• Sonuç bulunamadı

Yalan Tanıklık Suçunda Etkin PiĢmanlık (Yalan Tanıklıktan Dönme)

A) TÜRK CEZA KANUNUNDA YER ALAN ETKĠN PĠġMANLIK HÜKÜMLERĠ

12. Yalan Tanıklık Suçunda Etkin PiĢmanlık (Yalan Tanıklıktan Dönme)

a) Genel Açıklamalar

Kanunumuz 274. maddesinde yalan tanıklık suçu açısından etkin piĢmanlığa yer vermiĢtir. Bu maddeye göre;

―(1) Aleyhine tanıklık yapılan kiĢi hakkında bir hak kısıtlamasını veya yoksunluğunu sonuçlayacak nitelikte karar verilmeden veya hükümden önce gerçeğin söylenmesi halinde, cezaya hükmolunmaz.

(2) Aleyhine tanıklık yapılan kiĢi hakkında bir hak kısıtlamasını veya yoksunluğunu sonuçlayacak nitelikte karar verildikten sonra ve fakat hükümden önce gerçeğin söylenmesi halinde, verilecek cezanın üçte ikisinden yarısına kadarı indirilebilir.

(3) Aleyhine tanıklık yapılan kiĢi hakkında verilen mahkûmiyet kararı kesinleĢmeden önce gerçeğin söylenmesi halinde, verilecek cezanın yarısından üçte birine kadarı indirilebilir.‖

Bu hükme göre yalan tanıklık suçu açısından suç tamamlandıktan sonra yargılamanın belirli aĢamaları açısından cezasızlık nedeni olarak veya cezadan indirim yapan Ģahsi sebep olarak faile etkin piĢmanlıktan yararlanma imkânı tanınmıĢtır. Bu etkin piĢmanlık hükümlerinin uygulanması tamamen hâkimin ve mahkemenin takdirine bırakılmıĢtır. 5237 sayılı TCK 765 sayılı TCK‘dan farklı olarak Ceza davası-Hukuk davası ayrımı yapmamıĢ, hem ceza davalarında hem de hukuk davalarında yalan tanıklık suçunu düzenlemiĢ ve etkin piĢmanlık öngörmüĢtür.

Madde metninde etkin piĢmanlık eylemi olarak yalan tanıklık eylemi tamamlandıktan sonra gerçeğin söylenmesi Ģart olarak düzenlenmiĢtir. Yani yalan tanıklıktan dönmek yetmez hakikatin söylenmesi gerekir. Gerçeğin söylenmesi

mahkemede sözlü olarak yapılabileceği gibi mahkemeye sunulacak dilekçe ile de yapılabilir.187

Bu maddeye göre etkin piĢmanlık hükmünün uygulanması sadece yalan tanıklıkta bulunan fail ve bu failin suç ortakları açısından mümkündür, dolayısıyla 765 sayılı kanunda yer alan yalancı tanık tedarik etme suçunun karĢılığı olan 5237 sayılı TCK‘nın yalancı tanıklık suçunun Ģeriklerini de kapsar, fakat 765 sayılı TCK‘da gerçeğe aykırı bilirkiĢilik ve tercümanlık suçunda yalancı tanıklığa iliĢkin etkin piĢmanlık hükmüne benzer düzenleme mevcut iken 5237 sayılı TCK‘da gerçeğe aykırı bilirkiĢi ve tercümanlık yapmak suçunda etkin piĢmanlık hükümlerine yer verilmemiĢtir, bu suçlarda TCK‘nun 36. maddesi kapsamında gönüllü vazgeçme hükümlerinin uygulanabileceği düĢünülebilir.188Ünver; gerçeğe aykırı bilirkiĢilik ve tercümanlık suçu

açısından etkin piĢmanlığa yer verilmemesinin yalan tanıklık suçu ile bu suç arasında orantısız ve haksız ceza yaptırımı farklılığı ortaya çıkardığı görüĢündedir.189

Mukayeseli hukukta Alman CK‘nın da yalan tanıklık suçunu iĢleyenlerin bunu zamanında bildirmeleri cezasızlık nedeni sayılmıĢken, Fransız CK‘nunu yargılamayı tamamlayan nihai karar verilmeden önce kiĢi özgür iradesi ile gerçeğe dönmesi halinde cezalandırılmayacağı düzenlenmiĢtir. Avusturya CK‘nun da ise yalan tanıklık suçunun

failinin sorgusu tamamlanmadan önce gerçeği söylemesi halinde

cezalandırılmayacaktır.190

b) KoĢulları

Yalan tanıklık suçunda etkin piĢmanlık hükümlerinin uygulanabilmesi için suçun tamamlanmıĢ olması gerekir. Aleyhine yalan tanıklık yapılan kiĢi hakkında hak kısıtlaması veya yoksunluğu doğmasına sebep olmamak Ģartıyla gerçeğin söylenmesi

187 ―... Sanığın Asliye Hukuk Mahkemesi‘nde tanık olarak dinlendiği oturumdaki anlatımlarının doğru olmadığı beyanlarını sanık Nurkan‘ın baskısı altında beyanda bulunduğunu bildiren içeriğini bilmediğini dilekçeyi mahkemeye kendisinin vermediğini savunması karĢısında bu hususlar araĢtırılıp adı geçenin yalan tanıklık yapıp yapmadığı saptanmadan sanık Nurkan‘ın onu yalan tanıklığa azmettirdiğine dair kanıtlar gösterilmeden yükletilen suçların oluĢtuğu kabulü ile TCK‘nun 274/1 maddesi uyarınca etkin piĢmanlıktan söz edilmesi...‖ Yargıtay 4.C. D. 2007/1993-3971 E-K ve 30/04/2007 tarihli kararı

188 TEZCAN-ERDEM-ÖNOK, a.g.e., s.748. 189 ÜNVER, a.g.e., s.210.

durumunda etkin piĢmanlık hükümleri uygulanabilir, burada yer alan hak kısıtlanması veya yoksunluğu tabiri ile koruma tedbiri olarak gözaltı, yakalama, tutuklama, el koyma tedbirlerini, hukuk davasında ise ihtiyati tedbiri örnek olarak verebiliriz. 765 sayılı kanunumuz zamanında ise etkin piĢmanlık eyleminin yapılacağı zaman dilimi ilgili 5237 sayılı yasada ayrıca bir fark olarak; ceza davasının yalan tanıklık sebebiyle ertelenmiĢ olması durumunda piĢmanlığın duruĢma ertelenmeden önce yapılması Ģartının aranmasıdır.191

Yine 765 sayılı TCK‘nın 289/2.maddesinde yalan tanıklıktan rücu, zamanından sonra yani yalan tanık olarak dinlenilen yargılama hükümle sonuçlandıktan sonra gerçeğin söylenmesi durumunda kiĢi üçte bir oranında indirim nedeninden yararlanabiliyordu. 5237 sayılı yasamız ise buna etkin piĢmanlığın niteliği gereği bizce haklı olarak imkân tanımamıĢtır.192

Yalan tanıklık suçunda etkin piĢmanlık üç farklı Ģekilde düzenlenmiĢtir, bunlardan birincisi; TCK‘nın 274. maddenin birinci fıkrasında aleyhine yalan tanıklık yapılan kiĢi hakkında bir hak kısıtlaması veya yoksunluğunu sonuçlayacak nitelikte karar verilmeden ve hükümden önce gerçeğin söylenmesi halinde cezaya hükmolunmaz, bu etkin piĢmanlıktan failin faydalanabilmesi için aleyhine yalan tanıklık yapılan kiĢi hakkında hak yoksunluğu veya kısıtlanmasını doğuracak bir karar verilmemesi gerekir, bu kapsamda örnek verecek olursak ceza yargılamasında kiĢi yalan tanıklık yaparak bir kiĢinin tutuklanmasına karar verilmesini sağlamıĢ ise bu fail hakkında etkin piĢmanlık hükümleri uygulanmasından bahsedilemez.

Hak kısıtlaması veya yoksunluğunu sonuçlayacak kararı mutlak anlamda yargılamayı sonuçlandıracak nitelikte karar olarak anlamamak gerekir, kanun koyucunun hak yoksunluğunu sonuçlayacak nitelikteki karar tabirini kullanmasından ziyade hak yoksunluğuna sebep olacak veya doğuracak Ģeklinde düzenlemiĢ olsaydı daha anlaĢılır bir düzenleme olurdu, bir de maddenin birinci fıkrasının devamında ―veya hükümden önce gerçeğin söylenmesi halinde‖ cezaya hükmolunmayacağını belirtmiĢ olması hak kısıtlamasına sebep olunsa dahi hükümden önce her halükarda gerçeğin

191 EREM, Faruk, Yalan ġahadet Hakikate Aykırı BilirkiĢilik ve Tercümanlık, s.55.

http://dergiler.ankara.edu.tr/dergiler/38/328/3293.pdf, EriĢim Tarihi 09/02/2010

192 ―...Ancak; sanığın, yalan tanıklık yaptığı ceza davasının bitiminden sonra kendisi hakkında yalan tanıklık sucundan dolayı yürütülen hazırlık soruĢturması sırasında gerçeğe döndüğünün anlaĢılması karĢısında, hakkında TCK'nın 289/2.maddesinin uygulanıp uygulanmayacağının tartıĢılmaması...‖ Yargıtay 4.C.D. 2003/5241 E-2004/8415 K ve 05/07/2004 tarihli kararı

söylenmesi durumunda failin cezasızlık nedeninden yararlanabileceği öngörülmektedir, madde de bulunan veya bağlacı iki koĢulun birlikte gerçekleĢmesini Ģart olarak aramamaktadır, dolayısıyla hükümden önce her halükarda gerçeğin söylenmesi durumunda etkin piĢmanlık hükümleri uygulanabilecektir, zira kiĢi hakkında hükümden önce hak kısıtlaması veya yoksunluğunu doğuracak -tutuklama, yakalama, gözaltına alma gibi- bir karar verilmesi halinde dahi tam cezasızlık sebebi uygulanacaktır, bu durum ise maddenin ikinci fıkrası ile çatıĢmaktadır, birinci fıkradaki ―veya‖ bağlacı ―ve‖ bağlacı Ģeklinde algılanmalıdır. Aksine düĢünce ikinci fıkradaki düzenlemenin bir anlam ifade etmemesini sonuçlamaktadır. Her ne kadar buradaki ―veya‖ bağlacı ile hüküm verilmezden önceki süre Ģeklinde düzenleme yapılarak etkin piĢmanlığın zamanına iliĢkin bir düzenleme yapılmıĢ ise de ön koĢul olarak düzenlenen Ģarta ―ve‖ bağlacı ile bağlanmalıydı ―veya‖ bağlacı ile bağlanması her iki Ģartın birbirinden bağımsız olduğu anlamını vermektedir.193

Ġkinci düzenleme ise; aleyhine tanıklık yapılan kiĢi hakkında bir hak kısıtlaması veya yoksunluğunu sonuçlayacak nitelikte karar verilmesinden sonra ve fakat hükümden önce gerçeğin söylenmesi halinde verilecek cezadan üçte ikisi indirilecektir, ceza davaları bakımından kiĢi hakkında hüküm verilmeden önce koruma tedbirine baĢvurulursa artık bu durumda cezasızlık nedeni söz konusu olmayıp fail hakkında cezadan indirim yapılacaktır.

Maddenin üçüncü fıkrasında aleyhine yalan tanıklık yapılan kiĢi hakkında verilen mahkûmiyet kararı kesinleĢmeden önce gerçeğin söylenmesi halinde verilecek cezadan üçte bir oranında indirim yapılacağı düzenlenmiĢtir, bu koĢulda ilk hüküm verildikten sonraki bir aĢama için etkin piĢmanlık söz konusudur, hüküm verildikten sonra karar kesinleĢinceye kadar gerçekleĢecek etkin piĢmanlık durumunda kiĢi hakkında indirim yapılacaktır, hüküm kesinleĢtikten sonra yalan tanıklıkta bulunan failin yalan tanıklıktan dönmesi durumunda etkin piĢmanlıktan yararlanması söz konusu değildir. Burada

193 Ünver‘in bu husustaki Ģu görüĢlerine biz de katılıyoruz; 274. Maddenin 2. Fıkralarındaki düzenleniĢ biçimi Türkçe ifade açısından karıĢıklığa yol açacak nitelikte olduğunu, ilk fıkrada ikili bir ayırım yapılıyormuĢ gibi bir izlenim veren ifade biçimi kullanıldığı ve yanıltıcı ― veya hükümden önce‖ ibaresi kullanıldığını, maddenin yazım Ģekline, lafzına bağlı kalınırsa, hükümden önce gerçeğin söylenmesi durumda her olasılıkta ceza verilmeyeceği gibi bir anlam ortaya çıktığını, oysa benzer ifade ikinci fıkrada da bulunmakta, gerek birinci gerek ikinci fıkrada gerçeğin hükümden önce söylenmesi durumunda bu fıkralar uygulanacağını, bu iki fıkra metninin birlikte ele alınıp amaca uygun olarak yorumlanması gerektiğini, ilk fıkradaki ―veya hükümden önce‖ ibaresini ve hükümden olarak anlaĢılması gerektiğini belirtmiĢtir. ÜNVER, a.g.e., s.178.

bahsedilen hüküm ise aleyhine yalan tanıklık yapılan kiĢi hakkında verilen mahkûmiyet hükmüdür, eğer mahkûmiyet hükmü dıĢında baĢka bir hüküm verilmiĢse kiĢinin etkin piĢmanlığın bu halinden yararlanması söz konusu olmayacaktır.