• Sonuç bulunamadı

2.2. Yaratıcı Muhasebenin Kapsamı

2.2.4. Yaratıcı Muhasebe Uygulamasının Tespitinde Kullanılan Modeller

93 2017: 125). Türkiye’de özel sektör iĢletmelerinde, giderleri artırıp gelirleri azaltmak yoluyla vergi yükünün azaltılmasına ve dolayısıyla özsermayenin kuvvetlendirilmesine ve nakit çıkıĢının azaltılmasına iliĢkin yaratıcı muhasebe uygulamalarının baĢlıcaları (DurmuĢ, 2017: 125-129); senetle, çekle vadeli satıĢ yapıp reeskont uygulamak, stok değerleme yöntemleri seçimi, yenileme fonu, Ģirket birleĢmeleri, taĢınmaz ve iĢtirak hisselerinin satıĢı, sat ve geri kirala, duran varlıkta parçalara göre amortisman, binanın arsa payından da amortisman ayırma, hızlandırılmıĢ amortisman, fevkalade amortisman, kuruluĢ ve örgütlenme giderlerinin giderleĢtirilmesi, Ģüpheli alacaklarda giderleĢtirme zamanını belirleme, sermaye azaltma yolu ile kâr dağıtımı, özel maliyette erken tahliye, taĢınmaz özel maliyetinde kira süresinin kısa gösterilmesi, dolaylı bağıĢ yaparak giderleĢtirme, tasfiye kararı, Ģirket merkezinin yurt dıĢına taĢınması ve teĢviklerden yararlanma Ģeklinde sıralanmaktadır.

94 Tahakkuklar da, ihtiyari tahakkuklar ve ihtiyarı olmayan tahakkuklar toplamından oluĢmaktadır. Bir diğer ifadeyle tahakkuklar, yönetimce belirlenen (isteğe bağlı) ihtiyari tahakkuklar ve ekonomik olarak belirlenmeleri nedeniyle yönetimin belirleyemediği ihtiyari olmayan (isteğe bağlı olmayan) tahakkuklardan oluĢmaktadır (Önder ve Ağca, 2013: 37).

Nakitlerin seçilen muhasebe politikalarından etkilenmemeleri, tahakkukların ise seçilen muhasebe politikaları, uygulanan yöntemler ile gelir ve giderlerin tanımına ve zamana göre değiĢkenlik gösterebilecek olması; diğer taraftan nakitlerin manipüle edilmesinin daha zor olacağı düĢünüldüğünde, kârı manüpüle etmek için tek yol tahakkukları artırmak ya da azaltmak Ģeklinde ortaya çıkmaktadır.

Tahakkukların kârın yüksek gösteriminin ortaya çıkarılmasında kullanılmasının nedeni, yöneticilerin gelirlerin ve giderlerin zamanlarındaki takdirlerini kullanarak kârlarını değiĢtirmeleri yönündedir ve söz gelimi, kârını yüksek göstermek isteyen bir iĢletme yöneticisi bir sonraki dönemde gerçekleĢmesi beklenen geliri ya da içinde bulunulan dönemde gerçekleĢme olasılğı bulunan bir gideri erteleyerek bir sonraki döneme aktarabilir. Bu anlamda tahakkuk esası ile nakit esası arasındaki farklılıklar önemlidir, her iki yöntem arasındaki fark zamanla ilgilidir. Bir iĢletmenin faaliyet süresinin toplamında tahakkukları ile nakdi arasında fark olmayacaktır. Kısa vadede ise gelirler ve giderler dönemsellik ilkesine göre ele alındığında tahakkuk esası ile nakit esası arasında belli bir miktarda fark olması kaçınılmazdır. Burada dikkat edilmesi gereken bir nokta da, tahakkukların iĢletmenin normal faaliyetinin sonucu olarak ortaya çıkıp çıkmadığıdır. AraĢtırmacılar iĢletmenin normal faaliyeti sonucu ortaya çıkan tahakkukları isteğe bağlı olmayan (nondiscretionary) tahakkuklar olarak adlandırmıĢlar, tahakkukların normal faaliyetlere bağlı olmayıp kârı yüksek göstermek amacıyla

95 Ģekillendirilen kısmını da isteğe bağlı (discretionary) tahakkuklar olarak adlandırmıĢlardır (Yükseltürk, 2006: 10).

Manipülayonların ortaya çıkarılması amacıyla tahakkukların ölçülmesine yönelik literatürde farklı modeller ortaya konmuĢtur. Bu modeller temel olarak aĢağıdaki gibi 3 baĢlık altında toplanmaktadır (Ayarlıoğlu, 2007: 93):

- Toplam Tahakkukları Esas Alan Modeller (Aggregate Accruals Models) - Özel Tahakkukları Esas Alan Modeller (Specific Accrual Models) - Sıklık Dağılımı YaklaĢımı (Frequency Distribution Approach) Toplam Tahakkukları Esas Alan Modeller

Yaratıcı muhasebenin ortaya çıkarılmasında kullanılan modeller, tahakkukların modellere dâhil edilmelerine göre, finansal durum tablosu bazlı modeller ve nakit akıĢ tablosu bazlı modeller Ģeklinde de iki grupta değerlendirilebilir. Finansal durum tablosu bazlı modellerde tahakkuklar finansal durum tablosundan hesaplanarak modele dâhil edilmekte ve hesaplanan tahakkuklar yine finansal durum tablosu kalemleri ile regresyona tabi tutulmaktadır. Nakit akıĢ tablosu bazlı modellerde ise, yıllar itibariyle nakit akıĢlarındaki farklılıkların Ģirket geliĢiminin en iyi göstergesi olduğu varsayımından hareketle, tahakkuklardaki değiĢmeler ile regresyona tabi tutulmaktadır.

Diğer taraftan, hem finansal durum tablosu ve hem de nakit akıĢ tablosu esasına dayanarak tahakkuk hesaplayan modelleri ise, toplam tahakkukları esas alan modeller ve ihtiyari tahakkuklar*ı esas alan modeller Ģeklinde gruplandırmak mümkündür.

* Ġsteğe bağlı tahakkukların takdiri ölçümü için olağan baĢlangıç noktası, toplam tahakkuklardır. Daha sonra toplam tahakkukların isteğe bağlı olmayan bileĢenini üreten iĢlem için belirli bir model varsayılarak toplam tahakkukların isteğe bağlı ve isteğe bağlı olmayan bir bileĢene ayrıĢtırılmasına olanak tanır.

Modellerin çoğunda tahmin edilmesi gereken en az bir parametre gereklidir ve bu genellikle bir "tahmini süre" kullanılarak uygulanır ve bu süre zarfında hiçbir sistematik kazanç yönetimi öngörülmez (Dechow, Sloan ve Sweeny, 1995: 197).

96 Kazanç yönetimi üzerine yapılan çalıĢmalar incelendiğinde, toplam tahakkukları hesaplamada daha çok finansal durum tablosu yaklaĢımı kullanıldığı görülmektedir.

Yaratıcı muhasebe uygulamalarını ortaya çıkarmada, bir diğer ifadeyle tahmin etmede kullanılan toplam tahakkukları esas alan çalıĢmalardan en çok kabul görenleri*; Imhoff (1975)ý ve Eckel (1981)’in çalıĢması ve devamında Healy (1985)§ Modeli, DeAngelo (1986)** Modeli, Jones (1991)ýý Modeli, GeliĢtirilmiĢ Jones Modeli (1995) ve Endüstri Modeli (1995)‡‡, Dechow ve Dichev Modeli (2002)§§ Barton ve Simko Modeli (2002)***, Performansa Dayalı Jones Modeli (2005)ýýý ve Francis, LaFond, Olson ve Schipper (2005)‡‡‡ Modeli Ģeklinde sıralanabilir.

Özel Tahakkukları Esas Alan Modeller

Literatürde oldukça yaygın bir biçimde kullanılmalarına rağmen, toplam tahakkuklar ile yaratıcı muhasebe çalıĢmalarını analiz eden modeller aynı zamanda eleĢtirilere de marız kalmıĢtır (Karabayır, 2012: 116). Toplam tahakkukları esas alan mdeollere alternatif olarak geliĢtirilen özel tahakkukları kullanan modeller, özellikli bir sektördeki özellikli tahakkukları çalıĢma kapsamına almaktadır. Özel tahakkukları esas alan modellerin toplam tahakkukları esas alan modellere kimi avantajları§§§ vardır (Karabayır, 2012:

117);

* Mevcut modeller, isteğe bağlı tahakkukların toplam tahakkuk olarak ölçüldüğü basit modellerden toplam tahakkukları isteğe bağlı ve isteğe bağlı olmayan bileĢenlere ayırmaya çalıĢan daha karmaĢık modellere kadar değiĢir (Dechow, Sloan ve Sweeny, 1995: 194).

ý Income Smoothing: The Role of Management: A Comment

The Income Smoothing Hypothesis Revisited

§ The Effect of Bonus Schemes on Accounting Decisions

** Accounting Numbers and Markey Valuation Substitutes: A Study of Management Buyouts of Public Stockholders

ýý Earnings Management During Import Relief Investigations

‡‡ Detecting Earnings Management

§§ The Quality of Accruals and Earnings: The Role of Accounting Estimation Errors

*** The Balance Sheet as an Earnings Management Constraint

ýýý Performance Matched Discretionary Accrual Measures

‡‡‡ The Market Pricing and Accruals Quality

§§§ Özel tahakkukları esas alan çalıĢmaların potansiyel dezavanatjları da yok değildir. Bunlar (Karabayır, 2012: 117):

97 - AraĢtırmacının tahakkuk davranıĢlarını etkileyen önemli faktörlerin farkına vararak, genel kabul görmüĢ muhasebe ilkelerine iliĢkin bilgi ve tecrübelerini artırabilir.

- Özel tahakkuk yaklaĢımı, sektördeki ticari teamüllerin, ilgili tahakkukun önemli inisiyatif ve yargılamalara muhatap olmasına neden olabileceği sektörlere uygulanabilir.

- Tek bir tahakkuk ile açıklayıcı faktörler arasındaki iliĢki direkt olarak belirlenebilir.

Toplam tahakkukları kullanan çalıĢmalar ile özel bir tahakkuku kullanan çalıĢmaların ortak tarafı ise, ikisinin de isteğe bağlı ve isteğe bağlı olmayan kısımlarını tanımlamaya çalıĢmalarıdır (Ayarlıoğlu, 2007: 115). Yaratıcı muhasebe uygulamalarını tespit etmede kullanılan modellerin incelendiği çalıĢmalarda, analiz için kullanılan modellerde, finansal (mali) sektörün ayrı olarak analiz edilmesinin ve toplam tahakkuklar yerine özel tahakkuklar kullanılmasının model doğruluğuna ve güvenilirliğine katkı sağlayacağı ifade edilmektedir (Temiz, 2016: 255).

Özel tahakkukları esas alan literatürdeki önemli çalıĢmaların baĢlıcaları ise; McNichols ve Wilson (1988)*, Greenawalt ve Sinkey (1988)ý, Moyer (1990), Beatty, Chamberlain ve Maglolo (1994)§, Collins, Shackelford ve Wahlen (1995)**, Beneish (1997)ýý, Teoh,

- Modelde kullanılan tahakkukun, kullanılan takdir yetkisini güvenilir olarak yansıtamaması ihtimali,

- Yönetimin kârları manipüle etmek için hangi tahakkkuku kullandığının kesin olarak bilinmemesi,

- Toplam tahakkuk yaklaĢımlarından daha fazla kurumsal bilgi ve tecrübe gerektirmesi,

- Seçilen spesifik tahakkuku kullanarak yaratıcı muhasebe uygulamasına baĢvuran firma sayısının, aynı amaç için toplam tahakkuku kullananlardan göreceli olarak daha az olacak olması Ģeklinde sıralanabilecektir

* Evidence of Earnings Management from the Provision for Bad Debts

ý Bank Loan-Loss Provisions and the Income Smoothing Hypothesis: An Empirical Analysis

Capital Adequacy Ratio Regulations and Accounting Choices in Commercial Banks

§ Managing Financial Reports of Commercial Banks: The Influence of Taxes, Regulatory Capital and Earnings

** Bank Differences in the Coordination of Regulatory Capital, Earnings, and Taxes

ýý Detecting GAAP Violation: Implications for Assessing Earnings Management Among Firms with Extreme Financial Performance

98 Wong ve Rao (1998)*, Petroni (1992)ý, Beaver ve Engel (1996), Beaver ve McNichols (1998)§, Ahmed, Takeda ve Thomas (1999)** Ģeklinde sıralanabilir.

Sıklık Dağılımı Yaklaşımını Esas Alan Modeller

Sürekli olmayan durumları analiz etmede belirlenmiĢ sınırlar dâhilinde kârda meydana gelen değiĢimlerin incelenmesi olarak ifade edilebilecek olan sıklık dağılımı yaklaĢımı, yaratıcı muhasebe uygulamalarını etkileyen davranıĢları tanımlamak için firma kazançlarının istatistiksel özelliklerini incelemektedir (Ayarlıoğlu, 2007: 94; Karabayır, 2012: 120).

Sıklık dağılımı yaklaĢımı esas alan çalıĢmalar, kurumsal yöneticilerin kâr veya zarardaki düĢüĢü raporlamasını engellemek için kendilerince sebeplere sahip oldukları hipotezi üzerine kurulmuĢtur. Açıklanan ilk iki yaklaĢımın aksine, burada tahakkukların isteğe bağlı kısmının tahmin edilmesi gerekmemekte ancak bu yaklaĢım ile de yaratıcı muhasebe uygulamasının boyutunu belirlemek oldukça güçtür.

Literatürde yer alan sıklık dağılımları yaklaĢımını esas alan ilk çalıĢma Burgstahler ve Dichev (1997)ýý çalıĢması olmakla birlikte, Degeorge, Patel ve Zeckhauser (1999)‡‡, Beaver, McNichols ve Nelson (2003)§§, Philips, Pincus ve Rego (2003)*** ve Myers, Myers ve Skinner (2006)ýýý çalıĢmaları da önem arz etmektedir.

* Are Accruals During Inıtial Public Offerings Opportunistic?

ý Optimistic Reporting in the Property – Casualty Insurance Industry

Discretionary Behavior with Respect to Allowances for Loan and Losses and the Behavior of Security Prices

§ The Characteristics and Valuations of Loss Reserves of Property Casualty Insurers

** Bank Loan Loss Provisions: A Reexamination of Capital Management, Earnings Managemet and Signaling Effects

ýý Earnings Management to Avoid Earnings Decreases and Losses

‡‡ Earnings Management to Exceed Thresholds

§§ Management of the Loss Reserve Accrual and the Distribution of Earnings in the Property – Casualty Insurance Industry

*** Earnings Management: New Evidence Based on Deferred Tax Expence

ýýý Earnings Momentum and Earnings Management

99