunmaktadır. Üzerinde bulunulan fay hattı Türkiye’nin en tehlikeli ve en hareketli fay hattıdır (Düzce Valiliği, 2011).

Çizelge 2.4. Düzce ili ve çevre illerde son 100 yılda meydana gelen yıkıcı depremler ve büyüklükleri (Düzce Valiliği, 2011).

Tarih Büyüklük Etkilenen Alanlar

20.06.1943 6.6 Hendek, Adapazarı

01.02.1944 7.2 Gerede, Çerkeş, Bolu

26.05.1957 7.1 Abant

22.07.1967 6.8 Mudurnu, Adapazarı

17.08.1999 7.8 Gölcük, Düzce

36

17 Ağustos 1999 günü saat 03.02'de meydana gelen ve Boğaziçi Üniversitesi Kandilli Rasathanesi tarafından merkez üssü İzmit (Gölcük) olarak açıklanan 7.4 şiddetindeki deprem Düzce’de ağır hasara yol açmıştır. Marmara depremi olarak da isimlendirilen deprem özellikle İzmit, Adapazarı, Yalova ile İstanbul, Bursa ve Eskişehir'in bir kısmı ile Düzce, Gölyaka, Cumayeri, Çilimli ve Gümüşova ilçelerinde can ve mal kaybına neden olmuştur. Düzce İli’nde toplam 270 kişinin hayatını kaybettiği depremde 685 kişi enkaz altından çıkarılmıştır. 1.157 kişi de yaralanarak çeşitli hastanelerde tedavi altına alınmıştır (Çizelge 2.5). (Düzce Valiliği, 2011).

Çizelge 2.5. 17 Ağustos 1999 depremi ilçelerdeki ölü ve yaralı sayısı (Düzce Valiliği, 2011).

İlçeler Ölü Sayısı Yaralı Sayısı

Merkez 118 813 Gölyaka 105 250 Cumayeri 30 7 Gümüşova 12 65 Çilimli 5 8 Akçakoca 0 14 Yığılca 0 0 Kaynaşlı 0 0 Toplam 270 1157

12 Kasım 1999 tarihinde 17 Ağustos Marmara Depreminin üzerinden 87 gün geçtikten sonra, merkez üssü Düzce olan ikinci bir deprem meydana gelmiş ve bu deprem Kaynaşlı'yı da büyük oranda etkilemiştir. Bolu'nun da bir bölümünde can ve mal kayıpları meydana gelmiştir. Düzce, Kaynaşlı ve Bolu il merkezinin bir bölümü enkaz haline gelmiştir. Kaynaşlı'da konut ve işyerlerinin yaklaşık % 85'inin yıkıldığı belirlenmiştir. Düzce'nin tarihi yapılarından Merkez Camii, Vergi Dairesi, Düzce Lisesi, Düzce Belediyesi, Eski Hastane Binaları yıkılırken, Fakülte Binaları, Hükümet Binası ve Adliye Binası da büyük hasara uğramıştır. 12 Kasım depreminde Düzce, Akçakoca, Cumayeri, Çilimli, Gölyaka, Gümüşova, Kaynaşlı ve Yığılca'da toplam 782 kişi hayatını kaybederken 2.678 kişi de yaralanmıştır (Çizelge 2.6) (Düzce Valiliği, 2011).

37

Çizelge 2.6. 12 Kasım 1999 depremi ilçelerdeki ölü ve yaralı sayısı (Düzce Valiliği, 2011).

İlçeler Ölü Sayısı Yaralı Sayısı

Merkez 463 1849 Gölyaka 1 67 Cumayeri 0 22 Gümüşova 0 34 Çilimli 0 25 Akçakoca 2 96 Yığılca 0 42 Kaynaşlı 316 544 Toplam 782 2678 Heyelan ve Çığ

Heyelan, kaya, toprak veya moloz yığınlarının yokuş aşağı inmesidir. Toprak kaymaları küçük veya büyük, yavaş veya hızlı olabilmektedir. Fırtınalar, depremler, volkanik patlamalar, yangın ve toprak yapısının insan kaynaklı olarak değiştirilmesi ile meydana gelmektedir. Kaymanın, 10 dereceden daha büyük ve yüksekliğin 40 metreden yüksek olduğu eğimlerde meydana gelme olasılığı daha yüksektir. Bitki örtüsünün az veya topraktaki su miktarının yüksek olması heyelan riskini artırmaktadır. Potansiyel etkiler arasında çevresel bozulma, maddi kayıp, altyapı hasarı, yaralanmalar ve ölümler sayılabilmektedir. Heyelan problemi, özellikle dağ, kanyon ve kıyı bölgelerindeki toprakların yanlış yönetilmesinden kaynaklanmaktadır. Arazi kullanım planlaması, profesyonel denetimler ve uygun tasarım birçok toprak kaymasını, çamur akışını ve enkaz sorunlarını en aza indirebilmektedir (Baxter, 2013; FEMA, 2004).

Düzce Ovası’nın çevresinde kuzeyde Düzce-Akçakoca Karayolu’nun geçtiği Yazlık Dere ile Cumayeri’nin kuzeyinde Büyük Melen çayı vadisi heyelanların en yaygın olduğu alanlardır. Heyelanların yoğun olduğu ikinci bölge ise Elmacık dağı kuzey yamaçlarıdır. Özellikle Bakacak civarında geniş alanlar kaplayan heyelanlar zaman zaman buradaki yerleşimler ve D-100 karayolu için ciddi sorunlar oluşturmaktadır. 1998 yılında yaşanan yoğun yağışların etkisiyle bölgedeki heyelanların çoğunda hareketlenmeler görülmüştür. Yüksek eğimli yamaçlarda ormanların kesilerek yerine fındıklık yapılması, ormanlara zarar vermekte ayrıca, fındık köklerinin derini kavramaması nedeniyle bu yamaçlarda heyelan, toprak akması ve erozyon gibi olaylarla arazi bozulmasına da neden olmaktadır. Yağışların etkisiyle ve zamanla bu heyelanın büyümesi ve fındıklıkları yok etmesi riski de göz ardı edilmemelidir. İl’de meydana gelen bazı heyelanlar sonrasında ciddi hasarlar

38

meydana gelmiştir. Beyköy’de meydana gelen heyelanda su deposu toprak altında kalmıştır, Kabalak’ta tuğla hammaddesi alımında kontrolsüz ocak işletmesi nedeniyle meydana gelen heyelanda 4 katlı yeni ilköğretim okulu binası yıkılmıştır. Bakacaktaki heyelanlar zaman zaman ulaşımı aksatmaktadır. Buradaki heyelanları önlemek için Karayolları tarafından çalışmalar yapılmış, ancak soruna kesin çözüm bulunamamıştır. Yığılca Çukurören Köyü heyelan nedeniyle afet bölgesi ilan edilmiş ve köyün başka yere taşınması kararlaştırılmıştır. Kaynaşlı Hendenoğlu Mahallesi’ndeki evler heyelan nedeniyle tahrip olmuş ve mahalle terk edilmiştir. Kaynaşlı Yeşiltepe Köyü’nde geniş bir krip hareketi nedeniyle köy yavaş yavaş kaymaktadır ve binalar yıkılmaktadır. Gölyaka İlçesi Aksu Havzası’nda bulunan Değirmentepe Köyü, yamaç akması ve heyelan tehdidi taşıdığından dolayı, bazı evler boşaltılmış veya yıkılmıştır. Düzce Akçakoca yolunun özelikle 12-18. kilometreleri arasında karayolunda sürekli sorun çıkaran heyelan bölgesi yer almaktadır (Düzce Valiliği, 2011).

Bol yağışlı iklim özellikleri ve jeolojik-jeomorfolojik yapısı nedeniyle Düzce Havzası çevresinde kütle hareketleri sık görülmektedir. Kütle hareketlerinden kaymaların büyük çoğunluğunun 1998 yılı Mayıs ayındaki aşırı yağışlar döneminde hız kazanmış olduğu belirlenmiştir. Havza çevresinde heyelanların dağılımı genelde jeolojik formasyonlarla ilgilidir. Bölgede heyelanların çok gelişmiş olduğu birim Eosen yaşlı Çaycuma Formasyonudur. Bu nedenle havza çevresinde heyelanların en yoğun olduğu bölgeler bu formasyonda gelişmiş olan yüksek eğimli yamaç zonlarıdır. Kuzeyde, Düzce-Akçakoca karayolunun geçtiği Yazlıkdere, Cumayeri kuzeyinde Büyük Melen çayı vadisi havza çevresinde izlenen heyelanların en yoğun olduğu alanlardır. Heyelanların yoğun olduğu ikinci bölge ise havza güneyini sınırlayan Elmacık dağı etekleridir. Buradaki heyelan yoğunluğu yine Çaycuma Formasyonuyla ilişkilidir. Düzce ilinde yapılan araştırmalar, 17 Ağustos 1999 depreminde Düzce fayı boyunca yer alan kütlelerinin çoğunluğunda, mevsim koşullarının kurak olmasına rağmen hareketlenme ve gerilme çatlaklarının geliştiğini ortaya koymuştur. Bu durum Gölyaka batısındaki Aksu dere vadisinde daha yoğundur. Düzce İli’nde Elmacık Dağı’nın sarp ve özellikle ormansız yamaçlarında, Asarsuyu Vadisi’nin yukarı kesimlerinde, Küçük Melen Vadisi’nin Hasanlar Barajı ve yukarısında rakım yüksekliği ve yamaç eğimi fazlalığına bağlı olarak çığ riski bulunmaktadır. Bu riskin gerçekleşme olasılığı düşük bir oran taşımaktadır (Düzce Valiliği, 2011).

39

Sel

Sel, kuru toprakların kısmen veya tamamen su altında kalmasını ifade etmektedir. Çeşitli taşkın türleri arasında nehir taşkınları ve kıyı taşkınları bulunmaktadır. Sel sonuçları yerel olabilmektedir. Bir mahalleyi veya topluluğu etkileyebildiği gibi bütün nehir havzalarını ve birçok devletleri etkileyen çok büyük sonuçları da olabilmektedir. Sellerin genel etkileri arasında kişisel mülk, binaların ve altyapının zarar görmesi, köprü ve yolların kapanması, hizmet kesintilerinin yaşanması, yaralanmalar veya ölümler gibi sonuçlar olabilmektedir (Baxter, 2013; FEMA, 2004).

Düzce Havzası’nın dik eğimli çevre yamaçları ve düze yakın ova tabanı topoğrafyası nedeniyle hemen bütün havza kenarlarında alüvyon yelpazesi oluşmuştur. Havzadaki akarsular yer yer büklümlü ve menderesli kanallara sahiptir. Akarsular ile alüvyon yelpazelerinin dış kısımlarının ortalama yatak eğimleri ile Efteni gölü arasında düşük kot farkı olması, akarsu yataklarının çok sığ kalmasına neden olmaktadır. Bu yüzden havzada önemli taşkın veya sel riski oluşturmaktadır. Düzce İli yağış rejimi bakımından da sel ve taşkın potansiyeli taşıyan ve belirli aralıklarla bu olayların ciddi şekilde meydana geldiği illerden birisidir. Son yıllarda 12 Temmuz 1995, 25 Temmuz 1995, 11 Ağustos 1997 ve 21 Mayıs 1998, 16 Temmuz 2009, 6 Haziran 2014 tarihlerinde meydana gelen sel ve taşkın olayları bu duruma örnek olarak gösterilebilir. Ayrıca insanların arazi kullanımında yaptıkları ciddi hatalar, örneğin Kaynaşlı güneyindeki dağlık arazide yüksek eğimli dere yamaçlarında ormanların kaçak kesimlerle azaltılması veya yok edilmesi, ovadaki dere yataklarında bilinçsizce işletilen kum ocaklarının dere yataklarını bozması, dere ıslah çalışmaları konusunda yetersiz kalınması, sel ve taşkın potansiyelini daha da artırmaktadır. Bu alan, Türkiye ortalamasının üzerinde yağış almasına karşılık, yine de tipik Akdeniz iklimi özelliklerine sahiptir. Yazları sıcak ve kurak, kışlar ise soğuk ve yağışlıdır. Bu da göz ardı edilemeyen bir gerçek olup Düzce Havzası’ndaki akarsu kanallarından kış ve ilkbahar aylarında daha fazla su taşmaktadır (Düzce Valiliği, 2011).

2.2. YÖNTEM

Kullanılan her araştırma tekniğinin kendisine göre avantajları ve dezavantajları bulunmaktadır. Her araştırma tekniğinin kullanılabilirliği ve uygunluğu çalışılan araştırma problemi ve araştırmanın hedefine göre anlam kazanır. Bundan dolayı bir araştırma tekniğinin diğer bir araştırma tekniğinden üstün olduğunu söylemek uygun bir değerlendirme değildir (Böke, 2014). Nitel araştırmalar, keşfetmeyi, anlamayı, içebakışı,

40

teori oluşturmayı genel olarak vurgularken, nicel çalışmalar için oldukça geniş bir alan oluşturmaktadır ve nicel çalışmalar ile elde edilen verilerin genellemesinin yapılmasını sağlayabilmektedir. Bunun yanında nicel çalışmalar geniş örneklemeler ile çalışma yapılan alanın genel bir analizini ortaya koyabilmektedir. Bu bilgiler de nitel çalışmaların daha detaylı veriler elde etmesine imkân tanımaktadır (Böke, 2014).

Bu tez kapsamında tezin kuramsal temelini oluşturmak, tezin çalışma alanı hakkında genel bilgileri elde etmek ve anket çalışması için nitel araştırma yöntemlerinden ikincil veri analizi ve yapılandırılmış görüşme yöntemleri seçilmiştir. Bu şekilde toplanan veriler ise nicel araştırma yöntemleri ile analiz edilerek değerlendirildikten sonra hipotezin kabul veya reddine karar verilmiştir. Tezin oluşturulmasında izlenen akış şeması Şekil 2.3’te yer almaktadır.

41

42 2.2.1. İçerik İnceleme

İçerik incelemesi nitel araştırmalarda kullanılan birçok yöntemin analizinde sıklıkla kullanılan bir analiz tekniğidir (Neuman & Wiegand 2000 akt. Böke, 2014). İçerik

inceleme yöntemi, içerik analizi ve ikincil veri analizi olmak üzere iki gruba ayrılmaktadır (Böke, 2014).

İkincil veri analizi, var olan nicel veri setlerinin yeniden analiz edilmesi ve farklı bir araştırma sorusuna yanıt arama işlemi olarak tanımlanmaktadır (Kiecolt & Nathan, 1985; Trochim, 2006 akt. Böke, 2014). Halihazırda bir şekilde bir yerlerden ulaşılabilen her veri ikincil veri olarak değerlendirilebilmektedir. Ve bu tip veriler üzerinden yapılan araştırma yöntemine de ikincil veri analizine dayalı araştırma yöntemi denilmektedir. Bu bağlamda devlet birimleri, okullar, iş dünyası ve diğer birçok düşünce kuruluşlarının halihazırda kayıtlı bulunan verilerinin tamamı ikincil veri olarak değerlendirilmelidir. Benzer şekilde, Creswell (2003) ise; başka bir amaç için toplanmış ve bir şekilde bir yerlerde hazır bulunan her türlü veriyi ikincil veri olarak tanımlamaktadır (Böke, 2014).

Tüm bu tanımlar çerçevesinde ikincil veri kaynakları; • Resmi ve gayri resmi dokumanlar

• İstatistiksel raporlar

• Önceki anket çalışmalarının raporları, değerlendirmeleri ve veri setleri • Araştırma raporları ve önceki doktora ve yüksek lisans tezleri

• Önceki değerlendirme raporları ile şu an devam eden projelerin metinleri • Haritalar

• Hava ve uydu fotoğrafları • Tarihi dokumanlar ve hesaplar • İnternetteki web sayfaları olarak sıralanabilir (Böke, 2014).

Bu tez kapsamında tezin kuramsal temelini oluşturmak için bilimsel veri tabanları üzerinden (SCOPUS, Science Direct, Taylor and Francis, Elsevier, Google Akademik, TÜBİTAK Veritabanı, Ulusal Tez Merkezi ) önceden yapılmış çalışmalara ulaşılmıştır. Tezin çalışma alanı hakkında genel bilgileri elde etmek için Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerinden, Düzce İl Çevre Durum Raporlarından (DİÇDR), harita, fotoğraf ve

43

internet web sitelerinden yararlanılmıştır.

2.2.2. Görüşme

Görüşme nitel araştırmada en çok kullanılan yöntemlerdendir. Rubin & Rubin (1995) tarafından önceden hazırlanmış soruların belli bir sistematik dahilinde görüşülene sorulması ve cevaplarının alınmasını öngören sosyal bir etkileşim olarak tanımlanmaktadır (Böke, 2014).

Yapılandırılmış, yarı yapılandırılmış ve yapılandırılmamış olmak üzere üç çeşit görüşme türü vardır. Bu teknikler, görüşme yapılacak konunun içeriğine, görüşülecek kişilere ve incelenecek olguların çeşidine göre araştırmacı tarafından seçilmektedir. Araştırmanın kapsamına bağlı olarak bu yöntemler araştırma içinde birlikte de kullanılabilmektedir (Böke, 2014).

Anket olarak da adlandırılan yapılandırılmış görüşmelerde kapalı uçlu sorular önceden belirlenmiş ve cevapları kategorize edilmiştir. Görüşmeciler, görüşülenlerle yüz yüze, elektronik ortamda (bilgisayar destekli veya internet üzerinden), telefonla ya da bunların bir veya birkaçının bir arada olduğu anketler uygulayabilirler. Görüşmeciler, görüşülenlerden verilen sorulara cevap vermesini beklerler ve alınan cevaplar sayısal verilere dönüştürülebilmektedir. Tanımlayıcı veriler ve frekans elde etmekte en çok kullanılan yöntemdir (Neuman & Wiegand, 2000 akt. Böke, 2014).

Bu tez kapsamında, daha önceden hazırlanan araştırma sorularına cevap alabilmek için Düzce merkez mahallerinde yaşayan bireyler ile açık ve kapalı uçlu sorular kullanılarak yapılandırılmış görüşme yapılmıştır.

Düzce belediye sınırları içerisinde 56 merkez mahallede yaşayan 2016 yılı nüfus verilerine göre 15 yaş altındaki bireyler çıkartıldığında 177.890 kişi çalışma alanının evrenini oluşturmaktadır. Çalışmada % 5 hata payı ve % 90 güven düzeyi için örneklem büyüklüğü;

n= (Z2.N.P.Q) / [(N.D2)+(Z2.P. Q)] (2.1) Dorman, LaPorte, Stone, & Trucco, (1990)’nun formülünden yararlanılarak belirlenmiştir (2.1) Burada;

n: Örneklem büyüklüğü, Z2: Güven katsayısı,

44

P: Ölçmek istediğimiz özelliğin evrende bulunma ihtimali, N: Evrendeki birey sayısı,

Q: Ölçmek istediğimiz özelliğin evrende bulunmama ihtimali (1-P) ve D: Kabul edilen örnekleme hatası

Yapılan hesaplamalar sonucunda örneklem büyüklüğü n = 271 olarak hesaplanmaktadır. Anket 3 bölümden oluşmaktadır. Birinci bölümde sosyo-demografik yapı üzerine sorulan sorular yer almaktadır. Bireylerin risk algısı ve yer bağlılığı üzerinde etkili olduğu düşünülen belirleyicilerden oluşturulmuştur. Bu belirleyiciler, cinsiyet, yaş, eğitim düzeyi, meslek, ekonomik yapı, medeni durum, Düzce’de doğup doğmadığı, kaç yıldır Düzce’de yaşadığı ve oturdukları evlerin kime ait olduğu sorularından oluşmaktadır. Bu soruların ve cevap seçeneklerinin oluşturulmasında Karaçor (2012)’un çalışmasından yararlanılmıştır. Meslek grupları TÜİK ISCO-08 meslek sınıflaması (TÜİK, 2018) ve bu sınıflamaya eğitim sektörü ile çalışmıyor grubunun da eklenmesiyle oluşturulmuştur. İkinci bölümde Düzce kentindeki bireylerin risk algısıyla ilgili hazırlanmış sorular yer almaktadır. Bu sorular, bireylerin yaşamları boyunca doğal afet yaşayıp yaşamadıkları, yaşadılarsa hangi doğal afet veya afetleri yaşadıkları, afet yönetiminde görev alan aktörlerin ne kadar güvenilir bulunduğu, afet yönetiminde görev alacak aktörlerin önem sırası, doğal risklerin Düzce kentini etkilemesi konusunda ne kadar endişe duyulduğu, Düzce kenti için etki alanı büyüklüğü, oluşma sıklığı ve yaratacağı etki boyutu açısından doğal risklerin etki sırasına göre sırası ve risk algısı sorularından oluşmaktadır. Risk algısı soru maddeleri kapsamı deprem, heyelan, sel/taşkın, orman yangını ve kuraklık risklerinden oluşmaktadır. Beşli likert ölçeği şeklinde “1- Kesinlikle katılmıyorum 2- Katılmıyorum 3- Kararsızım 4- Katılıyorum 5- Kesinlikle katılıyorum” hazırlanan risk algısı maddeleri negatif anlamlı olarak oluşturulmuştur. Bu soru maddelerinin oluşturulmasında (Balyemez, 2010; De Dominicis vd., 2015; Miceli, Sotgiu, & Settanni, 2008; TÜBİTAK 115K475 Projesi, 2019) çalışmalarından yararlanılmıştır.

Üçüncü bölümde Düzce kentine duyulan bağlılığı ölçmek üzere hazırlanmış maddeler yer almaktadır. Beşli likert ölçeği şeklinde “1- Kesinlikle katılmıyorum 2- Katılmıyorum 3- Kararsızım 4- Katılıyorum 5- Kesinlikle katılıyorum” hazırlanan yer bağlılığı maddeleri pozitif anlamlı olarak oluşturulmuştur. Bu soru maddelerinin oluşturulmasında Karaçor (2012)’un çalışmasından yararlanılmıştır.

45

Anket bölümlerinde yer alan afet yönetiminde yer alan aktörlerin güvenirliliği, doğal risklerin Düzce kentini etkilemesinden duyulan endişe, risk algısı ve yer bağlılığı soru maddeleri 5’li likert tipi derecelendirme yöntemine göre hazırlanmıştır (Nardi, 2003 akt. Böke, 2014).

Afet yönetiminde rol alan aktörlere duyulan güven; doğal risklerin Düzce kentini etkilemesinden duyulan endişe; deprem, heyelan, sel/taşkın, orman yangını ve kuraklık risk algısı ile yer bağlılığı değişkeninin bağımsız değişkenler olan cinsiyet, medeni durum, doğum yeri, afet yaşama durumuna göre farklılaşıp farklılaşmadığını belirlemek üzere parametrik olan testlerden bağımsız t-testi uygulanmıştır.

Afet yönetiminde rol alan aktörlere duyulan güven; doğal risklerin Düzce kentini etkilemesinden duyulan endişe; deprem, heyelan, sel/taşkın, orman yangını ve kuraklık risk algısı ile yer bağlılığı değişkenin meslek grupları ve hane sahipliğine göre anlamlı bir farklılık gösterip göstermediğini belirlemek üzere parametrik olan testlerden tek yönlü varyans analizi uygulanmıştır.

Afet yönetiminde rol alan aktörlere duyulan güven; doğal risklerin Düzce kentini etkilemesinden duyulan endişe; deprem, heyelan, sel/taşkın, orman yangını ve kuraklık risk algısı ile yer bağlılığı değişkenin yaş, öğrenim seviyesi, gelir seviyesi ve Düzce’de yaşanılan süre ile ilişkilerini analiz etmek için parametrik olan testlerden basit korelasyon analizi uygulanmıştır.

Ön uygulama, anketin geçerlilik ve güvenirliğinin gözleme dayalı verilerle sorgulandığı bir aşamadır. Anketin taslak formundaki problemleri belirlemede kritik bir öneme sahip olan ve araştırmanın hedef kitlesiyle benzer özelliklere sahip bir grup üzerinde yapılacak ön uygulama, geçerli ve güvenilir sonuçlar elde edebilmek için oldukça önemlidir (ASA 1997 ve Mertens, 1998’den alıntı yapan Büyüköztürk, 2005). Ön uygulama için gerekli örneklem büyüklüğü ve uygulama sonuçlarının nasıl değerlendirileceği anket sorularının farklı özellikleri veya aynı özelliği ölçüp ölçmediğine göre iki ayrı başlıkta incelenebilmektedir (Büyüköztürk, 2005). Hazırlanan ön anket formu (EK 1), özellikle likert tipi soruları test etmek ve sorularda gözden kaçabilecek hataları belirlemek için 2017 Kasım ayının ikinci haftası Düzce Üniversitesi Orman Fakültesi öğretim elemanları, öğrencileri ve Düzce halkından kent merkezinde ikamet eden rastgele olarak seçilmiş 100 kişiye uygulanmıştır. Uygulanan anketlerin veri girişleri SPSS 25.0 programı ile yapılmıştır. Tanımlayıcı istatistik testler (frekans analizi, ortalama, standart sapma),

46

güvenilirlik testi ve faktör analizi ile ön ankette yer alan sorular test edilmiştir.

Çokluk, Şekercioğlu & Büyüköztürk (2016)’e göre, kayıp değerin % 15’den fazla olduğu sorular analizden çıkartılmalıdır. Ön ankete ilişkin yapılan tanımlayıcı istatistik testleri sonucunda en fazla kayıp değer % 14 olarak bulunmuş; % 15’den fazla kayba sahip soru olmamıştır.

Ölçeklerin güvenilirliği kontrol edildiğinde risk algısı ölçeği için 35 adet madde sayısı ile alpha değeri= 0.947 bulunmuştur.