• Sonuç bulunamadı

2.4. İşletmeler Açısından Teknolojinin Kullanımı ve Önemi

2.4.2. İşletme Yapısı ve Teknoloji İlişkileri

İşletmede teknoloji kullanımı konusunun daha derin bir şekilde anlaşılabilmesi için işletme yapısı ile teknoloji arasındaki ilişkiyi ve teknolojinin etkinliğini araştıran Woodward, Aston Grubu, Thompson ve Charles Perrow gibi önde gelen isimlerin çalışmalarına burada kısaca yer verilmesinde fayda vardır.

2.4.2.1. Woodward Çalışması

Bir işletmeyi canlandıran yapısal ve davranışsal unsurlar ile teknoloji arasındaki ilişki, 1950’lerde İngiltere’de South Essex’de Joan Woodward tarafından incelenmiş ve bu konuda en çok bilinen araştırma olmuştur. Çalışmanın ilk amacı,

işletme yapısıyla teknoloji arasındaki ilişkiyi açıklamak değildi, çalışma her yerde ve her koşulda en iyi işletme yapısının bulunduğu iddiasını test etmeyi amaçlıyordu, ancak verilerin bu iddiaya destek verememesi, ile Woodward işletmede kullanılan teknolojik boyutu incelenmeye koyuldu. Çalışma genelde yüzden fazla çalışanı olan firmaları ve küçük işletmeleri incelemiştir, çalışmadaki firmalardan sadece %17’sinin binden fazla çalışanı olduğu belirlenmiştir. Çoğunlukla elektronik, kimyasal ve mühendislik firmaları seçilmiştir.

Teknoloji; bu çalışma ekibi yani Woodward ekibi tarafından “imalat metot ve süreçleri” olarak tanımlanmıştır. Bazı işletmeler, girdilerin çıktılara dönüştürebilmesinde basit ve fazla karmaşık olmayan metot ve süreçleri, diğer bir kısmı ise son derece karmaşık faaliyetler, aletler ve teçhizatlarının kullanılabileceğini düşünmüştür. Bu çalışmada, işletme genel çerçevede yani işletmeyi bir bütün olarak nitelendiren teknoloji ile işletme yapısı arasındaki ilişkiler incelenmiştir. Oysa Birmingham veya Aston Grubu çalışması gibi diğer araştırmacılar böyle genel değil, fakat birim teknolojiyi, yani işletmenin her alt sistemi içinde kullanılan teknolojileri esas almışlardır (Koçel, 2007: 209).

Farklı üretim teknolojilerinin işletme yapısına nasıl etki edeceğini araştıran bu çalışmada birim teknolojisi (atölye tipi), kitlesel üretim teknolojisi (endüstriyel dönem büyük ölçekli üretimi tipi) ve süreç (akış üretim tipi) teknolojisi kullanılmıştır (Durgun, 2017). Birim üretim teknolojisi tipindeki firmalar atölye tipinde olup, küçük siparişlere ve insan operatöre bağlı olup faaliyetler arka arkaya tekrarlanan cinsten değildir ve standartlaştırma yok denilebilecek kadar azdır. Örneğin, özel elektronik donanım ve özel giyim (terzi çalışması). Kitle üretimi teknolojisinde çıktılar (output) büyük ölçüde standartlaştırılmış, büyük partiler halinde üretilmekte ve uzun süreli üretim ile nitelendirilmektedir. Çıktılar genelde envanterden geçtikten sonra dağıtılmaktadır ve işler az çok belirlenen ve tekrarlanan cinstendir. Örneğin; montaj hattı, bütünleşmiş pamuk fabrikası. Süreç üretim teknolojisi ise, kitle üretiminin daha gelişmiş halidir ve çıktılar tamamen standartlaştırılmıştır. Burada süreci otomatikleştirilmiş makineler kontrol etmekte, dolayısıyla outputlar tahmin edilebilecek durumda ve faaliyetler, imalat akışı ve kullanılan teçhizatlar arasındaki ilişkiler tamamen açık ve tekrarlanan cinstendir. Örnek olarak kimyasal üretim

fabrikası, kâğıt üretimi ve nükleer güç fabrikası verilebilir. (Koçel, 2007: 210 ve Fedotova, 2005: 127-28).

Woodward ve ekibinin çalışması kısaca Tablo 2.1’de gösterilebilir:

Tablo 2.1: Woodward ve Ekibinin Çalışması

Teknoloji Türü İşletme Yapısı Muhtemel Sonuç

Birim Mekanik Başarısızlık

Organik Başarı

Kitle Mekanik Başarı

Organik Başarısızlık

Süreç Mekanik Başarısızlık

Organik Başarı

Kaynak: Koçel, 2007: 211, İşletme Yöneticiliği, İstanbul

Yukarıdaki şekilde organik yapı ile mekanik bir yapıya sahip olan firmaların kullandıkları teknoloji türüne göre farklı (başarılı ve başarısız) sonuçlar aldıkları gösterilmiştir. Mekanik/Klasik-Hiyerarşik bir yapıya sahip olan firma, birim üretim teknolojisi kullanıldığında başarısızlıkla karşılaşırken, organik bir yapıya sahip olan firma ise başarısını maksimize etmiştir. Kitle üretim teknolojisi kullanan firma için ise durum tam tersidir. Süreç üretim teknolojisini kullanmak isteyen firmanın ise organik bir yapıya dikkat etmesi adeta zorunludur. Dolayısıyla, organik bir işletme için aynı teknoloji kullanımı uygunken ve başarıyı elde ederken mekanik birisi için başarısızlığa neden olmuştur. Buradan çıkan sonuç: Önemli olan işletmenin teknoloji kullanımı değil, yapısına uygun teknolojiyi kullanmasıdır.

2.4.2.2. ASTON Grubu Araştırması (Birmingham Araştırması)

İşletme yapısıyla teknoloji arasındaki ilişkiyi inceleyen bir diğer önemli araştırma ise yine İngiltere’de Birmingham’da Aston Çalışma grubu olarak bilinen araştırmacılar tarafından yapılmıştır. Söz konusu araştırma teknoloji ile işletme yapısı arasındaki ilişkide işletme büyüklüğünün (İşletme çalışan personelin fazlalığı) önemli bir rol oynadığını ortaya koymuştur. Woodward’ın ortaya koyduğu bulgularla bu noktada farklılaşan bu çalışmanın sonuçlarına göre, işletme ne kadar küçük ise, teknolojinin yapısal etkileri o derece büyüktür. Büyük işletmelerde ise teknolojinin yapısal etkileri, iş akışıyla ilgili değişkenlerde yoğunlaşmaktadır. Buna göre,

operasyonel düzeyde büyük olan teknoloji etkisi, hiyerarşinin üst düzeylerine çıkıldıkça daha küçük olmaktadır (Demir ve Okan, 2009: 62).

Aston grubuna göre, işletme yapıları yani faaliyetlerin yapılandırılması, otorite yoğunlaşması ve iş akışının kontrolü üzerinde; işletmenin amaçları, kaynakları, kullandığı teknoloji, çevre ile ilişkisi ve sahiplik statüsü gibi faktörler önemli etkiye sahiptirler. Bu çalışma, Woodward’ın bulgularını reddederken daha sonra yapılan başka çalışmalar Aston Grubunun bulgularını tam olarak desteklememiştir (Koçel, 2007: 212-13).

İşletme yapısını inceleyen araştırmalar sadece bu iki çalışmayla sınırlı değildir. Örnek olarak: Trist-Bamfort çalışması veya İngiliz Kömür madeni çalışması, James Thompson çalışması, Charles Perrow’un rutin/rutin olmayan iş sınıflaması çalışması verilebilir. Bu çalışmalar bir işletmenin yapısıyla, teknoloji ve çevre gibi faktörleri incelemiştir.

Unutulmamalıdır ki, teknoloji kullanımı yalnızca teknolojik yönetimle ve insan kaynaklarının teknoloji kullanımına uygun bir biçimde uygulanması durumunda etkindir. Bir diğer ibare ile, işletmelerin teknoloji gereksinimlerini belirlemeleri, teknolojilerinin potansiyellerini değerlendirmeleri ve bu potansiyelleri işletme yararına kullanmanın yollarını araştırmaları ile gerçekleştirmelidir (Ertekin, 2014: 3). Firmaların rekabet avantajı sağlayabilmeleri için, teknoloji stratejilerini, pazarlama, insan kaynakları veya üretim gibi operasyonel faaliyetler ile ilişkilendirerek uyumlu hale getirmeleri gerekmektedir. Gelişmiş ülkeler teknolojik açıdan üstünlük sağladığı için, beyin geliştirdikleri için bir diğer ifade ile güçlü insan kaynakları oluşturdukları için gelişmişlerdir. Bu konu kendi çapında bir tez olduğu için bu çalışmamızda yer almayacaktır.

ÜÇÜNCÜ BÖLÜM KÜRESELLEŞME ve TEKNOLOJİK YENİLİKLER İLİŞKİSİ ÜZERİNDE

BİR UYGULAMA

Uygulama kısmı Afganistan başkenti Kabil’de gerçekleşmiştir. Uygulama veri incelemelerine geçmeden önce Afganistan hakkında ekonomik açıdan kısa ve öz bilgileri paylaşmakta fayda vardır.

3.1. Afganistan Hakkında Genel Ekonomik Bilgiler

Afganistan Ekonomisi 2016, 2017 ve 2108 yıllarında GSYIH sırasıyla %2.4, %2.5 ve %2.2 olarak artış göstermiştir. Bu oran Asya Kalkınma Bankası tarafından 2019 yılı için %2.5 ve 2020 yılı için ise %3 artış göstereceği tahmin edilmiştir (www.bbc.com, 2019).