• Sonuç bulunamadı

DENGBÊJLİK GELENEĞİNİN KAVRAMSALLAŞTIRILMA

1.2. DENGBÊJLİK GELENEĞİ

1.2.1. DENGBÊJLİK GELENEĞİNİN KAVRAMSALLAŞTIRILMA

KAVRAMSALLAŞTIRILMA KARMAŞASINA GENEL BİR BAKIŞ

Ezidilerin sözlü kültürü üzerine kapsamlı bir saha araştırması yapmış olan Christine Allison’un, dengbêjliği de içerecek olan şu tespiti önemli bir noktayı işaret etmektedir: “Kurmanci sözlü gelenekleri tümüyle ölmüyor; kalıp değiştiriyorlar ve çeşitlilikleri azalıyor, ama etkili ve duygulandırıcı olmaya devam ediyorlar.”122 Diğer tek kişilik anlatı formlarının zamanla tarihin içine gömüldüğü, zaman zaman nostaljik bir refleksle gömüldüğü yerden “göstermelik” olarak çıkarıldığı bir anlatı geleneği mezarlığımız var iken; dengbêjlik geleneğinin değişen, dönüşen yüzüyle hala icra ediliyor olması dikkat çekicidir. Bu durumun dinamiklerini incelemeden önce dengbêjliğin kavramsallaştırılması dair sunulan farklı görüşler incelenecektir.

Şu ana kadar dengbêjliğin anlatıldığı/analiz edildiği birçok derleme, yazı, araştırma, tez, kelimenin anlamıyla yapılan tanımlama üzerine inşa edilmiştir. Deng;

müzik terimi olarak, “ses (arada uyum bulunan titreşimler)”123; “bêj” ise, söylemek anlamına gelmektedir.124 Zana Farqînî’nin hazırladığı Kürtçe-Türkçe sözlükte;

dengbêj, “halk ozanı, halk aşığı” olarak tanımlanmaktadır.125 Dengbêjî (dengbêjlik)

122 Christine Allison, Yezidi Sözlü Kültürü, Çev. Fahriye Adsay, Ed. Abdullah Keskin, Avesta Yayınları, İstanbul, 2007, s. 44.

123 Zana Farqînî, Kürtçe- Türkçe Sözlük, 3. bs., İstanbul, İstanbul Kürt Enstitüsü Yayınları, s.460.

124 bkz. Dengbêjler Evi, (Çevrimiçi) http://turizm.diyarbakir.bel.tr/tr/s/Dengb%C3%AAjler_Evi, Aralık 2015.

125 Zana Farqînî, Kürtçe Türkçe-Türkçe Kürtçe Sözlük., s 152.

ise; “halk ozanlığı, halk şairliği”126 olarak tanımlanmıştır. Yusuf Ziyaeddin Paşa’nın 1892 yılında İstanbul’da yayınlanan Kürtçe-Arapça sözlüğünde ise dengbêj, ses sanatçısı olarak tanımlanmaktadır. Hatta bazı yörelerde “stıranbêj” (şarkıcı) denildiği belirtilmiştir.127 “Dengbêjlik” kelimesi ise bu sözlükte bulunmamaktadır.

İlk olarak 1998 yılında Bağdat’ta basılan İngilizce-Kürtçe sözlükte ise “singer”

(şarkıcı) kelimesinin karşılığı olarak “dengbêj, stranbêj, goranîbêj, meqambêj, dîlokvan, dîlokbêj, lavijbêj, hozan”128 kelimeleri verilmektedir. Paris Kürt Enstitüsü’nün çevrimiçi sözlüğünde ise; dengbej, “ozan” olarak tanımlanmıştır.129 Aynı şekilde bu sözlükte de “dengbêjlik” kelimesi için bir karşılık bulunmamaktadır.

Bu sözlük maddeleri incelendiğinde görülmüştür ki; her bir karşılık, dengbêjin/dengbêjliğin belirli bir yönünü tanımlamakta ve nihayetinde eksik kalmaktadır. Örneğin; dengbêjlik için yapılan “ses sanatçısı”, “hikaye anlatıcısı”

gibi tanımlamalar formun sınıflandırılması noktasında bir karmaşaya neden olmaktadır. Bu karmaşada dengbêjlik geleneği ile genellikle beraber anılan iki türden özellikle bahsedilmesi gerekmektedir: çîrokbêjlik (hikaye anlatıcılığı) ve stranbêjlik (şarkıcılık). Christine Allison, Ezidilerin sözlü gelenek formu olarak ele aldığı stran’ın, tam anlamıyla ‘şarkı’ anlamına geldiğini belirtmiş130 ve bu türün icracıları ile ilgili şu bilgileri vermiştir:

“Türlerin kendilerinde olduğu gibi, icracılara da gelince terminoloji karışık. Kuzey Irak Yezidileri tarafından profesyonel ve yarı profesyonel icracılar için en çok kullanılan kelime stranbêj, tam anlamıyla ‘şarkı söyleyen’dir (stran-şarkı, bêj<gotin -söylemek); genel anlamda Kurmanciden söz eden araştırmacılar daha çok dengbêj (deng-ses) terimini kullanıyorlar. Celîl kardeşler tarafından yapılan en doğru tanım, her iki terimi de birleştirip onları ‘hoş bir sese sahip ve insanlar ve olaylara dair stranlar söyleyen kişi’ şeklinde tanımlıyor. Ne var ki, pek

126 A.e., s.152.

127 Yusuf Ziyaeddin Paşa, Kürtçe-Türkçe Sözlük, Çeviren ve Yeniden Düzenleyen: Mehmet Emin Bozarslan, İstanbul, Çıra Yayınları, 1978, s. 65.

128 Salah Saadallah, Saladin’s English-Kurdish Dictionary, Ed. Abdullah Keskin, 2. bs., Avesta Publishers, İstanbul, 2000, s. 1106-1107.

129 Paris Kürt Enstitüsü, “Dengbêj”, (Çevrimiçi)

http://www.institutkurde.org/publications/kurmanci/dictionnaire/, 10 Eylül 2014.

130 Allison, a.g.e., s. 121.

çok kişi bir çalgı aleti çalan ve muhtemelen stran/lawik da söyleyen şarkıcı ile genellikle destan/beyt söyleyerek eşliksiz icra eden şarkıcı arasında ayrım yapıyorlar. Dolayısıyla, Celîl kardeşler dengbêj ve aşıq (‘halk ozanı’, kelime anlamı ‘aşık olmuş’) arasında ayrım yapıyorlar; ilki müziksiz söyler ve diğer kendi kendisine telli bir çalgı olan sazla eşlik eder (1978 II:26).”131

Türlere dair terminolojinin net olmamasına rağmen; genel anlamda uzlaşılan görüş; stran’ın ‘şarkı’ anlamına geldiğidir. Ayrıca stran; “söylemek, çığırmak, (şarkı) okumak” anlamına gelen “strîn” eylemiyle de ilişkilidir. “Stran”ın şarkı olduğu konusunda uzlaşanlar, bu noktadan sonra dengbêj ve stranbêj arasındaki ayrım konusunda çeşitli görüşler sunmaktadır. Dengbêjlik geleneği ile ilgili derlemeler yapan araştırmacı Hilmi Akyol ile 15 Aralık 2012’de Diyarbakır Dengbêj Evi’nde yapılan görüşmede, stran’ın mırıldanma, ses çıkarma anlamına geldiğini söyleyen Akyol, dengbêj anlatılarının da stran olduğunu belirtmiş;

dengbêj “stran”ında “müzik” olmadığını ifade etmiştir.132 Oysa, dengbêjliği başlı başına bir form olarak inceleyen Serhat Resul Çaçan’a göre; dengbêjlik, müzikal olmasından zı̇yade anlatısaldır.133 Dengbêj; stran söyleyebilir; ama bu durum stran’ın dengbêjlik formuna ait bir unsur olduğu anlamına gelmemektedir.134 19 Ağustos 2014 tarihinde Bingöl’de Dengbêj Serdin ile yapılan görüşmede de kendisi stranbêj ile dengbêji ayırmış, stranbêjlerin düğün havası söylerken; dengbêjlerin oturarak cemaat türküsü söylediklerini ifade etmiştir.135 Bingöl dengbêjleri ile ilgili derleme çalışması yapmış olan Doğan Karasu da stranbêjin; türkücü, şarkıcı olduğunu belirtmiş ve dengbêjliğin, stranbêjlik gibi popülerlikle bir ilişkisi olmadığına dair görüşünü sunmuştur.136 20 Ağustos 2014 tarihinde Muş’un Varto ilçesinde görüştüğümüz Dengbêj Selahattin Güçtekin ise dengbêjliği üretim temelli tanımlayarak, yaşadığı topluma kayıtsız kalan ve üretmeyen, sadece şarkı söyleyenlere stranbêj dediğini belirtmiştir.137 Doktora tezini kapsamlı bir saha araştırmasıyla dengbêjler üzerine yapan Wendelmoet Hamelink ise; stranbêj için

131 A.e., s. 126-127.

132 Hilmi Akyol, kayıt no: 15122012.

133 Çaçan, a.y., s. 46.

134 A.y., s. 23.

135 Dengbêj Serdin Turgut, kayıt no: 19082014/1.

136 Doğan Karasu, kayıt no: 19082014/2.

137 Dengbêj Selahattin Güçtekin, kayıt no: 20082014.

İngilizcedeki “singer” kelimesini kullanmaktadır.138 Tüm bu görüşlerden hareketle denilebilir ki; dengbêjlik geleneğinin sadece müzikle ilişkili yanını görmek ve icrayı stranbêjlik olarak değerlendirmek doğru olmayacaktır. Bu noktada; anlatı üzerinde yoğunlaşarak dengbêjliği bir hikaye anlatıcılığı formu olarak sınıflandırmaya da kuşkuyla yaklaşılmalıdır. Zira Kürt kültüründe hikaye anlatıcılığının birebir karşılığı olarak görülebilecek çîrokbejlik geleneği bulunmaktadır. Allison, bu görüşü destekleyecek şu açıklamalarda bulunmaktadır:

“Yezidi topluluğunda ve daha geniş kapsamıyla Kurmanci konuşulan toplumda çîrok İngilizcedeki ‘story’ (hikâye) ile aynı genişlikte gibi görünüyor. Genel anlamıyla, çîrok kurgulanmış bir şeydir ve bu tarihsel materyalden ayıran bir özelliktir. Dolayısıyla halk masalları çîroktur, fakat efsaneler doğru oldukları düşünülüyorsa böyle değerlendirilemez.”139

Allison’un da belirttiği gibi; çîrok; “hikaye” anlamına gelirken; çîrokbêj, hikaye anlatıcısıdır. Çaçan da benzer bir görüştedir: çîrok kelimesi, çîr kökünden türemiştir ve bu kelime Kürtçe’de yalan, gerçek olmayan anlamlarına gelmektedir.140 Anlatının gerçek ve kurmaca olması değerlendirmesiyle yapılan ayrım dengbêji, çîrokbejden farklılaştırmaktadır. Denilebilir ki; dengbêj, bir hikaye anlatıcısı değildir. Her ne kadar dengbêjin anlatısı, içinde fantastik öğeler taşısa bile

“gerçek”lere dayanmaktadır141 ya da anlatılanların gerçek olduğu düşünülmektedir.

Elbette dengbêjler, hikayeler de anlatmaktadır; ama hikaye anlatırken yapılan eylemin dengbêjlik değil; çîrokbêjlik olduğunu söylemek daha doğru olacaktır.

Bu farklı görüşler göstermiştir ki; dengbêjlik, anlatısının farklı olması sebebiyle çîrokbêjlikten farklıdır ve genelde bu ayrım konusunda bir uzlaşma sağlanabilmiştir. Diğer yandan stranbêjlik söz konusu olduğunda net bir ayrım yapılamadığı görülmektedir. Zira dengbêjlik icrasının bir ezgi kalıbı içinde ritmik söylemeye dayanan yapısına bakılarak, dengbêjlik müzikal bir form; icracısı da bir

138 Hamelink, a.y., s. 34.

139 Allison, a.g.e., s. 131.

140 Serhat Resul Çaçan, “The Dengbêji Tradition Among Kurdish-Kurmanj Communities: Narrative and Performance During Late Nineteenth and Twentieth Centuries,”, s. 25.

141 Serhat Resul Çaçan, kayıt no: 25052014.

“stranbêj” olarak sınıflandırılmıştır. Tek kişilik anlatı formlarının müzik ile olan ilişkisi bakımından bu ayrımın net olarak yapılamaması şaşırtıcı değildir. Daha önce mutrıplık geleneğinin hem anlatıcı hem de şarkıcı olarak sınıflandırılması noktasında da benzer bir belirsizlikten bahsedilmiştir. Bu ve benzeri kavramsallaştırma denemeleri, tek kişilik anlatı geleneği tarihi için yabancı değildir ve günümüzde dengbêjlik geleneği için hala yapılmaya devam etmektedir.

Bu tartışmalara dengbêjlik geleneğinin icracısı ve anlatısının özellikleri bağlamında şu soruyla başlanacaktır: Dengbêj kimdir? “Dengbêjler: Sözün Yazgısı”

kitabının yazarı Abidin Parıltı’ya göre; “… dengbêjler; genelde okuma yazma bilmeyen, sözlü kültürün özellikleri ve değerleriyle yetişmiş, yaşadığı toplumu, geleneklerini, koşullarını, çelişkilerini iyi bilen, güçlü bir belleğe sahip, sese ve söze biçim verebilirken onu estetize edebilen yetenekte, Kürt halk hikayelerini bir ezgiyle yoğurarak, kimi zaman da bir enstrüman eşliğinde belli bir zaman diliminde bu hünerini dinleyici topluluğu karşısında icra eden anlatıcılar olarak değerlendirilebilir.”142 Bu tanımlamaya göre; dengbêj, Kürtlerin halk hikayelerinin anlatıcılarıdır. Parıltı’ya göre; Kürtlerin hikaye anlatıcısı olan dengbêj, destan, efsane, masal anlatmakla yükümlüdür.143 Kemal Burkay ise, dengbêji hem halk ozanı hem de türkücü olarak tanımlamaktadır:

“Dengêj denen halk ozanı ya da türkücü, bir yandan manzum parçayı bir uzun hava, ya da arya biçiminde, gür bir sesle okur, arada bir de şarkıyı keser, öyküyü anlatır; böylece hem kendisi hem dinleyiciler soluk alır.

Çünkü köy odalarında ve genellikle uzun kış geceleri anlatılan bu destanlar ve manzum öyküler saatlerce sürer, bazan ertesi geceye ve daha sonraki gecelere kalır.”144

Görüldüğü gibi; Burkay, dengbêji, destan ve manzum öykü anlatan kişiler olarak tanıtır. Dengbêjin kim olduğuna dair bir başka görüşü de Yaşar Kemal,

“Ağıtlar” adlı eserinde sunmaktadır:

142 Abidin Parıltı, Dengbêjler Sözün Yazgısı, İstanbul, İthaki Yayınları, 2006, s. 64-65.

143 A.e., s. 63.

144 Kemal Burkay, Geçmişten Bugüne Kürtler ve Kürdistan, C. 1., İstanbul, Deng Yayınları, Ağustos 1992, s. 215.

“Kürtler, destancılara “Dengbej” diyorlar. Denk, ses, söz demektir. Bej de söyleyen.”145

Bu farklı görüşler göstermiştir ki; dengbêjin kim olduğu sorusuna bir yanıt bulmaya çalışmak bir anlamda icracının anlatısının sınıflandırılmasıyla doğrudan ilişkilidir. Örneğin; Yaşar Kemal’in dengbêjin anlatısına “destan” demesi, dengbêjin ozan mı? Türkücü mü? Destancı mı? olduğu sorusuna bir anlamda yanıt verilmesidir. Anlatı bağlamında düşünüldüğünde; Parıltı da bu noktada Yaşar Kemal ile benzer bir görüştedir: “Tarihi, toplumsal, etik değerlerinin dışında sanat değeri de olan, insani özü içlerinde barındırdıkları için her dönem canlı kalan destanlar genelde sözlü toplumların özelde ise dengbêjlerin en önemli edebi yaratılarıdır.”146 Kemal ve Parıltı’nın dengbêjin kimliğini, anlatısı üzerinden tanımlaması, bu geleneğin anlatı malzemesini analiz etmek açısından oldukça değerlidir. Öyle ki; dengbêji Kürtlerin çîrokbêj ve stranbêj olarak adlandırdığı icracılardan ayırmak, anlatının farklılığından kaynaklanacaktır. Kendal Nezan; yazılı kültürün dışında gelişen folklordan bahsederken, Kürtçe olan bu adlandırmalara parantez içinde verdiği çevirilerle, dengbêji diğer formlardan ayırarak şunları söylemektedir:

“Yazarlar tarafından geliştirilen edebiyata paralel olarak, genelde okuma-yazma bilmeyen ama müthiş bir hafızaya sahip olan dengbêj (ozanlar), stranbêj (halk şarkıcıları) ve çîrokbêjler (hikaye anlatıcıları) tarafından aktarılan canlı ve dipdiri, zengin bir folklor gelişti.”147

Dengbêj ve stranbêj arasında yapılan bu ayrıma, her iki kelime de kullanılmadan Dr. Dieter Christensen’in 1962 yılına ait “Kürtler’in Müziği” adlı yazısında da ilginç bir şekilde rastlanılmaktadır:

“Epik (destansı) bir şarkının okunması belli müziksel yetenekler ve iyi bir hafıza gerektirmektedir. Bunun dışında dinleyiciler iyi bir ses de istemektedirler. Ses ince, esnek ve berrak olmalıdır. Epik şarkılar, bu nedenle çok dar bir çevre tarafından söylenir; özellikle geçimlerini tamamen ya da kısmen şarkı söyleyerek geçiren profesyonel müzisyenler

145 Yaşar Kemal, Ağıtlar, 4. bs., İstanbul, Yapı Kredi Yayınları, 2011.

146 Parıltı, a.g.e., s.28-29.

147 Kendal Nezan, “Kürt Müziği”, Kürt Müziği Dansları ve Şarkıları, Çev. Necdet Hasgül, s. 52.

tarafından söylenir. Onlara hediyeler ve “onur elbiseleri” verilir. Bazı bölgelerde, kendi tarzlarının dışında, örneğin oyun havaları gibi parçaları söylemek, onur kırıcı sayılmaktadır.”148

Christensen’in bahsettiği epik (destansı) şarkıyı okuyan kişi, büyük olasılıkla dengbêjdir ve dengbêjlerin kendi tarzları dışında bir icracı olmaları durumu ise stranbêjlik yapmalarıdır. Bu ayrım günümüzde de benzer bir değerlendirmeye tabi tutulmaktadır. Bu görüşe göre; dengbêjlik, stranbêjliğe göre daha fazla hüner gerektiren bir formdur.

Dengbêjliğin bir hikaye anlatıcılığı formu olması üzerine de farklı görüşler sunulmaktadır. Örneğin; Doğan Karasu, dengbêjin belli bir tarzının olduğunu, sadece hikaye anlatıcısı olarak tanımlanamayacağını ifade etmektedir.149 Buna karşılık; Yusuf Uygar, “Kültürel Bellek ve Dengbejlik: Doğu Anadolu’daki

‘Dengbejlik’ Geleneğinde Bellek Üretimi” başlıklı yüksek lisans tezinde dengbêji bir hikaye anlatıcısı olarak kabul ederken; bir yandan da şu ifadeleri kullanmaktadır:

“Dengbej kendine has belli bir makamla hikâyesini anlatır. Dengbejler söyledikleri hikâyeyi sesli ezgilerle makamlandırıp söylerler bu yönüyle diğer hikâye anlatıcıları ile ayrılırlar.”150

Serhat Resul Çaçan ise; dengbêjliği başlı başına bir tür olarak kabul ederken, hikaye anlatıcılığında dinleyicinin anlatının hikaye olduğunu bildiğini; fakat dengbêjliğin bir nevi tarih-anlatıcılığı olduğunu belirtmektedir.151

Görüldüğü gibi; dengbêjin kim olduğuna dair farklı görüşlerin sebebi, dengbêjin anlatısının ne olduğuna dair bir uzlaşı sağlanamamasından kaynaklanmaktadır. Bu noktada; sözlü gelenek çalışmalarında keskin sınırların çizilemeyeceğinin farkında olarak, genel bir bakış sunduğumuz kavramsallaştırma

148 Dr. Christensen, “Kürtler’in Müziği”, Kürt Müziği Dansları ve Şarkıları, Çev. Huri Tuşik Özkurt, s. 120.

149 Doğan Karasu, kayıt no: 19082014/2.

150 Uygar, a.y., s. 27.

151 Serhat Resul Çaçan, “The Dengbêji Tradition Among Kurdish-Kurmanj Communities: Narrative and Performance During Late Nineteenth and Twentieth Centuries,” s. 50.

tartışmalarına bir noktada katılmak için dengbêjlik geleneğinin unsurlarının incelenmesi önem taşımaktadır.

1.2.2. DENGBÊJLİĞİN UNSURLARI VE TEK KİŞİLİK ANLATI