• Sonuç bulunamadı

Yargıtay’da Olan Dosyalar Bakımından Uygulama

Bölge Adliye Mahkemelerinin faaliyete geçmesinden önce ilk derece mahkemeleri tarafından verilen ve temyiz incelemesi için doğrudan Yargıtay'a gönderilen davalar bakımından yapılması gerekenler daha farklıdır. Bu durumdaki hükümlerin sonradan yürürlüğe giren kanun hükümlerine göre sanığın durumunun yeniden değerlendirilmesi için bozulması (daha doğru bir ifadeyle temyiz isteminin kabul edilmesi) ve dosyanın hükmü veren ilk derece mahkemesine gönderilmesi gereklidir. Nitekim 5560 sayılı kanun değişikliğiyle getirilmiş olan bozma yasağı 6763 sayılı yasa ile getirilmemiş, dolayısıyla temyiz istemleri kabul edilecektir.

Yargıtay uzlaştırma kapsamına alınan suçlardan dolayı uzlaştırma hükümlerinin uygulanması için bozma kararı verecektir. Nitekim yukarıda da belirttiğimiz üzere Yargıtay uzlaştırma müessesesini karma nitelikli bir kurum olarak gördüğünden dolayı lehe kanun değerlendirilmesi yapılmasını istemektedir. Nitekim Yargıtay dolandırıcılık ile ilgili olarak temyiz edilen dosyalarda bu husustan dolayı

364

“..Sanık ve katılan hazırlık soruşturma aşamasında 5271 sayılı CMK ‘nın 253. Maddesine uygun uzlaşma teklif edildiği anlaşılmakla aynı maddenin 18. Bendi gereğince uzlaştırmanın sonuçsuz kalması halinde tekrar uzlaştırma yoluna gidilemez hükmü gereğince mahkemede yeniden uzlaşma teklif edilmeden karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır..” Yargıtay 2. CD 28.06.2007, 5962/9690 Uyap Ağından Alınmıştır.

164 bozma kararı vermeye başlamıştır 365 . Yeni düzlenmeyle beraber uzlaştırma kapsamına alınan tehdit suçuyla da ilgili olarak Yargıtay uzlaştırma işlemlerinin yapılmasından bahisle bozma kararı vermeye başlamıştır366. Yine yeni düzenlemeyle

365

Yargıtay 15. Ceza Dairesi Esas No: 2014/12647 Karar No: 2017/35 Tebliğname No: 15 - 2013/32277

“..Dolandırıcılık suçundan sanığın mahkumiyetine ilişkin hüküm, sanık tarafından temyiz

edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü;

Sanığın, mağdura tanıdıkları olduğunu ve kendisine bu vesileyle ehliyet aldırabileceğini söyleyerek mağdurdan 900 TL almak suretiyle ortadan kaybolduğu, böylece dolandırıcılık suçunu işlediğinin iddia edildiği olayda,

Hükümden sonra 02.12.2016 tarih ve 29906 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 6763 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un 34. maddesiyle 5271 sayılı CMK’nın 253/1. maddesinde yapılan değişikliğe göre, TCK’nin 157/1. maddesinde düzenlenen dolandırıcılık suçunun uzlaşma kapsamına alınması karşısında; sanığın hukuki durumunun yeniden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması, Bozmayı gerektirmiş, sanığın temyiz itirazları bu nedenle yerinde görüldüğünden, 5320 sayılı Kanun'un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK'nın 321. maddesi uyarınca, sair yönleri incelenmeyen hükmün BOZULMASINA, 09/01/2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.”

Yine benzer bir kararda “Yargıtay 15. Ceza Dairesi Esas No : 2014/12669 Karar No: 2017/42 Tebliğname No : 15 - 2013/38501

Dolandırıcılığa teşebbüs suçundan sanığın mahkûmiyetine ilişkin hüküm, sanık müdafii tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü;

Sanığın, sahte zincir ve yüzüğü gerçek altın diyerek katılana satmak istediği, yapılan inceleme sonucunda sahte olduğunun anlaşıldığı, böylece sanığın dolandırıcılığa teşebbüs suçunu işlediğinin iddia edildiği olayda,

Hükümden sonra 02.12.2016 tarih ve 29906 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 6763 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un 34. maddesiyle 5271 sayılı CMK’nın 253/1. maddesinde yapılan değişikliğe göre, TCK’nin 157/1. maddesinde düzenlenen dolandırıcılık suçunun uzlaşma kapsamına alınması karşısında; sanığın hukuki durumunun yeniden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması, Bozmayı gerektirmiş olup, sanık müdafiinin temyiz itirazları bu nedenle yerinde görüldüğünden,5320 sayılı Kanun'un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK'nın 321. maddesi uyarınca, sair yönleri incelenmeyen hükmün BOZULMASINA, 09/01/2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi…”.

366

Yargıtay 4. Ceza Dairesi Esas No : 2014/14081, Karar No : 2017/513 Tebliğname No: 4 - 2012/279105

“…Yerel Mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle, başvurunun süresi ve kararın niteliği ile suç tarihine göre dosya görüşüldü:

Temyiz isteğinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi.

Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede;

02/12/2016 tarihli Resmi Gazete'de yayımlanarak aynı tarihte yürürlüğe giren 6763 sayılı Kanunun 34. maddesiyle değişik 5271 sayılı CMK'nın 253. maddesi ve maddeye eklenen fıkraya göre uzlaşma hükümleri yeniden düzenlenmiş ve sanığa isnat edilen TCK’nin 106/1. maddesi kapsamındaki tehdit suçunun uzlaştırma kapsamında bulunduğu anlaşılmış olmakla, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 2 ve 7. maddeleri de gözetilerek, uzlaştırma işlemi uygulanarak sonucuna göre sanığın hukuki durumunun bu kapsamda tekrar değerlendirilip belirlenmesinde zorunluluk bulunması,

Bozmayı gerektirmiş, sanık Hayri Ş. Müdafiinin temyiz itirazları bu nedenle yerinde görülmüş olduğundan, diğer yönleri incelenmeksizin HÜKMÜN 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi

165 gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK'nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, yargılamanın bozma öncesi aşamadan başlayarak sürdürülüp sonuçlandırılmak üzere dosyanın esas/hüküm mahkemesine gönderilmesine, 05.01.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi..” Yine aynı hususta bir başka Yargıtay kararında, Yargıtay 4. Ceza Dairesi, Esas No : 2014/15696

Karar No: 2017/60 Tebliğname No: 4 - 2013/8158

“…Yerel Mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle, başvurunun süresi ve kararın niteliği ile

suç tarihine göre dosya görüşüldü:

Temyiz isteğinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi.

Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede;

1-Sanığın 20/05/2010 tarih ve 2009/268 E. 2010/144 K. sayılı ilamla hükümlülüğüne karar verilip, CMK'nın 231. maddesi gereğince hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ve 5 yıl süreyle denetimli serbestlik tedbiri uygulanmasına, denetim süresi içinde yükümlülük yüklenmemesine, hükmün kesinleşmesinden sonra denetim süresi içinde 12/06/2011 tarihinde yeniden yaralama suçunu işlediğinden, hükmün CMK'nın 231/11. maddesi gereğince açıklanmasına karar verildiği anlaşılmakla;

Açıklanmasına karar verilecek yeni hükmün Yargıtay incelemesine tabi olacak ve kesinleşmesi halinde infaza verilecek hüküm olacağı bu nedenle kararın dayandığı tüm kanıtların, bu kanıtlara göre ulaşılan sonuçların, iddia, savunma, tanık anlatımları ve dosyadaki diğer belgelere ilişkin değerlendirmeler ile sanığın eyleminin ve yüklenen suçun unsurlarının nelerden ibaret olduğunun, hangi gerekçeyle hangi delillere üstünlük tanındığının açık olarak gerekçeye yansıtılması gerekirken, açıklanan ilkelere uyulmadan, Anayasanın 141 ve 5271 sayılı CMK'nın 34 ve 223, 230. maddelerine aykırı davranılarak gerekçesiz hüküm kurulması,

2-02.12.2016 tarihli Resmi Gazete'de yayımlanarak aynı tarihte yürürlüğe giren 6763 sayılı Kanunun 34. maddesiyle değişik 5271 sayılı CMK'nın 253. maddesi ve maddeye eklenen fıkraya göre uzlaşma hükümleri yeniden düzenlenmiş ve sanığa isnat edilen TCK’nin 106/1. maddesi kapsamındaki tehdit suçunun uzlaştırma kapsamında bulunduğu anlaşılmış olmakla, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 2 ve 7. maddeleri de gözetilerek, uzlaştırma işlemi uygulanarak sonucuna göre sanığın hukuki durumunun bu kapsamda tekrar değerlendirilip belirlenmesinde zorunluluk bulunması,

Bozmayı gerektirmiş, sanık Beytullah C.nin temyiz itirazları bu nedenle yerinde görülmüş olduğundan, diğer yönleri incelenmeksizin HÜKMÜN 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK'nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, yargılamanın bozma öncesi aşamadan başlayarak sürdürülüp sonuçlandırılmak üzere dosyanın esas/hüküm mahkemesine gönderilmesine, 02.01.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi…”Uyap Ağından Alınmıştır.

Yine aynı yönde başka bir Yargıtay kararında; Yargıtay 4. Ceza Dairesi Esas No: 2014/30833Karar No: 2017/1084Tebliğname No: 4 - 2013/23551

“…Yerel Mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle, başvurunun süresi ve kararın niteliği ile suç tarihine göre dosya görüşüldü:

Temyiz isteğinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi.

Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede;

02/12/2016 tarihli Resmi Gazete'de yayımlanarak aynı tarihte yürürlüğe giren 6763 sayılı Kanunun 34. maddesiyle değişik 5271 sayılı CMK'nın 253. maddesi ve maddeye eklenen fıkraya göre uzlaşma hükümleri yeniden düzenlenmiş ve sanığa isnat edilen TCK’nin 106/1. maddesi kapsamındaki tehdit suçunun uzlaştırma kapsamında bulunduğu anlaşılmış olmakla, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 2 ve 7. maddeleri de gözetilerek, uzlaştırma işlemi uygulanarak sonucuna göre sanığın hukuki durumunun bu kapsamda tekrar değerlendirilip belirlenmesinde zorunluluk bulunması,

Bozmayı gerektirmiş, sanık Ercan’ın temyiz itirazları bu nedenle yerinde görülmüş olduğundan, diğer yönleri incelenmeksizin HÜKMÜN 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK'nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, yargılamanın bozma öncesi aşamadan başlayarak sürdürülüp sonuçlandırılmak üzere dosyanın

166 birlikte uzlaştırma kapsamına alınan hırsızlık suçuyla ilgili olarak ta Yargıtay ilk derece mahkemesinin kararını uzlaştırma işlemlerinin yapılması nedeniyle bozmuştur367.

esas/hüküm mahkemesine gönderilmesine, 12/01/2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi….”

367

Yargıtay 21. Ceza dairesi, Esas No: 2015/9360 Karar No: 2017/185 Tebliğname No :22012/264332

1-)Sanık hakkında resmi belgede sahtecilik suçu yönünden kurulan mahkumiyet hükmüne yönelik yapılan incelemede;

a-)Çek üzerindeki soruşturma aşamasında yaptırılan imza incelemesinin tek kişilik bilirkişi tarafından yapılmış olduğu anlaşıldığından, gerçeğin kuşkuya yer vermeyecek şekilde belirlenebilmesi açısından mahkemece Adli Tıp Kurumundan yeniden ayrıntılı bir bilirkişi incelemesi yaptırılarak sonucuna göre sanığın hukuki durumunun takdir ve tayini gerekirken eksik inceleme sonucu yazılı şekilde karar verilmesi,

b-)Tekerrüre esas sabıkası bulunan sanık hakkında, 5237 TCK’nin 58/7. maddesi gereğince mükerrerler hakkındaki infaz rejiminin ve cezanın infazından sonra denetimli serbestlik tedbirinin uygulanmasına karar verilmemesi yasaya aykırı,

c-)T.C. Anayasa Mahkemesi'nin, TCK’nin 53. maddesine ilişkin olan, 2014/140 Esas ve 2015/85 Karar sayılı iptal kararının 24.11.2015 gün ve 29542 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanmış olmasından kaynaklanan zorunluluk bulunması,

Bozmayı gerektirmiş, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebeplerden dolayı 6723 sayılı Yasa ile değişik 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK'nun 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, tekerrüre esas sabıkası yönünden aleyhe temyiz bulunmadığından kazanılmış hakkın saklı tutulmasına, 2-)Hırsızlık suçu yönünden ise; hükümden sonra 02.12.2016 tarihinde yürürlüğe giren 6763 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu İle Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un 34. maddesi ile değişik 5271 sayılı CMK’nun 253/1. maddesi uyarınca 5237 sayılı TCK’nun 141. maddesinde düzenlenen hırsızlık suçunun uzlaşma kapsamına alınması karşısında; TCK’nun 7/2 maddesindeki “Suçun işlendiği zaman yürürlükte bulunan kanun ile sonradan yürürlüğe giren kanunların hükümleri farklı ise, failin lehine olan kanun uygulanır ve infaz olunur" hükmü gözetilerek, sanık hakkında uzlaşma hükümlerinin uygulanıp uygulanmayacağı hususunun değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması,

Bozmayı gerektirmiş, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebeplerden dolayı 6723 sayılı Yasa ile değişik 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’un 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 16.01.2017 gününde oybirliği ile karar verildi…” Uyap Ağından Alınmıştır.

Yine başka bir Yargıtay kararında da aynı şekilde bozma kararı verilmiştir. Yargıtay 17. Ceza

Dairesi Esas No: 2015/28361,Karar No: 2016/13743 Tebliğname No: 2 - 2014/262967

Yerel mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle, başvurunun süresi ve kararın niteliği ile suç tarihine göre dosya görüşüldü:

1-Anayasa'nın 141 ve 5271 sayılı CMK'nın 34, 230 ve 289. maddeleri uyarınca mahkeme kararlarının denetimine imkan verecek şekilde açık ve gerekçeli olması, gerekçe bölümünde mevcut delillerin tartışılması, değerlendirilmesi, reddedilen veya kanıtlama yönünden üstün tutulan delillerin neler olduğu ve nedenlerinin gösterilmesi, delillerle sonuç arasında bağ kurulması, bir başka deyişle eldeki delillerle neden bu sonuca varıldığının anlatılması gerektiği, tüm bunların ışığında ulaşılan kanaat, sanığın suç oluşturduğu kabul edilen eylemi, bunun yasal unsurları ve nitelendirmesi, uygulanacak kanun maddesi ve CMK’nın 230. maddesinde belirtilen diğer unsurların bulunması gerektiği gözetilmeden 25/05/2009 tarih, 2009/283 Esas ve 2009/455 Karar sayılı hükmün açıklanmasının geriye bırakılmasına dair karara atıfta bulunularak, hüküm kurulmaksızın yazılı şekilde karar verilmesi,

2- Sanık hakkında verilen kararın gerekçe kısmında sanığın hakkında takdir edilen hapis cezasına ait hükmün CMK'nın 231/11. maddesi uyarınca açıklanmasının geri bırakılmasına

167 Etkin Pişmanlık kapsamında düzenlenmiş olan suçların uzlaştırma kapsamına alınmış olmalarından dolayı, Yargıtay aşamasında bu suçlarla ilgili olarak bozma kararları verilmeye başlanmıştır368.

karar verildiğinin belirtilmesine rağmen hüküm kısmında cezanın açıklanmasına karar verilerek çelişkili olacak şekilde hüküm kurulması,

3-Hükümden sonra 02/12/2016 tarihinde 29906 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 6763 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun'un 34. maddesi ile değişik 5271 sayılı CMK'nın 253. maddesinin 1. fıkrasının (b) bendine eklenen alt bendler arasında yer alan ve 5237 sayılı TCK'nın 141. maddesinde tanımı yapılan hırsızlık suçunun da uzlaşma kapsamına alındığının anlaşılması karşısında; 5237 sayılı TCK'nın 7/2. maddesi uyarınca; ''Suçun işlendiği zaman yürürlükte bulunan kanun ile sonradan yürürlüğe giren kanunların hükümleri farklı ise, failin lehine olan kanun uygulanır ve infaz olunur.'' hükmü de gözetilerek 6763 sayılı Kanun'un 35. maddesi ile değişik CMK'nın 254. maddesi uyarınca aynı kanunun 253. maddesinde belirtilen esas ve usule göre uzlaştırma işlemleri yerine getirildikten sonra sonucuna göre sanığın hukuki durumunun yeniden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması,

Bozmayı gerektirmiş, sanığın temyiz nedenleri bu bakımdan yerinde görülmüş olduğundan, diğer yönleri incelenmeyen hükmün açıklanan nedenlerle tebliğnameye uygun olarak BOZULMASINA, 26.12.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi…” Uyap Ağından Alınmıştır. 368

Yargıtay 18. Ceza Dairesi Esas No : 2016/747 Karar No : 2017/163 Tebliğname No : 15 - 2014/96415

“…Yerel Mahkemece verilen hükümler temyiz edilmekle, başvurunun süresi ve kararın niteliği ile suç tarihine göre, dosya görüşüldü:

Temyiz isteğinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi.

Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre,yapılan incelemede;

1- TCK’nın 116/4. maddesinde düzenlenen cebir suretiyle konut dokunulmazlığını bozmak suçunun oluşabilmesi için, suçu nitelikli haline getiren cebirin kişilere yöneltilmesi, bu şiddet eylemi ile konut dokunulmazlığının bozulması arasında nedensellik bağının bulunması, şiddetin konut dokunulmazlığını bozmak amacına yönelmiş olması ve bu amacın gerçekleşmesi için araç olarak kullanılması gerekir. Aynı fıkrada düzenlenen fiilin gece vakti işlendiğinin kabulü için ise, konuta, güneşin doğmasından bir saat öncesine kadar girilmelidir.

Sanığın, olay günü gündüz vakti olan saat 16.00 sıralarında katılana ait evin giriş kapısının kilit kısmına zarar vererek içeri girdiği olayda,ne şekilde cebir veya tehdit kullandığı kanıtlarıyla birlikte açıklanıp tartışılmadan, TCK’nin 116/1. maddesi yerine aynı Kanunun 116/4. maddesi gereğince hükümlülük kararı verilmesi,

2-Suç tarihi itibariyle konut dokunulmazlığının ihlali suçunun uzlaşma kapsamında olduğu gözetilmeden, taraflar arasında 5271 sayılı CMK'nın 253 ve 254. maddeleri gereğince uzlaştırma girişiminde bulunulmaksızın hüküm kurulması,

3- Hükümden sonra 02/12/2016 tarih ve 29906 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak aynı gün yürürlüğe giren ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair 6763 sayılı Kanunun 34. maddesi ile değişik CMK’nın 253/3 maddesi uyarınca, mala zarar verme suçunun uzlaştırma kapsamına alınmış olması karşısında; anılan Kanunun 35. maddesiyle değişik CMK’nın 254. maddesi gereğince sanığın hukuki durumunun yeniden değerlendirilmesi zorunluluğu,

4-Sanığın tekerrüre esas sabıkası bulunmasına rağmen, TCK’nin 58. maddesinin uygulanmaması,

5- Kabule göre de, sanık hakkında bozma öncesi TCK’nin 116/1 . maddesi uyarınca 9 ay hapis cezasına hükmedilmesine karşın, CMUK'nın 326/son. maddesi uyarınca kazanılmış hak gözetilmeyerek aynı Kanunun 116/4. maddesi uyarınca10 ay hapis cezasına hükmedilmesi , Bozmayı gerektirmiş ve sanık Murat Orhan'ın temyiz nedenleri yerinde görüldüğünden,

168 Yine suça sürüklenen çocuklarla ilgili olarak da Yargıtay yeni düzenlemeyi dikkate alarak bozma kararları vermiştir369.

tebliğnameye aykırı olarak HÜKÜMLERİN BOZULMASINA, CMUK'nın 326/son. maddesi uyarınca kazanılmış hakkın korunmasına yargılamanın bozma öncesi aşamadan başlayarak sürdürülüp sonuçlandırılmak üzere dosyanın esas/hüküm mahkemesine gönderilmesine, 10/01/2017tarihinde oy birliğiyle karar verildi…”Uyap Ağından Alınmıştır.

Yine başka bir Yargıtay kararında da aynı şekilde bozma kararı verilmiştir. Yargıtay 15. Ceza

Dairesi Esas No: 2016/2480, Karar No :2017/7 Tebliğname No :15 - 2016/221879

“…Suça sürüklenen çocuk hakkında ceza verilmesine yer olmadığına ve danışmanlık tedbiri uygulanmasına ilişkin hükümler katılan mağdur vekili tarafından temyiz edilmekle dosya incelenerek gereği düşünüldü;

Suça sürüklenen çocuk ile korunmaya ihtiyacı olan çocuğun okulda futbol oynadıkları, korunmaya ihtiyacı olan çocuğun takım kaptanı olmasından dolayı suça sürüklenen çocuğun arkadaşı olan Muhammet Fatih'i kaleye geçirdiği, suça sürüklenen çocuğun, korunmaya ihtiyacı olan çocuğun yanına gelerek "benim arkadaşımı niye kaleye koyuyorsun" diyerek korunmaya ihtiyacı olan çocuğa tokat vurduğu, bu esnada korunmaya ihtiyacı olan çocuğun gözlüğünün de kırıldığı olayda, mahkemece suça sürüklenen çocuk hakkında Adana Dr. Ekrem Tok Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Hastanesi'nden aldırılan 08/12/2015 tarihli rapora göre; üzerine atılı mala zarar verme ve kasten yaralama suçlarının hukuki anlam ve sonuçlarını algılama ve davranışlarını yönlendirme yeteneğinin gelişmemiş olduğunun anlaşılması nedeniyle verilen ceza verilmesine yer olmadığına dair kararda her ne kadar mala zarar verme suçunun 6763 sayılı yasa kapsamında uzlaşma kapsamına girmiş ise de suça sürüklenen çocuk hakkında verilen hüküm daha lehine olduğundan bir isabetsizlik görülmemiştir.

Bozmaya uyularak yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre; katılan vekilinin suça sürüklenen çocuk hakkında mahkumiyet hükmü kurulması gerektiğine ilişkin temyiz itirazlarının reddiyle, hükümlerin ONANMASINA, 09/01/2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi…” Uyap Ağından Alınmıştır.

369

Yargıtay 3. Ceza Dairesi Esas No: 2016/5710 Karar No:2016/21260 Tebliğname No: 3 - 2014/240255

“…Mahalli mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle evrak okunarak;

Gereği görüşülüp düşünüldü;

1) Suça sürüklenen çocuğun aşamalarda mağdurun annesine yönelik isnatlarda bulunması ve kendisine vurmaya başlaması üzerine çıkan arbedede yanında taşıdığı bıçakla mağdurun yaralandığını savunması, mağdurun istikrarlı beyanları, oluşa ve dosya kapsamına göre suça sürüklenen çocuğa atılı suçun kovuşturulması şikayete bağlı olmayan silahla kasten yaralama suçunu oluşturduğu gözetilmeden, yazılı şekilde kamu davasının düşürülmesine karar verilmesi, 2) Mağdurun olay sonrası Yunak Devlet Hastanesinden alınan raporunda yaralanmasının basit bir tıbbi müdahale ile giderilemeyeceğinin belirtildiği, 16.05.2013 Konya Numune Hastanesinden alınan raporunda ise yaralanmanın basit bir tıbbi müdahale ile giderilip giderilemeyeceğinin belirtilmediği görülmekle, mağdurun tüm tedavi evrakları, geçici ve kesin raporlar, varsa film ve grafilerin Adli Tıp Şube Müdürlüğüne gönderilerek ayrıntılı rapor alındıktan sonra suça sürüklenen çocuğun hukuki durumunun değerlendirilmesi gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması,

3) Hükümden sonra 02.12.2016 tarihinde yürürlüğe giren 6763 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu ile bazı kanunlarda değişiklik yapılmasına dair Kanunun 34. maddesi ile değişik 5271 sayılı CMK'nin 253/1. maddesi uyarınca atılı suçun uzlaşma kapsamına alınması karşısında suça sürüklenen çocuğun hukuki durumunun yeniden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması, Bozmayı gerektirmiş, üst Cumhuriyet savcısının temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebeplerle 6723 sayılı Kanunun 33. maddesiyle değişik 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi ile yürürlükte bulunan 1412 sayılı CMUK’un 321. maddesi uyarınca

169 Yargıtay’dan bozma kararı verilerek gelen dosyalarda İlk derece mahkemesi dosyayı esasa almadan ve duruşma açmadan Cumhuriyet başsavcılığı uzlaştırma bürosuna göndermeli, uzlaştırma işlemlerinin bitmesinden sonra dosyayı esasa alıp bozma sonrası olduğu gibi tensip kararı vermeli, duruşma günü belirleyip tarafları duruşmaya çağırmalı, uzlaştırma sağlanmış ise düşme hükmü kurmalı, uzlaştırma