• Sonuç bulunamadı

1.3 Cumhuriyet Döneminde Uygulanan Piyano Eğitiminin Özellikleri

1.3.3 Yarı Mesleki Müzik Eğitimi Alanı Olarak Piyano Eğitimi

Yarı mesleki piyano eğitimi çocukluk, gençlik, yetiĢkinlik ve olgunluk seviyesinde dört aĢamada gerçekleĢtirilebilir bir eğitim ortamı sağlamaktadır. Bu yargı, söz konusu edilen eğitim için kurumsal yapılarda yaĢ sınırı ve ön koĢul bulunmadığından hem dershanecilik hem de KMOBK uygulamaları bakımından geçerlidir. Üniversite yapısı içerisinde yarı mesleki eğitim almada herhangi bir yaĢ sınırı olmamakla birlikte YGS ve ÖSYS gibi iki üniversiteye geçiĢ ve yerleĢme sınavı ön Ģartı bulunmaktadır. UğraĢı alanı piyano eğitimini talep eden öğrenci görünümü, yaĢ bakımından hem çeĢitlilik hem de geniĢ bir sınır ifade etmektedir. Buna göre çocuklar, gençler, olgunlar ve yaĢlılar bu eğitim boyutu ve türünün öğrenci görünümünü oluĢturmaktadır. Zipser (1997), söz konusu görünümü yetiĢkin ve çocuk basamaklarına ayırdığı iki temel boyutta ele almaktadır. Ardından klavyeli çalgı kullanan öğrencilerin öğrenme durumuna yönelik üstünlük ve sorunlarını değerlendirmektedir:

“… I speak from the viewpoint of someone who has taught piano to all ages for more than twenty years, including class piano situations utilizing both acoustic and electronic pianos. The biggest difference between adults and children is that a child may not know what to do but, once given instructions, can do it right away. The reverse is true with adults, who know what they want to do, at least physically, but have difficulty doing so because their muscles have physical movement "sets" that often do not permit correct physical response unless they are really concentrating on the physical activity. Especially in the case of the employed adult or one with a

growing family, a weekly lesson may be too fre- quent and result in some elements of frustration, especially when the mate- rials begin to become more difficult (intermediate level, with independent hands). In such an instance, a lesson every other week has frequently proven successful and relieves a lot of pressure (frequently self-inflicted) to perform. The student often finds such an approach more relaxing. Many adults prefer to study "for their own amazement" and are not always comfortable in a typical recital format, especially when the teacher includes younger students in the recital. There is an additional method book published by Alfred Publishing Co. (similar to its Lesson Books 1 and 2) called the Chord Approach, which frequently helps some adults.-Burton A. Zipser, musical director, National Sinfonietta, Oak Park, Michigan Special Learners I was very interested in reading "Special Learners with Special Abili- ties" in the November 1996 MEJ. It made me realize how important music education is for everyone and how essential music programs are in our communities and schools. I feel that students with learning disorders (such as Williams Syndrome) have just as much right to learn as everyone else does.” 38

Piyanonun uğraĢı alanı müzik eğitiminin temel çalgılarından olduğunu ileri süren Cooper (2001), bu eğitimin çeĢitli özelliklerini aĢağıdaki gibi

38 Yirmi yılı aĢkın bir süreden beri gerek akustik gerekse elektronik piyano kullanarak her yaĢtan insana piyano çalmayı öğretmiĢ biri olarak konuĢuyorum. YetiĢkinlerle çocukların arasındaki en büyük fark çocukların ne yapacaklarını bilmeyiĢleridir. Bununla beraber neyi nasıl yapmaları gerektiğini anlattıktan sonra hemen istenileni yaparlar. Bu yaklaĢımın tersi ise yetiĢkinler için geçerlidir. Onlar ne yapacaklarını en azından fiziksel olarak bilirler, fakat tam olarak konsantre olmadıkları sürece kas yapılarının alıĢkın oldukları fiziksel hareketleri yüzünden istenilen hareketleri yapmaları çok güçtür. Özellikle bir yetiĢkin veya geniĢleyen bir aile mensubu için haftalık ders çok sık gelebilir ve hüsran ile sonuçlanabilir. Hele ki materyaller biraz daha zorlaĢmaya baĢladığında! (orta seviye, bağımsız eller ile) Bazı durumda her iki haftada ayarlanan bir ders daha sıklıkla baĢarı sağladığı gibi (kendi kendine oluĢan) öğrenme zorluğu baskısını da azaltmaktadır. Öğrenciyi çoğu kez rahatlatan bir yaklaĢım bulmaktır. Çoğu yetiĢkin kendi kendisini ĢaĢırtacak Ģekilde çalıĢmayı seçer, özellikle eğitmen daha genç öğrencileri bu sınıfa dâhil ettiği zaman tipik ezber formatındaki çalıĢma biçiminden keyif almaz. Çoğunlukla bazı yetiĢkinlere yardım eden Alfred Publishing Ģirketi tarafından basılmıĢ olan “Chord Approach” isimli bir ilave metod kitabı bulunmaktadır. (Lesson Boks 1 ve 2 benzeri) -Burton A. Zipser, orkestra Ģefi, Ulusal Senfoni, Oak Park, Michigan Özel Öğrencileri. Kasım 1996‟da “Özel yetenekli özel öğrenciler” isimli kitabı okumak çok ilgimi çekmiĢti. Müzik eğitiminin herkes için ne kadar önemli ve müzik eğitim programlarının toplumumuz ve okullarımız için ne kadar önemli olduğunu kavramamı sağladı. Öğrenme zorluğu yasayan öğrencilerin (Williams Syndrome gibi) en az diğer öğrenciler kadar öğrenmeye hakları olduğunu düĢünüyorum.

değerlendirilmiĢtir. Ayrıca bu değerlendirme konuya yönelik son dönem kaynakçasını vermesi bakımından ayrı bir öneme sahiptir:

“Music in American society has provided occasion for individual and group participation in family gatherings, community events, and church and school activities. In a recent national study of amateur music participation in the United States, it was found that 90% of adults surveyed considered music to be part of a well-rounded edu-cation, and 88% indicated that they thought all schools should offer instrumental music as part of the regular curriculum (American Music Conference, 1997). Singing and playing an instrument are activities that can begin during early childhood and continue to enhance life through many years. Many parents, eager to provide quality education for their children, encourage them to study an instrument to increase enjoyment of music and to develop self-disci-pline (Duke, Flowers & Wolfe, 1997; Dyal, 1991; Power, 1991). The study of piano has been a recognized medium through which children, young people, and adults can skills. Although piano study has been sought by students of various ages and there are many perceived benefits attributed to piano study (Cooper, 1996; Duke, Flowers & Wolfe, 1997; Dyal, 1991), an early longitudinal study showed that approximately two-thirds of beginning piano students dropped out from junior high through high school years, many possibly still lacking the necessary skills to function successfully at the keyboard (Lawrence & Dachinger, 1967). Data from more recent studies seemed to confirm these findings. Fifty-six percent of teens who stopped playing their instrument between the ages of 12 and 14 stated that they had forgotten so much that they no longer played (American Music Conference, 1989). According to another survey, a typical music studio that served all age-groups had a declining number of students in each successively older group (Music Teachers National Association Foundation, 1990). However, other studies assessing adults' attitudes toward music participation showed that many adults returned to piano as a choice instrument through which to develop skills for personal pleasure (American Music Conference, 1997; Bowles, 1991). The incon-sistency between an apparently high level of support concerning the benefits of piano study and the diminishing number of people who continue to study or play the piano indicates that attention might be given to factors

that promote long-term commitment to piano study in order to attain the necessary skills for independent music-making at the keyboard.” 39

Wapnick ve diğ. (1993) bir icra sanatı olarak musiki sanatına yönelik ölçme ve değerlendirme iĢlemelerindeki sorunlara değinmektedir. Söz konusu sorunlar mesleki eğitim ortamlarının sorunları olup hem mesleki hem yarı mesleki eğitim öğretim süreçlerin etkileyen sorunlardır. Bu tez kapsamında yarı mesleki piyano eğitim türü olarak nitelendirilen KMOBK seviye sınavları ve bu sınavlara hazırlanma süreçleri aĢağıda ele alınan ölçme değerlendirme süreçlerindeki sorunsalları da kapsamaktadır:

“The evaluation of musical performance has received some research attention in recent years. This is not surprising, since evaluation of musical performance appears to be pervasive at virtually every level of musical achievement. Although music performance is not inherently a competitive activity, manifestations of competitiveness in music seem to be ubiquitous in our society. Both Abeles (1973)

39

Amerikan toplumunda müzik insanlar için aile görüĢmelerinde, toplumsal olaylarda ve kilise ve okul aktivitelerindeki gurup katılımlı aktivitelerde özel durumlar oluĢmasını sağladı. Yakın geçmiĢte müzik aktiviteleri konusunda ABD‟de yapılmıĢ olan bir ulusal araĢtırmada yetiĢkinlerin % 90‟nın müziğin çok yönlü eğitimin bir parçası olduğunu düĢündüklerini ortaya çıkarmıĢtır. AraĢtırmaya katılanların % 88‟i tüm okulların müzik aletleri ile desteklenmiĢ, müzik eğitimi müfredatın bir parçası olması gerektiğini düĢünmektedir (Amerikan müzik konferansı, 1997). ġarki söylemek ve bir müzik aleti çalmak erken çocukluk yaĢlarında baĢlaması gereken ve yaĢam süresince yıllarca geliĢerek devam etmesi gereken bir aktivitedir. Çocuklarına kaliteli eğitim sağlamak isteyen aileler çocuklarının müzikten hoĢlanmalarını arttırmak ve öz disiplinlerini geliĢtirmek için bir müzik aleti çalmak konusunda teĢvik etmektedirler (Duke, Flowers & Wolfe, 1997; Dyal, 1991; Power, 1991). Piyano çalmak çocukların, gençlerin ve yetiĢkinlerin becerebildikleri bir ortam olmuĢtur. Farklı yaĢlardaki öğrencilerde görülen piyano çalma eğitiminin çok fazla faydalar kazandırdığı tespit edilmiĢ olmasına rağmen (Cooper, 1996; Duke, Flowers & Wolfe, 1997; Dyal, 1991), yapılan uzun soluklu araĢtırmalar göstermiĢtir ki piyano çalmaya baĢlayan çocukların üçte ikisi lise yıllarında piyano çalmayı bırakmıĢlardır. Ve çoğu klavyeyi baĢarılı Ģekilde çalma yeteneğinden uzak kalmıĢlardır (Lawrence & Dachinger, 1967). Son zamanlarda yapılan araĢtırmalar bu bulguları doğrulamaktadır. Ergenlik çağındaki gençlerin % 65‟i 12 ila 14 yaĢları arasında enstrüman çalmayı bırakmıĢ ve uzunca zaman çalmadıkları içinde unutmuĢlardır (Amerikan Müzik konferansı, 1989). Bir baĢka araĢtırmaya göre tüm yaĢ gruplarına hizmet eden tipik müzik stüdyosu daha ileriki yaĢlarda baĢarılı guruplar edinirken öğrenci sayısında düĢüĢ yasamaktadır (Ulusal Müzik Öğretmenleri Vakfı, 1990). Yine de yetiĢkinlerin müzik eğitimine katilim davranıĢlarını değerlendiren diğer araĢtırmalar kiĢisel zevkleri için kendilerini geliĢtirmek isteyen yetiĢkinlerin piyano çalmaya geri döndüklerini göstermektedir (Amerikan Müzik Konferansı, 1997; Bowles, 1991). Piyano çalmanın faydalarını savunan yüksek seviyedeki kanı ile piyano çalan veya öğrenen insanların sayısındaki azalmanın arasındaki uyuĢmazlık gösteriyor ki klavye üzerinde bağımsız müzik yapma yeteneğine ulaĢmak için uzun soluklu bağlılık duygusu yaratma uğraĢına dikkat edilmelidir.

and Fiske (1977a) noted that adequate reliability of individual judges and agreement between judges concerning performance evaluations are difficult to obtain. Abeles attributed these problems to the subjective nature of judgments. He argued that "rating scales improve evaluation because adjudicators must use a common set of evaluative dimensions rather For copies of this article, -contact Joel Wapnick, Faculty of Music, Strathcona Music Building, Mc Gill University, 555 Sherbrooke Street West, Montreal, QC H3A 1E3,Canada- than develop their own subjective criticisms. If the evaluative dimensions... adequately sample the content area under investigation, the scale should have satis-factory content validity" (Abeles, 1973, p. 246). Consequently, he took great pains to design a rating scale for clarinet performance that would maximize the scale's reliability and validity. Notwithstanding this work, much research in performance evaluation has focused exclusively on reliability. Fiske (1975, 1977a), for example, found that the overall reliability of individual judges was low, but that the combined ratings from a panel of seven judges yielded acceptable reliability. Burnsed, Hinkle, and King (1985) obtained similar results under "normal concert festival conditions."40

Yarı mesleki müzik eğitimine yönelik sınıflamanın gerekçesi, 21. yüzyıl eğitim anlayıĢları, kurumsal yapılanma ve öğretimsel hedefler bakımından açıklanabilir birçok belgeye dayandırılmaktadır. Devlet konservatuarlarının yarı zamanlı eğitim programlarında yarı mesleki nitelik oluĢturulmuĢtur. Bu eğitim

40

Müzikal performans değerlendirmesi son yıllarda bazı araĢtırmaların ilgisini çekmiĢtir. Bu ĢaĢırtıcı değil çünkü müzikal performans değerlendirmesi adeta müzikal eserlerin her seviyesine yayılmıĢ gibi gözüküyor. Müzik icrasının doğası gereği rekabetçi olmamasına rağmen, müzikteki rekabetçilik belirtileri toplumumuzda yaygın gibi gözüküyor. Hem Abeles (1973) hem de Fiske (1977a) bireysel yargıçlar ve yargıçlar arasındaki performans değerlendirmelerine iliĢkin olan anlaĢmanın yeterli düzeyde güvenilirlik elde edilmesinin zor olduğunu belirttiler. Abeles bu problemleri yargının öznel doğasına dayandırdı. Abeles “ölçütlerin derecelendirilmesi değerlendirmeyi geliĢtirir çünkü yargıçlar kendi öznel eleĢtirilerini geliĢtirmektense (Bu makalenin kopyası için Joel Wapnick –Faculty of Music, Strathcona Music Building, Mc Gill University, 555 Sherbrooke Street West, Montreal, QC H3A 1E3,Kanada- ile iletiĢime geçin) bir takım değerlendirici ölçüleri kullanmalıdırlar. Eğer değerlendirici ölçüler yeterli Ģekilde araĢtırma yapılan içerik alanını örnekliyorsa, ölçütün tatmin edici kapsam geçerliliği olmalıdır” (Abeles, 1973, p.246). Sonuç olarak, klarnet performansı için ölçütlerin güvenilirliğini ve geçerliliğini azami seviyeye çıkaracak bir derecelendirme ölçütü tasarlamak için müthiĢ bir zahmet gösterdi. Fiske (1975, 1977a), örnek olarak, bireysel yargıçların tüm güvenilirliğinin düĢük olduğu kararına vardı fakat yedi yargıcın panelinden karma derecelendirmeler kabul edilebilir güvenilirlik verdi. Burnsed, Hinkle ve King (1985) “normal konser festival Ģartları” altında benzer sonuçlar elde ettiler.

programının amacının uğraĢı alanına yönlendirilecek müzik zevki sahibi çocukların bu eğitim ile tam zamanlı eğitime yani mesleki müzik eğitimine geçmeleri tasarlanmıĢtır. Bu yöndeki uygulamaların tarihi oldukça eskidir. Bununla birlikte müzik dershanelerinde çalgı, iĢitme, kuram, müziksel yazma ve okuma eğitimleri Ģeklinde uygulanan bohça programlar mevcuttur. Ayrıca müzik seminerleri kapsamında 1950‟li yıllardaki bir uygulamada yarı mesleki müzik eğitiminin yapı ve iĢleyiĢ düzeneğinin oluĢturulduğu öğretim düzenekleri ve kurumsal yapılar ortaya konmuĢtur. Müzik seminerleri örneğinin yarı mesleki niteliğinin günümüzdeki GSSL‟lerin düĢünce ve uygulama kaynağı olduğu, GSSL‟lerdeki eğitimin tam mesleki bir nitelik kazandığı bilinmektedir. Bunun dıĢında bilim-sanat okulları adı altında kurulan yeni okullarda müzik alanı eğitimi de çalgı, kuram ve iĢitme eğitimine yönelik içeriklerle yarı mesleki nitelik ortaya koymaktadır (VarıĢ, 2012).

Yukarıda geçen Osmanlı dönemi piyano eğitimi açıklamalarında yer verildiği üzere yarı mesleki müzik eğitimi, hem uğraĢı alanı hem mesleki alanı müzik eğitimi özelliklerinin bir bileĢkesi olup uğraĢı alanından mesleki alana geçiĢ sürecinin temel eğitim alanı olarak tanımlanabilir. Bu tanım ile yarı mesleki müzik eğitimi uğraĢı alanı, müzik eğitimine göre birkaç müziksel alandan bileĢke bir çalıĢma yapısı içeren daha mesleki bir yapıda oluĢmaktadır. Bu yapıda ortaya konan müzik eğitimine tabi olan öğrencilerin müzik alanındaki eğitimlerini, uğraĢı alanı olarak devam ettirmek ya da mesleki bir özellik kazanımına yöneltmek konusundaki karar tamamen öğrencinin kendisine aittir. Bu haliyle bu eğitim türü, mesleki türde beklenen meslek sahibi yapma konusundaki süreçler, sınavlar, zorunluluklar ve diplomalara tabi değildir. Böylece yarı mesleki müzik eğitimi, mesleki müzik eğitimine göre daha çok uğraĢı düzeyinde tarif edilebilen ve uğraĢı alanı müzik eğitimine göre daha mesleki bir müzik eğitimi içeren bir özellik ortaya koymaktadır. Demek ki yarı mesleki müzik eğitimi uğraĢı alanı, müzik eğitimi ile mesleki müzik eğitimi arasında bir geçiĢ süreci olup sonuçları itibariyle öğrenci, aile isteği ve öğretmen yönlendirmesine bağlı olarak uğraĢı veya mesleki eğitime yönelik bir nitelik kazanabilir.

Yarı mesleki müzik eğitiminin alt dallarında her türlü çalgıyla her türlü ses ve kurama ait alanlar bulunur. Bu tez kapsamında incelenen piyano eğitiminin uğraĢı

alanından mesleki bir nitelik kazanmasında önemli bir kural, ilke ve kurumsal yapısı bulunan KMOBK diploma sınav uygulamalarının yarı mesleki bir nitelik kazandığına Ģüphe yoktur. Bu sınav uygulamalarına yukarıda belirtilen müzik seminerleri, müzik dershaneleri, konservatuarların yarı zamanlı müzik eğitimi uygulamaları da dâhil edildiğinde yarı mesleki müzik eğitiminin Türkiye‟deki alt yapı ve üst yapı oluĢumlarına yönelik bir çerçeve ortaya konmuĢ olmaktadır.

1.4 Ġngiliz Kraliyet Müzik Okulları BirleĢik Kurullarının