• Sonuç bulunamadı

I. BÖLÜM

2.2. Yaratıcılığı Etkileyen Faktörler

2.2.4. Zeka

Yapılan çalışmalar zeka ve yaratıcılık arasında doğrudan bir ilişki olmadığını göstermiştir. 1920’li yıllara kadar yaratıcılık yüksek zeka ile eşdeğer gösterilen bir kavramdı ancak daha sonra bu mitin doğru olmadığı özellikle zeki insanlar üzerinde yapılan araştırmalarla ispatlandı. Terman’nın genetik deha araştırmaları, MacKinnon’un mimarlar üzerinde yaptığı araştırmalar gerçekte zeka ile yaratıcılık arasında doğrudan bir ilişki olmadığını göstermiştir(Andreasen, 2009: 15-17). Buna rağmen belirli bir IQ değerinin gerekliliği de ortaya konmuştur. Bu değer 120 civarındadır ve bu eşik olarak kabul edilmektedir. MacKinnon çalışmalarında yüksek yaratıcılık özelliğine sahip bireylerle düşük yaratıcılık özelliğine sahip bireylerde bu ortalama değerin geçerli olduğunu ifade etmiştir.

Yüksek zekaya sahip bireyler her zaman yaratıcı olmayabilirler, ancak ortalama zekaya sahip bireyler yüksek yaratıcılık özelliğine sahip olabilirler (Selçuk ve Güner, 2001: 125).

Getzels ve Jackson tarafından öğrenciler üzerinde gerçekleştirilen bazı araştırmalarda da, zeki olanların yaratıcılığa, yaratıcı olanlarından yüksek zekâya sahip olmadıkları ortaya konmuştur (Açıkgöz, 2003: 51).

Başka bir araştırmada ise, yaratıcılık yeteneğine sahip öğrencilerin okul başarılarının ancak zeki öğrenciler kadar olduğu ortaya konmuştur(San, 2004: 6).

Bu ve benzeri birçok araştırma zekâ ve yaratıcılık arasında doğrudan bir ilişki olmadığını kanıtlamıştır. Zekâ aslında çok farklı değişkenleri içerirken yaratıcılık kişideki özgünlük ve farklılığı ifade etmektedir. Yaratıcılık aslında zekânın çözümleyici ve bileşimci olarak kullanılmasıyla ilgilidir (Gülel, 2006: 28). Günümüzde yaratıcılıkla ilgili araştırmalar devam etmekte olup tıpkı zekâ ölçümü olan IQ gibi yaratıcılıkta da CQ yani yaratıcılık katsayısı kavramı ortaya atılmaktadır.

69 2.3.Yaratıcılığa Engelleyen Faktörler

Yaratıcılık engelleri temelde bireysel engeller, toplumsal engeller ve örgütsel engeller olmak üzere üç ayrı şekilde değerlendirilebilir (Yanık, 2007: 90; Sungur, 1992:

249; Aksüzek, 2008: 81).

2.3.1.Bireysel Engeller

Bireysel engelleri ise algısal, duygusal olmak üzere ikiye ayırabiliriz (Yurtseven, 2001: 61). Algısal engeller problemlerin ve olayların tanımlanmasında yaşanmaktadır.

Bu engeller özellikle kişinin neden ve etkiyi ayırmada güçlük yaşamasından kaynaklanmaktadır.

Duygusal engeller ise daha çok kişinin alışkanlıklarından ve duygusal etkilerden kurtulamamasıdır. Özellikle bireyin başarısızlık korkusu, risk alma korkusu, mevcut durumu değiştirmeye ilişkin endişeleri, sürekli yargılama eğiliminde olması, belirsizliklere ilişkin dayanıksızlık, gerçeği hayallerden ayırt edememe gibi bir çok değişken bu grup içerisine girmektedir. Kişinin duygusal olarak belirli düşünce kalıplarına kilitlenmesi yaratıcı düşünmenin ortaya çıkmasını engelleyecektir. Aşağıdaki bazı örnekler duygusal ve algısal engellere örnek olarak verilebilir (Aksüzek, 2008: 82):

-Gerçek problemi çözmek yerine, mevcut ilk çözümü seçip daha iyi olasılıkları açığa çıkarma konusunda başarısızlığa uğramak,

-Herhangi bir problemin tek doğru cevabı olduğuna inanarak, çalışan bir çözüm bulunca durmaya razı olmak,

-Bir problemi anında çözmeye çalışma ve bu nedenle, problemi bir süre gelişimine bırakacak yaklaşımları benimsememek,

-Problemi çözerken açıkça ortada olan farklı yolları seçmek yerine, en direk yolu seçmeye mecbur hissetmek,

-Çalışan bir çözüm bulduktan sonra, problem çözme sürecini uygulamaya götürmekte başarısız olmak,

-Bir şeyin yapılamayacağı ya da bir problemin çözülemeyeceği varsayımını çok çabuk kabullenmek,

-Yeni fikirleri değerlendirirken düşünceye güvenip, fikirleri fiziksel olarak denemeye güvenmemek,

-Gerçeklerin açık bir yorumlanmasını yapmaya çalışmak yerine, edinilmiş fikirlere dayalı varsayımlar ya da deneyime ve söylentilere dayalı kategoriler yaratmak,

70 -Problemi çözerken, altta yatan anahtar gerçekler ile belirgin belirtileri veya sebep ile etkiyi birbirinden ayıramamak,

-Problemleri başkalarının anlayacağı varsayılan dille tartışma; jargonlar ya da belirsiz terminoloji kullanmak,

-Çok büyük problemleri, daha küçük bileşenlere ayırmaksızın üstlenmek, -Bir problemin daha küçük bileşenleri ile uğraşırken, büyük resmi kaçırmak, -Bilginin günlük aktivitelerle açık bağlantısı yoksa onu alakasız olduğu gerekçesi ile vaktinden önce bir kenara atmak,

Kişinin kendisini komik duruma düşüreceğini düşünmesi, mükemmeliyetçilik arayışı, engellerden korkma ve çekinme gibi değişkenler de duygusal engeller arasında değerlendirilebilir.

Yaratıcı düşünmeyi kısıtlayacak düşünce biçimleri ise aşağıda yer almaktadır (Geybullayev; 2002, s.159):

 Mantıklı düşünceyle yetinmek,

 Fikirlerin serbestçe gelişmesini kısıtlayacak çerçeveler çizmek,

 Yeni ihtimallerin gelişmesini önlemek,

 Yaratıcı düşünceye önem vermemek,

 Var olana şüphe ile bakmamak,

 Düşünmeden sonuç çıkarmak,

 Beklenen cevapları vermek,

 Gülünç duruma düşmekten korkmak,

Bu engellerin önüne geçerek yaratıcı düşünce kabiliyetini geliştirmek için gerçekleştirilmesi gerekenler ise (Geybullayev; 2002, s.160):

 İlk önce kendini tanımak,

 Engelleri kaldırmak,

 Yeni fikirlere ulaşabilmek için düşünceyi saklamamak,

 Bütün alternatif fikirleri düşünmeden sonuç çıkarmamaktır.

2.3.2.Toplumsal Engeller

Kişinin yaşamış olduğu çevre koşulları ve bilhassa kültürel faktörler kişinin yaratıcılığı üzerinde doğrudan etkilidir. Toplumun muhafazakâr yaklaşımı, değişime olan direnci, yeniliklere bakış açısı gibi, birçok kavram toplumsal yaşam içerisinde yaratıcılığı etkileyen temel faktörlerdir. İnsan toplumsal bir varlıktır ve bireyin birçok

71 farklı zamanda ki yaratıcı düşünce üzerine yetisi o toplumun o bireye sunduğu bakış açısı ile söz konusu olabilir.

Örneğin Türk toplumunun genel risk almama ve elindekini kaybetmeme güdüsü, yenilik ve yaratıcılık konusundaki gelişmeyi hem bireysel hem de örgütsel bazda olumsuz şekilde etkilemektedir.

2.3.3.Örgütsel Engeller

Yaratıcılığı sınırlandıran kişisel ve toplumsal engellerin yanı sıra özellikle çalıştıkları kurumun yani örgütlerin de yaratıcılık üzerinde önemli etki ve katkıları söz konusudur. Bireysel yaratıcı özellik yanında aslında makro açıdan katkı sağlayan temel yaratıcılık özelliği iş alanı yaratıcılığıdır. Çalışanın yapmış olduğu iş üzerinde farklı bakış açıları ve yeni çözümler getirmesi olarak tanımlanabilecek örgütsel yaratıcılık ya da iş alanı yaratıcılığı son derece önemlidir. Bu yaratıcılığın örgütsel yapıya bağlı olarak şekillendiği düşünülürse, örgütsel değişkenlerin ve iş ortamının bu özelliğe olan etkisi oldukça fazladır.

Yönetimin katı tutumu, örgütsel hiyerarşinin katılığı, personel güçlendirme değişkeni, bilgi paylaşımı, çalışanların iş yapma süreçlerine katılma dereceleri, ödüllendirme ve performans değerlendirme kriterleri, katı bürokrasi, yöneticilerin yeni düşüncelere bakış açısı gibi birçok örgütsel ve yönetsel faktör çalışanlarının yaratıcılık özelliklerini etkilemektedir.

Yönetsel açıdan iş alanı yaratıcılığını geliştirecek en önemli kavramlar ise(www.kalder.org.tr/preview_content.asp?contID=762&tempID=1regID=2):

 Uygun kişilerin uygun yerlere yerleştirilmesi,

 İnsanların yeteneklerini keşfetmek,

 İnsani yaklaşımları ödüllendirmek,

 Organizasyonda farklı düşünce platformlarını oluşturmak,

 Hedeflerin net ve anlaşılır belirlenmesi,

 Bağımlı ve bağımsız çalışabilecek personeli sağlamak,

 Hem cesur hem de başkalarını düşünen personel profiline sahip olma dır.

Yöneticilerin aşağıdaki yaratıcılığı öldürücü yaklaşımlardan kaçınacak politikalar üretmesi gerekir ki örgütsel yaratıcılık kavramı körelmesin ve bu yaratıcılık

72 yetisi en önemli rekabet değişkeni olan yenilikçiliği beraberinde getirsin. Bazı önemli engeller

aşağıdadır (www.kalder.org.tr/preview_content.asp?contID=762&tempID=1regID=2):

 Yeni gerçekler ve bakış açıları ortaya koymak yerine, diğerleriyle geçinmek için çok çaba harcamak,

 Geleceği tahmin etmek veya fikirlerle oynamak yerine, tüm hareketlerin hesabını verme gereksinimlerini hissetmek,

 Pratik ve ekonomik görünebilmek arzusuyla, düşünceleri mükemmelleştirmek yerine çoğunlukla çok çabuk hüküm vermek,

 Şüphe ve bilmemeyi ifade etmek, çok meraklı olmak ya da "neden?" diye sormaktan endişe duymak,

 Karar vermeye ve meseleleri çözmeye yönelik olarak yaklaşımları tercih etmemek,

 Yeni fikirlerin tehlikesine atılmak yerine, bildik ve tanıdık olanın güvenliğini arzulamak,

 İş hakkında çok fazla şey bilindiği için, yeni fikirlerin açık fikirlilikle değerlendirilmesini çoğunlukla engellemek,

 Eksik fikirlere güvenmeme ve başkalarının fikirlerinin daha iyi olabileceğini itiraf etmeye isteksiz olma, kendi fikirlerini geliştirme teşebbüslerini önemsememedir.

Yaratıcılığı etkileyen bireysel, toplumsal ve örgütsel etmenler yanında genel olarak yaratıcı düşünce özelliğini etkileyen temel 9 değişken söz konusudur. Bunlar kısaca şu şekildedir (Yanık, 2007: 101):

1. Zaman kısıtlaması; Zaman kısıtlılığı yaratıcılığın oluşumunda olumsuz etkide bulunuyor. Zaman darlığına ilişkin şikayet herkesin aslında bir kaçış bahanesidir.

2. Çevredeki bulanıklık; Gürültülü bir ortam, kişisel dokunulmazlığa yönelik müdahale, dış dünyaya açılmak konusunda sınırlamalar ve yapılanın karşılığının alınmaması gibi durumlar yaratıcılığın oluşumunda engelleyici faktörlerdir.

3. Mükemmeliyetçilik; mükemmele ulaşma arzusunda olan kişinin yenilikleri denemekten kaçınması yaratıcılığı öldüren önemli bir unsurdur.

73 4. Durgun sular; farklı olmaktan korkmak ve statükoyu korumak yaratıcılığı

engelleyen temel faktörler arasında değerlendirilmektedir.

5. Doğru ya da yanlış saplantısı; örneğin Sadece siyah ve beyaz olduğunu düşünmekte yaratıcılığı olumsuz etkilemektedir. Aslında grilerde yaratıcılık ortaya çıkmaktadır.

6. Kendimize dair kehanetler; İnsanın kendisini yaratıcı olarak görmemesi.

7. Tek doğru cevap; Bir sorunun tek bir doğru cevapla çözülebileceğini düşünen kişilik yapısı şüphesiz yaratıcılık konusunda yetersiz olacaktır.

8. Risk içeren alanlar; riskten uzak durma yeni düşünce ve fikirlerin oluşumunu da olumsuz etkileyecektir.

9. Hesap çizgisi; sürekli yaratıcılığın maliyetini düşünmek bir noktadan sonra yaratıcılığın gereksiz olduğu düşüncesini ortaya çıkarabilir.

2.4.Yaratıcılık ve Yenilikçilik Arasındaki İlişki

Yaratıcılık kavramı bireysel ve örgütsel bazda değerlendirildiğinde genellikle olaylara farklı açılardan bakabilme, benzerlik ve farklılıkları görerek farklı bakış açıları getirebilme özelliği olarak tanımlanmıştır. Yeni bir ürün geliştirme, bir soruna yeni yollarla çözüm getirebilme ve bir işi değişik şekil ve biçimlerde yapma temel örgütsel yaratıcılık örnekleridir.

Yenilik kavramı ise aslında yaratıcılık süreci sonunda ortaya çıkan bir durumu ifade etmektedir. Yaratıcılık sürecinin sonunda oluşan düşünsel ürünün için de bulunulan ortama uyarlanabilirlik derecesi olarak tanımlanmaktadır. Diğer bir ifadeyle yenilikçilik, doğrudan gözlemlenebilen değişik bir uygulama ya da bu niteliğe sahip bir uygulamanın kurallarının belirlenmesidir (Lumsden, 1999, (aktaran: Yahyagil, 2001:

9)).

Yenilik bazen yeni fikirlerin, süreçlerin, ürünlerin ya da hizmetlerin üretilmesi, kabullendirilmesi ve uygulanması olarak ifade edilirken, bazen alışılmışın dışında yenilik, bireysellikten farklı olarak ancak grupların ortaya çıkarabildiği bir durumdur.

Ancak unutulmamalıdır ki bu iki olguda problemlerin ortadan kaldırılması ve amaçlara ulaşma gibi kavramlar açısından bir bütün olarak düşünülmelidir (Yeloğlu, 2007: 149).

Yenilik kavramı hem somut hem de soyut unsurlardan oluşabilmektedir ve yenilik kavramının temel özellikleride aşağıdaki sıralanabilir (Rogers 1995: Aktaran, Yeloğlu, 2007: 142):

74

 Göreli Avantaj; bir yeniliğin kazandırdığı fikirlerden çok sağladığı faydanın sosyal prestij, ekonomik, güvenilirlik derecesidir.

 Uygunluk; bir yeniliği benimsemek isteyen birey ve/ya gruplar, yeniliğin kendilerine yarar sağladıklarını düşündükleri sürece o yeniliğin faydaları ve uygunluğu üzerine yoğunlaşırlar.

 Karmaşıklık; bir yeniliğin, kullanılmasındaki ve algılanmasındaki güçlük derecesidir.

 Denenebilirlik; bir yeniliğin deneysel ve bilimsel temellere dayandırılabilme derecesidir.

 Gözlemlenebilirlik; yeniliğin sonuçlarının başkaları tarafından gözlemlenebilirliğinin derecesini gösterir.

Bu özellikleri taşıyan yenilik kavramının oluşumunda etkili olan değişkenler ise, yani yenilik kavramının kaynakları ise aşağıdaki gibi ifade edilebilir ( Drucker, 2002:

98):

 Beklenmeyen oluşumlar,

 Uygunsuzluklar,

 Süreç ihtiyaçları,

 Endüstri ve Pazar değişimleri,

 Demografik değişimler,

 Yeni bilgiler.

Beklenmeyen oluşumlar ve olaylar kişilerin yaratıcı düşüncesini tetikleyerek yaratıcılığın ortaya çıkmasına kaynak oluşturabilmektedir. Bunun dışında beklentiler ve sonuçlar arası uyumsuzluklar, demografik değişimler ve yeni bilgilerde yenilik kavramının oluşumunda kaynak teşkil etmektedir.

2.5.Yaratıcı Bireylerin Sahip Olduğu Kişisel Özellikler

Bu konudaki literatür taramasında, yazarların birçoğunun yaratıcılık özelliği fazla olan bireylerin sahip olduğu kişilik özellikleri konusunda hemfikir olduğu görülmektedir. Bunların başında Sungur’un kişilik özelliklerinin yaratıcılık üzerindeki etkisine ilişkin çalışması gelmektedir (Sungur, 1997: 31). Buna göre yaratıcılığa sahip bireyin sahip olduğu genel özellikler aşağıdadır:

 Duygular; yaratıcı bireyin sahip olduğu en temel duyguların başında, başarı isteği, saygınlık ve icat etme aşkı gelmektedir.

75

 Bağımsız davranma; tüm engellerden bağımsız olma isteğidir.

 Yalnızlık; yaratıcı kişiler genellikle kendine yetebilen ve çok fazla başkaları ile bir araya gelmeye istekli olmayan kişilerdir.

 Merak; bu kavram günümüzde özellikle yaratıcığın ortaya çıkmasında oldukça önemlidir. Bireyi yeni arayışlara ve araştırmaya iten bu kavram içerisinde aslında hırs, belirsizlik ve heyecan gibi kavramlar yer almaktadır (Gümüşsuyu, 2004: 20).

 Çaba; karşılaşılan güçlüklere karşı durabilme isteği ve becerisidir.

 Oyun kurgusu; yaratıcı birey etrafındaki nesne ve düşüncelerle sürekli oynama eğilimindedir. Onları kurgular ve oynar. Bu kişilik özelliği yaratıcılık için son derece önemlidir. Bu kurgu yeteneği kişinin olaylara ve nesnelere ilişkin fikir dağarcığını genişletir.

 Doğal olma; bireyin bir anlamda kendisiyle yüzleşmesi ve olaylar karşısında doğal davranmasıdır.

 Güçlü sezgiler; alınacak önemli kararlarda ve bu kararları almak konusunda kararsızlık yaşandığı durumlarda güçlü sezgileri olan kişiler farklı yol ve yöntemler ya da değişik doğru kararlar alabilmektedirler.

 Karmaşa ve çelişkiye yatkınlık; yaratıcılık yeteneği yüksek olan bireylerin özellikle karmaşaya ve düzensizliğe hoşgörü ile baktığı bilinmektedir.

 Empati kurabilme; empati en basit tanımıyla kişinin kendisini karşısındaki kişinin yerine kendisini koymasıdır. Özellikle yaratıcılık yeteneği yüksek olan bireylerde empati kurabilme yeteneğinin de yüksek olduğu söylenebilir. Empati kurmak sadece bireyin karşısındaki kişinin duygu ve düşüncelerini anlamasıyla bitmez. Karşısındakinin duygu ve düşüncelerini anlayan birey oluşturacağı davranış şeklini de buna göre belirlemelidir. Onun için empati kuran kişi karşısındakinin duygu ve düşüncelerini tam olarak anlayacak ve buna uygun davranış şekli ortaya koyacaktır. Bu özellik, yaratıcılık yeteneği yüksek olan bireylerde diğerlerine göre daha fazladır.

Yaratıcı kişilik özelliğinin oluşumunda kişinin çocukluğundan mevcut zamana kadar olan gelişim süreci oldukça önemlidir. Bireyin meraklı olması, yeni şeyleri ve

76 farklılıkları deneme isteği bireyin yaratıcılığında en önemli olan değişkenlerdir. Yaratıcı bireyler nesneler arasındaki mevcut ilişkilerden tatmin olmayan ve farklı alternatifleri denemekten çekinmeyen insanlardır. Esnek düşünebilme ve iç görüye sahip olabilmede yaratıcı bireylerin temel özellikleri arasında yer almaktadır.

Yaratıcılığı engelleyen kişilik özellikleri ise, içsel özgürlükten yoksun olma, alanında bilgili ve ilgili olmama, kuşkularının ve korkularının hayatını yönlendirmesi, yanlış yapmaktan korkması, alay edilmesinden korkması, çok fazla mükemmeliyetçi olma, otoriteye ciddi anlamda bağımlı olmadır (San, 10-17: 1985; Dökmen, 1997: 232).

Bu özelliklerin yanında yaratıcılık yeteneği yüksek bir birey için ayrıntı olarak aşağıdaki özelliklerde söylenebilir (Csıkszentmihalyı, 2002: 58-73):

 Enerji yüklüdür,

 Sessiz ve oldukça rahattır,

 Sorumluluk ve sorumsuzluğu bir arada bulundurur,

 Hayal kurar,

 Alçakgönüllüdür,

 Gururludur,

 Duyarlı ve açık görüşlüdür,

 İşinde hırslıdır.

Bunlara ek olarak yüksek yaratıcılık özelliğine sahip bireylerin aşağıdaki özelliklere de sahip olduğu söylenebilir (Üstündağ, 2009: 38).

 Bu insanlar başarılıdır,

 Önderdirler ve kendi kendilerine yetebilirler,

 Geleneklere bağlı değildirler,

 Duygu ve yeni heyecanlara açıktırlar,

 Kolay kolay insanlarla yakınlık kurmazlar,

 Kendilerinin yaratıcılık yeteneğine sahip olduklarını bilirler.

Yaratıcılık yeteneği fazla olan bireyler genellikle asi ve düzensiz kişilerdir.

Bunlar dünyaya ve olaylara kesinlikle önyargıyla bakmazlar. Düzen ve kurallar onlara göre çok önemli değildir. Aynı zamanda bu kişiler dayanıklı ve ısrarcıdır (Andreasen, 2009: 39).

Yaratıcı bireyler birçok farklı özelliklere sahip olabilirler ancak genel olarak bu kişilerde ortak görülen tutum ve davranışlar(Başkalarına- iş yaşamında ve kendilerine

77 ait) aşağıdaki gibidir (Sungur, 1992: 34-37; Akat, Budak, 1994: 383; Arslan, Karasoy, 2002: 478; Mengili, 2007: 39-43).

1. Başkalarına İlişkin Tutumları;

 Son derece iyi bir mizah anlayışına sahiptirler,

 Güzelliğe duyarlıdırlar,

 Sade ve duyguludurlar,

 Karşı fikirler ileri sürmede oldukça yeteneklidirler,

 Kolay ikna edilemezler,

 Başlatıcıdırlar,

 Yaratıcı bireyler diğer insanlarla iletişim kurmaktan hoşlanırlar,

 Bazı zamanlarda ise kendi dünyalarına çekilirler, sessiz ve sakindirler.

 Değişken mizaçlıdırlar,

 Sosyal hayatlarında uyumlu bir kişilik yapısına sahiptirler,

 Etrafındakilere karşı taze bir duyarlılık içerisindedirler ve güçlü bir sevecenlik duygusuna sahiptirler,

 Dış dünyaya karşı çekingendirler,

 Katılımcı değillerdir,

 Eleştirilere açıktırlar,

 Çok az dostu olan ve ailelerinden de bağımsız bireylerdir,

 Başkalarına ilişkin tutumlarında bağımsız, girişken, cesur ve klasik değer sistemine sahip kişilerdir,

 Az konuşurlar.

2. İşteki Tutumları

 Herhangi bir sorunla ilgili sürekli kaygılıdırlar, sorunlara karşı diğerlerinden daha duyarlıdırlar,

 Düzensizliğe, belirsizliğe, karışıklığa ve kendi iç çelişkilerine karşı toleranslıdırlar,

 Cevabı alınmamış sorular, çözümlenmemiş farklılıklar onları rahatsız etmez,

 Zihnindeki düzenli ve düzensiz düşüncelerden, mantık ve tutkudan, estetik ve bilimden ve tüm zıt yönlü konulardan aynı anda söz etmek onlara zor gelmez,

78

 Karmaşık fikirleri tercih ederler,

 Çalışkan ve üretkendirler,

 Çeşitliliğe değer verirler,

 Düşüncelerinde esnek olmaları çözüm alternatifleri geliştirebilmelerini sağlar,

 Dik kafalıdırlar,

 Hiçbir şeyi kendilerine sunulduğu gibi kabul etmezler,

 Yapıcı eleştirilerde bulunurlar,

 Yaratma güdüleri ve önsezileri oldukça yüksektir,

 Mükemmelliğe karşı aşırı bir istek içerisindedirler,

 Aşırı düzenlemeden rahatsız olmaktadırlar,

 Hataları kolaylıkla tespit edebilirler,

 Yaratıcı kişilerin kavrama yetenekleri ve hafızaları güçlüdür,

 Uzak amaçlara sahiptirler,

 Kararlı ve azimlidirler,

 Sorunları analiz edip başarıyla da sentezleyebilirler,

 Belirsizlikten korkmadıkları gibi belirsiz durumları tercih ederler,

 Çok az gerileme yaşarlar,

 İş yaşamlarında kuşkucu, açık, eleştirici, dürüst ve dayanıklıdırlar,

 Eski kalıplara boyun eğmemesinin nedeni yeni kalıplar ortaya atmak istemesinden ileri gelmektedir,

 Eyleme yöneliktirler,

 Zihinsel çalışmalara yüksek ilgi duyarlar,

 Ayrıntılı ve rutin çalışmalardan daha az doyum sağlarlar,

 Düşünceleri ve nesneleri bireylere tercih ederler,

 İş güvenliğine daha az önem verirler,

 İş yaşamlarında teorik değerleri ön planda tutarlar,

 Kendilerini tanırlar ve kendilerine güvenirler,

 Hırslı ve isteklidirler,

 Yeni deneyimlere her zaman açıktırlar,

 Düşüncelerinde ve değer yargılarında bağımsızdırlar,

79

 Meraklıdırlar, çocukluklarından itibaren her şeyin nedenini araştırırlar,

 Ayrıntılara takılıp kalmazlar.

3.Kendilerine Karşı Tutumları

 Yaratıcı kişiler duygusal ve çocuksudurlar,

 Düşünmeden hareket ederler,

 İçgüdülerinde kontrolü reddederler,

 Kendilerine karşı da dürüstlerdir,

 Aşırı heyecansal tepkiler ve düşük heyecansal tutarlılık gösterirler,

 Baskın, coşkulu ve enerjik bir karakter yapısına sahiptirler. Coşkulu bir duyarlılık içerisindedirler,

 Genellikle renkli bir çocukluk geçirmişlerdir,

 Kolaylıkla kışkırtılan ve kızdırılabilinen bireylerdir,

 Toplumsal baskılardan kendilerini koruyabilirler,

 Bilinçaltlarıyla yüzleşmede yetenek sahibidirler.

Yaratıcılık yeteneği yüksek olan bireylere ait bu özellikler birçok yazar tarafından vurgulanmıştır. Genel olarak yaratıcılık yeteneği yüksek olan bireylerin davranışsal ve kişilik özellikleri tutarlılık göstermektedir. Yaratıcılık yeteneği yüksek olan bireyler tüm yazarlar tarafından sıra dışı şekilde yani alışılmışın dışında davranan ve tepki veren, geleneklere bağlı olmayan, değişikliğe ve yeniliğe açık, başarılı, hayal gücü yüksek bireyler olarak tanımlanırken, korku ve endişeleri yüzünden davranışlarını kısıtlayan ve düzen yanlısı olan kişiler ise yaratıcılık yeteneği düşük olan bireyler olarak tanımlanmıştır.

2.6.Yaratıcılığın Ölçülmesi

Tanım olarak halen üzerinde ortak bir karara varılamayan yaratıcılığın ölçümü de bir o kadar tartışma konusudur. Yaratıcılık ile ilgili ölçüm çalışmalarının sistematik olarak bilimsel yaklaşımlarla incelenmesi 19.yüzyılın ortalarına kadar gitmektedir. Bu çalışmaların, modern psikolojinin araçları ile ölçümü ise Lewis Terman’nın 20.yy.ın başlarındaki çalışmalarına dayanmaktadır. Bu çalışmalar J.P.Guilford ve Torrance tarafından 20.yüzyılın ortalarında devam ettirilerek günümüze kadar gelmiştir. Bu kişilerin çalışmaları halen kullanılmakta ve ortaya koydukları ölçümler bugünkü yaratıcılık çalışmalarının başlangıç noktasını oluşturmaktadır.

80 Literatürde yaratıcılığın ölçümü ile ilgili birçok farklı tartışma konusu vardır.

Bunlardan ilki yaratıcılığın nesnel ya da öznel ölçümü ile ilgili olanıdır. Buna göre

Bunlardan ilki yaratıcılığın nesnel ya da öznel ölçümü ile ilgili olanıdır. Buna göre