• Sonuç bulunamadı

Bilimsel anlamda yenilik kavramının incelenmesi, “İktisadi gelişme Teorisi” başlıklı kitapta Schumpeter tarafından 1912 yılında gerçekleşmiştir. 1969 yılında yeni ürün geliştirme konusunu inceleyen; Muse ve Kegerreis tarafından yürütülen çalışma ise işletme disiplininde yenilik kavramını tanımlayan ilk çalışma olmuştur. Bu çalışmada yenilik kavramı “yeni ürün geliştirme” olarak tanımlanmıştır (Şahin, 2009: 260).

Rogers (1995) teorisinde yeniliği “birey ya da örgüt tarafından yeni olarak algılanan bir fikir, uygulama ya da nesne” (Demir, 2006: 368) olarak tanımlamıştır. Bu açıdan ele alınan yenilik “sonuç” olarak değerlendirilmektedir.

Diğer taraftan Dosi ise yeniliği “yeni bir ürünü, yöntemi veya örgütsel yapılanmayı araştırmak, keşfetmek (icat), denemek, geliştirmek ya da taklit etmek suretiyle benimsemek ve ticarileştirmek” (Oğuztürk, 2003: 254) olarak tanımlamıştır. Bu tanımlamada yenilik bir süreç olarak değerlendirilmiştir. Dolayısıyla yenilik hem bir süreç (yenileme/yenilenme) hem de bir sonuç (yeniliğin kendisi) olarak ele alınabilir. Avrupa Birliği ve OECD literatürüne göre, yenilik, süreç olarak; “bir fikri

yönetimine, ya da yeni bir toplumsal hizmet yöntemine dönüştürmeyi” (Göker, 2001: 2) ifade etmektedir. Burada pazarlanabilir olması ticari açıdan bir değere sahip olması ya da rakiplere üstün sağlayabilecek bir katma değeri işaret etmektedir.

Her bir yenilik belli bir zaman çerçevesinde yeniliktir. Yeni bir ürünün piyasaya çıkması sonucunda “eski” olacaktır. Schumpeter bu süreci: icat (invention), yenilik (innovation) ve yayılma (diffusion) olarak üç evreye ayırmaktadır (Oğuztürk, 2003: 255).

1. İcat: yeni bir teknik disiplinin keşfedilmesi süreci olup bilim adamları tarafından yürütülmektedir,

2. Yenilik: Bir icadın ticari hale getirilmesi süre olup girişimci tarafından yürütülmektedir,

3. Yayılma: Kısaca yeniliğin ticari kullanımında yaygınlaşması olarak ifade edilir.

Bir ürünün veya sürecin yaratadaki bilimsel araştırmadan icada, ticarileştirmeye kadar süren adımların tümü olarakdeğerlendirilen yenilik, teknolojik değişimin bir parçası olarak da tanımlanabilir (Mercan, Göktaş ve Gömleksiz, 2011: 30). Dolayısıyla bu tanımda yenilik; teknolojik yenilik olarak değerlendirilebilir. Aynı şekilde M. Porter (1990)’a göre yenilik, ürün, süreç, pazarlamaya yeni yaklaşımların yanı sıra teknolojik gelişmeler ve yeniliklerle açıklanabilir (Keleşoğlu ve Kalaycı, 2017: 76). Yeniliğin vuku bulunması için bilim ve teknolojide gelişmeler ve bu gelişmeleri sağlayabilecek uzmanlaşmış insan kaynağına ihtiyaç duyulmaktadır (agm., 2017).

Yat limanları üzerinde yapılan bir araştırmaya göre, yöneticilerin yenilik algıları çoğunlukla yenilik ve teknolojik yenilik şekilde ifade ettikleri ortaya çıkmıştır. İncelenen sektörde yenilik türlerinden hizmet ve teknolojik yenilik en yüksek çıkmıştır. Bu araştırmaya göre, rekabette üstünlük, müşteri memnuniyeti, kalitede artış, karlılığı artırmak ve büyüme yenilik/teknolojik yenilik için neden varsayılmıştır (Öztürk, Mesci, ve Kılınç, 2013).

Türkiye’nin Denizli ilinde bulunan tekstil ve hazır giyim sektöründe faaliyet gösteren işletmeler üzerinde yapılan bir çalışamaya göre, firmalar ürün kalitesini arttırmak (%67), işgücü maliyetini azaltmak (%55) ve ürün çeşidini arttırmak (%53)

için yenilik/teknolojik yeniliğe başvurmuştur (Terzioğlu, Avcı, ve Gökovalı, 2008: 383).

İşletmeler karlılığını maksimum kılmak ve rekabet gücünü artırmak için teknolojik yeniliğe başvururlar (Castells, 2005: 119).

Yine bir diğer çalışmaya göre işletmelerin yenilik yapma nedenleri şu şekilde sıralanmaktadır (Çetin ve Gedik, 2017):

Pazar payını artırmak

Ürün ve hizmet kalitesini artırmak Düzenleme ve standartlara uymak Üretim esnekliği sağlanması İşçi maliyetlerinin düşürülmesi Malzeme tüketiminin azaltılması Enerji tasarrufu

Çevrenin korunması

Müşteri isteklerinin değişmesi Teknolojik gelişmeler

Rakiplerin inovasyon faaliyetleri

Dolayısıyla tüm bu faktörler çalışmamızda işletmelerin başarı, maliyetin azalışı ve büyümesi olarak üç faktör altına toplanmaktadır.

2.3.1. Yenilik ve Teknolojik Yeniliğin İşletme Başarısı, Büyümesi ve Maliyetin Azalması (İşetmenin Performansı) Üzerindeki Rolü:

Bir işletmede başarının sağlanması, büyümesi ve maliyetin azaltılması o işletmenin performanısının alt parçlarını oluşturmaktadır denilebilir. Hult, Hurley ve Knight’e (2004) tarafından performas; “pazar payı, satışların büyümesi, karlılık gibi örgütsel amaçların ve stratejik hedeflerin başarılması” (Durmuş, 2018: 34) olarak tanımlaması bu iddianın bir kanıtıdır. Dolayısıyla bu çalışmada işletmenin başarısı, büyümesi ve maliyetinin azaltılması bir nevi işletmerin performansı ile denkleştirilmiştir.

Büyüme: bir firmanın büyümesi üzerinde çeşitli tanımlar yapılsa da en basit anlamıyla şiddetli bir rekabet ortamında faaliyet alanını genişletilmesi, çeşitli ürün

üretimine gidilmesi ya da yeni pazara faaliyetin başlamaması veya pazarda gelişmeyi sağlanmasıdır (Baştürk ve Ödül, 2008: 145). Başarı ise: “Belirli bir eylemin belirli bir süre içinde gerçekleştirilmesi” (Çiftçi, 2019) olarak tanımlanabilir. Dolasıyla rekabette üstünlük, kalitede artış ve yeni müşteri(ler) elde edilmesi ve yeni pazarlara belirli bir zaman çerçevesinde bir firma için başarı sayılabilir.

Yenilik (özellikle teknolojik yenilik), firma açısından bakıldığında tüm tanımların temelinde ‘firmalara ticari başarı kazandıran yenilikler’ olarak nitelendirilmektedir (Çetin ve Gedik, 2017).

Taşkın (2014)’a göre yenilik bütün firmalarının sürekli başarı sağlanabilmesi için bir ihtiyaçtır. İşletmeler küresel rekabet ortamında başarılı olabilmeleri için ürün ve hizmetlerinde inovasyon yapmaları ve yeni teknoloji kullanmaları zorunludur. Bu yazara göre çoğu zaman yenilik yönetimi denilince teknolojik yenilik yönetimi anlaşılmaktadır. Yeniliğin yapılabilmesi için teknolojik kaynaklara ihtiyaç vardır. Teknolojik yenilik firmanın ihracatını artırabilmektedir.

Yenilik/teknolojik yenilik yönetimi işletme için gelecekte ticari kazançlar elde edilmesini sağlamakta, rekabet dünyasında üstünlük kazandırıp sürdürebilir karlılık getirmektedir. Ve işletmenin büyümesi; yeni pazarlara açılmasına, yeni ürün/hizmet geliştirmesi için sürekli olarak yapılması gereken bir faaliyettir.

Yeni teknolojiler özellikle bilişim teknolojisi yanlızca kullanılması gereken araçlar değil, aynı zamanda geliştirilmesi kereken süreçlerdir. Bu bağlamda yapılan teknolojik devrimin ayırıcı özelliği; bilgi üretimine bilgi işleme/iletme aygıtlarına uygulanması, yenilik ile yeniliğin kullanımı arasında, ikisinin birbirlerini besleyerek bir zincir oluşturmasıdır (Castells, 2005: 40-41).

Liu ve arkadaşları (2010)’na göre; genellikle teknolojik yeniliğin ekonomik ve sosyal etkisini bulunmaktadır ancak bu etkinin verimlilik artışı üzerindeki etkisi olçukça sınırlıdır ve sadece yeni teknoloji, üretim süreciyle birleştirildiğinde potansiyel iktisadi faydayı artırbabilmektedir. İşletmeler belirlediği yöntemleriyle teknolojik yeniliklerle işletmenin toplam maliyetini azaltmaya ve başarıyı elde etmeye çalışırlar. Başarı faktörlerden biri olan rekabet gücünün artırılması, teknolojik gelişme düzeyiyile açıkalabilir. Bu fikri savunan Poner’e (1961) göre; rekabet (başarı) üstünlüğünü sağlayan şey,teknolojik yeniliktir (Bayrakturan ve Bıdırdı, 2016: 5 ve 9).

Teknolojide yapılan yenilikler sonucunda işletmer maliyetin azaltılması açısından da bir devrim yaşamıştır. Yine Castells (2005: 56)’e göre;1980’lardan itibaren, çiplerin gücünde yaşanan artışlar, mikrobilgisayarların gücünün ciddi biçimde artmasına, elektronik bir ağa dahil olup bilgi işlem paylaşılmasına neden oldu. Bunun sonucu yalnızca teknolojik sistem değil, toplumsal, organizasyonel iletişim de değişti. Dolayısıyla bilgi işlemenin ortalama maliyeti, 1960’larda bir milyon işlem başına 75 dolarken, 1990’da bir sentin %1’inden daha az bir rakama düştü.

Teknolojik yeniliğin yenilikçi ülkeye/işletmeye hem kısa dönem hem de uzun dönem aşısından fayda sağlayacaktır. kısa dönemde ithalat ihtiyacını ve döviz harcamalarını azaltarak dış ticaret dengesini olumlu etkilemekte ve işletmeler daha hızlı üretim yaparlarken, uzun dönemde, dış ticaret hadlerinde iyileşme ve yüksek getiri sağlayan sektörlerde uzmanlaşma yeteneği olarak karşımıza çıkmaktadır (Bayrakturan ve Bıdırdı, 2016: 12).

İşetmeler teknolojik yenilik yapması sonucunda bazı değerler elde edebilmeyi umuyorlar. Bulten’e (2003) göre işletmeler elde etmeyi umduğu monopol kârı geçici bir süre olsa da, işletmeyi teknolojik yenilik yapmada önemli motive oluşturmaktadır. işletme, faaliyetini sürdürürken beklenmedik problemlerle mücadele etmek zorunda kalabilir. İşetmenin bu sorunların üstesinden gelme zorunluluğu, işletmenin yenilik yapmasını gerektirebilir. Bu durumda teknolojik yenilik, bir sorununun çözülmesi sonucunda ortaya çıkmaktadır (Bulten, 2003).