• Sonuç bulunamadı

Yeşil Ordu Cemiyeti’nin Hedefi ve Faaliyetleri

3. BÖLÜM-KUVA-YI SEYYARE ve YEŞİL ORDU CEMİYETİ İLİŞKİSİ

3.3. Yeşil Ordu Cemiyeti’nin Hedefi ve Faaliyetleri

Yeşil Ordu Cemiyeti’nin amaçlarını, kuruluşu sırasında ve kuruluşundan sonra olarak ikiye ayırmak mümkündür. Bunlardan ilki kuruluşu sırasındaki amacı, bir diğer anlamda M. Kemal Paşa’nın cemiyetin faaliyetlerine onay vermesindeki amaçtır. Memleket içindeki isyanlara ve isyanların çıkmasına sebep olan, telkin ve propaganda yapan Cemiyet-i Ahmediye’ye karşı, Anadolu’nun istiklal ve hürriyet aşkını temsil eden kurum olarak faaliyette bulunmasına M. Kemal Paşa onay verdi. Fakat cemiyetin memleketin dört bir yanına gönderdiği nizamnamelere, talimatnamelere ve beyannamelere baktığımız zaman yukarıdaki ifadeleri bulmak mümkün değildi. Yani cemiyet amacından saparak farklı mecralara yöneldi. Adeta Anadolu’da Komünizm propagandası yapar hale geldi. Durumu daha iyi anlamak için yayınlanan nizamname, talimatname ve beyannamelerden bazı örnekler vermek faydalı olacaktır.

Yeşil Ordu Cemiyeti yayınladığı beyannamenin başlığında «Eski Dünya Nedir? Yeni Dünya’da Neler Oluyor?» ifadesini kullandı. Devamında ise şöyle deniyordu:

“Eski dünya, birkaç zenginin, milyonlarca insanları esir gibi çalıştırarak, bu milyonlarca insanın açlık ve sefaletine karşı kendi rahatlıklarını te'min etmesinden başka bir şey değildir.

Köylü'ler, çiftçiler, bağcılar, bahçeciler, kunduracılar, yemeniciler, duvarcılar, marangozlar, arabacılar, velhâsıl ayağı ile ve kolu ile çalışan bütün işçiler, geceyi giindüze katarak çalışır çabalarlar, pek zorlukla karınlarını ancak kuru ekmekle doyurabilirler. Hasta olurlar, aç ve ilaçsız kalırlar, onlara ne ekmek veren olur, ne de ilaç veren ve ne de hekim getiren bulunur.

Dünyada yenen, giyilen her şeyi fukara meydana getirir. Evleri, konakları, sarayları amele çalışarak yapar. Fakat kendi aç, çıplak, sefil, evsiz,

yurdsuzdur. Aşar diye alırlar, vergi diye alırlar, iane diye alırlar. Zavallı köylü her türlü vergilere katlanır, ne yolu yapılır, ne mektebi yapılır, ne çocuğu okutulur…

Fukaranın hayrına hiç bir iş görülmez. Ne dâvâsına bakan olur, ne de kimse ona, insan diye bakar. Sanki Allah köylüyü, ameleyi, fukarayı, zenginlere kul köle olmak için yaratmışdır.

Ey köylüler, fukaralar, ey çalışkan çiftçiler, namuslu ırgatlar ve ameleler gözlerinizi açınız, etrafınıza dikkatle bakınız!... Etrafınızda bulunan beyler, ağalar kimlerdir bilir misiniz? Onlar da sizin gibi insandır. Allah’ın indinde aranızda hiç bir fark yokdur. Allah insanları hep eşit yaratmışdır. Sizi fukara yapan, cahil yapan bu zalim adamlann şerrinden kurtulmak için, başınızı biraz kaldırınız, sesinizi yükseltiniz, onlardan korkmayınız! Onlar kendi kendilerine size bir şey yapamazlar. Rusya 'dan gelen haberlerden, Rusya’da çiftçi ve askerin yapdıkları işleri herkes yavaş yavaş ögreniyor. Onlar yeni bir dünya yapıyorlar. Eski idareleri, eski hükumetleri tamamen değişdirmişler, yeni idâre, yeni hükümetler yapıyorlar.

Yeni dünyâ bambaşka oluyor. Yeni dünyâda hükumet hep fukaranın eline geçdi. Hükumet adamlarını fukara seçiyor. Valiler, mutasarrıflar, kaymakamlar hep ortadan kalktı. Zengin, fakir, büyük, küçük, bey, ağa hep eşit oldu. Rütbeler hep lağvoldu.

Bütün insanlar kardeş ve arkadaş gibi çalışıyor, geçiniyor. Dögmek, söğmek gibi şeyler ortadan kalkdı. Hep kardeş ve arkadaş oldu. Nefer, neferliğini ve vazifesini biliyor. Zabitinden ne emir alırsa derhal ifa ediyor. Çünkü o emri neferin ifa etmesi, vazifedir. Zabitin vazifesi söylemek, neferin de yapmakdır.

İşte o kadar... Vazifesini yapmayan her kim olursa olsun, mutlaka şiddetle cezalandırılıyor. Mal mülk sâhibi olmak da yasak olduğu için rüşvet, anafor, hırsızlık, yalancılık, dolandırıcılık, kâmilen ortadan kalkmışdır. Herkes insanlığı anlamış, herkes birbirine eşit olmuş… Biz de böyle olacağız, biz de bu

yola gidiyoruz.”309

Yukarıda yazılanların Bolşevik ifadelerden hiçbir farkı yoktur. Beyannamenin hedef kitlesi işçi ve köylü kesimidir. İşçi ve köylülere karşı adeta müjdeler verilmektedir. Sermaye grupları ve zenginlere karşıda öfke mevcuttur. Peki, Yeşil Ordu Cemiyeti’nin kuruluş amacı neydi? M. Kemal Paşa’nın Nutuk’ta belirttiği gerekçelerin hiçbirini yukarıdaki beyannamede görmek mümkün değildir. Nazım Bey’in İstiklal Mahkemesi’ndeki ilk ifadesi cemiyetin Avrupa emperyalizmiyle mücadele etmek için kurulduğu yönündedir. Cemiyet Avrupa emperyalizmiyle, Anadolu’da Bolşevik fikirleri yaymakla mücadele edecektir. Cemiyetin Şerif Manatof’la işbirliği yaparak, İslam-Bolşevik sentezini Anadolu’da yaymaktan başka Milli Mücadele’ye ne gibi katkısı olduğu tartışılır. Görüldüğü gibi cemiyetin gerekçe ve uygulamaları arasında büyük farklar vardır. Farklılıkları aşağıdaki örneklerle çoğaltmak mümkündür.

Beyannameden başka cemiyetin birde 32 maddelik nizamnamesi vardır. Nizamnamenin ilk maddesi cemiyetin Avrupa emperyalizmini Asya’dan kovmak için kurulduğunu tekrarlamaktadır. Sermayenin baskı ve zorbalıklarını yok etmede tereddüt etmeyeceği, devletin genel servetinden halkın maddi ve manevi kabiliyeti nispetinde faydalanmasına çalışılacağı, toprağın idaresinin ise halkın ortak kullanımına bırakılmasını esaslı ıslahat olarak saymaktadır. Ekonomik hayattan herkesin eşit miktarda faydalanması için devletin müdahalesi şarttır. Kişilerin servet biriktirmesine mani olacak tedbirler devletin vazifesidir. Cemiyet hayatında yönetime tam katılım usulü benimsenmiştir. Muharebe ve mücadele emperyalizm imha edilinceye kadar meşrudur. Zaruri ihtiyaçlarını bile temin edemeyen, azınlıkların hesabına çalışan çoğunluğun, refah ve saadetini, hürriyet ve selametini sağlamak başlıca hedeftir. Teşkilatın en sağlam unsurları, gücüyle fikriyle geçinmeye çalışan memur, çiftçi, amele, hademedir. Cemiyet hayatında yer bulamayan aciz, ihtiyar, malul, hastalıklı kişiler hayatın ortaklaşa ve eşit menfaatlerinden ayrı tutulamaz. İslâmiyet’in esaslarına dayanarak Asr-ı Saadetin samimiyetini iadeye çalışarak Batı’dan gelen ihtirasları Asya’dan atmaya çalışmak hak yolu, Allah yoludur. Terbiyede ve geleceği hazırlamada kardeşliği her şeye hâkim kılmak esastır.

Okul eğitimi parasız, mecburi ve yatılı olmalıdır. Adalette neticeler ve hadiseler değil, sebepler ve tesirlerle mücadele daha önemlidir. En ağır suç emperyalizmdir. Yalnız bu suçu işleyenlere idam cezası verilebilir. Ahlak işlerinde toplumsal yarar esası gözetilir. İyi veya kötü cemiyetin ortak mutluluğu ile ayırt edilir. Yeşil Ordu Kızıl Devrim Orduları’na samimi kardeşlik duygusuyla sonuna kadar bağlıdır ve müttefikidir. Yeşil Ordu’nun simgesi Yeşil Bayrak’tır. İslam kardeşliği bu bayrak altında kurulur. Kızıl ve yeşil bayrakların birliği mutluluğa yönelik çalışmaları tamamlayacaktır. Yeşil Ordu gizli bir genel merkezle idare edilir. Yeşil Ordu Moskova ve Kızıl Ordu merkezleri ile münasebettedir. Köylere kadar her yerde Yeşil Orduya bağlı gizli merkez heyetleri vardır. Şimdilik vazife bu sayılan esasları halka yaymaktır ve gelecekteki faaliyetler için zemin hazırlamaktadır. Genel merkez harekete geçme zamanını dış merkezlerle haberleşme yaparak belirleyecektir. Yeşil Ordu’nun devrim hareketi tahmin edildiğinden daha yakındır. Yeşil Ordu teşkilatına mensup olup ta emperyalizm lehinde çalışanlar derhal idam edilecektir. İdam hükmü genel merkezce verilir ve gizli ve özel araçlarla yerine getirilir. Yeşil Ordu’nun masrafları gizli olarak toplanacak yardımlarla, üyelerin vereceği aidatla karşılanır. Yardım toplamak için baskı, zorlama ve tehdit yapılmayacaktır. Yeşil Ordu ilkeleri için yayın yapanlar ödüllendirilecektir. Yeşil Ordu fikirlerine karşı gelenlerin fikirleri ihtiyatlı bir lisanla anlatılarak düzeltilmeye çalışılacaktır.310

Nizamname Yeşil Ordu Cemiyeti’nin amacını açıkça anlatmaktadır. Kızıl Ordu’yla ilişkilerden, adaletten, eğitimden, yönetimin ilkelerinden, cezalandırma yöntemlerinden, İslamiyet’e karşı olan tutumlarından, hatta bayrağından, hedef kitlesinden tutunda, aile hayatına, devrimin ne zaman gerçekleşeceğine kadar cemiyetin bütün gayesi ayrıntılı olarak açıklanmıştır. Adeta devlet içinde devlet kurmak isteyen bir cemiyetin ifadesi vardır satırlarda. En büyük istismar ise dinin Bolşevik akımını yaymada bir araç olarak kullanılmasıdır. Bolşeviklik ile asr-ı saadet karşılaştırılarak, saadet hayatına kavuşmak için Bolşevikliğin şart olduğu vurgulanmıştır.

Son olarak Yeşil Ordu’nun talimatnamesine311 bakarak cemiyeti daha fazla tanıma şansımız olacaktır. Genel olarak talimatname, beyanname ve nizamnamenin bir tekrarı maiyetindedir. Nizamname ve beyannameden farklı olarak şu ifadelere yer verildi:

Yeşil Ordu’nun yeşil cihat bayrağında «Asya Asyalılarındır. Asya artık

kapılarını savaş, sermaye, ihtikâr, sınıflar ve ihtiraslar facialarına ebediyen kapamıştır!» denilmektedir. Yeşil Ordu’ya sermaye sahipleri giremez. Merkez

heyetinde çalışacaklar gündelik ve aylık ücretli şeklinde çalışanlardan seçilir. Bunlar yemin ederek görevlerine başlar. Yeşil Ordu’nun üye sayısını artırmaya çalışmak en önemli iştir. Sermaye grubundan da olsa gayeye sadık kalacağına tam kanaat edilen kimselerde üye olabilir. Alınacak üyelerin bir rehberi ve iki şahidi bulunur. Bunlardan başkasını tanımaz, verilen emirleri harfiyen yerine getirir. Her merkezin yeteri kadar fedaisi olacaktır. Fedailer merkezden verilen kararları gizlice ve geciktirmeden icra ederler. Köy fedaileri gerektiğinde kasaba, ilçe, il fedaileriyle birleşerek takım, bölük, tabur, şeklinde toplanırlar. Fedailer askerliğini yapmış yiğit kişilerden seçilir. Fedai yanında bir mavzerle 300 fişek bulundurur. Yeşil Ordu kan dökmeye karşıdır, fakat amaca ulaşmak için üzgün olmasına rağmen bazı icraatlarda bulunmaya mecburdur. Yeşil Ordu’ya karşı fiili muhalefete geçenler çaresiz yok edilir. Merkez heyetleri bulundukları yerin en yetkili hükümet memurlarını elde ederek, gayemize fayda sağlamaya çalışacaktır. Yeşil Ordu’nun propagandasını yapması için bir gazetesi olacaktır.

Talimatnamede en göze çarpan nokta cemiyetin askeri gücünün tesis edilmesi için yapılması gerekenler ve askeri teşkilatlanma hakkındaki tavsiyelerdir. Yeşil Ordu’nun insanlık saadeti için kurulmuş bir örgüt olmasına rağmen kan dökmeyi gerektiğinde meşru kılması göze çarpan husustur. Adeta askeri ihtilal örgütü olmak gibi amacı vardır. Yeşil Ordu’nun yayınladığı yukarıdaki bildirilerde memleket kurtuluşuna yararlı ifadeye rastlamak imkânsızdır. Bildirilerde memleket yönetimine göz diken Bolşevik ihtilal örgütü izlenimi vardır. Yayınlanan bildiriler cemiyet

311 Nizamname’yi Fethi Tevetoğlu 12 madde olarak vermiştir. Mete Tunçay ise TCBMM Arşivi,

İstiklal Mahkemesi T–2 Dosya 27-2’yi kaynak göstererek 42 madde olarak vermiştir. Verilen bilgiler aynıdır. Sadece madde sayıları arasında fark vardır. Tevetoğlu, Age., Ankara 1967, s.149- 150; Mete Tunçay, Türkiye’de Sol Akımlar I Belgeler II, İstanbul 1991, s.207–209.

yöneticilerinin kaleme aldığı hayal mahsulü fikirler olmaktan öteye gidememiştir. Talimatnamenin sonunda birde ‘Netice’ yayınlanmıştır:

“Âlem, bir büyük inkılâp karşısındadır. Avrupa'da bir kısım ilim adamları, "Sosyalizm" mesleği dâiresinde, Batının medeniyet perdesi altındaki redâet ve cinayetlerini yıkmak, ortadan kaldırmak için "Burjuvazi" denilen muhtekir ve muhterislerle mücâdele ediyor. Bunların en büyük gayesi, çok zenginlerin taşkın sefâhetleriyle, fukara takımını yoksullukdan doğan sefaletine bir had tayin etmekdir. "İslamiyet ve Şer-i Muhammedî" bu esasları binüçyüz yıl önce, Zekât, Fitre ve Kurban gibi vecibelerle koymuş ve terviç etmiş olduğundan, Müslümanlar bu âlemin terviç etmiş olduğu bu sosyal inkılâptan zarar görmek değil aksine faydalanacaklardır. Bunun içindir ki, teşkilatımızın bir umdesi de sosyalizm harekâtından istifade etmek ve onlara yardım etmekdir. Her merkez hey’eti, bu umdeyi göz önünde ehemmiyetle tutacak ve inkılâbın tamamiyle husulüne kadar Zekât, Fitre ve Kurban gibi şeriatın fukara hakkı olmak üzere zenginlere yüklediği vecibelerle münasib surette toplatarak, çalışma gücünü kaybetmiş olanlara dağıtacaktır.”312

Yeşil Ordu Cemiyeti, Sovyet Rusya temsilcisi Upmal vasıtasıyla, Moskova’daki Komitern’e gönderdiği raporda kendini şöyle anlatıyordu:

“Bolşevik hareket “Yeşil Ordu” terimiyle adlandırıldı. Çünkü Türkiye’de ilk zamanlarda tabandaki dini fanatizmde büyük rol oynayan zenginler ve mollalar komünizme karşı idiler. Türkiye halk kitleleri henüz komünizmi tam anlayamamıştı. Bundan dolayı Türkiye’de komünizme ön ayak olanlara, bunlardan tehlikeler gelebilirdi. Bu da Türkiye’de komünist inkılâbın daha doğmadan ölmesine sebep olurdu. Komünistler yalnız Yeşil Ordu ismini almakta kalmayarak, Türkiye’de yasal olarak çalışmasına müsaade edilmesi için nizamnâmesine bazı ihtiyatlı ve geçici paragraflar dâhil ettiler. Ve bu tarz

siyasetle Yeşil Ordu önemli başarılar elde etti.”313 Yeşil Ordu Cemiyeti’nin faaliyetlerinden biride fikir yapılarının III.

Enternasyonal’e hoş geleceği zannına kapılarak Komintern’e katılmak istemesidir.

312 Borak, Age., s.82-90.

313 Yavuz Aslan, Türkiye Komünist Fırkası’nın Kuruluşu ve Mustafa Suphi, Ankara 1997, s.99–

Fakat bu girişimden sonuç alamamışlardır.314

Ankara’da ki faaliyetlerde Mülkiye Kaymakamlarından Vakkas Ferit Bey’in çabaları vardır. Vakkas Ferit Bey BMM karşısındaki bahçede masa masa dolaşarak komünizm lehine konuşmalar yapıyor, kurtuluş için tek yol olduğunu söylüyordu. Komünizmin ifadesi olan kızıl renkte Ankara’da moda haline geldi. Bilerek yâda bilmeyerek herkes bu rengi kalpaklarında taşıdı.315 BMM’deki teşkilatlanmayı ise Sovyet Elçisi Medivani organize ediyordu. Medivani Ankara’ya kadınlı erkekli 200 kişi ve telsiz cihazlarıyla geldi. Kurşunlu cami yakınında birkaç ev tutarak el altından meclisteki partizanlarını çoğaltmaya çalıştı. Şeyh Servet Efendi de BMM’de grup kurmanın zamanının geldiğini, memleketin buna ihtiyacı olduğunu, komünistliğin islâm esaslarına uygun olduğunu, hatta Hz. Ebubekir’in bile komünist olduğunu iddia etmekteydi.316

Yeşil Ordu Cemiyeti’nin hükümet ve M. Kemal Paşa ile olan ilişkilerini Hakkı Behiç ve Adnan Adıvar sağlıyordu. Ankara ve Eskişehir’deki gizli komünist kuruluşlarla, Rusya’daki Türkiye ile ilgili komünist eleman ve teşekküllerle irtibatı ise Hacıoğlu Salih, Vakkas Ferid, Arif Oruç sağlıyor, bu yolda Bolşevik teşkilatçı Şehidullah ile oğlu Ziynetullah Nuşirvan’ın, Rus sefaretinden Şerif Manatof ile Emek Gazetesi sahibi Ahmed Hilmi ve Bakkal Ahmed’in faaliyetleri devam ediyordu.317