• Sonuç bulunamadı

2.5. Yabancı Dil Öğretimi

2.5.2. Yabancı Dil Öğrenme Yaşı

Çocuklara ikinci dil öğretimi ve yabancı dil öğretim yaşı üzerine çeşitli görüşler ileri sürülmektedir.

Haznedar, (2003: 119) yabancı dil eğitiminin erken yaşlarda başlatılmasına yönelik temel nedenleri beş ana bölümde toplamıştır. Bunlar kısaca:

• Yabancı dil eğitimine başlama yaşının önemi • Uygulamanın çocuğa bilişsel,

• Akademik ve

• Sosyal açılardan sağladığı yararlardır.

Bugüne kadar yapılan birçok araştırma da görüldüğü üzere, ikinci dile başlama yaşının söz konusu dili öğrenmede en belirleyici etken olmasıdır. Bu bağlamda çocuk yaşta ikinci bir dil öğrenmeye başlayanların yetişkinlerle karşılaştırıldığında, hemen her zaman başarılı oldukları görülmüştür. (Oyama, (1976, 1978), Patowski, (1980), Krashen, Scarcella, ve Long, (1982) Singleto, (1989), Johnson ve Newport, (1989, 1991) Johnson, (1992), Slavoff ve Johnson, (1995) aktaran: Haznedar, 2003: 119). Özellikle, uzun süreli veri toplama yöntemine dayalı çalışmalarda, yabancı dil öğrenimine çocuk yaşta başlayanların, dili ana dili gibi konuşan bireylerin düzeyine erişebildiği ileri sürülmüştür. Bu açıdan bakıldığında, yabancı dil öğreniminde ikinci bir dili aksansız bir biçimde öğrenebilmek için yaş sınırı 6 olarak görülmüştür (Long’dan, (1990) aktaran, Haznedar, 2003:120). Diğer bir deyişle 6 yaşından sonra ikinci bir dil öğrenmeye başlayanların dili akıcı bir şekilde konuşsa da, belirgin bir aksanı olacağı ileri sürülmüştür. Örneğin Amerika Birleşik Devletlerine 6 ile 20’li yaşlar arasında giden ve söz konusu ülkede 5 yıldan 18 yıla kadar değişen sürelerde yaşayan 60 İtalyan göçmen ile yürüttüğü çalışmasında, dilin konuşulduğu ülkede yaşamaktan çok, dili öğrenmeye başlama yaşının en önemli etken olduğu sonucuna ulaşmış ve çocuk yaşta

öğrenmeye başlayanların yüksek performans gösterdiklerini belirtmiştir (Haznedar, 2003: 120).

Haznedar’ın, (2003: 120) Lennenber, (1967), Scovel, (1998), Asher ve Gracia, (1969), Oyama, (1976). Krashen Long ve Scarcella’dan ( 1979, 1982) aktarımına göre: Kimi araştırmacılar yetişkinlerle karşılaştırıldığında, ikinci bir dil öğrenen çocuğun başarısını, dil öğreniminde kritik bir öğrenme yaşının olduğu biçiminde günümüzde de tartışıla gelen varsayımlarla açıklamaya çalışmışlardır. Bu konuda yapılan bütün çalışmaları yabancı dil öğrenimine erken yaşta başlayanlarla, ileri yaşlarda başlayanları karşılaştırmak suretiyle yeniden gözden geçirerek, aşağıda özetlenen genellemelere ulaşmışlardır:

1. Yetişkinler ve çocukluk döneminden sonra ikinci bir dil öğrenmeye başlayanlar, dil öğreniminin ilk aşamalarında morfolojik ve yapı bilgisi gelişimi açısından daha üst düzeyde performans gösterebilirler.

2. Ancak erken yaşta ikinci bir dil öğrenmeye başlayan çocuklar, uzun vadede her iki grubu da geride bırakır ve özellikle dilin ses bilgisi açısında ana dil kullanıcılarına yakın bir düzeyde dili aksan sorunu olmadan kullanabilirler. Benzer şekilde Ağaçsapan, (2002: 105) yabancı dil öğrenim yaşı ve bu konuda yapılmış olan çalışmalarla ilgili olarak:

İkinci yabancı dille karşılaşan kişinin yaşı, dil edinimi temposunda etkilidir. Wode, ikinci dille karşılaşan yetişkin ve gençlerin çocuklara göre hızlı yol aldığını Ervin-tripp (1974) Fathan, (1975) ve Snow/Hoefnagel’in çalışmalarına dayanarak dile getirmektedir. (Wode, (1998:300) aktaran, Ağaçsapan, 2002: 105). Ancak çocuklar edinime geç uyum sağlasalar da bir süre sonra yetişkin ve gençleri geçiyorlar. Fatham’ın 200 İspanyolca konuşan 6;0- 15;0 yaş grubundaki Amerika’da İngilizce öğrenim gören çocuklarla yaptığı çalışmanın sonucuna göre 6;0-10;0 yaş arası çocuklar fonolojik konularda en iyi ve hızlı iken, 11;0-15;0 yaş arası çocuklar ekler ve söz dizimi konularında daha iyiler. 6;0-10;0 yaş arsı çocuklar telaffuzu en çabuk öğrenenlerdir. Çocuklar, yabancı dil ortamında bulunma süreleri artıkça dilin kalan diğer alanlarında da yetişkinlerden daha iyi gelişme gösterebiliyorlar (Ağaçsapan, 2002: 106).

Diğer taraftan bazı dilbilimciler ana dilinde yeterli düzeye erişmeyen çocuklara ikinci bir dilin öğretilmesinin hem ana dilinde öğrenimini hem de ikinci dilde kendini ifade etmede başarılı olamadıklarını söylemektedirler.

Ana dili öğrenmiş olmak yabancı dil öğrenimini kolaylaştırır mı yoksa zorlaştırır mı? Sorusu ile ilgili olarak Tarcan, (2004) dil öğreniminde “transfer” den bahsetmektedir. Psikolojide önceden öğrenilen şeylerin yeni şeylere olan etkisine “transfer” diyoruz. Örneğin daha önce İngilizce öğrenmiş bir kimse sonradan Fransızca öğrenmeye başlarsa önceden İngilizce bir kimseden daha çabuk öğrenebilir. İşte buna öğrenmede “ Pozitif Transfer” diyoruz. Genel olarak hayatta öğrendiğimiz şeyler daha sonraki öğrenme faaliyetlerini kolaylaştırır. Dolayısıyla günlük yaşantımızda pozitif transferden çok sık yararlanırız. Ancak çok nadiren de olsa bu durumun tersi de söz konusu olabilir. Yani transferin bazen olumsuz etkileri de görülebilir. Örneğin üç tekerlekli bisiklet kullanmayı bilen bir çocuk, hiç bisiklet kullanmayı bilmeyen çocuklara göre iki tekerlekli bisikleti sürmesini daha zor öğrenir. İşte buna da öğrenmede “ Negatif Transfer denir. Senemoğlu, (2007: 331) bu iki duruma öğrenmede geriye ket vurma ve ileriye ket vurma demektedir.

Tarcan, (2004: 28-29) bütün bu bilgiler ışığında ana dili ile yabancı dil arasındaki ilişkiyi ele aldığımızda ana dilin yabancı dil öğrenimine bir katkısı olmadığı tam tersine bir güçlük, bir engel teşkil ettiği öne sürülebilir. Çünkü ana dilin kelime ve cümle yapıları ve sistemi sonradan öğrenilecek ikinci bir dilin sistemiyle bir benzerlik göstermediğinden, birey ana dilin sistemine şartlandığından yabancı dil öğrenirken çok güçlük çeker.

Polat ve Diğerleri, (2007: 239-240) bazı Avrupa ülkelerinde yabancı dil öğrenmeye başlama yaşı ile ilgili olarak, erken yaşta yabancı dil öğrenmeye başlama yaşı, Avrupa Birliği ülkelerinde farklılık göstermekte, genelde 8 ile 10 yaş arası değişmektedir.

Bazı Avrupa Ülkelerinde Yabancı dile başlama yaşı: İtalya : 8-11

Hollanda : 10-12 Portekiz : 10-12

Fransa : (1989’da 9-10, 1995 yılında 7) İspanya : 8-12

Yunanistan : 8-11 (Porcher ve Groux’tan aktaran, Polat ve Diğerleri, 2007: 239- 240)