• Sonuç bulunamadı

Statü konusunda Azerbaycan ve Türkmenistan’a göre Kazakistan’ın durumu daha hassas bir konumdadır. Bugün çeşitli güzergâhlar tartışılıyor olsa da Batı piyasalarına giden kullanılabilir ana petrol-doğal gaz boru hatları, Rusya’dan geçmektedir ve Kazakistan’ın bu hatlara ihtiyacı bulunmaktadır. Ayrıca Kazakistan’daki Rus nüfusun yoğunluğu;261 Rusya ile ekonomik ilişkilerin büyüklüğü ve ekonomik bağımlılığı; Rusya ile BDT, KGAÖ ve ŞİÖ bünyesinde geliştirdiği ilişkilerin boyutu; ülkesinde 7 adet Rus askeri üssü bulunması ve 2012-2016 yılları arasındaki silah ithalatının % 76’sını Rusya’dan gerçekleştirmiş olması262 gibi Rusya’ya olan askeri yakınlığı ve bağımlılığı;

Hazar’ın doğal zenginliklerine, yabancı yatırımlara ihtiyacı olması ve gelişen bir ülke olması dolayısıyla biran önce faaliyete geçme arzusu gibi birçok etmen göz önüne alındığında, Kazakistan’ın statü meselesinin Rusya ile olan hassas ilişkilerini etkilemesini istemediği ve Hazar konusunda politika değişikliğine gittiği görülmektedir. Özellikle kuzey kesimde kıyıdaş devletlerle imzaladığı anlaşmalarla kendi sahalarını güvence altına almaya çalışmıştır.

İran, Hazar’ın beş kıyıdaş devlet tarafından ortaklaşa kullanılması gerektiğini ve üçüncü devletlerin Hazar’dan yararlanmasına karşı olduğunu ifade etmektedir. Ayrıca İran, Hazar’ın 12 ulusal sektöre bölünmesi -Vance Owen’ın 10 kantonluk Bosna planına benzeyen- tezini önermiş, fakat çok karışık bulunan ve Hazar için uygulanması oldukça güç görülen bu tez dikkate alınmamıştır.263 12 sektör tezine Azerbaycan ve Kazakistan karşı çıkarken, Türkmenistan ise Azerbaycan ila orta noktasında kalan kaynaklar konusundaki ihtilaflardan dolayı destek vermiştir.264

Geçmiş anlaşmalara dayanarak Hazar’ı bir Sovyet-İran denizi olarak gören İran, 1940 anlaşmasının devletlerin 10 millik karasuları dışında ortak kullanım ilkesini benimsediğini dolayısıyla Hazar’da condominium ilkesinin geçerli olması gerektiğini, sektörel bölünmenin ve kıyı devletlerinin tek taraflı tasarruflarının bu anlaşmanın ihlali anlamına geldiğini ifade etmektedir. Uzun yıllar Rusya’nın tezini destekleyen İran’ın, Rusya ve Kazakistan’ın 1998’de Hazar’ın deniz tabanını paylaştıkları anlaşmayı 1998’de BM nezdinde protesto etmesi sonucu Rusya ile Hazar’daki yolları ayrılmıştır. İran, Hazar’ın beş kıyı devletinin rızası olmaksızın paylaşılmasının kabul edilemeyeceğini, tüm eski Sovyet Cumhuriyetleri’nin 1921 ve 1940 tarihli anlaşmalar ile bağlı olduğunu protestosunda belirtmiştir.265 Dönemin İran Dışişleri Sözcüsü de Hazar’ın sektörlere bölen anlaşmalarda belirtilen bazı bölgelerin İran’ın ulusal sektörü içinde olduğunu, bu alanda yapılan araştırmaların İran’ın haklarını ihlal ettiğini ve Hazar’dan ancak tüm kıyı devletlerinin rızası alınarak yararlanılabileceğini ifade etmiştir. Ayrıca İran 1998 tarihli

263 ÇOLAKOĞLU, s. 112.

264 İŞCAN, s. 83.

265 Bkz. Statement of the Foreign Ministry of the Islamic Republic of Iran on the Results of the Kazakhstan-Russian Consultations Reflected in the Statement Dated 13 February 1998 of the Kazakhstan Foreign Ministry, 21 May 1998, s. 2. UN Doc. A/52/913; Bkz. Statement of the Foreign Ministry of the Islamic Republic of Iran on the Agreement signed on 6 July 1998 by the President of the Russian Federation and the President of the Republic of Kazakhstan Regarding the Legal Status of the Caspian Sea, 10 August 1998, UN Doc. A/52/1011.

anlaşmanın yapılmasından bir gün sonra, petrol yatakları konusunda Azerbaycan’la sorun yaşayan Türkmenistan ile ortak bildiride yayımlamıştır. Bildiride Moskova ve Astana’nın imzaladığı anlaşmalar reddedilerek, kaynakların adil ve eşit bölüşülmesi gerektiği ve Hazar’ın ancak tek hukuki statüsünün olabileceği ifade edilmiştir. Fakat İran’ın bu iddiaları daha önceki duruşu ile karşılaştırıldığında Hazar’da bazı faaliyetlere de facto olarak onay vermiş olması sebebiyle pek güçlü bulunmamıştır. Zira 1991 öncesinde İran, Bakü açıklarında Moskova’nın petrol çıkarma faaliyetlerine sessiz kalarak 10 mil olarak belirlenen kendi kıyı şeridi dışındaki alanı fiilen Sovyetler Birliği’ne bırakmıştır.266 Bir başka deyişle İran, günümüzde 1970’lerde SSCB’nin kendi içerisinde yapmış olduğu bölümlemeyi hukuki dayanağı olmadığı gerekçesiyle kabul etmediğini ifade etse de bu tür bir bölünmeye ve bölgedeki faaliyetlere o dönemde karşı çıkmamıştır. Fakat 1921 ve 1940 tarihli anlaşmalarda ortaya koyulduğu iddia edilen Sovyet-İran Denizi tanımlamasının tam anlamıyla açıklanmadığı ve İran’ın condominium kavramına atıfta bulunmasının Hazar için pratikte uygulanabilirliğinin bulunmadığı görülmektedir.267 Ayrıca sonraki dönemlerde İran, Şahdeniz doğal gaz yatağı ve Lenkaran petrol yatağında sırasıyla % 10’luk bir paya sahip olmuştur. İran, bu anlaşmaları imzalamakla aslında, Azerbaycan’ın petrol politikasını ve Hazar’daki petrol yataklarını de facto olarak tanımış olmuştur.268 Bu meseleye ilişkin diğer bir örnek ise İran’ın 19 Temmuz 1955’te kabul ettiği kıta sahanlığı kanununun ikinci maddesinde, “Kapalı denizlere uygulanan

266 ABDULLAYEV, 1999, s. 277-278; ÇOLAKOĞLU, s. 112.

267 AVCI, Erkan: “Hazar’ın Statü Sorunu ve Sahildar Devletlerin Konuya Yaklaşımları”, Uluslararası Stratejik Bakış Enstitüsü, 2014, s. 15.

268 OĞAN, Sinan: “Hazar’da Tehlikeli Oyunlar: Statü Sorunu, Paylaşılamayan Kaynaklar ve Silahlanma Yarışı”, Avrasya Dosyası, Cilt 7, Sayı 2i, 2001, s. 167-168.

uluslararası hukukun kuralları, Hazar denizine de uygulanabilir.” ifadesinin yer aldığını da belirtmek önem arz etmektedir.269

İran Hazar’ın kuzeyinde Rusya, Kazakistan ve Azerbaycan kapsamında ortaya konulan uzlaşmaya, Türkmenistan’la birlikte karşı çıkmış ve anlaşmaların geçersiz olduğunu ifade ederek Hazar’a ilişkin kararların bütün kıyıdaş devletlerin dâhil olduğu beş taraflı bir anlaşmayla yapılması gerektiğini ileri sürmüştür.270 2002’de beş devlet arasında yapılan görüşmede Rusya, Azerbaycan ve Kazakistan orta hat boyunca deniz yatağının bölüşülmesi ve deniz yüzeyinin ortak kullanımını savunurken, İran bu paylaşım yöntemlerine karşı olduğunu ama bir paylaşım olacaksa da Hazar’ın en az % 20’sine sahip olması gerektiğini ifade etmiştir.271 2000 yılında İran Devlet Başkanı Hatemi de Hazar’ın statüsü ile ilgili yaptığı bir konuşmada, İran’ın Hazar’ın paylaşımıyla ilgili % 20’den daha az bir pay düşünmediğini ve eğer Hazar’da paylaşım olacaksa deniz yatağı ve su yüzeyinin eşit olarak paylaşılması gerektiğini ifade etmiştir.272 Bu açıklama, condominium tezini savunan tek kıyıdaş ülke olarak kalan İran’ın, Hazar’da herhangi bir bölünmeye engel olamayacağını anladığını ve kendi çıkarlarını korumaya çalıştığını ortaya koymuştur.

Fakat devletlerin kıyı şeritlerinin uzunluklarını dikkate almayan bu fikir kıyıdaş

269 SHAFİYEV, F. Rauf: “The Legal Regime of the Caspian Sea: Views of the Littoral States”, The Jamestown Foundation, Vol. 7 Issue: 6, 2001, <https://jamestown.org/program/the-legal-regime-of-the-caspian-sea-views-of-the-littoral-states/#.VxPmfPmLRD8> (Erişim Tarihi: 5.4.2018).

270 Bkz. Letter dated 26 July 2002 from the Chargé d’affaires a.i. of the Permanent Mission of the Islamic Republic of Iran to the United Nations Addressed to the Secretary-General, 31 July 2002, UN Doc.

A/56/1017.

271 TERZİOĞLU, s. 41; Bkz. Joint Statement of 8 July 1998 by the President of the Islamic Republic of Iran to the President of Turkmenistan, 2 October 1998, s. 2. UN Doc. A/53/453; İran’ın orta hat esasına uygun yapılacak paylaşıma göre % 13 ila % 14 arasında bir pay alması beklenirken, söz konusu iddiaları ile payını % 20 oranında genişletmeye çalışmaktadır. Zira % 20’ye ulaşabilirse önemli petrol sahalarının büyük kısmı kendi sınırları içinde kalacaktır. Tarafların iddia ettiği çeşitli yöntemlere uygun olarak çizilen sınırlara göre Alov-Araz-Şerg sahalarının durumu için bkz. Ek-9. Tartışmalı yataklar meselesine ilerleyen bölümlerde ayrıntılı olarak değinilecektir.

272 DUMAN, s. 73; DİBA, s. 37.

devletlerce kabul görmemiştir. Son dönemde gerçekleştirilen toplantılarda ve ikili görüşmelerde İran, Hazar’ın beş kıyı devleti arasında eşit olarak bölünmesi tezini yenileyerek, sınırlarını Hazar’ın içlerine doğru genişletmeyi amaçlamaktadır. İran’ın Hazar konusunda Rusya ile bugün uzlaştığı tek meselenin Hazar’dan boru hattı geçirilmemesi olduğu ifade edilebilecektir. Ayrıca İran zaman zaman Hazar’ın silahsızlandırılmasını ve yabancı askeri varlıklardan arındırılmasını desteklediğini de ileri sürmektedir.273

Diğer kıyıdaş devletlerin statü konusunda uzlaşmaya ve kaynaklarını işlemeye başlamaları, İran’ın bu gelişmelerin dışında kalmayacağını göstermiştir. 2003 yılında İran ve Türkmenistan, Hazar’ın güney sektörünün taksimi konusunda imzaladıkları anlaşma ile iki ülkenin uluslararası hukukun ve BMDHS’nin ilke ve normları ile deniz yatağının paylaşımımı konusunda anlaştıklarını açıklamışlardır. Bu ilkelerin neyi kapsadığı ifade edilmemiş, fakat İran’ın orta hat esasına uygun bir paylaşıma karşı olduğu, Hazar’ın her bir kıyıdaş devletin % 20 pay alacak şekilde beş eşit parçaya taksiminden yana olduğu izlenimi ortaya çıkmıştır. Böylece İran ve Türkmenistan’ın Hazar’ın kuzeyindekilere karşı bir ittifak içinde olduğu görülmüştür.274

Aslında İran’ın çoğunluklu olan doğal gaz ve petrol rezervlerinin Hazar’dan uzak bölgelerde bulunduğu, Hazar’da bulunan az sayıda enerji kaynağının ise oldukça derinde yer alması ve söz konusu kaynakları çıkartmanın ve işlemenin diğerlerine kıyasla zahmetli olduğu iddia edilmektedir. Bu açıdan buradaki kaynaklara en azından yakın gelecekte ihtiyacı olmayan İran için asıl meselenin, Hazar’ın göl veya deniz olarak tanımlanması ya da ekonomik değil siyasi, tarihi ve kültürel çıkarların olduğu

273 DORRAJ, Manochehr/ENTESSAR, Nader: “Iran’s Northern Exposure: Foreign Policy Challenges in Eurasia”, Center for International and Regional Studies, Georgetown University School of Foreign Service in Qatar, Paper No: 13, 2013, s. 18.

274 TERZİOĞLU, s. 41.

düşünülmektedir.275 Başlangıçta Hazar’daki projelerde yer alabilmek için Azerbaycan’a yakınlaşmış fakat ABD’nin ısrarlı tutumu sebebiyle enerji projelerine dâhil edilmemiştir.

Bu olayların da etkisiyle İran Rusya’ya destek vermeye başlamış ve statü konusunda taleplerini sık sık gündeme getirerek Hazar’daki yatakların işletilmesini geciktirme politikası izlemiştir. Daha sonra ise ABD şirketlerinin bölgede dâhil olmadığı çeşitli uluslararası konsorsiyumlara girerek (Şah Deniz Projesi’nde % 10’luk pay alması gibi) enerji kaynaklarının geliştirilmesinde rol almaya çalışmıştır. İran’ın statü konusundaki tavırlarını şekillendiren birçok sebep bulunmaktadır. Öncelikle İran kuzeyindeki Azerbaycan türkü nüfusunun276 çokluğu dolayısıyla yaşanabilecek etnik çatışmalardan ülke bütünlüğünün korunması adına endişe duymakta ve Azerbaycan’ın ekonomik olarak güçlenmesini kendi aleyhine görmektedir. Ayrıca Kazakistan ve Türkmenistan’ın muhtemel petrol-doğal gaz nakil hatlarının kendi topraklarından geçmesini istemektedir.

Statü durumunun netleşmesi ve Hazar’ın tamamen sektölere bölünmesi durumunda Türk Cumhuriyetleri arasındaki iş birliğinin gelişmesini ve doğal kaynakların Hazar’a döşenecek boru hatları ile Azerbaycan ve Türkiye üzerinden taşınmasını desteklememektedir. Bunlara ek olarak kendisine uygulanan ambargoların etkisi ve bölgede ABD’nin nüfuz sahibi olması dolayısıyla, Hazar’daki paylaşımda zararlı çıkacağı

275 COFFEY, Luke: “A Secure and Stable Caspian Sea is in America’s Interest”, The Heritage Foundation-Backgrounder, No:3070, December 2015, s. 7.

276 Rakamlar net olmamakla birlikte Güncel verilere göre İran’da 25 ile 30 milyon arası Güney Azerbaycan ya da İran Türkü olarak adlandırılan Türk nüfusu bulunmaktadır. İran içinde Farslardan sonra en güçlü topluluk olan Türkler, jeopolitik konum, sosyo-kültürel yapı, ekonomik güç ve nüfus potansiyeli karşısında İran’ın ülke bütünlüğünü koruma politikası bakımından yumuşak karnı olarak görülmektedir.

İPEK, C. Doğaç: “Güney Azerbaycan Türklerinde Kimlik Sorunu”, Ege Üniversitesi Türk Dünyası İncelemeleri Dergisi, 12/1, 2012, s. 267; Bkz. ISMAİLZADE, Fariz:“Azerbaijani Public Outraged By Slaughter Of Azeris in Iran”, The Jamestown Foundation-Eurasia Daily Monitor, May 2006,

<https://jamestown. org/program /azerbaijani-public-outraged-by-slaughter-of-azeris-in-iran/> (Erişim Tarihi: 6.4.2018)

endişesi ile hareket etmektedir.277 İran Azerbaycan’la arasında tartışma konusu olan Alov-Araz-Şerg petrol sahaları konusunda iddia edilen sınırlar kapsamında ciddi gerginlikler yaşamakta olup henüz çözüm bulunmamıştır. Aslında Basra Körfezi’nde sahip olduğu zengin kaynaklar dolayısıyla Hazar’a ihtiyacı olmayan İran, bölgede ABD ve batılı devletlerin faaliyetlerinden duyduğu rahatsızlığı (% 20’lik bir oran gibi bütün devletlerce kabul görmeyecek taleplerle) dile getirerek statü sorununun çözülmesini sürüncemede bırakmaktadır.278 Sonuç olarak İran’ın Hazar için ileri sürdüğü gerek condominium gerek beş eşit parçaya bölünme (% 20’lik paylaşım) teklifinin kıyıdaş devletlerce kabul görmesi bugün için pek mümkün görülmemektedir.