• Sonuç bulunamadı

1.2. DENGBÊJLİK GELENEĞİ

1.2.4. YENİ DENGBÊJLİK

1.2.4.3. YENİ DİVANHANE

Dengbêjlik geleneği; tek kişilik bir anlatı formu olarak, divanhanelerden, kahvehanelerden sonra ancak 2000’lerin başında kamusal bir icra mekanı bulmuştur.

Geleneksel divanlar238 yerini yeni divanhane olarak adlandırdığımız mekanlara bırakmıştır. Yeni divanhane, gelenekselden hareketle oluşturulmuş kurgu mekanlardır. Bu mekanlar; dengbêj evleri, kültür merkezleri, televizyon ekranları ve miting sahneleridir. Dengbêjler icralarını bu mekanlarda sunarken; mekan, geleneksele uygun bir “dekor” olarak sunulmaktadır. Yeni dengbêj nasıl ki

“dengbêj gibi” kurgulanıyorsa; mekan da benzer bir dönüşüm geçirmektedir.

Geleneksel formda dengbêjin mekanı her ne kadar özel bir icra alanı olarak belirlense de; yeni dengbêjlik, kendisine yeni bir mekan oluşturmak yerine, geleneksele benzemeyi tercih etmektedir.

Yeni divanhane olarak adlandırdığımız mekanlardan birisi “Dengbêj Evi”

238 Divan, burada icranın sunulduğu tüm mekanları kapsayacak bir anlamda kullanılmıştır.

adıyla açılan merkezlerdir. Wendelmoet Hamelink, Türkiye’de ilk “Dengbêj Evi”nin 2003 yılında Van’da, ardından 2007 yılında da Diyarbakır’da kurulduğu bilgisini vermektedir.239 Diyarbakır’da “Dengbêj Evi” kurulmadan önce 2006 yılında Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi Kültür ve Turizm Müdürlüğü tarafından yürütülen, Dicle Fırat Kültür Merkezi’nin de ortak olduğu “Dengbêjler ve Dengbêjlik Geleneği Projesi”, Avrupa Birliği’nin “Türkiye’de Kültürel Hakların Desteklenmesi Kültürel Girişimler Destek Hibe” programıyla desteklenmiştir. 10 ay süren bu proje kapsamında; Dengbêj Antolojisi ve tanıtım broşürleri yayınlanmış,

“Diyarbakır Dengbêjleri” adıyla bir CD hazırlanmıştır. Bu proje ile ilgili İnsan Hakları Derneği Diyarbakır Şubesi’nin 2009 yılında yayınlanan özel raporunda şu bilgiler verilmektedir:

“Kültürel Hakların desteklenmesi ve kültürel girişimler konusunda yerel yönetimlerin Türkçe dışındaki dillerde özellikle başta Kürtçe olmak üzere Ermenice, Süryanice, Arapça hazırladığı her türlü proje soruşturmaya tabi tutulmaktadır. Kürtçe yapılan hizmetlerden dolayı jet hızıyla Belediye Başkanları ve çalışanlarının İçişleri Bakanlığı müfettişleri tarafından ifadeleri alınmakta ve haklarında başta anayasa olmak üzere, TCK 222 maddesi ile 257 maddesinden soruşturma ve dava açılmaktadır.

Diyarbakır Büyükşehir Belediyesinin AB ile birlikte hayata geçirdiği

“Dengbejler ve Dengbejlik Geleneği” projesi’ne de soruşturma ve dava açıldı. Belediye Başkanı Osman Baydemir bu konuda yargılandı.

Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanı Kürtçe yeni yıl, bayram ve festival davetiyelerinden ve kentte asılan Kürtçe yeni yıl afişlerinden dolayı hakkında 15 dava açıldı. 12 davadan beraat etti. Tüm beraat kararlarından sonra davanın savcıları beraat kararlarını Temyize gönderdiler. Temyizden gelecek karar oldukça önemli olacak, yeni bir hukuk yaratılmasına katkı sunacaktır.”240

Bu durum, dengbêjlik geleneğinin, 2000’li yıllarda; sadece Kürtler için değil; bu kararı veren eyleyiciler için de politik bir anlam taşıdığını göstermektedir.

Rapora göre; Türkçe dışındaki dillerde hazırlanan projelere soruşturma açıldığı belirtilmektedir. Bu durum, egemen dilin diğer diller üzerindeki tahakkümünün hâlihazırda devam ettiğini gösterir nitelikte bir örnektir. Denilebilir ki; dengbêjlik

239 Hamelink, a.y., s. 339.

240 İHD Diyarbakır Şubesi, Kürtçe’nin Kamusal Alanda Kullanılması Önündeki Yasal Engellere İlişkin Özel Rapor, Mayıs 2009, (Çevrimiçi) http://www.ihd.org.tr/kurtcenin-kamusal-alanda-kullanilmasi-onundeki-yasal-engellere-iliskin-ozel-rapor/, 15 Kasım 2015.

geleneği bu bağlamda Kürtçe icra ediliyor oluşuyla politikleştirilmiş ya da politik bir refleksin önemli bir unsuru olarak yenilenmiştir. Birçok yerde açılan dengbêj evlerinin belediyelerce desteklenmesinin de böyle bir anlamı bulunmaktadır.

Örneğin; Cizre’de 200 yıllık tarihi Mehmet Ağa Kasrı (Qesra Memed Axa), Memed Ağa’nın torunlarından 240.000 TL’ye Cizre Belediyesi tarafından satın alınarak, restore edilmiş241 ve ardından bu mekan Şubat 2015’te dengbêj evine dönüştürülmüştür. Cizreliler, “Bê ziman jiyan nabe”242 sloganıyla açılış için dengbêj evine yürüyen politikacılara ve sivil toplum örgütlerine eşlik etmişlerdir.243 Bir başka örnek; 2013 yılında “Evdale Zeynike Kültür ve Sanat Derneği” tarafından açılan “Ağrı Dengbêj Evi”dir. Ağrı/Kalender’li Dengbêj Selahattin Kocalar, dengbêj evi ile ilgili şunları söylemektedir:

“Ben şimdi 68 yaşındayım. Dengbejliğe 20 yaşımda başladım. O zamanlar dengbejlik çok önemli bir gelenekti. Yeteneği olanlar, toplumun yaşam biçimini dile getirerek, halkın yüreğine hitap ediyorlardı. Ben daha çok aşk üzerine klam söylerim. Yıllardır hasret kaldığım dengbej ortamına yeniden kavuşanın huzurunu yaşıyorum. Dengbej Evi'ne gelerek burada hem çaylarımızı içiyoruz hem de farklı yerlerden gelen dengbejlerle tanışıp kaynaşıyoruz. Klamlarımızı seslendirip kültürümüzüz yaşatmaya çalışıyoruz.”244

Batman Belediyesi’nin bir kültür projesi olarak 2012 yılında açtığı Batman Dengbêj Evi de benzer bir politik refleksi işaret etmektedir. Açılışta Batman Belediyesi Başkan Vekili Serhat Temel’in; “Dengbêjler olmasaydı belki de biz şu anda kendi anadilimizi konuşamıyor olacaktık.”245 sözlerini, bu geleneğin ulusal kimlik bağlamında değerlendirilmesindeki yaygın görüşün bir örneği olarak kabul etmek yanlış olmayacaktır. Aynı yıl Erzurum’da , “Kürt Ozanlar Derneği” adı altında kurumsallaşan dengbêj evinin açılışında ise; bazı bürokratik engellemelerle

241 “Cizre’de Dengbêj Evi Açılacak”, Yüksekova Haber, 3 Aralık 2010, (Çevrimiçi) http://www.yuksekovahaber.com/haber/cizrede-dengbj-evi-acilacak-41763.htm, 15 Kasım 2015.

242 Kürtçe; “Dilsiz Yaşam Olmaz.” anlamına gelmektedir.

243 “Cizre’de Botan Dengbêj Evi’ni Açtık”, Cizre Belediyesi, t.y., (Çevrimiçi) http://www.cizre.bel.tr/cizrede-botan-dengbej-evini-actik/, 15 Kasım 2015.

244 Fatma Güven, “‘Dengbejlik’ Geleneğini Yaşatmaya Çalışıyorlar”, Ağrı Haber, 8 Aralık 2013, (Çevrimiçi) http://www.agrihaber.info/haber/dengbejlik-gelenegini-yasatmaya-calisiyorlar-1895143.html, 15 Kasım 2015.

245 “Batman’da Dengbêj Evi Açıldı”, Batman Belediyesi, 16 Nisan 2012, (Çevrimiçi) http://www.batman.bel.tr/Haberler.aspx?HaberID=74#.VkNU7GThAYI , 15 Kasım 2015.

karşılaşılmıştır. Dernek Başkanı Sadık Kandil’in, dengbêj evinin açılışındaki şu sözleri geleneğin “ideolojik bir aygıt” olarak nasıl algılandığını özetler niteliktedir:

“Dengbejler Erzurum’da var olan, yazılmamış bir kültürdür.

Derneğimizin ismi konusunda bürokratik engeller yaşadık. Kürt Ozanlar Derneği olarak bugün açılışımız yapıyoruz. 40’a yakın üyemiz var.

Derneğimiz tanındığı zaman bin 500 üyeye ulaşacağımızı tahmin ediyoruz. Açılışa Vali ve diğer kurum amirlerinin hepsini davet ettik.

Ancak hiçbirinin gelmemesi üzücü.”246

2011 yılında meydana gelen Van depreminden sonra, belediye bünyesinde tekrar açılan Van Dengbêj Evi’nin dışında, 2010 yılından beri faaliyet gösteren ve deprem ile çalışmalarına ara veren ve ardından yeniden açılan “Van Kadın Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği” de dengbêjlik geleneğinin günümüzdeki önemli merkezlerinden birisidir. Bu dernek çatısı altında, sadece depremden sonra konteynerlerde yaşayan kız çocuklarına dengbêjlik kursu verilmeye başlanmıştır.

2013 yılında yapılan saha araştırmasında; kız çocuklarının “kadın ağzı kilamları”nı Dengbêj Gazin’i taklit ederek öğrenmeye çalıştıkları gözlenmiştir.247 Koro olarak anlatılan kilamlar dışında; her çocuğun üzerinde çalıştığı bir kilamı bulunmaktadır.

Ayrıca kilamlar, sözlü pratiğin dışında yazılı olarak da öğretilmektedir. Bu, eğitimini Türkçe alan; ama anadili Kürtçe olan çocuklar için önemli bir pratiktir.

Dengbêj Gazin, geleneğin erilliğini ve politikleşmesini eleştirirken; dengbêjlik icrasını bu farkındalıkla sürdürme gayretini yaptığımız kayıt sırasında özellikle belirtmiştir. Kadın derneği, bu özelliğiyle diğer merkezlerden farklı bir yerde durmaktadır.

Genel olarak bütün bu örnekler göstermiştir ki; dengbêj evlerinin açılışında politik bir refleks bulunmakta ve gelenek, estetik bağlamın arka planda kaldığı, daha çok Kürt kimliğinin bir unsuru olarak konumlandırılmaktadır. Bunun bir sonucu olarak; yeni divanhane, Kürtçe’nin kullanıldığı kamusal bir alan olarak politik bir

246 “Erzurum’da Dengbêj Evi Açıldı”, Erzurum Karayazı İlçesi Haber Portalı, 1 Haziran 2012, (Çevrimiçi) http://karayazi.org/haberler/erzurumda-dengbej-evi-acildi, 15 Kasım 2015.

247 Bu bölümdeki Dengbêj Gazin ve dengbêjlik kursu ile ilgili bilgiler şu kayıttan alınmıştır: Dengbêj Gazin, kayıt no: 17112013/1.

mekanı işaret etmektedir. Dengbêj evlerinin açılışındaki bu ulusal kimlik motivasyonu, geleneğin yeniden canlandırılması noktasında da kendisini göstermektedir. Örneğin; dengbêj evleri, divanhane yapısına uygun olarak düzenlenmiştir. Hamelink, Diyarbakır Dengbêj Evi’ne 2007 yılında yaptığı ziyareti anlatırken, aşırı sıcak yüzünden dengbêjlerin “dîwan” (divan) şeklinde dekore edilmiş, serin olan giriş katta bir araya geldiğini belirtmektedir.248 Bu “divanhane”

kurgusuyla hedeflenen, bir yönüyle dengbêjlik geleneğin tanıtılmasıdır. Dengbêj evlerinin, genellikle belediyelerin Kültür ve Turizm Müdürlükleri’ne bağlı hizmet verdiği göz önünde bulundurulursa, bu kurgunun hedef kitlesi ile ilgili yorum yapmak da kolaylaşacaktır. Hedef kitle; ziyaretçilerdir. Gelenekselin aksine; dengbêj dışarıdan haber getiren kişi olma durumundan çıkmış, sabit mekanda ziyaretçilerini bekler konuma geçmiştir. Yine gelenekselden farklı olarak; dengbêj, divanhanenin ziyaretçisi değil; sahibi konumuna geçmiştir. Daha açık bir ifadeyle; günümüzde dengbêj, icrasını sunmasından ayrı olarak; icrasının geleneksel biçimini tanıtmaktan da mesuldur. Yüklenen bu mesuliyet; estetik bir kaygının eşlik ettiği motivasyonunun dışında, Kürt ulusal kimliğinin taşıyıcı bir dinamiği olarak mekanı da şekillendirmektedir. Bu görüş; icra mekanının, Kürtlerin kültüründen, geleneğinden izler taşıması gerektiğini söyler ve yeni divanhane, bu görüşe göre kurgulanır. Örneğin; Bilgi Üniversitesi’nde düzenlenen dengbêj divanında, dengbêjlerin sıra sıra sandalyelere oturduğu düzende masaya gelenekseli çağrıştıracak desenli bir kumaş örtünün serilmesi bu durumun bir göstergesidir.249 Bu dekor uygulaması, günümüzde dengbêjlik geleneğinin Kürt ulusal kimlik inşasındaki, Kürt kültürünü ve geleneğini tanıtıcı misyonunu vurgulamaktadır.

Televizyonlarda yapılan dengbêj divanlarında, metropollerde düzenlenen kültür etkinliklerinde, mitinglerde tıpkı dengbêj evleri örneğindeki gibi dengbêjlik, kurgu bir mekanın içinde icra edilmektedir.

Televizyon kanallarında yapılan dengbêj programları da benzer bir kurgu mekanı karşımıza çıkarmaktadır. 31 Ocak 2013 tarihinde TRT Kurdî’nin resmi

248 Hamelink, a.y., s. 190.

249 Dengbêj Divanı, kayıt no: 23122014/1.

youtube kanalından yayınlanan “Dengbêj” adlı programın kaydında, sahnenin sağ tarafında müzisyenler, sol tarafında ise; bir platform üzerine yerleştirilmiş olan sandalyelerde oturan dengbêjler bulunmaktadır. Sahne dekoru olarak ise; Şakiro, Karapetê Xaco, Meryem Xan gibi tanınmış bazı dengbêjlerin fotoğrafları, merkezdeki ağaç figürünün iki yanında asılı olarak durmaktadır.250 Aynı kanalın 10 Haziran 2015 tarihinde yayınlanan programın sezon finalinde ise; mekan kurgusu değişmiştir. Yine sağ tarafta müzisyenler konumlanırken, sol tarafta sunucu ve dengbêjler oturmaktadır. Fonda tüm alanı kaplayan bir dağ figürü bulunmaktadır.

Yerde geleneksel desenli bir kilim serilidir. Ayrıca üzerine geleneksel desenli örtülerin serili olduğu banklar bulunmaktadır. Hasır sepetlerden üretilen sehpalar da konukların önünde durmaktadır.251 Günümüze yaklaştıkça yeni mekan, geleneksele ait olan unsurları kendi kurgu mekanında daha yoğun bir şekilde göstermeye çalışmaktadır. Hamelink’in de belirttiği gibi; ilgi, icranın içeriğinden daha çok, dengbêj icrasını görmenin ve dinlemenin sembolik anlamına odaklanmaktadır.252 Ayrıca televizyon programlarının bu kurgusu, geleneğin folklorik bağlamda tanıtılmasının ötesine geçememektedir. Hamelink, programların bu “öğretici”253 amaçlarının dengbêjleri, folklorik bir nesneye; diğer yandan Kürt kültürünün elçisine dönüştürdüğü belirtmektedir.254 Hamelink’in bu tespitini destekleyecek nitelikte bir başka örnek; 2009 yılında kurulan TRT Şeş kanalının 6. yıl dönümünde Cemal Reşit Rey Konser Salonu’nda İran, Ermenistan, Irak, Türkiye ve Kafkasya bölgesinden gelen dengbêjlerin kilamlarını söylediği “Dengbêjler Buluşması”

etkinliğidir. Mekan; yine sahne üzerinde geleneksel motifler taşıyacak şekilde düzenlenmiştir.255 Daha önceden de belirtildiği gibi; içerikten çok, sembolik anlama odaklanmış “yeni dengbêjlik”, bir kurgu olarak, bu örnekte de karşımıza çıkmaktadır. Televizyonlardaki bu yeni mekan kurgusunu aslının bir kopyası ve

250 TRT KurdîTV, “Dengbêj.mpg”, YouTube, 31 Ocak 2013, (Çevrimiçi) https://www.youtube.com/watch?v=hj_XiD_fevY, 29 Kasım 2015.

251 TRT KurdîTV, “Dengbêj Sezon Finali 10 06 2015”, YouTube, 18 Ağustos 2015, (Çevrimiçi) https://www.youtube.com/watch?v=iBthXvOGXRk, 29 Kasım 2015.

252 Hamelink, a.y., s. 329.

253 Vurgu tarafıma aittir.

254 Hamelink, a.y., s. 330.

255 “TRT Şeş, TRT Kurdî Oldu”, Bianet, 11 Ocak 2015, (Çevrimiçi) http://bianet.org/bianet/toplum/161458-trt-ses-trt-kurdi-oldu, 29 Kasım 2015.

nihayetinde aslından daha değersiz görmek hatasına düşülmemelidir. Bu hataya düşmemek için tek kişilik anlatı geleneği olarak dengbêjliğin hala varlığını sürdürebiliyor oluşundaki temel motivasyonu anlamak gereklidir ki; bu da ancak Türkiye coğrafyasındaki örneklerin değişen mekanları karşısındaki durumları incelenerek anlaşılacaktır.

İlhan Başgöz, televizyonun gündelik yaşamda yer almasıyla birlikte Türkiye’de halk hikayesi anlatma geleneğinin ortadan kaybolduğunu sözlerinin satır aralarında şu şekilde açıklamaktadır:

“Halk hikâyesi anlatma geleneği Türkiye’de bugün tümden kaybolmuştur.

Ben 1943’te Erzurum’u ziyaret ettiğim vakit üç kahvehane’de âşıklar hikâye anlatıyordu. 1982’de ise hiçbir kahvede hikâye gösterimi kalmamıştı ama 1982 yılında Kars’ta Âşık Murat Çobanoğlu ve arkadaşları bir kahvehanede türküler söyleyip kısa hikâye epizotları anlatıyorlardı. Bu kahvehane de Belediyenin yardımı ile, âşık geleneğini korumak için açılmıştı. Orada da artık Âşık Garip ile Senem, Ercişli Emrah ile Selvihan gibi, anlatımı bir akşamdan uzun süren hikâyeler anlatılmıyordu. Onların yerine bu hikâyelerden seçilmiş epizotlar anlatılıyor, bunlar da bir gecede bitiriliyordu. Çünkü bu kahvehanenin müşterileri artık Kars’ta oturan ve başka eğlence yeri olmadığı için kahvehaneye gelerek bazen bir hafta süren hikâyeleri dinleyen insanlar değildi. Yeni müşteriler, çoğu köylerden Kars’a gelen, bir iki günde işlerini bitirip köyüne dönen köylüler veya yük taşırken bir akşam Kars’ta kalan kamyon şoförleriydi. Kars kahvehanelerinin hepsinde televizyon vardı. Ancak Çobanoğlu’nun kahvehanesinde televizyon yoktu. Çünkü televizyon olan kahvehanelerde halk artık âşıkları dinlemiyordu. Hikâyeyi yaşatan sosyal temelin kaybolması nedeniyle, 1977’de bu kahvehane de el değiştirmiş ve işlevini yitirmiştir.”256

Televizyon, aşıklık geleneğinin işlevini ikame etmektedir. Böylesi bir ilişkide birinin varlığı diğerinin yokluğu anlamına gelmektedir. Gündelik yaşamda artık geleneksel mekanını kaybeden aşıklık geleneği kendisine televizyonda kurgu bir mekan yaratma yoluna gitmiştir. Aşıklık geleneği de tıpkı dengbêjlik geleneği gibi kendi otantikliğini tanıtma misyonuyla kurgu bir mekan yaratmıştır. TRT Avaz’da yayınlanan “Aşıklar Meclisi” adlı programda jüri karşısına çıkan âşıklar, jürinin verdiği “ayak sözü”257ne ve konusuna uygun, makamını kendi seçtikleri şekilde

256 Başgöz, a.g.e., s. 20.

257 Aşıklık geleneğinde; ilk olarak birinci dörtlüğün ikinci mısrasında duyulan, ardından diğer

icralarını sunmaktadır. Programın ilk bölümü olan aşık atışmasından sonra, devlet tiyatrolarından bir sanatçı bir halk hikayesi anlatmaktadır. Hikayenin aralarında halk şairi sazıyla hikayeye eşlik etmektedir. Bu bölümün ardından bir ustalık kıstası olan

“Askı (muamma)” bölümü gelmektedir. Bir sonraki bölüm; aşıkların tanıtıldığı

“Ustalarımız” bölümüdür. Son bölüm ise “Aşık Havaları (Makamlarımız)”dır.258 Televizyon, mekan bağlamında düşünüldüğünde geleneğin özündeki civat ile ilişkinin mümkün olmadığı bir alandır. Bu sebeple; aşıklık geleneğinin böylesi bir alanda varlığını sürdürüyor olduğunu iddia etmek yerine; “tanıtılıyor” olduğunu söylemek daha doğru olacaktır.

Yeni dengbêjliğin, diğer bir mekanı kültür merkezlerinin, mitinglerin, ilçe teşkilatlarının, tiyatroların sahneleridir. Mekanın “sahne” üzerinde olması, doğalında bir “gelenek tasarımı”nı gerektirmektedir. Bunun dışında sadece sandalyeye oturarak icra sunulan mekanlara da rastlanılmıştır.259 10-17 Mayıs 2015 tarihleri arasında İstanbul’da ilk defa düzenlenen “Kürt Kültür Sanat Günleri” kapsamında “sahne alan” “Botan Yöresi” dengbêjlerinin icrası HDP Bağcılar İlçe Teşkilatı’nın konferans salonunda, 13 Mayıs 2015 günü yapılan dengbêj divanı ise Şirinevler’deki Arzela Kültür Merkezi’nde gerçekleşmiştir.260 İlçe teşkilatında düzenlenen divanda, dengbêjler geleneksel kıyafetler giymişler, poşu takmışlardır. Mekan ise yine her iki divanda da kurgulanmıştır. Sehpalara geleneksel motifli örtüler serilmiştir.261 Bu örnekler, geleneğin mekan bağlamında düşünüldüğünde yüklendiği misyonun nasıl değiştiğini de kanıtlar niteliktedir. “Tanıtıcı” bir motivasyonun eşlik ettiği mekanlarda Kürt kültürünün ve geleneklerinin motifleri bulunmaktadır. Bu mekanlar düşünüldüğünde, denilebilir ki; yeni divanhaneler, geleneğin dekor tasarımlarıdır.

Diğer yandan; tek kişilik anlatı geleneği olarak, kendisine özel bir mekan aramayan dengbêjlik geleneği her yerde icra edilebilmektedir. Örneğin; Diyarbakır’ın

dörtlüklerin son mısralarında değiştirilmeden tekrarlanan sözlere denir.

258 “Aşıklar Meclisi”, TRT Avaz Tv, 8 Ocak 2011, (Çevrimiçi)

http://www.trtavaz.com.tr/videolar.aspx?GRKod=2c196a04-a7cd-4a95-a7ea-10eca7a7972c&MKod=3344fa37-cacf-489b-9e34-aeb529187b00&dil=0, 30 Kasım 2015.

259 Dengbêj Divanı, kayıt no: 15112014/1.

260 Dengbêj Divanı, kayıt no: 13052015/1.

261 Dengbêj Divanı, kayıt no: 15112014/1 ve kayıt no: 13052015/1.

köylerinde geleneğin hala devam ettiği bilinmektedir.262 Sonuç olarak; aşıklık geleneğinin televizyonda “tanıtıcı” misyonla icra edilmesinin dışında kamusal alanda bir icrasının olmadığı görülmektedir. Aşıklık geleneğinin kamusal alandan tamamen çekildiğini, televizyondaki icrasının da geleneğin tanıtılmasının ötesine geçemediğini söylemek yanlış olmayacaktır. Dengbêjlik geleneği ise; televizyondaki icrasının yanı sıra dengbêj evleri gibi yeni mekanlarda icra edilmeye devam etmektedir.