voynuk hizmeti ve hem tekâlif-i mukayyedde tekâlîf olunup kesret-i tekâlîfe iktidârları olmayıp ol vechile mukāta„anın tahsîlinde usret çekip tahsîli mümkin olmamağla ahvâlleri şer„le görülüp kānûn-ı kadîm üzere amel olunup mukaddemâ hatt-ı hümâyûn-ı sa„âdet-makrûnla mu„anven emr-i şerîf ihrâc olunmak içün mukaddemâ Mâliye tarafından emr-i şerîf verilip hâlâ cülûs-ı hümâyûnum vâkı„ olmağla müceddeden Mâliye tarafından emr-i şerîfim verilmekle mûcebince Dîvân-ı hümâyûnum tarafından dahi hükm-i hümâyûnum recâ eyledikleri eclden Mâliye tarafından verilen emr-i şerîfim mûcebince amel olunmak emrim olmuşdur deyü yazılmışdır.
Evâhir-i Ca. sene 1100.
142
(…) ve (…) ve (…) kādîlarına hüküm ki,
Mahrûsa-i Edirne'de vâkı„ Câmiʻi atîk'de vâ„iz olan meşâyih-i kirâmdan kıdvetü's-sülehâi's-sâlikîn Şeyh Ömer Koyunbaba zîde salâhuhû arzuhâl sunup işbu sene-i mübârekede beş nefer etbâʻıyla Mekke-i Mükerreme ziyâretine müteveccih ve revâne olmağla yolda ve izde ve menâzil ü merâhilde mürûr u ubûruna kimesne mâniʻ olmamak bâbında hükm-i hümâyûnum recâ eylediği eclden şehy-i mûmâ-ileyh beş nefer etbâʻıyla Mekke-i Mükerreme ziyâretine niyyet etmekle iskelelerde ve yollarda mürûruna kimesne mâniʻ olmamak emrim olmuşdur deyü yazılmışdır.
Evâhir-i Ca. sene 1100.
143
Antalya kādîsına hüküm ki,
Hâliyâ Antalya gümrüğü emîni olan Hacı Hasan arzuhâl edip bu bin doksan dokuz senesinde mahsûb olmak üzere gümrük-i merkūm mâlından berât-ı şerîfimle ber-vech-i tekāʻüd ulûfeye mutasarrıf olanların sene-i mezbûrede berâtları mûcebince müstahak oldukları ulûfelerin bi't-tamâm verip zimmetinde kimesnenin bir akçe ve bir habbe hakkı bâkī kalmayup ve şuhûd-ı udûl ile şer„an üzerine bir şey sâbit olmuş değil iken doksan yedi ve doksan sekiz senelerinde mukāta„a-i merkūm emîni olan Mustafa mücerred taʻcîz içün bin doksan sekiz senesinde mukāta„âtda vezâife mutasarrıf olanların bir senelik vazîfeleri mîrî içün fermân olmuş iken vazîfe-i mezbûrândan ba„zıları sene-i merkūma mahsûb olmak üzere altışar aylık ulûfelerin benden almışlar idi, ben dahi senden alırım sen varıp anlar ile hesâblaşırsın deyü sene-i merkūma mahsûb olmak üzere kimesneye ulûfe vermiş değil iken hilâf-ı şer„i şerîf rencîde ve remîdeden hâli olmadığın bildirip ber-vech-i şer„î taʻaddîleri men„ ü defʻ olunmak bâbında hükm-i hümâyûnum recâ etmeğin vech-i meşrûh üzere şer„le görülmek içün yazılmışdır.
146 144
İstanbul gümrüğü emîni (…) zîde kadruhûya hüküm ki,
Belgrad'dan müntakil olmağla İstanbul gümrüğünden yevmî on beş akçe vazîfeye mutasarrıf olan Otvarlı aʻmâ Ramazan [nâm] kimesne gelip mezkûrun iki gözü aʻmâ ve fakīrü'l-hâl ve kesîrü'l-iyâl olup gayrı kâr u kisbe liyâkati olmamağla ulûfesi tamâmen verilmek bâbında hükm-i hümâyûnum recâ etmeğin bu sene-i mübârekede ulûfesi tamâmen verilmek emrim olmuşdur deyü yazılmışdır.
Evâhir-i Ca. sene 1100.
145
Zağra-i atîk kādîsına hüküm ki,
Zağra-i atîk'de vâkı„ Gāzî Cafer Bey Vakfı'nın mütevellîsi Ahmed gelip vakf-ı merkūm akārâtından Vidin kasabasında vâkı„ Çiftehamam'ın ta„mîre muhtâc olmağla vakfın câbî ve kâtibi ile hammâm-ı mezbûrun müsteʼciri Receb ol hammâmı izn-i hâkim ile mâllarından taʻmîr etmekle defter mûcebince masrûfun mütevellî-i mezkûrdan alıp mütevellî dahi mâl-ı vakıfdan almak istedikde baʻzı kimesneler mâni„ olmağla şer„le alıverilmek içün yazılmışdır.
Evâhir-i Ca. sene 1100.
146
Manisa kādîsına ve mütesellimine hüküm ki,
Erbâb-ı tîmârdan Ahmed gelip Saruhan sancağında Manisa nâhiyesinde Uyanlu? nâm karye ve gayrıdan beş bin akçe tîmâra berât-ı şerîfimle mutasarrıf ve me‟mûr olduğu sefer-i hümâyûnumda iken esîr olmağla kazâ-i mezbûrdan Hacı İbrahim bunun içün fevt oldu deyü tîmârını üzerinden alıp ba„dehû bu esîrlikden halâs oldukda tîmâr kendüye ibkā ve mukarrer kılınıp üzerinde iken mezbûr İbrahim sen tîmârı kasr-ı yed etmişdin deyü hîle ile bin doksan dokuz senesinde olan mahsûlün karz etmekle Dîvân-ı Hümâyûn'umda mürâfa„a olduklarında hak her vechile mezkûr Ahmed'in yedinde olduğu zâhir olmağla mezkûr esîrlikden halâs olup mahall-i merhamet olmağın tahvîl târîhine düşen mahsûlü bi't-tamâm alıverilmek içün yazılmışdır.
147 147
Galata monlâsına hüküm ki,
Kazâ-i mezbûra tâbi„ nefs-i Tophane'de vâkı„ müteveffâ Ömer Paşa Mescidi Evkāfı'nın evlâdiyyet ve meşrûtiyyet üzere mütevellîsi (…) gelip vakf-ı merkūm[un] kurâ ve mezâri„i olmayıp nükūd ve musakkafâtı olup ve usûl-i vakfiyyet üzere mürtezikaya verilen vazîfeden fazlası vakfiyye-i ma„mûlün-bihâda vakfın evlâdına meşrûta iken ba„zı kimesneler hilâf-ı şart-ı vâkıf birer tarîkle nezâret ve cibâyet ve cüzhânlık nâmına vazîfe ihdâs ve berât etdirmeleriyle usûl-i vakıfda hârice muhdes vazîfe talebiyle ta„addî üzere olmalarıyla usûl-i vakıfda hârice muhdes vazîfe talebiyle ta„addî olunmaya deyü yazılmışdır.
Fî evâhiri Ca. sene [1]100.
148
Kavala Paşası'na ve Kavala ve (…) kādîlarına hüküm ki,
Hasan zîde kadruhû gelip bin doksan dokuz senesinde Taşözü hâssı karyelerinden Boloz? ve Yenihisar ve Martir ve sâir kurâ ahâlîlerinin hâssı toprağında olan zahîre mahsûlleri öşrü ile sâir hukūk ve rüsûmdan sekiz yüz guruş mikdârı bakāyâsı üzerlerinde kalmağla şer„ u kānûn üzere alıverilmek içün yazılmışdır.
Fî evâhiri Ca. sene [1]100.
149
Şam paşasına ve defterdârına hüküm ki,
Sâdât-ı kirâmdan Seyyid Abdurrahman gelip bu sâdâtdan olup fakīrü'l-hâl ve kesîrü'l-iyâl ehl-i ilim olduğundan mâ„adâ bundan akdem mutasarrıf olduğu imâmet ve hitâbeti sehven âhara verilip mağdûr olmağla Şam havâlîsinin düşen mahlûlünden duâgûy vazîfesi tevcîh olunmak bâbında hükm-i hümâyûnum recâ etmeğin mezbûr Seyyid Abdurrahman şürafâdan olup fakīrü'l-hâl ve kesîrü'l-iyâl mahall-i merhamet olmağla ibtidâ düşen mahlûlden Şam havâlîsinden yevmî yirmi akçe vazîfesi verilmek içün hüküm yazılmışdır.
Evâhir-i Ca. sene 1100.
150
148