• Sonuç bulunamadı

1.3. Dil ve Beyin

1.3.7. Yaratıcılık

Son zamanlarda yaratıcılık kavramı eğitimin her alanında ve özellikle kompozisyon yazma konusunda bilim adamlarının ve eğitimcilerin üzerinde bir çok araştırma yaptıkları bir kavram haline gelmiştir. Yaratıcı düşünce, bilişsel yeteneğin

imgesel boyutunda yer alan çok yönlü bir düşünme biçimidir. Yaratıcılık bir zeka değildir ama insanın yaşamının her alanında kullandığı doğuştan gelen, düşüncenin sınırlarını genişleten ve zenginleştiren doğal ve esnek bir yetidir. Yaratıcılık yeni öğeleri yaratma becerisi olarak tanımlansa da son zamanlarda düşüncenin ve yaratıcılığın çok boyutlu yönlerinin ortaya konmasından sonra yaratıcılığa farklı boyutlar eklenmiş ve bilim adamları yaratıcılığı farklı biçimlerde tanımlamışlardır.

Örneğin, “Torrance yaratıcılığı, boşlukları rahatsız edici ya da eksik öğeleri sezip, bunlar hakkında düşünme ve varsayımlar kurmak, bunları sınamak, sonuçları karşılaştırmak ve bu varsayımları değiştirip yeniden sınamak olarak tanımlarken, Bartlett, ana yoldan ayrılma, deneye açık olma, kalıplardan kurtulma, Wallach ve Kogan çok sayıda çağrışım üretebilme ve bu üretmede özgür olabilme, ancak bunu yaparken de özden ayrılmama ve sapmama, Guilford ise yaratıcı düşünceyi, alışılmamış düşünce, esneklik, orijinallik ve akıcılık”, şeklinde tanımlamışlardır, (tanımlar, Ömeroğlu ve Turla 2001’den alınmıştır).

Sülean (1983), (akt. Özben ve Argun, 2002) ise, yaratıcılığı önceden birbiriyle ilişkisi olmayan malzeme ve düşünceler arasında bağlantılar kurma; algılama, görebilme, bilimin ve bilincin sınırlarını aşarak düşünceleri estetik bir biçimde yeniden düzenleyebilme, bunların yanı sıra düşünce ve eylemlerde özgünlük olarak nitelendirmiştir.

Mucchielli’ye göre yaratıcılık, fikirleri, düşünceleri, icatları, hayal kurmayı ve zihinsel verimi içeren bir üretimdir. Bu tanımdan, yaratıcılığın ölçütlerinin, üretim, yenilik, icat, fikirleri keşfetme, verimlilik ve hayal gücü olduğunu anlıyoruz (akt. Dalak, 2000:5).

Yaratıcılık her bireyde var olan ve insanın yaşamının her döneminde bulunabilen bir yetenek, günlük yaşamdan bilimsel çalışmalara kadar uzanan geniş bir yelpazeyi içine alan süreçler bütünü, bir tutum ve davranış biçimidir. Doğuştan getirilmiş olan yaratıcılık her insanda bulunur, Kirst ve Diekmeyer (1978). Fakat yaratıcılığın sürekliliği, gelişimi, derecesi ve ortaya çıkışı kişiden kişiye farklılık gösterebilir. Kirst ve Diekmeyer (1978)’e göre yaratıcılığı geliştirebilmek için sorunlara çözüm yolları bulacak güvenli bir görüşe ve yürekliliğe gerek vardır. Buna ulaşılabilir, ne var ki, vazgeçlemeyen alışkanlıklar, günlük uğraşlar ve binbir ön yargı

buna engel olur. Yaratıcılık ileriye dönüklüktür bu nedenle eski, alışılmış ve bilinenler yerine yeniliklere dönük olmayı gerekli kılar.

Yaratıcılık esneklik, çok yönlü düşünme, duyarlılık; çevreye, insanlara, karşılaşılan yeni duruma karşı uyanık ve ilgili olma, akıcılık; rahat, çabuk ve bağımsızca düşünebilme ve hareket edebilme, orijinallik; farklı ve değişik sonuçlara varabilme gibi özellikleri içermektedir (Mangır ve ark. 1991), (akt. Tarman 1999).

Rawlinson’a göre (akt. Dikici 2001) istisnasız her insanda yaratıcılık yeteneği vardır. Küçük yaşta çocukların kendi başlarına veya arkadaşları ile oynadıkları oyunlar incelendiği zaman yaratıcılık yetenekleri görülebilir. Fakat çocuk büyüdükçe yaratıcı yetenekleri dışarıdan etkilerle başka yeteneklerin altında örtülü kalmaya başlar. Okul yaşantısı, eğitime yönelik rutin davranışlar gerektirdiğinden yaratıcılık yeteneğini baskı altına almaktadır.

Atkıncı (2001) ’e göre yaratıcılık, doğru cevabı bulunmayan sorunlara yeni yollar, yeni çözümler, yeni fikirler, yeni buluşlar, üretme yeteneği, düşünsel ve duyuşsal bir etkinliktir. Ona göre yaratıcılık kullanılmaya ve geliştirilmeye hazır bir gizli güç ya da potansiyel olarak her bireyde mevcuttur ve bu potansiyelin geliştirilmesi gerekir. Yaratıcılık varolanın dışına çıkmaktır.

Yaratıcılık, herkeste farklı düzeyde vardır, ve bu uyuyan potansiyeli uygulanacak etkinliklerle ortaya çıkarmak mümkündür (Dalak 2000: 145).

Rouquette (1994:14)’e göre (akt. Atkıncı 2001.:8) yaratıcılığın kendini göstermesi için uygun koşullarla karşılaşması gerekir ve bu uygun koşullar da eğitim yoluyla sağlanabilir. Atkıncı, öncelikle öğretmenin yaratıcı özellikleri ön plana çıkaran bir eğitimden geçmesi gerektiğini aksi halde öğretmenin kendisinde varolmayan bir özelliği çocuğa aktarmasınnın mümkün olmadığını ve bu yüzden eğitim fakültelerinin eğitim programlarında yaratıcılık eğitimine yer vermesi gerektiğini belirtmektedir.

Yaratıcılık, insanların sahip oldukları bireysel özellikler, zeka, kişilik ve fiziksel gelişim gibi alanlarda kendini gösterir. Rawkinson: “yaratıcı düşünme bir rüya gibidir ve rüya beynin çalışması için gerekli temel işlevlerden biridir” der, (akt.

Dikici 2001). Webster sözlüğü yaratıcılık bir şey meydana getirme, yoktan bir şey var etme olarak tanımlamaktadır. Yaratıcılık kişiye has bir özgünlüktür. Hardy ve Hardy (2003 : 9) “yaşantımızda karşılaştığımız sorunları çözmemiz tesadüfi değil yaratıcı sürecin ürünüdür” der. Ona göre hayatı yaşanabilir yapan insandaki bu yaratıcı yöndür. Yaratıcılık önünde engel tanımaz ve sınırsızdır. Yazar aynı çalışmasında, yaratıcılık evrensel yani her insanda doğuştan var olan bir yetenektir zaten yaratıcılık insanların makinalara ve hayvanlara karşı olan üstünlüğünün bir göstergesidir ve bu yeteneğin de eğitilmesi gerektiğini belirtmektedir. Yine Hardy ve Hardy’e göre (2003) yaratıcılık, yapıcı ve başarılı değişimlere giden giden yoldur ve dünyayı daha iyi algılamamıza, hayata daha etkili bakmamıza yardımcı olan bir araçtır. “Yaratıcılık, hayal gücünü zorlayarak duyguları yoğunlaştırır ve beklenmedik sonuçlar getirir. Yaratıcılık, insan yeteneğinin kaynağıdır ve değişimlere ayak uydurma da yine yaratıcı zekanın bir sonucudur ”(Rico 2000, Hardy ve Hardy 2003). Rico aynı eserinde yaratıcı düşünmeyi zihinsel işlevlerin yönettiği bir beceri olarak tanımlamaktadır.

Yaratıcılık, bilinenlerden yeni bir şeyler ortaya çıkarma, yeni, özgün bir senteze varma birtakım sorunlara yeni çözüm yolları bulma, daha önceden kurulamamış ilişkiler kurma, böylece yeni bir düşünce şeması içinde yeni yaşantı, deneyim, fikir ve ürünler ortaya koyma şeklinde tanımlanabilir, (Tarman 1999).

Ömeroğlu ve Turla (2001) yaratıcılığın bir yöntem olduğunu belirttikleri yazılarında yaratıcılığın özelliklerini şöyle aktarmışlardır:

Yaratıcılık hem düşünsel, hem duygusal yaşamı ifade etmektedir. Yaratıcı bir etkinlik hemen kendiliğinden oluşmaz. Cesaretlendirme ve yol gösterme aracılığı ile yaşam biçimi hâlini alan, sürekli bir yöntemdir. Yaratıcılıkta özgünlük, olağanüstülük, kural dışılık, değişik olma (sıradışılık), bilinenlerin dışında kullanma, şimdiye değin olduğundan başka bir biçimde birleştirme gibi özellikler bulunur. Yaratıcı bireylerin; öğrenmeye hazır, ilgili, dilde, çağrışımlarda, düşünsel alanda ve anlatımda akıcı, düşüncede esnek ve özgür, meraklı, hayal gücünü kullanabilme, deneme, araştırma, sınama, bulma, kalıplardan kurtulma ve yeni fikirler üretme, farklı olana yeniliğe karşı istekli olma, görülmemiş ve benzersiz olan şeyler üzerinde durabilme ve riski göze alma gibi belirgin özellikleri vardır (Adıgüzel 1993; Verber 1979; Ömeroğlu 1990; akt.Ömeroğlu ve Turla 2001).

Bu tanımdan da yaratıcılığın sıra dışılık, birbirinden kopukmuş gibi görünen parçaları birleştirme, hayal edebilme, verimlilik, deneme, farklılık, risk gibi ölçütlerini saptamış oluyoruz. Hayal gücü, yaratıcı özgün düşünceleri yaratmanın

vazgeçilmez öğesidir. Dickenson (akt. Altieri, 2005), “yaratıcılık hiçbir şeyin görülmediği dolu bir denize benzer ancak hasat edilerek ve kullanılarak görülebilir. Bu nedenle normal zekaya sahip her öğrenci iyi yazmayı öğrenebilir bu da öğretmenin, öğrenciye kendine güven duygusunu vererek dün mümkün olmayan şeyin bu gün olası olabileceğine inandırması ile mümkündür” diyerek yazma konusunda öz güvenin yaratıcı yazmada önemli bir parametre olduğunu göstermektedir.

Taylor yaratıcılığın beş çeşidini belirlemiştir: 1. İfadesel yaratıcılık: Kişinin kendini ifadesi,

2. Üretimsel yaratıcılık: gelişmiş ve kontrol edilmiş yetenekleri ortaya çıkarır, 3. Buluşsal yaratıcılık:yeni bir ilişkilendirmenin algılanması olarak gösterir.

Önceki Deneyimlerin yeniden, özgün olarak kullanımı gibi. 4. Yenileyici yaratıcılık: İleri düzeyde soyut becerileri kasar.

5. Ortaya çıkan yaratıcılık: Tamamen yeni temel prensiplerin kavramına eşdeğerdir.(akt.Dalak, 2000).

Evans (2002) ve Rico (2000)’e göre öğrenme, şaşkınlık, risk, kararsızlık, gerilim ve yön şaşırtmayı içermektedir. Öğrenme anlamı oluşturmaktadır, o halde duygularımız da bu karmaşık süreçte yer almaktadır, bu duygularımızın ağırlıklı olarak yer aldığı sağ beyni harekete geçirme demektir bu da yaratıca sürecin ta kendisidir çünkü insan beyni düz düşünme süreci ile değil çağrışım ve ilişkilendirme yoluyla işlevini yerine getirmektedir.

Yaratıcılıkla ilgili yapılan çalışmalar yaratıcılığın doğuştan geldiğini ama insanın bazen bunun farkında olmadığını, bu nedenle yaratıcılığın öğrenmekten ziyade desteklenip, geliştirilecek özellikte olduğunu göstermektedir. Yaratıcılık eğitimle geliştirilebilir ama eğitimdeki gelişim de, yaratıcılığın ders programlarına alınması ve derslerde ön plana alınmasıyla gerçekleşebilir.

Ömeroğlu ve Tural (2001) yaratıcılık eğitimi almanın çocuğa kazandırdıklarını şöyle sıralamışlardır: çocukların;

• Karşılaştıkları güçlükleri yenmek için yeni çözüm yolları bulmalarını, • Her şeyi merak ederek soru sormalarını ve tahminlerde bulunmalarını, • Araştırma ve deney yapma eğilimlerini arttırmalarını,

• Hayal güçlerini geliştirmelerini,

• Yeni ve değişik buluşlar ortaya koymalarını,

• Bir konu üzerinde ilgi ve dikkatlerini uzun süre tutabilmelerini, • Ayrıntılara dikkat ederek yanlış ve eksiklerini hissedebilmelerini, • Yeni oyunlar keşfetmelerini,

• Çevrelerini biçim ve mekan ilişkisiyle görebilmelerini,

• Kendilerine güvenen, kendilerini geliştirip gerçekleştirebilen ve bağımsız olabilen kişilikler geliştirebilmelerini,

• Kendilerini dış dünyaya, birlikte yaşadıkları ve tüm insanlara açık tutabilmelerini, • Kendilerini yalnız bugün için değil, yarın için de hazırlayabilmelerini,

• Dengeli ve coşkulu, akıllı ve duyarlı kişiler olabilmelerini, • Duygu ve düşüncelerini farklı yollarla ifade edebilmelerini, • Yeni yaşantıları denemeye cesaretle katılmalarını,

• Ayrıntılara dikkat ederek, yanlış ve eksiklikleri kolayca fark edebilmelerini sağlar (Ömeroğlu ve Turla 2001).

Atkıncı (2001) Torrance’ın Yaratıcı Düşünme Testi (TYDT) ile 31 birinci sınıf, 43 beşinci sınıf öğrencisi üzerinde yaratıcı düşünmeyi saptamaya çalışmış ve sonuçta ilköğretim l. Kademede uygulanmakta olan eğitimin yaratıcı düşünmenin istenilen düzeyde gelişimini sağlamada etkili olmadığını ortaya koymuştur. Araştırmacı, ders konuları ağırlaştığı, 4 ve 5. sınıflarda, Sosyal ve Fen Bilgisi gibi dersler konulduğu için yaratıcılığın düşüş gösterdiğini saptamıştır. Yazar, söz konusu sınıflarda, bu derslerin içerik yönünden oldukça kapsamlı olmasındana dolayı ezbere öğrenmelere neden olduğu ve yaratıcı düşünme sürecini engellediğini belirtmektedir. Ona göre ders kapsamlarının genişliği değil düşünme yeteğinin geliştirilmesi bir üst düzey öğrenmedir.

Kris'e göre (akt. Tarman 1999), yaratıcılık süreci iki aşamadan oluşur. Bunlar yaratıcılığın esin ile ilgili (inspirational) aşaması ve ayrıntılaşmış (eleborantional) aşamasıdır. Birincil süreç, düşünme-dürtü yönelimli fakat organize olmamış-dominant öncesi- yapıdadır. Sorunla ilgili düşünceler arasındaki işbirliğini kolaylaştırır. Bu tür bir düşünme anında oluşan negatif enerjinin serbest bırakılması, zevk vericidir ve bu "işlevsel zevk" yaratıcılığa götürür.

Buraya kadar bilim adamlarının tanımladığı özellikler aynı zamanda yaratıcı yazma çalışmalarının da bir parçasıdır. Her ne kadar farklı tanımlar yüklense de bilim adamlarının yaratıcılıkla ilgli ortak vardıkları düşünce, yaratıcılığın önemli ölçüde başarıyı artırdığıdır. Bu nedenle eğitim dizgesi içinde yaratıcı düşüncenin geliştirilmesine olanak tanımak ve öğrencilere yaratıcı düşünce becerisini kazandırmak gerekir. Eğitim sistemimize genel olarak bakıldığında, yaratıcı düşüncenin hak ettiği değer ve önemde algılanmadığı, konuya yeterince eğilinmediği, görülmektedir. Oysa bilimde ve hayatın her alanında. özgür, esnek ve çok boyutlu düşünebilme, aktarma yeteneğini kullanmada etkili ve yeterli bireylere gereksinim duyulmaktadır. Yaratıcı düşüncenin temelinde yatan düşünce tanımlardan da anlaşılacağı gibi esnek ve yeni düşünceler üretme, bu düşünceler arasında bağlantılar kurma daha önceden kurulamamış ilişkiler kurma, böylece yeni bir düşünce şeması içinde yeni yaşantı, deneyim, fikir ve ürünler ortaya koymadır. Bu tanımlar tamamen yazmaöncesi stratejilerinden özellikle kümeleme stratejisinin özünü oluşturmaktadır; Yaratıcılık ve sanat alanındaki çalışmalarıyla tanınan Rico (1976, 2000), yaratıcı etkinliklerin özellikle kompozisyon oluşturma sürecinde kullanılması gerektiğini belirtmektedir.