• Sonuç bulunamadı

Yapılan Hareketin Biçimine Göre Suçlann Suuflandmlması:

Belgede SUÇUN UNSURLARI (sayfa 51-59)

1. î t r a Suçlan : Bir icra hareketiyle işlenen bütün suçlar icra suçlarıdır. Bunlar arasında adam öldürme, hakaret, ırza saldırı, hırsızlık, dolandırıcılık gibi suçları saymak mümkündür.

2. İhmal Suçlan: Bir ihmal hareketiyle işlenen bütün suçlar ihmal suçlarıdır. Bunlar arasında, bir devlet memurunun, görevini yaptığı sırada işlendiğini öğrendiği resen kovuşturmayı gerektirir bir suçu, kovuşturma yapacak makamlara bildirmemesi, bir kimse­

nin yasaya aykırı olarak hapsolunduğunu haber alan yetkili memu-i"on ,o kimsenin serbest bırakılması için gerekli işlemi yapmağı sav­

saklaması. Devlet kuvvetlerine karşı işlenen cürümleri öğrenen her­

hangi bir kişinin bunu hükümete haber vermemesi gibi suçlan sayabiliriz.

Söz konusu ettiğimiz iki grup suç yanında üçüncü bir grup suç daha vardır : Bunlar aslında bir icra hareketiyle işlenmelerine rağ­

men, ihmal hareketiyle de işlenmeleri mümkün olan suçlardır. Adam öldürme bu tür suçların tipik bir örneğini teşkil eder. Adı geçen suçlara ihmal suretile icra suçları denilmektedir.

3. Son zamanlarda bazı yazarlar, hem icra, hem ihmal hare­

ketlerini gerektiren bazı suçların var olduğunu ileri sürmektedir­

ler (10). Bu çeşit suçlara «karma hareketli suçlar» denilmekte ve örnek olarak, yeni İtalyan Ceza Yasası'nm 641. maddesinde yer alan «hileli aciz hali» (insolvenza fraudolenta) suçu gösterilmekte­

dir.

S O N U Ç Kavram:

Sonuç denilince anlaşılacak şey, ihmal ya da icra biçiminde beliren bir insan hareketinin dış dünyada yarattığı ve hukukça önemli olan değişikliktir (11). Bu tanımdan ve daha önce söyledik­

lerimizden de anlaşılacağı gibi, maddî unsurun hareket adını alan bölümü ile sonuç arasında herşeyden önce bir nedensellik bağının bulunması gereklidir. Acaba, harekete böyle bir bağ ile bağlı bu­

lunan dış dünyadaki her değişikliği sonuç olarak kabul edebilir miyiz? Örneğin, tüfeğini düşmanına doğru yöneltip tetiği çeken kimsenin bu hareketinden sonra «barutun ateşlenmesi, merminin namludan çıkmasını, hava tabakasının yer değiştirmesini, merminin elbiselerden içeri girmesini, akrabalarının üzülmesi, ekonomik

açı-(10) ANTOLISEI. op. cit. 183.

(11) Krşz. DÖNMEZER - ERMAN. op. cit. Cilt I. »ah. 398.

dan perişan olmalarını ve belki de intihar etmelerini» (12) bağım­

sız birer sonuç biçiminde anlamak mümkün müdür? Ceza hukuku, bir hareketten meydana gelen, yani harekete bir nedensellik bağı ile bağlanabilen her sonuç ile ilgilenmez.^ Bu bakımdan, yukarıda sayılan ve dış dünyada meydana gelen değişikliklerden, yalnız, su­

çun yasadaki tanımında yer alan bir, ya da birkaçı ceza hukuku bakımından önem taşır ve sonuç sayılır (13). Şimdi, yukarıdaki ör­

nekte, sözü geçen olaylardan her biri tetiğin çekilmesine neden-selik bağı ile bağlanabildikleri halde ancak, mağdurun ölümü sonuç olarak kabul edilebilecektir. Çünkü, hukukça önemli olan te!k sonuç odur. Hukukça önem taşıyan sonuç, bazan bir zarar (adam öldürme suçunda olduğu gibi), bazan bir tehlike (T. C. K.'nun 385. made-sinde yer alan suçta olduğu gibi) biçiminde belirir. Bu anlamda tehlike, «hukuka aykırı bir sonucu doğurmak imkânı, ya da ihti­

malidir».

Bilindiği gibi, biz, sonucu, maddî unsurun bir bölümü, dolayı-siyle suçun bir unsuru saymakta ve kurucu unsurlar arasında in­

celemekteyiz. Fakat, doktrinde büyük bir yanlı kütlesi toplayan bir düşünüşe göre, hernekadar, olayların çoğunda bir suçun tamam­

lanabilmesi için hareketin dış dünyada bir değişiklik yaratması gerekliyse de, bazı hallerde yalnız bir hareketin yapılmış olması, suçun tamamlanmış sayılması için yeter (14). Örneğin, hakaret su­

çunda, bir kimsenin, diğer bir kimseye, onu «halkın hakaret, ya da husumetine maruz bırakacak veya namus ve haysiyetine dokuna­

cak bir fiili, maddei mahsusa göstermek suretile isnad ettiği anda suç tamamlanmış olur (T. C. K. 481). Mağdurun gerçekte halkın hakaret ve husumetine maruz kalması neticesinin doğmuş olması şart değildir. Bu gerçek, neticesiz suçların varlığını, başka bir de­

yişle, neticenin, suçun kurucu vınsuru olmadığını gösterir (15).

Neticesiz suç olabileceğini iddia eden bu görüşe katılamıyo­

ruz (16). Her suçta bazan hareketten ayrı, yani, hareketin

yapılma-(12) Bu örneği İtalyan yazarlarından Giuseppe BETTIOL, vermektedir. Bak. BETTIOL op. cit. sah. 215.

(13) DÖNMEZER - ERAIAN, op. cit. loc. cit.

(14) MANZINI» Trattato. V. I. sah. 652 - 653. BETTIOL. op. cit. 214 ve mü. Keza ANTOUSEI op. cit. 158, CARRARA. Programma, § 60.

(15) Neticesiz suçlara, bazı yazarlar tarafından «şekli» veya «sırf hareket» suçlan adlarının verildiği görülmektedir.

(16) Aynı mahiyette: DÖNMEER -. ERMAN. op. cit. c. I. sah. 402, KUNTER. op. cit.

sah. 81 ve mü.

sindan sonra meydana gelen, bazan harekete bitişik olan bir netice mutlaka vardır. Bir yazar tarafından büyük bir isabetle işaret edil­

diği veçhile, suçun hukukî konusunu teşkil eden hak ve menfaatin ihlâl edilmesi bile bizatihi bir netice teşkil eder (17). Neticesiz suça örnek olarak gösterilen hakaret suçunda da bir netice vardır ve bu netice hakaretamiz isnadlara maruz kalan kimsenin, bu isnadlar sonucunda, halkın hakaret veya husumetine maruz kalması imkâ­

nının yaratılmasından ibarettir. Böylelikle hakaretin yapılmasından evvel mevcut olmayan bir durum ortaya çıkmakta, yani dış âlemde bir değişiklik yaratılmış olmaktadır. Neticesiz suç olabileceğini id­

dia eden yazarlar neticeyi zarar anlamında anladıkları içindir ki, bir zarar yaratmayıp yalnız bir zararın doğması ihtimali veya teh­

likesine vücud veren hareket, demiryolları üzerinde kaza tehlikesine sebebiyet verme gibi suçları neticesiz suçlar arasında mütalâa et­

mişlerdir. Adı geçen suçlarda ve benzerlerinde de yukarıda işaret olunduğu gibi bir netice vardır; bu netice hareketten bir zaman fasılasiyle ayrılabilen bir netice olmayıp ona bitişiktir. Hareketin yapılması ile birlikte netice de gerçekleşmiş olur. Bu yüzden, adı geçen suçlara sonucu harekete bitişik suçlar denir.

Sonucu harekete bitişik olanlar dışında kalan suçlar sonucu hareketen ayrı olan suçlardır. Bu suçlar bakımından, yasada gös­

terilen sonuç ile hareket arasında bir zaman aralığının girmesi mümkündür. Örneğin, bir kimse, bir diğerini öldürmek için ateş eder etmez hareket unsuru tamamlandığı halde, ölüm sonucu bir süre sonra doğabilir. Fakat, adı geçen sonuç gerçekleşmedikçe, faile adam öldürme suçunun tam cezası değil, teşebbüs dolayısiyle indi­

rilmiş ceza verilir. Bunun gibi bir kimse, bir diğerini kandıracak nitelikte hile ve sanialar kullanarak hataya düşürüp o kimse zara­

rına haksız bir çıkar sağlamak üzereyken yakalanırsa suçun tam cezasını görmez. Çünkü, yasa, suçun tamamlanması için bir zararın varlığı şartını koymuştur (18).

Sonucu harekete bitişik suçlarla sonuca hareketten ayrılabilen suçları birbirinden ayırmanın ceza hukukunun bazı konuları bakı­

mından önemi vardır.

Zamanaşımı: Sonucu hareketten ayrılabilen suçlarda suçun ta­

mamlanabilmesi için yasada yazılı sonucun gerçekleşmesi şart

oldu-(17) PANNAlN'der; naklen, DÖNMEZER - ERMAN, op. cit. loc. cit.

(18) T. C. K. Madde 503.

ğundan, suç, sonucun meydana geldiği anda işlemiş sayılır ve zaman­

aşımı o andan itibaren işlemeğe başlar. Sonucu harekete bitişik suçlarda ise hareket yapılır yapılmaz suç tamamlandığı için, zaman­

aşımı o andan başlayarak işleyecektir.

Suçun İşlendiği Yer: Aynı nedenle, suç sonucu hareketten ayrı suçlarda, sonucun meydana geldiği, diğerleri bakımından hareketin yapıldığı yerde işlemiş sayılır.

Teşebbüs: Sonucu hareketten ayrılabilen suçlarda, hem tam hem eksik teşebbüs mümkün olduğu halde, diğerlerinde tam teşeb­

büs mümkün değildir. Çünkü, icra hareketlerinin tamamlanma­

sından sonra sonuç ne olursa olsun meydana gelir (Bak. T. C. K.

Mad. 62). Buna karşılık, bu çeşit suçlarda icra hareketlerinin bö­

lünmesi imkânı varsa eksik teşebbüsün meydana gelebileceği düşü­

nülebilir. Çünkü, bu takdirde, bir eylemi yapmaya başlayan kim­

senin, elinde olmayan sebepler yüzünden icra hareketlerini tamam-layamaması mümkündür.

SUÇLARIN SONHÜÇLARINA GÖRE AYRIMI A) Ani Suçlar - Mütemadi Suçlar :

«Anî suçlar - Mütemadî suçlar» ayırımının gerek maddî gerek biçimsel ceza hukukunda çok önemli sonuçlan vardır (19). Bu ba­

kımdan, adı geçen suç biçimlerini birbirinden ayıracak ölçülerin kesin olarak saptanmaları gereklidir.

Anî Suçlar:

İhmal ve icra hareketlerinin meydana getirdiği sonucun devam etmeden hemen sonra son bulması halinde suç anî bir suçtur (20).

Adam öldürme, müessir fiil, hırsızlık, dolandırıcılık gibi suçlar, anî suçlardandır. Anî suçları, yalnız sonucu harekete bitişik suçlar şeklinde anlamamak gerekir.^>Sonucu hareketten ayrılabilen suçlar da anî suç sayılabilirler. Çünkü, bir suça anî suç niteliğinin veril­

mesindeki esas, sonucun icra hareketleri tamamlanır tamamlanmaz

(19) Bu sonuçlann nelerden ibaret oldukları ileride görülecektir.

(20) DÖNMEER - ERMAN. op. cit. C. I. sah. 402-3.

meydana gelmesi olmayıp, icra hareketlerinin tamamlanmasından bir süre sonra meydana gelse bile, zaman içinde devam edip git-memesidir. Anî suç deyimi, yalnız, icra hareketleri bir anda tamam­

lanan suç anlamına da gelmez. Çünkü biraz önce söylediğimiz gibi, bir suçun anî sayılması için bakılan şey hareketin değil, sonucun devam edip etmemesidir.

Mütemadî Suçlar:

Sonucun birden sona ermeyip zaman içinde devam etmesi ha­

linde mütemadî suçun varlığından söz edilir. Yalnız; şunu derhal belirtelim ki, herhangi bir hareketten meydana gelen zararın bir süre devam eylemesi, örneğin, müessir fiil suçunda yaranın bir süre işlemesi, ya da izinin uzunca bir süre sonra silinmesi, suçu müte­

madî suç haline getirmez. Bir suça mütemadî suç diyebilmemiz için, yasadaki tanımda gösterilen sonucun her ân yeniden husule gelmesi, devam etmesi lâzımdır (21). Bu yüzdendir ki, kişi özgürlüğünün sınırlandırılması mütemadî suç sayılır..

Bununla birlikte, mütemadî suçun meydana gelebilmesi için, sonucun bir süre devam etmesi yetmez. Hukuka aykırı durumun devam etmekte oluşunu failin iradî bir davranışına bağlayabilmek imkânmm da varlığı gereklidir. Bu nedenle sonucun devamında faile yüklenöbilecek bir kusur yoksa, o kimse tarafından işlenmiş olan bir mütemadî suç da yoktur. Bundan başka, fail temadiye son vermek imkânına, böyle bir hukukî güce sahip olmalıdır. Heme-kadar bazı yazarlar aksi kanaata katılarak, failin temadiye son ve­

rebilme gücüne sahip olup olmamasının mütemadî suçun varlığını etkilemeyeceğini ileri sürmekteyseler de (22), kusurun varlığını ara­

yan esası bir kere kabul ettikten sonra başka türlü düşünülemez.

Yalnız, şurasını unutmamalıdır ki, burada sözü geçen güç (kuvvet kullanarak önlemek gibi) maddî bir iktidar olmayıp önleyebilmek imkânını tanıyan hukukî bir güçtür. Bu bakımdan birden çok evli­

lik suçu, fail ikinci evliliğe istediği anda son verebilmek gücüne sahip olmadığı için (23) mütemadî bir suç değildir. Zaten, T. C. K.

nun 273. maddesi resmî makamlar önünde usuRine uygun olarak

(21) DÖNMEZER - ERMAN. op. cit. sah. 403.

(22) Bu yazarlar için bk. DÖNMEER - ERMAN. op. cit. loc. cit.

(23) Çünki, ikinci evlilik, evlenmesi yasak kişiler arasında yapılmış olmasına rağmen, yargıç kararı ile iptal edilinceye kadar, bir evlili|in bütün sonuçları yaratır.

yapılan ikinci bir evlenmeyi yeter görmüş, evlilik halinin devamını şart koşmamıştır.

Temadi (sürüp gitme), failin davranışı sona erer ermez ortadan kalkar. Failin temadiyi doğuran iradî davranışı, iradî bir hareketle sona erebileceği gibi (Ör. erkeğin zinaya devam etmekten vazgeç­

mesi) irade dışındaki bir nedenin araya girmesi ile de (failin yaka­

lanması veya mağdurun, kapatıldığı yerden kaçması) sona erebilir.

Acaba, fail kendi iradesiyle temadiye son verdikten veya irade­

si dışındaki bir nedenin karışmasıyla temadî ortadan kalktıktan sonra aynı suçu yeniden işlerse, önceki temadinin devam etmekte olduğu söylenebilir mi? Bu soruya doktrinde olumsuz cevap veril­

mekte, temadi her ne suretle olursa olsun bir kere sona erdikten sonra aynı eylemin işlenmesi halinde öncekinden ayn bir suçun işlenmiş olduğu ileri sürülmektedir. Biz de bu görüşe katılmaktayız.

Yalnız, bu konuda tereddütler yaratacak bazı ihtimallerin belirme­

si mümkündür. Örneğin, hakkında mütemadi zina suçu dolayısile karısı tarafından dâva açılan koca, dâva görülmekteyken de zinayı içeren eylemleri yaparsa nasıl bir sonuca varmak gerekecektir?

Kanımızca, koca hakkında açılmış bulunan zina dâvası tek başına temadiyi kesemiyeceği için, dâvanın açılmasından sonra da zina fiillerinin işlemesi halinde ikinci bir mütemadi zina suçunun işlen­

diği söylenemez. Bununla birlikte, hakkında dâva açılan koca tutuk-lansa ve serbest bırakılmasından sonra zina eylemine devam etseydi ikinci bir mütemadi zina suçunun işlenmekte olduğu söylenebilirdi.

Çünkü, failin tutuklanması temadiyi sona erdiren irade dışı bir ne­

dendir (24).

Bazı yazarlar, mütemadi suçta, biri yasada gösterilen eylemin gerçekleştirilmesi (örneğin, bir kimsenin bir odaya kapatılması), öteki, gerçekleştirilen bu zararlı, ya da tehlikeli durumun sürdürül­

mesi gibi birbirinden ayrı iki evre müşahade ederek şöyle bir sonuca varmışlardır: Mütemadi suçun varlığı failin önce bir icra hareketi yaparak yasanın yasakladığı sonucu husule getirmesi, sonra da bunu devam ettirebilmek için ihmal hareketleri yapması gerekir.

Bu nedenle, mütemadi suç karma hareketli bir suçtur (25).

(24) Bu konuda Bak. MANZINI, Trattato, V. I. sah. 659 ve mü.

(25) ANTOUSEI. op. cit. sah. 187 8.

özetlediğimiz bu görüşe katılamıyoruz. Çünkü, bir kez, mü­

temadi suça, bir ihmal hareketiyle de başlanabilir. Öte yandan, zararlı, ya da tehlikeli durumu, yani, temadiyi devam ettirmek şek­

linde ortaya çıktığı söylenen ikinci evrede yapılan hareketlerin tü­

münün ihmal hareketi olmalarında bir zorunluk yoktur. Zararlı ve tehlikeli durum bir icra hareketiyle de devam ettirilebilir (Ör. hak­

sız olarak bir yere kapatılan kimsenin bundan sonra devamlı silâh tehdidi altında bulundurulması). Bu nedenle, her mütemadi suçun zorunlu olarak karma hareketli bir suç olduğunu ileri sürmek ger­

çeklere uymayan bir sav niteliğini taşır.

Ani Suç • Mütemadi Suç Ayınmuun Önemi:

1. Ceza Yasalarının Zaman Bakımından Yürürlüğü: Anî suç­

lara eylemin yapıldığı anda yürürlükte bulunan ceza yasası, müte­

madi suçlara, temadinin sona erdiği anda yürürlükte bulunan ceza yasası uygulanır. Temadinin sona erdiği anda yürürlükte bulunan ceza yasası ile icra hareketlerinin başladığı, ya da temadinin devam etmekte olduğu sırada yürürlükte bulunan yasanın b|irbirinden farklı olması hali özellikle önem taşır.

2. Şikâyet Hakkı: Anî suçlarda şikâyet süresi, sonuç ortaya çıkar çıkmaz işlemeğe başlar. Oysa, mütemadi suçlarda temadi sona ermeden şikâyet süresi başlamayacaktır.

3. Genel Af: Mütemadi suçun genel aftan önce cereyan eden bölümü suç olmaktan çıkarılırsa, temadinin saptanmasında bu bö­

lüm göz önünde tutulmaz. Karısından başka bir kadınla mütemadi cinsel ilişkide bulunan kimse, zina suçlarını affeden bir genel af kanunundan sonra aynı eylemi bir kez tekrarlarsa, zina suçunu işlemiş olmayacaktır. Çünkü, eylem, temadinin varlığını gösterecek bir nitelik kazanmamıştır.

4. Zamanaşımı: Aynı şey zamanaşımı için de doğrudur. Çün­

kü, zamanaşımı mütemadi suçlarda temadinin bitiminden sonra başladığı halde, anî suçlarda başlangıç, ânı, sonucun husule geldiği ândır.

5. Ayırımm ceza usûl hukuku bakımından da önemi vardır.

Yetkili mahkemenin tâyininde sonucun husule geldiği yerin bilin­

mesi iledir ki, bir sonuca varılabilir..

Belgede SUÇUN UNSURLARI (sayfa 51-59)