• Sonuç bulunamadı

1.3 Küreselleşmenin Boyutları

1.3.4 Küreselleşmenin Bir Boyutu Olarak Teknoloji (Teknolojik Küreselleşme)

1.3.4.1.2 Küreselleşme ile ulaşım teknolojisi ilişkisi

Ulaşım araçlarının en basiti bisikletten başlayıp, motosiklet, otomobil, minibüsler otobüsler, gemiler, trenler ve uçaklar gibi gelişmiş araçlara kadar hepsi, insanoğlunun hayatını oldukça hızlandırıp mesafe uzaklığını küçülterek, küreselleşme

sürecini desteklemiştir. Bu destekleme özellikle ulaşım araçlarının, makineleşme devriminin başlamasından sonra görülmüştür.

1750 sonrası her ulaşım aracı nev’inde bir makineleşme dönemi olarak betimlenebilir. İlk en etkin gelişme, 18. yüzyılın son çeyreğinde deniz ve demiryolunun etkinliğini artıran buhar makinesi olmuştur. İçten yanmalı/patlamalı motorlar teknolojinin özellikle karayolunda olmak üzere ulaştırma türlerine büyük ölçekli bir uygulamasını getirmiştir. Bunun ardından, geniş karayolu ağlarının yapımıyla otomobil, otobüs ve kamyonlar geniş bir alana yayılmıştır. Hava yollarında içten patlamalı motor daha büyük uçakların yapımını sağlarken, jet uçaklarının kullanımının başlamasıyla çok fazla sayıda yolcunun ulaşımını mümkün kılmıştır. Bununla beraber, 1975-2000 yılları arasında, ulaşım alanında ortaya çıkan önemli teknolojik ilerlemeler ile ulaşımın uluslararası ticaretteki kapsamının da arttığını ve dünya ticaret modelinde ciddiye alınması gereken bir yapısal değişim içine girdiğine tanıklık etmekteyiz. Öyle ki, ulaştırma ve küreselleşme süreçlerinin etkileşimi uluslararası ulaştırmanın coğrafyasını da değiştirmesiyle, ulusal sınırların önemini azalmıştır. Ekonomik bütünleşme süreçleri, özellikle serbest-ticaret anlaşmaları, ülke grupları arasında ortak gümrük tarife politikalarına yol açarak ülkelerin birbirine bağımlılıklarını artırmıştır. Bu olayın sonucunda, küresel ticaret hacmi yirmi bir katı aşan bir artış kaydetmiştir. Bir diğer ifade ile; ticaret hacmi, 1970’de 292 milyar ABD dolarıyken, 2000’de 6186 milyar dolara yükselmiştir. Bu oran 1990 - 2000 yılları arasında ise %45’tir (Candemir, 2005: 16-17).

Küreselleşmenin tarihinde sözü geçtiği gibi, küreselleşme ilk olarak deniz yolculukla yapılan kıta keşifler ve sömürgelerle ortaya çıkıp daha sonra makineleşmeyle geliştirilmiştir. Deniz ulaşımlarında, teknik boyuttan başlayıp hıza kadar geniş alanlarda teknolojiden faydalanılmaktadır. Aşağıdaki Tablo küreselleşme sürecinde ulaşımda gelişen teknolojiler gösterilmektedir:

Tablo 1.1. Ulaştırmada Ana Teknolojik İlerlemeler Ulaştırmada ana teknolojik ilerlemeler - 20. yüzyılın ikinci yarısı

Yenilikler Özellikler Rolü

Süper Gemiler (1960-)

Yarım milyon tona kadar yük taşıyabilen tekneler

Büyük ölçek ekonomileri sonucu taşıma maliyetlerinin azalması Konteyner

Tekneleri (1968-)

Konteyner taşıma için özel olarak tasarlanmış tekneler

Ana kara ulaşım sistemlerini

karşılayacak kapasite ile başlıca mamul mal taşıma

Jet uçağı (1958-) Ana kentsel merkezler arasında duraksız hızlı hizmet

Bankacılık, finans ve turizm gibi hizmet etkinliklerinin gelişmesi Yakıtta etkin

araçlar (1970-)

Daha az ağırlık ve daha etkin motorlara bağlı olarak yakıt tüketiminde azalma

Karayolu ulaşımının kent ve kentler- arası ulaşım payını artırmasını sağlaması Yüksek hızlı Trenler YHT/HST (1964-) 200 km/s üstünde hız yapabilen trenler

Yüksek nüfus yoğunluklu bölgelerde kentler-arası hava ve karayolu ulaşımı arasında etkili rekabet

Kaynak: Y. Candemir (2005: 18).

Küreselleşme ile ulaşım teknolojisini bağlayan, küreselleşmenin ikinci evriminde ulaşım teknolojisindeki gelişmeler sonucu meydana gelen maliyet azalışıdır. 1950-2004 yıllarını kapsayan bir çalışmaya göre; hem birinci ve hem de ikinci küreselleşme çağında ulaşım sektöründe ortaya çıkan teknolojik gelişmeler vasıtasıyla nakliyelerde önemli derecede azalış gerçekleşmiştir. Özellikle bu düşüş hava ulaşım araçlarında görülmüştür. 1955 yılında ton-kilometre başına düşen miktar 3,87 $’dan 1955-2004 arasında 0.30 doların altına düşmüştür (Hummels, 2007: 138).

Ekonomistler, 19. yüzyılın ikinci yarısında ve küreselleşmenin ilk çağında deniz ulaşımındaki teknolojik değişimin, büyüyen ticaretin kritik girdisi olduğunu ileri sürmüşlerdir. Hummels’in adı geçen çalışmasında, hava ulaşımındaki teknolojik değişimin ve hızlı ulaşımın azalan maliyetinin, yirminci yüzyılın ikinci yarısında ikinci küreselleşme evrenine kritik bir girdi olduğunu ileri sürmüştür (Hummels, 2007: 152).

Yine diğer bir çalışmaya göre: “Ortalama bir tanımla, dünyadaki farklı halklar, bölgeler ve ülkeler arasında artan karşılıklı bağımlılık ya da dünya çapındaki ekonomik, siyasal, kültürel, askeri, entelektüel, toplumsal ilişkilerin yoğunlaşması olarak tanımlanabilecek olan küreselleşmeyi ortaya çıkaran temel faktörün bilim ve teknoloji olduğu söylenebilir. Özellikle iletişim ve ulaşım (vurgular benim) teknolojilerinde yaşanan hızlı gelişmelerle birlikte

küresel güçler toplumlar üzerindeki etki güçlerini ve alanlarını genişletmişlerdir. Bu da küresel bir benzeşmeye yol açmıştır.” (GİF, 2013).

Son olarak; yukarıdaki tüm alt bölümleri içeren teknolojik yenilik ve bunun sonucunda teknolojik gelişmeler her ülkede olduğu gibi en az gelişmiş ülkelerde de, özellikle Afganistan’da da yakından takip edilmesi gereken bir konudur. Ne yazık ki Afganistan’da teknolojik gelişmelerin istenilen seviyeye ulaşamadığı ve hala doğuş seviyesinde olduğu bir gerçektir. Afganistan kendi teknolojisini üretene kadar dışarıdan teknoloji transferi yapmaya mecburdur. Teknoloji üretme seviyesine ulaştığında da, bu teknolojileri üretirken de gerekli ve önem arz eden teknolojiyi seçmek zorundadır, yani dünyada geçerli olan teknolojiyi üretmesi gerektiğini fark etmek durumundadır. Bu teknolojik seviyelere ulaşabilmek için de, diğer ülkeler ile işbirliği yapması ve teknolojiye ulaşmak için, eğitime ve bilgiye önem vermesi ve

bilim insanlarının ülkede tutulması gerekmektedir. En az gelişmiş ülkelerde ve

bunun bir örneği olarak Afganistan’da beyin göçü (brain drain) oranındaki fazlalık oldukça üzücüdür. Bu da, alıcı işletme veya ülke için pozitif bir durum iken, gönderen ülke veya işletmenin kalkınması bakımından negatif bir etkiye sahiptir. Bu durum, gönderen ülke veya işletmenin, insan kaynaklarında yetersizliğe sebep olmaktadır. Ülkemizin ve özel firmaların bir an önce bu meseleye önem vermeleri gerekmektedir.